Uzun mesailer yapan bir kurum gelişebiliyor mu?
O cevap gün gibi ortada: Hayır. Peki neden?
Bu sorunun cevabını seviye seviye vermek istiyorum.;
En alt seviyede “mış gibi“ kurumlar vardır. Bu kurumlarda amaç iş üretmek değil mesai doldurmaktır. Doğal olarak bu şirketler başarıya ulaşamıyor ve uzun ömürlü olmuyor.
İkinci seviyede ise çalışkan insanları bünyesinde barındıran ve gerçekten çalışan kurumlar var ama onlarda mükemmeli yakalamakdan uzak. Bu kurumlar doğru insan kaynağına sahip olmalarına rağmen mükemmele ulaşmak için gerekli olan ikinci unsurdan yoksunlar; sistem.
Eğer kurumunuzda sistem yoksa Amerika’da çok popüler olan beyzbol topu fırlatma makinesine dönersiniz. Her gün çalışanlarınızdan, tedarikçilerinizden , müşterilerinizden ve diğer kaynaklardan gelen Topları Savuşturmak için çaba sarf eder, uzun saatler çalışır ertesi gün daha yoğun bir şekilde aynı sorunlarla boğuşmaya devam edersiniz.
Çok çalıştığınıza ve emek harcadığınıza şüphe yoktur ama sistemden yoksun olduğunuz için çalışmanızın karşılığını alamaz, günlük hengamenin içinde kurumunuzu geliştirecek fırsatları görüp değerlendiremezsiniz. Ne yapacağım, nasıl yapacağım soruları o kadar çok vaktinizi alır ve sizi o kadar yorar ki çalışmanın bir adım ötesine geçemez, yani üretemezsiniz.
Üçüncü seviyedeki kurumlar bu noktada diğerlerinden ayrılırlar. Doğru çalışanı ve mükemmel sistemi bir araya getirmiş olan bu kurumlarda engellerle karşılaşırlar ama kurumsal hafızaları ve sistemleri engelleri fırsata dönüştürecek şekilde tasarlandığı için ilk iki seviyenin yaşadığı sıkıntılardan uzak kalmayı becerirler. Bu kurumlarda günlük işleyiş yani operasyon süreci sağlam temellere dayanır.
Çalışanlar neyi nasıl yapacakları konusunda bilgili ve donanımlıdırlar. Kusursuz akan operasyon süreci , bu kurumlara kendilerini geliştirmeleri ve fark yaratmaları için gereken zamanı ve alanı verir. Diğer kurumlar kendilerine atılan topları karşılamaya zaman harcarken bu şirketler aynı zamanı mükemmelleşmek ve farklılaşmak için kullanırlar .
Onlar bal yapan arılardır.
Bal yapmak gerçekten zordur. Çok sıkı çalışma, sağlam disiplin ve kusursuz bir ekip ruhu gerektirir.
1 kg ham nekdar toplamak için yaklaşık 2 milyon arının bir gün boyunca durmadan çalışması, milyonlarca kez kovan ile çiçekler arasında gidip gelmesi gerekir. Tüm bu çaba bir de 1 kg balın elde edilmesi için yeterli olmaz. Çünkü ham nektarın sadece bir kısmı bala dönüşür. Ama bu çabaya değer. Bal en az 3000 yıldır bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan, olağanüstü şartlar olmadıkça asla bozulmayan bir üründür. Balı meydana getiren ekip ise mükemmel bir ekiptir.
Çok çalışan bir ekibiniz ve mükemmel bir sisteminiz olsun. O zaman sizde sonsuza dek bal üretebilirsiniz.
Son söz: Kimse kendi terinde boğulmadı.
Mustafa AKPINAR