Ticaret erbabı 2023 yılını nasıl geçirdi, 2024 yılına ilişkin öngörüleriniz neler?
2023 yılı ülkemizin kuruluşunun 100’üncü yılı olması nedeniyle önemli bir yıldı, bu yıl aynı zamanda Ankara Ticaret Odamızın da 100’üncü yılını idrak ettik. Dünya son birkaç yıldır sancılı bir dönemden geçiyor. Pandemi ile başlayan süreç, Rusya-Ukrayna Savaşı, tedarik zincirlerinin bozulması, gıda ve petrol krizinin yansımaları derken 2023 küresel ekonomide pek çok açıdan zorluklarla geçen bir yıl oldu. Hemen yılın başında 6 Şubat’ta yaşanan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen deprem 11 ilimizde yıkıma neden olurken, tüm ülkeyi üzüntü ve yasa boğdu. Önce bölge ihtiyaçlarını karşılamak ardından da bölgenin bir an önce yeniden inşası için tüm ülke seferber oldu. Depremin olduğu bölgede inşaat sektöründe yoğunluğun artması işgücü taleplerini artırdı. Deprem bölgesindeki vatandaşların diğer şehirlere göç etmesi nedeniyle işgücü açığı oluşurken, bölge başka illerden işgücü için göç aldı. Depremin ekonomiye maliyetinin 104 milyar doları aştığı ifade ediliyor. Türkiye geçen yılın üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 4, yüzde 3,9 ve yüzde 5,9 oranlarında büyüme kaydetti. Bu veriler, her şeye rağmen 2023 yılının olumlu geçen ve pozitif verilerle tamamlanan bir yıl olduğunu gösteriyor.
Ticaret erbabının şu anda yaşadığı en önemli problemler ve çözüm önerileriniz neler?
Ticaret erbabının bu süreçte yaşadığı sorunları iki bölüme ayırabiliriz. Bunların bir bölümü iki yılı aşkın süredir devam eden yüksek enflasyondan kaynaklı sorunlar, ikinci bölümü de konjonktürden bağımsız bir şekilde yaşadığımız sorunlar. Ben ikincisinden başlamak istiyorum.
Ticari işletmeler olarak çalıştıracak eleman bulamama sorunumuz var. Ara eleman, bugün Türkiye’nin en önemli konusu durumunda. Ülke genelinde 208 üniversitede yüz binlerce gencimiz eğitim alıyor ancak bu donanımlar iş dünyasının ihtiyaçlarıyla kesişmiyor ne yazık ki. Meslek lisesi mezunlarının istihdam oranı yüzde 10’un altında gözüküyor. Birçok alanda ustalar, işini devredeceği çırak yetiştiremiyor. Üniversite mezunlarımız iş bulamıyor, meslek lisesi mezunlarımız istihdama katılmıyorsa bizim bu soruna nasıl çözüm üreteceğimizi oturup detaylıca düşünmemiz gerekiyor. Reel sektörün istihdam edecek eleman bulamamasında kamunun istihdam ve ücret politikalarının da payı büyük..
Taksit sayısındaki sınırlama yanı sıra kredi koşullarının zorlaştırılması iç ticaret hacmini nasıl etkiliyor?
Bireysel kredi kartlarındaki taksit sayısının sınırlandırılması ticaret hacmini daraltan bir unsur. Parasal sıkılaştırma bu noktada da geçerli. Ticari kesim açısından olumlu bir durum olmasa da hükümetimizin enflasyonu düşürme politikası çerçevesinde, uzun vadede faydaları dikkate alınınca anlaşılabilir bir durum.
Bu konu Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in bir beyanatıyla kamuoyuna yansımıştı. Kendisini ziyarete gittiğimizde, ticari kredi kartlarını da kapsayacağını düşünerek, buna ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlatmıştım. Sayın Bakan da beyanatında bireysel kredi kartı konusunu kastettiğini söylemişti. Türk reel sektörü, belki de dünyada ilk ve tek örnek olarak uzun yıllar çeki vadeli ödeme aracı olarak kullandı. Ancak çekte yaşanan sıkıntılar nedeniyle vadeli bir başka ödeme aracına ihtiyaç doğuyor. Bu nedenle ticari kredi kartlarına uygulanan taksit sayısının artırılması talebimizi dile getirdik. Ticari kredi kartlarında taksit bizim için çok önemli.
Bir süredir konkordato müessesesiyle ilgili sıkıntıları dile getiriyorsunuz? Bunu biraz açar mısınız?
Konkordato sisteminde alacaklının kendini güvencede hissedebileceği bir dayanağı maalesef yok. Sistem bir şirketi kurtarmak hedefiyle işlerken, o şirketten alacağı olan işletmelerin varlığını riske sokuyor. Bir zincir halinde işleyen ticari sistemde, alacağını tahsil edemeyen borcunu da ödeme konusunda sıkıntı yaşıyor. Böylelikle zincir bir yerden kırıldığında ticari sistem zarar görüyor. Konkordato ilan eden şirketin borcunu ödemek için değil koruma kalkanı için mahkemeye başvurduğu izlenimi oluşuyor
Alacaklıların koruma altına alınabilmesi ve konkordato kurumunun tam olarak işlevsellik kazanması için alacaklarda herhangi bir tenzilat yapılmaksızın alacağının ödenmesinin yasal güvence altına alınması gerekir. Aksi halde bir firma iflastan korunurken başka firmalarının iflasının önü açılıyor.
“Konkordato fonu kurulmalı”
Konkordato müessesesi alacaklıyı da gözetecek şekilde yeniden düzenlenmeli. Şirketi konkordato ilan edecek konuma getiren sahibi veya yöneticilerinin mal varlığına, borçları tamamen ödeninceye kadar el konulmalı. Alacaklılar da sıra beklemek yerine, oluşturulacak fondan tahsilatını yapabilmeli ve borçlu bu fona olan borcunu faiziyle birlikte belirlenen sürede ödeyebilmeli. Bu haliyle konkordato ilan eden firmanın bozulan mali durumu, diğerlerini de bozmadan sorun çözülebilir.
“İşçilik giderlerinin yükselmesi işletme giderlerini yükseltecek”
Ülkemizde ihracat pazarlarını genişletmeye yönelik çalışmalar devam ediyor. Ücretler genel seviyesindeki yükselmenin 2024 yılında işletmeleri zorlaması nedeniyle ülkemiz gündeminde yer alacağını söylemek mümkün. İşçilik maliyetlerinin yükselmesi, işletme giderlerini yükseltecek. 2024 yılında da Orta Doğu’da devam eden politik gerilim, küresel durgunluk, parasal sıkılaştırma politikaların etkileri, finansmana erişim sorunları ve enflasyon başlıca riskler arasında. Bunlara ilave olarak yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme konuları gündemimizde olacak. 2024 yılında ekonomide temel amaç enflasyonu düşürmek olacak. Faiz artırımının, alınan tedbirler sayesinde ekonomide belirgin bir yavaşlamaya, çok büyük sıkıntılara yol açmayacağına inanıyor; bu dönemi ekonomide daha iyi verilere ulaşabilmek, ülke olarak daha iyi günler görebilmek için katlanılması gereken geçici bir zorluk olarak görüyoruz. 2024 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomik programın sonuçlarını daha net görmeye başlayacağımızı düşünüyorum.
Uygulanan sıkı para politikası, ticaret camiasını nasıl etkiliyor?
Sıkı para politikası, finansmana erişim konuları ticareti elbette etkiliyor. Kredi faizlerinin yüzde 50’leri aştığı bir dönem yaşıyoruz. Finansman imkânı olarak kredi, işletmeler için çok önemli ancak bu ölçüde bir faiz, hiçbir işletme için uygun ve verimli değil. Dolayısıyla kaynak sıkıntısının yaşandığı ve bir süre daha yaşanacağı bir dönem içindeyiz. Bu noktadan elbette çıkış mümkündür.
Doğru, istikrarlı ve disiplinli bir şekilde alınan kararlar uygulanırsa ülkemizin çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyoruz. Enflasyonla mücadele sürecinde başarılı olundukça, iyileşme diğer alanlara da yansıyacaktır.
Ekonomim