ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Altın Fiyatlamasında Gelişmeler ve Altına Dayalı Kira Sertifikası

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz | Altın Fiyatlamasında Gelişmeler ve Altına Dayalı Kira Sertifikası
Mart ayı başında ABD’de açıklanan teşvik paketlerinden dolayı altın fiyatlamasında önemli gelişmeler ortaya çıktı. Onstaki yükselme gram altını da yükseltince altın yatırımcısının yüzü gülmeye başladı ve beklentileri arttı.
18 – 22 Mayıs haftasında 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı %2,72 değer kazandı. Bu gelişmeler sonucunda getirilerindeki artış nedeniyle Altın Tahvilleri ve Altına Dayalı Kira Sertifikaları dikkat çekmeye ve talep görmeye başladı.
Altın ve onun getirileriyle ilgili iki yatırım aracı olan Altın Tahvili ile Altına Dayalı Kira Sertifikalarının getirileri aynı olsa da, özünde birbirinden farklıdır. Sertifika, tahvilden farklı olarak bir borçlanma yapısı değildir. Sahibine dayanak varlıktan doğan gelirden yararlanma hakkı sağlar. Tahvilde ise arkasında bir gayrimenkul işlemi yoktur ve sahibine tahvil karşılığında altın fiyatına endeksli TL cinsi faiz geliri sağlıyor.
Kira Sertifikası ve Altına Dayalı Kira Sertifikası Nedir?
Kira sertifikasını diğer yatırım araçlarından ayıran en önemli özelliği, bir faizsiz menkul kıymet olmasıdır.Diğer adı Faizsiz Bonodur. Uluslararası adı ise Sukuktur. Kira sertifikası ya da sukuk özellikle faiz hassasiyeti olan yatırımcılar düşünülerek oluşturulmuş bir araçtır.
2012 yılında ilk kez TL olarak ihraç edilen kira sertifikaları izleyen yıllarda çeşitlenerek 2017’den sonra altın ve döviz ile de satılmaya başladı. Katılım bankacılığı endeksleri bu sertifikaların vazgeçilmez hale geldiğini gösteriyor. Son aylarda ihraç edilen Altına Dayalı Kira Sertifikalarının işlem hacmi giderek artıyor.
Kira Sertifikası, bir varlığa sahip olma ya da ondan yararlanma hakkını gösteren bir menkul kıymettir. Sertifikalar, VKŞ tarafından satın alarak ya da kiralayarak devralınan varlıkların finansmanını sağlamak amacıyla düzenlenir.
VKŞ yatırımcılara fiziki altın karşılığında Altına Dayalı Kira Sertifikası satar, bu meblağ ile gayrimenkulü satın alır ve sonra satan şirkete bu gayrimenkulü geri kiralar. Gayrimenkulün kiralanmasından elde edilen kira gelirlerini de sertifika sahiplerine payları oranında dağıtır. Bu arada sertifika sadece nakit akımı değil, mülkiyet hakkı da vermiş olur.
Böylece bir varlık, gayrimenkul ya da hakkın menkul kıymet haline dönüştürülmesi ile bir finansal araç yaratılmış ve likit olmayan gayrimenkuller likit hale getirilmiş olur.
Altına Dayalı Kira Sertifikası Neden İhraç Edilir?
Altına Dayalı Kira Sertifikası ihracı ile yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması, sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunulması, yurt içi tasarrufların arttırılması, yatırımcı tabanının genişletilmesi ve Hazine’nin nakit ihtiyacının karşılanması amaçlanıyor. Ancak en önemlisi ülke altın rezervlerinin güçlendirilmesidir. TCMB, bu altının munzam karşılıklarını alacağı için, TCMB’de altın rezervinin arttırılması hedefine ulaşılır.
Altına Dayalı Kira Sertifikası, finansman araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla başta emeklilik ve yatırım fonları olmak üzere kurumsal yatırımcılara yönelik olarak ihraç edilirler. Özellikle yatırım ve emeklilik fonlarındaki meblağların yönlendirildiği bir araçtır.
Altına Dayalı Kira Sertifikasının İhraç Süreci Nasıldır?
Bu yatırım aracına sahip olmak için onun Hazine’ce ihraç edilmesi gerekir. Altına Dayalı Kira Sertifikası Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen aracı bankaların şubeleri aracılığıyla ve doğrudan satış yöntemiyle ihraç edilir. Bu bankalar Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası üyesi olmalıdır.
Altına Dayalı Kira Sertifikası ihracının gerçekleşmesi için öncelikle talep toplama döneminde
yatırımcı fiziki altınlarını aracı bankaya getirir. Yatırımcılar adına bu bankada bir Yatırım Hesabı açılır. Bu hesaplarda başka ürün hareketliliği olmazsa, banka hesap işletim ücreti almaz. Ek olarak bu hesap için Merkezi Kayıt Kuruluşu ücret de yansıtmaz.
Yatırım hesabı açıldıktan sonra, talep toplama tarihlerinde başvurulur ve Hazine’ce Altına Dayalı Kira Sertifikası ülke genelinde etaplar halinde ihraç edilir.
Toplanan fiziki altınlar eritilerek külçe altına çevrilir. Ardından Hazine Hesaplarına aktarılır. Sonra da yatırımcıların sahip oldukları gram altın miktarı yatırımcının aracı bankadaki Yatırım Hesaplarına aktarılır.
Yatırımcıların Yatırım Hesaplarında yer alan her 1 gram altın karşılığında 1000 adet Altına Dayalı Kira Sertifikası aktarılır.
Altına Dayalı Kira Sertifikasının İtfası Nasıl Gerçekleşir?
İtfa tarihinde yatırımcılar anaparalarını fiziki altın olarak (çeyrek altın ve/veya 1 kg külçe altın) isteyebilirler. Fiziki altın talep etmeyenlerin anapara ödemeleri vadesiz altın mevduat hesaplarına gram olarak kaydedilir.
Görüldüğü gibi sertifikanın itfasında fiziki altın veren, karşılığında yine fiziki altın alıyor. Yalnızca altının yeri, yastık altından çıkarak finansal sisteme entegre olduğu için değişmiş oluyor.
Sertifika, sahibine aynı zamanda belirli dönemlerde sabit getiri sağlıyor. Altına Dayalı Kira Sertifikasında kira geliri kira sözleşmesi uyarınca altın fiyatına endeksli olarak belirlenir ve TL cinsi kira getirisi sağlar.
Bu sertifikaların getirisi üzerindeki kaynakta kesilecek gelir vergisi oranı %0’dır. Bir başka deyişle 0 stopaj vardır. Ayrıca Altına Dayalı Kira Sertifikaları alım-satım kazancı da vergiden muaftır. Hazine’nin ihraç ettiği bu sertifikalarda 3 yıl vadeli sertifikada getiri %1,15.’tir. 2 yıl vadelide %1 ve 1 yıl vadelide %0,75’tir.
Altına Dayalı Kira Sertifikaları, Borsa İstanbul Borçlanma Araçları Piyasası’nda işlem görür. Dolayısıyla ikincil piyasalarda alınıp satılabilir, likiditesi oldukça yüksektir.
Kira sertifikalarında ve özellikle Altına Dayalı Kira Sertifikasındaki tüm bu gelişmeler sonucunda ihraçlar hızlandı. 2018’de tüm alternatif kamu iç borçlanma araçları içindeki payı %1’in altında olan Altın Tahvili ile beraber Altına Dayalı Kira Sertifikasının günümüzde bu payı %10’a yükseldi. Ayrıca Hazine’ce satış yöntemi de doğrudan satış yöntemi olduğu için, bu yöntem ihale yönteminin yanında önem kazanmaya başladı. Hazine, sertifika ihraçlarıyla 2018 sonrasında iç borçlanmada ihale yöntemi yerine, doğrudan satış yöntemini yayınlaştırmış oldu. Böylece ihale yöntemindeki piyasa yapıcılığı sistemi dışında kalan katılım bankaları Hazine’ye kaynaklık etmede kira sertifikaları ve doğrudan satış yöntemiyle devreye sokulmuş oldu.
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Prof. Dr. KORKMAZ: Dış Açıklar Hepimizden Götürdü

Yayınlanma:
1 gün önce|
04/05/2025Yazan:
BankaVitrini
Hepimizin bildiği kurbağa hikayesi vardır… Bir kurbağayı kaynayan suya koyarsanız, zıplayarak kazandan çıkmaya çalışacaktır. Fakat eğer onu ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, su ısındıkça, kurbağa rahatlar ve uyuşur. Sonrasında ölür.
Her seferinde ilgililer, ithalata bakmıyor, dış açığa bakmıyor, ihracatta patlama diyor. Etkisi gecikmeli ve yavaş olduğu dış açıkların ve cari açıkların getirdiği maliyetler kısa dönemde fark edilmiyor. Ama Cumhuriyet döneminde dış açıklar hem döviz şoklarına neden oldu, hem krizlere neden oldu, hem de ülkeyi ve insanımızı yoksul bıraktı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1923–1950 arasında Türkiye dış ticarette denge sağlandı.
1950-1960 arasında sürekli cari açık verdik.
1960-2002 arasında, kriz yılları olan 1994 ve 2001 yıllarında, devalüasyon ve üretimde düşüşten dolayı cari fazla oluştu. Diğer yıllar hep açık verdik.
Son yıllarda 2003 sonrası dış açıklar arttı. 2003’ten bugüne dış ticaret fazlamız olmadı. Yalnızca 2019 yılında pandemi nedeni ile ithalat azaldı ve cari fazla verdik.
- 2003-2025 Ocak-Şubat arasında geçen 22 yıl 2 ayda 741 milyar 755 milyon dolar cari açık
- 2003 -2025 ocak- Mart arasında geçen 22 yıl 3 ayda toplam 1 trilyon 142 milyar 651 milyon dolar dış ticaret açığı
Bu nedenledir ki ülkemiz ve halk yoksullaştı. Zira cari açık, dış ekonomik ilişkiler kaybından açık, yurt dışına kaynak ve servet transferi demektir.
Elimize faiz havucu vermişler. Ekonomi yönetimi olarak, halk olarak, medyanın tamamı ve maalesef bazı akademisyenler dahil, bu havuçla oyalanmaktan gerçek tehlikeyi göremiyoruz. Türkiye ekonomisi için gerçek tehlike dış açıklardır.
TÜİK, 2025 yılı Ocak-Mart dış ticaret verilerini açıkladı. Üç aylık dış ticaret açığımız 20 milyar dolardır. Böyle giderse yıl sonuna kadar 80 milyar dolar civarında olacaktır.
Neden bu kadar dış açık veriyoruz?
1- Milli dış ticaret politikamız yoktur.
Aşağıdaki tabloya bakarsak;
- Üç ayda toplam dış ticaret açığımız 20 milyar dolar, ama ihracatımızın yalnızca yüzde 3,6 sını yaptığımız Çin ve Rusya’ya olan dış ticaret açığımız daha fazla 20,8 milyar dolardır.
- Buna karşılık ihracatımızın yüzde 49,6’sını yaptığımız AB ve İngiltere’ye 4,5 milyar dolar dış ticaret fazlamız var. Avupa’dan kazanıp, Çin ve Rusya’ya veriyoruz.
Çin’e ve Rusya’ya mecbur değiliz. Çünkü Çin’den teknoloji ithal etmiyoruz. Rusya’dan ithalatımız içinde petrol ve doğal gazın payı yüzde 37’dir.
Çin’den ithalata sınır getirmeliyiz, Rusya ‘ya alternatif ithalat imkanlarını aramalıyız.
2- Üretimde ithal girdi payı yüksektir.
Toplam ithalat içinde, üretimde girdi olarak kullanılan aramalı ile hammadde oranı yüzde 71,2’dir. Yatırım malı ithali düşük yüzde 133 tür. Bu ithalat mevcut yatırımların amortismanı – yenilenmesine ancak yeter. Tüketim malı ithalatı yüzde 15,7’dir. İki yıl önce bu oran yüzde 12 dolayında idi. (aşağıdaki tablo)
Dış ticaret açığından kurtulmak için Türkiye’de üretimde kullanılan ithal girdi payını azaltmak gerekiyor.Bunun içinde;
- Yüksek ithal girdi kullanan sektörlerde İthal İkamesi politikası uygulamak gerekir.
- Ara malları ve hammadde üretimine yüksek teşvik vermek gerekir.
- Kamu yatırımlarında ve alımlarda yerli üretim öncelik vermek gerekir.
- Yüksek teknoloji yatırımlarını artırmak ve bu paralelde Üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek gerekir.
- Bu uygulamaları sektörel ve bölgesel kalkınma planları doğrultusunda yapmak gerekir.
Elbetteki başta yatırım altyapısını oluşturmalıyız. Ama sonrasında niyet etmek ve başlamakta işin yarısını çözmek demektir.
Prof. Dr. Esfender KORKMAZ– esfenderkorkmaz.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
İhracatçıya Döviz Dönüşüm Desteği %3’e yükseltildi

Yayınlanma:
3 gün önce|
03/05/2025Yazan:
BankaVitrini
TCMB bir seri düzenlemeye gitti; bu düzenlemeler ile TL’ye olan güveni artırmak, döviz talebini azaltmak, bankacılık sistemindeki TL ağırlığını yükseltmek ve finansal istikrarı güçlendirmeyi hedefledi.
TCMB’den yapılan açıklamada döviz mevduatların karşılık oranları artırıldı. İhracatçıya verilen Dönüşüm Kur Desteği %2’den %3‘e yükseltilirken; İhracat Bedeli Asgari bozdurma oranı da %25’den %35‘e yükseltildi.
TCMB’den yapılan açıklamada aşağıdaki ifadeler yer aldı.
Türk lirasına (TL) geçişi desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır:
- Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 200 baz puan artırılmıştır.
- Yurt içi yerleşiklerle yapılan 1 yıla kadar vadeli yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlar için zorunlu karşılık oranı 400 baz puan artırılmış ve hesaplama yönteminde değişiklik yapılmıştır.
- Tüzel kişi TL mevduat payı yüzde 60’ın altında olan bankalara, ilgili pay için aylık 0,3 puan artış hedefi getirilmiştir.
- TL mevduat için tesis edilen zorunlu karşılıklara TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 84’ü yerine yüzde 86’sı oranında faiz veya telafi ödemesi yapılmasına karar verilmiştir.
- Hazine ve Maliye Bakanlığının kararına istinaden, İhracat Genelgesi’nde yapılan değişiklikle, ihracat bedellerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB) asgari satış oranının 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 35 olarak uygulanması kararlaştırılmıştır.
- Firmaların ihracat bedeli dövizlerinin TL’ye dönüşümünün desteklenmesi uygulaması kapsamında sağlanan döviz dönüşüm desteği oranı 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 3’e yükseltilmiştir.
KARARLAR NİÇİN ALINDI?
Bu düzenleme, bir önceki maddede belirtilen zorunlu satış uygulamasını tamamlayıcı bir teşvik mekanizmasıdır. Zorunlu %35’in üzerindeki döviz gelirlerinin de TL’ye çevrilmesini özendirmek için ihracatçılara maddi bir destek sunulmaktadır. %3’lük destek, ihracatçının çevirdiği döviz tutarı üzerinden hesaplanıp kendisine ek getiri olarak verilecektir. Bu sayede ihracatçı, dövizini bozdururken oluşabilecek kur farkı zararlarının bir kısmını telafi etmiş olacaktır. TCMB, dönüşüm desteğini artırarak TL’ye geçişi cazip kılmayı hedefliyor. Özellikle kur oynaklığının yüksek olduğu dönemlerde şirketler döviz tutmaya meyilli olabilir; ancak %3 gibi ek bir getiri, TL mevduata geçmenin getirisini yükselterek bu kararı kolaylaştırabilir. Ekonomik gerekçe olarak, gönüllü dönüşümü artırıp piyasaya daha fazla döviz girişi sağlamak ve TL talebini teşvik etmek sayılabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrıca bu dövizlerini bozduran firmalara vergi indirimleri gibi ilave teşvikler de tanımlamıştır (örneğin elde edilen destek tutarının vergisel avantajı), ki bu da kararın arkasındaki çok yönlü teşvik mantığını göstermektedir.
KARARLARIN OLASI ETKİLERİ NE OLUR?
Dönüşüm desteğinin %3’e çıkarılması, ihracatçılar için dövizlerini zorunlu oran üzerinde bozdurmayı daha kârlı hale getirecektir. Bu teşvikin etkisiyle ihracatçılar, zorunlu %35’in ötesinde döviz gelirlerini de gönüllü olarak Merkez Bankası’na satıp TL’ye çevirmeye daha istekli olabilirler. Sonuç olarak, Merkez Bankası’na satılan döviz miktarında artış ve buna paralel olarak TCMB rezervlerinde ilave yükseliş görülebilir. Bu durum TL likiditesini de artıracağı için iç piyasada kredi ve para arzına yansıyan olumlu etkiler yapabilir. TL’ye çevrilen dövizlerin bir kısmı muhtemelen TL mevduat veya yatırıma dönüşeceğinden, ülke içinde kalan döviz gelirlerinin ekonomiye kazandırılması söz konusu olacaktır. İhracatçılar cephesinde ise, sağlanan %3’lük destek bir tür kur riski sigortası işlevi görerek firmaların kur dalgalanmalarından korunmasına kısmen yardımcı olur. Yine de, eğer ihracatçının TL’ye çevirdiği tutar daha sonra hızla değer kaybederse %3’lük destek bu zararı tam karşılamayabilir; bu nedenle firmalar döviz bozma kararında genel ekonomik beklentileri de dikkate alacaktır. Genel itibariyle, dönüşüm desteğinin artırılması “zorunlu + teşvik” kombinasyonuyla ihracat gelirlerinin azami ölçüde TL’ye döndürülmesini amaçlayan bir politika setinin parçasıdır ve TL’ye geçiş stratejisinin ihracat gelirleri boyutunu güçlendirmektedir.
BAŞARILI OLUR MU?
Öte yandan, bu tür makroihtiyati tedbirlerin başarıya ulaşması, piyasa aktörlerinin davranışlarına ve genel ekonomik konjonktüre bağlı olacaktır. Faiz artışlarıyla desteklenen bu liralaşma adımları sayesinde, TCMB bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan da kur istikrarını sağlamayı hedeflemektedir. Sonuç olarak, her bir düzenlemenin ardındaki ortak ekonomik gerekçe, Türk lirasının kullanımını yaygınlaştırarak para politikasının etkinliğini artırmak ve ekonomiyi kur şoklarına karşı daha dayanıklı hale getirmektir.
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Prof. Dr. Esfender KORKMAZ: Ekonomik Sorunlar Artacak

Yayınlanma:
5 gün önce|
30/04/2025Yazan:
BankaVitrini
2025 yılında, Trump’ın getirdiği ticaret gerilimleri, Ortadoğu, Hindistan – Pakistan, Putin ve Rusya’nın tutumu gibi jeopolitik belirsizlikler ile gelişmekte olan ülkelerde dış borç temerrüt riskinin artması, iktisadi konjonktürü olumsuz etkilemiştir. Küresel büyüme oranı da yüzde 2 ve altında olacaktır.
Türkiye ise, riskler açısından sıkıntılı bir döneme girdi. Ekonomi yönetimine ve makro verilere bakarsak, ekonomik istikrar sorunu artacaktır.
Bir ülkede istikrarın sağlanması ve doğru çözümler için, mevcut konjonktürü doğru değerlendirmek ve verileri doğru tespit etmek gerekir.
1- Kuru laf karın doyurmaz
Bloomberg’de dün sabah Mehmet Şimşek konuştu. Türkiye’de yaşamayan ve Türkiye’yi tanımayan birisi televizyona bakınca, her şey güllük gülistanlık zanneder. Gerçekte ise iyi niyet ve optimistlik motivasyonu yükseltir; ancak aynı zamanda gerçekler çok farklı ise fahiş hatalara neden olur.
Mehmet Şimşek’in söyledikleri ve iyi niyeti, Türkiye gerçeklerinden çok farklıdır.
Bütçe kaynakları üretken yatırımlara gidecek diyor.
Ama bütçe açıkları artıyor. Bütçenin yüzde 55’i transfer harcamalarına gidiyor. Bu harcamalar zaten üretken değil. Yüzde 45’i cari harcamalara ve yatırımlara gidiyor. Ancak cari harcamalarının da büyük bir kısmı personel harcamalarına gidiyor. Yatırımların payı yüzde 7 dolayındadır. Bakan personel harcamalarından mı kısacak? Yahutta Cumhurbaşkanlığı harcamaları ve diyanet harcamalarını mı kısacak da üretken yatırımlara yönlendirecek? Zaten baştan beri mali disiplin dedi ve fakat bütçe açıkları arttığı gözlemleniyor.
Yerli ve yabancı sermaye yatırımlarına yüksek teşvikler verilecek diyor.
Teknoloji yatırımları desteklenecek diyor. İhracat teşvikleri artacak diyor. Ama yatırım yapılması için hukuki altyapı olması gerekir. Hukuki altyapı sorulunca benim konum değil diyor. Hukuki altyapı ve güven olmazsa, yatırım ortamı olur mu? Zaten artık doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi de azaldı.
Cari açık düşecek diyor?
Cari açığın temel nedeni, üretimde yüksek oranda ithal girdi kullanmamızdır. Yatırım ortamı olmayınca ve içerde ithal ikame yatırımları yapılmayınca cari açık kalıcı olarak düşmez.
Mehmet Şimşek, umudunu Euro -dolar paritesinin yüzde 10’u geçmesine bağlamış.
‘’Kamu iç ve dış borcunun GSYH’ya oranı düşük, yüzde 25’tir.‘’ diyor.
Bir defa iç ve dış borçların ekonomik etkileri farklıdır. Bu oran yalnızca finansman açısından anlam ifade eder. Kaldı ki ülkenin dış borçları önemlidir. İster devlet ister özel sektör olsun dış borçlar için dövize ihtiyaç vardır. Temerrüt sorunu ve kriz sorunu da döviz ihtiyacından dolayı ortaya çıkıyor.
Yetişmiş işgücü Türkiye’nin sermayesi diyor.
Ama beyin göçünden haberi yok galiba. Eğitimde dünyadan ne kadar geri düştüğümüzü de göremiyor.
Kayıt dışılıkla mücadele ediyoruz, diyor.
Ama ödemeler bilançosuna göre geçen sene ocak-şubat 2 aylık dönemde net hata ve noksan kaleminden kaynağı belirsiz döviz çıkışı 309 milyon dolar iken bu sene aynı iki ayda 2 milyar 549 milyon dolar oldu. Kayıt dışı çıkan döviz 8 kat artmış.
Ekonomi yönetimi gerçekleri göremezse, etkili çözümler de üretemez.
Bu kadar badireden sonra toplum Ziya paşanın meşhur sözünü benimsedi:
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
2- Doğru veriler yoksa, çözüm de yoktur.
TÜİK Mart ayı işsizlik verilerini açıkladı. İşsizlik oranı yüzde 7,9‘a gerilemiş görünüyor. Dahası işsizlik her yıl düşüyor. 2019 yılında 14,1 iken şimdi yarı yarıya düştü demektir. Bu demektir ki ekonomi yönetimi telaşlanmasın. Ama bu veriler, ister farklı iş tarifleri nedeni ile olsun, ister yanlış yorumdan olsun, Türkiye gerçekleri ile uyuşmuyor.
2021 mart ayında TÜİK’e göre işsiz sayısı 4 milyon 190 bindir. 2025 Mart ayında bu sayı 2 milyon 807 bine gerilemiş. Ne var ki, TÜİK’in işsiz saymadığı iş aramayanlar ve fakat iş bulsalar hemen başlayacak olanlarla iş bulma umudunu kaybedenler sayısı da aynı dönemde 3 milyon 615 binden 4 milyon 300 bine çıkmış. Eğer işsizliği çözmek istiyorsak, 2807 kişiye değil, 2807 artı 4300 eşittir 7 milyon 107 bin kişiye göre çözüm geliştirmemiz gerekir.
Dahası, 2021 mart ayında yüzde 10,1 olan işsizlik oranı yüzde 2,2 azalarak şimdi 7,9’a gerilerken, atıl işgücü oranı aynı dönemde yüzde 6,9 oranında artarak, 21,9’dan yüzde 28’e yükselmiş.
3- Gidişatı doğru okumak zorundayız.
Ekonomi yönetimi istikrar programı yapmadı ve ekonomiyi yalnızca algıyla yönetmeye çalışıyor. Bu nedenle üretici ve tüketiciye güven ve umut vermedi.
İç siyasette tutuklamalar, ekonomik ve sosyal gidişatı bozdu, negatif beklentiler oluştu.
Merkez Bankası anketinde hane halkının 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 59,3’tür. Beklentiler gerçekleşmeyi de negatif etkiler.
MB faizleri artırdı ve döviz sattı ve fakat dolarizasyonu engelleyemedi. 19 Mart 2025 tarihinden sonra döviz tevdiat hesapları 9 milyar dolar arttı. 14 Mart haftasında yüzde 40,26 olan döviz mevduat oranı da 18 Nisan haftasında yüzde 42,5’e çıktı.
Sanayi üretimi geriledi. 2021 baz yılına göre 2024 şubat ayında 103,1 olan endeks, 2025 şubat ayında 97,7 ye geriledi.
İSO PMİ endeksi 50 altına geriledi ve 48,3 oldu.
İlk çeyrek GSYH verileri açıklanmadı ve fakat gözlemlerimiz özel sektör yatırım yapmıyor.
Dış borçlarda temerrüt riski arttı. Çünkü CDS oranı yükseldi. Özellikle yabancı bankalardan her gün çok sayıda vatandaş başka ülkelerden vize veya vatandaşlık için yurt dışında gayrimenkul alıyor ve döviz gönderiyor. Cari açık geçen yıla göre arttı.
13 Mart 2025 bu köşede, yanlış bir siyasi karar olursa, sıcak para çıkar, kriz derinleşir dedim. Sıcak para çıkıyor. Dahası, doğrudan yabancı yatırım sermayesi de satıp çıkıyor. Döviz talebi artıyor. Yeni bir kur şoku daha yaşayacağız.
En risklisi de siyasi kararlarda ekonominin dikkate alınmıyor olmasıdır. Üretici ve tüketici mevcut krizin derinleşeceğini bilmeli ve önlem almalıdır.
esfenderkorkmaz.com
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (817)
- BANKA ANALİZLERİ (137)
- BANKA HABERLERİ (3.065)
- BASINDA BİZ (58)
- BORSA (436)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.820)
- GÜNCEL (2.996)
- GÜNDEM (3.111)
- RÖPORTAJLAR (47)
- SİGORTA (132)
- ŞİRKETLER (2.141)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (450)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (961)
- Ali Coşkun (15)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (22)
- Dr. Abbas Karakaya (63)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (513)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (36)
- Onur ÇELİK (22)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (78)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR

Faizle Enflasyon Düşmez: Çözüm Üretimde!

İstanbul ve Deprem Gerçeği!

Burgan Bank’tan yılın ilk çeyreğinde 552,9 milyon lira net kar

Türk Eximbank, iki İtalyan kuruluşla anlaşma imzaladı

Kur, Faiz ve Döviz Cinsinden Kredi Tercihleri: Şirketlerin Finansman Stratejilerinde Yanılgılar

Prof. Dr. KORKMAZ: Dış Açıklar Hepimizden Götürdü

Tarımda üretici olmak zorlaşıyor

Hintli Mukesh Ambani: Bedava Mobil uygulaması dağıtıp nasıl milyarder oldu?

İKLİM KANUNU NEDİR, TARIM VE HAYVANCILIĞA OLUMSUZ ETKİLERİ OLUR MU?

İşletmeler Zorda, Bankalar Suskun: Kredi Krizi Büyüyor

Peter Zeihan: Amerikan Düzeni’nin (Pax Americana) Sonu

FİRMALAR NAKİT İÇİN KIVRANIRKEN, KREDİLER NİÇİN DURDU!

Kuşaktan Kuşağa Servet Döngüsü: Varlık Nasıl Kurulur, Nasıl Tükenir?

Likidasyon ve panik: Ne var ne yok sat!
- EMLAK VERGİSİ ÖDEME EKRANI! Emlak Vergisi Ödeme Tarihleri Ne, Nasıl Ödenir? 2025 e-Belediye Emlak Vergisi Ödeme Ekranı 05/05/2025
- YENİDEN YÜKSELİŞTE! Altın yeni haftaya nasıl başladı? Rekor gelir mi? 05/05/2025
- Bakan Kacır açıkladı: Sanayiciyi destekleyici yeni adımlar... 05/05/2025
- TAM 14.1 MİLYAR DOLAR: Cumhurbaşkanlığı'ndan Uluslararası Yatırım Raporu 05/05/2025
- NİSAN AYI ENFLASYON ORANI MEMUR ZAMMI: Memur ve emekli maaşlarında 4 aylık enflasyon farkı yüzde kaç? 05/05/2025
- İSTANBUL TOPLU ULAŞIM ÜCRET TARİFESİ 2025! Öğrenci, tam aylık İETT, metro, metrobüs, Marmaray ne kadar, kaç TL basıyor? 05/05/2025
- Yatırımcı güveninde sürpriz toparlanma: Euro Bölgesi ekonomisine güven artıyor 05/05/2025
- 3G Capital Skechers’ı 9,4 milyar dolara satın alacak 05/05/2025
- ABD'de ISM hizmet endeksi Mart'taki düşüş sonrası toparlandı 05/05/2025
- Romanya Başbakanı Ciolacu istifa edecek 05/05/2025
- "Kia yeni modellerde geri dönüştürülmüş malzemeleri çokça kullanacak" 05/05/2025
- ÜFE-TÜFE makası 15 puanın üzerinde 05/05/2025
- TÜFE-TCMB faizi̇ makası 10,9 puana çıktı 05/05/2025
- Nisan’da aylık bazda fiyatı en çok artan gıdalar 05/05/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı