Connect with us

BASINDA BİZ

Barış SOYDAN: Konkordato dalgası, Buzdağının henüz ucunu gördük

İlk yedi ayda bin 554 konkordato talebi oldu. Sayının daha da büyüyeceğini, çok daha büyük şirketlerin konkordato kervanına katılacağını söylemek kehanet olmaz. Adını da koyalım: Ekonominin içine girdiği bu ağır sürecin adı basbayağı iflas dalgası.

Yayınlanma:

|

Bir hafta içinde üç büyük şirketin konkordato ilan ettiğini öğrendik. Uzun bir dönem boyunca Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanlığı’nı yapan Mithat Yenigün’ün bir zamanlar dünyanın en büyük 225 müteahhidi listesinde yer alan şirketi Yenigün İnşaat, Zara, Mango, H&M gibi uluslararası markaların tedarikçileri arasında yer alan giyim şirketi 3F Tekstil ve borsaya da açık köpük levha üreticisi Mega Polietilen. Nasıl Bir Ekonomi gazetesinin haberine göre bu yılın ilk yedi ayında toplam bin 554 konkordato talebi oldu. Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da büyüyeceğini, çok daha büyük şirketlerin konkordato kervanına katılacağını söylemek kehanet olmaz. Adını da koyalım: Ekonominin içine girdiği bu ağır sürecin adı basbayağı iflas dalgası.
İflas anlaşması anlamına gelen konkordato Türkçeye İtalyancadan geçmiş bir kelime. Ticaret mahkemesinin onayladığı bu anlaşmada alacaklılar, alacaklarının belli bir bölümünden feragat eder ya da vadesi gelmiş borçların vadesi uzatabilirler. Konkordato, borçlarını ödemede zorlanan şirketin bir kısım borçlarından kurtularak yola devam etmelerini hedefler. Ama pratikte bunu yapabilen şirketlerin oranı çok sınırlıdır. Bankacılık yazarı Erol Taşdelen’e göre konkordato ilan eden şirketlerin sadece yüzde 20’si iflastan kurtulabiliyor.
Konkordatoların arkasında neyin olduğunu biliyoruz, Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasının Türkiye ekonomisini durma noktasına getirmesi ve TL’nin reel olarak değerlenmesinin özellikle ihracatçı şirketleri vurması. Ekonomi ikinci çeyrekte ya küçüldü ya da sıfıra yakın bir oranda büyüyebildi. İçinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte durgunluk ve daralma kuvvetle muhtemel daha da derinleşti. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda yer alan çıktı açığı tahmini küçülmenin son çeyrekte de sürmesini, 2025’te ise ekonominin yüzde 1.5 civarında büyümesini öngörüyordu. Bu, sıkı para politikasının çok uzun bir süre boyunca sürdürüleceği anlamına geliyor. Merkez Bankası’nın dünkü faiz kararı da bunun teyidi oldu: Karar metninde sıkı para politikasının kademeli biçimde de olsa gevşetileceğine dair en ufak bir atıf dahi yoktu. Karar metni ilk faiz indiriminin bu yıl sonundan önce gelmeyeceğini, belki de 2025’e kalacağını, reel sektörün krediye erişimini engelleyen katı sınırların da daha epey bir süre gevşetilmeyeceğini söylüyordu.
Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için kullandığı araçlardan biri sıkı para politikasıysa diğeri de TL’nin reel olarak değerlenmesinin sağlanması. Dünkü kararda “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk Lirası’nda reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir” denilerek bu bir kez daha belirtildi. Türk Lirası’nda reel değerlenme ile kastedilen, dövizdeki yükselişin enflasyonun altında tutulması. Bunun ihracatçıları, özellikle de tekstil-giyim gibi emek yoğun sektörleri derinden etkilediğini, bu nedenle müşteri kaybettiklerini biliyoruz. Nitekim Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin’e göre sektörün ihracatı bu yıl yüzde 10 düştü. Zara, Mango, H&M gibi devlere üretim yapan 3F Tekstil’in konkordato ilanında bunun, yani TL’nin reel olarak değerlenmesinin pay sahibi olduğunu tahmin etmek zor değil.
Bu iki politikanın etkisiyle tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere birçok sektörde işler durma noktasına gelmiş durumda. Normalde arı kovanına benzeyen Merter’de ve sektör şirketlerinin yoğunlaştığı diğer semtlerde alışılmamış bir sessizlik var ne zamandır. Belki de yapacak iş kalmadığından şirket koridorlarında dedikodu çarkı dönmeye başlamış durumda. Yaşayanların 2001 Krizi’nden hatırlayacağı bu çarka olmadık şirketlerin, “Yok canım, o kadar da değildir” dedirten devlerin isimleri konu ediliyor. Bunların bir kısmının abartı, yakıştırma olduğunu 2001 Krizi deneyiminden hareketle tahmin edebiliyorum. Ama bir kısmının doğu çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu da.
Konkordatolar, iflaslar ve onların bir sonucu olarak üzerimize gelmekte olan işsizlik dalgasının sonrasında düze çıkabilecek, enflasyonu düşürebilecek miyiz bari? Devletin enflasyonla mücadele edilmiyormuş gibi harcamaya devam etmesi ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda hazırlanan vergi paketinin Meclis’e kuşa dönerek gelmesi bunun da garanti olmadığını söylüyor.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Barış SOYDAN: Ekonomi durma noktasında

Yayınlanma:

|

Yazan:

Önce yazının ana fikrini özetleyeyim: Enflasyonu düşürmek için uygulanan sıkı para politikası Türkiye ekonomisini durgunluğa soktu, buradan tek parça halinde çıkmak mümkün olmayacak.
Aslında yaşadığımız şeyin bir durgunluk olup olmadığı da tartışmaya açık. Mahfi Eğilmez Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu stagflasyon, yani durgunluk içinde yüksek enflasyon olarak tanımlıyor, bu aslında daha doğru.
“Yüksek enflasyonu biliyoruz, durgunluk nerede” diye soranlar olabilir, zira en son açıklanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) durgunluğa değil büyümeye, hem de güçlü büyümeye işaret ediyordu. Türkiye ilk üç ayda yıllık bazda yüzde 5.7, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 2.4 büyümüştü. Ama işte ondan sonra, yani ikinci çeyrekte Türkiye ekonomisi durdu ve içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte durgunluk muhtemelen daha da derinleşti. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), öncü verilerden hareketle ekonominin ikinci çeyrekte küçüldüğünü tahmin ediyor. Veriler gerçekten de ikinci çeyrekte ekonominin fren yaptığını söylüyor. Mesela sanayi üretimi haziranda yıllık bazda yüzde 4.7 daraldı. Aynı ay işsizlik 0.7 puan artarak yüzde 9.2’ye çıktı. Konut ve otomobil satışlarında da ikinci çeyrekte ciddi düşüşler yaşandı.
Borsa İstanbul’a gelen büyük şirketlerin ikinci çeyrek bilançoları da kâr ve cirolarda sert daralma yaşandığını gösteriyor. Özellikle Koç Holding şirketleri Arçelik, Tofaş, Ford Otosan, Tüpraş ve Türk Traktör’ün kârlarında sert düşüşler görüldü, buna bağlı olarak Koç’un cirosu ilk altı ayda yüzde 103 azaldı. (Bununla birlikte borsa şirketlerindeki daralmada enflasyon muhasebesinin etkisinin bulunduğunu da göz ardı etmemek gerek.)
Manzara açık: Ekonomi yönetimi geçen yıl değişmiş ve Merkez Bankası 2023 Haziran’ında faiz artırımlarına başlamış olsa da bu yılın mart ayındaki yerel seçimler öncesinde sert frenden kaçınıldı. Mart seçimlerinden sonra ise kredi büyümesine getirilen sınır gibi önlemlerle ekonomide vidalar iyice sıkıldı ve Türkiye durgunluğa girdi.
Ekonominin durgunluğa girmesinde sıkı para politikasının yanı sıra ihracatta işlerin yolunda gitmemesinin de payı var. İhracat artışı geçmiş dönemlerle karşılaşıldığında durma noktasında. Bunda Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa’da işlerin kötü gitmesinin yanı sıra (Mesela Almanya ikinci çeyrekte yine daraldı) uygulanan para politikası nedeniyle TL’nin reel olarak değerlenmesinin de payı büyük.
Merkez Bankası TL’nin reel olarak değerlenmesini istediğini faiz kararlarında zaten söylüyor. Enflasyonla mücadelenin bir ayağı yüksek faiz ve sıkı para politikası ise diğerinin TL’nin reel olarak değerlenmesi olduğu bir sır değil. Güzel ama bu politika ihracatçı şirketlerin rekabet yeteneklerini yitirmesine yol açtı. Maliyetleriniz artarken döviz aynı oranda artmıyorsa ne yaparsınız? Mecburen fiyatlarınıza döviz bazında zam yaparsınız. Peki başka ülkelerdeki rakipleriniz fiyatlarını artırmıyorsa ne olur? Müşterilerinizi onlara kaybedersiniz. İhracatçıların yaşadığı sorun işte bu.
Liranın reel değerlenmesi ihracatta özellikle emek yoğun sektörleri derinden etkiliyor. Zaten en sert fren yapan sektörler de bunlar. En başta da tekstil ve hazır giyimi. Bu iki sektörden gelen haberler kötü. Hatta çok kötü. Küçük şirketlerde devrilmeler ve konkordatolar zaten başlamıştı, son dönemde büyük şirketlerin de zora girdiği konuşulur oldu. Örneğin, önceki gün İç Anadolu ve Trakya’da üretim yapan büyük bir giyim şirketinin toplam 1.7 milyar TL civarındaki borcunu ödeyemeyerek konkordato ilan ettiğini duydum.
Sıkı para politikası ve değerli TL politikası daha epey bir süre devam edeceği için önümüzdeki dönemde bu tip haberlerin daha da yoğunlaşacağını ve Türkiye’nin büyük bir konkordato/iflas ve işten çıkarma dalgasıyla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyorum. Bankavitrini.com yazarı Erol Taşdelen’in hazırladığı tablo daha şimdiden konkordato sayısında büyük artış yaşandığını gösteriyor.

Gamlı baykuş olmak istemem ama görünen köy kılavuz istemiyor, sonbahar ve kış ayları çok zor geçecek, çok firma batacak, yüz binlerce insan işsiz kalacak.
Öyleyse toplumdan (çiftçiler hariç) neden hiç ses yok, diye sorulabilir. Muhtemelen bu fırtına öncesi sessizlik.

HABER10

Okumaya devam et

BASINDA BİZ

Ekonomist Erol Taşdelen BİST’teki firma çöplüğünü anlattı

Yayınlanma:

|

Para Analiz youtube kanalına katılan Ekonomist Erol Taşdelen Borsa İstanbul’daki firma çöplüğünü anlattı

Vatandaşın ve işyerlerinin kredi borcuna ve takipteki kredi oranlarının arttığını söyleyen Taşdelen, borsada yaşanan bozulmalara da değindi.

Erol TAŞDELEN’e göre; “Borsa küçük yatırımcısı çok savunmasız kaldı. Son yıllarda Borsa’ya açılan firmalardan bazıları bırakın faaliyetini sürdürmeyi bankalardan kredi alamaz hale gelmiş. Kapı kilit borsada işlem yapan firmalar var. Bedellik sermaye kararı alıp bir hafta sonra konkordato alan firmanın BİST’te ne işi var. Küçük ortak A imtiyazlı hisseyi alında tutaran küçük yatırımcıyı mağdur ettiği gibi firmaların için boşaltarak gerçek değerini bulmasını da önlüyor. Borsada işlem gören firmaların hakim ortağı en az %51 hisseye sahip olması sağlanmalı, yoksa çok yatırımcının canı yanar… Borsayı maliyetsiz finans kaynağı olarak gören koca koca firmalar var…”

Yayını bu linkten izleyebilirsiniz:   https://www.youtube.com/watch?v=y6VEInw4s5s

Okumaya devam et

BASINDA BİZ

POS’un bedeli yurttaşa!

Bankaların esnaftan aldığı fahiş cihaz komisyonları, ürün fiyatlarına zam olarak yansıyor: POS’un bedeli yurttaşa!
Banka kartlarıyla yapılan alışverişler için piyasada 2.2 milyondan fazla POS kullanılıyor. Cihaz iptalleri artarken satışlar nakit ya da IBAN’a para göndermeye dönüyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Esnaf ve perakendecinin vazgeçilmezi POS cihazlarından bankaların aldığı komisyon ücretleri hızla artınca, esnaf da çözümü yurttaşa sattığı ürüne zam yapmakta buldu. Ayrıca birçok perakende firması, POS komisyonundan kurtulmak için bazen tüketiciyi nakite zorluyor bazen de peşin ödemelerde indirime başvuruyor.

Şehriban KIRAÇ’ın Cumhuriyet’teki haberinde; örneğin bir tişörtü kartla almak isteyen yurttaş peşine göre en az 10- 20 TL daha fazla ücret ödeyebiliyor. Bu nedenle POS iptalleri artarken satışlar nakit ya da IBAN’a para gönderme şeklinde yaygınlaşıyor.

Ancak kartlı işlem yapamadığı için taksit imkânından yararlanamıyor. Ayrıca kartla toplanan puanları kullanmak da zorlaşıyor. Oysa Tüketici Kanunu’na göre esnafın bankaya ödediği komisyonu tüketiciye yansıtması yasak.

Esnaf, POS’dan geçen ödemeleri komisyonsuz almak istediğinde 45 gün bekliyor, hemen almak istediğinde ise aylık yüzde 4’lere varan komisyon ödüyor. POS cihazlarına bakım ücreti, yazılım güncelleme ücreti, POS aksesuvar bedeli, entegrasyon bedeli, yıllık operasyon maliyeti, ekstre gönderim ücreti, bloke çözüm ücreti gibi kesintiler ise esnafı yıldırdı. Ortak POS kullanımında arıza durumunda eğer altı bankanın ortak POS’u kullanılıyorsa esnaf tamir sonunda altı bankaya ayrı ayrı ödeme yapıyor. Çoğu bankanın pandemide başladığı POS rulosu vermeme uygulaması da kalıcı hale geldi.

BAKIM İÇİN 750 LİRA

Giyim, diş poliklinikleri, otel gibi yerlerde çoğu esnaf nakit veya POS’la satışa göre çifte fiyata geçerken lokanta, cafe, fırın, eczane gibi işletmeler bunun zorlukları nedeniyle maliyeti genel satışa yansıtıyor. Ayrıca bir kısım esnaf toptancıdan mal alırken “senetli alış/ satış” yöntemine döndü.

Ekonomist Erol Taşdelen’e göre Türkiye’de 2.2 milyondan fazla POS cihazı var.

Taşdelen sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her cihaz için ayda 750 TL’ye varan bakım-onarım ücreti alan bankalar var, ayrıca yazılım güncelleme için de ücret alınıyor. Bankacılık sektöründe son yıllarda net ücret ve komisyon gelirinin net faiz gelirini aşmasında bu tür haksız alınan ücret ve komisyonların katkısı büyük oldu. Bankalar bu bedelleri ‘diğer gelir’ bölümünde gösterdikleri için BDDK murakıpları detay incelemesi ile ortaya çıkabilir. Ayrıca bankaların yüksek komisyonları ve blokeli gün sayısını artırması esnafın nakit dengesini de bozdu. 2023 yılında kapanan 111 binden fazla esnafın kepenk kapatmasında bankaların ve POS uygulamalarının çorbada tuzu var.”

IBAN’LA ÖDEMEK İÇİN PARA GEREKLİ

Esnafa göre 10 yıldır POS altyapısını değiştirmeyen bankalar var. Buna karşın yine de işletmelerden sürekli yazılım ücreti alıyorlar.

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken geçenlerde yaptığı açıklamada, esnafın artık POS yükünün altından kalkamadığını anlatarak “Esnaf kâr marjları kurtarmadığı için kartlı alışverişten kaçınıyor. Yurttaşın cebinde parası yoksa IBAN ile ödemesi de çok zor. Bu yüzden esnaf ile yurttaş çoğu zaman karşı karşıya kalıyor” dedi.

Şehriban KIRAÇ – Cumhuriyet

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.