Connect with us

BANKA HABERLERİ

Faiz-enflasyon-kur arasında nasıl bir ilişki var?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası Başkanlığına atanmasından sonra bugün ilk kez toplandı. Merkez Bankası politika faizini yüzde 19’da sabit tuttu

Yayınlanma:

|

Türkiye’de bir süredir faiz oranlarının seyri ve bunun enflasyon ile döviz kuru üzerindeki etkilerine dair tartışmalar yapılıyor.

Geleneksel ekonomi teorisinde, faizlerin yüksek tutulmasının enflasyonu aşağı çekme ve ilgili ülkenin para birimini de güçlendirme yönünde bir etkisi olacağı düşünülüyor.

Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonu düşürmek için faizlerin indirilmesi görüşünü savunuyor.

Uluslararası yatırımcılar, Türkiye’nin Kasım ayında ekonomi yönetiminde değişikliklerin yapıldığı döneme kadar uyguladığı para politikasının bu temele dayandığını öne sürüyor ve bunu da Türk Lirası’nda görülen değer kaybının en önemli nedenleri arasında gösteriyor.

TCMB ortalama faizi ve enflasyon. Haziran 2018-Mart 2021.  .

Faiz ve enflasyon nasıl bir ilişki var?

Enflasyon ve faiz oranları arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Faiz ayrıca döviz kurunu da etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.

Uygulanan politikalarla bunlar arasında bir denge kurulmaya çalışılıyor.

Merkez Bankası’nın piyasadaki para arzını yönetebilmek için sahip olduğu araçlardan birisi politika faiz oranları.

Politika faiz oranlarında yapılan değişiklikler piyasadaki oyuncuların borç alma ve verme maliyetlerini değiştirdiğinden hem bankaların uyguladığı faizleri hem de tahvil, hisse senedi gibi varlıkların değerini etkiliyor.

Faiz oranlarının düzeyi, bireylerin ve kurumların kaynaklarını tasarrufa ya da harcamaya yöneltmesinde belirleyici oluyor.

Örneğin, faiz oranlarının düşük olduğu bir ortamda tasarruf üzerinden elde edilecek gelir de düşük olduğundan harcama eğilimi artıyor.

ekonomı

Dolayısıyla faiz oranlarının düşürülmesinin tüketim harcamalarının artmasını ve ekonomik büyümeyi desteklemesi bekleniyor.

Ancak tüketim harcamalarının artması beraberinde enflasyonun yükselmesi riskini getiriyor.

Bir diğer konu da faizlerin düşük olduğu bir ortamda kredi alma ve verme eğiliminin artmasının piyasadaki yerel para birimi miktarının yükselmesine neden olması. Bu da enflasyon riski yaratan bir başka unsur olarak ortaya çıkıyor.

Bu nedenle genel kabul gören ekonomi teorisinde, faiz oranlarının düşük tutulmasının enflasyon yaratacağı ve enflasyonun arttığı bir dönemde de fiyat artışlarını dizginlemek için faiz artırımına gidilmesi gerektiği görüşü bulunuyor.

Faiz indirilirse enflasyonun düşeceği görüşü neye dayanıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, faizlerin düşürülmesi halinde enflasyonun da düşeceği yönündeki geleneksel kalıpların ötesine geçen ve sıra dışı kabul edilen ekonomi görüşünü destekleyen isimler arasında yer alıyor.

Erdoğan, Ocak ayında İstanbul’da ekonomiyle ilgili yaptığı bir konuşmada, “Bana yatırım lazım, istihdam lazım, üretim lazım, ihracat lazım. Eğer bu dört başlık yoksa hiçbir şey yok, biz bununla övüneceğiz. Asıl iş faizi düşürmek suretiyle enflasyonu aşağıya çekmektir” dedi.

Erdoğan’ın da savunduğu bu görüş, 19’uncu yüzyılın sonları ve 20’nci yüzyılın başlarında yaşamış olan ekonomist Irving Fisher’ın geliştirdiği bir teoriye dayanıyor.

Fisher’ın geliştirdiği teori, nominal faiz, reel faiz ve enflasyon beklentisini hesaba katan bir formüle dayanıyor.

line
  • Nominal Faiz: Piyasada uygulanan ve paranın değer kaybı finansal hareketlerden arındırılmamış faiz oranı.
  • Reel Faiz: Nominal faizin enflasyonun etkisine göre ayarlanmış hali
  • Beklenen enflasyon: Fiyat hareketlerine göre, ilerideki belirli bir dönem için hesaplanan fiyat artış oranı.
  • Reel faiz = (1 + Net Nominal Faiz) / (1 + Beklenen Enflasyon) -1
line

Bu formüle göre, reel faiz oranı ile beklenen enflasyon oranı toplamının nominal faiz oranına eşit olduğu varsayılıyor.

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalarından Sorumlu Başdanışmanı Cemil Ertem, Erdoğan’ın yaklaşımının ardındaki nedenlerle ilgili yazdığı bir makalede, Fisher’ın geliştirdiği formül baz alındığında enflasyon ile faiz oranları arasında ters değil, doğru bir korelasyonun görüldüğünü belirtti.

Ertem, Mayıs 2018’de Daily Sabah gazetesine yazdığı yazıda, “Buna göre, reel faiz oranının uzun vadede sabit kalacağı varsayımıyla nominal faiz oranında yapılacak bir artış, enflasyon beklentisinde de bir artış olacağı anlamına geliyor. Özetle Fisher formülüne göre, faiz oranları ile enflasyon arasında uzun vadede doğru bir korelasyon olduğu açıkça görülüyor” dedi.

line

Fisher formülü nedir?

  • i ≡ r* + π
  • nominal faiz oranı = reel faiz oranı + enflasyon
line

Ertem, aynı makalesinde 2008 yılında yaşanan krizin geleneksel görüşün doğru olmadığını ortaya koyduğunu savundu.

Ertem makalesinde ayrıca, son dönemde dünyanın farklı yerlerinde Fisher denklemini savunan görüş ve akademik çalışmaların yapıldığı “Neo-Fischercı” bir akımın doğduğunu aktardı.

Özellikle 2008 krizinin ardından Fisher’ın yaklaşımını savunan ve para politikalarının buna göre düzenlenmesi gerektiğini söyleyen, aralarında ABD Merkez Bankası yetkililerinin bulunduğu bazı ekonomistler oldu.

Ancak şu ana kadar bu formülün hayata geçirilmesi halinde geçerli olduğunu ortaya koyan somut bir örnek olmadığına dikkat çekilirken faiz ve enflasyon ilişkisine dair geleneksel görüş hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde para politikalarına yön vermeyi sürdürüyor.

Faiz-enflasyon-kurun seyri. Haziran 2018-Mart 2021.  .

Döviz kuru bu denkleme nasıl giriyor?

Döviz kuru, enflasyon ve faizle birlikte üçgenin diğer bacağını oluşturuyor. Bu bacak, özellikle Türkiye gibi üretimin büyük oranda ithal girdilere bağlı olduğu ülkeler açısından büyük önem taşıyor.

Kurdaki artışlar, üreticilerin maliyetlerini artırdığı için satış fiyatlarına da yansıyor ve bu da enflasyonun yükselmesine neden oluyor.

Ekonomist Ege Cansen, 2006 yılında Hürriyet gazetesine yazdığı bir yazıda, Türkiye gibi ülkeler için arz-talep dengesinin ötesinde döviz kurunun da enflasyon üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dikkat çekmişti.

Cansen, “Türkiye gibi parası yumuşak yani döviz olmayan ülkelerde, enflasyon ‘devalüasyon-enflasyon’ sarmalı yüzünden yapışkan hale gelir. Kur artışlarını yavaşlatmadan, fiyat artışları yavaşlamaz. Dolayısıyla bu ülkeler, ekonomiyi soğutarak değil, döviz kurunu düşürerek enflasyonu yavaşlatır. Bunun için ulusal paralarına yüksek faiz verip, sıcak parayı ülkelerine çeker. Artan döviz arzı yüzünden düşen kurla, döviz fiyatına endekslenmiş fiyat artışları yavaşlar” diye yazmıştı.

Genel kabul gören görüşlere göre, bir ülkede döviz kurunun seyrinde yatırımcıların o ülkenin para birimine “yatırım yapma ve elinde tutma arzusu” belirleyici rol oynuyor.

Yatırımcıların bu algısında da o ülkenin makroekonomik dengelerinin güçlü olması gibi ekonomik etkenlerin yanı sıra siyasi istikrar gibi güven ve risk unsurunu etkileyen faktörler de büyük önem taşıyor.

Ayrıca bir ülkenin para birimine yatırım yapanların bundan bir getiri elde etmek istedikleri kabul ediliyor.

Bu noktada da piyasadaki belirlenmiş “nominal faiz” ile enflasyon oranı arasındaki farkı gösteren reel faiz önemli bir kavram olarak ortaya çıkıyor.

Örneğin, kendi para birimine yatırımcı çekmek isteyen ülkelerin enflasyon oranının üzerinde faiz vererek, yatırımı cazip kılması gerekiyor.

Merkez Bankası’nın görevi ne?

Finans sistemi içerisinde merkez bankaları, ellerindeki faiz, para basma ve döviz rezervi gibi araçlarla piyasadaki para arzını belirleyerek ekonomik dengelerin korunmasında kritik bir rol oynuyor.

TCMB’nin internet sitesinde kurumun temel amacı “fiyat istikrarını sağlamak” olarak tanımlanıyor ve bu ifade ile “ekonomik kararlarda dikkate almayı gerektirmeyecek ölçüde düşük bir enflasyon oranının” kastedildiği belirtiliyor.

TCMB’nin diğer görev ve sorumlulukları finansal istikrar, döviz kuru rejimi, banknot basma ve ihraç imtiyazı ve ödeme sistemleri olarak sıralanıyor.

Türkiye’de 2006 yılından bu yana enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanıyor.

TCMB’nin konuyla ilgili hazırladığı kitapçıkta, bu rejim, sayısal bir enflasyon hedefinin belirlenip bunun kamuoyuyla paylaşıldığı ve Merkez Bankası’nın da tüm para politikası araçlarını bu hedefe ulaşmak amacıyla kullandığı bir rejim olarak tanımlanıyor.

Özetle Türkiye’de TCMB’nin ana görevini enflasyonu elindeki araçları da kullanarak belirlediği hedefi tutturmak oluşturuyor.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, 2018 yılında yazdığı bir yazıda, TCMB’nin belirlediği hedeflere ulaşabilmesi için bağımsızlığının sağlanmasının ve şeffaflığının da artırılması gerektiğini belirtmişti.

Eğilmez, TCMB’nin elindeki araçları kullanarak faiz, enflasyon ve kur dengesini yönetebileceğini ifade ederek, “Örneğin kurların hızla yükseldiği ve bunun enflasyonu artırdığı bir ortamda Merkez Bankası para politikasının en önemli aracı olan borç verme faizini artırarak piyasa faizlerini yukarı iter ve bu yolla kuru ve enflasyonu denetim altına alabilir” yazmıştı.

Ancak Eğilmez, Türkiye’de her ne kadar enflasyonla mücadele en önemli hedef gibi gösterilse de “gizli hedefin” büyüme olduğunu ve bunun da para politikaları ile maliye politikaları arasında çelişki yarattığına dikkat çekmişti.

bbc

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

GSD Varlık Yönetime faaliyet izni

Yayınlanma:

|

Yazan:

GSD Varlık Yönetim A.Ş.ye faaliyet izni verilmesine ilişkin BDDK Kararı Resmi Gazetede yayımlandı.

Kararda, “Kurulun 5 Eylül 2024 tarihli toplantısında, 4 Eylül 2024 tarih ve E-12509071-110.01.01-129109 sayılı yazı ve eklerinin incelenmesi sonucunda; Kurulun 04.04.2024 tarihli ve 10891 sayılı Kararı ile kuruluşuna izin verilen GSD Varlık Yönetim A.Ş.ye 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 143 üncü maddesi ve Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları ile Devralınacak Alacaklara İlişkin İşlemler Hakkında Yönetmeliğin 6ncı maddesi çerçevesinde faaliyet izni verilmesine karar verilmiştir” denildi.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

QNB Finansbank, ismindeki Finanbank ibaresini kaldırıyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin geçmişi 35 yılı aşan bankacılık markalarından biri tarih oluyor.

QNB Finansbank tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre bankanın genel kurul gündemlerinden biri de unvan değişikliği olacak.

Buna göre banka 1 Ekim Salı günü saat 11:00’de toplanacak olağanüstü genel kurulda ticari unvanını QNB Bank olarak değiştirmeyi oylayacak.

Finansbank markasının tarihi 1980’li yılların ikinci yarısına kadar uzanıyor. Finansbank, Hüsnü Özyeğin liderliğinde 100 ortakla 1987 yılında faaliyetlerine başlamıştı.

Banka, Ekim 2012’de tüm hizmetlerini sadece dijital kanallar üzerinden sunan ve Türkiye’nin ilk şubesiz dijital bankası olan Enpara.com’u kurdu.

2016 yılının Haziran ayında Katar’ın en büyük bankası Qatar National Bank S.A.Q (QNB Group) tarafından 2,7 milyar euroya satın alındı. Ekim 2016 itibariyle de bankanın yeni ismi QNB Finansbank olmuştu.

 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Morgan Stanley: Euro yüzde 7 değer kaybetmesini öngördü

Yayınlanma:

|

Yazan:

Morgan Stanley’nin euro ile ilgili yaptığı bu tahmin, küresel ekonomik koşulların ve merkez bankası politikalarının etkileriyle yakından ilişkili olabilir. Euro’nun ABD doları karşısında değer kaybetme beklentisi, genellikle Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikası kararları, ekonomik büyüme hızındaki yavaşlama, enflasyon verileri ya da jeopolitik risklerle bağlantılıdır.

Morgan Stanley’nin yüzde 7‘lik bir değer kaybı öngörüsü, özellikle ABD’nin faiz oranlarını artırmaya devam etmesi durumunda doların güçlenebileceğini ve euronun bu ortamda baskı altında kalacağını ima ediyor olabilir. Aynı zamanda, euro bölgesindeki ekonomik belirsizlikler veya resesyon riski gibi faktörler de bu tahminin arkasında yer alabilir.

Bu tahminin gerçek olup olmayacağı, küresel ekonomideki gelişmelere, özellikle de ECB’nin ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı kararlara bağlı olarak şekillenecektir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.