ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
ABD’li banka 14 soruda Türkiye’nin kur krizini anlattı

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
ABD’nin önde gelen bankalarından J.P.Morgan, Türkiye’deki son kur krizini 14 soru ve yanıtta ele alan çarpıcı bir rapor yayımladı. Raporda, önceki ve mevcut kur yükselişleri arasındaki benzerlikler ve farklar sıralanırken, Merkez Bankası’nın faiz politikasına dair dikkat çeken bir öngörüye de yer verildi.
Türk lirasında son dönemde kaydedilen sert değer kayıpları, dünya gündeminde yer almaya devam ediyor.
ABD’nin önde gelen bankalarından J.P.Morgan, 14 soru ve yanıtta dolar/TL’deki son yükselişi, önceki örneklerle kıyaslayan çarpıcı bir rapor yayımladı.
Raporda, son kur atağının öncekilere kıyasla benzer ve farklı yanları da sıralandı.
1- TL’deki son değer kaybı, geçmiş örneklere kıyasla ne kadar büyük?
TL’deki son değer kaybı, son dönemlerin en büyük ve en keskinleri arasında bulunuyor.
Dolar/TL eylül başındaki seviyeye göre yüzde 47 yükseldi. Sadece kasım ayındaki kur artışı, bu raporun yazıldığı sıradaki 12,00 seviyesi baz alınırsa yaklaşık yüzde 25 oldu. Kurda bu hafta 13’ün üzeri görüldü.
TL, satış yemeye başladığı gün sayısına göre geçmiş on yılın en hızlı değer kaybını yaşadı.
2018’da Nisan-Ağustos döneminde kur artış oranı yüzde 64 olmuştu ancak iş günü sayısına bakıldığında o daha uzun bir döneme yayılmıştı.
Son değer kaybında yeni olan, TL’nin zayıflığı için toleransın biraz artmış olması. Bu da, dış finansman kırılganlıklarının biraz azalmış olmasından kaynaklı olabilir. Yine de, dolar/TL, Merkez Bankası’nın açıklama yaptığı bir seviyeye ulaştı.
Buna karşılık, tahvil faizlerindeki, risk primindeki (CDS) ve hisse senetlerindeki performans, önceki kur artışı baskısı dönemlerine kıyasla öne çıkmadı.
2- Önceki kur artışı dönemlerine kıyasla mevcut dış kırılganlık göstergeleri ne durumda?
Cari açık ve özel sektörün dış borçları, önceki dönemlere kıyasla daha düşük seviyede. Bunun, mevcut durumda temel ayırt edici faktör olduğunu ve TL’deki zayıflığın nedenlerinin değiştiğini düşünüyoruz. Buna ek olarak, finansman endişelerinin azalması da muhtemelen daha sert kur artışı için toleransın artışını sağladı.
Eylül ayı itibarıyla cari açığın milli gelire oranı, mevsimsellikten arındırılıp yıllıklandırılmış üç aylık ortalamaya göre yüzde 1,7 seviyesinde. Temmuz 2020’de başlayan kur artışında bu oran yüzde 6,7, Nisan 2018’de ise yüzde 5,1 idi.
Artan fiyat rekabetçiliği ve turizmdeki hızlı toparlanmanın yanı sıra altın ithalatındaki normalleşmeyle ithalatın kontrol altına alınması, temel olumlu faktörler olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, mevcut seviyeler belirgin şekilde yüksek olmasa da kredi büyümesindeki artış sinyalleri, önümüzdeki dönemde cari açık için risk teşkil ediyor. Düşük reel faizler, kredi büyümesini daha da artırabilir.
Finansal kesim dışındaki firmaların döviz açığı Aralık 2018’deki 174,5 milyar dolar seviyesinden anlamlı bir şekilde azalarak 126,7 milyar dolara geriledi. Bu dönemde şirketlerin döviz kredileri 27 milyar dolar azalırken, döviz mevduatları 23 milyar dolar arttı.
3- TL’deki son değer kaybını ne tetikledi?
Enflasyon. TL’deki mevcut değer kaybında ayırt edici özellik, enflasyondaki ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviye. Çekirdek ve manşet enflasyon ekimde sırasıyla yıllık yüzde 16,9 ve yüzde 19,9 oldu.
Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 15’e düşürmesiyle reel faiz belirgin şekilde negatif seviyede. Önceki kur artışı dönem başlangıçlarına kıyasla, enflasyon beklentileri de en yüksek seviyede.
Enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin mevcut seviyelerinde çok gevşek para politikası, makro ekonomik ortamı istikrarsızlaştırma riski taşıyor. Bu durum özellikle sık sık tekrarlayan kur artışı ve yüksek enflasyon dönemlerinde geçerli.
4- Kur istikrarı için reel faiz hangi seviyede olmalı?
Türkiye’de önceki örneklere bakıldığında, TL’nin istikrara kavuşması için çekirdek enflasyona göre reel faizin yaklaşık yüzde 2,5 seviyesine yükselmesi gerekti. Mevcut durumda Türkiye’de bu oran yüzde -1,3 seviyesinde ve eğer politika faizi sabit kalırsa reel faizin Mayıs 2022’de yüzde -3,4’e kadar gerilemesini bekliyoruz. Manşet enflasyona göre hesaplandığında daha düşük rakamlara ulaşılıyor.
Enflasyon tahminimize kıyasla reel faiz yüzde -2,9 seviyesinde. Bu oranın yüzde 3,2 seviyelerine yükselmesi gerekiyor.
5- Piyasa para politikasında hangi faiz oranlarını fiyatlıyor?
Swap piyasasında, faiz indirimlerinde ani ve sert U dönüşü fiyatlanıyor.
Bu piyasada Mart 2022’ye kadar toplamda 491 baz puanlık faiz artışı, gelecek yıl sonuna kadar ise 743 baz puanlık faiz artışı fiyatlanıyor. Bu durumda politika faizi gelecek yıl sonunda yüzde 22’yi aşacaktır.
6- Önceki örneklere kıyasla dolarizasyon ne durumda?
Mevcut örnekte, mevduat dolarizasyonu baskısı sınırlı. Önceki örneklerin birçoğunda da yurt içi yerleşik kişi ve şirketlerin döviz satışı, kur artışlarına karşı dengeleyici bir güç olmuştu.
Dolarizasyon baskısının sınırlı olması, TL’deki değer kaybı karşısında yetkililerinin öncekilere kıyasla daha az kaygılı görünmelerinin nedenlerinden biri de olabilir.
Öte yandan, negatif reel faizler, geçen hafta dolar talebini muhtemelen artırdı. Yerellerin döviz talebi geçen hafta keskin şekilde arttı.
Parite etkisinden arındırıldığında yerellerin döviz talebi geçen hafta 1,1 milyar dolar arttı ve bu artış son 9 aydaki en büyük artış oldu.
TL mevduat faizlerinin enflasyona karşı yeterli koruma sağlamaması temel zorluk olarak öne çıkıyor. Bu durum, yerelleri, birikimlerini korumak üzere diğer varlıklara yöneltebilir.
7- TL cinsi devlet tahvillerinde yabancı yatırımcıların pozisyonu ne durumda?
TL cinsi tahvil piyasasında yabancı payı, rekor düşük seviyede bulunuyor. Ekim 2021 itibarıyla TL cinsi devlet tahvillerinde yabancı payı sadece yüzde 3,8. Bu oran, Nisan 2013’te yüzde 26 ile zirveyi görmüştü.
TL’deki son değer kaybında, yabancıların ana sürükleyici güç olduğunu düşünmüyoruz. Öte yandan, yabancıların pozisyonlarını daha da azaltması mümkün.
8- Türkiye’nin döviz cinsi tahvillerinde yabancıların payı ne durumda?
Türkiye’nin döviz cinsi tahvillerinde (eurobond) de yabancılar 2019’dan bu yana düzenli şekilde pozisyonlarını azaltıyor.
2019 yılı ortasında yüzde 63 olan yabancıların eurobond piyasasındaki payı, mevcut durumda yüzde 48’e kadar geriledi.
9- Önceki örneklere kıyasla banka tahvili değerlemeleri ne durumda?
Önceki örneklere kıyasla mevcut durumda banka tahvilleri çok tepki vermedi. Bunun, Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervlerindeki iyileşmeyle ve TL’deki düzeltmeye izin vermeye hazır görünmesiyle ilgisi olduğunu düşünüyoruz.
10- Bankaların fonlaması nasıl etkilenebilir?
2018’de bankaların dış fonlaması etkilenmişti, bu repo piyasasında açıkça gözlenebiliyordu. Ancak sonraki stres dönemlerinde bu olmadı.
Benzer şekilde, bankaların mevduatları 2018’de daha fazla risk altındaydı ve bankaların ellerindeki fiziki döviz hacmi keskin şekilde artmıştı.
Bankaların dış borç çevrimlerinde ya da mevduatlarında risk ortaya çıkması için 2018’deki gibi ya da daha sert bir şok olması gerekiyor. Henüz mevcut piyasa stresi, o seviyede değil.
11- Bankaların kredi kalitesi nasıl etkilenebilir?
Geçmişteki güçlü büyüme ortamlarının ve geçmiş büyüme şoklarının kısa ömürlü doğasının bankaları sorunlu kredileri yeniden yapılandırmaya/yeniden finanse etmeye ve uygun muhasebeleştirme ve karşılık ayırmayı ertelemeye sevk ettiğini düşünüyoruz. Bu, yüksek riskli kredilere ihtiyatlı bir şekilde karşılık ayırmamakta olabileceklerine işaret etmektedir. Ancak bu duruma dair çok kaygılı değiliz.
Büyüme belirgin bir şekilde yavaşlamadıkça ve uzun bir süre düşük kalmadıkça, kredi vermede ani duruş olmadıkça (bunlar şu anda beklenmiyor), bankalar sorunlarını ertelemeye devam edebilirler.
Sonuç olarak, kısa vadede sorunlu kredilerden kaynaklı olarak bankaların kredi maliyetleri ve sermaye oranları üzerindeki herhangi bir yüksek baskının olmasını beklemiyoruz.
Bankalar kârlı; istikrarlı makro koşullar altında, zaman içinde yüksek riskli krediler için karşılık ayırabilirler.
12- Toparlanmayla birlikte hisse senedi piyasasında ne olabilir?
Türkiye’de şu andaki gibi finansal piyasa zayıflığı dönemlerine yatırımcılar alışkın. Ancak yatırımcılar, toparlanmanın da güçlü olduğunu da hatırlamalı.
Önceki dört örnekte ortalamada yüzde 50’yi aşan kısa süreli sert yükselişler görüldü. Bu yükselişlerin her biri, reel faizlerin yükselmeye başladığı ve para politikasına ilişkin yatırımcı algısının değiştiği anlarda başladı.
Likit bir borsada yüzde 50’lik bir rallinin cazibesi, kısa vadeli yatırımcılara dikkat göstermeleri için iyi bir gerekçe sunuyor.
13- Hisse senedi değerlemeleri cazip mi?
Türkiye’de değerlemeler, fiyat kazanç oranları ve temettü getirilerine göre bakıldığında Merkez ve Orta Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEEMEA) bölgesinin en düşükleri arasında. Özellikle yüksek temettü oranları dikkat çekiyor.
Türkiye dahil küresel gelişen piyasa fonlarından çıkışların devam etmesini bekliyoruz. Tüm gelişen ülkeler fonunda Türkiye’nin payı yüzde 0,25 seviyesine gerilemiş durumda.
14- Borsada sektör kompozisyonu nasıl?
Geçmişte yüzde 50’nin üzerinde paya sahip olan bankacılık sektörü, yüzde 26’ya geriledi. Otomotiv ve beyaz eşya gibi ihracatçı sektörler ile enerji ve malzeme yükselişte.
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:
17 saat önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:
Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:
1. TL Mevduat Payı Hedefleri
-
Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.
-
%60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.
-
Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.
-
2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı
-
Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
-
Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.
-
Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.
-
3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi
-
KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.
-
Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.
-
4. KKM’den TL’ye Geçiş
-
KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.
-
Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.
-
5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım
-
1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.
-
Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.
-
Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.
-
6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü
-
Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.
-
Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.
-
GENEL DEĞERLENDİRME
Bu adımların genel amacı:
-
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,
-
TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,
-
Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,
-
Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:
17 saat önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
-
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
-
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
-
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl | Olay | Etkisi |
---|---|---|
1987 | Kara Pazartesi | Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi. |
1997 | Asya Krizi | Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti. |
1998 | Rusya Krizi – LTCM | Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti. |
2000 | Dot-com Balonu | Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı. |
2008 | Küresel Finansal Kriz | Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi. |
2010–2012 | Avrupa Borç Krizi | Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı. |
2016 | Brexit | Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı. |
2020 | COVID-19 | Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi. |
2022 | Ukrayna-Rusya Savaşı | Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı. |
2023 | Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) | Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı. |
2024–2025 | İran-İsrail Gerginliği | Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı. |
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
-
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
-
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
-
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
-
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
-
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
-
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:
2 gün önce|
20/06/2025Yazan:
BankaVitrini
FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.
Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.
Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.
Dönelim kararın piyasa yansımasına… USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.
Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.
ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.
İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.
Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.
Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.139)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.851)
- GÜNCEL (3.209)
- GÜNDEM (3.188)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.241)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.053)
- Ali Coşkun (23)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (568)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (7)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

İran’ın İsrail’e Yönelik Saldırılarında Hedef Alınan Noktalar

DİYARBAKIRDA bir ATM 3. kez saldırıya uğradı

Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Eşler Arasında Finansal İhanet: Aileyi Sessizce Yıkan Tehlike

KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

KGF KREDİLERİ ÖNCEKİLER GİBİ BANKALARIN ZOMBİ FİRMALARINA GİTMESİN

İmalatçı KOBİ’lere 30 milyar liralık KGF geliyor….

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?
- Bakan Kurum açıkladı: Deprem konutları teslimatında 250 bini aştık, asrın imar seferberliği hızla sürüyor 21/06/2025
- Bakan Bayraktar: Enerji sektörümüz oldukça güçlü ve dayanıklı durumda 21/06/2025
- Borsada en çok kazandıran ve kaybettiren hisseler belli oldu 21/06/2025
- Bakan Uraloğlu: Türkiye, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile lojistik gücünü artırıyor 21/06/2025
- Milyonlarca emekli ve memur yeni maaş zammı için geri sayımda: Promosyon ödemeleri değişiyor! 21/06/2025
- Ticaret Bakanlığı’ndan iki şirkete daha dış ticaret sermaye şirketi statüsü 21/06/2025
- TCMB’den yeni hamle: 1 aydan uzun vadeli değişken faizli TL mevduat dönemi başlıyor 21/06/2025
- Türkiye ile Mısır enerji alanında kapsamlı ve çok yönlü işbirliği hedefliyor 21/06/2025
- Çin’de yabancı sermayeli işletme sayısı yüzde 10,4 arttı 21/06/2025
- Macron: İran nükleer silah edinmemeli, güvence vermeli 21/06/2025
- Akaryakıta bir zam daha 21/06/2025
- Rosneft CEO’su Seçin: Altın ve kripto paralara yönelim artıyor 21/06/2025
- Kriz dönemleri sanat yatırımlarını tetikliyor 21/06/2025
- "Enerji fiyatlarında geçici yükseliş olsa da denge sağlanacaktır" 21/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı