Connect with us

ŞİRKETLER

Büyük İstifa Edememe Dalgası

Yayınlanma:

|

Özellikle Batı dünyasında çalışanlar içinde bulundukları koşullara verdikleri tepkiyi istifa ederek ortaya koyabiliyorlar. Ancak, ülkemizde yaşanan belirsizlik ortamı ve finansal zorluklar tüm bu gelişmelerin iş dünyasına büyük istifa edememe dalgası olarak sirayet etmesine neden oluyor. Bu bastırılmışlık da tıpkı bir fay hattı gibi varlığını devam ettiriyor.

Geçmişte hayatta kalmak için işbirliği yapan ve diğerleriyle bir araya gelen insan, bugün farklı hedeflere ulaşmak için benzer yöntemi kullanıyor ve takımlar oluşturuyor. İnsanların oluşturduğu bu gruplarda süreçler, iletişim ve güven ortamı normal şartlar altında ideallerdeki gibi işleyebiliyor. Zira her şeyin öngörülebilir olduğu bir ortamda söz konusu gruba ait olan insanların beklentileri ve ihtiyaçları büyük değişiklikler göstermeyebiliyor. Bu da paydaşların, ortak amaçları doğrultusunda karşılıklı ilişkilerini çok zorlanmadan sürdürebilmelerine yardımcı oluyor.

Ancak, gündeme gelen bir belirsizlik ve bu belirsizliğin derecesi her şeyi değiştirebiliyor. Stres faktörü, doğası gereği, insanın ve dolayısıyla onun oluşturduğu grupların odağını belirsizliğe çekiyor. Söz konusu krizi çözmeye çalışan insan, dış faktörlere odaklanırken genelde önemli bir hususu gözden kaçırabiliyor ve iç dengelere, grup içinde durumsal olarak değişiklik gösterebilen faktörlere yeteri kadar odaklanamayabiliyor. Bu da fark edilmeden yeni bir belirsizlik ortamı doğurabiliyor.

Tabiri yerindeyse belirsizlik, kendi içinde yeni belirsizlikler oluşturabiliyor. Öyle ki o grubu oluşturan kişilerin maddi ve manevi ihtiyaçları, beklentileri, mevcut durumu yorumlama şekilleri birey bazında farklılık gösteriyor. Bu grubun daha önceden kendi içinde yüksek güven bağları geliştirmiş olması, olası ayrışmaların önüne geçebilse de kriz döneminde açık iletişimin, empatinin, karşılıklı ilginin azalması durumunda ibre negatife dönebiliyor. Farklılaşan ihtiyaçlar ve ana motivasyonlar davranış değişikliklerini tetikleyebiliyor. İnsan da takım arkadaşlarındaki değişimi eski davranışlardan referans alarak yorumlama eğilimi gösterdiği için temel sorun değişim gösterende aranıyor. Sonuç olarak, karşılıklı güven ortamı ve amaç birliği zedelenebiliyor.

Yukarıda tasvir etmeye çalıştığım durumun, insanın olduğu her yerde geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle, ailelerde ve arkadaş gruplarında da benzer mekanizmayı gözlemlemek mümkün. Pek tabii kurumlarda da…

Pandemi dönemiyle birlikte iş dünyasının önceliklerinin ve ihtiyaçlarının günbegün nasıl değiştiğini hep beraber izledik. Özellikle bu döneme işveren ve çalışan perspektifinden baktığımızda söz konusu ihtiyaçların farklılaşabildiğini de gördük. Hayatımıza yeni kavramlar girdi. 2020 ve 2021’in başlarında gündemi ağırlıklı olarak meşgul eden konu çalışma modelleriydi. Yine o tarihlerde kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlayan Büyük İstifa (Great Resignation) dalgası kavramı gün geçtikçe daha fazla ön plana çıktı. Son zamanlardaysa Sessiz İstifa (Quiet Quitting) kavramı gündemin merkezine oturdu.

YETENEK AÇIĞI FARKLI BOYUTA TAŞINIYOR

Biz bu kelime gruplarını tanımlamaya çalışırken, işveren ve çalışanların farklılaşan ihtiyaçları tıpkı canlı bir organizma gibi evrilmeye devam etti. Bu süreçte bazı temel ihtiyaçlar birbiriyle ters düştü. Batı dünyasında kendi isteğiyle istifa eden kişi sayısı ciddi şekilde artış gösterdi. Bu trend hâlâ devam ediyor. Bir kesimse yeteri kadar çalışarak işine devam etmeye karar verdi. Diğer bir deyişle, kariyer odaklılığı bir kenara bıraktı ve daha iyiyi hedeflemek yerine işi için azami beklentiler dahilinde enerji harcama kararı aldı. Sonuç olarak, bu iki grubun iş konusunu öncelikler listesinden düşürmeye başlamasıyla, son yıllarda işverenlerin gündemini fazlasıyla meşgul eden yetenek açığı problemi bambaşka bir boyuta taşındı.

Bu yazıyı kaleme alırken -di’li geçmiş zaman kullansak da siz bu yazıyı okurken bu konu canlı bir organizma gibi evrilmeye devam ediyor. Tarafların ihtiyaçları, kendi gerçeklikleri dahilinde daha da ciddi bir hal alıyor. Peki, bahsi geçen bu kavramlar ülkemize nasıl sirayet etti? Gelin bu sorulara hep beraber, bu sene beşincisini düzenlediğimiz ve insan okuryazarlığı çerçevesine oturttuğumuz Türkiye İş Dünyasının Konfor Alanı araştırmamızdan elde ettiğimiz verilere bakarak cevap arayalım. Önce her sene olduğu gibi iş dünyasındaki genel tabloya bakalım, sonrasında da gündemin merkezinde olan bu kavramları irdeleyelim.

GENEL TABLO ÇOK DEĞİŞMEDİ. ANCAK…

2022 araştırmamızın çıktılarını geçen seneyle karşılaştırdığımızda çalışmamızın en temel göstergelerden biri olan Cozmo® Map ilk bakışta genel tablonun çok değişmediğini düşündürüyor.

Genel olarak baktığımızda beyaz yakalı çalışanların yarısının konfor alanında olduğunu görebiliyoruz. Stres alanlarını incelediğimizde her dört çalışandan birinin kaygı alanında olduğu gözlemliyoruz. Veriler, bu fazdaki kişilerin potansiyellerini ortaya koymakta göreceli olarak zorlandıklarını, kurumlarına ve ekip arkadaşlarına bağlılıkları konusunda daha büyük problemler yaşayabildiklerini ortaya koyuyor. Buna karşılık, heyecan alanındaki beyaz yakalı oranının yüzde 17’de seyrettiği dikkatlerden kaçmıyor. Çalışmalar, ağırlıklı olumlu stres seviyelerinde seyreden bu kitlenin potansiyelini daha rahat ortaya koyabildiğini ve göreceli olarak daha yüksek aidiyet hissedebildiğini gösteriyor.

Genel tablo, bazılarımıza son yıllarda gözlerden kaçmayan konfor alanlarındaki daralma ve kaygı alanlarındaki genişleme trendinin durduğunu düşündürebilir. Ancak, segmente edilmiş konfor alanı haritaları ve detaylı veriler buz dağının görünmeyen kısmında önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor.

ÜST YÖNETİM VE ORGANİZASYON ARASINDAKİ KOPUKLUK 

Cozmo® Map unvan bazında incelendiğinde, genel müdür pozisyonundaki çalışanların büyük çoğunluğunun konfor alanının dışında olduğu gözlerden kaçmıyor. Buradaki ağırlığın heyecan alanında olması iyiye işaret şeklinde yorumlanabilir. İcranın en tepesinde bu rolü üstlenen kişiler değişimin, dönüşümün ve büyümenin katalizörü olarak görülebilir.

Genel müdür yardımcısı, direktör ve koordinatörler grubunu mercek altına aldığımızda, konfor alanlarında daralma yaşandığı ve buna karşılık heyecan alanlarında önemli bir genişleme olduğu gözleniyor. Bu tablo, icradaki en üst seviyelerin 2022 yılında daha uyumlu çalışabildiklerinin resmi olarak yorumlanabilir.

Müdür olarak iş hayatına devam eden çalışanların konfor alanlarının, üst pozisyonlarda çalışanlara göre daha geniş olduğu gözlemleniyor. Bu pozisyondaki heyecan alanının yüzde 18’lik oranla Türkiye ortalamasının çok az üzerinde olduğu görülebilse de bir üst kademeyle olan farkın dikkat çekici olduğu söylenebilir. Benzer kırılma noktası 2021 yılında genel müdür yardımcısı, direktör ve koordinatör grubu ile genel müdür pozisyonu arasında gözlemlenmişti. Bu seneki verilerse geçen seneye göre daha uyumlu çalışan üst yönetimlerin orta seviye yöneticilerle tam hizalanamadığının ve söz konusu kademeler arasında iletişim problemleri yaşandığının işareti olabilir.

Müdür yardımcısı, yönetici ve şef gruplarında 2022 yılında gözlemlenen tablonun konuya farklı bir boyut getirdiği düşünülebilir. Veriler, söz konusu pozisyonların ortalamanın oldukça üzerinde bir konfor alanına sahip olduğunu ve unvan bazında bakıldığında en düşük heyecan alanının yine bu kademelere ait olduğunu gösteriyor. Buna karşılık üst pozisyonlarla yakın kaygı alanlarına sahip oldukları da gözlerden kaçmıyor. Buna ek olarak, uzman ve uzman yardımcılarından oluşan çalışanların organizasyonlardaki en yüksek kaygı alanına sahip oldukları gözleniyor. Söz konusu tablo, görece uyum içinde çalışan üst yönetimin kararlarının uygulanması sürecinde problemler yaşanabileceği anlamına gelebilir. Ayrıca bu veriler ışığında, son iki grup kademelerde önceliklerin ve ihtiyaçların farklılaştığı düşünülebilir.

KADINLARIN KAYGI ORANI ARTIYOR

Pandemi döneminde birçok çalışma, değişen şartların kadın ve erkekler üzerindeki etkilerini yorumlamaya çalıştı. Sonuçlar, özellikle evden çalışmanın gündeme gelmesiyle kadınların daha fazla zorlandığını ortaya koydu. Diğer yandan, elimizdeki beş yıllık veriler incelendiğinde kadın çalışanlar nezdinde özellikle 2018’deki kur krizinin etkilerinin ciddi anlamda hissedildiği, 2019’dan itibaren konfor alanlarında ciddi bir daralma ve kaygı alanlarında önemli bir artış gerçekleştiği görülüyor. Buna karşılık, kriz ve belirsizlik ortamlarında erkek çalışanların kaygı alanlarının daha dengeli seyrettiği ve heyecan alanında göreceli olarak daha fazla bulunabildikleri görülüyor. Bu yazı söz konusu farkın detaylarını tartışmayı amaçlamasa da temel neden olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve yine toplumsal cinsiyet kaynaklı rol dağılımının ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Çeşitliliği ve kapsayıcılığı destekleyen kurum sayısı her geçen gün artıyor gibi gözükse de tablo kadın çalışanların psikolojik güvenlik açısından kendilerini pek iyi hissetmediklerini düşündürüyor. Çeşitliliği ve kapsayıcılığı samimi şekilde artırmak isteyen kurumların kadınların kaygı alanlarını daraltmak ve onların heyecan alanına geçişlerini kolaylaştırmak üzerine çalışmalar yapmaları faydalı olabilir.

BÜYÜK İSTİFA DALGASI VE TÜRKİYE İŞ DÜNYASI 

Gelin şimdi hep beraber yazımızın başında üzerinde durduğumuz Büyük İstifa dalgası ile Sessiz İstifa kavramlarına ve bunların ülkemizde nasıl karşılık bulduğuna odaklanalım.

Araştırmamız kapsamında katılımcılara son bir yıl içerisinde iş hayatlarındaki değişiklik yapma istekleri hakkında çeşitli sorular yönelttik. Burada kariyerlerine farklı bir yön verme konusundaki düşüncelerini öğrenmeye çalıştık. Ortaya çıkan tabloya göre katılımcıların yaklaşık yüzde 87’sinin son bir yıl içerisinde en az bir kere de olsa yurt dışında çalışma opsiyonunu akıllarından geçirmiş olduğu görülüyor. Yine katılımcıların yüzde 82’si farklı bir kurumda çalışmayı aklından geçirmiş. Aynı şekilde, yüzde 81’lik bir oranın farklı bir şehirde çalışma konusunu gündemine getirdiğini ve yüzde 80’lik bir kesiminse kendi işini kurmayı aklından geçirdiğini görebiliyoruz. Buna karşılık veriler, en az akıldan geçirilen seçeneklerin; iş hayatına ara vermek, halihazırda çalışılan kuruma dışarıdan hizmet vermek ve tamamen farklı bir meslek edinmek olduğunu gösteriyor.

Araştırmamızda, kariyerine farklı bir yön vermeyi en az bir kez düşünen ve bize, “Aklımdan geçirdim ama henüz gerçekleştiremedim” ve “Aklımdan geçirdim ama gerçekleştirmeyi düşünmüyorum” yanıtlarını verenlere ek bir soru daha sorduk ve bu düşünceyi hayata geçir(e)memelerinin nedenlerini anlamaya çalıştık. Sonuç olarak beyaz yakalı çalışanların iş hayatlarıyla ilgili akıllarından geçirdikleri değişiklikleri gerçekleştirememelerindeki temel nedenin yeterli kaynağa sahip olamamaları olduğu görüldü. Bunu da belirsizlik ortamı nedeniyle cesaret edememe konusu izledi. Diğer bir deyişle, ekonomik olarak zorlanan ve yarın neyle karşılaşacağını bilemeyen beyaz yakalı çalışanlar akıllarından geçirdikleri bu seçenekleri hayata geçirmedi veya henüz geçiremedi.

BÜYÜK BİR FAY HATTININ ÜZERİNDE OLABİLİR MİYİZ? 

Yukarıda üzerinde durulan kariyer değişikliği seçeneklerinin en az bir kere düşünülmüş olma olasılığının yüzde 80’leri geçmesi ve çoğunluğun bunu henüz gerçekleştirememiş olması oldukça düşündürücü. Diğer yandan, bunu anlamlandırabilmek çok da zor değil. İnsanlık geçtiğimiz yıllarda büyük zorluklarla karşılaştı. Yeni döneme adapte olabilmek ve arzu ettiği sonuçlara ulaşabilmek için de çeşitli adımlar attı. Her ne kadar atacağı bu adımların etkilerini analiz etmeye çalışmış olsa da bunların öngörülemeyen sonuçları da oldu.

Bugün iş dünyası yeni kavramlar geliştirerek farklılaşan ilişkileri net şekilde ortaya koymaya çalışıyor. Bu sırada bile, çalışan ve işveren arasındaki ilişki evrilmeye devam ediyor.

Biz bunu bir fay hattına benzetiyoruz. “Fay”ı etimolojik olarak incelediğimizde Fransızca bir kelime olan ve jeolojide kırık, çatlak, yarık gibi anlamlara karşılık gelen faille kelimesinden dilimize geçmiş bir sözcük olduğunu görüyoruz. Bu metaforik pencereden iş dünyasına baktığımızda, bugün ihtiyaçları ve ana motivasyonları farklılık gösteren çalışanların ve işverenlerin iki farklı yönde gerilim yarattığı düşünülebilir. Buna ek olarak, ülke olarak içinden geçtiğimiz zorlu dönemin getirdiği belirsizlik nedeniyle çalışanların akıllarından geçirdikleri adımları atamıyor olmaları bu gerilimi artırıyor olabilir. Diğer bir ifadeyle, Batılı ülkelerde kendini daha fazla hissettiren Büyük İstifa dalgasının, ülkemizde büyük istifa edememe dalgası olarak sirayet ettiği düşünülebilir. Ancak burada, özellikle de çalışan tarafında bir kuvvetin birikmekte olduğunu ve belirsizliğin ortadan kalkması durumunda fay hattında büyük bir kırılma yaşanabileceğini unutmamak gerek.

HER PROBLEM BİR ÇÖZÜM FIRSATI 

Bu gibi durumların çözümü pek tabii ki kolay değil. Ancak her problemin bir çözüm fırsatı yarattığını da akıllardan çıkarmamak gerekiyor. Özellikle de herkesin benzer sorunlar yaşadığı bir ortamda olumlu yönde atılan her adım büyük farklar yaratabilir.

Peki, bu bağlamda Türkiye’nin Konfor Alanı Araştırması bize ne gibi ipuçları sunuyor dersiniz?

Araştırmamıza katılan beyaz yakalıların ana motivasyonlarına bakıldığında, finansal unsurlarda 2022 yılında bir önceki seneye göre küçük bir artış gözlemlenmiş olsa da başarılı hissetme unsurunun son beş yılın lideri olduğu görülüyor. Ana motivasyon tablosundaki maddeler konfor alanı fazları bazında incelendiğinde ise çerçeve daha net bir hal alıyor. Buna göre ana motivasyonlar başlığı altında, kaygı alanında bulunan çalışanların gündeminin ağırlıklı olarak maddi unsurlar olduğu görülürken, heyecan alanındaki çalışanların odağının başarılı hissetmek ve statü sahibi olmak olduğu gözlemleniyor.

Diğer yandan, konfor alanı yaklaşımındaki üç temel fazda yer alan çalışanların kurumları ile olan ilişkilerine bakıldığında karşımıza çıkan tablonun yine net olduğu söylenebilir. Tüm katılımcılar temel alındığında çalışılan kurumlardan genel memnuniyetin, bu kurumların çalışanlarının beklentilerini karşılama oranının ve ideal ortamı sağlama durumunun yüzde 63-67 bandında seyrettiği dikkat çekiyor. Araştırmamızdaki kitlenin yarısına karşılık gelerek çoğunluğu oluşturan konfor alanındakilerin yaklaşımı da doğal olarak bu banda yakın seyrediyor. Ancak, kaygı alanındakilere baktığımızda bu başlıklara verilen puanların yüzde 50’nin altında kaldığını görüyoruz. Heyecan alanındakilerin değerlendirmelerinin ise yüzde 83-90 bandında seyrederek ortalamanın çok üzerinde kaldığı görülebiliyor.

Çalışanların kurumlarının mevcut durumları hakkındaki görüşleri böyleyken, geleceğe bakışta da durum benzer gibi gözüküyor. Konfor alanındakiler kurumlarının 10 sene sonraki halini yüzde 70’lik bir değerlendirmeyle bugünkü halinden daha iyi gördüklerini belirtiyorlar. Buna karşılık kaygı alanındakilerin bu konuya bakış açısı göreceli daha karamsar. Heyecan alanındakiler ise yüzde 90 ile geleceğe daha olumlu bakıyorlar.

Peki, kurumlarının bugününe ve geleceğine yönelik olumlu duygular içinde olan heyecan alanındaki çalışanların Büyük İstifa dalgası ve/veya Sessiz İstifa gibi kavramlara bakışları nasıl?

Veriler, heyecan alanındaki çalışanların diğer fazlardaki çalışanlara göre kurumlarına daha bağlı olduklarını ortaya koyar nitelikte.

Öyle ki bu faza karşılık gelen çalışanların;

  • Farklı bir kurumda çalışmayı,
  • Farklı bir şehirde çalışmayı,
  • Farklı bir ülkede çalışmayı,
  • Kendi işini kurmayı,
  • Kurumuna dışarıdan hizmet vermeyi,
  • Tamamen yeni bir meslek edinmeyi en az aklından geçiren kesim olduğunu görebiliyoruz.

Sonuç olarak araştırmamızdaki bulguların, kurum içerisinde heyecan alanına karşılık gelen çalışanları tutabilmenin ve bu oranın genel kitledeki payını artırabilmenin, bahsettiğimiz fay hattına karşı etkili bir çözüm olabileceğini gösterdiğini söylemeliyiz.

HEYECAN ALANINDAKİLERİ TUTABİLMEK 

Heyecan alanında yer alan nitelikli çalışan kitlesini elde tutabilmek organizasyonlar için son derece önemli. Veriler, heyecan alanına karşılık gelen çalışanların başarı odaklarını göz önünde bulundurmamızın faydalı olacağını gösteriyor. Buna istinaden onların sürekli gelişimlerine destek olmanın, onları yenilikçi ve sınırlarını aşmalarını sağlayacak projelere dahil etmenin etkili olabileceği de vurgulanabilir. Ayrıca, bu kitlenin takımdaşlık ortamına değer verdiği ve liderlerle bizzat iletişimde olmaktan da motive olduğu göz önünde bulundurulmalı. Son olarak, bu kitlenin başarılarının ödüllendirilmesi de önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemin şartlarını da göz önünde bulundurduğumuzda, başarı odaklı bu kitlenin özellikle gelişimlerini destekleyen görevler ışığında ödüllendirilmesi önem arz edebilir.

HEYECAN ALANINDAKİLERİN ORANINI ARTIRMAK 

Kurum içinde daha fazla çalışanın heyecan alanına geçişini kolaylaştırmak için neler yapılabileceğini incelemek faydalı olacaktır. Gelin öncelikle, çalışanların bu alana geçiş için yüksek derecede ihtiyaç duyduğu, buna karşılık düşük tatmin yaşadığı unsurları inceleyelim. Araştırmamızdan elde ettiğimiz sonuçlara göre bu unsurlar anlamlı bir amaç oluşturmak, ödüllendirme politikalarını doğru uygulamak ve inovasyon kültürü yaratmak olarak sıralanıyor. Bu unsurların doğru ele alınabilmesi durumunda hızlı kazanımlar getirebileceğini söyleyebiliriz. Elimizdeki verilere göre bir kurum içerisinde heyecan alanındaki insan sayısını artırabilmek için en etkili araç anlamlı bir amaç oluşturmak. Çalışanların, uğruna emek verdikleri vizyonun onları heyecanlandırmasını istediklerini, heyecan veren bir vizyonu da insanlığa değer katma derecesiyle eşleştirdiklerini söyleyebiliriz. Son beş yıldır birinci sırayı kimseye kaptırmayan anlamlı bir amaç unsurunu bu sene, yaşanan finansal zorlukların da etkisiyle ödüllendirme politikalarının izlediği görülüyor. Çalışanların heyecan alanına geçişini desteklemek için net, şeffaf ve adil yaklaşımlar içeren ödüllendirme sistemlerinin etkili olacağını söylemek mümkün. Çalışanların performans alanına geçebilmek için ihtiyaç duyduğu, ama buna karşılık görece düşük tatmin yaşadığı bir hususun da inovasyon politikalarından geçtiği görülüyor. Beyaz yakalılar çalıştıkları organizasyonların yenilikçi fikirlerini sonuna kadar sürdürme şansı sunmasını arzuluyor denebilir. Ayrıca görünen o ki kurumların çalışanlarını farklı konulara merak duymaları yönünde desteklemelerinin etkisi yüksek olabilir.

Araştırmamızdan elde ettiğimiz sonuçlara göre çalışanların heyecan alanına geçiş için ihtiyaç duydukları ve tatmin oranlarının görece yüksek olduğu unsurlar ise şöyle sıralanıyor: ilham veren liderlik, esneklik ve cesaretlendirme. Bu unsurları çalışanların heyecan alanına geçişini sağlamak için destekleyici ve sürekli göz önünde bulundurulması gereken konular olarak düşünebiliriz.

Bu kapsamda ilk karşımıza çıkan unsurun ilham veren liderlik olduğunu söyleyebiliriz. Buna göre, zor zamanlarda yükü ve riski çalışanlarının üzerinden alabilen, liderlik anlayışının kurum içinde yayılmasını destekleyebilen, problemler karşısında kalıpların dışında çözümler üretebilen ve geleceğin liderlerini yetiştirmek için kaynak ayıran liderlik anlayışının çalışanların heyecan alanına geçişini kolaylaştırabileceği düşünülebilir. Buna ek olarak kurumlar için, esneklik konusunu iş yapış biçimlerine entegre edebilmenin önemli bir destek noktası olacağı söylenebilir. Son olarak, belirsizliğin kendini daha fazla hissettirdiği şu dönemde en büyük ödüllendirmenin cesaretlendirmeden geçtiğini unutmamakta fayda olabilir. Çalışanlarını hep daha iyiye gitme yolunda destekleyen ve sonuçlar kadar süreçleri de ödüllendirme kapsamına alabilen kurumların daha avantajlı konuma geçeceğinin altını çizmek gerekiyor.

FAY HATTINI İYİLEŞTİRECEK YAKLAŞIM: İNSAN OKURYAZARLIĞI 

Sonuç olarak, Türkiye iş dünyasının konfor alanı haritası genel hatlarıyla geçen seneye kıyasla çok değişmemiş gibi gözükse de detaylı verilerde Büyük İstifa Dalgası ve Sessiz İstifa gibi kavramların etkileri ülkemize has şekilde görülebiliyor. Büyük istifa edememe dalgası adını verdiğimiz bu durum aynen bir fay hattı gibi güç biriktirirken, artçıları da Sessiz İstifa olarak düşünmek yanlış olmaz. Buna karşılık, insanı merkeze alan bir yaklaşımla çalışanların ihtiyacını anlamaya odaklanmak ve kararlılıkla gerekli adımları atmak, herkesin benzer problemleri yaşadığı günümüz konjonktüründe çok değerli bir kazan-kazan durumu oluşturabilir ve her şeyi olumlu yönde değiştirebilir.

HBR

Okumaya devam et

ŞİRKETLER

Gansu Hengyuan Dongli New Energy, Dünya Gelecek Enerji Zirvesine Katıldı ve Endüstriyel Yatırım Planını Açıkladı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Çin’in Gansu Bölgesi ve Jiuquan Yerel Yönetim temsilcileri, 15 Nisan ile 20 Nisan 2024 tarihleri arasında Abu Dabi’de gerçekleşen Dünya Gelecek Enerji Zirvesine katıldı, Dubai ve Suudi Arabistan ziyaretlerinde bulundu. Gansu Hengyuan Dongli New Energy Limited Şirketi bu tarihlerde birkaç uluslararası güneş enerjisi müşterisi ile sözleşme imzalayarak, Çin’in yeni fotovoltaik enerji girişimleri için uluslararası alanda yeni satış kanalları açtı.

Dubai’deki imza törenine Gansu Bölgesi lideri ve Jiuquan belediye başkanı katıldı. İmza töreni sırasında Gansu Hengyuan Dongli New Energy Limited Şirketi Başkanı Xian Xiaoli şunları söyledi: “Birlikte Yeşil ve Refah”, Gansu Hengyuan Dongli New Energy Limited Şirketi’nin gelişim hedefidir ve “Öncelikli Teknoloji, Önce Kalite” ise Hengyuan Dongli’nin iç ve dış pazarları keşfetme konusunda bağlı kaldığı standarttır.

Gansu Hengyuan Dongli New Energy Limited Şirketi, Çin’in stratejik “Karbon Dorukta ve Karbon Nötrlüğü” çağrısına yanıt vermiştir.” Yatırımı Jiuquan şehrinde yapılan 6GW fotovoltaik modül temel projesi, 101.232 m2’lik bir alanı kapsıyor ve yaklaşık 553 milyon USD yatırımla 2,4GW’lik üretim hattı tamamlanarak faaliyete geçirildi. Kalan üretim hatları yapım aşamasında. Şirketin yatırım planları arasında yaklaşık 553 milyon USD yatırım ile yaklaşık 159.840 m2’lik alanı kapsayacak şekilde 5GW yüksek verimli batarya temel projesi de var. Şirket, tamamen kapalı sistem yeni bir Hengyuan enerji ekipmanı üretimi sanayi zinciri oluşturmak ve yeni bir enerji ekipmanı üretimi sanayi tanıtım parkı inşa etmek için sonraki aşamada yaklaşık 106.560 m2’lik bir alanı kapsayacak şekilde, yaklaşık 281.666.800 USD yatırım ile bir inverter fabrikası, bir fotovoltaik braket fabrikası ve bir tel ve kablo fabrikası kurmayı planlıyor.

Hengyuan Fotovoltaik Modülü, yüksek güç çıkışına ve son derece güvenilirliğe odaklanmıştır. Genel sistem maliyetini düşürmeyi ve yatırımcıların gelirlerini artırmayı taahhüt eder. 182 ve 210 gibi ürünlerin çeşitli şartlarını karşılamak için en son yüksek verimli akıllı üretim hattı ekipmanını kullanır. Yeni enerji teknolojilerinin Ar-Ge ve uygulamasını ortaklaşa geliştirmek için yurt içinde ve yurt dışında pek çok tanınmış girişim ile derinden bir iş birliği kurmuştur. Ayrıca Gansu Bölgesinin Jiuquan şehrinde New Energy Technology Research Institute’ü (Yeni Enerji Teknolojisi Araştırma Enstitüsü) kurmuştur. Bu Enstitü, yeni enerji teknolojilerinin Ar-Ge alanına yapılan yatırımlara odaklanan Çinli uzmanlar ve akademisyenlerden oluşan bir ekip tarafından yönetilmektedir. Böylece kurumsal endüstriyel teknolojilerin sürekli olarak geliştirilmesi ve irdelenmesi sağlanacak ve yerel ve hatta batı bölgelerindeki yeni enerji endüstrilerinin hizmetlerle hızlı bir şekilde gelişmesi teşvik edilecektir.

Gansu Hengyuan Dongli New Energy Limited Şirketi’nin fotovoltaik yeni enerji alanındaki, Çin’in batı kesimine dayanan, tüm ülkeye hizmet veren, Orta Asya’ya ve hatta küresel pazarla yüzleşen gelişim vizyonunun sonucu budur.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Çimentoya gelen zamlar sektörü çıkmaza sokuyor

Çimentoya gelen %43’lük fiyat artılı sektörde şok etkisi yaratırken, müteahhitler de yeni fiyatlar kerşısında çaresiz kalmış durumda

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar her sektörü olumsuz etkiliyor. Ramazan Bayramı’ndan önce 50 kiloluk çimentonun torbasının %43 artarak  1750 liradan 2 bin 500 liraya çıktığını belirten müteahhitler, inşaatları durdurarak protesto etmeyi tartışıyor.

“İstihdam azaltarak inşaat durdurma” da dahil her türlü eylem İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun masasında yer alıyor.

Fiyatlar artarken yılın ilk üç aylık verilerine göre konut satışları da yüzde 13 azaldı. Kredili satışlarda bu düşüş yüzde 50’yi geçti. Düşen alım gücü ve azalan kredi arzı yurttaşı ev alma hayalinden uzaklaştırırken, birbiri ardına gelen zamlar da müteahhitleri inşaat yapmaktan uzaklaştırıyor.

Cumhuriyet’ten Ali Can Polat’a konuşan sektör temsilcileri, gelen bu zamların maliyetten bağımsız olduğunu söylüyor.

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, “Fırsatçılık var burada. Serbest piyasa da işlemiyor, el altı müdahale var. Maalesef Rekabet Kurumu görevini yapamıyor. Camda da fiyat artışları ve tedarik sorunları var. İşçiliğimiz de çok artıyor. Ortalama bir işçimiz mühendislerin iki katını alıyor. Bütün bunlar birleşince müteahhitte konut yapma iştahı kalmıyor. Ev yapmak zorlaşıyor, bu da insanlarımızın ev almasını zorlaştırıyor” dedi. Gelecek hafta konfederasyon olarak toplantı yapacaklarını söyleyen Tellioğlu, “istihdam azaltarak inşaat durdurma” da dahil her türlü protesto yolunun masada olduğunu belirtti.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm tuşlara aynı anda basmaya başladı. Bastığı bu tuşlardan bir tanesi de kendi banka hesabını başkalarına kullandıranlarla alakalıdır.

Bakan Şimşek, kişisel hesaplara (IBAN) gelen paraların nereden ve niçin geldiğinin sorgulanma süreci için vergi idaresine talimat verdi. Ve böylece bir tür kazıma yöntemiyle vergi idaresi kayıp ve kaçakla mücadele etmek adına binlerce hesabı takibe aldı.

Ne oluyor?

Vergi idaresi, şu aralar mal ve/veya hizmet satışı yapan kişilerin/şirketlerin, bu satış dolayısıyla alması gereken parayı kredi kartı ya da nakit olarak al(a)madığı durumlarda ilgisiz kişilerin banka hesaplarına transfer yoluyla gönderilmesi sonucu ortaya çıkan kaybı sorgulamakta. Örneğin bir tüccar, bir malı ya da hizmeti birine satarken ürünün parasını ya nakit ya da kredi kartıyla alabilmektedir. Bunun karşılığında da tüccar, yasaların izin verdiği hadler ve koşullar doğrultusunda ya fiş ya da fatura düzenlemek zorundadır.

Buraya kadar bir sorun yok ancak satıcı bazen sattığı ürünü kredi kartı komisyonundan ve dolayısıyla da gelir/kurumlar vergisi ile KDV’den kaçmak için alıcıdan, verdiği bir IBAN numarasına parayı göndermesini istemektedir. Böylece mal/hizmet satışı görüntüde olmamış sayılacak ve vergi de ödenmemiş olacaktır.

Paranın geldiği IBAN ise ya o işletmede çalışan birine ya işletme sahibinin çocuğu, eşi gibi yakınlarından birine ya da güvendiği başka birine ait olabilmektedir. Hatta işletme sahibiyle hiçbir akrabalık bağı olmayan başka birine de ait olabilmektedir.

Tam da bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu şekilde para gelen IBAN sahiplerini incelemeye başladı. Bu IBAN denetim işlemi, Vergi Dairesi Başkanlıklarının olduğu yerde vergi dairesi başkanlığı ­-29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır- olmayan yerlerde ise defterdarlıklar vasıtasıyla yapılacak.

Malı/hizmeti satan için idari para cezası var

Malı ve/veya hizmeti satan kişilerden öncelikle alınmayan ­kurumlar, gelir, KDV gibi vergiler alınacak. Akabinde alınmayan bu vergilerin bir (1) katı kadar da vergi ziyaı cezası ile düzenlenmeyen faturalar için düzenlenmesi gereken fatura tutarının yüzde 10’u kadar da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kesilecek bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 3 bin 400 TL’yi geçmiyorsa 3 bin 400 TL, şayet üstünde ise o tutar kesilecek. Örneğin, bu şekilde satılan ancak faturası kesilmeyen ürünün fiyat 25 bin TL ise bunun yüzde 10’u 2 bin 500 TL olacak ama 2024 yılı için asgari 3 bin 400 TL’yi geçmediği için 3 bin 400 TL kesilecek. Ya da satılan ürünün fiyatı 60 bin TL ise 60 bin TL’nin yüzde 10’u 6 bin TL’dir ve bu tutar da asgari ceza tutarı olan 3 bin 400 TL’nin üstünde olacağından bu işlem için 6 bin TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu şekilde kesilecek özel usulsüzlük cezası da 2024 yılı için en fazla 1 milyon 700 bin TL olacaktır. Ayrıca alınmayan vergiler üzerinden her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi de alınacak

IBAN’ını kullandıran için idari para cezası var

IBAN’ını kullandıran için ise daha vahim bir durum var; hem vergi ve idari para cezası hem de hapis cezası. Daha vahim olan ise basında dolaşan haberlere göre IBAN’ını kiralayan binlerce kişinin olmasıdır.

Zaten hiç kimse de IBAN’ını bir karşılık olmadan “tanımadığı” birine kiralamayacağına göre IBAN sahiplerinin komisyon aldığı varsayılacak ve aldığı varsayılan ya da gerçekte aldığı komisyon dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi ile idari para cezaların yanı sıra gecikme faizi de istenecek.

Aldığı komisyon tutarının ne kadar olduğu belli olmadığı için Danıştay ve vergi idaresi nezdinde genel olarak en az yüzde 2 olarak uygulanmaktadır. Yani IBAN’ını kiraladığı varsayılan kişinin hesabında -normalin dışında- 20 milyon TL’lik bir işlem hacmi varsa bunun en az yüzde 2’si kadar (en az 400 bin TL) komisyon aldığı varsayılıp bu tutar üzerinden ödemesi gereken vergiler ile cezalar kesilecektir.

IBAN’ını kullandıran için hapis cezası da var

IBAN’ını kullandıranların akıbetini öğrenmek için önce 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’sonra da Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’e bakmak lazım.

Buna göre 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre IBAN’ını başkasına kullandıracak kişinin bunu gidip yükümlüye bildirmesi gerekiyor. Kanun’da geçen yükümlü kavramından bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler anlaşılmalıdır.

Süreç şöyle işleyecek

Bu inceleme/kazıma işlemi genel olarak vergi dairesi nezdinde işleyecek. Ancak konuya vergi müfettişleri de dahil edilip incelemenin boyutu genişletilecek. Bu arada vergi dairesi müdürlerinin de inceleme yetkisi olduğundan inceleme açısından hukuken bir sorun bulunmamaktadır.

İncelemeye yetkili kişi yani vergi dairesi müdürü ya da vergi müfettişi, IBAN’ını başkasına kullandırtan kişiyi tespit edip incelemeye alacak ardından düzenlediği vergi suçu raporuyla önce savcılığa sonra da MASAK’a bilgi verecek.

Savcılık ise gelen bu raporu baz alarak iddianameyi oluşturacak. Bu kişilerin suçlanacağı madde ise 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesidir. Bu maddeye göre yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin gerekçesinde ise işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır cümlesi bulunmaktadır. Ve böylece IBAN’ını kullandıran kişi, bankaya (yükümlüye) gidip kim için kullandırdığını yazıyla bildirirse bu bildirim sonucunda bu madde uyarınca ceza işlemi uygulanmayacaktır. Ama hesaptaki para hareketinden sonra bildirmenin pek bir önemi maalesef bulunmamaktadır.

Özetle bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek.

Ayrıca IBAN’ı kullanan iş yeri sahibi de (tüccar vs) TCK madde 38 uyarınca bu suçu azmettiren olarak işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır.

Verilecek adlî para cezasının miktarı, bir (1) gün karşılığı olarak en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirasıdır.

Nihayet; hapis cezasının süresi 1 yılın altında olduğu için burada CMK madde 171 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Yine söz konusu ceza TCK madde 50 kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, TCK madde 51 kapsamında ertelenebilecek ve yine sanık hakkında CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Murat BATI-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.