Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

‘Bizler inandık siz de inanın’ Türk Lirasına geçiş zamanı geldi mi?

Yayınlanma:

|

Yılın son ayının ilk işlem gününe başlamadan önce, hafta genelinde yaşadığımız önemli gelişmelerin üzerinde geçmekte büyük fayda görüyoruz. Öncelikle, Reuters haberinde, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkilinin, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın NATO’daki mevkidaşlarına İsveç’in şu an mecliste tartışılan başvurusuna ilişkin sıkı çalıştığını ve İsveç’in ittifaka yıl bitmeden önce katılabileceğini söylediğini belirtti. Hatırlanacağı üzere, İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından geçen sene Mayıs ayında NATO’ya üye olmak için başvuruda bulunurken, Ankara bu yıl Nisan ayında Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusunu onaylayıp, İsveç’in başvurusunu bekletmişti.

İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün onaylanmasına ilişkin teklif TBMM Dışişleri Komisyonu’na geçen ay gönderildi. Tasarı komisyonda kabul edilirse Genel Kurulda oylanacak. Genel Kuruldan geçmesi hâlinde Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanarak yürürlüğe girecek. Başvurunun onaylanmasında yaşanan gecikme Ankara’nın müttefikleri ile ilişkilerini ve Batılı devletler ile bağlantılarının da bir testi olarak görülüyor. Daha da basit bir yaklaşımla, TBMM İsveç’in üyeliğini onaylarsa, ABD Başkanı Biden’ın da Kongre’de Türkiye’ye F-16 satışına karşı var olan tereddütleri ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Böyle bir gerçekleşmenin de sıkıntılı bir patikada ilerleyen Türkiye – ABD ilişkileri daha da iyi bir noktaya taşıyacağını not edelim. Unutmamak gerekiyor ki, Batı alemi ile olan ilişkiler, arzulanan yabancı fon girişleri için de iyi bir gösterge olarak kabul görüyor.

Dışişleri cephesinde yaşanan olumlu gelişmelerden sonra, TCMB Başkanı Gaye Erkan’ın da hafta ortası İstanbul Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada güven telkin etmesi veya ‘kükremesi’ sonrasında faiz artırım patikası ile ilgili görüşümüzü de bir miktar revize etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Erkan’ın konuşmasından, TCMB’nin enflasyonun 2024 yılsonu hedefine ulaşması için gerekli olması hâlinde faiz artırımlarına devam edeceği yönünde bir sonuca ulaştık. TCMB’nin geçen hafta sonuçlanan olağan PPK toplantısı ardından politika faizinin Aralık ve Ocak aylarında yapılacak artırımlarla %45,00 seviyesine getirerek durduracağını düşünmüştük. Hâlen daha aynı noktada olsak da, 2024 yılı boyunca enflasyonu baskılamak için faizin yüksek seyredeceği ve beraberinde %50 seviyesine kadar da artırılabileceğini düşünüyoruz.

TCMB Başkanı Erkan’ın hemen hemen her ortamda ‘bizler inandık siz de inanın’ diyerek güven telkin etmesine paralel dün akşam saatlerinde Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P, olağan değerlendirme takviminin dışında yaptığı değerlendirme ile Türkiye’nin kredi notunun görünümünü durağandan olumluya çevirdi. Bu adımın diğer rating kuruluşlarınca da takip edilmesini bekliyoruz. Lâkin, ekonomi yönetiminin bunca çabasına rağmen çok düşük seviyelerde olan kredi notunun kendisinin artmaması (görünümünün artması) piyasa yansıması da sınırlı tutacaktır.

Yapılan doğru ‘işlere’ paralel yabancı yatırımcıların da son haftalarda TL ve TL cinsi varlıklara ilgi göstermeye başladıklarını görüyoruz. Hafta başında, 2 trilyon dolar değerinde varlık yöneten Paris merkezli Avrupa’nın en büyük Varlık Yönetim Grubu Amundi, TL açık pozisyonlarını kapattığını beyan etti. Amundi, henüz TL cinsi varlıklarda yüklü pozisyon almaya hazır olmasalar da, TCMB’nin kararlı duruşundan oldukça iyimser bir görüşe sahip olduklarının altını çizdi. Bu bağlamda, diğer büyük fonların da bulaşıcılık etkisi ile TL varlıklara olan çekinceli tavırlarından vazgeçebileceklerini düşünüyoruz.

Rakamların dili ile konuşursak, dün açıklanan TCMB’nin haftalık raporlarına göre, 24 Kasım ile biten haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervlerinin 2 milyar dolar artış kaydederek 136,5 milyar dolar seviyesine yükseldi (görebildiğim kadar ile tüm zamanların zirvesi). TCMB’nin swap ve kamu mevduatı dışında net rezervleri ise eksi 59 milyar dolar seviyesine toparlayarak son dört ayın en iyi seviyesine ulaştı. Son dönemde brüt rezervlerdeki ciddi artışa karşın net pozisyondaki iyileşmenin daha sınırlı düzeyde kaldığını not edelim. Yabancı yatırımcının hisse senedi ve tahvil portföyü 24 Kasım haftasında 311 milyon dolar artarken, ard arda dört haftadır devam eden artışın kümüle rakamı da yaklaşık 700 milyon dolar oldu. TCMB rezervlerinde toparlanma ve beraberinde yabancı yatırımcının ufak da olsa Türkiye âşkının kıpırdamasını tek kelime ile mutluluk verici olarak okuyoruz.

Dün açıklanan verilerden devam edersek, Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin döviz mevduatı 0,4 milyar dolar, tüzel kişilerin ise 0,6 milyar dolar azalırken, BDDK verisine göre bir nevi yabancı para enstrümanı olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) 24 Kasım ile biten haftada 29 milyar TL daha geriledi. Son haftalarda KKM hacminde yaşanan kayda değer azalışın geçen hafta biraz hız kestiğini görsek de, KKM’nin azalmaya devam ettiğini söylemeliyiz. Azalışın da arka planında KKM’den standart mevduata dönüşün büyük bir rol oynadığını söyleyebiliriz keza KKM faizlerin çok düşük olması TL mevduata dönüşü teşvik ediyor. Bu minvalde, TCMB’nin oyun planının da çalışmaya devam ettiğini söylememiz gerekiyor.

Hatta, dün akşam TCMB’den TL mevduatı destekleyecek bir adım daha geldi. Buna göre döviz dönüşümlü kur korumalı hesaplara ödenecek faiz politika faizinin altında kalacak ancak %85’inin de altında olmayacak. Daha önceki düzenlemelere göre faiz, TCMB’nin politika faizinin altında olamıyordu. Yapılan değişiklik söz konusu KKM hesaplarının getirisini azaltarak normal mevduat hesapları karşısında çekiciliğini azaltabilir.

Dönelim yurtdışına. Dün merakla beklenen OPEC+ toplantısından sürpriz bir karar çıktı. Kartel ilave üretim kesintisi kararı alsa da bunun gönüllü bir kesinti olarak kabul edilmesi ve piyasa beklentisinin altında kalması, hatta zorunlu tutulmaması, Brent cinsi ham petrolün varil fiyatını 85 dolar seviyesinden 80 dolara kadar geriletti. Petrol cephesinde ana temanın zayıf küresel büyüme olduğunu unutmamak gerekiyor. Ekonomiler yeteri kadar büyümezse, petrole olan talebin de düşük olacağı bekleniyor. Öte yandan, jeopolitik risklerin bir miktar da olsa dinmesi, petrol üzerinde ilave baskı kuruyor.

Dün Euro Bölgesinde açıklanan enflasyon rakamları Ekim ayında piyasa beklentisi olan %2,7’nin altında %2,4 artış kaydetti. Enflasyonun beklentilerden daha hızlı gerilemesi, ECB’nin faiz indirimi ile ilgili beklentileri de erkene çekmek suretiyle EURUSD paritesi 1,09 seviyesinin altına taşıdı. Vadeli faiz kontratları ECB’den 2024 yılında Mart ayında başlayacak şekilde 114 baz puan faiz indirimi bekliyor. Paritenin hafta ortası 1,10 seviyesine yükselerek neredeyse 3,5 ayın zirvesini gördüğünü hatırlatalım. Dün aynı zamanda ABD cephesinde açıklanan ve FED’in favori enflasyon göstergesi olan PCE, Ekim ayında ılımlı bir artış gösterirken, enflasyondaki yıllık artış 2,5 yıldan uzun bir sürenin en düşük seviyesinde gerçekleşti. Talebin soğumasının bir işareti olarak okunan PCE verisi sonrasında 2024 yılı faiz indirim beklentileri 110 baz puan ile korunuyor.

Türk mali piyasaları ayın son işlem gününü karmaşık bir tablo ile tamamladı. Üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre %5,9 büyüdüğünü gösteren veriye rağmen hisse senetleri günü %1 civarında düşüşle tamamladı. Büyüme verisinin geçmiş dönemi yansıtan bayat bir veri olması ve sıkı para politikasının etkilerinin yavaş yavaş görülmeye başlaması ile hisse senetlerinin zorlanmaya başlayacağı yönünde görüşünüzü koruyoruz. Faizin yönünün yukarı olduğu bir dönemde hisse senetleri için çok da olumlu bir tona sahip değiliz. Nitekim 8bin seviyesinde zorlanan endeks üç gündür ard arda düşüyor. USDTRY kurunun dün ezber bozarcasına güne başladığı 29,00 seviyesinin kıyısından 28,85’e kadar gerilediğini not edelim. Ufak çaplı bir düşüş olsa da alışık olmadığımız bu tablo bizleri mutlu etti. Tahvil cephesinde 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi %39 seviyesinin altına gerilerken, bizler de TL tahvil piyasasına ‘alıcı’ bir gözle bakmaya başladık!

USDTRY kurunda ise yükseliş eğilimin enflasyon dinamiklerine paralel devam etmesini bekliyoruz. TÜİK’in Kasım ayı enflasyonunu pazartesi günü açıklayacağını da yeri gelmişken not edelim. Anketlere göre aylık TÜFE artışının %3,8 olması; yıllık enflasyonu ise %62,8 seviyesine taşıması bekleniyor. Piyasa katılımcıları anketine göre 12 ay sonrası enflasyon beklentisi %43,90 , ABD enflasyonunun ise %3 olacağı varsayımdan hareketle, USDTRY kurunun 2023 sonunu 29,5 seviyesinde tamamlayarak 2024 sonu 41,00 seviyesine yükseleceğini hesaplıyoruz. Bu bağlamda, TL’nin reel anlamda değer kaybetmesini de beklemediğimizi belirtelim. Daha basit bir anlatımla, TL faizin, kurun ve enflasyonun yükselişini kompanse edecek kadar koruma sağlamasını bekliyoruz.

Yeni gün ve ay başlangıcında Asya piyasalarında temkinli bir seyir görüyoruz. Veri takvimi ise oldukça yoğun görünüyor. Küresel bazda açıklanacak imalat sanayi PMI verileri dikkatle takip edilecek. Türkiye’de ise İTO enflasyonu ve BloombergHT tüketici güveni açıklanacak.

TCMB brüt döviz ve altın rezervleri

24 Kasım haftasında döviz rezervleri 1,8 milyar dolar, altın rezervleri 0,3 milyar dolar artış kaydetti. Bu sonuçla toplam brüt döviz ve altın rezervleri 136,5 milyar dolar ile rekor kırdı.

1701408508764801ec3725864da6c61100f7629014_1_1200.jpg

TCMB net rezervleri

24 Kasım haftasında, TCMB’nin swap ve kamu mevduatı dışında net rezervleri ise eksi 59 milyar dolar seviyesine toparlayarak son dört ayın en iyi seviyesine ulaştı.

1701408509c1cac87a2d71c8b0bfc0363625fd640f_2_1200.jpg

KKM

BDDK verisine göre 24 Kasım ile biten haftada KKM hacmi 29 milyar TL daha gerileyerek 2,74 trilyon TL seviyesine geriledi ($95,2 milyar). Son haftalarda KKM hacminde yaşanan kayda değer azalışın geçen hafta biraz hız kestiğini görsek de, KKM’nin azalmaya devam ettiğini söylemeliyiz

170140850903bee34f377a876844de7e404cb529ea_3_1200.jpg

Fiili faiz oranları

17014085106d9544b8c539922771b7f6772caa88a7_4_1200.jpg

İktisatbank

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:

|

21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:

Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:

 1. TL Mevduat Payı Hedefleri

  • Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.

  • %60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.

    • Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.

2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı

  • Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.

    • Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.

    • Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.

3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi

  • KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.

    • Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.

4. KKM’den TL’ye Geçiş

  • KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.

    • Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.

5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım

  • 1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.

    • Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.

    • Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.

6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü

  • Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.

    • Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Bu adımların genel amacı:

  • Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,

  • TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,

  • Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,

  • Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).

Resim

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:

|

Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.

Şoklara bağışıklık mı kazandık?

Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:

  • Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.

  • Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.

  • Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.

Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.

Yakın tarihteki büyük piyasa şokları

Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:

Yıl Olay Etkisi
1987 Kara Pazartesi Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi.
1997 Asya Krizi Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti.
1998 Rusya Krizi – LTCM Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti.
2000 Dot-com Balonu Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı.
2008 Küresel Finansal Kriz Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi.
2010–2012 Avrupa Borç Krizi Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı.
2016 Brexit Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı.
2020 COVID-19 Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi.
2022 Ukrayna-Rusya Savaşı Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı.
2023 Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı.
2024–2025 İran-İsrail Gerginliği Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı.

Yatırımcının yeni refleksleri

Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:

  • “Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.

  • Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.

  • Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.

Tehlike: krizlere alışmak

Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:

  • Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.

  • Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.

  • Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.

Bağışıklık mı, körlük mü?

Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.

Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:

“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”

Erol TAŞDELEN-Ekonomist     www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.