Connect with us

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Rahat ulaşımın yeni trendi; Elektrikli bisiklet!

Yayınlanma:

|

İster engebeli arazilerden geçin, ister şehrin caddelerinde dolaşın elektrikli bisikletlerle son derece konforlu ve performansı yüksek bir sürüş deneyimi yaşayabilirsiniz. Şehir trafiğinden kaçanların gözdesi haline gelen e-bike’lar, uzun mesafeleri fazla enerji sarfetmeden katetmek adına son dönemlerin en çok tercih edilen ulaşım araçlarından biri haline geldi.

Bisiklet kullanmak son yılların yükselen trendi. Elektrikli bisikletler ise en çok tercih edilen modellerden biri. Çünkü hem suya ve darbelere dayanıklı hem de enerjinizi fazla harcamadan yolları kolayca aşmanızı sağlıyor. Üstelik sadece şehir şartlarına değil şehirler arası yollarda kullanıma uygun olarak tasarlandığından uzun süreli sürüş imkanı da sunuyor.

Neden e-bike?

Adından da anlaşıldığı üzere elektrikli bisiklet, manuel bisikletin elektrik ile şarj olarak çalışan versiyonuna deniliyor. Tekerleklere güç sağlayan mini bir motor ve bu motora güç veren batarya düzeneği, elektrikli bisikleti normal bisikletlerden ayıran en önemli fark. Elektrikli bisikletlerin en güzel yanı şarj olmadan da, pedal çevirerek normal bisiklet düzeneğinde kullanılabiliyor olması. Ayrıca klasik bisikletlere nazaran en büyük avantajı; profesyonel ya da yarışçı olmayan, normal bir bisiklet sürücüsünün kolaylıkla çıkamayacağı menzile ulaşarak yüksek sürüş mesafesini konforla sunuyor olması. Bunun yanı sıra bir sürüş ehliyeti gerektirmeyen türdeki elektrikli bisikletlerin hızı 24-25 km/saat olmasıyla da beğeni topluyor. Tüm bu özellikler bilhassa ayaklarında problem olan, bisiket kullanmayı seven ancak uzun sürüşlerden olumsuz etkilenen kişiler için oldukça uygun.

Bisan, e-bike modelleri güvenli ve sessiz sürüş imkanı sunuyor

Pandeminin de etkisiyle spor yapma alışkanlığının artması, çevresel olumsuzluklar ve yoğunluk sebebiyle toplu taşıma araçlarından uzaklaşılması, zamanın çok daha değerli gelmesi gibi nedenler son dönemde e-bike modellere olan ilgiyi daha da artırdı. Türkiye’nin en büyük yerli bisiklet markası Bisan’ın üst düzey tasarıma sahip Zeus, Phyton, Envious, E-City, E-Folding ve E-Porter modelleri e-bike kategorisinde yer alan onlarca modelden birkaçı. Sessizliği ve gücüyle dikkat çeken bu modeller, her yaştan kullanıcıya uygun, yorulmadan daha hızlı ve daha uzağa gitme imkanı sağlıyor. Karbon salınımın önüne geçilmesine katkıda bulunan bu modeller, ulaşımını spor yaparak sağlamak isteyen ve sosyal mesafeyi koruma garantisi sunan en ekonomik çözüm olarak görülüyor. Bakım gerektirmeyen ve oldukça düşük şarj maliyetine sahip olan Bisan markalı elektrikli bisikletler, güvenlik açısından da tam donanımlı olarak yüksek teknolojiyle tasarlanmış.

Okumaya devam et

GÜNCEL

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Avrupa Birliği’nin, greenwashing vakalarını önlemeyi ve şirketlerin çevresel beyanlarının doğruluğunu sağlamayı amaçlayan “Green Claims Directive” (Yeşil Beyanlar Direktifi) teklifi, son dönemde oluşan siyasi gelişmelerin ardından durma noktasına geldi. Önce Avrupa Komisyonu’nun geri çekilme sinyalleri vermesi, ardından da İtalya’nın desteğini çekmesiyle birlikte, dosyanın ilerlemesi neredeyse imkânsız hale geldi.
Direktif Ne Getiriyordu?
2023 baharında önerilen ve müzakere süreci devam eden Green Claims Direktifi, şirketlerin “çevre dostu”, “karbon nötr”, “doğaya zararsız” gibi iddialarını bilimsel ve doğrulanabilir temellere oturtmayı hedefliyordu. AB içindeki “yeşil aklama” (greenwashing) vakalarının artması üzerine gündeme gelen düzenleme, şirketlerden bu tür iddialarını belgelemelerini ve kamuoyuna açık şekilde doğrulamalarını zorunlu kılacaktı.
Direktif, mikro ölçekli işletmeleri başlangıçta kapsam dışında bıraksa da, müzakereler ilerledikçe bu işletmelerin de düzenlemeye tabi olabileceği ihtimali doğmuştu. Bu durum ise, hem Komisyon hem de bazı üye ülkeler nezdinde siyasi temelli ciddi çekincelere yol açtı.
Ne Oldu da Süreç Askıya Alındı?
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, sürecin geldiği noktayı “basitleştirme gündemi” ile uyumsuz bulduğu gerekçesiyle direktifi geri çekme niyeti taşıdığını açıkladı. Bu açıklama, hem Avrupa Parlamentosu hem de üye ülkelerde kafa karışıklığına neden oldu. Zira müzakereler hâlâ devam ediyordu ve taraflar anlaşma arayışındaydı.
İtalya’nın hafta sonu verdiği kararla desteğini tamamen çekmesi, sürece son darbeyi vurdu. Bu kararla birlikte, müzakereleri yürüten AB Konseyi Dönem Başkanlığı, artık direktif üzerinde ilerlemek için yeterli siyasi desteğe sahip değil.
Şimdi Ne Olacak?
Aslında Komisyon’un resmi olarak çekilme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak mevcut siyasi atmosfer, Green Claims Direktifi’nin bu haliyle yasalaşmasının zor olduğunu gösteriyor. AB içinde “yeşil yıkama” iddialarının düzenlenmesine yönelik kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuat arayışı, şimdilik rafa kalkmış görünüyor.
Değerlendirme
Green Claims Direktifi’nin askıya alınması, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine giden yolda önemli bir sapma olarak okunabilir. Kurumsal bazdaki çevre beyanlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla hazırlanan bu düzenleme, yalnızca tüketici güvenini artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu üretim iddialarının gerçeklerle uyuşmasını amaçlıyordu. Dolayısıyla bu geri adım, hem şirketlerin iklim iddialarını şeffaflaştırma çabalarına hem de döngüsel ekonomi hedeflerine darbe vurabilir.
Özellikle AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak sunulan bu direktifin rafa kalkması, diğer sürdürülebilirlik politikalarını da dolaylı biçimde etkileyebilir. Zira Green Claims Direktifi, geniş bir eko-etiket sisteminin ve sürdürülebilir ürün piyasasının hukuki temelini oluşturacaktı. Bu boşluk, hem tüketicilerin güveninde aşınmaya hem de çevresel taahhütlerde geri kaymalara yol açabilir.
Türkiye Açısından Ne Anlama Geliyor?
Türkiye, 2021 yılında yayımladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla AB ile ticaretinde sürdürülebilirlik kriterlerini ana gündemine almış durumda. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde çevresel beyanlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Green Claims gibi düzenlemeler, Türk şirketlerinin AB pazarında nasıl konumlanacağını ve ne tür doğrulama süreçlerine tabi olacaklarını da belirliyordu.
Bu direktifin geri çekilmesi, kısa vadede Türk ihracatçıları için idari yüklerin artmasını engellemiş olabilir. Ancak orta ve uzun vadede AB’nin sürdürülebilirlik politikalarındaki bu tür belirsizlikler, yatırım kararlarını ve stratejik planlamaları zorlaştırabilir. Ayrıca kendi iç pazarını düzenlemeyi hedefleyen Türkiye için bu gelişme, benzer bir çevresel beyan düzenlemesinin ertelenmesine neden olabilir. Oysa küresel tedarik zincirlerinde daha şeffaf ve hesap verebilir sistemler kurmak, Türkiye gibi üretici ülkeler için bir rekabet avantajı yaratacaktır.
Bundan Sonrası
Green Claims Direktifi şimdilik durdurulmuş olsa da, yeşil iddiaların düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmış değil. Özellikle çevre duyarlı tüketicilerin ve yatırımcıların beklentileri, piyasa standartlarını yönlendirmeye devam edecek. Bu nedenle şirketlerin gönüllü doğrulama, şeffaflık ve izlenebilirlik araçlarına yatırım yapmaları, yalnızca regülasyonlara uyum için değil, aynı zamanda güvenilirlik ve itibar açısından da stratejik önem taşıyor.
Türkiye için bu gelişmeler, pasif bir izleyiciden çok, aktif bir politika geliştirici olmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Yeşil geçişin, sadece mevzuat takibiyle değil, kendi iç normlarımızı oluşturmakla mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.

yeşilbüyüme.org

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Yayınlanma:

|

Ekmek, binlerce yıldır sofraların temel besin kaynağıdır. Ancak günümüzde tüketilen ekmeklerin içeriği, üretim yöntemi ve hammaddeleri geçmişe kıyasla oldukça değişmiştir. Türkiye’de ekmek üretimi Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde yapılsa da, bazı katkı maddeleri ve endüstriyel yöntemler nedeniyle halk sağlığı açısından endişeler gündeme gelmektedir. Bu yazıda, Türkiye’deki ekmeklerde kullanılan katkı maddeleri, buğdayın genetik yapısıyla ilgili gelişmeler ve ekmek üretiminde uygulanan kimyasal işlemler ele alınacaktır.

1. Ekmeklere Katılan Maddeler Nelerdir?

Türkiye’de satılan ekmeklerin büyük bölümü, sadece un, su, maya ve tuzdan ibaret değildir. Özellikle endüstriyel üretimde yaygın şekilde katkı maddelerine başvurulmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Askorbik Asit (E300): Hamurun dayanıklılığını artırmak için kullanılır.

  • Emülgatörler (E471, E472): Hacim artırıcı ve yumuşatıcı etki sağlar.

  • Enzimler: (amilaz, proteaz gibi) Ekmek içi yumuşaklığını ve raf ömrünü artırır.

  • Şeker ve Glikoz Şurubu: Renk ve tat verici olarak kullanılır.

  • Soya Unu ve Süt Tozu: Kıvam ve besin değeri açısından katkı sağlar.

Bu katkılar sayesinde daha hacimli, daha parlak ve uzun süre bayatlamayan ekmekler üretilmektedir. Ancak bunların sürekli tüketimi, özellikle hassas bireylerde sindirim sorunlarına neden olabilir.

2. Buğdayın Genetiği ile Oynandı mı?

Türkiye’de GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) buğday üretimi yasaktır. Ancak bu, buğdayın tamamen doğal olduğu anlamına gelmez. Modern tarımda yaygın olan hibrit ve ıslah edilmiş buğday türleri, genetik müdahale olmaksızın yüksek verimli ve dayanıklı çeşitler oluşturmak amacıyla laboratuvar ortamında seçilmiştir.

Özellikle 1950 sonrası yaygınlaşan “cüce buğday” türleri, geleneksel buğdaylara göre daha kısa boylu, verimli ve glüten oranı yüksek çeşitlerdir. Bu tür buğdaylar, özellikle ekmeklik un üretiminde yaygın olarak kullanılmakta, ancak yüksek glüten içeriği nedeniyle sindirim sorunları ve gluten intoleransı gibi sağlık şikayetlerinde artışa neden olmaktadır.

3. Kimyasal İşlemler ve Endüstriyel Teknikler

Modern ekmek üretimi, geçmişin geleneksel yöntemlerinden oldukça uzaktır. Endüstriyel üretim süreçlerinde uygulanan bazı işlemler şunlardır:

  • Unun Beyazlatılması: Bazı ülkelerde (ve geçmişte Türkiye’de de) benzoil peroksit gibi kimyasallar kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye’de bu tür kimyasalların kullanımı kısıtlıdır.

  • Hızlandırılmış Fermantasyon: Geleneksel ekmeklerde maya 6-8 saatlik uzun fermantasyonla çalışırken, fabrikasyon ekmeklerde bu süre 30-60 dakikaya kadar indirilebilmektedir. Bu da sindirimi zorlaştırabilir.

  • Yüksek Isı ve Kısa Süreli Pişirme: Raf ömrünü uzatmak ve üretimi hızlandırmak için yüksek ısıda kısa sürede pişirme yöntemleri tercih edilir. Bu, besin değerini azaltabilir.

  • Yumuşaklık İçin Katkılar: Raf ömrünü uzatmak ve bayatlamayı geciktirmek için kimyasal yumuşatıcılar, enzim karışımları ve katkı maddeleri kullanılır.

4. Halk Sağlığı ve Eleştiriler

  • Halk ekmek gibi kamu kurumlarının ürettiği ekmekler daha güvenli kabul edilse de, katkı maddesiz değildir.

  • Ucuz ekmek üretiminde kalitesiz un, fazla katkı maddesi ve hızlı üretim döngüsü nedeniyle sindirim sorunları ve sağlık riskleri artabilir.

  • Özellikle çocuklar, yaşlılar ve hassas bünyeli bireyler için bu katkıların uzun vadeli etkileri dikkatle incelenmelidir.

5. Daha Sağlıklı Ekmek Tüketimi İçin Öneriler

  • Ekşi mayalı ve uzun süre fermente edilmiş ekmekler tercih edilmelidir.

  • Tam buğday unu veya taş değirmende öğütülmüş un kullanılarak yapılan ürünler besin değeri açısından daha zengindir.

  • Katkı maddesi içermeyen, güvenilir butik fırınlardan ya da köy fırınlarından alışveriş yapılabilir.

  • Etiket okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. “Un, su, maya, tuz” dışında çok sayıda içerik varsa uzak durulmalıdır.

Ekmek, basit bir besin gibi görünse de üretim sürecinde kullanılan maddeler ve buğdayın yapısal değişimleri nedeniyle sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’de GDO’lu buğday kullanılmıyor olsa da, modern tarım ve endüstriyel üretim süreçleri buğdayın doğallığını tartışmalı hale getirmiştir. Katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılmış, hacim artırılmış, estetik olarak cazip hale getirilmiş ekmekler, besin değerinden ve sindirim kolaylığından uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketici tercihi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Zecurion, Orta Doğu ve Ötesinde Artan Mesleki Dolandırıcılıkla Mücadele İçin Siber Güvenliği Güçlendiriyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dijital inovasyonun hem ekonomik büyümenin temel itici gücü hem de yeni güvenlik tehditlerinin kaynağı haline geldiği bir dönemde, Yeni Nesil Veri Kaybı Önleme (DLP) çözümlerinin öncü sağlayıcılarından Zecurion, artan mesleki dolandırıcılık tehdidine karşı entegre siber güvenlik ekosistemini kararlılıkla güçlendiriyor. Güney Asya gibi yüksek riskli pazarlarda elde ettiği kanıtlanmış başarılar ve bölgesel içgörülerle donanmış olan Zecurion, şimdi stratejik odağını, sistemik dolandırıcılık risklerinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesine benzer şekilde tezahür ettiği Türkiye pazarına yöneltiyor.

Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Birliği (Association of Certified Fraud Examiners-ACFE) tarafından yayımlanan Mesleki Dolandırıcılık 2024: Uluslara Rapor araştırması, endişe verici bölgesel eğilimleri gözler önüne seriyor. Güney Asya, mesleki dolandırıcılık vakalarının %74’ünde yolsuzluk unsurlarının yer aldığını bildirirken bu oran, %48 olan küresel ortalamanın oldukça üzerinde bulunuyor. Bu durum, yapısal kırılganlıklara, gayri resmi işleyiş biçimlerine ve uygulama eksikliklerine işaret ediyor. Öte yandan Türkiye’nin hem coğrafi hem de ekonomik olarak konumlandığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesinde, vakaların %55’inde yolsuzluk tespit edilirken olay başına ortalama mali kayıp 181.000 ABD dolarına ulaşıyor. Bu rakam, küresel ortalama olan 145.000 doların oldukça üzerinde yer alıyor. Vakaların neredeyse yarısında iç denetim mekanizmalarının yetersizliğine dikkat çekilmesi, Türkiye’de de kapsamlı, proaktif ve sistem düzeyinde bir güvenlik yaklaşımının gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor.

Zecurion’un etkisini gözler önüne seren çarpıcı örneklerden biri, Pakistan’ın önde gelen finansal teknoloji (fintech) girişimlerinden biriyle kurduğu stratejik ortaklıkta kendini gösteriyor. 2017 yılında kurulan bu girişim, 6.000’in üzerinde POS terminali işleterek, mobil uygulamalar ve çevrim içi platformlar aracılığıyla sunduğu geniş yelpazedeki finansal hizmetlerle Pakistan genelinde dijital ödemeler alanında köklü bir dönüşüm gerçekleştiriyor.

Ancak bu hızlı ölçeklenme süreci, beraberinde çeşitli operasyonel kırılganlıkları da gündeme getiriyor: Günlük işlem hacmindeki artışla birlikte veri maruziyeti riski yükseliyor; giderek sıkılaşan düzenlemeler daha sofistike uyum mekanizmalarını zorunlu kılıyor; içeriden gelen – kasıtlı ya da kasıtsız – tehditler hem itibari hem de finansal düzeyde ciddi riskler doğuruyor. Tüm bu karmaşık tehdit ortamında, müşteri güvenini sağlayabilmek için sürdürülebilir ve kanıtlanabilir bilgi güvenliği esnekliği kritik bir gereklilik haline geliyor. Şirket, bu zorluklarla etkin biçimde başa çıkabilmek adına Zecurion’un bütünsel siber güvenlik ekosisteminin temel bileşenleri olan Yeni Nesil Veri Kaybı Önleme (DLP) ve Veri Merkezli Denetim ve Koruma (DCAP) çözümlerinden yararlanıyor.

Uç nokta koruması, otomatik politika uygulaması, davranışsal analitik ve gerçek zamanlı anomali tespiti sayesinde, söz konusu fintech lideri hem risk duruşunu dönüştürüyor hem de uyumluluk kapasitesini güçlendiriyor ve böylece yoğun şekilde düzenlenen, aynı zamanda da son derece rekabetçi olan sektörde güvenilirliğini sağlamlaştırıyor. Zecurion’un yaklaşımı, dolandırıcılığa açık ortamlarda faaliyet gösteren kuruluşlar için özel olarak yapılandırılmış birleşik bir güvenlik mimarisi sunarak geleneksel, silo yapısındaki çözümlerin ötesine geçiyor. Platform, veri merkezli ve insan odaklı güvenlik kontrollerini ölçeklenebilir, bütünsel bir modelde bir araya getiriyor:

•    Keşif ve Sınıflandırma: Platform, hassas verileri uç noktalardan veritabanlarına, SharePoint’ten bulut sistemlerine kadar geniş bir yelpazede tescilli dijital parmak izi teknolojileri ve düzenli ifadeler aracılığıyla envanterleyip kategorize ediyor.
•    Yaşam Döngüsü Görünürlüğü: 
DCAP çözümü, dosyaların geçmişine ve hareketlerine dair ayrıntılı izlenebilirlik sağlayarak denetim süreçlerini ve yasal incelemeleri destekliyor.
•    Erişim Yönetişimi: 
Kullanıcı izinlerini ve erişim haklarını, merkezi politika yönetimi ve gerçek zamanlı ihlal uyarılarıyla denetim altında tutuyor.
•    Anomali Tespiti ve Otomatik Müdahale: 
Yerleşik yapay zeka ve makine öğrenimi motorları, olağandışı davranışları işaretliyor ve anında müdahale protokollerini devreye alıyor.
•    Entegre Olay Yönetimi: 
360° Soruşturma Modülü, işbirliğine dayalı analiz, müdahale planlaması ve olay sonrası raporlama süreçlerini entegre bir şekilde yönetiyor.

ACFE raporu Türkiye’ye özgü ayrıntılı veriler sunmasa da, ülkenin daha geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesine dahil oluşu, gelişmiş siber güvenlik çözümlerinden faydalanma potansiyeline dair güçlü bir gösterge sunuyor. Suistimallerle ilişkili yüksek maliyetler, iç kontrol mekanizmalarındaki zafiyetler ve yolsuzluğa karşı kurumsal kırılganlıklar, daha sağlam ve ileri düzeyde suistimal önleme stratejilerine duyulan ihtiyacın giderek arttığını ortaya koyuyor. Özellikle kamu ihaleleri, inşaat, sağlık ve finans gibi sektörler, sistemik suistimal risklerine daha açık görünüyor; bu da kurumsal altyapıyı güvence altına almaya yönelik proaktif adımların hem zamanında hem de zorunlu hale geldiğini düşündürüyor.

Zecurion’un kapsamlı siber güvenlik ekosistemi, bu gelişen ihtiyaçlara doğrudan yanıt vermek üzere konumlanıyor. Şirketin çözümleri, içeriden gelen tehditleri sürekli davranışsal izleme yoluyla en aza indirmeyi hedefliyor ve aynı zamanda kurumların Türk veri koruma mevzuatına ve ilgili uluslararası gizlilik standartlarına uyum sağlamalarına yardımcı oluyor. Sistem, ayrıntılı denetim izleri ve kullanıcı etkinliği analizleri aracılığıyla kurumsal şeffaflığı destekliyor; güvenli ve gizli ihbar mekanizmalarını kolaylaştırarak iç hesap verebilirliği güçlendiriyor.

 

Zecurion CEO’su Alexey Raevsky, Türkiye ve bölgedeki kuruluşların karşı karşıya kaldığı artan düzenleyici karmaşıklık ve gelişen dolandırıcılık risklerine dikkat çekerek şunları vurguluyor: “Kuruluşlar, yalnızca çevre tabanlı güvenlik önlemleriyle yetinmemeli; güvenliğe daha bütüncül, içgörü odaklı bir yaklaşım benimsemelidir. Zecurion olarak birleşik güvenlik ekosistemimiz, uçtan uca görünürlük, kontrol ve esneklik sağlayarak işletmelerin tehditleri yalnızca tespit etmekle kalmayıp, aynı zamanda gerçek zamanlı olarak bertaraf etmelerine de olanak tanıyor.”

Zecurion’un Türkiye pazarına stratejik girişi, dijital dönüşüm süreçlerini hız kesmeden sürdürürken güvenlik duruşlarını da ileri düzeye taşımak isteyen kurumlar için önemli bir fırsat sunuyor. Gelişmiş teknolojiyi durumsal farkındalıkla harmanlayan Zecurion, işletmelere operasyonel bütünlüklerini artırmaları ve dijital risk yönetimi stratejilerini yeniden yapılandırmaları için sağlam, entegre bir çerçeve sağlıyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.