GÜNCEL
500 Gün: Ukrayna’daki Savaş Milyonlarca İnsanın Hayatını Nasıl Değiştirdi?

Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Soğuk bir Şubat sabahı, 500 gün önce, Rusya Ukrayna’ya karşı tam kapsamlı bir işgal başlattı. Perşembe günüydü, Putin’in nostaljik Sovyet destekçileri arasında çok popüler bir tatil olan Anavatan Savunucusu Günü’nden bir gün sonraydı. Tarih, Putin’in ordusu için önemi göz önüne alındığında son derece sembolikti. O sırada Moskova’da olduğum için, işgalin 23 Şubat’ta başlayacağına dair ciddi korkularım vardı. 24 saat yanılmışım. Putin bir yıldırım saldırısı stratejisi, elit güçlerin kullanıldığı bir yıldırım çarpması seçti. Rusya’da (ya da dünyada) hiç kimse uzun bir savaşa hazırlanmıyordu.
Kremlin liderleri hızlı bir “özel askeri operasyon” için umut beslediler, ancak 16 buçuk ay sonra çatışmalar hala devam ediyor ve görünürde hemen bir sonu yok. Kiev üç günde teslim olmadı (otuz gün içinde ve hatta üç yüz günde gerçekleşmedi). Volodymir Zelensky başkentten kaçmadı. Ukraynalıların hiçbiri Putin’in askerlerini çiçeklerle karşılamadı; Direnişlerinin gücü dünyayı şok etti.
Ukrayna toplumu saldırganlık karşısında konsolide oldu ve küresel dünya Ukrayna’ya eşi görülmemiş bir destek gösterdi.
Başlangıçta Kiev’e ağır silahlar sağlama konusunda isteksiz olan birçok Batılı ülke, o zamandan beri rotayı tersine çevirdi ve ağır tanklardan gelişmiş hava savunma sistemlerine kadar değişen ekipman teslimatlarını hızlandırıyor.
Batı ayrıca, Kiev’in yılın başından beri yaptığı bir talep olan F-16 savaş uçaklarının olası teslimatı için Ukraynalı pilotları eğitmek için projeler sundu.
Batı’nın Kiev’e verdiği askeri destek, Rusya-Ukrayna savaşı 500. gününe girerken büyümeye devam ediyor.
Savaş Cumartesi günü bir başka acımasız dönüm noktasına ulaşırken, on milyonlarca hayatı değiştiren yollardan bazıları şunlardır:
- Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı’na (UNHCR) göre, Ukrayna’dan yaklaşık 8 milyon mülteci komşu ülkelerde ve Avrupa genelinde kaydedildi
- Ukrayna’da ülke içinde yerinden edilmiş tahmini 5.914.000 kişi var.
- 17 yılında yaklaşık 6,2023 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumdadır.
- BM İnsan Hakları Ofisi’nin (OHCHR) son rakamlarına göre Ukrayna’da 9.083 sivil öldürüldü; Ancak gerçek ücretin çok daha yüksek olmasından korkuluyor.
- OHCHR’ye göre Ukrayna’da 15.779 sivil yaralandı.
- Çatışmaların başlamasından bu yana 1.500’den fazla çocuk öldü veya yaralandı.
- Ukrayna hükümetine göre, yaklaşık 19.500 çocuk Rusya Federasyonu’na sınır dışı edildi.
- Savaşın her iki tarafındaki askeri kayıpları tespit etmek ve doğrulamak zordur; Savaşan taraflar rakiplerinin kayıplarını abartma ve kendi kayıplarını küçümseme eğilimindedir.
- Kiev Ekonomi Okulu’nun son bulgularına göre, yıkımın maliyetinin 143 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.

- Ukrayna Çevre Koruma Bakanı’na göre, çevreye verilen günlük zarar 102 milyon dolara ulaşıyor.
- Rusya’nın nükleer şantajı devam ediyor; Zaporizhzhia nükleer santralinin tahrip olma tehdidi var.
- Kakhovka hidroelektrik santralinin barajı havaya uçuruldu ve sel, büyük çevresel ve ekonomik hasara neden oldu.
- Rusya’nın Ukrayna topraklarının yüzde 20’sinden azını kontrol ettiği tahmin ediliyor.
Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası görevi, Ukraynalılar ve müttefikleri için zaten büyük bir zorluk gibi görünüyor. Yeniden yapılanma on yıllar sürebilir ve finansal destek miktarına ve bu fonların kullanıldığı verimliliğe bağlı olacaktır. Bununla birlikte, bu tür yardımların temel temelinin ancak Avrupa’nın merkezinde kalıcı ve adil bir barış olabileceği açıktır.
Başkent Kiev de dahil olmak üzere büyük Ukrayna şehirleri sürekli tehdit altında. İran tarafından Rus ordusuna sağlanan roket saldırıları ve savaş uçakları altyapıyı, evleri tahrip ediyor ve sivilleri öldürüyor. Ukrayna kuvvetleri, Rus ordusu tarafından doğu ve güneyde ele geçirilen toprakları geri almak için yavaş yavaş ilerliyor. Kayıplar verirken, Rus kuvvetleri şiddetli bir direniş sergiliyor. Haziran ayının başından bu yana, Ukrayna ordusu saldırıya geçti, ancak sadece yaklaşık bir düzine köyü ve birkaç yüz kilometrekarelik alanı geri almayı başardı.
Yakın zamanda barış görüşmelerinin başlayacağına dair en ufak bir ipucu bile yok. Tarafların pozisyonları uyumsuz ve taban tabana zıttır. Kremlin, Eylül 2022’de resmen ilhak edilen yeni topraklarda tutunmak istiyor. Rusya Anayasası, bölgelerin paradoksu olan Rusya Federasyonu’ndan ayrılmasına izin vermez (yeni bölgelere izin verilir, ancak ayrılmaya izin verilmez).
Askeri yenilgi ve işgal altındaki toprakların kaybedilmesi Kremlin için büyük bir aşağılama olacaktır ve yetkililer bunu önlemek için her yolu deniyorlar. Putin’in onurlu bir barışa ihtiyacı var ve başka hiçbir şeyi kabul etmeyecek. Rusya’daki toplum ve seçkinler, lideri her şeyi, herhangi bir suçu affetmeye hazırdır, ancak zayıflığı asla affetmeyeceklerdir. Bu hedefe ulaşmak ve Putin’i iktidarda tutmak için sadece klasik askeri güç değil, tüm araçlar kullanılacaktır. Bu araçlar arasında nükleer şantaj, örtülü diplomasi ve Ukrayna ile Batı arasındaki ittifakı yok etme girişimleri var. Çin gibi güçlü küresel oyuncuların arabuluculuğu da kullanılacak. Kremlin’in hala zamanı var, ancak başarısız Yevgeny Prigozhin isyanından sonra, Batı’daki birçok kişinin Putin’in seçkinleri kontrol etme kabiliyeti konusunda şüpheleri olduğunu itiraf etmeye değer. Zayıflık, yukarıda belirtildiği gibi, Rusya’da asla affedilmez.
Ukrayna için savaşın temelde farklı, varoluşsal bir anlamı var. Savaşın amacı, topraklarının kurtarılması, Ukraynalılar için barış ve Ukrayna’nın gelecekteki yeniden inşasıdır. Ukrayna lideri Volodymyr Zelenskiy, mücadelesinde toplumun konsolidasyonuna ve Batı’nın desteğine güveniyor. Batı’nın askeri ve mali yardımı, Ukrayna’nın karşı saldırısının başarısı ve işgal altındaki toprakların kurtarılması için kritik öneme sahiptir. Ukrayna’nın savaş stratejisi başarısız olursa ve mevcut statüko devam ederse, gelecekte Ukrayna’nın Macaristan veya Sırbistan’a benzer nispeten küçük bir Avrupa ülkesi haline gelmesi muhtemeldir.
Aynı zamanda, topraklarının büyük bir kısmı, tahrip olmuş şehirleri, altyapısı, mayın tarlaları ve paslanmış askeri teçhizat yığınlarıyla kaplı yaşanmaz bir “gri bölge” haline gelecektir. Ukrayna topraklarının geri kalanı işgal altında kalacak. Kore senaryosunun savaşı sona erdirmesini önlemek ve Ukrayna’nın çıkarlarını küresel ölçekte korumak, Ukrayna liderliğinin bir numaralı görevidir.

İlginizi Çekebilir
Ali Coşkun
Kredi Derecelendirme Notunu Belirleyen Unsurlar
Yayınlanma:
4 saat önce|
02/07/2025Yazan:
Ali Coşkun
Bir firmanın kredi derecelendirme (rating) notu; o firmanın finansal gücünü, risk profilini ve borçlarını ödeme kapasitesini ölçmek için kullanılır. Finansal kurumlar ve derecelendirme kuruluşları, bu notu verirken birçok kriteri değerlendirir. Bu kriterlerin her biri, rating notunun oluşmasında belirli bir yüzdesel ağırlığa sahiptir.
1. Finansal Performans ve Mali Tabloların Analizi (%40)
Rating notunun en büyük payını firmanın finansal performansı oluşturur. Bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu üzerinden;
-
Kârlılık
-
Likidite
-
Borçluluk oranları
gibi temel göstergeler analiz edilir. Ayrıca özkaynak-yabancı kaynak dengesi gibi sermaye yapısı unsurları da, finansal risklerin yönetimi açısından kritik önemdedir.
2. Firma Yönetimi ve Kurumsal Yapı (%20)
Yönetim kadrosunun deneyimi, profesyonelliği ve stratejik karar alma kapasitesi, firmanın sürdürülebilir başarısı üzerinde büyük etki yapar.
Kurumsal yönetim ilkelerine (şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik, sorumluluk) uyum, firmanın dış yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini artırır.
Ayrıca sektörel tecrübe, yönetimin krizlere karşı refleksi ve inovatif yaklaşımı da bu başlıkta değerlendirilir.
3. Faaliyet Alanı ve İş Modeli (%15)
Firmanın hangi sektörde faaliyet gösterdiği, iş modelinin sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği de değerlendirme kriteridir.
Öne çıkan alt başlıklar:
-
Ürün veya hizmet kalitesi
-
Müşteri portföyü çeşitliliği
-
Pazar payı
-
Teknoloji kullanımı ve inovasyon kapasitesi
Ayrıca, sektör trendlerine hızlı uyum sağlama yeteneği ve büyüme potansiyeli bu kategoriye katkı sağlar.
4. Sektörel ve Makroekonomik Faktörler (%15)
Firma dışı faktörler de rating notunu etkiler. Özellikle:
-
Sektörün genel sağlığı (büyüme, rekabet, regülasyonlar)
-
Ekonomik konjonktür (faiz oranları, döviz kurları, enflasyon)
-
Politik ve jeopolitik riskler
Firmanın içinde bulunduğu sektörün dışsal risklere açıklığı, genel değerlendirmeye doğrudan yansır.
5. Ödeme Disiplini ve Kredi Geçmişi (%10)
Firmanın geçmiş borç ödeme davranışı, kredi notu üzerinde doğrudan etkilidir.
-
Gecikmeli ödemeler
-
Temerrüt kayıtları
-
Bankalarla yaşanan sorunlar
Bu unsurlar, firmanın risk primini yükseltir. Buna karşılık, düzenli ve sorunsuz kredi ödemeleri, güvenilirlik algısını pekiştirir ve finansmana erişimi kolaylaştırır.
Kredi notu, sadece bir firmanın geçmişini değil; gelecekteki ödeme gücünü, sürdürülebilirliğini ve finansal güvenilirliğini yansıtan kritik bir göstergedir.
🔑 Unutulmamalıdır: Kredi notu, geçmişin aynası değil, geleceğin güvence anahtarıdır…
Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
EKONOMİ
Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:
6 saat önce|
02/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.
Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?
“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.
“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?
Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.
Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.
Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar
1. Performansın Göz Ardı Edilmesi
Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.
2. Vasatlık Teşviki
Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.
3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski
Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.
4. Adalet Algısının Bozulması
Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.
Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler
-
Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.
-
Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.
-
Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.
Pozitif Yanı Var mı?
Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.
Alternatif Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret
Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.
Eşitlik mi, Adalet mi?
“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.
Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Altın ‘borç çağında’ yeni para: Güven, itibari para sistemini terk ediyor!

Yayınlanma:
7 saat önce|
02/07/2025Yazan:
BankaVitrini
CHP Kurultayı’nın iptali duruşmasından karar çıkmaması, Türk mali piyasalarında iyimser havanın dün de devam etmesine neden oldu. Her ne kadar henüz riskler tam anlamıyla geçmemiş olsa da, erteleme karar bile olumlu karşılandı. Gerek jeopolitik cephede tansiyonun düşmesi, gerekse 19 Mart’a benzer bir sürecin tekrar edileceği endişesinin vücud bulmaması sonrası TCMB’den 19 Temmuz tarihinde beklenen anlamlı faiz indirimi öncesinde, TL ve TL cinsi yatırım araçlarına ilginin arttığını görüyoruz. Yabancı kurumların da TL tahvilleri ön plana çıkarması ile iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi son iki günde 250 baz puan geriledi. Daha geniş bir açıdan bakmak gerekirse, 19 Mart sonrası %50 seviyesini test eden gösterge tahvil %40’ın altına indi.
Öte yandan, faiz indirimlerinin bankacılık sektörüne yarayacağı beklentisi ile Borsa İstanbul Bankacılık endeksi, evvelki gün göz kamaştırıcı bir şekilde %10’a yakın yükseliş kaydetmesi ardından dün de günü %1’in üzerinde primli kapattı. CDS risk primi de benzer bir şekilde 287 baz puana kadar gerileyerek 20 Mart’tan bu yana en düşük düzeye geldi. İç siyasi risklerin bir süreliğine de olsa rafa kalkması bile mutlu son isteyen piyasaların yüzünü güldürdü. USDTRY kuru günü 39,81 seviyesinde tamamlarken, Çarşı’da döviz satışlarının yoğunlaştığı yönünde piyasa koridorlarından haberler de işittik. TCMB’nin analitik bilançosuna olumlu gelişmelerin bugün açıkalanacak taze verilerle yansımasını bekliyoruz.
Dün de bültenimizde kaleme aldığımız üzere, hisse senetlerinde asıl temel sorun şirketlerin kârsızlık sorunu! Hatırlatmak gerekirse, İSO500 verileri bizlere şirketlerin 2024 yılında elde ettikleri faaliyet kârlarının %97’sinin finansman giderine gittiğini, yani şirketlerin kâr edemediklerini göstermişti. Finansman kaleminin (kredi faizinin) büyük bir rol oynadığı bu resimde, yıl sonuna kadar TCMB’den beklenen (toplam dört olağan toplantıda) 1100 baz puan faiz indiriminin (%46 – %35) şirketlerin yüzünü güldürerek borsaya da alım getirmesini bekliyoruz. Çarpıcı bir örnek vereyim: Bankacılık hisselerinde son üç günde yaşanan %13 yükselişe rağmen, geçen sene bu zaman endeksin daha yukarıda olduğunu not edelim!
Dün İstanbul Ticaret Odası (İTO), Haziran ayı İstanbul bölgesi enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre aylık TÜFE artışı %1,77 olurken, yılın ilk yarısında enflasyon %20,63 ; yıllık bazda ise %44,38 artış gösterdi. Yakından takip ettiğimiz ana harcama gruplarına göre aylık bazda konut (yani kira) %2,7 yıllık olarak ise %77,17 ; eğitim aylık %1,45 yıllık %89,81 ; sağlık ise aylık %0,77 yıllık %44,65 artış kaydetti. Gıdada aylık artış %1,93 oldu. İstanbul’da hayat pahalılığının Türkiye genelinin biraz daha üzerinde olduğunu düşünürsek, yarın açıklanacak resmî enflasyon verisinin aylık %1,6 ile piyasa tahmini paralelinde olacağını düşünüyoruz.
Büyümenin öncü göstergesi olarak kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) imalat sanayi PMI verisi Haziran ayında 46,7 değerini aldı. Bilindiği üzere 50 seviyesi eşik değer olarak kabul edilirken, aşağısı daralma, üstü ise genişleme anlamına geliyor. Bu bağlamda, Haziran ayıyla birlikte PMI endeksi son 15 aydır daralma bölgesinde ve son sekiz ayın da en düşük seviyesine yer alarak ekonomik aktivite hakkında önemli bilgi vermeye devam etti. Verinin alt kalemlerinde, sektörel bazda tanımlı on sektörün tamamında daralma yaşandığını da görüyoruz. Her üç kişiden birinin işsiz olduğu ve ekonomik aktivitenin pek de iyimser sinyaller vermediği bir ortamda, sanayide işlerin iyi gitmediğini söyleyebiliriz.
Dönelim yurt dışında. ABD Senatosu, Başkan Trump’ın vergi indirimleri ve harcamaları içeren kapsamlı yasa tasarısını 51-50 oyla kabul ederek Temsilciler Meclisi’ne gönderdi. Tasarı kamu borcuna 3,3 trilyon dolar daha eklenmesiyle birlikte, Elon Musk’ın da yeniden eleştiri dozunu arttırdığını görüyoruz. Trump’ın sosyal medya hesabından Musk’ın şirketlerine yönelik yardımları kesebileceğini ima ederken, hatta bir gazetecinin “Elon Musk’ı sınır dışı edecek misiniz?” sorusuna “Bakacağız / biraz inceleyeceğiz (‘take a look’)” şeklinde yanıt verdiğini de not edelim. Tesla hisseleri dün günü %5’in üzerinde düşüşle tamamlarken, teknoloji hisselerinin de olumlu bir performans sergileyememesi ile Nasdaq endeksi geceyi %1’e yakın düşüşle tamamladı.
FED Başkanı Powell, Portekiz’in Sintra kentindeki merkez bankacıları zirvesinde yaptığı açıklamada, faiz indirimi için acele etmeyeceklerini ve ticaret tarifelerinin enflasyon üzerindeki etkilerini görmek adına bekle-gör yaklaşımını sürdüreceklerini yineledi. Powell, veriye dayalı karar almanın en temkinli yol olduğunu vurgularken, 30 Temmuz tarihindeki olağan toplantıda faiz indirimi olasılığını da tamamen dışlamadı. Başkan Trump’ın baskılarına karşın, Powell %100 odaklarının enflasyon ve istihdam hedeflerinde olduğunu söyleyerek merkez bankası bağımsızlığına güçlü bir vurgu yaptı.
Powell indirmem diye direnirken ve Trump da FED’e yüklenmeye devam ederken, yatırımcılar, ABD dolarındaki oynaklık ve doların geleneksel güvenli liman rolündeki zayıflamaya karşı ya da daha basit anlatımla kur riskine karşı daha fazla koruma almaya çalışıyor. Trump yönetiminin Nisan ayında açıkladığı kapsamlı gümrük tarifeleri sonrasında ABD dolarının (DXY) yılbaşına göre %10’u aşan değer kaybı ile son 3,5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Özellikle Avrupalı emeklilik fonları dolar pozisyonlarını azaltırken, Euro, YEN gibi alternatif para birimlerine yöneldiklerini görüyoruz. Bu stratejiler, dolar üzerinde ilave baskı yaratırken, doların güvenli liman statüsünün de sorgulanmasına yol açıyor.
Bu kafa karışıklığında, ya da fiat (itibarlı) para sistemine yönelik artan güvensizlik (en somut örnek ABD vergi indirimleri ve harcama tasarısının Senato’dan geçmesi) nedeniyle piyasalarda temkinli bir hava hâkim. Jeopolitik risklerin gündemden düşmesi ile 3,285 dolar seviyesine kadar gerileyen altının piyasalarda yeniden temkinli havanın hâkim olması ile bu sabah 3,340 dolar seviyesine yükseldi. Altın fiyatları yılbaşından bu yana %27 artış gösterdiğini hatırlatalım. Gümüş ise 35 dolar seviyesindeki direnci 13 yıl sonra kırması ardından son dört haftadır 36 dolar seviyelerinde bir sonraki yükseliş öncesi enerji biriktirdiğini görüyoruz.
Hindistan ile 9 Temmuz tarihinde gümrük tarifesi süresi dolmadan önce bir ticaret anlaşmasına varabileceğini söyleyen Trump, ancak Japonya ile anlaşma olasılığının düşük olduğunu söyledi. Şimdiye dek yalnızca İngiltere’nin Trump yönetimiyle sınırlı bir ticaret anlaşması yapabildiğini hatırlattım. ABD borsalarının dün akşam gerilemesi ve ticaret görüşmelerine yönelik haber akışının gölgesinde, yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında kırmızı rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Nikkei ve Kore borsası Kospi %1’e yakın geriledi. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise hafif de olsa yeşil rengin dikkat çektiğini görüyoruz.
Mali piyasaların gündeminde bugün ABD’de ADP özel sektör istihdam verisi, yarın ise kritik haziran ayı istihdam raporu takip edilecektir. Cuma günü ABD piyasaları kapalı konumda olacağını tekrar hatırlatalım. Açıklanacak özellikle istihdama yönelik veriler, faiz indirimi beklentileri açısından yakından takip edilecektir. Yatırımcılar bu yıl FED’den 64 baz puanlık bir indirim fiyatlamaya devam ediyor.
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (851)
- BANKA ANALİZLERİ (140)
- BANKA HABERLERİ (3.153)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (455)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.857)
- GÜNCEL (3.266)
- GÜNDEM (3.213)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.264)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (479)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.073)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (575)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Kredi Derecelendirme Notunu Belirleyen Unsurlar

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Altın ‘borç çağında’ yeni para: Güven, itibari para sistemini terk ediyor!

MERKEZİ YÖNETİMİN 2025 MAYIS AYI GELİR GİDER ANALİZİ

Sıddık Kardeşler Haddecilik Konkordato Talebinde Bulundu

Çikolata Devi Modern Çikolata Konkordato Talebinde Bulundu

DOĞALGAZA ZAM GELDİ

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

SÖZCÜ: Bankalar 12 milyarlık borç sattı
- TEMMUZ AYI KİRA ARTIŞ ORANI 2025: Kira zammı (TEFE-ÜFE) ne zaman açıklanacak? Ev sahipleri ve kiracılar için kritik tarih! 02/07/2025
- AJet Suriye uçuşlarına başladı! 01/07/2025
- Son dakika: Süper Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 1 Temmuz 2025 Salı akşamı Süper Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 01/07/2025
- SON DAKİKA HABERİ... EPDK doğal gazda temmuz tarifesini açıkladı 01/07/2025
- Bakan Bolat, Tataristan Reisi Minnihanov ile görüştü 01/07/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 01/07/2025
- Ordu’da 2025 fındık rekoltesi için saha çalışmaları başladı 01/07/2025
- Trump: İsrail, Gazze'de 60 günlük ateşkes için gerekli şartları kabul etti 02/07/2025
- Çin'den AB'ye çağrı 02/07/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 2 Temmuz 2025 02/07/2025
- Resmi Gazete'de bugün (02.07.2025) 01/07/2025
- Trump: Faizi üç puan indirmemesinin maliyeti 1 trilyon dolar 01/07/2025
- Doğalgaza zam yapıldı 01/07/2025
- ABD'de dış yardımlar Dışişleri Bakanlığı'na devredildi 01/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı