BANKA HABERLERİ
2025 yılını şekillendirecek en önemli 10 bankacılık ve finans teknolojisi

Yayınlanma:
6 ay önce|
Yazan:
BankaVitrini
İşte bankalar ve finansal hizmet şirketleri için 2025’i şekillendirecek 10 önemli trend:
1. Arka plandaki yapay zeka kullanımı
2025 yılına gelindiğinde işlem işleme, mutabakat, veri girişi, uyumluluk ve dolandırıcılık tespiti gibi günlük görevlerin otomasyonu rutin hale gelecek. Verimlilik kazanımları ve azalan insan hataları, önemli ölçüde daha düşük işletme maliyetleri anlamına geliyor. Yeterli düzeyde yapay zeka olgunluğuna ulaşmış bankalar ve diğer finansal hizmet kuruluşları, bu ilk kullanım durumlarında uzmanlaştıktan sonra, gerçek zamanlı olarak tamamen özerk karar alma ve risk değerlendirmesini içeren daha gelişmiş dağıtımları değerlendiriyor. Bunu başarmak daha fazla verimlilik sağlayacak, ancak aynı zamanda müşteri verileri, mahremiyet ve yapay zekanın etik kullanımı konusunda daha büyük zorluklarla yüzleşmek anlamına da gelecek.
2. Müşteri hizmetlerinde uygulanan sohbet robotları ve yapay zeka asistanları
7/24 destek sunan ve giderek daha karmaşık hale gelen etkileşimleri yönetebilen otonom sohbet robotları, hızla müşteri hizmetlerinin vazgeçilmezi haline geliyor. 2025 yılına gelindiğinde bu botlar, birden fazla eylem ve çok daha karmaşık problem çözme becerileri gerektiren görevleri yerine getirebilen aracılara dönüşmeye başlayacak. Bu otomatik müşteri hizmetleri temsilcileri, proaktif yardım sunabilecek, müşteri ihtiyaçlarını tahmin edebilecek ve çok daha kişiselleştirilmiş ve kusursuz bir müşteri deneyimi yaratabilecek.
3. Üretken finansal planlama ve tavsiye
Üretken yapay zekanın daha karmaşık etkileşimleri ele alacağı bir diğer alan ise finansal planlama ve tavsiyeler olacak. Müşteri davranış verilerini derinlemesine analiz etme becerisini doğal dil işlemedeki en son gelişmelerle birleştiren otomatik temsilciler, müşterilere tasarruflarını, emekliliklerini ve yatırımlarını en iyi şekilde nasıl artırabilecekleri konusunda tavsiyeler sağlayacak. Bu tavsiye, yapay zekanın sanal bir finansal danışman olarak hareket etmesiyle, özellikle bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanacak.
4. Sürdürülebilir finansal ürünler ve etik yatırımlar
2025 yılında müşteriler giderek daha fazla sürdürülebilir ve etik finansal ürünler talep ediyor. Bu, yenilenebilir enerji girişimlerine odaklanan yatırım fonlarına yatırım yapmanın mümkün olacağı anlamına geliyor. Müşterilerin finansal tercihlerinin çevresel ayak izleri üzerindeki etkisi konusunda bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmak için bankaların ve diğer kurumların, işlemlerden kaynaklanan enerji tüketimi ve karbon emisyonları gibi veriler konusunda şeffaf olmaları gerekecek. Bunu başaran bankalar ve finans kuruluşları, müşterilerinin sürdürülebilirlik ve karbondan arındırma yolculuğunda kendilerini son derece değerli ortaklar olarak konumlandıracak ve çok sayıda yeni iş fırsatı yaratacak.
5. Merkez bankası dijital para birimleri
Merkez bankalarının, şu anda kripto para birimlerine eşlik eden risk, dalgalanma ve dolandırıcılığa maruz kalmadan, blockchain tabanlı işlem ağlarının rahatlığından ve faydasından yararlanmasına olanak sağlamak için tasarlanmış devlet destekli kripto para birimleri. 2025 yılında, dijital yuanı olan Çin, Avro Bölgesi, Brezilya, Tayland ve diğer birçok ülke, MNBC’lerle ilgili deneylerini ilerletecek ve bu da daha dijital bir küresel finansal sisteme doğru geçişi yansıtacak.
6. Kuantum finansı
Kuantum hesaplamanın gerçek dünyadaki finansal hizmet iş yüklerine uygulanması hala oldukça deneyseldir. Ancak artan ilgi ve yatırımlarla birlikte 2025 yılı ilk operasyonel konuşlandırmaların yılı olabilir mi? Kuantum hesaplama, belirli hesaplama işlemlerinin milyonlarca kat daha hızlı gerçekleştirilmesine olanak sağlamak için kuantum bilgisayarların dolaşma ve süperpozisyon gibi özel yeteneklerinden yararlanmayı içerir. Finans alanındaki potansiyel kullanım örnekleri; risk analizi, dolandırıcılık tespiti, otomatik ticaret, kredi puanlama, siber güvenlik ve geleceğe yönelik şifreleme geliştirmeyi kapsamaktadır.
7. Yeni nesil bankacılık ve süper uygulamalar
Mali işleri merkezi uygulamalardan ve dijital platformlardan yönetmenin rahatlığı, geleneksel finans kurumlarından giderek daha fazla müşteri çekiyor. Bu fenomen, fintek start-up’larının ve rekabetin yanı sıra WeChat veya PayTm gibi “süper uygulamalar”ın sürekli yükselişi sayesinde hızlanıyor. Bunlar ödeme ve finansal hizmetlerin yanı sıra araç paylaşımı ve e-ticaret gibi iletişim ve yaşam tarzı özellikleri de sunuyor.
8. Yapay zeka düzenlemesi, gözetimi ve şeffaflığı
Finansal hizmetler, yapay zekayı işin tüm alanlarında coşkuyla benimserken, aynı zamanda düzenleyici kurumların artan incelemeleriyle de karşı karşıya kalıyor. 2025 yılı, yasa koyucuların önyargılı ve etik olmayan yapay zekanın tehlikelerini ortadan kaldırırken güveni ve şeffaflığı teşvik etmek için tasarlanmış çerçeveleri uygulamaya koymasıyla yeni kuralların ve standartların ortaya çıkacağını görecek. 2025 ve sonrasına yaklaştığımız şu günlerde, bu değişen hukuki ortamda ilerlemek bankalar, finansal hizmet kurumları ve fintech girişimleri için kritik bir zorluk olacak.
9. Geleceğin işleri ve teknolojik yetenek krizini çözmek
İşler değişiyor ve finansal hizmet kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu iş türleri de değişiyor. Bu zorluğun önemli bir kısmı tam olarak hangi yeni rollere ihtiyaç duyulacağını belirlemekten geçiyor. -Üretken yapay zeka istemleri konusunda uzmanlaşmış mühendislerden siber güvenlik analistlerine ve dijital dönüşüm stratejistlerine kadar.- Birçok kuruluşun yapay zeka fırsatlarından yararlanmasını engelleyen beceri açığını kapatmak, 2025’te, beceri geliştirmeyi ve yeniden beceri kazandırmayı, işe alım girişimlerinde çeşitliliği teşvik etmeyi ve yaşam boyu öğrenme fırsatları yaratmak için ortaklıklar eğitim fırsatları oluşturmayı içeren büyük bir zorluk olacak.
10. Belirsizlik zamanlarında siber hazırlık ve dayanıklılık
Yoğunlaşan siber saldırı tehdidi, jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizlikle karşı karşıya kalan bankalar ve finans kurumları, operasyonlarının dayanıklılığına giderek daha fazla kaynak ayırmalı. Bu, tedarik zinciri kesintileri ve savaş, küresel salgın hastalıklar, iklimle ilgili aksamalar veya başka herhangi bir tehdidin neden olduğu müşteri davranışlarındaki değişiklikler karşısında iş sürekliliğini sağlamak için sağlam acil durum planlarının uygulamaya konmasını içerir. Belirsizlik karşısında dirençli olmak, tüketicilerin güvenini kazanmak ve finansal hizmet kuruluşlarının 2025’te karşılaşacağı tüm potansiyel varoluşsal tehditlerden kurtulmak için çok önemlidir.
Finansal hizmetler sektörü her zaman güven, güvenlik ve hizmetle ilgili olmuştur. 2025’te değişen şey bu temel ilkelerin nasıl uygulandığıdır. Başarılı bankalar sadece yeni teknolojileri benimsemekle kalmayacak, dijital çağda bankacılığın ne anlama geldiğini temel olarak yeniden tasarlayacaklar. Bankacılığın geleceği sadece dijital değil; akıllı, sürdürülebilir ve her zamankinden daha insani.
FORBES
İlginizi Çekebilir
BANKA HABERLERİ
Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:
4 saat önce|
24/06/2025Yazan:
Onur Çelik
Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?
Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller
Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:
-
Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.
-
Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.
-
Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.
Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği
Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.
Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları
Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:
-
Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.
-
Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.
-
Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.
Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart
Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:
-
Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,
-
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,
-
Hukuki güven ortamının sağlanması,
-
Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.
Onur ÇELİK-CFO/YMM

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.
Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.
Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.
Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.
Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.
Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.
Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.
Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.
Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.
Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.
İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.
Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.
Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.
Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.
Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.
Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?
Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.
Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.
Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.
Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
BANKA HABERLERİ
Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:
2 gün önce|
22/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.
Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.
Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”
Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.
Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.
Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.
Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.
Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.
Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.
Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.
Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.
Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.
Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.
Sonuç :
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.
Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.
Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.
Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.
HBR-Dr. Erkut BALOĞLU
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.143)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.223)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.247)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 23/06/2025
- Fed'den Temmuz ayında faiz indirimi sinyali 23/06/2025
- Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı... 23/06/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 24 Haziran 2025 24/06/2025
- Esin Güral Argat: İhracatta böyle daralma görmedim 24/06/2025
- Trump'tan ateşkes açıklaması 23/06/2025
- Trump: Tebrikler dünya şimdi barış zamanı 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (24.06.2025) 23/06/2025
- Çin: ABD ciddi sonuçları olabilecek yanlış bir emsal oluşturuyor 23/06/2025
- BM'den saldırılar sonrası istikrarsızlık uyarısı 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı