Dün güne tarife şoku ile başlayan küresel mali piyasalarda günün ilk yarısında panik tarzı işlemler görüldü. Panik işlemlere paralel başta kripto paralar ve borsalarda sert satışlar yaşanırken, ya da hemen hemen her şey satılırken, güvenli liman edası ile doların değer kazandığını gördük. Lâkin, akşam üzeri saatlerde, ABD Başkanı Trump, Meksika ve Kanada’ya yönelik yüksek tarifeleri 30 gün süreyle askıya aldığını açıkladı. Şaşırdık mı? Pek de değil. Pragmatist bir kişi, bir iş adamı ya da en basiti ile ele alırsak bir tüccar olan Trump, müzakere kozu olarak devreye aldığı tarifeleri, her iki ülkenin sınır güvenliğini artırma ve suçla mücadelede işbirliği yapma taahhüdü karşılığında kaldırdı.
Kanada, ABD sınırında yeni teknolojiler ve personel konuşlandırırken, Meksika ise kuzey sınırına 10bin Ulusal Muhafız yerleştireceğini açıkladı. ABD de Meksika’ya yasadışı silah kaçakçılığını önleme sözü verdi. Öte yandan, Trump ile görüşen Panama lideri de Çin ile anlaşmanın feshedildiğini belirtti. Trump’ın tarifeleri kaldırma yönünde hamlesi, potansiyel bir ticaret savaşını şimdilik engellese de, Çin’e yönelik %10 ek tarifenin planlandığı gibi yürürlüğe gireceği duyuruldu. AB liderleri ise ABD’nin olası tarifelerine karşılık vermeye hazır olduklarını ancak müzakerelere öncelik verdiklerini belirtti.
Tarifelerin son anda yapılan müzakereler sonucunda bir ay süreyle ertelenmesi, adeta piyasalara derin bir soluk aldırdı. Zaten, aylardır tarifle ile yatıp kalkan piyasaların da verdiği tepkinin abartılı olduğunu düşünüyoruz. Bu minvalde, belirsizliği sevmeyen ve iyimser tarafta biriken yüklü pozisyonlarda hızlı bir şekilde çıkan piyasaların tepkisine paralel dün ABD Dolarında yaşanan değerlenme, kripto paralarda görülen ‘çakılma’ ve hisse senetlerinde sert satışlar bu sabah itibariyle yerine toparlanmaya terk etti. Belirsizlik tam mânâsı ile ortadan kalkmasa da, dün yirmi yılı aşkın bir zamanın en düşük seviyesine gerileyen Kanada Doları toparlanırken, benzer bir şekilde, Meksika Pezosu da son üç yılın en düşüğüne inmesine rağmen erteleme haberinin ardından toparlandı. ABD Başkanı Trump’ın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşeceği belirtilirken, yatırımcılar ABD-Çin ticaret gerilimindeki belirsizliğin süreceğini öngörüyor.
Yeni gün başlangıcında, ABD’nin ticaret politikasındaki ani değişiklikler küresel piyasalarda dalgalanmalara yol açtı. Asya borsalarında açık olan endekslerde yükseliş görülürken, Hong Kong borsası elektrikli araç üreticileri öncülüğünde (Li Auto hisseleri %8 yükseldi) %2 yükselişle iki ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Gösterge endeks Tokyo borsası ise %1,2 yükseldi. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Petrolün varil fiyatı 75 dolar seviyesinin diplerine kadar gerileyerek son bir ayın en düşük seviyesini test ederken, dün bir kez daha 91bin seviyesine kadar gerileyen bitcoin bu sabah yeniden 102bin dolar seviyesini aştı. Bitcoin cephesinde 90bin seviyesinin diplerini hâlen daha alım fırsatı doğurduğunun altını bir kez daha çizelim.
Değer saklama aracı olan altın, dün yaşanan türbülansta günün ilk yarısında 2,770 dolar seviyesine kadar gerilemesi ardından 2,830 dolar seviyesine kadar yükselerek rekor kırdı. Altın, doların ‘silah’ olarak kullandığı bir ekosistemde, mutlak surette portföylerde yer alması gerektiğini adeta gecenin sessizliğinde bir bekçinin haykırışı gibi yıllardır durmadan anlatıyoruz. Ons altının rekor kırması, içeride ise USDTRY kurunun küresel tedirginlik ile 36,00 seviyesine kadar yükselmesi ile gram altın 3,270 TL seviyesine kadar yükselmek suretiyle yeni bir rekor kırdığının altını çizmemiz gerekiyor. Yön hep yukarı!
Hazır USDTRY kurundan söz etmişken, dün yaşanan tarife şokundan en fazla yara alan borsalardan birinin de yine Borsa İstanbul olduğunu görüyoruz. BİST100 ana endeksi %2,3 düşerken, bankacılık endeksinde ise düşüş %3 oldu. CDS risk primi dün gün içinde dalgalansa da, bu sabah yeniden 255 baz puan seviyesine gerilediğini görüyoruz. İki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi ise yarım puan yükseliş kaydetti. Elbette tarife şoku bu rakamların içerisinde belli başlı bir yere sahip olsa da, beklentileri aşan enflasyon rakamlarının da bu süreçte payı olduğunu not etmemiz gerekiyor.
Dün TÜİK tarafından açıklanan resmî enflasyon rakamları piyasa beklentisini aştı. Ocak ayında TÜFE artışı %5 ile beklentilerin üzerinde gelirken (yıllık %42,1), müsebbibi olarak da sağlık harcama fiyatlarındaki güncelleme olarak ön plana çıktı. Ocak enflasyonun yüksek gelebileceğini tahmin etmemize rağmen sene sonu enflasyonun %27 seviyelerine gerileyebileceği yönünde tahminimizi ise şimdilik korumaya devam etme niyetindeyiz. Her ne kadar riskler yukarı yönlü olsa da, enflasyonun ana eğiliminde hâlâ bir değişim görmüyoruz. Ocak ayında fiyat düzeltmeleri ve sağlık kaynaklı etkiyi dışarıda bırakırsak, Şubat ayından itibaren enflasyonun yeniden makûl seviyelere gerileyeceğini, TCMB’nin de 6 Mart tarihinde düzenleyeceği olağan PPK toplantısında 250 baz puan faiz indirimine gideceğini öngörüyoruz, Şubat verisi ile birlikte yıllık TÜFE artışının da %40’ın altına gerilemesini bekliyoruz.
Dün tarife haberleri ve enflasyon verileri ön planda olsa da, PMI verileri ve BloombergHT tüketici güven endeksi önemli ipuçları verdi: Şöyle ki, Türkiye’de imalat sanayi 2024’ün sonlarında toparlanma sinyalleri verse de, Ocak ayında yeniden daralma eğilimine girdi. PMI endeksi Aralık’taki 49,1 seviyesinden 48,0’a gerileyerek sektördeki zayıflamanın sürdüğünü gösterdi. PMI verilerinde 50 seviyesi eşik olarak kabul ediliyor. Elli seviyesinin altı daralma, üstü ise genişleme olarak okunuyor. Talep zayıflığı hem iç hem de ihracat siparişlerinde düşüşe neden olurken, istihdam koşulları da olumsuz etkilendi. Öte yandan, BloombergHT’nin tüketici güven endeksi de Ocak’ta %7 düşüşle Ağustos ayından bu yana ilk kez geriledi. Dayanıklı tüketim malları ve konut alım eğilimi %23’lük keskin bir düşüşle talepteki soğumayı ortaya koydu. Her iki veriyi de Ocak ayında Türkiye ekonomisinden kuvvetli ölçüde ivme kaybı sinyali olarak okuyoruz.
Her ne kadar günümüzün büyük bir bölümünü finansal piyasalar kapsarken, bazen de büyük resimde yaşananları göz ardı edebiliyoruz. Ege Denizi’nde Santorini Adası ve çevresinde son dört gündür yoğun bir deprem fırtınası yaşanıyor. Bölgedeki sismik hareketlilik dikkat çekici şekilde artarken, arka arkaya meydana gelen orta şiddetli depremler volkanik aktivite ihtimalini gündeme getirdi. Santorini’nin jeolojik yapısı nedeniyle uzmanlar durumu yakından takip ediyor. Şu ana kadar büyük bir hasar veya can kaybı bildirilmezken, sismologlar depremlerin süresi ve şiddetinin önemine dikkat çekerek gelişmelerin izlenmesi gerektiğini belirtiyor. Ege Denizi’nde Santorini ve çevresinde devam eden yoğun deprem fırtınasının ardından Yunanistan, adalarda olağanüstü hâl ilan etti. Yetkililer, art arda meydana gelen sarsıntıların bölgede volkanik aktiviteyi tetikleyebileceği ihtimali üzerinde duruyor. Santorini’nin yanı sıra çevredeki bazı adalarda da hissedilen depremler nedeniyle yerel yönetimler, halkı tedbirli olmaya çağırdı. Olağanüstü hâl kapsamında acil durum ekipleri bölgeye sevk edilirken, yetkililer olası tahliye senaryoları üzerinde çalışıyor. Uzmanlar, Santorini’nin volkanik geçmişine dikkat çekerek depremlerin süresi ve şiddetinin yakından izlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Emre Değirmencioğlu