Connect with us

EKONOMİ

Kırmızı alarm: Ticaret savaşından stagflasyon felaketine!

Yayınlanma:

|

Hatırlanacağı üzere, karşılıklı tarife planı, küresel mali piyasalarda hafta başı sert bir türbülans yaratmıştı. Panik tarzı işlemler büyük bir volatiliteye neden olurken, Asya borsalarında yaşanan düşüş tarihin sayfalarına geçti. Her çöküşte imdada yetişen FED’in bir noktada devreye girerek faiz indirimlerine başlayabileceği, akabinde ise piyasa tepkisinin Trump’ın geri adım attırmaya yöneltebileceği inancı dün sabah saatlerinde risk göstergelerinde önemli bir toparlanmaya neden olsa da, havanın dün akşamdan itibaren yeniden sertleştiğini görüyoruz!

Haber akışın takip etmekte çok zorlandığımızı da itiraf etmemiz gerekiyor. Bir önceki gün, ABD’nin Çin dışındaki tüm ülkeler için tarife planını doksan gün ertelemeyi düşündüğü yönünde haberin Beyaz Saray tarafından yalanlanması ardından dün ABD, Çin’den yapılan ithalata %50 ilave gümrük vergisinin (kümülatif %104) bugünden itibaren yürürlüğe gireceğini açıkladı! Trump yönetimi Güney Kore ve Japonya gibi müttefiklerle ticaret görüşmeleri planlarken, Çin’e yönelik sert vergilerde geri adım atmadığını görüyoruz. Çin bu hamleyi “şantaj” olarak nitelendirip direneceğini belirtirken, ABD tarafı müzakerelerde Çin’i önceliklendirmeyeceklerini ifade etti. Bu noktada Çin’in para birim Yuan’ı devalüe edip etmeyeceğine bakacağız.

Tarife haberlerinin ardından yön bulmakta zorlanan borsaların adeta başı dönerken, tüketiciler ise fiyat artışlarına karşı stok yapmaya başladığını okuyoruz. Türk insanı için aslında çok alışıldık bir durum: enflasyonist dönemde yarın bugünden her zaman daha pahalıdır! ABD borsaları dün açılışta kaydettikleri yükselişi koruyamarak geceyi %2 civarında düşüşle tamamlarken, en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi Nisan 2024’ten bu yana ilk kez 5bin endeks seviyesinin altına geriledi.

Pasifiğin diğer ucunda ise, Japonya’nın gösterge endeksi Nikkei, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının şiddetlenmesi ve küresel büyüme endişeleri nedeniyle Wall Street’teki sert düşüşleri takiben bu sabah %3’ün üzerinde geriledi. Pazartesi günü %8’e yakın düşüşle son 1,5 yılın en düşük seviyesini gören endeks, Salı günü ise %6 oranında tepki alımlarına sahne olmuştu. Güvenli liman arayışıyla güçlenen YEN, ihracat odaklı Japon şirketler üzerinde ilave baskı yaratıyor. Asya genelinde bu sabah hâkim rengin koyu kırmızı olduğunu görüyoruz: Tayvan borsası %4’ün üzerinde sert satışlara sahne olurken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de %2’ye yakın düşüşler yaşandığını not edelim.

Ticaret savaşlarının dünyayı durgunluğa sürükleyeceği beklentisi ile artan resesyon ihtimâli, dünyanın büyüme motoru olan Çin’in yavaşlayacağı beklentisi ile kendisini petrol fiyatlarında da hissettiriyor. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı son dört günde 75 dolardan 60 doların diplerine kadar gerileyerek %20 düşmek suretiyle son dört yılın dibine geriledi! Petrol fiyatlarının gerilemesi, Türkiye ve KKTC gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin cari açık ve enflasyonla savaşında olumlu gelişmeler olarak ön plana çıktığını unutmamak gerekiyor.

ABD Hazine Bakanı Bessent, 10 yıllık ABD tahvil faizini düşürmeye odaklandığını açıkça belirtmesi, yatırımcıların hükûmetin önceliğinin yüksek hisse senedi fiyatlarından çok düşük borçlanma maliyetleri olduğunu düşünmesine yol açtı. Bu yaklaşım, Trump’ın ilk döneminde borsadaki yükselişleri sosyal medyada kutladığı tutumdan önemli bir sapmaya işaret ediyor. Nitekim Trump’ın 2 Nisan’daki gümrük vergisi açıklamasının ardından güvenli liman edası ile sığınılan 10 yıllık faizlerdeki düşüş kalıcı olamadı. Teoride, düşen faiz oranları hem işletmeleri hem de hanehalkını koruyarak aynı zamanda devasa kamu borcunun faiz yükünü hafifletebileceği görüşüne rağmen, son günlerde hisse senetlerinde trilyon dolarlık kayıplara rağmen, tahviller beklenen güvenli liman ilgisini çekemedi: 10 yıllık faiz bu sabah %4,50 seviyesine kadar çıkarken (bir kaç gün önce %3,85) bu da faiz indirimi çağrılarına rağmen piyasaların farklı bir rota izlediğini gösteriyor!

ABD ekonomisinin hâlihazırda resesyona girdiği düşünülürken, enflasyonun da kendisini unutturmaması sonrası tehlikeli bir kombinasyon olan stagflasyon riski doların elini daha da zayıflatıyor! Riskin oldukça yüksek boyutta olmasına paralel ğiyasalar dolardan süratle uzaklaşırken, DXY yeniden yönünü aşağıya çevirdi. EURUSD paritesi bir kez daha 1,10 seviyesini aşarken, bir diğer güvenli liman olan altının ons fiyatı ise psikolojik 3bin doların üzerinde işlem gördüğünü not edelim.

Dönelim Türk mali piyasalarına… Bayram tatili nedeniyle hafta başı açıklanan TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini, iş yoğunluğu nedeniyle bir gün geç yorumluyoruz. Parite etkisinden arındırılmış seriye göre, 28 Mart ile biten haftada, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında yaklaşık 0,4 milyar dolar azalma olmuş. Bir önceki hafta Türkiye siyasetinde yaşanan iklim değişikliği nedeniyle yaşanan türbülansta döviz mevduatları 5,9 milyar dolar artış kaydetmişti. Yurt içi yerleşiklerin döviz talebi hız kaybederken, para piyasası fonlarından çıkan paranın bir kısmı yükselen piyasa faizlerine paralel mevduata gittiğini anlıyoruz. Daha basit bir bakış açısı ile, risk artınca finansın en temel kuralı olan getiri beklentisi de artmış, yurt içi yerleşikler de fiyatın geldiği seviyeyi risklerle uyumlu görerek ürünü satın almış.

Öte yandan, söz konusu haftada, TCMB’nin brüt döviz rezervleri 7,7 milyar dolar ile büyük oranda azalırken, altın rezervleri ise fiyat artışından kaynaklı 1,1 milyar dolar artmış. Haftalık verilerin ötesinde, TCMB’nin net yabancı para pozisyonu 7 Nisan gününde yaklaşık 7,6 milyar dolar gibi ciddi bir büyüklükte azalmış. TCMB’nin siyasi cephede patlak veren türbülansla mücadelesinin küresel riskler ile birleşmesinin faturası oldukça ağır olmuş: 19 Mart tarihinde +59 milyar dolar olan net yabancı para pozisyonu yaklaşık 40 milyar dolar azalarak +19,3 milyar dolar seviyesine kadar geriledi! TCMB bir tarafta enflasyona geçişkenliği azaltmak adına kur oynaklığına karşı kurduğu defans hattını savunmaya devam ederken, TCMB’nin net fonlaması da, aşağıdaki grafikten görüleceği üzere Eylül 2024’den sonra ilk kez pozitif alana geçerek piyasadaki likidite fazlasının kuruduğunu (sterilize edildiğini) gösterdi. Haftalardır paranın ‘miktarı’ kısılırken, ‘maliyeti’ de faiz koridorunun üst bandı olan %46’dan geçtiğini hatırlatalım.

Yurt içi yerleşiklerin tansiyonu azalsa da, türbülansın yaşandığı haftada, yabancı toplam 3,5 milyar dolar Türk varlıklarında satış yapmış! Detaya inersek, hisse senetlerinde 0,7 milyar dolar, tahvilden 2,4 milyar dolar, eurobond cephesinden ise 0,5 milyar dolar satış olmuş! Yabancı indinde Türkiye’nin risklerini gösteren beş yıl vadeli CDS risk primi 357 baz puanın üzerinde ve son 1,5 yılın zirvesinde işlem görürken, USDTRY kuru ise 38,00 seviyesindeki defans hattında durmaya devam ediyor. Borsa İstanbul ana endeksi dün günü %0,7 yükselişle tamamladı. Ana endekste aşağıda 8,800 yukarıda ise 10bin endeks seviyesi sahanın çizgileri olarak görüyoruz; geçtiği yöne doğru hareketin ivme kazanacağını düşünüyoruz. Bültenlerimizde sıklıkla ifade ettiğimiz üzere, geçen haftalarda Türkiye cephesinde yaşanan siyasi gelişmeleri unutmamakla birlikte, konjonktürü Türkiye pozitif okuduğumuzun altını bir kez daha çizmek isteriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Trump ile görüşmesinde, Türkiye ile çatışma istemiyoruz dedi. Trump ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan övgüyle söz ederken, sorun olacağını düşünmediğini belirtti.

*TCMB Net Fonlaması
1744172702582faf35371cfa55d96e9956a9f32c3b_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

EKONOMİ

ASO Başkanı Ardıç: Dayanacak gücümüz kalmadı, yatırımı bırak üretim yapamıyoruz

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “Dayanacak gücümüz kalmadı, yüzde 60’ın üstünde faizle yatırımı bırak üretim yapamıyoruz. Sanayiciler yüksek enflasyonun yarattığı çoklu tahribatla ayakta kalmaya çalışıyor. Son 1 ayda yaşanan gelişmeler enflasyon beklentilerini olumsuz etkiledi. Güven algısına zarar verecek gelişmelerin uzağında durmalıyız” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, Muğla’nın Sarıgerme ilçesinde yapıldı. Toplantının açılışında konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, küresel gelişmeler ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Trump’ın yarın ne açıklayacağı konusunda kimsenin bir öngörüde bulunamadığını belirten Seyit Ardıç, dünya ticaretinin çoklu belirsizliklerin olduğu yeni bir döneme girdiğini bildirdi.

Küreselleşmenin yerini farklı kutuplaşmaların aldığını belirten Ardıç, dış ticarette yakın ve dost ülkelerin öne çıkacağını aktardı.

Avrupa ve Çin’e uygulanan yüksek tarifelerin yüzde 10 vergiye tabi Türkiye için avantaj teşkil edebileceğini söyleyen Ardıç, bu avantajın kullanılması için yapılması gerekenler olduğuna değindi.

“Yatırımcılar için uygun iklimi tesis etmeliyiz”

Gündemin ilk sırasında dünya ekonomisinden daha fazla pay alınması ve sürdürülebilir büyümeye odaklanılmasını öneren Seyit Ardıç, “Ekonomide güven algısına zarar verecek her türlü gelişmenin uzağında kalmalıyız, yatırımcılar için uygun iklimi tesis etmeliyiz” dedi.

İtalya’dan, Suudi Arabistan’a kadar uzanan coğrafyada en büyük sanayi üssünün Türkiye olduğunu dile getiren Ardıç, gelişen altyapı ile birlikte ülkemizin yeni üretim üslerinden birisi olma potansiyeli bulunduğunu belirtti.

Potansiyelin iyi kullanılabilmesi için reel sektöre daha fazla ağırlık verilmesini isteyen Ardıç, “Yüksek teknoloji ve katma değerli üretime yoğunlaşmalı, beşerî sermayemizi çok daha verimli kullanmalıyız. Küresel üretim üssü olma hedefi doğrultusunda sektörel ve tematik önceliklendirme yapmalıyız” diye konuştu.

Tarifeler sonrası değişen tedarik zincirinde hangi ülkeye ve sektörlerde yoğunlaşılması gerektiğini ortaya koyan planlar yapılması gerektiğini dile getiren Ardıç, Ankara’da; savunma sanayi, makine, müteahhitlik, medikal ve bilişim gibi sektörlerin ön plana çıkabileceğini aktardı.

Enflasyon görünümünün yavaş da olsa iyileşmeye devam ettiğini bildiren Ardıç, son bir ayda yurt içinde yaşanan gelişmelerin beklentileri olumsuz etkilediğini kaydetti.

“Maalesef yine başa döndük”

Nisan’daki 250 baz puanlık indirim ile politika faizinin yüzde 40’lara ineceğini beklediklerini hatırlatan Seyit Ardıç, “Bugün geldiğimiz nokta gecelik borç verme faizinin yüzde 49 çıkmasıyla, aslında faizlerde 9 puanlık bir artışı ile karşı karşıya kaldık” değerlendirmesinde bulundu.

Dezenflasyon programının 22 aydır devam ettiğini söyleyen Ardıç, sanayicilerin hem yüksek enflasyon hem de bunun yarattığı çoklu tahribatla ayakta kalmaya çalıştığını, tüm umutlarının enflasyonda iyileşmeyle birlikte faizin de makul seviyeye gelmesi olduğunu anlattı ve “Maalesef yine başa döndük” diye konuştu.

Enflasyonla mücadelede kontrolün kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizen Ardıç, “Ama artık dayanacak gücümüz de kalmadı. Yüzde 60’ların üzerine çıkan bir kredi maliyeti ile sanayicinin, bırakın yatırım yapmayı, üretimine devam edebilmesi bile mümkün değildir” şeklinde konuştu.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Türkiye’de enflasyon niçin düşmüyor?

Yayınlanma:

|

Yazan:


Türkiye’de Enflasyonun Düşmemesinin Temel Nedenleri:

  1. Para Politikası Geçişkenliği Gecikiyor

    • 2021-2023 arasında çok gevşek para politikası uygulandı.

    • Faizler aşırı düşük tutuldu.

    • O dönem verilen aşırı kredi genişlemesi ve bütçe harcamaları hâlâ enflasyonu yukarı itiyor.

    • 2024’te faizler artırılsa da etkisi gecikmeli görülüyor (en az 12-18 ay sürer).

  2. Maliyet Enflasyonu Çok Yüksek

    • Döviz kuru arttıkça ithalat maliyetleri artıyor.

    • Enerji (doğalgaz, petrol), gıda (buğday, yağ) ve ara mal fiyatları zaten çok yükseldi.

    • Üretim maliyetleri patlayınca fiyatlara yansıyor.

  3. Enflasyon Beklentileri Bozulmuş

    • Şirketler, vatandaşlar ve piyasalar “zaten fiyatlar artacak” diye düşünüyor.

    • Bu da otomatik zam davranışı oluşturuyor (ücretlere, ürünlere, kiralara).

  4. Kamu Zamları ve Vergi Artışları

    • Elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi temel ürünlerde devlet zam yapıyor.

    • Dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) artırılıyor.

    • Bu da direkt mal ve hizmet fiyatlarını artırıyor.

  5. Ücret-Fiyat Sarmalı

    • Asgari ücret, memur maaşı artışları çok yüksek yapıldı.

    • İşverenler bu artışı fiyatlara yansıttı.

    • Bu da yeni bir enflasyon dalgası yarattı.

  6. Kur Korumalı Mevduatın Yan Etkileri

    • KKM sistemi için devlet sürekli bütçeden kaynak aktardı.

    • Bu da piyasaya fazla TL sürülmesine yol açtı, talep canlı kaldı.

  7. Talep Hâlâ Canlı

    • İnsanlar ileride fiyatların daha da artacağını düşündüğü için erken alım yapıyor.

    • Ev, araba, beyaz eşya gibi harcamalar öne çekiliyor.

    • Talep canlı kalınca fiyatlar da düşmüyor.

  8. Güven Sorunu ve Dolarizasyon

    • İnsanlar TL’ye güvenmediği için tasarruflarını döviz, altın ve arsa gibi araçlara kaydırıyor.

    • TL kullanım oranı düştükçe fiyat istikrarı da zorlaşıyor.

Kısaca:

Enflasyon Türkiye’de hem geçmiş politikaların etkisiyle hem de şu anki yapısal kırılganlıklar yüzünden bir türlü düşmüyor.
Para politikasının etkisi çok gecikmeli olduğu için en az 2025 ortalarına kadar ciddi bir düşüş beklenmesi zor.

Okumaya devam et

EKONOMİ

KÜRESEL EKONOMİDE DURGUNLUK ENDİŞESİ ARTTI

Yayınlanma:

|

Yazan:

2025 yılında küresel ekonomide bir durgunluk (resesyon) riski ciddi şekilde artmış durumda. Uluslararası kuruluşlar ve önde gelen ekonomistler, özellikle ABD’nin uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri ve artan ticaret savaşları nedeniyle küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettiler.

Küresel Ekonomik Görünüm

  • IMF, 2025 küresel büyüme tahminini %3,3’ten %2,8’e düşürdü. Bu düşüşün ana nedenleri arasında ABD’nin uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri ve artan ticaret savaşları gösteriliyor.

  • Dünya Bankası, küresel büyümenin 2025-26 döneminde %2,7 seviyesinde kalacağını öngörüyor. Ancak bu düşük büyüme oranının sürdürülebilir kalkınma için yetersiz olabileceği belirtiliyor.

ABD ve Ticaret Politikalarının Etkisi

  • ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan 2025’te duyurduğu “Liberation Day” kapsamında uygulamaya koyduğu yüksek gümrük tarifeleri, küresel ticaret savaşlarını tetikledi. Bu durum, ABD ve dünya genelinde ekonomik belirsizlikleri artırdı.

  • IMF, bu politikaların küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini ve 2025 için büyüme tahminlerini düşürdüğünü belirtti.

Türkiye’ye Etkisi

  • Türkiye ekonomisi, küresel ticaret gerilimlerinden ve ekonomik yavaşlamadan etkilenebilir. Özellikle ihracat pazarlarındaki daralma ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, Türkiye’nin ekonomik performansını olumsuz etkileyebilir.

2025 yılında küresel ekonomide bir durgunluk riski artmış durumda. Özellikle ABD’nin ticaret politikaları ve küresel ticaret gerilimleri, ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturuyor. Bu gelişmeler, Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkenin ekonomisini etkileyebilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.