Connect with us

GÜNDEM

Bütün sorular için EYT rehberi

Emeklilik Yaşa Takılanlar (EYT) için yasal düzenlemenin birkaç gün içinde açıklanması bekleniyor. Düzenleme daha sonra Meclis’e gidecek. Milyonlarca kişiyi yakından ilgilendiren düzenleme konusunda çok sayıda sorunun yanıtı aranıyor. Düzenlemede yaş sınırı olacak mı? EYT maaş hesaplaması nasıl yapılacak? İşverene EYT desteği nedir? EYT ile emekli olan aynı iş yerinde çalışabilir mi, ikinci kez emekli olabilir mi? EYT sonrası işveren zorunlu emekli eder mi? gibi soruların yanıtları “EYT Rehberinde”

Yayınlanma:

|

Emeklilikte yaşa takılanları (EYT) ilgilendiren yasal düzenlemenin ana hatlarının bu hafta açıklanması bekleniyor.

Kamuoyunu duyurulmasının ardından TBMM’ye sunulacak çalışma sonrasında milyonlarca çalışanın iş düzeni etkilenecek. Yasal düzenlemeyle birlikte emekliliğe hak kazanmasına karşın gerekli yaş sınırını karşılamayan yüzbinlerce çalışana emeklilik yolu açılacak.

Düzenleme uzun yıllardır beklenmesine karşın, EYT kapsamında emekli olup işlerine devam etmek isteyenlerin durumu, işverenlerin emeklilik hakkı kazanan personeli çalıştırmaya devam edip etmeyeceği, emekli olup işe dönmek isteyenlerin durumu da belirsizdi ve bunlar da kısa sürede netleşecek.

Emekli olup çalışmaya devam edebilir misiniz? EYT düzenlemesi sonrası tazminatınızı almadan çalışmaya devam edebilir misiniz, EYT düzenlemesinden sonra istifa etmeden emekli olabilir misiniz? gibi çok sayıda sorunun yanıtı merak ediliyordu. NTV düzenleme sonrasında yanıtı aranacak sorular için kapsamlı bir EYT rehberi hazırladı. İşte sorular ve yanıtlarla EYT rehberi. 

EYT NEDİR? 

8 Eylül 1999 tarihine kadar sigortalılık süresini ve prim gününü tamamlayan çalışanlar emekli olabiliyordu. Fakat kanunda yapılan değişiklik ile bu iki kriterin yanına bir de yaş kriteri eklendi. Böylelikle 1999’da yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılan değişiklikle emekli olma yaşı değişti.

Kanundaki değişiklik öncesinde kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise bu değişiklik öncesi 5000 gün prim şartı ve 25 yıl sigortalılık süresi yeterliydi. 5000 gün prim yaklaşık olarak 13.5 yıla denk düşerken 18 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 38, 18 yaşında çalışmaya başlayan bir erkekse 43 yaşında emekli olabiliyordu.

1 Ocak 1972 doğumlu, 1 Temmuz 1994’te ilk kez sigortalı işe başlayan bir erkek işçi, çalışmaya başladığı dönemde yürürlükte olan kanun gereği 5000 prim gününü ve 25 yıl sigortalılık süresini tamamladıktan sonra emekli olabiliyordu. İşçi; 25 yıllık sigortalılık süresini tamamladığı 1 Temmuz 2019 tarihinde, 5000 prim günü ödemesini de tamamlandıysa 47 yaşında emekli olabiliyordu. Fakat 1999 yılında yapılan kanun değişikliğiyle aynı işçi 5750 gün prim ödeme, 55 yaş ve 25 yıl sigortalılık şartlarını yerine getirdiği takdirde emekli olabiliyor. Yıl bazında hesaplanırsa işçinin emekliliği 8 yıl ötelendi 750 gün fazladan prim ödemesi gerekti.

8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı Kanun ile birlikte kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60 oldu. 2008 yılına gelindiğinde ise ilk kez sigortalı olarak işe başlayacaklar için 5510 sayılı Kanun ile emeklilik yaşı 65’e yükseltildi. Emeklilikte yaşa takılanlar (eyt) ; sigorta başlangıç tarihi 9 Eylül 1999’dan önce olanları ve emekli olmak için gereken prim günü ve sigortalılık süresi şartını sağlamış olsa dahi yaşından dolayı emekli olamayanları kapsar. Kendilerine ” EYT mağduru” diyen kişiler yaşlarından dolayı emekli olamıyor. Rakamlara bakıldığında ise Türkiye’de yaklaşık 6 milyon kişinin EYT’li olarak sayılabilir.
En açık ifadeyle emeklilik sigortası girişi 8 Eylül 1999 tarihinden önce olan kişiler EYT kapsamında yer alıyor. Yaş ve tarihle ilgili son durum yasal düzenlemenin açıklanmasından sonra net haline kavuşacak.

EYT TARTIŞMASI NASIL BAŞLADI? 

EYT sebebiyle emeklilik tarihleri ötelenen kişiler, 1999 yılında yapılan değişikliğin geçmişe dönük uygulamasının kaldırılmasını talep ediyor. Yani 1999 öncesinde çalışmaya başlayanlar, prim gün sayılarını ve sigortalılık sürelerini doldurduklarında yaşlarına bakılmaksızın emekli olmak istiyor. Emeklilik yaşı kaç, sorusunun cevabı kadınlar ve erkekler için farklı olurken sigortalılık süresi, sigortanın yapıldığı tarih ve ödenen prim günü yaşı etkileyen faktörler olarak karşımıza çıkıyor.

EYT EMEKLİLİK ŞARTLARI NEDİR?

– 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigorta kaydının bulunması,
– 5000 günlük prim ödemesinin tamamlanması,
– Kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl sigortalılık süresinin dolması gerekir. Tüm bu konuların yasal düzenlemenin açıklanması sonrasında kesin halini alması bekleniyor.

EYT MAAŞ HESAPLAMASI NASIL YAPILIR? 

Emeklilikte yaşa takılanlar için maaş hesaplamasında şu 3 dönem önemli;

– 1999 yılı öncesi
– 1999 – 2008 yılları arası
– 2008 yılı sonrası

Bu üç dönemdeki hesaplamalar yapıldıktan sonra emeklilikte yaşa takılanlar için maaş hesaplaması yapılır. Yani emekli maaşı hesaplaması, çalışanın sigortalılık dönemindeki tüm kazançlar dikkate alınarak hesaplanır.

EYT MAAŞ HESABINDA NEYE BAKILIR? 

EYT maaş hesaplaması yapılırken şu kriterler dikkate alınır:

– İşçinin aylık kazancı,
– İşçinin çalıştığı yıl,
– İşçinin yaşının dolmasını beklerken ödediği fazladan prim miktarı,
– Çalışanın çalışma süresine ara verip vermediği,
– Çalışma süreleri, etkenleri göz önüne alınır.

EYT HERKESİ KAPSIYOR MU? 

EYT yasasına tabi olan her çalışan emekli olamayacak. 8 Eylül 1999 tarihinden önce var olan sigortalılık süresi ve prim günü şartı halihazırda geçerlidir. Prim günü ya da sigortalılık süresi eksik olan çalışanlar, bu eksikliklerini tamamladıktan sonra emekli olmak için başvurabilir.Tüm bu konuların yasal düzenlemenin açıklanması sonrasında kesin halini alması bekleniyor ancak hükümetin açıklamaları genel olark geniş bir kitlenin uygulamadan yararlanacağını gösteriyor.

EYT İÇİN KAÇ GÜN LAZIM?

2019 yılında kadınlar için 20 yıllık sigortalılık süresi tamamlandığı için kadın çalışanlar yalnızda prim günü şartını yerine getirerek emekli olabilir. Erkekler içinse 25 yıllık süre bazı sigortalılar için henüz tamamlanmamıştır. 1997, 1998, 1999 yıllarında işe girenler 25 yıllık sürelerini 2022, 2023, 2024 yıllarında tamamlar ve böylelikle emekli olabilir. Emeklilikte yaşa takılanlar arasından sigortalılık süresini en son tamamlayacak erkek ise 8 Eylül 2024’te emekli olabilecek süreye ulaşabilir. Eksik primi tamamlamak için çeşitli formüller bulunur. İşte bu formüllerden biri:

Kısmi emeklilik:

8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı olan, fakat emeklilikte yaşa takılan biri 3600 gün prim ödeme şartı ile birlikte yaş şartını yerine getirdiği takdirde emekli olabilir. 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı olan bir kadın çalışan 50 yaşına geldiyse ve 10 yıllık sigorta primi ödediyse; erkek çalışan ise aynı sigorta primini ödemesi ile birlikte 55 yaşını doldurduysa emekli olabilir.

ASKERLİK BORÇLANMASI EYT’Yİ ETKİLER Mİ?

Evet. Erkekler için askerlik ve emeklilik birbirini etkileyebilir. Eğer askerlik sigorta tarihinden önce yapıldıysa, borçlandığınız gün kadar işe giriş tarihi de geri çekilir. Erkekler askerde geçirdikleri günleri satın alarak prim günlerine ekleyebilir. Fakat yapılan düzenlemeyle askerlik borçlanması EYT kapsamında yer almazsa sigortalı çalışanlar ödedikleri borçlanma tutarını geri alabilir. Ancak askerlik borçlanması ile ilgili henüz netleşen bir durum söz konusu değil.

EYT’DE KIDEM TAZMİNATI KİM ÖDER?

İşveren öder. EYT’liler de mevcut sisteme göre kıdem tazminatı alacak. Emekli olan çalışanlar son işyerindeki çalışma süresi için kıdem tazminatı alacaklar. Her bir çalışma yılı için 30 günlük (brüt) ücreti tutarında kıdem tazminatı verilecek. Kıdem tazminatı tavanını (güncel tavan 15.371 lira) aşan ücrete sahip çalışanlara ise her bir çalışma yılı için tavan tutarı kadar tazminat ödemesi yapılacak. Emekli olacak sayısına göre işverene ek yük getirmemesi için taksitle ödeme gibi uygulamalara gidilmesi de söz konusu olabilir.

Emeklilikte yaşa takılanlar da mevcut sisteme göre kıdem tazminatından yararlanabilir. Çalışanlar son iş yerlerindeki çalışma süreleri için kıdem tazminatı alabilirken, her çalışma yılı için 30 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı verilir. Bu noktada emekli olacak kişi sayısı da önemli. İş yerinde emekli olacak kişi sayısı fazlaysa kıdem tazminatlarının taksitle ödenmesi söz konusu olabilir. Bu konuda net bir bilgi de henüz mevcut değil. Çalışmalar sırasında işverenlere EYT yükünün hafifletilmesi için tazminatın taksitle ödenmesi ve düşük faiz fon desteği verilmesi gündeme geldi. Bakanlık bu konuda yaptığı açıklamada, işverenleri rahatlatmak için bu düzenlemelerin yapılacağını söyledi. Yasal düzenlemenin açıklanmasının ardından işverenlere yönelik çalışmanın da açıklanması bekleniyor.

İŞVERENE EYT DESTEĞİ NEDİR? 

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili düzenleme çalışmaları devam ederken bu noktada hükümetten hem EYT’lileri hem de işverenleri ilgilendiren iki önemli destek açıklaması yapıldı. Bunlardan birincisi tazminatlarla ilgili olurken diğeri ise çalışan emeklilerin primiyle ilgili oldu.

Bilindiği gibi 1475 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince emeklilik kıdem tazminatı gerektiren durumlardan birisi. Yasa gereği kıdem tazminatı alabilmek için çalışanların kendi istek ve kusuru dışında işten çıkartılması gerekiyor. Ancak kendi isteği ile ayrılanların kıdem tazminatı alabilmesinin de yolu var. Bunlardan birisi de emeklilik. Yani emeklilik sebebiyle işten ayrılacak birisi kıdem tazminatını alabiliyor. Burada tek şart en az bir yıl çalışmak gerekiyor. Dolayısıyla EYT düzenlemesi sonrasında emeklilik hakkı kazanacak olan sigortalılar işlemleri başlatabilmek için iş yerlerinden ayrılacaklar. Bu yüzden de kıdem tazminatı talep edebilecekler. İşverenler önemli bir sayıda EYT’linin tazminat talebini karşılamakta zorlanacakları gerekçesiyle açıklama yapmışlardı. Hükümet bu noktada işverenlere kıdem tazminatlarını ödemeleri için Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli düşük faiz ve uzun vadeli tazminat kredisi için çalışmalara başladı. Bu sayede hem işverenler tazminat yükünü hafifletmiş olacak hem de emekli olacak EYT’liler için bir kıdem tazminatı sorunu yaşanmayacak. EYT’lilerin kıdem tazminatları garanti altına alınmış olacak.
İkinci destek ise yine emekli olacak EYT’lilerin daha sonra çalışmaya devam etmeleriyle ilgili geldi. Bilindiği gibi yasalarımızda emekli olduktan sonra çalışmanın önünde bir engel bulunmuyor. Emekli olan sigortalılar daha sonra Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödenerek herhangi bir iş yerinde çalışabiliyor ya da kendi işlerini yürütebiliyor. Çalıştıkları için de emekli maaşları kesilmiyor. Burada tek istisna kamuda çalışmak. Emekliler kamuda çalışırlarsa emekli maaşları kesiliyor.
Bu noktada emekli olduktan sonra çalışanlar için ödenen primlerde işverenin yükü biraz daha fazla. Çalışanın prim oranı düşerken işverenin ödediği primin oranı yükseliyor. Bu yüzden işverenlere EYT’lileri çalıştırmaları hâlinde 5 puanlık prim desteği de verilecek. Böylece emekli olduktan sonra çalışanlar ile diğer çalışanlar arasındaki prim farkı da ortadan kalkmış olacak. Prim oranları iki grup için şöyle belirleniyor:
Normal çalışan

İşçi SGK primi: Yüzde 14
İşçi işsizlik sigortası primi: Yüzde 1
İşveren SGK primi: Yüzde 15,5
İşveren işsizlik sigortası primi: Yüzde 2
Emekli çalışan

Kısa Vadeli Sigorta Kolları Primi İşveren Payı: Yüzde 2
Sosyal Güvenlik Destek Primi İşveren Payı: Yüzde 22,5
Sosyal Güvenlik Destek Primi İşçi Payı: Yüzde 7,5
Bu tabloya bakıldığında işverenin yüzde 22,5 olan prim yükü 5 puanlık indirim ile yüzde 17,5 olarak belirlenecek ve toplamda oran yüzde 19,5 olacak. Bu iki destek ile ilgili düzenlemenin de EYT yasası ile birlikte devreye girmesi bekleniyor. EYT düzenlemesinin ise aralık ayı sonuna doğru Meclis’e gelmesi bekleniyor. Düzenleme 8 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olarak çalışmaya başlamış ve prim ödemiş vatandaşları kapsıyor. 1999 yılında getirilen yaş şartı dolayısıyla emeklilikleri gecikmiş olan bu vatandaşlar çıkartılacak düzenleme ile şartları taşımaları hâlinde emeklilik hakkına kavuşacak. Şartları yerine getirmemiş olanlar ise şartları tamamladıklarında emeklilik hakkına kavuşacaklar.

EYT İLE EMEKLİ OLANLAR ÇALIŞMAYA DEVAM EDEBİLİR Mİ? 

Evet. Ancak işveren isterse devam edebilirler. Emeklilik için işçinin istifası durumunda işçi ile işveren arasındaki özel hukuk ilişkisi biter. Yani sözleşme ortadan kalkar. Bu durumda işveren isterse bir bölüm çalışanla devam eder, istemezse devam etmez. Emekli olanların tamamını da istemeleri durumunda çalıştırabilir. Kısaca söz işverenindir. Yönetim hakkını kullanarak istediğini devam ettirir, istediğini ettirme

EYT İÇİN FAZLA MESAİ NASIL HESAP EDİLECEK?

Farklı bir hesap yöntemi yok. Fazla mesai için yürürlükte olan mevzuattan herhangi bir farklılık yok. EYT’li olmak fark ettirmiyor. Fazla mesai düzenlemesinin EYT ile bir ilgisi yok. Fazla mesai yapan da yapmayan da bu değişiklikten eşit şekilde yararlanır.

EYT İÇİN İSTİFA ETMEK Mİ GEREKLİ?

Evet. EYT düzenlemesi sonrasında gerekli sigortalılık ve prim koşullarını yerine getiren kişiler, emekli olmak isterlerse muhakkak “emeklilik sebebiyle istifa” etmek zorundadırlar. İşyeri de işten çıkışı “emeklilik sebebiyle istifa” kodundan SGK’ya bildirmelidir. Hem çalışayım hem de emekli aylığımı aynı anda bağlatayım gibi bir sistem bulunmuyor. Mevzuatta yeri yok böyle bir talebin.

EYT’Lİ İKİNCİ KEZ EMEKLİ OLABİLİR Mİ?

İşten ayrılış nedenlerine bağlı olarak hak kazanabilirler ama tekrar emeklilik nedeniyle kazanamazlar. Yani EYT sebebiyle ayrılıp emekli aylığını bağlatan bir çalışan, tekrar çalışmaya başladığında ikinci kez çalışmaya başladığı andan itibaren en az bir yılı o işyerinde geçirmelidir. Bu koşula bağlı olarak işinden haklı nedenle fesih ile ayrılmış ya da işveren hizmet sözleşmesini geçerli nedenle sonlandırmışsa kıdem tazminatını en son çalıştığı süre üzerinden alır. Ancak çalışanın emekliliği sebep göstererek tekrar o işyerinden kendisinin ayrılması durumunda ikinci kez kıdem tazminatı ödenmez. Emeklilik durumunda sadece bir kez kıdem tazminatı ödenir.

EYT SONRASI İŞE DÖNEBİLİR MİYİM?

Evet. Ancak, işverenle aralarında yaptıkları anlaşmaya bağlıdır. EYT sonrasında işyerinden ayrılıp emekli aylığı bağlatan kişiyle iş yeri arasında özel hukuk ilişkisi sonlanmıştır. Bu nedenle işveren yeni bir ücret önerebilir. Hatta bu ücret daha önce ödenen ücretin altında bile olabilir. Bu durumda işverene herhangi bir yaptırım uygulanamaz. Bu tamamen yeni bir iş ilişkisi olarak algılanacağı için, işçi ile işverenin karşılıklı anlaşmasına bağlıdır.
EYT’Lİ OLUP ÇALIŞANLARIN MAAŞI ARTAR MI?  

Ücretlerinin brüt veya net olarak belirlenmesine göre farklılaşabilir. Eğer mevcut ücreti kıdem tazminatı tavanına yakın olacak şekilde artmışsa emekli aylığı olumlu olarak etkilenir

EYT’Lİ OLUP EMEKLİ OLMADAN ÇALIŞMAYA DEVAM EDENLERİN TAZMİNATI NE OLACAK?  

Eğer son ayrılış tarihinde kıdem tazminatına hak kazandıracak bir neden varsa tüm süre ve son ücret üzerinden, yoksa EYT’li olunduğu tarihteki ücret ve süre üzerinden faiz yürütülerek tazminat ödenir.

EYT HAKKI KAZANIP ÇALIŞMAYA DEVAM EDENLERİN TAZMİNATI DAHA MI YÜKSEK OLUR?

Yukarıdaki iki ihtimale göre değişir. Yani ücret geliri artacaksa, kıdem tazminatı tavanına yakın gelir elde edilecekse tazminat elbette daha yüksek olur.
EYT EKSİK PRİM NASIL HESAPLANIR? 

EYT yasası çıktığında prim ve süre açısından eksikleri olanlar bunları tamamlayarak sisteme girebilecek ve emeklilik hakkı kazanacak. Primini doldurup sigortalılık süresini doldurmayanların beklemesi gerekecek. Düzenleme Eylül 1999 öncesini kapsadığı için Eylül 2024’e kadar tüm EYT’liler sigortalılık süresini doldurmuş olacak. Düzenlemeye bağlı olarak değişecektir. Eğer düzenleme 8 Eylül 1999 öncesinde daha önce var olan kadınlarda 20 erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim günü doldurma koşulunu getirirse, EYT mağdurlarının tamamı bu düzenlemeden yararlanır. Ancak sigortalılık süresi ve 5000 prim günü tamamlanmışsa, eğer tamamlanmamışsa, ne zaman bu koşullar yerine getirilirse o gün emekli aylığı için talepte bulunabilirler.
EYT’DE SSK BAĞ-KUR AYRIMI VAR MI?

EYT’nin kapsamı belirlenirken sigorta kolları (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) açısından bir ayırım söz konusu olmayacak. Bağ-Kur kapsamında işyeri açan, şirket ortağı olup primini donduranlar bu süreleri canlandırarak prim gün sayısını primlerine ekletebilecek.
EYT’DE BORÇLANMA HAKKI VAR MI? 

Salgınla mücadele döneminde kısa çalışmaya ayrılan, ücretsiz izne çıkarılan çalışanların bir kısmı prim günü eksik olduğu için düzenlemeden gecikmeli yararlanmak durumunda kalabilir. Bu sürelere ilişkin borçlanma hakkı verilmesi söz konusu olabilir. EYT kapsamında emekli olacaklar son işyerlerinden oradaki çalışma süresi için kıdem tazminatı alacak.
EYT DÜZENLEMESİ HANGİ YILI KAPSAYACAK?

Prim günü, sigortalılık süresi dolup da yaşı bekleyenlere yönelik bir düzenleme olacak. Prim gün sayısını doldurduğu halde sigortalılık süresi tamamlanmayanların bu süreyi beklemesi gerekiyor. Düzenleme 8 Eylül 1999 öncesini kapsadığı için 8 Eylül 2024’e kadar bütün EYT’lilerin sigortalılık süresi tamamlanmış olacak. Prim eksiği olanlar da borçlanma yoluyla tamamlayabilir.
EYT KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN VAR MI? 

Kamu kurum ve kuruluşlarında da emeklilik için yaş koşulu bulunuyor. Kamuda emeklilik için yaş haddi 65 olup, 15 hizmet yılını dolduranlar 61 yaş şartıyla emekli olabiliyor.
EYT’Lİ OLDUĞU İÇİN İŞVEREN EMEKLİ EDEBİLİR Mİ? 

İş Kanunu’na göre, emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini sonlandırma hakkı çalışanın inisiyatifinde bulunuyor. İşverenin bir çalışanı zorla emekli etmesi söz konusu değil. İşveren EYT düzenlemesine göre işçiyi işten çıkaramaz. Kişi EYT’li olduğu için işten çıkarılamaz. Eğer çıkarırsa çalışan iş mahkemesinde dava açabilir. İşyerinin büyüklüğüne göre işe iade davası ve tazminat davaları açı
EYT SONRASI HERKES AYNI EMEKLİ MAAŞI MI ALACAK, EYT SONRASI EMEKLİ MAAŞI NASIL HESAPLANACAK? 

EYT düzenlemesi nasıl çıkarsa çıksın emekli aylığının miktarı kişiye özel olacak. Emekli aylığı hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası hizmetler için ayrı ayrı asgari aylık kuralları uygulanıyor. 2000 öncesindeki hizmetler için emekli aylığında alt sınır, en düşük prime esas kazancın yüzde 70’inden az olamıyor. 2000-2008 döneminde bu oran asgari ücretin yüzde 35’ine düşürüldü. 2008 sonrası dönem için asgari ücretin yüzde 35’i uygulanıyor. Bakmakla yükümlü olunan kişiler varsa aylıkları asgari ücretin yüzde 40’ından az olamıyor. EYT’liler başvuruda bulunduğunda bu üç dönem için ayrı ayrı “tam aylık” hesaplanacak. Daha sonra her bir dönemdeki çalışma süresi toplam prim gününe bölünerek o dönem için “kısmi aylık” tutarı hesaplanıyor. Üç dönemin kısmı aylığı toplanarak emekli aylığı bağlanıyor.
EYT İÇİN BORÇLANMA OLACAK MI? EYT BORÇLANMASI NASIL YAPILACAK?

Salgınla mücadele döneminde Mart 2020’den itibaren kısa çalışma, nisandan itibaren de ücretsiz izin uygulamasına gidilmişti. Uygulama haziran ayı sonuna kadar sürmüştü. Kısa çalışmaya ayrılanlara kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izne çıkartılanlara da nakdi ücret desteği verildi. Kısa çalışma uygulaması, ücretsiz izne çıkartılanların bazıları prim günü eksik olduğu için ocakta uygulamaya girecek EYT düzenlemesinden daha geç yararlanmak durumunda kalabilir. Bu nedenle yaşanacak olası gecikmeyi önlemek için bu sürelere borçlanma imkânı verilmesi gerekiyor.
EYT İÇİN BAŞVURU SÜRESİ VAR MI? 

EYT yasasının kapsamı, başvuru şartları, uygulanma şekli teknik çalışmalar sonrası netleşecek. Tarih, prim, yıl, tazminat, aylık bağlama işlemleri gibi ayrıntılar da yasal düzenleme Meclis’e geldiğinde kamuoyu ile paylaşılacak. Başvuru için verilecek süreyi de aynı şekilde değerlendirmek gerekir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm tuşlara aynı anda basmaya başladı. Bastığı bu tuşlardan bir tanesi de kendi banka hesabını başkalarına kullandıranlarla alakalıdır.

Bakan Şimşek, kişisel hesaplara (IBAN) gelen paraların nereden ve niçin geldiğinin sorgulanma süreci için vergi idaresine talimat verdi. Ve böylece bir tür kazıma yöntemiyle vergi idaresi kayıp ve kaçakla mücadele etmek adına binlerce hesabı takibe aldı.

Ne oluyor?

Vergi idaresi, şu aralar mal ve/veya hizmet satışı yapan kişilerin/şirketlerin, bu satış dolayısıyla alması gereken parayı kredi kartı ya da nakit olarak al(a)madığı durumlarda ilgisiz kişilerin banka hesaplarına transfer yoluyla gönderilmesi sonucu ortaya çıkan kaybı sorgulamakta. Örneğin bir tüccar, bir malı ya da hizmeti birine satarken ürünün parasını ya nakit ya da kredi kartıyla alabilmektedir. Bunun karşılığında da tüccar, yasaların izin verdiği hadler ve koşullar doğrultusunda ya fiş ya da fatura düzenlemek zorundadır.

Buraya kadar bir sorun yok ancak satıcı bazen sattığı ürünü kredi kartı komisyonundan ve dolayısıyla da gelir/kurumlar vergisi ile KDV’den kaçmak için alıcıdan, verdiği bir IBAN numarasına parayı göndermesini istemektedir. Böylece mal/hizmet satışı görüntüde olmamış sayılacak ve vergi de ödenmemiş olacaktır.

Paranın geldiği IBAN ise ya o işletmede çalışan birine ya işletme sahibinin çocuğu, eşi gibi yakınlarından birine ya da güvendiği başka birine ait olabilmektedir. Hatta işletme sahibiyle hiçbir akrabalık bağı olmayan başka birine de ait olabilmektedir.

Tam da bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu şekilde para gelen IBAN sahiplerini incelemeye başladı. Bu IBAN denetim işlemi, Vergi Dairesi Başkanlıklarının olduğu yerde vergi dairesi başkanlığı ­-29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır- olmayan yerlerde ise defterdarlıklar vasıtasıyla yapılacak.

Malı/hizmeti satan için idari para cezası var

Malı ve/veya hizmeti satan kişilerden öncelikle alınmayan ­kurumlar, gelir, KDV gibi vergiler alınacak. Akabinde alınmayan bu vergilerin bir (1) katı kadar da vergi ziyaı cezası ile düzenlenmeyen faturalar için düzenlenmesi gereken fatura tutarının yüzde 10’u kadar da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kesilecek bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 3 bin 400 TL’yi geçmiyorsa 3 bin 400 TL, şayet üstünde ise o tutar kesilecek. Örneğin, bu şekilde satılan ancak faturası kesilmeyen ürünün fiyat 25 bin TL ise bunun yüzde 10’u 2 bin 500 TL olacak ama 2024 yılı için asgari 3 bin 400 TL’yi geçmediği için 3 bin 400 TL kesilecek. Ya da satılan ürünün fiyatı 60 bin TL ise 60 bin TL’nin yüzde 10’u 6 bin TL’dir ve bu tutar da asgari ceza tutarı olan 3 bin 400 TL’nin üstünde olacağından bu işlem için 6 bin TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu şekilde kesilecek özel usulsüzlük cezası da 2024 yılı için en fazla 1 milyon 700 bin TL olacaktır. Ayrıca alınmayan vergiler üzerinden her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi de alınacak

IBAN’ını kullandıran için idari para cezası var

IBAN’ını kullandıran için ise daha vahim bir durum var; hem vergi ve idari para cezası hem de hapis cezası. Daha vahim olan ise basında dolaşan haberlere göre IBAN’ını kiralayan binlerce kişinin olmasıdır.

Zaten hiç kimse de IBAN’ını bir karşılık olmadan “tanımadığı” birine kiralamayacağına göre IBAN sahiplerinin komisyon aldığı varsayılacak ve aldığı varsayılan ya da gerçekte aldığı komisyon dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi ile idari para cezaların yanı sıra gecikme faizi de istenecek.

Aldığı komisyon tutarının ne kadar olduğu belli olmadığı için Danıştay ve vergi idaresi nezdinde genel olarak en az yüzde 2 olarak uygulanmaktadır. Yani IBAN’ını kiraladığı varsayılan kişinin hesabında -normalin dışında- 20 milyon TL’lik bir işlem hacmi varsa bunun en az yüzde 2’si kadar (en az 400 bin TL) komisyon aldığı varsayılıp bu tutar üzerinden ödemesi gereken vergiler ile cezalar kesilecektir.

IBAN’ını kullandıran için hapis cezası da var

IBAN’ını kullandıranların akıbetini öğrenmek için önce 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’sonra da Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’e bakmak lazım.

Buna göre 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre IBAN’ını başkasına kullandıracak kişinin bunu gidip yükümlüye bildirmesi gerekiyor. Kanun’da geçen yükümlü kavramından bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler anlaşılmalıdır.

Süreç şöyle işleyecek

Bu inceleme/kazıma işlemi genel olarak vergi dairesi nezdinde işleyecek. Ancak konuya vergi müfettişleri de dahil edilip incelemenin boyutu genişletilecek. Bu arada vergi dairesi müdürlerinin de inceleme yetkisi olduğundan inceleme açısından hukuken bir sorun bulunmamaktadır.

İncelemeye yetkili kişi yani vergi dairesi müdürü ya da vergi müfettişi, IBAN’ını başkasına kullandırtan kişiyi tespit edip incelemeye alacak ardından düzenlediği vergi suçu raporuyla önce savcılığa sonra da MASAK’a bilgi verecek.

Savcılık ise gelen bu raporu baz alarak iddianameyi oluşturacak. Bu kişilerin suçlanacağı madde ise 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesidir. Bu maddeye göre yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin gerekçesinde ise işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır cümlesi bulunmaktadır. Ve böylece IBAN’ını kullandıran kişi, bankaya (yükümlüye) gidip kim için kullandırdığını yazıyla bildirirse bu bildirim sonucunda bu madde uyarınca ceza işlemi uygulanmayacaktır. Ama hesaptaki para hareketinden sonra bildirmenin pek bir önemi maalesef bulunmamaktadır.

Özetle bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek.

Ayrıca IBAN’ı kullanan iş yeri sahibi de (tüccar vs) TCK madde 38 uyarınca bu suçu azmettiren olarak işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır.

Verilecek adlî para cezasının miktarı, bir (1) gün karşılığı olarak en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirasıdır.

Nihayet; hapis cezasının süresi 1 yılın altında olduğu için burada CMK madde 171 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Yine söz konusu ceza TCK madde 50 kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, TCK madde 51 kapsamında ertelenebilecek ve yine sanık hakkında CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Murat BATI-T24

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ekonomi yönetimi hem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hem de Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan Amerika’da temaslarda bulunuyor. MB Başkanı, enflasyonun hem aylık hem de yıllık bazda 2024’ün 2. yarısından itibaren düşmesinin beklendiğini belirtti. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi yaptığı değerlendirmede enflasyonla mücadelenin başarılı olmasını temenni ettiğini belirterek, başarı kriterlerini açıkladı. Çelebi’ye göre başarı öncelikle kalıcı olmaktan geçiyor. İkincisi de istihdam yaratan bir başarı olmalı. FED’in enflasyonla mücadele programında en önemli göstergelerden birinin, istihdam yaratma olduğuna değinen Işın Çelebi, “Türkiye’de de istihdam yaratma kriterini enflasyonla mücadele programının yanına koymak gerekiyor. Üretim, istihdam demek zaten. Üretim, üretkenlik ve verimliliği sağlamak gerekiyor. Bu anlamda cari denge, cari açık vermekten ziyade, bu cari açığı nasıl finanse ettiğiniz ve bu finansmanı nerelerde kullandığımız önemli.” açıklamasını yaptı. Büyüme, üretkenlik ve verimliliğin döviz arzıyla ve yabancı sermaye girişiyle takviye edileceğini belirten Çelebi, Türkiye’nin yabancı sermaye girişini hızlandırması gerektiğine dikkat çekti. “Bunun için Türkiye’nin mutlaka hukuk altyapısını, yabancı sermaye ve dünyaya güvence verecek şekilde uluslararası hukuka uygun hale getirmeli. Bunu belirtmek benim vatandaşlık görevim. Bugün bu anayasa değişikliği tartışmaların başladığı bir dönemde bunu söylemeyi bir görev addediyorum.” dedi.

Işın Çelebi, buna ek olarak Türkiye’nin mutlaka gri listeden çıkması gerektiğine değinerek, Avrupa Birliği tam üyelik yolunda ısrarla ve kararlılıkla yürümenin önemine işaret etti. Çelebi, “Şimdi Avrupa Birliği üst yönetimi, Türkiye’yi sadece iş birliği yapılacak bir ülke konumuna oturtmaya çalışıyor. Bunu aşmak ve tam üyelik yolunda da ısrarcı olmak lazım. 2005 ile 2010 arasında Türkiye’ye yabancı kaynak girişinin en yoğun olduğu dönemde, yıllık 20-25 milyar dolarlık döviz girişi ve yabancı sermayenin girişinin olduğu, direkt yatırımların yapıldığı dönemler de Türkiye’de enflasyonun %10’a düşmesini sağladı. Bundan örnek alarak, yabancı sermaye girişini mutlaka sağlamak zorunda. Bu da ancak Uluslararası hukuka uyumlu ve Avrupa Birliği tam üyelik yolunda adımlar atmakla gerçekleşebilir.” hatırlatmalarında bulundu.

“Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden”

Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Işın Çelebi, Türkiye’deki vergi adaletsizliğine değindiği konuşmasında, Türkiye’nin parasal politikalarını maliye politikalarıyla yani bütçe politikalarıyla desteklenmesini tavsiye etti. “Sadece para politikasıyla faizi, kuru sabitleyerek, ücretleri sabitleyerek enflasyonla mücadele programını tek başına yürütemeyiz. Bunu bütçe politikalarıyla ve maliye politikalarıyla bütünleştirmemiz lazım. Vergi konusu çok önemli. Türkiye gördüğüm kadarıyla gelir üzerinden vergi alan bir ülke. Vergi politikamızı, dolaylı vergilerle uyguluyoruz. Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden yani akaryakıttan aldığımız vergi, sigaradan aldığımız vergidir. Vergi adaletini bozan ve düşük gelir gruplarının vergi yükü altında ezilmesine yol açan bir sisteme sahibiz. Oysa biz vergiyi hem tabana yaymalıyız hem vergi oranlarını düşürerek geniş kitlelere vergi tabanını yayıp vergi alabilecek hale getirmeliyiz.” önerisinde bulundu.

“Finans sektöründeki muafiyetler ve istisnalar azaltılmalı”

Finans sektöründe büyük muafiyetler ve istisnalara dikkat çeken Çelebi, bunların mutlaka azaltılması gerektiğini kaydetti. “Vergi gelirlerini arttırmanın bir diğer yolu da kayıt dışı ekonomiyi, vergi sisteminin içine almak” diyen Çelebi’ye göre, vergi oranlarını düşürerek, vergide devrim yapılmalı. Tüm vergi sistemini ele alarak, biraz hafifletmeli. İşe düşük gelir gruplarına yük olan dolaylı vergileri azaltarak, %68’den %50’ye indirmeyi hedef alarak başlanmalı. Bu tür bir vergi reformuna Türkiye’nin acil ihtiyacı olduğunu ileri süren Çelebi, “Harcamalar üzerinden değil, gelir üzerinden vergi alacağımız bir sistem olmalı. Tabanı genişletebilmek ve adaleti sağlayabilmek önemli.é diye konuştu.

Işın Çelebi, ilk 3 aylık bütçe açığının 513 milyar liraya ulaşmasını da değerlendirerek, “Bütçe açığının, 2024 yılında 2,2 milyar TL’nin üzerinde olacağı öngörüldü. Şu anda mart sonu itibariyle 513 milyar TL’lik bir açık oluştu. Gördüğüm kadarıyla yıl sonu itibariyle 2 milyar TL’lik bütçe açığı programa uygun halde gidiyor. Bu noktada vergi gelirlerini arttırıcı reformlar yapılırsa, bütçe açığının hedeflenen doğrultuda gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bunu da önemli buluyorum.” diye konuştu.

“Büyümeden vazgeçilebilir ama gelir dağılımı adaletli olmalı”

Cari açığın aylık 3,3, yıllık olarak da 31,8 olduğunu hatırlatan Çelebi, “Bu, geçen yıla göre yıllık bazda bir daralmanın sonucu. Ekonomiyi daraltarak, büyümenin %3’ün altına düştüğü bir durum gözüküyor. O bakımdan büyümeden vazgeçebiliriz. Ama gelir dağılımının adaletli olması ön planda olmalı. Yani büyümeden vazgeçtik, daraltıyoruz ekonomiyi. Oysa bir ekonomi, cari açık verdiği zaman dışarıdan kaynak temin etmeli. Çünkü ekonomik büyüme, dış kaynakla sağlanır, iç tasarrufla değil. Bu kadar cari açıktan korkmamak lazım. Eğer ihracatın ithalatı karşılama oranını da yüzde 80’lerin üzerine çıkarabilirseniz, bu cari açık problemini karşılayabilirsiniz.” önerilerinde bulundu. Çelebi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 Şubat ile 2024 Şubat dönemine dair açıkladığı listeye baktığınızda, ihracatta yaklaşık 400 milyon dolarlık bir artış olduğuna dikkat çekti. Buna karşılık ithalattaki daralmanın da Türkiye’nin büyümesinin durmasından kaynakladığını işaret etti. Bunun bir tercih meselesi olduğunu belirten Çelebi, sözlerini şöyle tamamladı; “Benim kişisel kanaatim, Türkiye % 3’ün altında bir büyüme çizgisine sahip olmamalı. Türkiye’nin döviz arzını arttıracak politikalardan vazgeçmemeli. Şimdi kurun enflasyona etkisinin, %50 olduğunu söyleyen bir görüş var. Bunun matematiksel modeli yanlış. Buna %100 karşıyayız ve katılmıyoruz. Bir iktisatçı ve matematikçi mantığıyla söylüyorum. Bunun enflasyona etkisi % 50 değil, % 10-15 gibidir. Kuru serbest piyasalara bırakmak lazım. Bu açıdan Merkez Bankası politikalarını gözden geçirmesi gerektiği kanaatindeyim.”

Okumaya devam et

GÜNCEL

Performans ile Başarı Arasındaki Zayıf Bağlantı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya üzerinde güce ulaşmak için neredeyse her şey mümkündür. Güç, politikanın en belirgin özelliğidir. Performans bir noktaya kadar getirirken politika ve güç başarıya ulaşmada çok etkili bir araçtır. “Başarılı olmak için ekseriyetle performans göstermek gerekir.” Burada iki anahtar kelime olan “Başarı” ve “Performans” sözcüklerinin zıt hikayesinden bahsetmek istiyorum.

Yapılan bir çalışmada yöneticilerin motivasyonlarının ilk öncülü ve kariyer başarıları araştırılmış. Üç grup olan bu çalışmada birinci grup öncelikle örgüte bağlılıkla motive olmuş, işleri yapmaktan öte sevilmekle uğraşmışlar, ikinci grupsa başarı ve performansla ile motive olmuş, hedeflere odaklanmışlar, üçüncü grupsa öncelikle güç ile motive olmuşlar ve sadece güçlü olmakla ilgilenmişler. Bu doğrultuda kanıtlar üçüncü gruptaki yöneticilerin örgütte en etkili pozisyonlara geldiğini aynı zamanda da işleri başarmada da en etkili olan yöneticiler olduğunu gösterdi. Başka bir çalışmadaysa Florida Eyalet Üniversitesinden Gerald Ferris ve arkadaşları on sekiz unsurdan oluşan bir siyasi kabiliyet envanteri geliştirmiş ve Amerika’nın orta batısında otuz beş okul yöneticisiyle ulusal olarak finans hizmeti veren bir firmanın 474 bayi yöneticisi ile yapılan araştırma, siyasi becerisi yüksek olanların daha yüksek performans puanları aldığı ve daha etkili lider olduğunu ortaya koymuştur.

Bu araştırmaya, “güç sahibi ve politik becerilere sahip olanlar aynı zamanda başarılı olarak nitelendiriliyor” şeklinde bir yorum yapsak herhalde yanlış olmaz. O halde gerçek dünyaya hoş geldiniz. Bir okulda bir müdür vardır, bir bölgede bir bölge müdürü vardır, şirketin bir CEO’su vardır, bir ülkede bir tane cumhurbaşkanı vardır. Yöneticiler arasındaki rekabet daha da yukarı çıktıkça çok daha çetin bir hal alır burada da adaylar etik kuralları, adil oyun kuralları esnetir ya da tamamen görmezden gelebilir. Güçlü olanlar gücünü performansa borçludur dediğinizi duyar gibiyim, kısmen haklısınız ama performansın gücü koruduğunu ya da işi garanti ettiğini düşünüyorsanız şu hikayeye bir bakalım; Miami – Dade County okul yönetim kurulu hem mali hem de başarı sorunlarıyla mücadele ederken yönetim okulu toparlaması için eski bir rektör olan Rudy Crew’i müfettiş pozisyonunda göreve getirdi. Crew, okulun not ortalamasını yükseltti, akademik performansı artırdı, eksik sınıflar olduğu için sınıflar inşa etti. Bu performansı takdirle karşılayan Amerikan Okul Yöneticileri Derneği Rudy Crew’ı yılın müfettişi seçti. Evet burada performans başarı getirmiş gibi görünebilir ama bu ödülden altı ay gibi kısa bir süre sonra Crew’den kurtulmak için oy kullanan bir okul yönetimiyle karşılaştı ve kendini okulla kıdem paketini istişare ederken buldu. Türkiye’de bir bankada işe alım sürecinde mülakata giren bir kişiyi şube müdürü kabul etmezken insan kaynakları, şartları sağladığını ve işe alınmasının uygun olacağına karar vermiştir. İşe alınan personel yüksek bir performans sergilemesine rağmen altı ay sonra istifa etmek zorunda kalmıştır. Burada yapılan hata performansın, güç elde etmek, yöneticiyi yönetmek ve politik problemlerden kaçınmak için yeterli olduğunu düşünmektir. Yani işe alım sürecinde rol alan bir yöneticinin kendisinin istediği ve istemediği kişinin performansını değerlendirirken onların çabasından bağımsız bir şekilde değerlendirdiğini görebiliriz.

Bu yazının amacı, başarının performansla ilişkisini doğru anlamak ama şuraya da dikkat çekmek isterim “performansı tamamen bırak ve güce odaklan” gibi keskin bir anlam ifade etmiyorum. Yüksek performans bir işin tamamen geleceğini garanti etmezken, düşük performansta işin kaybedileceği anlamına gelmez. Başarılı olmak için performansla birlikte güç inşa etme ve politik beceriye de sahip olmak gerektiğini unutmamak gerekir.

Ömer ATEŞÇİ-HBR

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.