Connect with us

GÜNDEM

Bebekken çöpe bırakıldı teknoloji mucidi oldu: Freddie Figgers

Yayınlanma:

|

Freddie Figgers’a ilk bilgisayarı 9 yaşındayken alındı. Bu gerçi eski ve bozuk bir bilgisayardı ama onun teknoloji aşkının ve kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde, bir mucit, bir girişimci ve telekom milyoneri olmasını sağlayan hayat yolculuğunun başlangıcı oldu.

“Koşullarınızın kim olduğunuzu belirlemesine izin vermeyin.”

31 yaşındaki girişimci Freddie Figgers’ın herkese ilk tavsiyesi bu.

8 yaşındayken babası Nathan’a, nerede ve nasıl doğduğunu sorduğunda unutulmaz bir yanıt almıştı.

“Bana ‘Dinle seninle açık konuşacağım Fred. Senin biyolojik annen seni terk etti. Ben ve Betty Mae seni koruyucu ailelere göndermek istemedik ve evlat edindik. Sen benim oğlumsun’ dedi” diye anlatıyor.

Freddie, doğduktan hemen sonra Florida’nın kırsal bir bölgesinde büyük bir çöp konteynerinin yakınına terkedilmiş olarak bulunmuştu.

“Bana bunları anlattığında, ‘Tamam çöpüm ben’ diye düşündüm, istenmediğimi hissettim. Ama babam omuzumdan tutup ‘Dinle beni, bunun hiç bir zaman seni üzmesine izin verme’ dedi.”

Freddie’yi evlat edinen Nathan Figgers, ufak tefek tamirat işleri yapan bir usta, eşi Betty Mae Figgers ise tarım işçisiydi.

1989 yılında yani Freddie’nin dünyaya geldiği yıl 50’li yaşlarındaki Figgers çifti, Kuzey Florida’da 8 bin kadar nüfuslu kırsal bir yerleşim olan Quincy’de yaşıyorlardı.

Nathan Figgers, Betty Mae ile birlikte Freddie (sağda)
Fotoğraf altı yazısı,Nathan Figgers, Betty Mae ile birlikte Freddie (sağda)

Figgerslar daha önce bir çok çocuğa koruyucu aile olarak bakmışlardı ama iki günlük Freddie’yi oğulları olarak evlat edinmeye karar verdiler.

Freddie Nathan ve Betty Mae’de ihtiyacı olan bütün sevgiyi bulduğunu ama Quincy’deki çocukların bazen çok zalim olabildiğini anlatıyor.

“Çocuklar benimle alay edip ‘Çöplük bebeği’ , ‘Çöp oğlan’, ‘Seni kimse istemiyor’, ya da ‘Pissin sen’ gibi şeyler söylerlerdi. Bazen okul otobüsünden indiğimde arkadan gelip beni yakalayan çocuklar beni çöp bidonuna atarlar ve gülerlerdi.”

Çocukların sataşmaları öyle bir noktaya geldi ki babası artık onu otobüs durağında bekliyor ve eve kadar onunla birlikte yürüyordu. Ama çocuklar Nathan’a da laf atmaktan geri durmuyorlardı.

Freddie için Nathan ve Betty Mae birer kahraman ve rol modeliydi.

“Babamı bazen hiç tanımadığı insanlara yardım ederken, evsizlere yiyecek götürürken görürdüm. İnanılmaz bir adamdı ve ikisi beni alıp yetiştirmişlerdi, işte ben de böyle biri olmak istiyordum.”

Betty Mae ve Nathan Figgers
Fotoğraf altı yazısı,Betty Mae ve Nathan Figgers

Hafta sonları Freddie ve Nathan çöp konteynerlerini dolaşır ve evlerden atılmış eşyalar arasında işe yarar bir şeyler olup olmadığına bakarlardı. Freddie’nin gözü bilgisayarlardaydı.

“Eski bir deyiş vardır. ‘Birinin çöpü başkasının hazinesidir’ derler. Ben de bilgisayarlara meraklıydım. Hep bir Gateway bilgisayarım olsun istiyordum ama o sırada alacak paramız yoktu.”

Sonunda bir gün, Freddie 9 yaşındayken Goodwill adındaki ikinci el eşya dükkanına gittiler ve orada çalışmayan eski bir Macintosh bilgisayar gördüler.

“Tezgahtarı ikna ettik. ‘Hey Size 24 dolara bırakırım’ dedi. Aldık eve getirdik. Sevinçten çıldıracak gibiydim.”

O sırada Freddie zaten radyolar, çalar saatler ya da video çalarlardan oluşan bir çok elektronik cihazla içli dışlı olmuştu. O andan itibaren bütün ilgisi bozuk Mac bilgisayarına yöneliyor.

“Eve gittiğimizde çalışmadı. Ben de tek tek parçalarına ayırdım. Bakarken kapasitörlerin bozuk olduğunu fark ettim. Lehim tabancam vardı. Babamın radyolu çalar saatinden aldığım parçaları bilgisayarın kapasitörlerinin yerine lehimledim.”

Aşağı yukarı 50 denemeden sonra, bilgisayar sonunda çalışıyor. İşte o an Freddie, hayatı boyunca teknolojiyle uğraşmak istediğine karar veriyor.

Freddie Figgers
Fotoğraf altı yazısı,Freddie Figgers küçük bir çocukken

“Bilgisayar, çocukların benimle dalga geçmesinin verdiği bütün acıyı almıştı” diyor.

Ne zaman okulda birisi sataşsa içinden “Eve gidince bilgisayarımla oynayacağım” diye düşünerek yatışıyor.

12 yaşına geldiğinde becerileri başkalarının da dikkatini çekmeye başlıyor. Okul sonrası kulübünde, diğer çocuklar bahçede oynarken, Freddie okulun bilgisayar laboratuvarındaki bozuk bilgisayarları onarmaya girişiyor.

“Sabit diski bozuksa değiştiriyordum. Hafızası yetersizse RAM ekliyordum” diyor.

Okul sonrası faaliyetlerin sorumlusu aynı zamanda Quincy’nin belediye başkanıydı ve Freddie’nin bozuk bilgisayarları birer birer hayata döndürdüğünü görünce, anne ve babasını alıp belediye binasına gelmesini istedi.

“Belediye binasına gittiğimizde bana bir arka odadaki bilgisayarları gösterdi. Aman Tanrım, belki 100 tanesi üst üste dizilmişti. Başkan, ‘Bunların tamir edilmesi lazım’ dedi.”

O andan itibaren Freddie okuldan sonraki bütün zamanını, saati 12 dolara, bu bilgisayar yığınını tek tek tamir etmeye harcıyor.

“Parası mühim değildi aslında. Sevdiğim bir şeyi yapma fırsatıydı ve çok zevk alıyordum.”

Freddie Figgers ilk Macintosh ile
Fotoğraf altı yazısı,Freddie Figgers tamir ettiği ilk Macintosh ile

Bir kaç yıl sonra bir programlama fırsatı çıktı. Quincy kentinin su basıncını ölçen saatleri kontrol edecek bir sisteme ihtiyaç vardı ve şirket bunu yapacak bir bilgisayar programının yazılımı için 600 bin dolar vereceğini açıklamıştı.

Kentin yöneticilerinden biri “Hey Freddie tam bir bilgisayar faresi. Belki bu işi yapabilir” dedi.

“Ben de ‘Efendim fırsat tanırsanız ben aynen bu programı yazabilirim’ dedim. O da bana ihtiyaç duyulan programı kurma fırsatı verdi. 600 bin dolar almadım. Normal ödememi alıp eve döndüm.”

Bu Freddie’nin hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Daha 15 yaşındaydı fakat anne ve babasını üzen bir kararla okulu bırakıp kendi bilgisayar işini kurmaya karar verdi.

“Eğitim, iş bulma, emeklilik döngüsüne inanıyorlardı. Ben bu zinciri kırıp başka bir şey yapmak istedim” diyor.

Bir iki yıl içinde Freddie’nin işi giderek büyür ve başarı kazanırken, babası Nathan hızlı bir Alzheimer sürecine giriyor.

Geceleri aniden uyanıp o gece televizyonda gördüğü bir şeyi aynen tekrarlamaya başlıyor. Bazen sabahları bir kalkıyor ki Nathan ortadan kaybolmuş.

Alzheimer’ın yol açtığı bir şey bu. Bazen tam giyinmeden ama her zaman ayakkabıları ayağında dolaşmaya çıkıyor.

Bu gelişme Freddie’nin ilk icadının da sebebi oluyor.

“Babamın ayakkabılarını aldım. Tabanında bir oyun oluşturup içine 90 megahertz gücünde bir hoparlör, mikrofon ve geniş bir bölgesel ağ kartı yerleştirdim. Bunu bilgisayarıma entegre ettim. Bunlar Apple veya Google harita uygulamalarından önce oldu hep. Bilgisayarım üzerinden de Tomtom’la birleştirdim.

“Babam ortadan kaybolunca bilgisayarımda bir düğmeye basıp, “Hey baba, neredesin?” diye sorabiliyordum. Ayakkabısındaki cihazdan çıkan sesle bunu duyuyor ve ‘Fred, nerede olduğumu bilmiyorum’ diyordu.”

Freddie bu noktada GPS izini sürerek babasının yerini buluyor ve gidip onu alıyordu. Bunu muhtemelen 8 kere falan kullandığını anlatıyor.

Freddie Figgers
Fotoğraf altı yazısı,Freddie Figgers gençlik yıllarında

Nathan’ın durumu iyice kötüleştiğinde, aileden onun bir bakım evine gitmesini isteyenler oluyor fakat Freddie bunu reddediyor. Onun yerine babasını iş toplantıları da dahil her yere yanında götürmeye başlıyor.

“O beni terk etmedi, ben de onu terk etmeyecektim elbet” diyor.

Müşterilerini ziyarete gittiğinde Nathan’ı arabanın arka koltuğunda havalandırmayı ve radyoyu açık, direksiyonu kilitli otururken bırakıyordu.

“Bir keresinde toplantıdaydım, pencereden bir baktım ki, Tanrım, babam arka pencereyi indirmiş oradan dışarı çıkmıştı. Panikledim o an ve mahcup da oldum ama ‘Hey gitmem lazım benim’ dedim” diye anlatıyor.

Freddie toplantıdan apar topar çıkıyor, babasını yakındaki otoparkta otururken bulup rahatlıyor.

Nathan 2014 yılında 81 yaşında öldüğünde Freddie 24 yaşına gelmişti.

“Açıkçası beni yıktı. Çünkü bütün istediğim babamı mutlu etmekti” diyor.

Freddie pabuca yerleştirilen iz sürme aleti buluşunu 2,2 milyon dolara satmış, parasının gelmesini bekliyordu.

Nathan hep 1993 model bir Ford pikap kamyon ve bir balıkçı teknesi sahibi olmak istemişti, onları alacaktı. Ne yazık ki Freddie’nin bunları almaya gücü yettiğinde çok geç olmuştu.

“Bu gerçekten benim gözümü açan bir şey oldu ve bana paranın bir araçtan başka bir şey olmadığını öğretti. Ben bu dünyayı terk etmeden önce burayı eskisinden daha iyi bir yer haline getirmek için elimden ne geliyorsa yapacağım.

“Babama bakıyorum. Zengin değildi ama çok sayıda insanın hayatını etkiledi ve ben de karşılaştığım herkese karşı adil olmayı ve elimden gelen yardımı yapmayı istiyorum.”

Freddie Figgers

Bu aşamada Freddie bir başka akıllı cihaz icad etti. Bu da yine kişisel deneyiminden ilham aldığı bir şeydi. Annesinin amcasına, daha 8 yaşındayken yaptıkları bir ziyaret buna vesile oldu.

“Gittik, annemle babam kapıyı çalıyor ama o kapıya gelmiyordu. Babam ‘Hey Fred cama tırmanıp içerden kapıyı açabilir misin?’ diye sordu.”

Freddie içeri girip içerden anne ve babasına kapıyı açtı. Her şey normal görünüyordu. Annesinin amcası şöminenin yanındaki iskemlede hareketsiz duruyordu.

“Babam ona doğru yürüdü ve anneme dönüp ‘Betty Mae, amca ölmüş’ dedi”

Akrabaları şeker komasına girmiş ve o yüzden ölmüştü.

“Diyabet hastası birini düşünün. Kan şekerlerini kontrol ettiklerinde bunu bir yere yazmaları kayıt tutmaları gerekiyor. Annemin amcası bunu kaydetse de, yaşadığı kırsal bölgede bunu değerlendirecek kimse yoktu” diyor.

Freddie 22 yaşına geldiğinde bir akıllı glukometre icad etti. Bu alet kişinin kan şekerini anında ölçüyor ve en yakın akrabasına iletiyor, ayrıca elektronik sağlık kayıtlarına da not düşüyordu. Böylece bir doktor gerektiği zaman bunları kontrol edebiliyordu. Alet ayrıca kişinin kan şekeri normalin üzerindeyse uyarı mahiyetinde sarı bir alarm yolluyordu.

Ama Freddie daha büyük bir proje üzerinde de çalışmaya başlamıştı. ABD’deki çoğu kırsal bölgenin 2G ya da 3G ağlarına erişiminin olmadığının ve Quincy’de yaşayanların hala internete bir hattı aramak yoluyla ulaşabildiğinin farkındaydı.

Bu kırsal bölgelerde iletişim imkanlarını geliştirmek istiyordu. 2008 yılında Federal İletişim Komisyonu’na çok sayıdaki başvurularının ilkini yaptı ve kendi telekom şirketini kurmak için ruhsat istedi.

“Onlara büyük telekom şirketlerinin buralara gelip nüfusu 1000’den az bu yerleşimlere altyapı yatırımı yapmayacağını anlatmaya çalışıyordum.”

Bu kolay olmadı. Hatta Freddie’nin söylediğine göre tam 394 kez başvurması ve çok masraf yapması gerekti.

Fakat 2011 yılında Freddie 21 yaşında ABD’nin en genç telekom işletmecisi oldu. Ve NBC televizyonunun haberine göre Figgers Communication, ülkede, siyah bir Amerikalıya ait tek telekomünikasyon şirketi.

Freddie ilk günlerde bütün işleri kendi yaptı. İlk cep telefonu kulesini bizzat kendi dikmekten, fiber optik kabloları döşemeye kadar.

Freddie Figgers, eşi Natlie ve kızları
Fotoğraf altı yazısı,Freddie Figgers, eşi Natlie ve kızları

Florida’nın kuzeyi ve güney Georgia’nın kırsal bölgelerine hizmet götürerek başladı ve şirketi istikrarlı bir şekilde büyüdü. 2014 yılına gelindiğinde Freddie Figgers F1 adlı bir akıllı telefon çıkardı. Bu cihaz taşıyan kişi saatte 16 kilometrenin üzerinde bir hızla gittiğinde bunu fark edip “güvenlik ayarı”na geçiyor ve insanların araba sürerken mesaj atmasını engelliyor.

2019 yılında piyasaya çıkan Figgers F3 modeli ise bazı blogcular tarafından tanıtıldığı kadar ileri olmadığı yönünde eleştirildi.

Freddie BBC’ye “Amacımız bir yandan kaliteli ve ileri ürünleri ucuza sunarken diğer yandan dürüst ve şeffaf olmak” diyor.

Freddie’nin 83 yaşındaki annesinde de şu sıralar Alzheimer başlangıcı var. Annesinin onun başarılarıyla çok gururlu olduğunu ve icad ettiği glukometrenin, amcasının hayatını kurtarabilecek önemli bir alet olduğunu bildiğini söylüyor.

2015 yılında savcı Natlie Figgers ile evlenen Freddie’nin şimdi küçük bir kızı var.

İşinin yanı sıra kurduğu vakıf üzerinden eğitim ve sağlık projelerine yatırım yapıyor, dezavantajlı çocuklar ve ailelerine yardım ediyor. Son projeler arasında koruyucu ailelerle kalan çocuklara bisiklet ve koronavirus pandemisi süresince sağlık çalışanlarına koruyucu malzeme temini de var.

Freddie küçük kızına hayatta vereceği en önemli tavsiyenin “hiç bir zaman vazgeçme, dünya ne kadar soğuk ve karanlık görünürse görünsün, vazgeçme” olacağını söylüyor. Ayrıca karşısına çıkan herkesin hayatında olumlu bir iz bırakmayı önemsiyor. Bu düşünce ona babası ve bir numaralı destekçisi Nathan’dan miras.

BBC

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.