Connect with us

EKONOMİ

ATO Başkanı Gürsel Baran: Konkordato Fonu kurulsun

ATO Başkanı Gürsel Baran, hâlen yaşanan finansmana erişim sorununun yatırım ve büyüme iştahının önüne geçtiğini belirtirken, bu faizin hiçbir işletme için uygun ve verimli olmadığını söyledi. Başkan Baran, mevcut konkordato sisteminin alacaklı firmaların varlığını tehlikeye düşürdüğünü belirterek, alacaklıları da koruyacak bir konkordato fonu kurulmasını önerdi.

Yayınlanma:

|

Ticaret erbabı 2023 yılını nasıl geçirdi, 2024 yılına ilişkin öngörüleriniz neler?

2023 yılı ülkemizin kuruluşunun 100’üncü yılı olması nedeniyle önemli bir yıldı, bu yıl aynı zamanda Ankara Ticaret Odamızın da 100’üncü yılını idrak ettik. Dünya son birkaç yıldır sancılı bir dönemden geçiyor. Pandemi ile başlayan süreç, Rusya-Ukrayna Savaşı, tedarik zincirlerinin bozulması, gıda ve petrol krizinin yansımaları derken 2023 küresel ekonomide pek çok açıdan zorluklarla geçen bir yıl oldu. Hemen yılın başında 6 Şubat’ta yaşanan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen deprem 11 ilimizde yıkıma neden olurken, tüm ülkeyi üzüntü ve yasa boğdu. Önce bölge ihtiyaçlarını karşılamak ardından da bölgenin bir an önce yeniden inşası için tüm ülke seferber oldu. Depremin olduğu bölgede inşaat sektöründe yoğunluğun artması işgücü taleplerini artırdı. Deprem bölgesindeki vatandaşların diğer şehirlere göç etmesi nedeniyle işgücü açığı oluşurken, bölge başka illerden işgücü için göç aldı. Depremin ekonomiye maliyetinin 104 milyar doları aştığı ifade ediliyor. Türkiye geçen yılın üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 4, yüzde 3,9 ve yüzde 5,9 oranlarında büyüme kaydetti. Bu veriler, her şeye rağmen 2023 yılının olumlu geçen ve pozitif verilerle tamamlanan bir yıl olduğunu gösteriyor.

Ticaret erbabının şu anda yaşadığı en önemli problemler ve çözüm önerileriniz neler?

Ticaret erbabının bu süreçte yaşadığı sorunları iki bölüme ayırabiliriz. Bunların bir bölümü iki yılı aşkın süredir devam eden yüksek enflasyondan kaynaklı sorunlar, ikinci bölümü de konjonktürden bağımsız bir şekilde yaşadığımız sorunlar. Ben ikincisinden başlamak istiyorum.

Ticari işletmeler olarak çalıştıracak eleman bulamama sorunumuz var. Ara eleman, bugün Türkiye’nin en önemli konusu durumunda. Ülke genelinde 208 üniversitede yüz binlerce gencimiz eğitim alıyor ancak bu donanımlar iş dünyasının ihtiyaçlarıyla kesişmiyor ne yazık ki. Meslek lisesi mezunlarının istihdam oranı yüzde 10’un altında gözüküyor. Birçok alanda ustalar, işini devredeceği çırak yetiştiremiyor. Üniversite mezunlarımız iş bulamıyor, meslek lisesi mezunlarımız istihdama katılmıyorsa bizim bu soruna nasıl çözüm üreteceğimizi oturup detaylıca düşünmemiz gerekiyor. Reel sektörün istihdam edecek eleman bulamamasında kamunun istihdam ve ücret politikalarının da payı büyük..

Taksit sayısındaki sınırlama yanı sıra kredi koşullarının zorlaştırılması iç ticaret hacmini nasıl etkiliyor?

Bireysel kredi kartlarındaki taksit sayısının sınırlandırılması ticaret hacmini daraltan bir unsur. Parasal sıkılaştırma bu noktada da geçerli. Ticari kesim açısından olumlu bir durum olmasa da hükümetimizin enflasyonu düşürme politikası çerçevesinde, uzun vadede faydaları dikkate alınınca anlaşılabilir bir durum.

Bu konu Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in bir beyanatıyla kamuoyuna yansımıştı. Kendisini ziyarete gittiğimizde, ticari kredi kartlarını da kapsayacağını düşünerek, buna ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlatmıştım. Sayın Bakan da beyanatında bireysel kredi kartı konusunu kastettiğini söylemişti. Türk reel sektörü, belki de dünyada ilk ve tek örnek olarak uzun yıllar çeki vadeli ödeme aracı olarak kullandı. Ancak çekte yaşanan sıkıntılar nedeniyle vadeli bir başka ödeme aracına ihtiyaç doğuyor. Bu nedenle ticari kredi kartlarına uygulanan taksit sayısının artırılması talebimizi dile getirdik. Ticari kredi kartlarında taksit bizim için çok önemli.

Bir süredir konkordato müessesesiyle ilgili sıkıntıları dile getiriyorsunuz? Bunu biraz açar mısınız?

Konkordato sisteminde alacaklının kendini güvencede hissedebileceği bir dayanağı maalesef yok. Sistem bir şirketi kurtarmak hedefiyle işlerken, o şirketten alacağı olan işletmelerin varlığını riske sokuyor. Bir zincir halinde işleyen ticari sistemde, alacağını tahsil edemeyen borcunu da ödeme konusunda sıkıntı yaşıyor. Böylelikle zincir bir yerden kırıldığında ticari sistem zarar görüyor. Konkordato ilan eden şirketin borcunu ödemek için değil koruma kalkanı için mahkemeye başvurduğu izlenimi oluşuyor

Alacaklıların koruma altına alınabilmesi ve konkordato kurumunun tam olarak işlevsellik kazanması için alacaklarda herhangi bir tenzilat yapılmaksızın alacağının ödenmesinin yasal güvence altına alınması gerekir. Aksi halde bir firma iflastan korunurken başka firmalarının iflasının önü açılıyor.

“Konkordato fonu kurulmalı”

Konkordato müessesesi alacaklıyı da gözetecek şekilde yeniden düzenlenmeli. Şirketi konkordato ilan edecek konuma getiren sahibi veya yöneticilerinin mal varlığına, borçları tamamen ödeninceye kadar el konulmalı. Alacaklılar da sıra beklemek yerine, oluşturulacak fondan tahsilatını yapabilmeli ve borçlu bu fona olan borcunu faiziyle birlikte belirlenen sürede ödeyebilmeli. Bu haliyle konkordato ilan eden firmanın bozulan mali durumu, diğerlerini de bozmadan sorun çözülebilir.

“İşçilik giderlerinin yükselmesi işletme giderlerini yükseltecek”

Ülkemizde ihracat pazarlarını genişletmeye yönelik çalışmalar devam ediyor. Ücretler genel seviyesindeki yükselmenin 2024 yılında işletmeleri zorlaması nedeniyle ülkemiz gündeminde yer alacağını söylemek mümkün. İşçilik maliyetlerinin yükselmesi, işletme giderlerini yükseltecek. 2024 yılında da Orta Doğu’da devam eden politik gerilim, küresel durgunluk, parasal sıkılaştırma politikaların etkileri, finansmana erişim sorunları ve enflasyon başlıca riskler arasında. Bunlara ilave olarak yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme konuları gündemimizde olacak. 2024 yılında ekonomide temel amaç enflasyonu düşürmek olacak. Faiz artırımının, alınan tedbirler sayesinde ekonomide belirgin bir yavaşlamaya, çok büyük sıkıntılara yol açmayacağına inanıyor; bu dönemi ekonomide daha iyi verilere ulaşabilmek, ülke olarak daha iyi günler görebilmek için katlanılması gereken geçici bir zorluk olarak görüyoruz. 2024 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomik programın sonuçlarını daha net görmeye başlayacağımızı düşünüyorum.

Uygulanan sıkı para politikası, ticaret camiasını nasıl etkiliyor?

Sıkı para politikası, finansmana erişim konuları ticareti elbette etkiliyor. Kredi faizlerinin yüzde 50’leri aştığı bir dönem yaşıyoruz. Finansman imkânı olarak kredi, işletmeler için çok önemli ancak bu ölçüde bir faiz, hiçbir işletme için uygun ve verimli değil. Dolayısıyla kaynak sıkıntısının yaşandığı ve bir süre daha yaşanacağı bir dönem içindeyiz. Bu noktadan elbette çıkış mümkündür.

Doğru, istikrarlı ve disiplinli bir şekilde alınan kararlar uygulanırsa ülkemizin çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyoruz. Enflasyonla mücadele sürecinde başarılı olundukça, iyileşme diğer alanlara da yansıyacaktır.

Ekonomim

Okumaya devam et

EKONOMİ

YEŞİL MUTABAKAT VE SINIRDA KARBON VERGİSİNE (SKV) HAZIRMIYIZ ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya ithalatının % 29,6’sını Avrupa gerçekleştiriyor. Türkiye’nin ihracatının da % 50′ si Avrupa Bölgesine yapılıyor.

Ülkenin en büyük sanayi kollarından olan ÇELİK ve ÇİMENTO sektörünün yeşil mutabakata ve sınırda karbon vergisine hazırlanabilmesi için dönüşüm ve uyum maliyetleri her ikisi için ayrı ayrı 30 MİLYAR DOLAR… Toplam 60 Milyar DOLAR..

Sınırda Karbon Vergisini (SKV) ya biz toplayacağız ya onlar. Biz toplarsak sanayi yaşar aksi var olan sanayiyi de eritmek demek…

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Türkiye Borçlarını IMF’siz Atlatabilir mi?

Yayınlanma:

|

Küresel ekonomide borç stoku rekor seviyelere ulaşmışken, gelişmekte olan ülkeler için “borç yönetimi” artık yalnızca mali bir konu değil, doğrudan egemenlik meselesine dönüşmüştür. Türkiye de bu çerçevede, bir yandan borç baskısı altında kalırken, diğer yandan IMF’siz çözüm yolları aramaktadır.

Türkiye’nin Borç Yönetimi Stratejileri

➤ İç/Dış Borç Dengesi:

Türkiye’nin kamu borcunun yaklaşık %40’ı dış borçlardan oluşuyor. Bu durum kur riskini sürekli gündemde tutarken, iç borçlanmada faiz baskısı ciddi bütçe yükü yaratıyor.

➤ TCMB ve Maliye Politikaları:

  • Ortalama Vade Uzatma: Yeniden borçlanma riskini azaltmak için süre uzatımı hedefleniyor.

  • Kur Riski Azaltımı: Dış borç oranı düşürülmeye çalışılıyor.

  • KKM ve Liralaşma Stratejisi: TL’ye dönüş teşvik edilerek dolarizasyon azaltılmak isteniyor.

➤ Temel Riskler:

  • Yüksek faiz yükü → Borç servis maliyetleri artıyor.

  • Kısa vadeli dış borç oranı yüksek → Kur şoklarında kırılganlık artıyor.

  • Reform eksikliği → Yapısal dönüşüm yavaş kalıyor.

IMF’siz Borç Krizi Çıkışı Mümkün mü?

Alternatif Stratejiler:

Strateji Açıklama
Borç Yeniden Yapılandırması Vade uzatma, faiz indirimi veya swap anlaşmalarıyla borç servisi hafifletilebilir.
Gelir Artırıcı Reformlar Kayıt dışının azaltılması, etkin vergi toplama ve sadeleştirilmiş kamu harcamaları ile bütçe dengelenebilir.
Yatırıma Dayalı Kredi Politikası Tüketim yerine sanayi ve ihracat odaklı kredi genişlemesi sağlanmalı.
Döviz Harcamasını Azaltma Lüks ithalatın kısıtlanması, yerli üretimle ikame politikaları öne çıkarılmalı.
Güven ve Saydamlık Reformları Bağımsız kurumlar, öngörülebilir politika ve yolsuzlukla mücadeleye dayalı yapı kurulmalı.

IMF’ye muhtaç olmadan borç krizinden çıkmak mümkündür. Ancak bu, ciddi bir politika kararlılığı, şeffaflık, yapısal reform ve toplumsal güven gerektirir. Türkiye’nin potansiyeli bu yönde vardır; önemli olan “doğru yoldan sapmadan” stratejik ilerlemeyi sürdürebilmektir.

Türkiye Özelinde Borç Krizi Riski (2024 İtibarıyla)

Türkiye’nin Borç Görünümü:

Borç Türü 2023 Sonu Değeri GSYH’ye Oranı Not
Kamu Borcu ~5,5 trilyon TL %40 civarı AB kriterlerine göre düşük ama artış hızı yüksek
Özel Sektör Dış Borcu ~160 milyar USD Yüksek kur riski taşıyor Bankalar ve reel sektör etkileniyor
Hanehalkı Borcu GSYH’ye göre düşük Ama faiz artışlarıyla kırılganlaştı
Toplam Dış Borç ~475 milyar USD GSYH’nin %45-50’si Kırılganlık göstergesi

Türkiye özelinde ve tarihsel örneklerle Borç Krizleri

Risk Faktörleri:

  • Kur Riski: Dolar/TL arttıkça dış borç çevrim maliyeti ağırlaşıyor.

  • Faiz Riski: TCMB faiz artışları → kredi faizlerini yukarı çekti → hanehalkı ve reel sektör borç baskısı arttı.

  • Enflasyon: Gerçek borç yükünü artırıyor, şirketlerin nakit akışlarını bozuyor.

Türkiye’nin Kırılganlık Alanları:

  • Kısa vadeli dış borç oranı yüksek (çoğunlukla 1 yıl içinde çevrilmesi gereken borç).

  • Dış ticaret açığı kronikleşmiş durumda.

  • İhracatçı şirketler yüksek maliyet + düşük kur getirisi ile sıkışmış durumda.

  • Kamu maliyesi baskı altında: Artan faiz yükü ve bütçe açıkları (2024 bütçesi -2,6 trilyon TL açık).

Türkiye Özelinde Borç Krizi Riski (2024 İtibarıyla)

Türkiye’nin Borç Görünümü:

Borç Türü 2023 Sonu Değeri GSYH’ye Oranı Not
Kamu Borcu ~5,5 trilyon TL %40 civarı AB kriterlerine göre düşük ama artış hızı yüksek
Özel Sektör Dış Borcu ~160 milyar USD Yüksek kur riski taşıyor Bankalar ve reel sektör etkileniyor
Hanehalkı Borcu GSYH’ye göre düşük Ama faiz artışlarıyla kırılganlaştı
Toplam Dış Borç ~475 milyar USD GSYH’nin %45-50’si Kırılganlık göstergesi

📜 1980’ler Latin Amerika Borç Krizi:

  • ABD’nin faiz artırımları sonrası Meksika, Brezilya gibi ülkeler dış borçlarını çeviremedi.

  • IMF reçeteleri (kemer sıkma, özelleştirme) toplumsal krizlere yol açtı.

📜 1997 Asya Krizi:

  • Tayland, Güney Kore, Endonezya gibi ülkelerde özel sektör dövizle borçlanmıştı.

  • Kur şokları → borçlar ödenemedi → büyük iflaslar → IMF müdahalesi.

📜 2010 Yunanistan Krizi:

  • Kamu borcu/GSYH %180’e çıktı.

  • Euro Bölgesi’nin içindeydi ama kendi para politikası yoktu.

  • AB + IMF kurtarma paketi → ama sosyal harcamalar kısıldı → derin resesyon.

Küresel borç krizi; sadece ekonomik değil jeopolitik ve sosyal sonuçlar da doğurabilecek bir tehdit haline geldi. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından yüksek dış borç + kur şoku + faiz baskısı birleşimi büyük bir risk. Eğer bu baskılar büyüme sağlayacak üretken yatırımlarla dengelenmezse, kriz kaçınılmaz hale gelebilir.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

 

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof.Dr.KORKMAZ: Maliye kümesteki kazı bağırtarak yoluyor!..

Yayınlanma:

|

Yazan:

2023 yılı ortasında yeni ekonomi yönetimi geldi, öncelikle mali disiplin dedi ve fakat kamu harcamalarında tasarruf lafta kalınca be defa tersine bütçe açıkları arttı. Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi oranlarını artırdı ve fakat yine de bütçe açıkları devam etti.

2023 yılında KDV genel oranları yüzde 18’den yüzde 20’ye, indirimli KDV oranları yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarıldı.

Daha önce 2020 yılında gelir vergisinde yüzde 35 olan üst dilim yüzde 40’a çıkarılmıştı. Şimdi Maliye’nin vergi reform planında yüzde 25’e çıkarılacağı önerilmektedir.

Temettü (kar payı) gelirlerinde stopaj oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkarıldı. Uluslararası şirketlere yüzde 15 kurumlar vergisi uygulaması getirildi.

2022 yılında yüzde 23 oranı olarak uygulanan Kurumlar vergisi oranı 2023’te yüzde 25’e çıkarıldı.

KURUMLAR VERGİSİ ORANLARI (YÜZDE)

dd.png

1- Bu yapılanlara vergi reformu denildi.

Bazı vergilerde artış gerekli olabilir ama vergi reformu değildir. Zira vergi reformu kümesteki kazları yolmak değildir. Vergi reformu; ekonomide kaynakların özel sektör elinde veya devlet elinde daha verimli ve daha etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak ve atıl üretim faktörlerinin üretime katılmasını destekleyecek şekilde vergilerin yeniden organize edilmesidir.

Öte yandan, geçmiş iki yıl için servet vergisi alınmalıydı diyenler de var … Bunlar da çok yanlıştır; zira, servet gelir ve kurumlar vergisi ödenmiş tasarruftur. Ayrıca aynı tasarruftan servet vergisi almak, mükerrer vergi almak demektir. Dahası böyle bir servet vergisi daralma döneminde tasarrufların azalmasına ve yurt dışına çıkmasına neden olur. Yatırımları engeller.

2- Ekonomik kriz ve daralma dönemlerinde vergileri artırmak, daralmayı hızlandırır ve krizin ömrünü uzatır.

Aşırı vergi yükü teknik anlamda hesaplanan vergi yükünden daha farklı bir anlam taşır. Vergi sadece kamu harcamalarının finansman aracı değildir. Aynı zamanda iktisadi ve sosyal yapı üzerinde de etkileri vardır. Üretim ve tüketim kararlarını etkiler. Üretim ve tüketimde veya üretim ve tüketim arasında, marjinal ikame oranlarını değiştirir. Yani, vergiler aynı zamanda maliye politikasının bir aracıdır.

Verginin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler nedeniyle, verginin ekonomi üzerindeki yükü, mükelleflerin yaptıkları vergi ödemesini aşıyorsa, o zaman aşırı bir yük var demektir.

Söz gelimi; gelir ve kurumlar vergisi büyük oranda tasarruflardan ödenir. Vergi artışı daha fazla tasarrufu, daha çok kamu harcamasına dönüştürmek demektir. Türkiye’de etkin kullanılmayan, yatırımlara gitmeyen, kamu harcamalarının talep artırıcı etkisi yüksektir. Bu nedenle enflasyonla mücadele zorlaşmıştır.

Gerek enflasyonla mücadele ve gerekse güven sorunu nedeni ile ekonomi daralma trendindedir. GSYH büyüme düştü. Sanayi sektörü daraldı. Tasarrufu vergilemek özel sektörde yatırımları engelledi ve bu nedenle 2024 ikinci çeyrek çeyrekte sabit sermaye yatırımlarında büyüme yüzde 0,8 ve üçüncü çeyrekte eksi 0,1 oldu.

3- Vergi mükellefi verdiği vergilere karşılık kamu hizmeti alamıyorsa, neden vergi vereyim diyecektir.

Anayasamıza göre vatandaşın vergi ödevi var… Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak görevi var… Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir… Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır… Ancak genel anlamda toplum vergi verir… Devlet de topladığı vergi ile hizmet yapar…

Eğer vergi mükellefi, kamu hizmetlerinin doğru yapılmadığını, bütçe kaynaklarının, lüks ve şatafata gittiğini, devlet imkânlarının seçim popülizminde kullanıldığını görürse, hastahanelerde aylarca sıra beklerse, vergiye tepkili olur. Vergi bilinci zedelenir. Vergi kayıp ve kaçağı artar.

4- Kayıt dışı ve vergi dışı ekonomi yaygın ise, haksız rekabete karşı tepki oluşacaktır.

AB Komisyonunun raporunda, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda hazırlıkların erken bir aşamasında kaldığı, yolsuzluk davalarının kovuşturulması ve karara bağlanmasında yasal çerçevenin yanı sıra kamu kurumlarının hesap verebilirliği ve şeffaflığının iyileştirilmesi gerektiği savunuldu.

Merkez Bankası ödemeler bilançosunda yüksek miktarda kaynağı belirsiz döviz çıkışı, kayıt dışı ekonominin yüksek olduğunu gösterir.

Kayıt dışı ekonomi ile vergi kaçağı farklıdır. Kayıt dışı ekonomide hiç kayıt olmadığı için, vergi kaçırmak ta söz konusu olmaz. Devletin işi Kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırmaktır.

Kaldı ki; Maliye vergi kayıp ve kaçağını yanlış yerlerde arıyor.

Milyonlarca sığınmacı kaçak çalışıyor. Devlet te buna göz yumuyor. Bu uygulama vergi mükellefi nezdinde yanlışa çanak tutmak olarak algılanıyor.

Odalar Birliği Başkanı ‘’kayıt dışılıkla mücadele, her fabrikanın kapısına bir vergi memuru koymak değildir.’’ diye tepki gösterdi.

Kamu harcamalarında tasarruf yerine, maliyenin elinin altındaki mükelleflerin üstüne gitmesi, vergi kayıp ve kaçağını daha çok artırır. Yükümlüleri vergi dışılığa iter.

Prof. Dr. Esfender KORKMAZ – esfenderkorkmaz.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.