Ülkemizde, son 7 yılda 6 kez yapılandırma ve af içeren düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeler çerçevesinde 31.03.2024 tarihi itibarıyla yapılan toplam tahsilat 379.242.127.801 TL’dir.

En son çıkartılan 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılabilecek olan borç toplamı 31.12.2022 tarihi itibarıyla 552 milyar TL idi. Yapılandırma düzenlemelerine rağmen devletin tahsil edemediği vergi gelirleri toplamı 31.12.2023 tarihinde 874 milyar TL’ye, 31.03.2024 tarihi itibarıyla da 1 trilyon 25 milyar 660 milyon TL’ye çıktı. 31.03.2024 tarihi itibarıyla vergi türlerine göre tahsilattahakkuk oranlarını ve tahsil edilemeyen vergi tutarlarını gösteren tablo yan tarafta yer almaktadır.

Tabloda yer alan tahsil edilemeyen vergi gelirleri toplamı ve dahilde alınan Katma Değer Vergisi ile Gelir Vergisi’nde yaşanan tahsilat sorununu aşmak için, vergi müfettişleri tarafından tahsilatı hızlandırma çalışmaları yapılmıştı. Bu çalışmalara rağmen; tahsil edilemeyen vergi gelirleri toplamının yükseldiğini görüyoruz.

TAHSİLAT AKLA GELDİ

Türkiye çok garip bir ülke. Ülkede seçim var ise ne vergi incelemesi yapılıyor, ne de vergi tahsilatı konusunda çaba sarf ediliyor. Geçen yıl mayıs ayında yapılan Milletvekilliği Genel Seçimi ve ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçiminin de etkisiyle, hem vergi inceleme oranı hem de tahsilattahakkuk oranı ciddi düşüş kaydetti. Mükellefler bu kez yerel seçimin yapılacak olmasından faydalandılar. Borçlu mükelleflere 01.04.2024 tarihinden itibaren dokunulmaya başlandı.

Elektronik haciz (e-haciz), kamuya olan vergi veya Sosyal Güvenlik Kurumu borcundan dolayı elektronik ortamda maaş ya da banka hesabınızda bulunan para, altın, döviz gibi mal varlığına el konulması işlemidir.

Yerel seçimlerin ardından ilk 3 ayda bütçe açığı 513 milyar TL’ye çıkınca ve tahsil edilemeyen vergi gelirleri toplamı 1 trilyon TL’yi aşınca, borcunu ödemeyen mükelleflere yoğun bir e-haciz bombardımanı gerçekleşti.

KONTROL EDİLMELİ

Mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan e-haciz işlemlerinin mükelleflerin ciddi mağduriyetlerine neden olunduğu da bir gerçektir. Her şeyden önce ödeme emri tebliğ edilip borç kesinleşmeden e-haciz işleminin yapılmaması gerekmektedir. E-haciz işlemi uygulamadan önce mükelleflerin mahsup, düzeltme ve tecil-terkin taleplerinin bulunup bulunmadığının, 6183 sayılı Kanun kapsamında tecil-taksitlendirme taleplerinin bulunup bulunmadığı, mükelleflerin yapılandırma yasaları çerçevesinde yaptıkları ödemeler ile ilgili şartları ihlal edip etmedikleri, ödeme emrine karşı yargıya gidilmiş ise yürütmeyi durdurma talebinin olup olmadığı ve borçlu olduğu iddia edilen mükelleflerin vergi dairesi kayıtlarında emanet hesaplarda bir parasının bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. Özellikle banka kredisi ile yaşayan milyonlarca mükellef olduğu dikkate alındığında; yanlış bir e-haciz işleminin kredilerin geri çağırılması ve mükelleflerin batmasına neden olma ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Nedim TÜRMEN-Sözcü