Connect with us

BANKA HABERLERİ

AKBANK 1 AĞUSTOS’TA ESNEK ÇALIŞMA MODELİNE GEÇİYOR

Akbank, 1 Ağustos tarihinden itibaren “Esnek Çalışma Uygulaması”na geçerek 3 farklı çalışma saati tercihi sunacak.

Yeni çalışma uygulamasına göre, Akbank çalışanları belirlenen 3 farklı çalışma saatinden birini seçecek. Akbank personeline gönderdiği yazıda, düzene dahil olacak olan çalışanlarının 08.00-17.00, 09.00-18.00 ve 10.00-19.00 saatleri arasındaki bir mesai saatini seçebileceğini belirtti.

Akbank, müşteri ile doğrudan temasta olan çalışanlarının hizmet kalitesinin devamı için “Esnek Çalışma Uygulaması”ndan yararlanamadığını belirterek, şubede çalışanların normal saatlerde çalışmaya devam edeceğini bildirdi.

Yayınlanma:

|

Akbank’ın pandemi sonrasında geçeceği yeni çalışma modeline ilişkin açıklamalarda bulunan Genel Müdür Hakan Binbaşgil, “İçinden geçtiğimiz süreçle birlikte dünya her açıdan yepyeni bir döneme girdi. Müşteri alışkanlıkları ve iş modellerinde son yıllarda gerçekleşmekte olan hızlı değişim, pandemi süreci ile birlikte daha da hızlandı. Kurumların değişen ortamlara hızlı adaptasyonu, çevik ve cesur olması günümüzde başarı için şart. Biz de Akbank’ta pandemi sonrasında yepyeni bir çalışma modeline geçiyoruz. İşin geleceğine cesur bir adım atıyoruz. Çalışma düzenimizdeki esnekliği artık kalıcı hale getiriyoruz.’’

“Yeni çalışma düzenimizle artık her yer Akbank”
Pandemi sonrası çalışma düzenini; ‘uzaktan çalışma’, ‘hibrit’ ve ‘ofisten çalışma’ şeklinde üç farklı şekilde tasarladıklarını belirten Binbaşgil; “Bankacılığı kalıplarından çıkardığımız gibi çalışma hayatını da kalıplardan çıkaran bir modeli benimsedik. Yeni çalışma düzenimizle artık her yer Akbank. Bu yeni çalışma düzeni bankamıza yeni açılımlar da getirecek. Farklılaşacak hizmet kalitesi, verimlilik ve çeviklik düzeyi ile bankamızın müşteri kazanım ve büyüme hızı daha da artacak. Geleceğin çalışma modelini Akbank’ta bugünden uygulamaktan büyük heyecan duyuyoruz.”

‘Çalışma arkadaşlarıma ve teknolojimizin gücüne yürekten inanıyorum’’
Güçlü teknolojik altyapımız ve nitelikli çalışanlarımız sayesinde bankamızın hizmet kalitesi, işlem adetleri, verimlilik seviyesi ve çalışan bağlılığında önemli artışlar yaşandı. Bu vizyoner hamleyi de çalışma arkadaşlarımızın yüksek performansına ve teknolojimizin gücüne güvenerek yapıyoruz. Akbank’ta, yüksek iş disiplini ve yetkinliklere sahip Türkiye’nin en iyi bankacılarıyla çalışıyoruz. Nereden çalışırlarsa çalışsınlar, çalışma arkadaşlarımın müşterilerine en iyi bankacılık hizmetini vereceklerine, kurum kültürümüzü yaşatacaklarına, her zamanki gibi önemli başarılara imza atacaklarına inancım tam. Pandemi sürecindeki yüksek ve başarılı performansımız da bunun en iyi göstergesidir.”

“Ülkemizin 81 ilindeki en nitelikli kişileri Akbank Ailesi’ne katma imkânına sahip olacağız”
Hakan Binbaşgil sözlerine şöyle devam etti: “Bu yeni çalışma modelimiz sürdürülebilirlik konusundaki stratejilerimizi de destekliyor. Bu bağlamda kapsayıcılığa da faaliyetlerimizde çok önem veriyoruz. Akbank ailesine, coğrafi engeller olmadan, ülkemizin 81 ilindeki en nitelikli kişileri katma imkânına sahip olacağız. Bu yeni yaklaşımımız kapsamında değişik zaman dilimlerinde veya yarı zamanlı çalışmayı tercih edenler gibi farklı kitlelere erişme imkânını da bulacağız. Bu yaklaşımımızın istihdam yaratmada da ülkemizde yeni açılımlara öncülük edeceğine inanıyorum.”

‘‘Yenilikçi ve cesur adımları atmak için çok şanslı bir ortamdayız’’
Akbank’ta vizyoner ve geleceği şekillendirebilecek bir ekip var ve bu ekip önemli yeniliklere imza atıyor. Yenilikçi ve cesur adımları atmak için çok şanslı bir ortamdayız. Bu vesileyle bankamızı geleceğe taşımak adına yaptığımız tüm adımlarda bizlerle benzer inancı ve heyecanı taşıyan başta Yönetim Kurulu Başkanımız Suzan Sabancı Dinçer olmak üzere Yönetim Kurulu üyelerimize de teşekkür ederim.

Tüm Akbanklılara da ayrıca büyük bir teşekkür borçluyum. Değişen müşteri davranışları, yenilikler, teknolojiler, yeni iş modellerine yüksek yetkinlikleri sayesinde çok hızlı adapte oluyor ve bankamızı ve kendilerini hızla geleceğe hazırlıyorlar. Arkadaşlarımızın da bize verdiği bu güçle, bizler de iş modellerimizi, tüm ürün ve hizmetlerimizi, müşteri ve insan odaklı bir yaklaşımla geliştirmeye, iyileştirmeye devam edeceğiz.

“Pandemi sonrası uzaktan çalışma düzenini arkadaşlarımızın görüşleriyle oluşturduk”
Pandemi sürecini çok iyi yönettiklerini ve sürecin her aşamasında çalışanlarına kulak verdiklerini ve bu doğrultuda aksiyon aldıklarını ifade eden Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa; “Bir seneye yakın bir süredir uzaktan çalışma tecrübemiz oldu. Akbank’ın gelecek vizyonu doğrultusunda değişen koşullara kendimizi hızlıca adapte etmek ve sektörün öncü kurumlarından olmak her zaman odağımızdaydı. Bu vizyon ile ekipler bazında detaylı bir değerlendirme yaparak, pandemi sonrasındaki çalışma modellerimizi de belirledik. Bu arada salgın başında çalışma düzenine yönelik çalışan görüşlerini de dinleyebileceğimiz bir geribildirim mekanizması da oluşturduk ve nabız anketleri ile düzenli olarak çalışanlarımızı dinledik. Pandemi sonrası uzaktan çalışma düzenini arkadaşlarımızın görüşleri ile oluşturduk. Geribildirimler de gösterdi ki artık esneklik Akbank’ta kalıcı bir çalışma düzeni olarak benimsendi.”

“Üç farklı iş modelimizle geleceğe hazırız”
“Biz Akbank olarak üç farklı iş modelimizle geleceğe hazırız: Müşterilerimize birebir ve yüz yüze hizmet verdiğimiz şubelerimiz yerinden çalışmaya devam edecekler, Genel Müdürlük ekiplerimizin ise %52’si uzaktan, %36’sı hibrit düzende, %12’siyse ofisten çalışacaklar.

Yeni modeli pandemi dönemindeki deneyim ve öğrenimleri de dikkate alarak oluşturduklarını belirten Anapa sözlerine şöyle devam etti: “Birlikte çalışmaktan ve paylaşmaktan beslenen bir takımız. Bunun en etkin şekilde sürdürülmesi, Akbank kültürünün aramıza yeni katılacaklar da dâhil her bir çalışanımız tarafından hissedilmesi ve yaşatılması, uzaktan çalışma sırasında iş-özel yaşam dengesinin kurulması gibi alanlarda çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Farklı çalışma modellerinde çalışan arkadaşlarımızın bir araya gelebilmesi için platformlar tasarlıyor, aynı zamanda banka lokasyonlarında uzaktan çalışan ekiplerin fiziken bir araya gelerek çalışmalarına olanak sağlayacak ortak çalışma alanlarını planlıyoruz.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.