Connect with us

BANKA HABERLERİ

IMF Türkiye Raporu: Övgüler, eleştiriler, öneriler

Yayınlanma:

|

IMF 11 Haziran’da bir Türkiye Raporu yayımladı. Üye ülkeler için sık sık yayımlanan sıradan ekonomik raporlardan biri… Türkiye’ye ilişkin bir önceki Rapor, Aralık 2019 tarihini taşıyordu. 

11 Haziran Raporu ekonomi yönetimine övgüler, eleştiriler, öneriler içeriyor. Rapor’da yer alan nicel öngörülerle başlayalım; sürdürelim. 

Nicel öngörüler: 2021 ve sonrası…

IMF’nin Haziran 2021 Türkiye Raporu’nda yer alan (ss.53-55, Tablo 1-3) ekonomik öngörüler aşağıdadır.

  • Büyüme: Rapor, 2021 için %5,75 oranında büyüme öngörüyor. 2022 ve sonrasına ilişkin büyüme öngörüsü ise sürekli olarak %3,3’tür.  IMF’nin 2021 ve sonrası için önceki büyüme öngörüleri %6,04 ve %3,5 idi. Son Rapor’un Türkiye’nin orta dönemli (“potansiyel”) büyüme eğilimini %3,3’e indirmesine dikkat… 
  • Dolarlı millî gelir: Rapor, 2021 ve sonrası için doğrudan doğruya dolarlı GSYH tahmini vermiyor. Ancak, diğer değişkenlerden türetilen 2021-2023 yılları millî geliri 774 → 829 → 889 milyar dolardır. Dolarlı GSYH’nın bu üç yılda büyüme  oranları ise %7,5 → %7,1 →  %7,2… Buna göre aynı yılların sabit TL ile öngörülen büyüme hızları aşılacaktır. Nasıl mümkün olacak? Rapor’da her yıl yüksek tempolu sermaye girişleri tahmin edildiği için… Dolar göreli olarak ucuzlayacak; TL değerlenecek; dolarlı GSYH şişecek…
  • Dış açık /milli gelir oranı: Rapor’a göre Türkiye’nin cari açıkları kalıcıdır; ama,  millî gelire oranı 2021’de %2,7’ye inecektir. Sonraki yıllarda bu oran %2 civarında istikrar bulacaktır.
  • Yıllık dış finansman gereksinimi/milli gelir oranı: Bu oran, 2021’de %27,6 olarak tahmin edilmiş; bir önceki yıla göre 1,8 puan düşmüştür. Sonraki yıllarda  ılımlı bir tempoyla daha da düşecektir. Dış borçlar artmakta; ama millî gelire oranı 2020 sonrasında gerilemektedir. Nedenini açıkladım: Yüksek yabancı sermaye girişleri →  reel olarak ucuzlayan dolar →  dolarlı GSYH’nın daha hızlı büyümesi… 
  • İşsizlik oranı: Rapor’da dar anlamlı işsizlik oranı 2021’de %12,5 olarak öngörülüyor. TÜİK’in Ocak-Nisan ortalaması %13,4’tür; aylık hareketler olağan seyrederse yıllık ortalamanın %13 olması beklenmeliydi. Ufukta, tek haneli işsizlik oranı görünmüyor. İşsizliğin 2022’de %11,0, sonraki yıllarda (değişmeden) %10,5 oranlarında seyredeceği bekleniyor. 

Ekonomi yönetimine övgü…  

Haziran 2021 tarihli IMF Raporu, salgın arifesinde ve 2020’de ekonomi yönetiminin büyümeye öncelik verdiğini vurguluyor. “İzlenen politikalar, faiz indirimleri, kamu bankalarının sağladığı hızlı kredi akımları, idarî ve düzenleyici kuralların beslediği   büyük boyutlu likidite desteğidir. Bu politikalar Türkiye’yi benzer ülkelerden dikkat çekici biçimde farklılaştırmıştır.”

2019-2020’da izlenen bu yöntemler, önceki yıllar ve “yükselen ekonomiler” ile karşılaştırılıyor. Örneğin, benzer ülkelere göre  Türkiye’de kredi genişlemesi para arzını fazlasıyla aşmıştır (ss.5-8). 

Salgın döneminin politikaları 2020’de başarılı olmuştur. Türkiye’nin büyüme temposu Çin’den sonra ön sıradadır. Bu ivme 2021’de de sürmektedir. 

Türkiye bulgularının IMF Yürütme Kurulu’nda görüşülmesinin özeti Rapor’un başında (s.2) yer alıyor. Aktarıyorum: “Direktörler (Yürütme Kurulu Üyeleri), COVID-19 salgınının Türkiye üzerindeki maliyetinin çok ağır olduğunu vurguladı. Ekonomik hayattaki ilk çöküntü, diğer ülkelere benzedi; ama Türkiye’deki canlanma istisnaî oldu. Yönetim Kurulu Üyeleri bu çarpıcı canlanma nedeniyle Türkiye’yi takdir etmektedir.” 

Övgüyü izleyen uyarılar; ağır eleştiriler…

Ne var ki, IMF Direktörleri’nin bu övgüsünü ciddi uyarılar izliyor: “Güçlü bir canlanmayı destekleyen politikalar aynı zamanda enflasyonu tırmandırdı; dış dengesizlikleri artırdı. Düşük rezervler, yüksek dış finansman gereksinimleri ve dolarlaşma biçimi alan kırılganlıklar ağırlaştı.” 

Bu uyarılar Rapor’da ayrıntılara girilerek ağır eleştirilere dönüşecektir. Bazılarını özetleyeyim (ss.5-14): 

  • Döviz fiyatlarındaki tırmanma, rezervler eritilerek önlenmeye çalışıldı. Rezervlerin bileşimi de niteliksel olarak bozuldu; yüzde 60’ı “convertible” olmayan paralardan ve altından oluşmaktadır.  
  • Döviz işlemlerine uygulanan idarî kurallar ve ticari bankalar ile yabancı bankalar arasındaki swap işlemelerinin kısıtlanması, sermaye hareketleri serbestliğini (enflasyon hedeflemesinin temel dayanağını) zedelemiştir. 
  • Ekonomi yönetiminde Kasım 2020’deki değişiklik olumluydu; Mart’taki “geriye dönüş” ise bu adımı baltalamıştır. Rapor, Ocak 2020-Nisan 2021 arasında TCMB yönetiminde ve çeşitli politika kararlarında gerçekleşen çalkantıların nominal döviz fiyatları üzerindeki etkisini ayrıntılı bir tabloyla betimliyor. Ekonomi yönetiminde istikrarsızlığın sonuçları vurgulanmış oluyor. 
  • Mart 2021’de ilan edilen Ekonomik Reform Programı, TCMB’yi marjinalleştiren bir “Finansal İstikrarı Komitesi” kurduğu ve ekonomik sorunları teşhis edemediği için eleştirilmektedir. 
  • Salgına karşı uygulanan politikalarda kamu maliyesinin doğrudan katkısı sınırlı kalmıştır. Bütçe aktarımlarının millî gelire oranı yüzde 1,9’dur; Türkiye, 26 “yükselen piyasa ekonomisi” içinde sondan altıncı sıradadır. Kamu dengeleri artan kaynak aktarımlarına imkân vermekteydi. 

Geleneksel öneriler tekrarlanıyor. 

Eleştirileri, IMF’nin önerileri izliyor (s.16-30). Direktörler’in vurguladığı öğelere ağırlık vereceğim (ss.2-3). 

  • Enflasyon hedeflemesine güvenilir, kesin bir dönüş… TCMB özerkliğinin güçlendirilmesi, rezervlerin yükseltilmesi, bileşiminde niteliksel düzelme…  
  • Salgından etkilenen katmanlara bütçe kaynaklarından daha fazla aktarım;  ancak bütçe-dışı kamu harcamalarında disiplin, denetim… Rapor’da Varlık Fonu ve KÖİ garantilerinin yükleri ve sorunları vurgulanıyor.
  • Devlet bankalarının sürüklediği kredi şişkinliğinin frenlenmesi ve bankaların dış yükümlülüklerinde etkili denetim…  Salgın hafifledikçe, kredi yapılandırmaları azaltılmalı; hastalıklı şirketlerin tasfiyesi göze alınmalıdır. Bankaların sağlık durumunu değerlendirecek “dışarıdan” bir denetim öneriliyor. 
  • İşgücü piyasasında esnekliği artırmayı hedefleyen  yapısal reformlar… (IMF Direktörleri insafa davet edilmeli: 2021 Türkiyesi’nde işgücü piyasasında fiilen gerçekleşmiş, yaşanmakta  olan esneklik daha nasıl artırılabilir?)  

Saray, uyarıları niçin ciddiye alsın?  

Rapor’da yer alan uyarılar, eleştiriler yeni, özgün  değildir; IMF’nin Nisan 2018, Aralık 2019 tarihli raporlarında da benzerleri sıralanmıştı.

Bu dönemde üç kere (Ağustos 2018, Kasım 2020, Mart 2021) ekonomi yönetimi değişti; IMF önerileri nadiren dikkate alındı; ekonomi çalkantılı, çelişik kararlarla yönetildi. Sonuç ne oldu? Döviz piyasalarında gerilimler patlak verdi; ama, bunlar dış borç krizlerine dönüşmedi; büyüme sürdürüldü. 

Önceki IMF önerileri çiğnendi; olumsuz beklentiler ise gerçekleşmedi. IMF bu tuhaf durumu nasıl açıklayabilecek? Rapor’un bir köşesinde (ss.18-19) bu soru geçiştiriliyor: “Gözlemcilerin çoğu, mevcut güçlükleri içinde Türkiye’nin kendine-özgü olduğu görüşündedir. Risk iştahının zayıflamadığı koşullarda uygulanan finansal gevşeme, büyümeyi enflasyonu, cari açığı hep birlikte yükseltebilir. Nitekim Mart’taki yön değiştirmenin olumsuz yansımaları sınırlı kalmıştır.” 

2020-2021’de gerçekleşen “Türkiye’ye özgü” durum budur. Öyleyse Saray, IMF önerilerini niçin sineye çeksin? Öncelikleri farklıdır. Gerekli gördüğünde muslukları açmakta, istediklerini elde etmekte; başı sıkıştığında ekonomi yönetimini değiştirerek zaman kazanmaktadır. 

***

Halk sınıfları ise, bu ortamda çaresizdir; korumasız, kendi başına kalmıştır.  IMF’nin son Türkiye Raporu, 2020’de istihdamdaki, işgücüne katılımdaki gerilemeleri karşılaştırıyor. Türkiye uluslararası istatistiklerde en kötü durumdadır (s.33). 

2020’nin ve Ocak-Mart 2021’in ücret/milli gelir oranlarını, birer yıl öncesi ile karşılaştırın; işçi sınıfının payında olağan-dışı bir düşme gözleyeceksiniz. Ekonomi büyürken emekçiler mutlak olarak yoksullaşmıştır. Yoksulluktaki tırmanmayı Dünya Bankası daha önce açıklamıştı. 

IMF’nin 2022 ve sonrası için öngördüğü yüzde 3,3’lük büyüme, bir durgunlaşma senaryosudur; Türkiye’nin gerçek işsizlik oranını aşağı çekemez; halk sınıflarının toplumsal bunalımını ağırlaştırır; o kadar…

Bugünkü ekonomik öncelik, dış bağımlılık, azgelişmişlik cenderesini zorlayarak toplumsal bunalımı aşmaktır. IMF ile Saray arasındaki görüş ayrılıkları değil… 

Korkut BORATAV – sol.org.tr

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kurumsal Finansın Stratejik Rolü: Kriz Dönemlerindeki Önemi

Yayınlanma:

|

Kurumsal finans, işletmelerin sürdürülebilir büyüme ve rekabet avantajı elde etme süreçlerinde temel taşı niteliğindedir. Şirketlerin finansal kaynakları etkin kullanması, doğru yatırım kararları alması ve riskleri kontrol altında tutması, kurumsal finansın profesyonelce yönetilmesine bağlıdır. Bu makalede kurumsal finansın ne olduğu, nasıl yönetildiği, kimler tarafından yönetildiği ve özellikle kriz dönemlerinde hangi kritik işlevleri üstlendiği ele alınacaktır.

Kurumsal Finans Nedir?

Kurumsal finans, bir şirketin sermaye yapısının oluşturulması, yatırımlarının finanse edilmesi ve kârlılığının artırılması amacıyla finansal kararların alınmasını kapsayan alandır. Amaç, şirket değerini artırmak ve finansal sürdürülebilirliği sağlamaktır.

Nasıl Yönetilir?

Kurumsal finans yönetimi stratejik, operasyonel ve analitik süreçleri içerir:

  • Stratejik Finansal Planlama: Hedef belirleme, yatırım planlaması, sermaye dengesi.

  • Nakit Yönetimi: Likidite sağlama, bütçeleme, borç yönetimi.

  • Risk Yönetimi: Kur, faiz ve piyasa risklerinin yönetilmesi.

  • Performans İzleme: Finansal rasyolarla analiz, ROI ve NPV hesaplamaları.

Kimler Yönetir?

Kurumsal finans genellikle aşağıdaki pozisyonlar tarafından yönetilir:

  • CFO (Mali İşler Direktörü): Finansal vizyonu belirler.

  • Finans Direktörleri ve Müdürleri: Operasyonel finansal işleyişi sağlar.

  • Finansal Analistler: Karar vericilere veri odaklı öneriler sunar.

  • Hazine ve Risk Yönetimi Uzmanları: Nakit, borç ve riskleri kontrol eder.

Kriz Dönemlerinde Kurumsal Finansın Fonksiyonu

Ekonomik durgunluklar, piyasa şokları ve sektörel krizlerde kurumsal finans birimleri şirketin hayatta kalmasını sağlar:

1. Likidite Yönetimi

  • Nakit rezervlerinin korunması

  • Gereksiz harcamaların kısılması

  • Kredi limitlerinin gözden geçirilmesi

2. Riskten Korunma (Hedging)

  • Kur risklerine karşı önlem

  • Borçların yeniden yapılandırılması

  • Faiz riski yönetimi

3. Yatırım ve Maliyet Revizyonu

  • Düşük getiri sağlayan yatırımların iptali

  • Sabit giderlerin azaltılması

  • Gereksiz varlıkların elden çıkarılması

4. Paydaş Güvenliği

  • Banka ve yatırımcılarla şeffaf iletişim

  • Kurumsal raporlama ve açıklık

  • Sermaye piyasalarında itibarın korunması

Kurumsal finans, yalnızca sayısal verilerin yönetimi değil, aynı zamanda şirketin geleceğini şekillendiren stratejik bir fonksiyondur. Kriz dönemlerinde doğru yönetilen bir finansal yapı, şirketi yalnızca korumakla kalmaz, aynı zamanda fırsatları değerlendirme imkânı da sunar.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

RİSK YÖNETİMİ YENİDEN TANIMLANIYOR

Yapay zekâ, sigorta sektöründe sadece bir trend değil, devrim niteliğindeki dönüşümün anahtarı oluyor. Opinion AI’ın yapay zeka çözümleri ile sağlık sigortacılığında hız, doğruluk ve verimlilik yeni boyutlara ulaşıyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün belirsizliklerle dolu dünyasında, sigorta sektörü geleneksel risk yönetimi yaklaşımlarını radikal bir şekilde dönüştürmek zorunda olduğu bir dönem yaşıyor. Artık sadece geçmiş verilere bakmak yeterli değil; geleceği öngörme ve proaktif adımlar atma yeteneği, sektörün hayatta kalması ve büyümesi için vazgeçilmez hale geldi. Bu noktada, yapay zekâ teknolojileri devreye girerek sigorta şirketlerinin risk yönetimi stratejilerine yepyeni bir boyut kazandırıyor.

İş Yapış Biçimleri Temelden Değişiyor

Sigorta sektöründe yapay zekâ teknolojisi ile yenilikçi çözümler sunan Opinion AI’ın Kurucu Ortağı Elif Elkin, konuyla ilgili şunları söyledi: “Yapay zekâ, sigorta sektörüne sunduğu derinlemesine analiz yetenekleri ve otomasyon gücüyle, risk yönetimini sadece bir maliyet merkezi olmaktan çıkarıp, stratejik bir rekabet avantajına dönüştürüyor. Geleneksel yöntemlerle haftalar süren analizler, yapay zekâ sayesinde saniyeler içinde tamamlanabiliyor, bu da karar alma süreçlerinde eşi benzeri görülmemiş bir hız ve doğruluk sağlıyor.

Yapay zekâ, sigorta sektöründe sadece bir teknolojik gelişme değil, aynı zamanda iş yapış biçimlerini temelden değiştiren stratejik bir zorunluluktur. Riskleri daha iyi anlamak, müşterilere daha hızlı, adil hizmet sunmak ve sektörü geleceğin belirsizliklerine karşı dirençli hale getirmek için yapay zekâya yapılan yatırımlar kritik öneme sahip.

Sigorta şirketleri, yapay zekâyı risk yönetimi süreçlerine entegre ederek, sadece operasyonel verimliliklerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda müşteri deneyimini iyileştiriyor, finansal performanslarını güçlendiriyor ve geleceğin zorluklarına karşı çok daha donanımlı hale geliyor.”

Yapay Zekânın Sigorta Risk Yönetiminde Yarattığı Dönüşüm Alanları

Elif Elkin, özellikle risk yönetimi konusunda yapay zekanın büyük bir dönüşüm sağlama potansiyeli olduğunun altını çizdi ve dönüşüm alanlarını şöyle anlattı:

Hassas Risk Değerlendirmesi ve Kişiselleştirilmiş Fiyatlandırma: Yapay zekâ algoritmaları, demografik bilgiler, sağlık kayıtları, davranışsal veriler, çevresel faktörler gibi muazzam veri setlerini analiz ederek, her bir müşterinin risk profilini çok daha detaylı ve kişiselleştirilmiş bir şekilde ortaya koyuyor. Bu sayede sigorta şirketleri, poliçe fiyatlandırmalarını daha adil ve rekabetçi hale getirirken, potansiyel zararları en aza indirecek şekilde optimize edebiliyor. Artık, her birey için risk düzeyi neyse, primler de o kadar doğru belirleniyor.

Proaktif Suistimal Tespiti ve Önleme: Sigorta sektörünün kanayan yarası olan suistimal, yapay zekâ sayesinde çok daha etkili bir şekilde tespit ediliyor ve önleniyor. Yapay zekâ sistemleri, anomali tespiti ve ileri analitik yetenekleriyle şüpheli kalıpları, tutarsız talepleri veya olağandışı davranışları erken evrede belirliyor. Bu, uygunsuz ödemelerin önüne geçerek sigorta şirketlerine milyarlarca dolarlık finansal tasarruf sağlarken sektörün güvenilirliğini artırıyor.

Geleceğe Yönelik Risk Tahmini ve Stratejik Planlama: Yapay zekâ, sadece mevcut riskleri değil, gelecekteki potansiyel risk eğilimlerini de öngörebilme yeteneğine sahip. Geçmiş verilerdeki kalıpları ve iklim değişikliği, ekonomik dalgalanmalar, salgınlar gibi dış faktörleri analiz ederek şirketlerin proaktif stratejiler geliştirmesini sağlıyor. Bu sayede sigorta şirketleri, piyasa değişikliklerine ve yeni risklere karşı daha hazırlıklı bir duruma geliyor, portföylerini geleceğe göre şekillendirebiliyor.

Operasyonel Verimlilik ve Maliyet Tasarrufu: Manuel süreçlerin otomasyonu, hata oranlarının düşürülmesi ve suistimallerin önlenmesi, sigorta şirketlerine önemli operasyonel verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayabilir. Kaynaklar daha etkin kullanılırken, insan kaynakları daha stratejik ve yüksek değerli görevlere odaklanabilir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Müşterilerinizin Konkordato İlan Etmesi Nedeniyle Uğrayacağınız Zararlardan Korunma Yolları

Yayınlanma:

|

Müşterilerinizin konkordato ilan etmesi durumunda uğrayacağınız zararları en aza indirmek için alabileceğiniz önlemler şunlardır:

  • Detaylı Kredi Değerlendirmesi: Yeni müşterilerle iş yapmadan önce ve mevcut müşterilerinizle devam ederken düzenli olarak detaylı kredi değerlendirmesi yapın. Ticari sicil gazetesini inceleyin, finansal tablolarını (bilanço, gelir tablosu) analiz edin, banka referanslarını kontrol edin ve geçmiş ödeme performanslarını gözden geçirin.
  • Teminat Mekanizmaları Oluşturma: Özellikle riskli gördüğünüz müşterilerle çalışırken teminat mekanizmaları (ipotek, rehin, kefalet, banka teminat mektubu vb.) talep edin. Bu, alacağınızın güvence altına alınmasına yardımcı olur.
  • Kredi Sigortası: Ticari alacak sigortasıyaptırarak, müşterilerinizin iflas veya konkordato gibi nedenlerle ödeme yapamaması durumunda alacaklarınızı sigorta şirketinden tahsil edebilirsiniz.
  • Sözleşmeleri Güçlendirme: Sözleşmelerinize, ödeme gecikmelerinde uygulanacak gecikme faizi, temerrüt hükümleri ve erken fesih maddeleri gibi maddeler ekleyin. Ayrıca, mal teslimi sonrası mülkiyetin devrini alacak tahsil edilene kadar askıda tutan mülkiyeti muhafaza kaydı gibi hükümleri sözleşmelerinize dahil edebilirsiniz.
  • Düzenli Takip ve Erken Müdahale: Müşterilerinizin ödeme performanslarını, finansal durumlarını ve piyasadaki gelişmelerini düzenli olarak takip edin. Herhangi bir olumsuz sinyalde erken müdahale ederek ödeme planları yapma, hukuki süreç başlatma veya alternatif çözüm yolları arama gibi adımlar atın.
  • Tahsilat Politikalarını Gözden Geçirme: Şirketinizin tahsilat politikalarını gözden geçirin ve gerektiğinde güncelleyin. Vadesi geçmiş alacaklar için etkin bir takip sistemi kurun ve düzenli hatırlatmalar yapın.
  • Hukuki Danışmanlık: Şüpheli durumlarda veya riskli müşterilerle çalışırken uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alın. Konkordato süreçleri karmaşık olabileceğinden, hukuki destek almak haklarınızı korumanıza yardımcı olacaktır.
  • Çeşitlendirme: İşinizi tek bir veya birkaç büyük müşteriye bağımlı kılmak yerine, müşteri portföyünüzü çeşitlendirmeye çalışın. Bu, bir müşterinin konkordato ilan etmesi durumunda şirketinizin genelini etkileyecek zararı azaltacaktır.

Bu önlemleri alarak, müşterilerinizin konkordato ilan etmesi riskine karşı daha hazırlıklı olabilir ve olası zararlarınızı minimize edebilirsiniz.

Zuhal KARABULUT

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.