Connect with us

GÜNCEL

Ölmenin yasak olduğu meslek…

Kıymetli okurlarım bugün bir mesleğin mensuplarının ülkemizde meslek icrası sırasında yaşadıklarını dillendirmeye gayret göstereceğim izninizle…

Yayınlanma:

|

Özetle muhasebecilerden söz edeceğim. Muhasebeciler denilince öncelikli olarak ülkemizde Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak mesleki faaliyetlerini yürütenleri konuşacağız…

Öyle bir meslek ki beyanname tarihlerinde kadın meslek mensuplarının zamanında doğum yapmalarının yasaklandığı, bir adım daha ileri gideceğim izninizle… Beyanname ve bildirim dönemlerinde neredeyse ölmenin yasak olduğu bir meslek… İşte o muhasebe mesleği…

Gerek onurla ve özgürce yazabildiğim, Gazeteciler Cemiyetimizin yayın organı 24saat gazetemdeki yazılarımda, gerekse akademik dergilerde ve diğer ortamlarda yayımlanan çalışmalarımda muhasebe meslek mensupları ile bağlantılı bilgileri dillendirmekteyim.

Dillendirdim dillendirmesine de çoğunlukla ben söyledim ben dinledim misali oldu ne yazık ki…

Bu defa neden yazıyorum benzer konuyu…

Bugün 28 Nisan 2025… Bu tarih oldukça kıymetli zira 30 Nisan 2025 şirketlerin yıllık kazançlarını beyan etmeleri bir başka anlatımla Kurumlar Vergisi Beyannamesinin verilmesinin ve hesaplanan vergilerin ödenmesinin son günü…

Muhasebe meslek mensubu tatil yapar mı?

Elbette ki yapar…

Mali tatil bile ihdas edilmiştir…

Mali tatil vardır var olmasına da beyanname verme süresi yalnızca bir gün etkilenen bir mali tatil… Anımsıyor olmalısınız “Evlere şenlik tatil” olarak isimlendirmiştim…

Dini bayramlar, resmi tatiller, idari izinler… Hiçbiri muhasebe meslek mensubunu kapsamına almaz…

Kim bilir belki de muhasebe meslek mensubu tatil yaparsa, kitap okursa, sinemaya ve tiyatroya gitme fırsatı bulursa, bir adım daha ötesi bir de spor yapmaya vakit bulursa aman daha üretken bir birey haline gelebilir…

Oldukça komik gelmiş olabilir, ancak gerçek, muhasebe meslek mensubunun hiçbir şekilde kendisine ve ailesine yeterince vakit ayıramadığı ya da zorlandığıdır…

Kıymetli okurlarım, 28 Nisan 2025 tarihinde saat 16:52 de Gelir İdaresi Başkanlığının resmi internet sitesinden bir açıklama yapılıyor…

Açıklamada Kurumlar Vergisi Beyanname verilme ve ödeme süresinin uzatılmayacağı bilgisine yer veriliyor…

Öncelikle bu açıklamaya neden ihtiyaç duyulmuştur?

Bu açıklamaya ihtiyaç duyulduğuna göre muhasebe meslek mensupları nezdinde bir beklenti mi oluşturulmuştur?

Beyanname verme ve ödeme sürelerinin uzatılacağı yönünde bir beklenti oluşmuş ise bunun nedenleri nelerdir?

Beyanname verme ve ödeme süreleri ile bağlantılı bilgiler vergi mevzuatında belirlenmiş değil midir?

Şimdi diyeceksiniz ki;

Hocam bunların sizinle ne ilgisi var…

Evet doğrudan ilgisi bulunmamakla birlikte, konuya hem meslek hem de kamu yararı yönünden bakıldığında, bir başka anlatımla muhasebe işlemlerinin bir defada doğru neticelendirilmesi, finansal tablolarla raporlanması ve nihai olarak vergi beyannamesinin oluşması oldukça kıymetli bulunmaktadır…

Vergi idaresi tarafından meslek mensuplarının kurumlar vergisi beyannamesinin süresinde verilmesi ile bağlantılı bir problem yaşamamış olması beklenmektedir. Beyanname verilme süresi içerisinde dini, resmi ve idari tatillerin olmadığı durumlarda bir aksaklık yaşanmayacağı değerlendirilebilir…

O halde bir konu ortaya çıkmaktadır…  Hem de bir defada doğru çözüm adına…

Vergi ve sosyal güvenlik mevzuatında değişiklik ihtiyacı bulunmaktadır, beyanname/bildirim ve ödeme süreleri ile bağlantılı olarak…

Ne mi bunlar;

–              Mali tatil uygulanabilir hale getirilmelidir…

–              Beyanname ve bildirim dönemlerindeki tatiller (dini, resmi ve idari) beyanname/bildirim verme ve ödeme sürelerine eklenmelidir…

Peki tek sorumlu idare mi kıymetli okurlarım…

Bence öyle değil…

Tüm paydaşların sorumluklarına adil bakılmalıdır…,

Başta etik eğitimleri olmak üzere farklı ortamlarda dillendirdiğim bir hususu yinelemek isterim, bir mesleğin toplum nezdinde kabul edilebilirliği esasen mesleğin mensupları ile meslek kuruluşlarının sorumluluğundadır….

Elbette ki mesleğin ve meslektaşın kabul edilebilirlik seviyesinin sürekliliğinin sağlanmasında kamu otoritesi ile kanun koyucunun etkisi göz ardı edilemez durumdadır…

O halde kıymetli okurlarım,

Bu yazımda oldukça spesifik olarak paylaştığım konuya zaman zaman yaptığım gibi bir eserle ara vermek arzusundayım…

İşte o eserden kısa bir alıntı…

Nazım Hikmet’in kaleme aldığı bir şiir de şöyle diyordu…

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

kabahat senin,

 — demeğe de dilim varmıyor ama —

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nihai olarak muhasebe meslek mensuplarına önerilerim…

Beyanname ve bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeden ölmeyin lütfen… Yoksa gözleriniz açık kalabilir…

Kalın sağlıcakla kıymetli okurlarım…

Prof. Dr. Mehmet Ali AKTAŞ

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Büyürken Batmak: Şirketlerin Sessiz Felaketi

Yayınlanma:

|

Şaşırtıcı ama gerçek, bazı şirketler büyürken iflas ederler. Peki nedenleri neler?

1. Kontrol etmek zorlaşır

Şirketler büyüdüklerinde hareket kabiliyetleri ve hızları artar.Bunu araba örnegi ile anlatabiliriz. 90 km de arabayı kontrol etmek kolaydır. Ama hızınız 150-160 km olduğu zaman işiniz zorlaşır. Üstelik 150-160 km ile giderken yapılan hataların bedeli çok daha büyük olur.

Şirketler büyürken kontrol sistemlerini kuramazlarsa hata yapma ihtimalleri artar. Büyürken daha fazla karar almanız gerekir. Eğer kararlarınızı sağlıklı verilerle almazsanız, hata yaparsınız.

2. Hırs ve egolar ön plana çıkar

Şirket büyüdükçe hırs ve egolar devreye girmeye başlar. Özellikle şirket sahipleri için büyüme süreçleri çok zorlayıcıdır. Çünkü büyümeyi yönetmeleri gerekir. Ama yönetilmesi daha zor olan 2 konu vardır: Hırslar ve egolar.

Büyürken iflas eden şirket öykülerinde genellikle işveren hırslarına rastlarız. Çünkü büyüme çok caziptir. Belirli bir noktadan sonra ise kumar gibidir. Kazanmaya başladıkça içiniz hırsla dolar. Sürekli daha fazlasını istersiniz. Kaybetmeye başladığınızda kendinizi durdurmanız zorlaşır. Hırsla kaybettiklerinizi kazanmaya çalışırsınız. Ama çoğu zaman başaramazsınız.

3.İnsan kaynakları yetersiz kalır

Şirketler büyürken çoğu zaman insan kaynakları aynı hızda büyümez. Şirketleri küçükken yönetebilen insanlar, şirket büyüdüğünde yönetemez hale gelir. Çünkü şirket büyürken operasyona boğulurlar. Başlarını işlerinden kaldıramazlar. Kendilerini geliştirmeyi ihmal ederler.

Şirket büyüdükçe çalışan sayısı artar. Bu durum yöneticilerin işlerini zorlaştırır. Yeni çalışanları adapte etmek ve uyumu sağlamak zorlaşır. Yöneticiler yeterliliklerini yitirmeye ve etkilerini kaybetmeye başlarlar. Şirket içinde bir kaos başlar. Bu çoğu zaman yangının ilk kıvılcımıdır.

4.Nakit akışı bozulur

Küçük şirketlerde nakit akışını yönetmek daha kolaydır. Çalışan sayısı arttıkça, daha büyük binalara geçtikçe maliyetler artmaya başlar. İşler iyi giderken bu maliyetler dikkat çekmez. Çünkü kazanırken, kayıplar daha az göze batar. Fakat işler azalmaya başladığında maliyetler ön plana çıkmaya başlar ve çoğu şirketin nefesi işler azaldığında hayatta kalmaya yetmez.

Nakit akışının bozulmasının bir diğer nedeni ise alacak ile borç ödemeye çalışmaktır. Birçok şirket alacakları ve borçları konusunda iyimserdir. Alacaklardan borçlar çıkarılır ve ortaya çıkan rakama göre artıdayım ya da eksideyim denir. Fakat özellikle kriz dönemleri alacak ile borcun ödenmediğinin yaşayarak öğrenildiği dönemlerdir. Borçlarınızı ödemek zorunda olursunuz ama alacaklarınızı tahsil edemezsiniz. Nakit akışınızı da yönetemezseniz, iflas kaçınılmaz olur.

Şirketler büyürken birçok faktörü göz önünde bulundurmalılar. Eğer şirketin yapısı büyümeye hazır değilse, büyümeye çalışmak şirket için iflasın en garantili yoludur. O yüzden büyüme süreçlerinde yonetici ve iş verenlerin çok hassas olmaları gerekir. Aksi takdirde kaybedileceklerin telafisi çoğu zaman mümkün olmaz.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kurumsal Finansın Stratejik Rolü: Kriz Dönemlerindeki Önemi

Yayınlanma:

|

Kurumsal finans, işletmelerin sürdürülebilir büyüme ve rekabet avantajı elde etme süreçlerinde temel taşı niteliğindedir. Şirketlerin finansal kaynakları etkin kullanması, doğru yatırım kararları alması ve riskleri kontrol altında tutması, kurumsal finansın profesyonelce yönetilmesine bağlıdır. Bu makalede kurumsal finansın ne olduğu, nasıl yönetildiği, kimler tarafından yönetildiği ve özellikle kriz dönemlerinde hangi kritik işlevleri üstlendiği ele alınacaktır.

Kurumsal Finans Nedir?

Kurumsal finans, bir şirketin sermaye yapısının oluşturulması, yatırımlarının finanse edilmesi ve kârlılığının artırılması amacıyla finansal kararların alınmasını kapsayan alandır. Amaç, şirket değerini artırmak ve finansal sürdürülebilirliği sağlamaktır.

Nasıl Yönetilir?

Kurumsal finans yönetimi stratejik, operasyonel ve analitik süreçleri içerir:

  • Stratejik Finansal Planlama: Hedef belirleme, yatırım planlaması, sermaye dengesi.

  • Nakit Yönetimi: Likidite sağlama, bütçeleme, borç yönetimi.

  • Risk Yönetimi: Kur, faiz ve piyasa risklerinin yönetilmesi.

  • Performans İzleme: Finansal rasyolarla analiz, ROI ve NPV hesaplamaları.

Kimler Yönetir?

Kurumsal finans genellikle aşağıdaki pozisyonlar tarafından yönetilir:

  • CFO (Mali İşler Direktörü): Finansal vizyonu belirler.

  • Finans Direktörleri ve Müdürleri: Operasyonel finansal işleyişi sağlar.

  • Finansal Analistler: Karar vericilere veri odaklı öneriler sunar.

  • Hazine ve Risk Yönetimi Uzmanları: Nakit, borç ve riskleri kontrol eder.

Kriz Dönemlerinde Kurumsal Finansın Fonksiyonu

Ekonomik durgunluklar, piyasa şokları ve sektörel krizlerde kurumsal finans birimleri şirketin hayatta kalmasını sağlar:

1. Likidite Yönetimi

  • Nakit rezervlerinin korunması

  • Gereksiz harcamaların kısılması

  • Kredi limitlerinin gözden geçirilmesi

2. Riskten Korunma (Hedging)

  • Kur risklerine karşı önlem

  • Borçların yeniden yapılandırılması

  • Faiz riski yönetimi

3. Yatırım ve Maliyet Revizyonu

  • Düşük getiri sağlayan yatırımların iptali

  • Sabit giderlerin azaltılması

  • Gereksiz varlıkların elden çıkarılması

4. Paydaş Güvenliği

  • Banka ve yatırımcılarla şeffaf iletişim

  • Kurumsal raporlama ve açıklık

  • Sermaye piyasalarında itibarın korunması

Kurumsal finans, yalnızca sayısal verilerin yönetimi değil, aynı zamanda şirketin geleceğini şekillendiren stratejik bir fonksiyondur. Kriz dönemlerinde doğru yönetilen bir finansal yapı, şirketi yalnızca korumakla kalmaz, aynı zamanda fırsatları değerlendirme imkânı da sunar.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.