Connect with us

EKONOMİ

Almanak 2024: Ekonomik ve mali göstergeler

Ekonomideki daralmaya rağmen, enflasyon beklentileri hane halkı ve reel sektör açısından yüksek seyrediyor. Dış ticaret açığı ise ithalattaki ve teknolojik yatırımlardaki ivme kaybı çerçevesinde daralabiliyor. Diğer yandan ülkemiz enerjisini yoğun bir şekilde yabancı sermaye ilgisine harcıyor

Yayınlanma:

|

2024’ü geride bırakmaya sayılı günler kaldı. Bu yazımda tüm yıl büyüme, enflasyon, dış ticaret, cari açık ve finansmanı ile bütçe, borçlanma verilerinin bize ne anlattığını, ekonomide neler yaşandığını değerlendireceğim. Bir sonraki yazım ise ücretler, istihdam, gelir dağılımı, yoksulluk ekseninde 2024’ün sosyal göstergeleri üzerine olacak.

Önce enflasyon ve büyüme verisi ile başlayalım. 2023 yılına kıyasla enflasyon ve büyüme verilerindeki gelişme beklendiği gibi oldu. Çünkü hep duymaya alıştığımız “ekonomik büyümeden taviz vermeden enflasyonun düşürüleceğine” ilişkin siyasi söylemler giderek azaldı. Sonunda Türkiye ekonomisi II. ve III. çeyrekte yüzde 0,2 küçüldü ve teknik resesyona girdi.

III. çeyrekte inşaat sektörü ön plana çıkarak ekonomik aktiviteyi sürükleyici sektör oldu. Sanayi sektörü yüzde -2,2 küçülürken, finans-sigorta faaliyetleri bir önceki çeyreğe göre toparlandı. Tüketim yavaşlasa da bir önceki çeyreğe göre daha canlıydı. Hane halkı tüketimi son büyüme verisine 2,2 puan katkı yapmış oldu. Devletin nihai tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte eksi bölgedeydi, tüketerek büyümeye kamu sektörü bu kez katkı sağlamadı.

Üretimde sanayinin yerine işaret eden sanayi üretimi endeksi 2024 haziran ayında negatif bölgeye girdi ve orada kaldı. Ekim ayı sanayi üretim endeksi yüzde -3,1 olarak gerçekleşti. Yıllık bazda endeksteki değişim ise yüksek teknolojide yüzde -13,1, orta-yüksek teknolojide yüzde -6, imalatta yüzde -3,3, ara malında yüzde -2,7 ve sermaye malında ise yüzde -9,3 olarak gerçekleşti. Üretimin, katma değerin düştüğünü gösteren bu veriler, son çeyrek büyüme verisi açısından karamsarlık yaratıyor.

Enflasyon, mayıs ayında yüzde 75’e kadar yükseldi. Ardından temmuz ve ağustos aylarında baz etkisiyle yüzde 51,97’e kadar geldi. TCMB sıkı duruşunu korusa da aylık bazda fiyat artışları yüzde 2’in altına gerilemediğinden kasım ayında yıllık enflasyon yüzde 47,09’da kaldı. TCMB yüzde 38’lik yıl sonu enflasyon tahminine yaklaşamadı ama kasım ayında yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 44’e yükseltti.

TCMB mart ayında yüzde 50 seviyesine yükselttiği ve orada sabit bıraktığı politika faizini, dünkü PPK’da 250 bps indirim ile 47,5 düzeyine getirdi. Bu indirimin, daralan ekonomi için kredi olanağı yaratması ve finans kapitalin canlanması olarak okunması mümkünken, enflasyonla mücadeleye de mola verdirtebilir.

Bu yılın enflasyonunda her ayın ayrı bir fenomeni vardı. Ocak ayında sağlık, martta eğitim, nisanda alkollü içecekler ve tütün, eylülde yine eğitim, ekimde giyim ve ayakkabı ve en son kasım ayında gıdada aylık artışlar çok yüksekti.

Özellikle son üç aylık fenomenler geçidi oldukça belirgindi. Ekim ayında zam rekortmeni yüzde 14,3 ile giyim ve ayakkabı grubu olurken kasım ayında negatif bölgeye geçti. Eylül ayı enflasyonuna da aylık yüzde 14,2’lik fiyat artışı ile damga vuran eğitim enflasyonu beklendiği gibi sönümlense de ailelerin bütçelerinde çok büyük izler bırakmaya devam ediyor. Kasım ayında gıda enflasyonu belirginleşti ve gıda, kira alanlarındaki enflasyonun sıkı para politikasının çözeceği bir sorun olmadığı kabul edildi. Para politikasının sıkı duruşuna rağmen enflasyonla mücadelede süreç uzadıkça fiyatlamalar gerçeği yansıtmaktan uzaklaştı, değer yargıları yıprandı, kısa vadeli karar alanlar çoğaldı, bulaşıcılık etkisi büyük oldu.

Çekirdek enflasyon direnç gösterirken, hizmet enflasyonu kısmen iyileşme gösterdi. Ancak gelişmeler enflasyon beklentilerini düşürmeye yetmiyor. On iki ay sonrası, yani 2025 sonundaki enflasyon için hane halkı enflasyon beklentisi yüzde 63,1, reel sektörünki yüzde 47,6 ve piyasanınki de yüzde 27,1 düzeyinde.

TCMB politika faizini arttırırken TL’nin reel olarak değerlenme sürecine girmesi, kontrollü kur sistemi ile $/TL’nin enflasyon kadar artmaması, CDS primini düşürerek yabancının ilgisini Türkiye’ye çekmeye başladı. Ancak ekim ayı ödemeler dengesi verisine göre doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 204 milyon dolara ulaşırken, portföy yatırımlarında yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 642 milyon dolar net satışı gerçekleşti. Öte yandan ekim ayında DİBS piyasasında yurt dışı yerleşikler 978 milyon dolar net alış yaptı.

Rasyonel politikalara dönüşün, KKM’nin çözülme sürecinde ve dolarizasyonu frenlemede etkisi ortaya çıktı. Ancak KKM hacmi hala 1 trilyon TL’nin üzerinde. 2023 sonunda KKM dahil toplam mevduat içinde yabancı paranın payı yüzde 60’ı aşarken, son dönemde yüzde 40’lar civarına geriledi.

Haziran ayından bu yana cari fazla elde ediyoruz, yıllık bazda cari açıkta gerileme kaydedildi. 2023 yılı Ocak- Ekim döneminde 36 milyar dolar olan cari açık, 2024 yılının Ocak-Ekim döneminde 3,3 milyar dolara geriledi. 2022’de cari açığın neredeyse yarısı net hata ve noksan ile finanse edilmişti, bu da kısmen tersine dönmüş durumda.

2024 Ocak-Ekim döneminde dış ticaret açığı, ihracat ve ithalat rakamları, geçen yılın aynı dönemine göre farklılaştı. 2021 son çeyrekten itibaren rekabetçi kur yaratılarak beklenen ihracat mucizesi ortaya çıkmadı, 2023’teki kontrollü kur sisteminin ihracat üzerinde etkisi olumlu olmadı. Üretim ve ihracat genel olarak ithalata dayalı olduğundan ekonominin yavaşladığı dönemde ithalat da geriliyor. Ocak-Ekim döneminde ihracat yüzde 3,1 oranında artarken ithalattaki gerileme yüzde 7,2 oldu. Öte yandan ihracatın ithalatı karşılama oranı geçen yılki yüzde 69,7’den bu yıl yüzde 76’ın üzerine çıktı.

Kamu maliyesindeki görünüm ise 2024’te pek parlak değildi. Önceki yıllarda olduğu gibi bütçe açığı, kamuda tasarruf ve vergi sisteminde dolaylı vergilerin hakimiyeti bu yıl da bolca konuşuldu, yazıldı. 2024 yılında dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 66’ya yakın gerçekleşti.

Bütçe açığı ilk onbir ayda 1,277 milyar TL’ye ulaştı. Ancak 2024 yılı için öngörülen bütçe açığı 2,652 milyar TL idi. Dolayısıyla hükümetin yılın kalan son ayında 1,375 milyar TL daha bütçe gideri gerçekleştirme alanı var. Büyük olasılıkla geçen yıl olduğu gibi yılın son ayında kamu kurumlarına deprem ödeneği cari transferler ve sermaye transferleri olarak gerçekleştirilecek.

Mali disiplin açısından önemli bir gösterge olan faiz dışı fazlanın elde edilmesi ise bütçedeki artan borç faiz yükü nedeniyle zor. Değişken faizli DİBS’ler yüksek faiz ortamında risk oluşturuyor.

Hazine’nin iç ve dış borç stokundaki artış 2024 yılında da devam etti. Brüt dış borç stokunun ana bileşeni 2024 yılında da özel sektör olmaya devam etti. Hazinenin iç borç stoku da 2024 yılında artışını sürdürdü. İç borçlanmadaki görünüme göre döviz riski azaltılmaya çalışılsa da döviz cinsi tahviller üzerinden devam ediyor. Vadesi 12 ay içerisinde dolacak borcun stoktaki payı yüzde ise geçen yıla göre geriledi.

Peki elde ne var? OVP’ye göre 2024 büyüme tahmini yüzde 4, enflasyon tahmini ise yüzde 41,5’tu.

Büyüme tahminlerinin yıl içinde hem yurt içindeki verilerde hem de uluslararası kuruluşlarca hazırlanan raporlarda düşürüldüğünü gördük. Piyasa katılımcıları anketine göre ocak ayında yüzde 3,4 olan 2024 büyüme tahmini, aralık ayında yüzde 3,1’e geriledi. Türkiye’nin 2024 büyüme tahminini yüzde 3,6 olarak açıklayan IMF ise geçtiğimiz ay bu tahminini yüzde 3’e indirdi. Bu büyüme oranı, tahminin küresel büyüme oranının 0,1-0,2 puan gerisinde

Enflasyon tahminleri de değişti. TCMB sıklıkla yukarı doğru revize etti. 2024 yılının II. ve IV. Enflasyon Raporlarında yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 36’dan yüzde 44’e kadar yükseltti. Gerekçe de genel olarak enflasyonun ana eğilimi ve beklentilerdeki iyileşmenin öngörülenden sınırlı olmasıydı.

Üretici ve tüketicilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini gösteren Ekonomik Güven Endeksi ise 2024 yılının başında 99,4’tü, ancak yılı 97,1 seviyesinde tamamlamak üzere. Bir bileşik endeks olan bu endeks; hizmet, perakende, reel kesim ve inşaat sektörü güven endekslerini kapsar. Son verilere göre reel kesim güven endeksi görece iyileşirken, ekonomik güven endeksindeki düşüşün nedeni inşaat, perakende ticaret ve hizmet sektörü güven endeksinin gerilemesi.

Ekonomideki daralmaya rağmen, enflasyon beklentileri hane halkı ve reel sektör açısından yüksek seyrediyor. Dış ticaret açığı ise ithalattaki ve teknolojik yatırımlardaki ivme kaybı çerçevesinde daralabiliyor. Diğer yandan ülkemiz enerjisini yoğun bir şekilde yabancı sermaye ilgisine harcıyor. Görüldüğü gibi bir yıl daha geride kaldı, ancak katma değerli üretim modeline ve reformlara geçiş için hazırlık sürecinin zaman kaybetmeden başlaması gerekiyordu.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

TEB CEO Leblebici: Enflasyon hariç ekonomi iyi, yatırım yapılabilir notu 2026’da gelir

“Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, ekonomi gündemine ilişkin EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulundu. Leblebici, “Program böyle devam ederse 2026 yılında ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin en önemli sorununun verimsizlik olduğunu vurgulayan Leblebici, “Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır” yorumunu yaptı.

Ümit Leblebici, “Temel göstergelere bakıldığında aslında Türkiye çok iyi duruyor. Bir data hariç, o da enflasyon. Borcun gayrisafi milli hasılaya oranı 25’e yaklaşıyor. Cari açıkta çok iyi durumdayız. 0 ile 10 milyar dolar arasındaki bir cari açık, Türkiye için çok da büyük değil” dedi. Leblebici, Merkez Bankası döviz rezervinin 2024 yılı Mart ayından beri toparlandığına dikkat çekip, beklentisini dile getirdi: “Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.” TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, sorularımızı yanıtlarken, makro ekonomik gelişmeler başta olmak üzere şu mesajları verdi:

Büyüsek de cari açık çok artmaz

“Cari açıkta iyileşme sorgulanıyor. ‘Tekrar büyürsek tekrar açılacak’ deniyor. Buna çok katılmıyorum. Çünkü çok sayıda mekanizmanın birleşmesi sonucu üretilen bir ekonomi politikası var. O ekonomi politikası da cari açığın ani yükselmesini engelleyen bir yapıda. Enerji fiyatları çok kötü gitmiyorsa cari açık çok büyümeyecek. Ayrıca enerji yatırımları da artmış durumda. Yeşil enerji dönüşümleri, yani petrole bağımlılığı azaltacak yatırımlar artıyor. Yenilenebilir enerjinin toplam üretim kapasitesindeki payı yüzde 60’ı aştı. Buna nükleer de eklendiğinde enerjide dışa bağımlılık gittikçe azalacaktır.”

Notumuz yükselecek

“Borçların gayri safi milli hasılaya oranındaki iyileşmede kur etkisi de var ama sonuçta oran yüzde 25. Yani, yüzde 70-90-100 değil. Böyle bir şey yok Türkiye’de. O nedenle Türkiye’nin borç ödeme kapasitesinde hiçbir problem yok. Buradan bir başka yere gidiyorum. 2024 yılı Mart ayından beri Merkez Bankası döviz rezervleri toparlandığı için herhangi bir uluslararası rating şirketinin Türkiye’yi “upgrade” etmeme, yani notunu yükseltmeme ihtimalini düşük görüyorum. 2025’te “upgrade”ler göreceğiz. Hatta eğer böyle gidersek 2026’da “investment grade” olacağımızı düşünüyorum. Eğer şu güne kadar uyguladığımız politikaları devam ettirirsek.”

Türkiye’nin büyük problemi verimlilik

“Ülkemizde en büyük problem verimlilik. Hâlâ verimli çalışmayan bir yapıdayız. Doğası gereği son 3 yıldır yatırım yapma ihtiyacı azaldı. Neden? Önceki negatif reel faiz ortamı, yatırımlarını ertelesen de yani daha az verimli olsan da kârlılığını sürdürmeye yardımcı oldu. Bir senedir pozitif reel faize döndük. Pozitif reel faiz ortamında artık verimliliğin konuşulması gerekiyor. Yatırımlarda verimliliğin sağlanması gerekiyor. O verimlilikle pozitif reel faizdeki kâr marjını tekrar yukarıya götürmeye çalışman gerekiyor. Bunu yapabilecek firmalar var. Verimli çalışmayan çok sayıda firma da var. Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır. Böylelikle toplam verimlilik artar.”

Şirket birleşmelerini teşvik etmek gerekiyor

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, Türkiye’de şirket birleşmelerini teşvik edecek düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtip, şunları anlattı: “Toplam verimliliği artırmak için şirket birleşmeleri gerekiyor. Geçmiş üç dönemi çok iyi değerlendirip sermaye olarak güçlenmiş, borcunu azaltmış ve yeni yatırım kapasitesine sahip şirketler oldu. Bu dönemi çok iyi geçirmemiş, tasarrufa da önem vermemiş, negatif faizle kendini yaşatmış ama geleceğe hazırlanmamış şirketler de oldu. Toplam üretkenliği sağlayabilmek için şirketleri birleştirelim, birleşmeye özendirelim ve üretimi artıralım. Türkiye bunu yapacaktır diye düşünüyorum. O yönde bir eğilim görüyorum. Sonuçta yatırımlar bir dönem ertelendi. Artık ertelenebilecek durumda değil. Önümüzdeki 2-3 yıl iyi iş yapıp büyümek istiyorsan muhakkak yatırım yapacaksın. Bence kaçınılmaz hale geldi.”

Okumaya devam et

EKONOMİ

Ekonomi düzelir ya ahlak?

ADANAGİAD’ın geleneksel kahvaltı etkinliğine katılan Ekonomi Gazetesi’nin üç yöneticisi Munyar, Dr. Oğuz ve Güldağ, iş dünyası için 2025’in kolay bir yıl olmayacağını söyledi. Etkinlikte hem konuşmacılar hem de davetliler, rasyonel kararların alınmasıyla ekonominin iyileştirilebileceğini ancak bu süreçte bozulan iş ahlakının yeniden tesisinin zaman alabileceğini söylediler.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Adana Genç İş İnsanları Derneği (ADANAGİAD), geleneksel kahvaltı etkinliği kapsamında bu kez ekonomi yazarlarını ağırladı. Ekonomi gazetesinden Dr. Şeref Oğuz, Vahap Munyar ve Hakan Güldağ’ın katıldığı söyleşi öncesi konuşan ADANAGİAD Başkanı Ali Can Boğa, “İş dünyası için 2024’ün zor geçen yıllar kategorisine girdi. 2025’te ülkenin en önemli odağının ekonomi olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Çukurova SİFED Başkanı Berman Mantı da Türkiye’de şirketlerin yüzde 87.5’inin sıfır ila 10 kişi çalıştıran ve sıfır ila 100 milyon TL cirosu bulunan şirketler olduğuna dikkat çekerek, “Gücümüzü birleştirmek, daha fazla işbirliği yapmak zorundayız. Çukurova SİFED olarak Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi hayata geçiriyoruz. ‘Business Network Lansmanı’ etkinliğimizi 21 Ekim’de Adana Hilton’da gerçekleştireceğiz. Şirket yöneticilerimizi bu önemli tanışma etkinliğine bekliyoruz” dedi.

İYİ Kİ STK’LAR VAR

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez de dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile mevcut eğitim sisteminin sorgulandığını, dijital çağa özgü yeni modellerin geliştirildiği bir dönemde Türkiye’nin de eğitim alanında hamle yapması gerektiğine vurgu yaptı. Sivil toplumu güçlü olan ülkelerde tüm kurumların güçlendiğini ve rasyonel adımlar attığını belirten Sönmez, “Bir taraftan kendi işini yaparken diğer taraftan şehri, bölgesi ve ülkesi için STK’larda olan iş insanlarını kutluyorum. İyi ki varlar” diye konuştu.

2024’Ü KAYBETTİK

Davetli konuşmacılardan Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, ekonomide nasıl bir gelecek yıl beklendiği sorusuna tamamlanmak üzere olan yılın değerlendirmesini yaparak yanıtladı. “Yüksek faiz, yüksek enflasyon, ihracat zorluğu yaşadığımız bir yıl oldu. Sorun çözmek yerine top çevrildi. Ekonomi yönetimi radikal kararlar almak yerine iş dünyasından ne alacağını düşündü. Sanayici ve ihracatçı yüzü hürmetine ayakta kalan bir ekonomimiz var. 2024’ü kaybettik” diye söze başlayan Oğuz, 2025’te bir sandık beklentisi bulunduğunu, bunun seçim için değil referandum için olabileceğini kaydetti.

ŞUBAT AYINA KADAR FAİZLER İNMEZ

Ekonomi Gazetesi Yönetim kurulu Başkanı Hakan Güldağ da seçim dolayısıyla alınan birçok kararın ekonomiyi olumsuz etkilediği bir yıl yaşandığını belirterek, “Özel sektörün de kamunun da faiz yükü artıyor. Ancak, Şubat ayına kadar faiz indiriminin yapılacağını düşünmüyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e tam destek verdiğini, Şimşek’in de görevinde kalıcı olduğuna inanarak çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Güldağ, “Bu dönem Merkez Bankası’nın soğuk bir yüzü var. Açıkçası reel sektör ve vatandaş göz ardı ediliyor. Sıkı para politikasının 2025’in ilk 4 ayına kadar süreceğini tahmin ediyorum” diye konuştu. Enflasyonla kur artışı arasında farkın açıldığını, bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirten Güldağ, hiçbir iktidarın uzun süreli enflasyonla yola devam etmek istemeyeceğini kaydetti.

Moderatörlüğünü Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın yaptığı söyleşi etkinliği ADANAGİAD Üyelerinin sorularının yanıtlanmasıyla devam etti. Etkinlikte Adana Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram, Adana Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ADSİAD) Başkanı Vedat Gizer, Girişimcilik Ekosistemi Derneği Başkanı Esra Özden ve çok sayıda davetli hazır bulundu.

Okumaya devam et

EKONOMİ

MAKRO EKONOMİNİN 15 TEMEL UNSURU

Yayınlanma:

|

Bir ülkeyi Makro Ekonomisini anlamak için 15 veriyi yakından takip etmek gerekir. Bu 15 unsurun neler olduğuna özet olarak bakalım:

Makro ekonominin 15 Temel Unsuru

  1. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)
    GSYH, bir ülkenin belirli bir dönemde ürettiği mal ve hizmetlerin toplam değerini ifade eder. Bu gösterge, ekonominin genel büyüklüğünü ve sağlığını ölçmek için kullanılır.
  2. Enflasyon
    Enflasyon, fiyat seviyelerindeki zaman içindeki artışı ifade eder. Yüksek enflasyon alım gücünü düşürür ve ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Düşük enflasyon ise ekonomik dengeyi destekler.
  3. İşsizlik
    Bir ekonomide iş bulamayan kişilerin oranıdır. Yüksek işsizlik, tüketim harcamalarını azaltır ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır.
  4. Arz ve Talep
    Arz, bir ürünün piyasada ne kadar mevcut olduğunu; talep ise tüketicilerin bu ürünü ne kadar istediğini ifade eder. Fiyatlar, arz ve talepteki değişimlere göre şekillenir.
  5. Maliye Politikaları
    Hükümetin vergilendirme ve kamu harcamaları yoluyla ekonomiyi yönetme stratejisidir. Bu politikalar, işsizliği azaltmak veya enflasyonu kontrol altına almak için kullanılabilir.
  6. Para Politikaları
    Merkez bankaları tarafından uygulanan ve para arzı ile faiz oranlarını yönetmeyi amaçlayan politikalardır. Bu politikalar, enflasyonu düşürmek ve ekonomik istikrarı sağlamak için kullanılır.
  7. Faiz Oranları
    Para borç alma maliyetidir. Düşük faiz oranları harcamayı ve yatırımı teşvik ederken, yüksek faiz oranları enflasyonu azaltabilir.
  8. Resesyon
    Bir ekonominin daraldığı, yani üretim ve tüketim seviyelerinin düştüğü dönemdir. Resesyonlar genellikle işsizlikte artışa ve harcamalarda azalmaya neden olur.
  9. Döviz Kurları
    Bir para biriminin diğer bir para birimine göre değerini ifade eder. Döviz kurları, ülkelerin ithalat maliyetlerini ve ihracattan elde ettikleri gelirleri etkiler.
  10. Ticaret Dengesi
    Bir ülkenin ihracatı ile ithalatı arasındaki farkı ifade eder. Ticaret fazlası, ülkenin daha fazla ihracat yaptığını; ticaret açığı ise daha fazla ithalat yaptığını gösterir.
  11. Ulusal Borç
    Bir hükümetin toplam borç miktarıdır. Çok fazla borç, gelecekteki harcamaları kısıtlayabilir ve ekonomik büyümeye zarar verebilir.
  12. Toplam Talep
    Bir ekonomideki tüm mal ve hizmetlere olan toplam talebin miktarıdır. Yüksek talep ekonomik büyümeyi teşvik ederken, düşük talep büyümeyi yavaşlatır.
  13. Toplam Arz
    Bir ekonomideki tüm mal ve hizmetlerin toplam arzıdır. Üretim kapasitesindeki artış ekonomik güçlenmeyi destekler.
  14. Ekonomik Döngüler
    Ekonomideki büyüleme ve daralma dönemlerini ifade eder. Bu döngüler, genellikle genişleme (büyüme) ve daralma (resesyon) aşamalarından oluşur.
  15. Verimlilik
    Bir çalışanın belirli bir sürede ne kadar mal ve hizmet ürettiğini ifade eder. Yüksek verimlilik, daha fazla ekonomik büyümeye yol açar.

Bu kriterler, makro ekonominin temel dinamiklerini anlamak ve ekonomik stratejiler oluşturmak için kritik bir çerçeve sunar.

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.