Erol Taşdelen
BANKALARA ‘DÖVİZDEN UZAK DURUN’ BASKISI ARTIYOR

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
Erol Taşdelen
Üst üste gelen düzenlemeler ile ekonomi yönetiminin bankalara olan mesaj açık, “Mevduatta dolarizasyonun önüne geçmek için sen de çaba göster, yoksa bunun için seni cezalandırırım“. Bankalara müşterilerini dövizden uzat tutmaları için açık ve üstü kapalı baskılar yapılan düzenlemeler ile artmış durumda. Aslına bakılırsa; piyasanın dolarize olması mevduat yapısının ağırlıklı dövizde olması bankaların da işine gelmiyor ve aktif – pasif dengesini tutturmakta zorlanıyorlar.
BDDK verilerine göre 29 Nisan 2022 itibarıyla bankalarda bulunan toplam 6,1 trilyon TL toplam mevduatın 3,7 trilyon TL’lik kısmı %60,69’u Yabancı parada mevduatlardan oluşuyor. Kur Korumalı Hesaplarda biriken para 810,3 milyar TL oldu. Bu paranın da dövize endeksli olduğunu düşündüğümüzde Toplam Yabancı para mevduat 4 Trilyon 531 milyar TL’yi buluyor ki bu durumda dolarizasyon % 73,90 seviyesine çıkıyor.
Takipte zorlananlar için son yıllarda dövize yönelik talebi baskılamak ve dolarizasyonu engellemek için bankalar üzerinden yapılan düzenlemeleri özetleyelim.
Kur Korumalı Hesap : Ekonomi Kurmaylar dövizi TL’ye çevirenler için buldukları bir üründü. İlk haftadan başlayarak asıl kaynağın dövizin TL’ye dönüştürülmesinden olmadığı mevcut TL hesapların KKH’lara dönüştüğü ortaya çıkınca söylem “TL mevduatın dövize dönüşünü engelledik” şeklinde değişti. Merkez Bankası’nın Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları ile ilgili yaptığı düzenlemesine göre 15 Nisan 2022’ye kadar banka özelinde döviz mevduatlarının yüzde 10’unu; 8 Temmuz 2022’ye kadar %20’lik kısmı KKM’ye dönüştürmemesi halinde yıllık %1,50 komisyon cezası uygulayacağını açıklamıştı. KKH’larda Dövizden dönenlerin kur farkını Merkez Bankası öderken; TL’den KKH açanların kur farkının vergi gelirleri ile Hazineden ödenmesi tartışmaları devam ediyor. Zira, bu durumda alınan vergiler KKH’lara para transferi ile zengine gitmiş oluyor ve açıklanması çok zor bir durum. Yetmedi yabancılara da bu hesaplar açılmaya başlandı.
Bankalar müşterilerine KKH’larda devam etmesi için büyük çaba gösteriyor. Diğer taraftan da halen dövizde olan müşterilerin TL’ye dönmesi için çaba içine girecek. “Döviz mevduatı vadeli yapılmama” gibi banka içi kararlar olabileceği gibi bazı bankaların önümüzdeki dönemde Yabancı Para Mevduata eksi faiz uygulamasına şahit olursak şaşırmayalım.
İhracat Bedellerinin Merkez Bankası üzerinden işlem yapılması : İhracat bedellerinin TCMB kurları ile işlem yapılarak karşılığı dövizin de gün içinde Merkez Bankasına gönderilmeye başlaması ihracat bedellerinin Merkez Bankasında birikmesi hedeflendi. Önce %25’lik ihracat bedeli karşılığı kısa sürede %40 olarak değişti. İhracat bedeli TL’ye dönüştükten sonra ihracatçı tekrar dövizi banka satış kuru üzerinden piyasadan aldığı için aradaki makas kadar zarar ediyor, üzerine kurların yükselmesi ile geçen zamanda da zarar büyüyünce İhracatçılarda huzursuzluk artmış olmasına rağmen Ekonomi kurmayları taviz vermeden uygulamayı sürdürdü. Uygulama o kadar ani yapıldı ki hiçbir bankanın sistemleri buna uyumlu olmadığından ilk haftalarda işlemler günlerce sürdü.
