SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Türkiye’nin Güneş Enerjisi ve Enerji Depolamadaki Parlak Geleceği “Solar+Storage Exclusive Forum”da Konuşulacak
İstanbul, 31 Ağustos – 01 Eylül 2023 tarihlerinde İstanbul’da TÜYAP Palace Hotel’de Türkiye’nin güneş enerjisi ve enerji depolama alanındaki potansiyelini ve projelerini geleceğe taşıyacak uluslararası Solar+Storage Exclusive Forum’a ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Solis Renewable Hub tarafından, küresel güneş enerjisi medyasının prestijli yayınlarından PV Magazine Group stratejik ortaklığı ve Türkiye Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED’in desteğiyle düzenlenen Solar+Storage Exclusive Forum, 31 Ağustos- 1 Eylül 2023 tarihleri arasında İstanbul Tüyap Palace Hotel’de gerçekleştirilecek.
Türkiye’nin güneş enerjisi ve enerji depolama sektöründeki geleceğine yön verecek Foruma’a sayılı günler kaldığını ifade eden Solis Fuarcılık ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Feraye Gürel, “Türk iş dünyası liderlerine yönelik olarak 4 ana oturumda 20’ye yakın uzman konuşmacı, dünya genelinden 200’ü aşkın yatırımcı, enerji geliştirici ve teknoloji sağlayıcıları, finansörler ile kamu hizmetleri, çok taraflı kuruluşlardan sektör uzmanlarını bir araya getiriyoruz. Enerji depolama ve güneş enerjisi alanındaki teknolojik gelişmeleri dünya çapındaki uzmanlardan öğrenmek ve sektördeki en son trendler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız sınırlı sayıda yer kalan etkinliğimize kayıt olmayı unutmayın.” dedi.
(Kayıt olmak için: https://panel.basinlistem.com/[email protected]&MailID=29907599&url=https%3a%2f%2fexclusiveforum.solarstoragenx.com%2ftr%2f )
Güneş enerjisi ve enerji depolama sektörünün yeni platformu
Feraye Gürel, GENSED işbirliği ile sektörün tek güneş enerjisi ve enerji depolama fuarı Solar+Storage NX Fuarı ile TEHAD işbirliği ile elektrikli araç şarj altyapısı ile E-Mobilite endüstrisinin gereksinimlerini odağına alan NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi’nin de Forum’la eş zamanlı olarak İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde ilk kez düzenleneceğine dikkat çekti.
Türkiye, güneş panelleri tedarik zincirinde kritik kavşak noktasında yer alıyor
Solar+Storage NX 2023 Fuarı kapsamında ilk kez hayata geçirilen benzersiz bir platform olan Solar+Storage Exclusive Forum, üst düzey uluslararası konuşmacıları ile dikkatleri çekerken, aynı zamanda katılımcılarına eşsiz bir networking ortamı sağlıyor. Forumun ilk günü; “PV Hücre ve Panel Üretim Teknolojileri Bugünü ve Yarını” ile GENSED Interaktif Özel Oturumu: SOLAR Mevzuat – Dünü Bugünü ve Yarını” başlıklı 2 ana oturumdan oluşuyor. Asya’nın etkileyici güneş üretim endüstrisi ile Avrupa’nın gelişmekte olan pazarları arasındaki kritik kavşak noktasında bulunan Türkiye, güneş panelleri tedarik zincirinde giderek daha önemli bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Ülkemiz hali hazırda 15 GW’den fazla teorik güneş paneli üretim kapasitesi ile büyük bir potansiyel barındırıyor ve dikkatleri üzerine çekiyor. İlk gün oturumlarında Türkiye’nin güneş enerjisi ve buna bağlı teknolojilere ilişkin geleceğini sağlamlaştırmak için güçlü hücre teknolojileri alanında izlemesi gereken stratejiler ve teknolojik gelişmelere dair ipuçları, en son trendler konuşulacak. Ayrıca güneş enerjisi alanında yapılacak yatırımlar, işbirlikleri için bilinmesi gereken yasal düzenlemeler, mevzuatlar, devlet destekleri gibi hayati önemdeki son gelişmeler, GENSED Özel Oturumu’nda detayları ile gündeme taşınacak.
Enerji depolamada yasal mevzuat konusunda merak edilenler cevap bulacak
Forumun son gününde GENSED İnteraktif Özel Oturumu ile bu kez “Enerji Depolama Mevzuatı Bugünü ve Yarını” başlığı katılımcılardan gelen sorular ve öneriler ışığında her yönüyle ele alınacak. Öğleden sonraki oturumda “Enerji Depolama Sistemleri Bugünü ve Yarını” başlığı ile gerçekleşecek. Türkiye, büyük ölçekli enerji depolamada pazar segmentini büyütmede giderek daha fazla rol oynamaya aday konumda. Ancak, büyük batarya maliyetleri hala yüksek ve finansal açıdan başarılı olmak için doğru donanım ve yazılım seçimlerini yapmak büyük önem taşıyor. Batarya enerji depolamasındaki en son gelişmeler, Türkiye’deki projelere uygulanabilecek enerji depolama teknolojileri gibi pek çok soru, Forum’da konunun uzmanları tarafından cevaplanacak.
Sektörden Forum’a destek
31 Ağustos- 1 Eylül 2023 tarihleri arasında İstanbul Tüyap Palace Hotel’de gerçekleşecek Solar+Storage Exclusive Forum, Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED işbirliği ve konferans içerik ortağı dünyanın en saygın solar teknoloji dergisi kabul edilen PV Magazine Grup’un stratejik ortaklığı ile Solis Renewable Hub tarafından düzenleniyor. Forumların moderatörlüğü PV Magazine Grup temsilcileri Goetz Fischbeck (pv magazine Contributor & Consultant (Smart Solar Consulting), Jonathan Gifford (Editor in Chief – pv magazine Global) ve Hakan Erkan (Genel Sekreter – GENSED) üstleniyor. Arçelik, Elin, TM Maxxen, Gumbel Group, Smart Güneş Teknolojileri ve SMA Solar Technology, Forum’un sponsorları arasında yer alıyor.
Üst düzey enerji liderleri konuşmacı olarak yer alıyor
4 ana oturumun yer aldığı 2 gün süreli Forum’da Norveç, Almanya, İngiltere, Hollanda, Bulgaristan’dan, alanlarında uzman; Bonna Newman (Head of Solar at Lightyear), Davor Sutija (CEO NexWafe), Dirk Bräunlich (Managing Director of Sales & Business Development Asia at von Ardenne Group), Dr. Peter Fath(RCT Solutions-CEO), Kaloyan Milushev(Growth Associate EMEA at Fluence Energy), Assoc. Prof. Dr. Muhsin Mazman (T Dinamik Energy), Bilal Şimşek (Founder at BS Dagitik Enerji Sistemler Ltd. Sti.), Hakki Karacaoglan (CEO KRC Energy), James Li (Director ESS at Sungrow), Mark Junker (Head of Section Grid Integration and Storage System Analysis- NIS), Sonuç Erbaş (Co-Founder and General Manager @Sonsuz Enerji & İntetra Enerji) ve İlkay Yüksel (Deputy General Manager at Meram Electricity Distribution Co.) gibi üst düzey enerji liderleri konuşmacı olarak yer alıyor.
Forum Etkinlik Programı: https://panel.basinlistem.com/[email protected]&MailID=29907599&url=https%3a%2f%2fexclusiveforum.solarstoragenx.com%2f
Ayrıntılı Bilgi ve İletişim İçin: ADA PR İletişim Hizmetleri
Elif Sezginer Verün |
GSM: 0532 604 8582
İlginizi Çekebilir
Erol Taşdelen
İklim Değişikliği Kanunu Meclis’ten Geçti: Hayatımız Nasıl Değişecek?

Yayınlanma:
3 gün önce|
03/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İklim Değişikliği Kanunu, çevre politikalarında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Kanun; sanayiden tarıma, enerji üretiminden günlük yaşama kadar çok geniş bir etki alanına sahip. Peki, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra hayatımızda neler değişecek?
1. Karbon Yönetimi ve Emisyon Ticaret Sistemi Geliyor
Yeni kanun ile birlikte artık sanayi ve enerji gibi yüksek emisyon üreten sektörler için karbon emisyonu izni alma zorunluluğu getirildi. İzin almadan faaliyet gösteren işletmelere ağır para cezaları uygulanacak.
Ayrıca Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. Bu sistem sayesinde işletmeler karbon salım haklarını alıp satabilecek, “karbon piyasası” resmen doğmuş olacak. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bu sistem, ihracat yapan firmaların rekabet gücünü koruması açısından da kritik.
2. Yeni Kurumsal Yapılar ve Yetkiler
Kanunla birlikte İklim Değişikliği Başkanlığı daha güçlü bir yapıya kavuştu. Başkanlık artık doğrudan veri toplayacak, denetim yapacak, raporlama zorunluluğu getirebilecek. Her yıl güncellenen Ulusal İklim Eylem Planı, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine yönelik yol haritasını oluşturacak.
Yerel düzeyde ise valilerin başkanlığında kurulacak İl İklim Koordinasyon Kurulları, iklim değişikliğiyle mücadeleyi sahaya indirecek.
3. Yeni Bir Fon Kaynağı: Karbon Gelirleri
Emisyon izinlerinden, cezai yaptırımlardan ve karbon ticaretinden elde edilecek gelirler, doğrudan “iklim projeleri” için kullanılacak. Bu amaçla döner sermaye işletmesi kurulacak ve yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi projeler desteklenecek.
Bu sayede devlet, çevresel politikalarını sadece bütçeden değil, aynı zamanda karbon piyasasından fonlayabilecek.
4. Tüm Sektörlerde Dönüşüm Zorunluluğu
İklim Kanunu yalnızca çevre politikalarını değil; enerji, tarım, sanayi, ulaştırma, ormancılık ve atık yönetimi gibi tüm sektörleri etkiliyor. Örneğin:
-
Tarımda: İklime dirençli ürün desenleri ve kuraklık riskine göre planlama yapılacak.
-
Sanayide: Temiz teknolojiye geçmeyen işletmeler hem cezai hem ticari kayıplarla karşılaşacak.
-
Ulaştırmada: Emisyonsuz araçlar, elektrikli ulaşım sistemleri teşvik edilecek.
5. İşletmelere Yeni Yükümlülükler
Tüm firmalar, emisyon verilerini kayıt altına almak, raporlamak ve belirli eylem planlarına uymak zorunda olacak. Bu yükümlülüklere uymayanlara idari para cezaları, faaliyet izni iptali gibi yaptırımlar uygulanabilecek.
Bu durum, özellikle ihracat yapan firmalar için hayati önemde. Zira Avrupa Birliği, karbon vergilendirmesi uygulayan firmaları “düşük riskli” kabul edecek.
6. Sosyal Etki ve “Adil Geçiş” Politikası
Yasa kapsamında “adil geçiş” kavramı da hukuk sistemine girdi. Fosil yakıtlardan vazgeçerken, bu sektörlerde çalışan işçilerin mağdur olmaması, istihdam kaybı yaşanmaması için sosyal destek ve eğitim politikaları uygulanacak.
Hayatımızda Neler Değişecek?
-
Enerji ve ulaşım maliyetleri artabilir, çünkü karbon fiyatlaması ürünlere yansıtılacak.
-
Yeni iş kolları doğacak: karbon denetçiliği, iklim danışmanlığı, yeşil enerji üretimi gibi alanlarda istihdam artacak.
-
Tüketiciler, daha çevreci ürünlere yönelmek zorunda kalacak.
-
Belediyeler, yerel iklim uyum projeleri yürütmekle sorumlu olacak.
-
Firmalar, çevreye duyarlı üretim modellerine geçmek zorunda kalacak.
İklim Değişikliği Kanunu, Türkiye’nin çevre ve enerji politikasında bir dönüm noktasıdır. Bu yasa ile birlikte hem kamu hem özel sektör, çevresel sorumluluklarını daha sistematik ve yasal çerçevede yerine getirmek zorunda kalacak. Bu süreç ilk etapta maliyetli ve zorlayıcı gibi görünse de, uzun vadede Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme vizyonuna katkı sunacak köklü bir değişimi beraberinde getirecektir.
EKONOMİ
Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:
6 gün önce|
29/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı “The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.
Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü
Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.
Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması
Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.
Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik
Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.
Teknoloji Tarafsız Değildir
Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.
Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?
Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?
Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.
Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?
“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:
“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”
Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.
GÜNCEL
Altyapının beş farklı geleceği: 2100’e kadar neleri hayata geçireceğiz?

Yayınlanma:
1 hafta önce|
28/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Altyapı, insanlığın doğayı ve dünyayı kontrol etme çabasını yüzyıllardır şekillendiren bir kavramın somut yansımasıdır. Bugünün ekonomisini canlandırmak ve gezegenin sınırları içinde geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak için, dayanıklı ve sürdürülebilir altyapılar geliştirmeliyiz.
Mevcut altyapılar, büyük ölçüde fosil yakıtlar üzerine inşa edilmiştir; bu sistemler iklim aşırılıklarına karşı yeterince donanımlı değildir, ayrıca malzeme kıtlıkları ve yüksek karbon yoğunluğu sorunlarıyla karşı karşıyadır.
Küresel ölçekte, inşaat sektörü 2050’ye kadar karbon salımını sıfırlama hedefi doğrultusunda ilerlememektedir. Bazı bölgeler, aşırı inşa edilmiş fosil yakıt temelli altyapının mirasıyla yüzleşmektedir. Bu yapıların korunması ya da yenilenmesi mümkün değildir. Öte yandan, bazı bölgelerde ise hâlâ temel altyapı eksikliği yaşanmaktadır. Hangi koşulda olursa olsun, altyapının çökmesi felaketle sonuçlanır.
Karar vericiler ve planlamacılar, altyapının yeni koşullara geçişiyle ilgili bir dizi kritik stratejik sorunla karşı karşıya. Altyapının genel kırılganlığı çeşitli şekillerde kendini gösteriyor:
– Gecikmiş uyum
Kritik altyapılar, iklim değişikliğine uyum sağlama konusunda yavaş ilerliyor. Yatırımlar ve varlıklar üzerindeki fiziksel riskler çoğu zaman hafife alınıyor ve bu da 2050’ye kadar değer kaybının yüzde 50’ye kadar ulaşmasına yol açabilir. Öte yandan, güvenli inşaat alanları giderek azalıyor; bu da yüksek riskli bölgelerden kademeli bir geri çekilmeye neden oluyor.
– Toplumsal beklentiler
Toplum, giderek daha fazla dönüştürücü, erişilebilir, kapsayıcı, sağlıklı ve güvenilir kamu altyapısı talep ediyor. Ancak su gibi temel hizmetlerin metalaştırılması, demiryolu ve otoyolların kötüleşmesi, artan enerji fiyatları ve inşaat işçileri için sıcaklık kaynaklı sağlık riskleri, toplumsal dayanıklılığı zayıflatıyor. Temel altyapılar hâlâ sigortalanabilir durumda olsa da dönüşümün mali yükü orantısız şekilde yoksul kesimlerin omzuna binebilir.
– Finansal kaynaklar için rekabet
Altyapı yatırımlarındaki açık giderek büyüyor, çünkü daha fazla fon savunma ve yapay zekâ gibi alanlara yönlendiriliyor. Bu arada, ertelenen bakım maliyetleri artıyor ve yaşlanan altyapılar giderek daha güvensiz hale geliyor.
– Stratejik malzeme kıtlıkları
Stratejik malzeme eksiklikleri, karbonsuzlaşma çabalarını yavaşlatabilir. Güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve bataryalar her 15 ila 25 yılda bir değiştirilmek zorunda; bu da kritik kaynaklar üzerindeki baskıyı artırıyor. Aynı zamanda, aşırı hava olaylarına ve siber saldırılara karşı dayanıklı altyapılar inşa etme ihtiyacı ile inşaatın çevresel etkisini azaltma zorunluluğu arasında artan bir gerilim söz konusu.
Bu soruların nasıl ele alınacağı birçok değişkene bağlı. Ancak geleceğe hazırlanmak adına, 2100’e kadar küresel altyapıya ilişkin beş senaryo, potansiyel gelişmeleri öngörmek ve bağlama özgü öncelikleri belirlemek açısından önemli içgörüler sunabilir.
2100’e kadar 5 küresel altyapı senaryosu
1. Döngüsel ve iklime dayanıklı “teknosfer”
“Teknosfer”, insan eliyle üretilmiş tüm yapılar, sistemler ve malzemelerin toplam kütlesini ifade eder; binalardan yollara, makinelerden atıklara kadar her şeyi kapsar. Günümüzde teknosferin toplam ağırlığı, Dünya üzerindeki tüm canlı organizmaların toplam ağırlığını aşmış durumdadır. Bu durum, modern uygarlığın ne denli büyük bir maddesel ayak izine sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bu devasa ölçek, beraberinde gelen yüksek bakım maliyetleri ve azalan kaynaklarla birleştiğinde, kaynak açısından yoksul ve demografik olarak durağan ülkeleri inşa edilmiş çevresini sınırlı bir stok olarak değerlendirmeye yöneltiyor. Yeni yapılar inşa etmek yerine, mevcut binalar ve altyapılar yeniden kullanılıyor, onarılıyor, farklı amaçlarla değerlendiriliyor, yükseltiliyor ve geri dönüştürülüyor. Arazi tüketimi ve doğal (işlenmemiş) malzeme kullanımının dönemi sona eriyor.
Bu bağlamda, hızlı yenileme döngüleri ve dinamik bir ikinci el yapı malzemesi pazarı ortaya çıkıyor. Yerel (yerli) mimari yani belirli bir bölgeye ya da kültüre özgü geleneksel yapı stilleri hem düşük hem de yüksek teknolojili inşaat teknikleriyle bir araya gelerek, enerjiye veya makinaya dayanmayan, fiziksel prensiplere dayalı pasif tasarım özellikleriyle birleşiyor. Bu sayede, kurak bölgelerden taşkın riski altındaki alanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada, aşırı sıcağa ve sellere dayanıklı yapılar geliştiriliyor.
2. Kıtalararası paylaşılan mega altyapılar
Enerji ve dijital dönüşümleri desteklemek amacıyla büyük bir inşaat patlaması yaşanıyor. Hızla büyüyen bölgeler, maliyetleri düşürmek ve projelerin teslimat süresini hızlandırmak için büyük ölçekli altyapı projelerinde işbirliği yapıyor.
Yenilenebilir enerji, güneşin ve rüzgârın en bol olduğu bölgelerde üretiliyor; bu enerji, uzun mesafeli bağlantılı şebekeler ve deniz altı kabloları yoluyla dağıtılıyor. Bu ağlar, doğu ve batı saat dilimlerini birbirine bağlayarak, gece ve gündüz arasında enerji arzının dengelenmesini sağlıyor.
Aynı zamanda, uzun mesafeli su ağları, yelkenli kargo filoları ve kıtalararası demiryolları, kaynakların verimli dağıtımını ve düşük karbonlu ulaşımı destekliyor.
3. Sanal ve silahlandırılmış altyapı
Bu senaryoda veri, şehirler ve altyapı üzerinde şirketler egemenlik kurar. Özel sektör kontrolüne doğru kayış, düzenlemelerin gevşetildiği, bireyselleşmiş ve tamamen içine çekici (immersive) dijital ortamların yaygınlaştığı bir yapıya yol açar.
Bu bağlamda madencilik faaliyetleri uzaya, Arktik bölgelere ve okyanus derinliklerine kadar genişler. Mekânsal ve kentsel planlama yapay zekâ tarafından yürütülür, tasarım süreçleri otomatik hale gelir ve inşaatlar, robotlar tarafından gerçekleştirilir.
Altyapılar, sensörler ve veri toplayan malzemelerle donatılmıştır; bu da hem öngörüye dayalı bakım hem de sürekli gözetim sağlar. Bu arada, varlıklı kesim yapay, korunaklı adalara çekilir. Dört günlük çalışma haftası benimsenmiş ve veri vergilendirmesiyle kamuya yeni gelir kaynakları oluşturulmuştur. Ancak bu düzenin bazı kırılganlıkları da vardır: elektrik kesintileri, siber saldırılar, dijital sistem arızaları ya da kötü niyetli dijital ele geçirme olayları toplumu savunmasız bırakabilir.
Enerjiye ve stratejik kaynaklara olan talebin hızla artmasıyla birlikte, altyapı ve siber güvenlik alanlarında yeni bir pazar hızla gelişir.
4. Atıl kalmış ve karbona bağımlı altyapı
Karbon salımını azaltma hedefinin başarısız olması ve bakımın ertelenmesi, atıl varlıklara ve fosil yakıtlara bağımlı altyapılara yol açar. Bu durum sadece altyapının değer kaybıyla sınırlı kalmaz; bu kayıp emeklilik fonlarından yatırım portföylerine, işçilere, tedarikçilere ve sosyal yardımlardan faydalanan kesimlere kadar sistemik olarak yayılır.
Karbon yakalama, depolama ve kullanma teknolojileri ile jeomühendislik çözümleri, emisyonları kontrol altına almak için geçici önlemler olarak öne sürülür. Ancak giderek artan karbon fiyatları ve iklim değişikliğinin fiziksel etkileri, ekonomik kayıplara yol açar ve bu bedelin büyük kısmı devletler ve gelecek nesiller tarafından ödenir.
5. Merkeziyetsiz mikro altyapı
Tek bir enerji piyasasının işlememesi, kıtalar arası planlamayı sekteye uğratır. Bunun sonucunda, yerel düzeyde altyapı yönetimi, belediyeler, küçük ve orta ölçekli işletmeler, yurttaş kooperatifleri ve kentsel mahalleler tarafından yürütülmeye başlar. Bölgesel kaynaklar ve insan becerileri, enerji hücrelerine ya da biyogaz adalarına dönüştürülür; bu sistemler şebekeye bağlı veya bağımsız olabilir. Bu yapı, akranlar arası (peer-to-peer) enerji ticaretini ve kapalı döngüde kendi kendine yeten sistemleri teşvik eder.
Ancak bu yaklaşım, yüksek enerji tüketen endüstrileri veya veri merkezlerini destekleyecek ölçeğe sahip değildir. Kaynak paylaşımı için belirlenmiş ortak kurallara bağlı olarak, bazı bölgeler işbirliği yaparak gelişir. Diğerleri ise içine kapanır ya da kaynak rekabetine girer.
Bir noktada bir şeyden vazgeçilmeli
Altyapı, insanlığın yüzyıllardır süregelen doğa ve dünya üzerinde egemen olma anlayışını yansıtır. Ancak günümüzde çağrı, insan yapımı çevreyi korumak için doğa ve toplumla birlikte hareket etmeye yönelmiştir. Gelecek büyük olasılıkla, altyapının geleceğine dair öngörülen senaryoların bir bileşimini içerecektir. Bu kombinasyonun niteliği; mevcut yapı stoğunun büyüklüğüne, çevresel bozulmaların şiddetine, enerji ve malzemelerin döngüselliği ile erişilebilirliğine, yapay zekânın güvenilirliğine ve demografik-kentsel değişimlere bağlı olacaktır.
Dünya sınırlı bir gezegen olduğundan, aşağıdaki önlemler tüm senaryolarda kayıpsız (no-regret) stratejiler olarak öne çıkar: Önceliklerin net biçimde belirlenmesi, kritik varlıkların korunması, bozulmalara uyum sağlamak için büyük ölçekli yatırımlar, paydaşlar arasında güven inşası, faydanın adil paylaşımı ve toplumsal katkı, kaynak tasarrufu ve kolektif kullanım, doğal ekosistemlerin yeniden canlandırılması, gri (mühendislik temelli), yeşil (doğaya dayalı) ve davranışsal çözümlerin uygun maliyetli bileşimleri…
Yeni altyapı türleri ortaya çıkabilir: Enerji, tohum ve temel ihtiyaç maddeleri için depolama alanları; acil durum müdahale ve erken uyarı sistemleri; doğaya geri kazandırma (rewilding), biyomimikri ve jeomimikri gibi doğadan ilham alan çözümler ile az inşaat gerektiren veya hiç inşa gerektirmeyen uygulamalar…
Her durumda, kaynaklar ve ekosistemler şu yollarla korunmalıdır: Yeni yapıların inşa edilmemesi, mevcut yapıların sökülmesi, yeniden kullanılması, basitleştirilmesi, küçültülmesi, ortaklaştırılması, telafi edilmesi ya da merkezileştirilmesi. Altyapı dönüşümünü desteklemek ve iklim zararlarını en aza indirmek için, hükümetler hayati altyapı projelerine doğrudan destek vermeli ve bu projeleri önceden planlayarak büyük ölçekli özel yatırımları da sürece dahil etmelidir.
Bu, şu yollarla sağlanabilir: Devlet yardımları ve kamu alımı reformları, eğitim programları, daha düşük iskonto oranları ya da sabit alım tarifeleri gibi risk azaltıcı araçlar, stratejik ortaklıklar, uzun vadeli dayanıklılık planları, gelecek fonları ve stratejik öngörü sistemleri…
Tercih edilen yatırımlar, uzun vadeli iklim savunması açısından etkin ve verimli olmalı; hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarına fayda sağlamalıdır.
Pascale Junker – WEF
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (853)
- BANKA ANALİZLERİ (141)
- BANKA HABERLERİ (3.155)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (456)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.858)
- GÜNCEL (3.281)
- GÜNDEM (3.217)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (134)
- ŞİRKETLER (2.272)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (480)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.078)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (27)
- Dr. Abbas Karakaya (66)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (577)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (9)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

BİLANÇO NEYİ ANLATIR NASIL OKUNMALI?

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

SURİYELİLER DÖNMÜYOR ÇÜNKÜ…

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Türkiye ile Çin Arasında Yeni Dönem: ICBC Turkey, Resmi RMB Takas Bankası Oldu

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

AKBANK 3,4 milyar TL Takipteki Alacaklarını sattı

İsrail-İran Savaşının Türkiye’ye Etkileri

Sermaye kediye mi yüklendi?

Kentsel dönüşüm müteahhiti yaptığı daire ve dükkanları satıp ‘İflas ettim’ dedi
- Zor projede Türk şirket Tuna Nehri geçişini tamamladı 04/07/2025
- SON DAKİKA ON NUMARA SONUÇLARI AÇIKLANDI 4 TEMMUZ 2025: On Numara sonuçları nasıl öğrenilir? Sonuç sorgulama ekranı! 04/07/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 04/07/2025
- YENİ TEKNİSYEN MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Teknisyen Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- YENİ HEMŞİRE MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Hemşire Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- TEMMUZ AYI PROFESÖR MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Profesör Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Temmuz'da Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 04/07/2025
- ABD’den Türkiye’ye kripto düzenlemeleri: Yeni oyun planı 05/07/2025
- OPEC+ üyesi 8 ülke Ağustos'ta üretim artışına gidecek 05/07/2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan F35 açıklaması 05/07/2025
- Koray Group/Kartal: Kredi imkanlarının kısıtlılığı İstanbul’da talep sıkıntısı yaratıyor 05/07/2025
- Merkez Bankaları için “söz gümüşse, sükut altın” mı? 05/07/2025
- Adana, Antalya, Adıyaman Belediye Başkanları gözaltına alındı 05/07/2025
- 7 başlıkla geçen hafta 05/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı