Koç Holding’in CEO’su Levent Çakıroğlu, dün yaptığı açıklamada uzaktan çalışma modelinin holding bünyesinde çalışan 35 bin ofis çalışanı için kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Dünyaca ünlü şirketler de uzaktan çalışmaya geçiyor, bazılarında kalıcı olarak uzaktan çalışmanın gelmesi tartışılıyor. Örneğin, Microsoft çalışanları, şu anda çalışma saatlerinin neredeyse yarısı kadar evden çalışıyor ve bazı çalışanların kalıcı uzaktan çalışmaya geçmesi kararlaştırıldı. Google, esnek çalışma saatleri kapsamında Eylül 2021’den itibaren haftanın iki günü çalışanlarının evden çalışmasına izin verecek.
Facebook, 2020’nin sonuna kadar olan uzaktan çalışma iznini Temmuz 2021’e kadar uzatırken Amazon, mümkün olan herkesi uzaktan çalıştırıyor.
Avrupa’da evden çalışmak zorunlu hale geliyor
Dünyada, özellikle de Avrupa’da uzaktan çalışmanın kural haline getirilmesi ve kalıcılaşması da tartışılıyor. Almanya’da bugün, salgın kısıtlamalarının kapsamı genişletildi ve evden çalışmaya yönelik bir yönerge yürürlüğe girdi. Buna göre herhangi bir teknik engeli olmayan işletmeler personellerini evden çalıştıracak, kurala uymayanlar 30 bin euroluk para cezasıyla karşı karşıya kalacak.
Fransa, 14 Ekim’den beri mümkün olan tüm iş kollarında uzaktan çalışmayı zorunlu tutuyor, Belçika’da da Almanya gibi kurala uymayanlara uygulanacak para cezaları oldukça yüksek. İskoçya, Portekiz, İsviçre’de de evden çalışma zorunlu hale getirildi. Hollanda’da çalışanların yüzde 45 – 56’sı işlerini eve taşıdı ve bu oran oldukça yüksek.
Türkiye’de mümkün mü?
Türkiye’de ise evden çalışabilen mesleklerin oranı düşük. Akademisyenler Uğur Aytur ve Cem Özgüzel’in yaptığı çalışmadaki sonuçlara göre Türkiye’de özel sektörün sadece yüzde 24’ü evden çalışabilir. Türkiye’de bu nedenle tüm iş kollarının uzaktan, evden çalışmaya geçmesi şu aşamada mümkün görünmüyor. Fakat daha eğitimli ve profesyonel hizmet sektörlerinde çalışanlar evden çalışma bakımından daha avantajlı.
“Mesai kavramı tamamen bitti, her saat aranıyoruz”
Selen Şimşek, o isimlerden biri. Bilgisayar mühendisi Şimşek, 12 Mart 2020’den beri evden çalışıyor. Şimşek’in ilk söylediği “Mesai kavramı tamamen bitti” oluyor ve devam ediyor: “Yöneticiler WhatsApp’tan istediği an mesaj yazabiliyor. Sorduğu soruya o an cevap istiyor. Sabah 8’de oturduğum sandalyeden akşam 5’te kalkıyorum. Bana iki dakika ulaşamadıklarında hemen savunma istiyorlar.”
Evden çalışmanın en önemli etkilerinden biri de yalnızlaşma ve sosyalleşememe. Şimşek, “Genelde ofis ortamında sosyalleşen insanlarız. Artık böyle bir imkan yok ve sanırım hiç olmayacak. 30 yaşındayım ve ailemle birlikte yaşıyordum. Dayanamayıp ev tuttum. Ofiste öğle yemeği yemekle, evde yapmak arasında inanılmaz bir fark var ama şirket bu ayrımı asla kabul etmiyor. Kendimi kürek mahkumu gibi hissediyorum” diyor.
“Ek harcamalar yapmak zorunda kaldık ama şirket bunu ödemiyor”
Bir teknoloji firmasında müşteri ilişkileri biriminde çalışan Yıldız Güralp* de evde çalışmayla birlikte masrafların arttığından ve şirketin bu ayrımı gözetmediğinden bahsediyor: “Bu süreçte maaşıma zam yapılmadı ve yeni dönemde de yapılmayacağı söylendi. Evde geçirdiğim zaman boyunca sürekli kullandığım için internet, doğalgaz, elektrik harcamalarım arttı. Daha önce ihtiyacım olmayan çalışma masası, sandalye, internet güçlendirici, ekstra internet paketi gibi harcamalarım oldu. Bunların hiçbiri için ayrıca para verilmiyor tabii ki.”
Güralp de Şimşek gibi ofisteki sosyalleşmeyi vurguluyor: “Ofis benim için bir sosyalleşme alanıydı. Orada anne veya eş olarak değil kendim olarak vardım. Bir kahve içip sohbet edebiliyordum. Şu anda hepsinden uzak kaldım. Param olunca ilk işim psikolojik destek almak olacak.” Evde yemek yapmaya, temizlik yapmaya varsa çocuğunuzla ilgilenmeye harcanan zaman da eklenince kara bir tablo çıkıyor ortaya. Güralp’in çalıştığı şirket, ofisi tamamen boşaltmış ve artık fiziki bir ofisleri hiçbir zaman olmayacak.
Bitmeyen WhatsApp konuşmaları, Zoom toplantıları…
Bir bankanın genel müdürlüğünde çalışan Kübra Çevik de yine bu süreçten psikolojik olarak olumsuz etkilenenlerden. “Plaza canlıları” diye adlandırdığı beyaz yakalılara ilk başta evden çalışmanın çok olumlu geldiğinden bahseden Çevik, “Bu süreçte evde kalamayanlar olduğu için mızmızlanmanın şımarıklık olduğunu düşünsem de ortalamanın bir tık üstü maaş için evden çalışmak bizi mental olarak çökertiyor” diyor.
Bitmek bilmeyen Zoom toplantıları, günün her saati ulaşabilir olmak, mola kavramını yitirmek, WhatsApp gruplarında sürekli konuşmalar… Kübra Çevik gibi evden çalışan neredeyse kimse öğle yemeği ücreti alamıyor.
“Bilgisayarlar dahi kontrol ediliyor”
Yazılımcı Ali Burak Yılmaz ise Kasım’dan beri evden çalışıyor. İlk başlarda İkitelli’deki Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta çalıştığı için yol açısından evden çalışmak kendisine mantıklı gelmiş. Ancak şu an aynı şeyi düşünmüyor: “Mesai kavramı tamamen ortadan kalktı. ‘Zaten evden çalışıyorsunuz, bunu da yapın’a dönüyor iş. Bazı yerlerde bilgisayarı kontrol eden timer programlar kullanılıyor. 20 dakika çevrimdışı olunduğunda çalışanlar raporlanıyor.”
Öğretmenlerin durumu da diğer meslekler gibi. Okullar kapalı olduğu için çevrimiçi derslerle işlerini devam ettiren öğretmenler, bir taraftan kara pencerelere konuşmak zorunda kalıp, bir taraftan da evdeki işlere yetişmeye çalışıyor. Fen bilimleri öğretmeni Büşra Yavuz, evden çalışmanın olumlu yanlarını “Ulaşım ve yemek masrafı yok. Zaman da size kalıyor” diye sıralasa da durumun gün geçtikçe depresif hal aldığını anlatıyor: “Psikolojik olarak olumsuz etkilendim. Çünkü okula gitmek, öğrencilerle vakit geçirmek, insanlarla sınırlı da olsa aktif bir şekilde iletişim halinde olmak her türlü iyi hissettiriyor.”
“Günde 14 – 16 saat bilgisayar başındayım”
Öğretmen Neslihan Çam da aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nde doktora yapıyor. Buna vakit ayırabileceği için kendini şanslı saymış ama o da Yavuz gibi bu durumun bir ızdıraba döndüğünü düşünüyor: “İçimin hiç bu kadar boşaldığını, anlamsız telaş içinde olduğumu hissetmemiştim. Şu anda doktorayı bırakmayı düşünüyorum ve okulların açılmasını istiyorum. Bir gün içinde 14 – 16 saati bilgisayar başında geçirdiğim oluyor. Çocuğum evime gelmek istemiyor.”
İçerik pazarlama ajansında yazar olarak çalışan Mahmut Kuruçay ise şirket yönünden şanslı olduğunu bir sıkıntı yaşamadığını söylese de herkes gibi evdeki yaşantısı tamamen değişmiş durumda. Kuruçay’ı dinliyoruz:
“Ailemle beraber yaşıyorum ve ailem görme engelli olduğu için ses problemi yaşıyorum. Çalıştığımız ofis çok sessiz bir yerdi ve insanlar ses çıkarmamaya özel önem gösteriyordu. Ancak annem, mesela kitap okuduğu zaman ses çıkıyor veya kendi aralarında ister istemez konuşuyorlar. Ses olduğu zaman, yazmaya yoğunlaşamıyorum. Günlük rutinim değişti. Tüm günümü bilgisayar başında geçiriyor ve yatana kadar başından kalkmıyordum. Daha sonra günleri böldüm ve artık işten arta kalan zamanı değiştirmeye gayret ediyorum. Ama elbette insan görmemek bir noktada beni sıkmaya başladı. Sadece market kasiyerleri ile görüşüyorum, garip bir durum.”
Kara pencerelere ders anlatmak…
Akademisyen Begüm Başdaş da evden çalışma nedeniyle psikolojik olarak olumsuz etkilenenlerden. Başdaş, mevsimlere göre geçirdiği değişimi anlatıyor: “28 Şubat 2020’den beri evdeyim. Arada saha çalışması için Yunanistan’a gittim. O biraz iyi oldu çünkü gitmeseydim delirmiştim, gerçek anlamda. İlkbahar ayları güzel hava ile birlikte çok zorlamadı. Sonra mayısta yalnızlık aşırı zorlamaya başladı. Sonbahar, karanlık, soğuk, grilik ve tek bir insan görmemek, ciddi bozukluklar yaratmaya başladı. Evden çalışırken işler arttı. 18 saat çalışsan da bitmiyor. Şu an uyku, motivasyon, sinir sistemim, her şey çöktü diyebilirim.”
Başdaş son olarak şunları söylüyor: “İşim de yakında bitiyor. İş bulmak dert, yeni iş bakacak ne hal ne de umut var. Üretim açısından aşırı bilgi, bol etkileşimli zaman yanılsamasına düşüldü. Kendini geliştirmeyi, kolektif bir varlıkla bunu yapmayı isteyen benim gibiler için eziyet oldu. Dersler ve eğitimler de daha zor. Kara pencerelere ders anlatıyorsun, kendi suratına bakarak. Baya havaya konuşuyoruz.”
İsviçre merkezli banka Pictet’in, Amerikalı vergi mükelleflerinin off-shore hesaplardaki varlık ve gelirlerini gizlemelerine yardımcı olduğu gerekçesiyle 123 milyon dolarlık ceza ödeyeceği bildirildi.
İsviçre bankası Pictet‘e, Amerikalıların vergi kaçırmasına yardım ettiği için 123 milyon dolar ceza verildi.
ABD Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, İsviçreli banka Pictet’in Amerikalı vergi mükellefleriyle off-shore hesaplardaki varlıkları ve gelirleri gizlemek için işbirliği yaptığını itiraf ettiği kaydedildi.
Açıklamada, bankanın İsviçre ve diğer yerlerdeki 1637 gizli banka hesabında 5,6 milyar doların üzerinde varlığı saklamak ve bu hesaplardan elde edilen geliri ABD Gelir İdaresinden (IRS) gizlemek için Amerikalı vergi mükellefleriyle işbirliği yaptığı aktarıldı.
İsviçre’de ve başka yerlerde söz konusu bankada hesabı olan Amerikalı vergi mükelleflerinin 2008 ile 2014 yılları arasında yaklaşık 50,6 milyon dolarlık vergi kaçırdığı belirtilen açıklamada, bankanın yapılan anlaşma doğrultusunda ABD Hazinesine yaklaşık 123 milyon dolar ödemeyi kabul ettiği belirtildi.
Açıklamada, bankanın anlaşma kapsamında hizmetlerinin gelecekte vergi kaçakçılığı amacıyla kullanılmasına karşı koruma sağlamak amacıyla önlemler uygulayacağı ve soruşturmada yetkililerle işbirliği yapacağı da kaydedildi.
Küresel mali piyasalarda yılı tamamlamaya artık sayılı günler kala düşen hacmin de etkisi ile sert hareketler görülüyor. ABD’de her ayın ilk Cuması açıklanan resmî tarım dışı istihdam verisi öncesinde, dün açıklanan açık istihdam verisi (JOLTS raporu) Nisan 2021’den bu yana (son 2,5 yılın) en düşük düzeyinde sonuçlandı. FED’in öncelikli olarak ana görevi fiyat istikrarını sağlamak olsa da, istihdam ve büyüme cephesinden gelen verilere de pek âlâ dikkat ettiğini biliyoruz.
Bu minvalde, istihdam cephesinden gelen dünkü zayıf veriler ardından piyasaların amiral gemi olarak takip ettikleri risksiz faiz oranı olarak takip edilen Amerikan 10 yıllık devlet tahvil getirisi %4,16 seviyesine kadar gelerek son 3 ayın en düşük seviyesini test etti. Gözlerin bu bağlamda Cuma günü açıklanacak resmî istihdam verisini daha da dikkatli bir şekilde takip edeceğini düşünüyoruz. Eğer istihdam raporu da (tarım dışı sektörde manşet istihdam artışının 180bin kişi olmasını, işsizlik oranın ise %3,9 seviyesinde sabit kalması) beklentileri karşılayamazsa, 2024 yılına yönelik bu sabah itibariyle var olan 125 baz puan faiz indirim beklentisinin (ilk faiz indirimi %64 olasılıkla Mart’ta) iyice artacağını düşünüyoruz.
Faiz indirim beklentilerinin de değeri dolar ile ölçülen tüm enstrümanların değerini artıracağını not düşelim. Haftayı 2,070 dolar seviyesinde ve 3 kez test edilip kırılamayan önemli bir direnç seviyesinde kapatan altının ons fiyatı haftanın ilk iş günü özellikle sabah Asya seansında -sığ işlem saatlerinde- 2,135 dolar seviyesini test etmesi ardından büyük bir volatiliteye sahne olarak dün 2,010 dolar seviyesine kadar geriledi. Altında fiyatın konsolide olmasını bekleyerek tamam mı devam mı sorusunun da yakında cevap vereceğiz.
Daha geçen hafta 1,10 seviyesinin üzerine yükselen EURUSD paritesi, zayıf gelen enflasyon verileri ile yönünü aşağıya çevirmesi ardından dün 1,08 seviyesinin de altına geriledi. Siz değerli okurlarımız da bizim gibi neden altın ve EUR’nun ABD’den zayıf gelen veriler ve gerileyen dolar faizine rağmen yükselemediğini sorguladığınızı duyar gibiyim. Açıkcası, haber akışından bağımsız gelişen fiyat davranışını biz de tam olarak anlayamadık. Yılsonu ve düşün piyasa katılımının bir etkisi olabileceğini düşünmek istiyoruz. Öte yandan, uzun bir süredir dolar aleyhine gelişen rallide geride kalan direnişin parası bitcoin ise kulvar değiştirerek hafta başı 42,200 dolar seviyesindeki ilk hedefimize ulaşması ardından bu sabah da ikinci hedef seviyemiz olan 48,545 dolar seviyesine doğru hareketlenerek 44,500 dolar seviyesini test ettiğini görüyoruz.
Türkiye cephesinde ise göreceli sakin havanın egemen olduğunu söyleyebiliriz. Tahvil piyasasında son 2 günde Hazine’nin 3 ayrı başarılı geçen ihaleleri ardından 10 yıllık gösterge devlet tahvilinin bileşik faizi %27 seviyesinin altına geriledi. Yabancı alımının olduğu yönünde sinyallerin her geçen gün arttığını not edelim! USDTRY kuru kamu kontrollünde psikolojik 29 seviyesinin hemen altında işlem görürken, 4 Aralık verilerine göre, TCMB’nin kamu dövizleri ve swap yolu ile elde ettiği dövizler hariç bakılırsa net pozisyonunun eksi 55 milyar dolar ile son 9 ayın en iyi seviyesine geldiğini not edelim. Hatta son 1 ayda neredeyse 10 milyar dolar iyileşme görüyoruz. Hatırlatma yapmak gerekirse, net rezervlerin Haziran başı eksi 78 milyar ile en zayıf seviyeyi görülmüştü. Gelinen noktada gidilecek çok yer olsa da, TCMB’nin politikasını doğru yönde ilerlediğini görüyoruz. Bir noktada yabancı girişleri eğer artacaksa, işte o gelen dövizi TCMB’nin alacağını ve net rezervlerini güçlendireceğine kesin gözüyle bakıyoruz. Bu nedenle de USDTRY kurunda düşüş bekleyenlere katılmıyoruz!
Dün ABD’de açıklanan açık iş pozisyonları verisinin beklentilerin altında kalması ancak güçlü hizmetler verisi ile birlikte FED’in para politikasını gevşetmeye başlasa bile ekonomide yumuşak iniş görüleceği beklentilerinin kuvvetlenmesi ile bu sabah Asya piyasalarında iyimser bir görünüm hâkim. Gösterge endeks Tokyo borsası, Japonya 10 yıllık devlet tahvillerinin getirisinin %0,62 ile Ağustos ayından bu yana en düşük seviyeyi görmesine de paralel %2’ye yakın artış kaydetti. Çin cephesinde ise, dün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Çin’in kredi notu görünümünün durağandan negatife çevrildiğini açıklaması yatırımcı iştahının zayıf kalmasına neden oldu. ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde bu sabah yükseliş eğilimli bir seyir var. Günün makro ekonomik veri takviminde, Euro bölgesi perakende satışlar ve ABD’de açıklanacak ADP özel sektör istihdam verileri dikkatli bir şekilde takip edileceğiz.
TCMB Net Döviz Pozisyonu
4 Aralık verilerine göre, TCMB’nin kamu dövizleri ve swap yolu ile elde ettiği dövizler hariç bakılırsa net pozisyonunun eksi 55 milyar dolar ile son 9 ayın en iyi seviyesine geldiğini not edelim. Hatta son 1 ayda neredeyse 10 milyar dolar iyileşme görüyoruz. Hatırlatma yapmak gerekirse, net rezervlerin Haziran başı eksi 78 milyar ile en zayıf seviyeyi görülmüştü. Gelinen noktada gidilecek çok yer olsa da, TCMB’nin politikasını doğru yönde ilerlediğini görüyoruz.
Akbank’tan “Uçtan Uca Dijital Teminat Mektubu” hizmeti
Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, “Hedefimiz bu çalışmanın kapsamını daha da genişleterek iş dünyasına sunduğumuz kolaylık ve ayrıcalıkları daha da artırmak” dedi
Akbank, mevcut gayrinakdi kredi limitine sahip olan müşterilerine yönelik dijital teminat mektubu hizmeti ile işlemlerinde hız ve kolaylık sağlıyor.
Akbank açıklamasına göre, bu yeni hizmet, Kamu İhale Kanunu (KİK) kapsamındaki elektronik teminat mektuplarını ve Gümrük Müdürlükleri ve Eximbank’a hitaben düzenlenen elektronik teminat mektuplarını Akbank Mobil uygulaması üzerinden uçtan uca dijital olarak oluşturmayı ve ilgili mercilere iletmeyi mümkün kılıyor.
Akbank Mobil uygulaması üzerinden sunulan bu özellik sayesinde müşteriler, şubeye gitmelerine gerek kalmadan işlemlerini her an, her yerden gerçekleştirebiliyor.
Bu yenilik, mevcut gayrinakdi kredi limitine sahip tüm Akbanklıların finansal işlemlerini daha verimli ve etkili bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Akbank Mobil uygulamasının kullanıcı dostu arayüzü sayesinde Akbanklılar, işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlar.
Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, tüm hizmetlerinde müşteri ihtiyaçlarını önceliklendirdiklerini ifade ederek, ‘Müşterilerimizin hayatını kolaylaştırma vizyonumuza uygun olarak uçtan uca dijital teminat mektubumuzu müşterilerimizin hizmetine sunmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz.’ açıklamasını yaptı.
Düz, ‘Yeni hizmetimiz kapsamında müşterilerimiz Exim, gümrük müdürlüğü ve kamu ihale kurumuna hitaben verilecek mektupları dakikalar içinde bulundukları yerden başvuru aşamasından, düzenlenme aşamasında kadar rahatlıkla tamamlayabilecekler. Hedefimiz bu çalışmanın kapsamını daha da genişleterek iş dünyasına sunduğumuz kolaylık ve ayrıcalıkları daha da artırmak. İş dünyasının pratik ve hızlı çözüm ihtiyaçlarına her alanda kolaylaştırıcı çözümler sunmaya devam edeceğiz.’ değerlendirmesinde bulundu.
Elektronik teminat mektuplarında uçtan uca dijitalleşmenin müşterilerine hız, esneklik ve kolaylık avantajı sağladığını belirten Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, şunları kaydetti:
‘KOBİ’lerimizi desteklemek ve onlara hız kazandırmak için ürün ve hizmetlerimizi genişletmeye devam ediyoruz. Bu amaçla Akbank Mobil’den alınabilecek ürünlere bir yenisini ekledik. Mevcut gayrinakdi kredi limiti bulunan müşterilerimiz Akbank Mobil’i kullanarak Kamu İhale Kurumu, Gümrük Müdürlüğü ve Eximbank’a hitaben elektronik teminat mektubu alabiliyorlar. Üstelik bu işlemi şubeye hiç gitmelerine gerek kalmadan dakikalar içerisinde uçtan uca dijital olarak tamamlayabiliyorlar. Yeniliklerimizle işine hız, gücüne güç katmak isteyen tüm KOBİ’lerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.’