Dövizli çek ödemelerin yasaklanması : TL’nin aşırı değer kaybı piyasalarda işlemleri dövize dönüştürüp piyasaları da dolarize edince ekonomi kurmayları 19 Nisan 2022 itibarıyla dövizli sözleşme yapmayı yasaklamadı ama ödenecek döviz çeklerin TL olarak ödeme zorunluluğu getirdi. Aksini yapanlara sözleşmenin her bir tarafı için ayrı ayrı olmak üzere 2022 yılı için 14.200 TL’den 118.500 TL’ye kadar idari para cezası kesilebilecektir eylemin tekerrür halinde, bu cezalar iki katı olarak kesilecektir ifadesi düzenlemede yer aldı.19 Nisan sonraki yazılan çekler için hangi kur uygulayacağı hala netleşmiş değil ve buradaki kaos devam ediyor. Zira bazı bankalar kendi kurunu uygularken, firmaların çoğu merkez bakası kuru üzerinden işlem kaydı yapıyor; firmalar arasında muhasebe olarak sorunlar oluşmaya başladı; ileriye yönelik borç / alacak davaları artacak gibi.
Ticari Kredi karşılıkları arttı : Firmaların döviz mevduat tutarları artmaya başlayınca ekonomi kurmaylar bunu “firmalar kredi kullanıp, döviz alıyor” olarak yorumladılar ve Merkez bankası Ticari Kredilere “zorunlu karşılık” oranlarını artırdı. Yeni karşılıklar duyurusuna göre Ticari Kredilerde bankalara dolayısı ile kredili Ticari Müşterilere yıllık en az %2 ile %3 ek artış maliyeti getirir. Zira, piyasada Rotatif/BCH krediler %20‘ler üzerinde iken çok az bankada olan yıllık Spot krediler de %30‘lara yükselmiş durumda. Çoğu banka 3 ay üzeri orta uzun vadede kredi vermiyor ve durmuş durumda.
Müşterilere FX ekranları kapatıldı : Ticari müşterilere açık olan ve döviz alım satım kolaylığı sağlayan FX ekranları bayram öncesi kapandı. Döviz alım satım yapacak firma şubesini arıyor; şube belirlenen limitler içinde ise işlemi kendisi yapıyor yüksek olan işlemlerde Banka Hazinesi aranıyor. Banka hazinesinde bu işi yapan da 2-3 personel olduğu düşünüldüğünde yüzlerce şubesi binlerce müşterisi olan bankalar 2-3 personel ile kur işlemi yapıyor. Kaosu tahmin etmek zor değil bir işlem saatlerce sürüyor ve kur oynaklığında firmaların ciddi zararı oluyor. Zira, FX ekranı banka hazinesine en yakın kuru vererek firmalara büyük kolaylık ve kar sağlıyordu. İthalatın %80’e yakını hammadde olan piyasada sanayicinin döviz almama şansı yok. FX ekranını kapamakla sadece işler yavaşlamış oldu ve sanayici zararına oldu biline.
Döviz işlemleri 10:00 – 16:00 arası olsun uyarısı
BDDK Bankalara döviz işlemlerinin 10:00-16:00 arası yapılması için uyarıda bulundu. Bu sayede sabah erken, akşam geç saatlerde spekülatif işlemlerin önünü kesmek olarak yorumlansa da o zaman bankaların mesai saatlerini de bu aralığa çekmek gerekmez miydi?
Döviz Kredilerde İhracat Bedel oranı artırıldı
TCMB Döviz Reeskont kredilerde daha önce kredi kadar ihracat şartı vardı. 2021’de bu ihracat taahhüttü kredinin iki katına çıkarıldı. Örneğin 1 milyon USD TCMB Reeskont kredisi kullanan firma 2 milyon USD ihracat yapması gerekiyor. Piyasadan tepkiler gelince bu sefer tamam 1/1 ihracat yapın ama kredi süresini 6 aya çektik dediler. Yoruma gerek yok, yıllık bazda aynı şey zaten.
Döviz alanlara vergi kondu
Sanayici ya da İhracatçı değilseniz, döviz alımlarında binde 2 vergi ödüyorsunuz. Kısaca, kamu otoritesi döviz almak isteyene ek maliyet yükledi. Kibarca “döviz alma” diyor.
CDS ORANLARI NEDEN ARTTI
Kredi Risk Primi olarak bilinen CDS ( Credit Default Swap ) oranları artması bir ülke için iyi bir şey değil. Bu oranların artması bankaların yurt dışı borçlanma şartlarını artırdığı gibi maliyetlerini de artırmakta. Bankalar dışında büyük firmaların da yurt dışı kaynaklı kredi kullandığı düşünüldüğünde Mayıs başında bu oranın Türkiye için 700’ü aşması durumu daha da zorlaştırıyor. Enflasyon, TL değer kaybı, Faiz oranlarının aynı anda artması düşünüldüğünde ki bu ancak bir ülke için kriz ortamında olur CDS oranının niçin arttığını sorgulamak yanlış olur. Yurt dışından da ülkenin görünümü iyi olmadığı anlamına gelir. Bankaların sendikasyon kredilerine dikkat edin 20-30 ülkenin 30-40 bankasından zor denkleştiriliyor. Bankalar bunu “talep çoktu” diye sunsalar da gerçek CDS oranında saklı. CDS oranını sadece ekonomi olarak değil siyasi ve toplumsal görünüm de direkt etkiliyor.
DCL KREDİLER NİYE VAR?
Dövize talep azalsın diye uğraşan TCMB ve BDDK işin ilginç tarafı ısrarla yazmama rağmen hala “DCL Kredilere” müdahale etmedi. “Ufak işlerle uğraşılacağınıza milyarlarca doları hacmine ulaşan CDL kredileri engelleyin” derim. Müşteriler üzerinden döviz pozisyon kapatılıp swap yapılıyor resmen. İçinde büyük yerli bir bankanın da bulunduğu bazı bankalar son bir yılda işi gücü bırakıp “TL DCL Hazine Kaynaklı Kredi (DCL (Dual Currency Loan)” pazarlıyor. Bu krediler müşteri ile anlaşılan kur üzerine çıkması halinde müşteri döviz olarak ödeme yapıyor. Kağıt üzerinde kredi TL ama ödemede çoğu Döviz ödendi üstelik döviz kredilerinde ihracat yapma zorunluluğu varken bu krediler o yasağı da delmiş oldu, başka bir ifade ile işi kılıfına uydurdular. Bu sayede döviz mevduatı da TL kredide karşılık olarak göstermiş midir(!) banka Hazinesi muhasebe olarak, onu da BDDK murakıpları araştırsın, TCMB önlem alsın artık. Mücadele ise buyurun kaçağı yazıyorum. Kurumların ağaca bakmaktan ormanı görememe durumu var burada. Döviz kredilerindeki düzenlemeler DCL krediler sayesinde delindiği için bu bankalara da ceza vermek gerekir bence.
Yaptırımları üst üste koyunca bankaların yükü artmış durumda. 2021’de yıllık 92 milyar TL kar yapan bankaların 2022 ilk çeyreğinde 63,2 milyar TL Net Kar açıklamalarına rağmen niçin huzursuz olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com
İlginizi Çekebilir
Erol Taşdelen
İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Yayınlanma:
18 saat önce|
22/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Orta Doğu’da uzun süredir devam eden gerilimin adı haline gelen İsrail ve İran arasındaki çatışma, son dönemlerde doğrudan askeri karşılaşmalara evrilecek kadar tehlikeli bir boyut kazandı. Şam’daki İran diplomatik temsilciliğine düzenlenen İsrail saldırısı ve ardından İran’ın doğrudan misillemesiyle taraflar ilk kez bu kadar açık şekilde birbirini hedef aldı. Bu makalede, tarafların öne sürdüğü tezler, uyguladıkları stratejiler, bu çatışmalardan çıkarılması gereken dersler ve uluslararası kurumların bu süreçteki performansı değerlendirilmektedir.
1. Tarafların Tezleri
İsrail’in Tezleri
-
Meşru Müdafaa Hakkı: İsrail, İran’ın vekil unsurlar (Hizbullah, Hamas, Husiler) aracılığıyla İsrail’e saldırdığını savunmakta ve buna karşı doğrudan İran hedeflerine müdahaleyi meşru görüyor.
-
Nükleer Tehdit: İran’ın nükleer silah elde etme çabası, İsrail açısından kırmızı çizgi olarak görülüyor.
-
Bölgesel Kuşatma Algısı: İran’ın Suriye, Lübnan ve Gazze üzerinden İsrail’i kuşatma stratejisine karşı refleks geliştirildiği belirtiliyor.
İran’ın Tezleri
-
Filistin’e Destek: İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarını “işgal” olarak niteleyen İran, direniş hareketlerini desteklemenin meşru bir hak olduğunu savunuyor.
-
Bölgesel Savunma: İsrail ve ABD’nin kendisine karşı ittifaklar kurduğunu, bu durumun İran’ı savunmaya ittiğini öne sürüyor.
-
Diplomatik Saldırıya Misilleme: Şam’daki konsolosluğun vurulmasını doğrudan İran’a savaş ilanı olarak kabul ederek, misilleme hakkını kullandığını iddia etti.
2. Uygulanan Stratejiler
İsrail’in Stratejisi
-
Hedef Odaklı Operasyonlar: Vekil aktörler yerine İran’ın askeri ve nükleer altyapısına nokta operasyonlar yapıldı.
-
İstihbarat Gücü: Mossad ve askeri istihbaratla hedef tespiti konusunda üstünlük sağlandı.
-
ABD ile Koordinasyon: ABD’nin koşulsuz desteği ile uluslararası arenada yalnız kalmama stratejisi benimsendi.
İran’ın Stratejisi
-
Kontrollü Misilleme: 300’e yakın füze ve İHA ile doğrudan saldırı yapılmasına rağmen, geniş çaplı savaştan kaçınıldı.
-
Vekil Güçler Üzerinden Baskı: Hizbullah, Hamas ve Husiler vasıtasıyla İsrail’in farklı cephelerde meşgul edilmesi sağlandı.
-
Uluslararası Mesaj Verme: Sınırlı saldırıyla, caydırıcılık oluşturulmaya çalışıldı; ancak kriz büyümesin diye ölçülü kalındı.
3. Alınacak Dersler
Askeri ve Teknolojik Perspektiften
-
Hibrit Savaş Gerçekliği: Modern savaşlar, doğrudan değil, vekil aktörler ve teknolojik araçlar üzerinden yürütülüyor.
-
İHA ve Füze Savaşları: İran’ın İHA kullanımı, İsrail hava savunmasının sınırlarını gösterdi.
-
Caydırıcılığın Yeni Ölçütleri: Artık caydırıcılık sadece askeri üstünlükle değil, teknolojik ve diplomatik uyumla sağlanıyor.
Bölgesel ve Küresel Perspektiften
-
İttifaklar Yeni Döneme Giriyor: Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler açık pozisyon almaktan kaçındı, bu da bölgesel kartların yeniden karıldığını gösteriyor.
-
Enerji Güvenliği Riski: Hürmüz Boğazı gibi stratejik geçişlerin riski, küresel enerji piyasasını etkiledi.
-
Nükleer Tehdit Gündemde: İran’ın nükleer programı, yeniden diplomatik ve askeri çözüm arayışlarını tetikledi.
4. Uluslararası Kurumların Rolü
Birleşmiş Milletler (BM)
-
Yetersiz Kaldı. Güvenlik Konseyi tarafları sadece itidale çağırabildi; bağlayıcı adımlar atılamadı. ABD’nin vetosu İsrail lehine oldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)
-
Sessizliğe Büründü. Konsolosluk saldırısı ve sivil kayıplar gibi ciddi meselelerde somut bir inceleme başlatılmadı.
Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları
-
Raporlar Yayınlandı ama Etkisizdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Af Örgütü gibi kurumlar çağrılar yaptı ancak diplomatik etki oluşturamadı.
İsrail ile İran arasındaki bu çatışma, klasik savaş paradigmasının dışına çıkan, hibrit ve vekil unsurlarla örülmüş yeni nesil çatışmalara örnek teşkil etmektedir. Teknolojinin, istihbaratın ve diplomatik koordinasyonun öne çıktığı bu yeni dönemde, uluslararası kurumlar mevcut refleksleriyle yetersiz kalmaktadır. Bu kriz, sadece İsrail ve İran için değil, tüm bölge ve dünya barışı açısından çok yönlü derslerle doludur.
Erol Taşdelen
Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Yayınlanma:
2 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Ekmek, binlerce yıldır sofraların temel besin kaynağıdır. Ancak günümüzde tüketilen ekmeklerin içeriği, üretim yöntemi ve hammaddeleri geçmişe kıyasla oldukça değişmiştir. Türkiye’de ekmek üretimi Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde yapılsa da, bazı katkı maddeleri ve endüstriyel yöntemler nedeniyle halk sağlığı açısından endişeler gündeme gelmektedir. Bu yazıda, Türkiye’deki ekmeklerde kullanılan katkı maddeleri, buğdayın genetik yapısıyla ilgili gelişmeler ve ekmek üretiminde uygulanan kimyasal işlemler ele alınacaktır.
1. Ekmeklere Katılan Maddeler Nelerdir?
Türkiye’de satılan ekmeklerin büyük bölümü, sadece un, su, maya ve tuzdan ibaret değildir. Özellikle endüstriyel üretimde yaygın şekilde katkı maddelerine başvurulmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
-
Askorbik Asit (E300): Hamurun dayanıklılığını artırmak için kullanılır.
-
Emülgatörler (E471, E472): Hacim artırıcı ve yumuşatıcı etki sağlar.
-
Enzimler: (amilaz, proteaz gibi) Ekmek içi yumuşaklığını ve raf ömrünü artırır.
-
Şeker ve Glikoz Şurubu: Renk ve tat verici olarak kullanılır.
-
Soya Unu ve Süt Tozu: Kıvam ve besin değeri açısından katkı sağlar.
Bu katkılar sayesinde daha hacimli, daha parlak ve uzun süre bayatlamayan ekmekler üretilmektedir. Ancak bunların sürekli tüketimi, özellikle hassas bireylerde sindirim sorunlarına neden olabilir.
2. Buğdayın Genetiği ile Oynandı mı?
Türkiye’de GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) buğday üretimi yasaktır. Ancak bu, buğdayın tamamen doğal olduğu anlamına gelmez. Modern tarımda yaygın olan hibrit ve ıslah edilmiş buğday türleri, genetik müdahale olmaksızın yüksek verimli ve dayanıklı çeşitler oluşturmak amacıyla laboratuvar ortamında seçilmiştir.
Özellikle 1950 sonrası yaygınlaşan “cüce buğday” türleri, geleneksel buğdaylara göre daha kısa boylu, verimli ve glüten oranı yüksek çeşitlerdir. Bu tür buğdaylar, özellikle ekmeklik un üretiminde yaygın olarak kullanılmakta, ancak yüksek glüten içeriği nedeniyle sindirim sorunları ve gluten intoleransı gibi sağlık şikayetlerinde artışa neden olmaktadır.
3. Kimyasal İşlemler ve Endüstriyel Teknikler
Modern ekmek üretimi, geçmişin geleneksel yöntemlerinden oldukça uzaktır. Endüstriyel üretim süreçlerinde uygulanan bazı işlemler şunlardır:
-
Unun Beyazlatılması: Bazı ülkelerde (ve geçmişte Türkiye’de de) benzoil peroksit gibi kimyasallar kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye’de bu tür kimyasalların kullanımı kısıtlıdır.
-
Hızlandırılmış Fermantasyon: Geleneksel ekmeklerde maya 6-8 saatlik uzun fermantasyonla çalışırken, fabrikasyon ekmeklerde bu süre 30-60 dakikaya kadar indirilebilmektedir. Bu da sindirimi zorlaştırabilir.
-
Yüksek Isı ve Kısa Süreli Pişirme: Raf ömrünü uzatmak ve üretimi hızlandırmak için yüksek ısıda kısa sürede pişirme yöntemleri tercih edilir. Bu, besin değerini azaltabilir.
-
Yumuşaklık İçin Katkılar: Raf ömrünü uzatmak ve bayatlamayı geciktirmek için kimyasal yumuşatıcılar, enzim karışımları ve katkı maddeleri kullanılır.
4. Halk Sağlığı ve Eleştiriler
-
Halk ekmek gibi kamu kurumlarının ürettiği ekmekler daha güvenli kabul edilse de, katkı maddesiz değildir.
-
Ucuz ekmek üretiminde kalitesiz un, fazla katkı maddesi ve hızlı üretim döngüsü nedeniyle sindirim sorunları ve sağlık riskleri artabilir.
-
Özellikle çocuklar, yaşlılar ve hassas bünyeli bireyler için bu katkıların uzun vadeli etkileri dikkatle incelenmelidir.
5. Daha Sağlıklı Ekmek Tüketimi İçin Öneriler
-
Ekşi mayalı ve uzun süre fermente edilmiş ekmekler tercih edilmelidir.
-
Tam buğday unu veya taş değirmende öğütülmüş un kullanılarak yapılan ürünler besin değeri açısından daha zengindir.
-
Katkı maddesi içermeyen, güvenilir butik fırınlardan ya da köy fırınlarından alışveriş yapılabilir.
-
Etiket okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. “Un, su, maya, tuz” dışında çok sayıda içerik varsa uzak durulmalıdır.
Ekmek, basit bir besin gibi görünse de üretim sürecinde kullanılan maddeler ve buğdayın yapısal değişimleri nedeniyle sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’de GDO’lu buğday kullanılmıyor olsa da, modern tarım ve endüstriyel üretim süreçleri buğdayın doğallığını tartışmalı hale getirmiştir. Katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılmış, hacim artırılmış, estetik olarak cazip hale getirilmiş ekmekler, besin değerinden ve sindirim kolaylığından uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketici tercihi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
Erol Taşdelen
Eşler Arasında Finansal İhanet: Aileyi Sessizce Yıkan Tehlike

Yayınlanma:
2 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Aile içinde güven sadece duygusal sadakate değil, maddi şeffaflığa da dayanır. Ancak bazı çiftler arasında, dışarıdan görünmeyen ama ilişkinin temelini sarsan bir ihanet türü yaşanır: Finansal ihanet.
Bu yazıda finansal ihanetin ne olduğu, hangi biçimlerde ortaya çıktığı, aile üzerinde nasıl etkiler yarattığı ve nasıl önlenebileceği üzerinde duracağız.
Finansal İhanet Nedir?
Finansal ihanet, eşlerden birinin diğerinden gelir, borç, harcama ya da yatırım bilgilerini saklaması, mali kararlarda tek taraflı ve gizli hareket etmesi anlamına gelir. Bu davranış biçimi, evlilikteki güven bağını derinden sarsar ve duygusal sadakatsizlik kadar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Finansal İhanetin Biçimleri
Finansal ihanet farklı şekillerde kendini gösterebilir:
-
Gizli kredi kartları: Eşten habersiz alınan ve yüksek harcamalara neden olan kartlar.
-
Gizli gelirler: Ek gelirlerin ya da primlerin gizlenmesi.
-
Gizli borçlar: Krediler, kefaletler ya da riskli borçların saklanması.
-
Kontrol dışı harcamalar: Pahalı alışverişlerin, kumar veya bağımlılık harcamalarının gizlenmesi.
-
Varlık saklama: Altın, döviz, borsa yatırımları gibi varlıkların eşten gizlenmesi.
Neden Yapılır?
Finansal ihanetin arkasında genellikle şu motivasyonlar yatar:
-
Güvensizlik: Eşin para yönetme becerisine güvenmeme.
-
Kontrol arzusu: Ekonomik gücü elinde tutma isteği.
-
Bireysel özgürlük arayışı: Bağımsız maddi hareket alanı oluşturma çabası.
-
Kötü alışkanlıklar: Kumar, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılıklar.
-
İletişim eksikliği: Maddi konularda yeterince konuşmama ve ortak dil kuramama.
Aile Üzerindeki Etkileri
Finansal ihanet sadece iki eş arasında değil, tüm aile üzerinde olumsuz etkilere neden olur:
1. Güven Krizi
Eşlerin birbirine olan güveni zedelenir. Duygusal uzaklaşma başlar.
2. Sürekli Tartışmalar
Harcamalar ve borçlar üzerine bitmeyen tartışmalar ortaya çıkar. İletişim bozulur.
3. Ekonomik Sarsıntı
Gizli borçlar ya da savurgan harcamalar aile bütçesini çökertir. Kredi notları düşebilir, icra süreçleri başlayabilir.
4. Çocukların Psikolojisi
Evdeki stresli ortam çocuklara da yansır. Güvensizlik ve kaygı gelişebilir.
5. Boşanma Riski
Finansal ihanet birçok boşanma davasında gerekçe olarak gösterilir. Özellikle tekrar eden vakalar ilişkiyi kurtarılamaz hale getirebilir.
Nasıl Önlenir?
✅ Şeffaf Finansal İletişim Kurun
Harcamalar, gelirler ve borçlar hakkında açık konuşulmalı. Aile bütçesi birlikte yapılmalı.
✅ Ortak Hesap ve Bilgilendirme
Erişimi her iki tarafın da sağladığı ortak hesaplar kullanılmalı. Gizli işlem yapılmamalı.
✅ Finansal Danışmanlık
Profesyonel destekle aile bütçesi yeniden düzenlenebilir.
✅ Evlilik Terapisi
Güven kaybı büyükse, ilişkisel destek alınmalı.
✅ Finansal Eğitim
İki taraf da bütçe yapmayı, tasarrufu ve yatırım bilincini geliştirmeli.
Finansal ihanet, evliliklerde görünmeyen ama en yıkıcı krizlerden biridir. Güveni ve ekonomik düzeni sarsarak aile birliğini tehdit eder. Bu nedenle çiftler, maddi konularda dürüstlük ve açıklık ilkesini temel prensip haline getirmelidir.
Unutulmamalı ki, bir evliliği sadece aşk değil; ekonomik sadakat de ayakta tutar.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.141)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.217)
- GÜNDEM (3.194)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.245)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.054)
- Ali Coşkun (23)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (7)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

GAZİANTEP OSB’de 5 günde 7 firma Konkordato aldı

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Trump: ABD’nin saldırıları İran’ın nükleer tesislerini yok etti

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Ekonomik Programın “Geçici Yan Etkileri”: Gerçekten Geçici mi?

TOBB Başkanı: KOBİLER AYLIK KREDİ BÜYÜME SINIRI DIŞINA ALINMALI

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı
- Son dakika: Süper Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 22 Haziran 2025 Pazar akşamı Süper Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 22/06/2025
- Son dakika: Bugünkü Şans Topu çekilişi sonuçları belli oldu! 22 Haziran 2025 Şans Topu bilet sonucu sorgulama ekranı! 22/06/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI SON DAKİKA: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 22/06/2025
- SON DAKİKA ÇILGIN SAYISAL LOTO SONUÇLARI 21 HAZİRAN 2025 | 377.594.169 TL büyük ikramiyeli Çılgın Sayısal Loto sonuçları nasıl öğrenilir? 22/06/2025
- Bakan Kurum açıkladı: Deprem konutları teslimatında 250 bini aştık, asrın imar seferberliği hızla sürüyor 21/06/2025
- Bakan Bayraktar: Enerji sektörümüz oldukça güçlü ve dayanıklı durumda 21/06/2025
- Borsada en çok kazandıran ve kaybettiren hisseler belli oldu 21/06/2025
- Altın ABD-İran gerilimiyle yükseldi 23/06/2025
- Trump: Rejim İran'ı tekrar büyük yapmıyorsa neden rejim değişikliği olmasın? 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 23 Haziran 2025 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (23.06.2025) 22/06/2025
- Rusya’nın BM Temsilcisi: ABD Pandora’nın kutusunu açtı 22/06/2025
- BM: ABD’nin saldırısı bölge için tehlikeli bir dönüm noktası 22/06/2025
- İran’dan ABD’ye misilleme kararı 22/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı