GARANTİ BBVA’da bilanço büyüdü, Net Kar yerinde saydı
Erol TAŞDELEN bankaların açıkladığı bilanço bültenlerine alternatif analizlere devam ediyor. GARANTİ BBVA 2019 yıl sonu 6,1 milyar TL olan Net Karlılığını 2020 yıl sonunda 6,2 milyar TL % 1,3 artış ile yılı kapatırken; USD bazlı kaybı kat ve kat fazla oldu. 2019’da 6 milyar 158 milyon TL Net Karlılığın USD karşılığı 1 milyar 34 milyon USD idi. 2019 yıl sonu 5.9507 TL/USD kuru 2020 yıl sonunda 8.068 TL/USD ile kapadığı düşünüldüğünde 2020 yılında banka 771,3 milyon USD Net Kar yaptı. USB bazlı Net Kar kaybı % -34 oldu.
GARANTİ BBVA 2020 yıl sonu mali veriler ve faaliyet raporlarını açıkladı. Banka Bilançosunu % 26 büyütürken, 2019 karlılığını koruyarak yılı 6,2 milyar TL net karlılıkla kapadı. Yıl sonunda döviz kurları düşüp, TL’nin değer kazanması banka karlılığının artmasına da olumlu katkı sağladı. Bankanın diğer bir bilançoya katkısı da 4,4 milyar TL Takipteki Alacak Kredinin Bilanço “kayıtlarından düşürülmesi” oldu. Bu sayede 20,8 milyar TL düzeyinde ulaşmış olan Takipteki Alacaklar 16,1 milyar TL düzeyine gerileyerek Bilanço görünümüne de pozitif katkısı olmuş oldu.
Bilanço büyümeye devam etti
2019 sonunu 391,1 milyar TL Bilanço büyüklüğü ile kapatan banka 2020 yılında % 26 büyüme ile Toplam Varlıklarını 492,8 milyar TL düzeyine çıkardı. Bilanço içinde Finansal varlıklar da % 25,8 büyüme ile 96,2 milyar TL’den 121 milyar TL düzeyine yükseldi.
Kredilerde Aktif Rasyo etkisi ile büyüme sağlandı
2019 yılında kredi iştahı kapalı olan bankalar 2020 yılı ilk iki ayı hızlı başlasa da Covid-19 Pandemi sürecinde Nisan başından itibaren sert fren yaparak küçülmeye gitmiş, Kamu Otoritesi de bu davranışa AKTİF RASYO formülü ile cevap vererek bankaları kredi vermeye kibarca ikna etmişti. Aktif Rasyonun da etkisi ile Garanti BBVA 2020 yılını kredilerde % 25,4 büyüme ile kapadı. 2019 sonunu 251,1 milyar TL Toplam Nakdi Kredi ile kapatan banka, 2020 yıl sonunu 315 milyar TL kredi ile kapadı. Buna karşılık 2019 sonunda 19,2 milyar TL olan Takipteki Kredi alacakları 20,8 milyar TL’ye çıkmışken banka 4,4 milyar TL’lık alacağını kayıttan silerek Takipteki Alacakları dolaylı yoldan 16,1 milyar TL’ye düşürdü. Kredi takip oranı kayıttan silme öncesi % 5,7 düzeyine kadar çıkmışken, kayıttan silme sonrası % 4,5 seviyesine gerilmesine rağmen sektör ortalamasının üzerinde kalmış durumda. Beklenen zarar karşılıkları da bankada % 23 artarak 15,8 milyar TL’den 19,4 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Gayri Nakdi Kredilerde de büyüme sağlayan banka 60,5 milyar TL’lık hacmini 76,3 milyar TL’ye çıkararak % 26 büyüme gerçekleştirdi. Bankada ertelenen krediler toplam kredilerin % 11 düzeyine, 40,1 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Ertelenen kredilerin % 54’ü Ticari ve Kurumsal; % 34’ü Kredi Kartları dahil Bireysel Krediler; %12’lik kısım KOBİ Kredilerinden oluşuyor. Banka Nakdi Kredilerinin % 27,35’i ilk 100 müşteride yoğunlaşırken; Gayri Nakdi Kredilerin % 35,82’si ilk 100 müşteri portföyünde taşınıyor.
Mevduatı Aktif Rasyoya rağmen artırdı
BDDK Bankaların önüne AKTİF RASYO formülünü koyunca, ceza yememek için hızlı aksiyon olarak bankalar YP Mevduatta faiz oranlarını düşürdüler, belli bir tutarın altını vadeli hiç bağlamadıkları gibi Kamu Bankaları %2-3 faiz verince ciddi bir YP mevduat Özel ve Yabancı Bankalardan Kamu Bankalarına kaydı. Dolaylı yoldan Aktif Rasyo tutmuş oldu. Bu durum Garanti Bankası içinde geçerli olmasına rağmen banka 2020 yılında mevduatını üçte bir artırmayı başardı. 2019 sonunu 248,7 milyar TL Mevduat ile kapatan banka 2020 yılında % 29 büyüyerek yılı 321,5 milyar TL Mevduat ile kapadı. Bankanın özkaynakları da 53,7 milyar TL’den 62 milyar TL’ye çıkmış durumda.
Net Faz Geliri arttı, Ücret ve Komisyon Gelirleri düştü
2019 yılında 19 milyar TL Net Faiz Geliri elde eden banka 2020 yılında % 25’lik bir artış ile 23,7 milyar TL Net Faiz Geliri yarattı. Net Ücret ve Komisyonla Geliri ise 6 milyar TL’den 110 milyon TL düşüşle 5,9 milyar TL düzeyine geriledi. Banka; bu alandaki kayıpların 01 Mart 2020 itibarıyla geçerli olan para transferi ücretlerine ilişkin sınırlandırma nedeniyle yıllık %-20 daralma etkisi; Kasım 2019 itibarıyla geçerli olan üye işyeri komisyonları ve 01 Mart 2020 itibarıyla geçerli olan nakit avans ücretleri düzenlemelerinin etkisi ile ödeme sistemlerindeki %-23 kaybın altını çizdi. Mart 2020’deki düzenlemeyle düşürülen erken kapama ve yeniden fiyatlandırma komisyon oranların düşürülmesi ve disipline edilmesi bankaların ücret ve komisyon kayıplarına da neden olurken; kayıpların Sigorta gibi ürünler ile telafi edildiği görüldü. Zira banak sigortaları komisyonunu % 39; nakdi kredi ücretlerini % 76 artırmış durumda. Banka ücret ve Komisyonlarında % 42,3’lük pay ile Ödeme Sistemleri yer alırken; Gayri Nakdi Kredi Komisyonları % 12,1; Nakdi Kredi komisyonları % 11,8’lik pay ile ilk 3 sırayı paylaştı. Para Transferlerin payı % 11,4 olurken; Sigortanın payı % 8,2 oldu.
Ticari Faaliyetlerde Kara geçti
2019 yılında Ticari faaliyetlerden 1,9 milyar TL zarar eden banka 2020 yılını 181 milyon TL Net Kar ile kapadı. Banka 2019 yılında Türev Finansal İşlemlerden 2,8 milyar TL zarar ederken 2020 yılında 6,4 milyar TL zarar etmesine rağmen; 1,1 milyar TL Kambiyo İşlemlerindeki Karlılığı 2020 yılında 5,9 milyar TL’ye taşıyarak, Türev İşlemlerdeki zararı telafi ettiği gibi kümülatif Ticari işlemlerdeki 2019 yılındaki 1,9 milyar TL’lık zararı da 2020 yılında 181 milyon TL karlılığa taşımayı başarmış oldu.
Brüt kar artışını Net Karlılığa taşıyamadı
GARANTİ BBVA 2019 yılında 27,1 milyar TL Brüt kar yaparken 2020 yılında % 27 artış ile 34,5 milyar TL düzeyine çıkardı; brüt karlılıktaki bu artış başarısını Net karlılıkta tekrarlayamadı. Banka Bilanço olarak % 25 büyümesine, Brüt Karlılığı % 27 artmasına rağmen, Net Karlılık 2019 düzeyinde kaldı. 2019 yılında 6,1 milyar TL Net Kar yapan bankanın net karlılığı 2020 yılında 6,2 milyar TL düzeyinde kaldı. Net karlılıkta Büyüme sadece % 1,3 oldu. Banka 2020 üçüncü çeyreğinde 1,9 milyar TL Net kar yaparken dördüncü çeyrekte bu karlılık 1,1 milyar TL düzeyine düştü. Banka çeyreksel bazda düşüşün nedenini ayrılan yüksek karşılık olarak açıklıyor. Banka karlılık değişimin enflasyon ve döviz etkisine göre hesapladığımızda 2019’a göre reel anlamda düşme olduğu çok net.
Üst Yönetim ödemeleri düştü
Bankaların üst yönetime yapılan ödemeler benim de içinde bulunduğum yazarlar tarafından sık sık eleştirildi. 2019 yılında büyük bankalar grubunda YKB’den başlayan tasarruf ve kısıntı eğilimi Garanti BBVA’ya da yansımış durumda olacak ki 2020 yılında % -22 düşüş yaparak tasarrufa gittiği görüldü. Üsteli GMY sayısı 2020 yılında 12’den 15’e çıkmış durumda. 2019 yılında banka üst yönetime ( kilit yönetici deniyor ) 2019 yılında 98,6 milyon TL ödeme yaparken, 2020 yılında bu ödeme 76,9 milyon TL düzeyine geriledi.
Şube ve Personel sayısı azaldı
2019 sonunu yurt içinde 904 şube ile kapatan banka 2020 sonunda 20 şube azalarak şube ağını 884’e düşürmüş durumda. 2020 başında 18.657 olan personel sayısı da 117 azalarak 18.540 çalışana gerilemiş durumda.
Karlılık rasyoları düştü
Ortalama özkaynak karlılığı 2019 yılını % 12 olan banka 2020 yılında % 11’e düşerken; ortalama Aktif karlılığı 2019’da %1,5 iken 2020 yılında % 1,3’e gerilemiş durumda.
Sermaye Yeterlilik oranı düştü
2019 yılını % 17,8sermaye yeterlilik oranı ile kapatan bankanın bu oranı 2020 yılında % 16,9’a düşmüş durumda. Çekirdek sermaye oranı da % 15,4’den % 14,3’e geriledi.
ALAATTİN AKTAŞ: Bakalım bankalar bu yükü ne kadar taşıyabilecek!
✔ Bankalar giderek daha da kıskaca alınıyor. Paranın maliyeti artıyor, o parayı kullanma alanları kısıtlanıyor. Bakalım ilk çeyrek bilançoları nasıl gelecek?
✔ Enflasyonun yarısı kadar olan kredi faizi şimdi mevduat faizinin de altına indi. Çok iyi değil mi; ama önce bu krediyi bulmanız ve alabilmeniz gerekiyor!
Bankaların ortalama faiz maliyetini hesaplamak pek kolay değil. Bir kere yalnızca mevduata ödenen faize bakmak yetmez. Kaldı ki mevduatın vade dağılımı bankadan bankaya değişir, bu yüzden ortalama maliyet de değişir. Dolayısıyla her bankanın durumu farklılık gösterir.
Tüm bankacılık sistemi için tahmin yürütmek ise daha kolay. Bankalardaki mevduatın ortalama vadesi belli, hangi vadeye ne kadar faiz verildiği belli. Bu şekilde yapılan hesaplamaya göre mevduatın bankalara ortalama maliyeti yüzde 17 dolayında. Bu hesaplamayı yaparken vadesiz mevduata hiç faiz uygulanmadığını varsayıyoruz.
Ancak bankaların başka kaynakları da var tabii ki…
Örneğin kur korumalı mevduat. Bu mevduatın faizi çok daha düşük; mevcut durumda TL cinsinden açılan KKM için en fazla yüzde 11.50. DTH dönüşümlülerde daha yüksek.
Mevduat dışında kaynaklar da var. Merkez Bankası’ndan kullanılan kaynak gibi… Diğer borçlanma araçları gibi…
Üç ay vadeliyi gösterge alırsak…
Toplam mevduat içinde en büyük pay üç aya kadar vadeli mevduatta. Üç aya kadar vadeli diyoruz ama buradaki vade de daha çok 32 gün.
Tüm bankalar ortalamasında üç aya kadar vadeli mevduata 2021 başından 10 Mart’a kadar uygulanan faizin haftalık seyri ile yine tüm bankalar ortalamasında ihtiyaç, taşıt ve konut kredisi ortalama faizini gösteren tüketici kredisi faizini çıkardık. Nasıl bir seyir olduğu grafikte yer alıyor.
Bu yılın mart ayına kadar kredi faizi mevduat faizinin üstünde. Martta ise iki faiz yer değiştirmiş; artık mevduat faizi kredi faizinden daha fazla.
Bir kez daha vurgulamak gerek. Üç aya kadar vadeli mevduatın 10 Mart itibarıyla yüzde 27.83 olan faizi, aynı tarihte yüzde 24.82 düzeyinde bulunan tüketici kredisi faizinin üstünde ama bu yanıltmasın. Bankaların ortalama faiz maliyeti çok daha düşük; tüm vadelerin ortalamasını yazdım, yüzde 17. Bu iki faizi bir fikir vermesi için grafiğe döktük.
Bankalar zorlanırsa…
Girişte de belirttim; bankaların ortalama maliyetini hesaplamak mümkün değil. Hele hele banka bazında hiç mümkün değil. Ancak gidişatı herkes görüyor.
Bir yandan paranın maliyeti artıyor.
Bu para zorunlu olarak düşük getirili kamu kağıtlarına yatırılıyor. Yetmezmiş gibi kredi faizlerini baskılayacak adımlar atılıyor. Yani sonuçta para pahalanıyor ama o para giderek daha düşük getiri sağlayabilecek şekilde kullanılmak zorunda kalınıyor.
Bu nereye kadar sürdürülebilecek?
Paranın paçal maliyeti ile kredi faizi arasındaki farkın giderek daralması bankalar için hiç de hoş bir senaryoya işaret etmez. Hiç kimse herhangi bir ticari işletmenin zor durumda kalmasıyla bankaları aynı kefeye koymasın. Türkiye bunu yıllar önce yaşadı, çok ağır bedeller ödendi ve bunların tekrarı yaşanmasın diye çok radikal önlemler alındı.
Bankaların elindeki paraya adeta el koymanın, o parayı belli alanlara zorunlu olarak kanalize etmenin ve kredi faizini baskılamanın sisteme nasıl bir yük bindirdiği ve bunun sonuçları ilk çeyrek bilançolarında kendini gösterecek.
100 bin liraya sıfır Mercedes, ama araba yok ki!
Mevduat ve kredi faizindeki son oranlar adeta “Kredi al, mevduata yatır ve para kazan” diyor.
Ama “ufak” bir sorun var!
Krediyi bulabilirsen!
Mercedes’in en son model, en donanımlı otomobili Türkiye’de örneğin 100 bin liraya satılacak, böyle bir karar alınmış. Şahane değil mi! Şahane de, bir şartla; o otomobili bulup alırsanız! Türkiye’ye ayda yalnızca bir otomobil geliyorsa sizce kim alabilir o otomobili!
Kredi faizi düşük. Bu da şahane! Enflasyon yüzde 55’ler dolayındayken bu faiz tabii ki şahane!
Ama krediyi bulabilene…
Bankaların kredi faizini böylesine aşağı çekmesinin nedeni de malum. Kredi faizini düşürmeyen banka ekonomik yönden dayak yiyor da ondan. Öyle kısıtlayıcı önlemler getiriliyor ki banka da kredi kullandırmamak için bin dereden su getirtiyor. Suyu getirebilen parayı götürüyor, getiremeyen “Faiz ne kadar düşük” diye avunuyor.
Siyasetçi de “Bakın kredi faizini nerelere indirdik” diye övünüyor. Oysa kredi, 100 bin liraya satılan Mercedes gibi!
Kaynak transferinin dik âlâsı!
Ekonomide emir demiri kesmiyor. Ama olsun, biz keseceğini zannediyoruz. Öyle zannettiğimiz için de neredeyse her gün tuhaf bir karara imza atıyoruz. Bir tarafı bozunca diğer taraf da bozuluyor. Bu sefer onu düzeltelim derken başka bir falso!
Oysa ekonomide su akıp yolunu buluyor. Dere yatağına bina yapınca doğa nasıl bildiğini okuyor ve yıkıp geçiyorsa, ekonomide de aslında aynısı oluyor, görebilene!
Ama bu söylediklerim “Ne yapsınlar, bu kadar biliyorlar” diye geçiştirilebilecek kadar basit değil! Bazı “hatalar” var ki ne sonuç doğuracağı biline biline yapılıyor.
Örneğin enflasyonun yüzde 55’lerde gezdiği bir dönemde, ki o da düşmüş hali, kredi faizini bu oranın yarısına, hatta daha aşağıya indirme çabasının anlamı ne? Sorsanız verilecek yanıt belli; fiyatlar üstündeki baskıyı kırmak, maliyetleri aşağı çekmek. Ne kadar iyi niyetli bir yaklaşım!
İyi güzel de, enfl asyon dediğimiz ne; herhangi bir mal ya da hizmeti üretenlerin satış fiyatındaki artış. Satış fiyatını yüzde 55 dolayında artırmış olanlara yüzde 20-25 maliyetle para kullandırmak “biraz” servet transferi olmuyor mu?
Oluyor değil mi!
Peki bu transfer kimden kime?
Tasarruf eden, edebilen, “yarın ne olur ne olmaz” diye köşeye üç beş kuruş atan vatandaştan… Onların mevduatına verilen çok düşük faizden…
Başka bir kaynak daha var; kamu… Merkez Bankası bankaları sürekli düşürülen ve enflasyonun çok çok altına çekilen faizle fonlarken bu para dönüp dolaşıp kredi kullanana kaynak olmuyor mu?
BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU – BDDK Bankacılık sektörü 2022 yılı mali verileri açıkladı. 2021’de 93 milyar TL Net Karlılık açıklayan sektör; 2022 sonunda karlılığını %366 artırarak 433 milyar TL Net Karlılık açıkladı.
2021 Aralık aylık bazda 17,6 milyar TL Net kar yapan sektör, 2022 Aralık ayında ise 2,5 kat artış ile 44,4 milyar TL Net Karlılığı yakaladı.
Bilanço büyümeye devam etti
2021 yıl sonunu 9,2 trilyon Aktif Büyüklük ile kapatan sektör 2022 yılında %56 büyüme ile 14,3 trilyon bilanço büyüklüğüne ulaştı. 2021 sonunda 4,9 trilyon TL olan Nakdi Krediler ise %55 artış ile 7,6 trilyon TL seviyesine yükselirken; Takipteki Krediler 3 milyar TL artışla 163 milyar TL seviyesini korudu. Buna karşılık ön izleme, yakın izlemede, takip edilip; yapılandırılan kredilerden oluşan Sorunlu Krediler ise Haziran ayında 860 milyar TL’yi ( 46 milyar USD ) geçmesi Sektörün yumuşak karnı olarak kendini gösteriyor. 2022 yılında Beklenen Zarar Karşılıkları da 258 milyar TL’den 370 milyar TL’ye yükselirken son 1 ayda 25,5 milyar TL artmış durumda.
2021 sonunda 5,3 trilyon TL olan Mevduat toplamı da %67 artış ile 2022’de 8 Trilyon 862 milyar TL seviyesine ulaştı. Bankalarda bulunan Mevduatın %35,5’ine denk gelen 3,1 trilyon TL ise vadesiz mevduattan oluşuyor. Vadesiz oluşturulmasında her ne kadar Ekim sonuna doğru TCMB’nin uyarısı ile yapısı değişse de Ticari kredilerin %25-30’luk kısmının kredi vadesince vadesizde tutma koşulu sonucu kredilerden yaratılan mevduatın etkisi büyük oldu. Enflasyon ortamında bankalardaki mevduatın artması ise Türk Bankacılık sektörünün müşterilere dayatmasından ne kadarının oluşturulduğunun tespiti yönünde bir çalışma TCMB ve BDDK tarafından yapılmış değil.
Net Karlılık % 366 arttı
Bankacılık sektörü bilanço büyümesinden daha fazla karlılık artışı yaptı. 2021 yılında 265 milyar TL Net Faiz Gelir sağlayan sektör; 2022 yılında 764 milyar TL seviyesine ulaşarak %188 artış gerçekleştirdi. Bunda KKM hesaplarında faizlerin sabitlenmesinin önemli katkısı oldu. Zira, bankalardaki tasarruf mevduatlarının üçte biri KKM’ye dönerek yıl sonunu kısmı düşüş ile 1 trilyon 385 milyar TL seviyesinde kapamış durumda. Bankaların elinde bulunan yüksek faiz ile alınan Devlet Tahvilleri ise faizlerin düşmesi nedeni ile karlılıkta önemli katkısı oldu. Bankalar 2021 yılında 160 milyar TL Faiz Dışı Gelir elde ederken; 2022 yılında bu gelirini %95 artırarak 312 milyar TL seviyesine yükseltti. Bunda kredi faizlerin düşmesi nedeni ile kredi koşullarında dış ticaret paketi, sigorta, masrafsızlık paketi gibi komisyon gelirleri artıracak koşulların krediye bağlanmasının da etkisi büyük oldu.
Kar artışına rağmen CEO’ların yüzleri gülmüyor
Bankacılık Sektöründeki bu Kar artışına rağmen; TCMB’nin BDDK’nın ani düzenlemeleri sonucu; Kredi alanının daralması, Kredi – Mevduat Karşılıklar şartlarının hızlı ve sık sık değişmesi; Finans sektöründe Vergi oranının %20’den %25’e çıkması; Uzun Vadeli Tahvil almaya zorlanmaları ve ileride bu Tahvillerden zarar etme olasılığı; seçim sürecinde bankaların aktif kullanılacağı algısı girilmesi; Enflasyon muhasebesine geçilememesi; Sorunlu Kredi potansiyeli; BİST’de bankalar üzerinde spekülatif işlemler gibi nedenlerle yüksek gözüken karlılıklara rağmen yüzler gülmediği gibi; orta-uzun vadede yaşanan kaygılar daha sık dile getirmeye başladılar. Diğer taraftan, sektörün çevirmesi gereken ciddi hacimde Sendikasyon Kredilerinin de maliyetleri artması, ana parayı dahi çevirememesi, sendikasyon çevirme oranlarının %60’lara kadar gerilemesi; bankalar üzerinde yeni stres merkezi oluşturmuş durumda.
Sektör Katılım Bankaları formatına sokuldu
Ticari Kredilerde Sektörün Katılım Bankası formatına sokulup sadece fatura karşılığı kredi kullandırılabilmesi “fatura kaosu” yaratırken; Ticari segment firmaların bankalara fatura sunamadıkları leasing taksiti, kredi geri ödemeleri, maaş ödemeleri için ana harcamalarda kredi kullanamaması reel piyasaları da tam anlamı ile germiş durumda. Kanun koyucu bu uygulamayı sadece Kamu bankalarında yapsaydı bu kadar tepki gelmezdi fakat tüm sektöre dayatması bankacıları da rahatsız etmiş durumda. Tüm çabalara karşı KKM dışında Dolarizasyonun önüne geçmek için yeni ürünler sunulamaması bunun yerine bankalar üzerinden Ticari Kredilere fren uygulamalar içine girmesi özellikle Sanayi firmalarında küçülme sürecini de beraberinde getirdi. Sanayide Enerji tüketimi azalırken, küçülme anlayışı ile birlikte işten çıkarmalar da başlamış durumda. Bankacılık üzerinden dolarizasyonun faturası Ticari Segment firmalara çıkarılırken, ithalatın %80’ni hammadde olan reel piyasada tam karşılığının olmaması da iş dünyasında huzursuzluk yaratmış durumda. Firmalara döviz almayın demek faaliyetinizi küçültün demekle eş anlamlı gelmekte. Ocak ayı sonunda Ticari Segment Kredi faizleri de %28-30 seviyesine yükselmiş durumda. İlk defa bu dönemde Rating Notu yüksek olan firmalar da kredi kullanmakta zorlanıyor. Bankacılık tarihinde ilk defa “Rating notu yüksek” diye kredi vermeme deneyimi yaşıyor. Zira, ekonomi kurmaylar açıklanan yeni KGF Paketinde dahi Rating notu yüksek firmaların desteklenmemesi reel piyasa şaşkınlıkla karşıladı. Bu kararlarla finansal yönetimi iyi yapan firmalar da cezalandırılmış oldu. Sorunlar kar topu gibi büyüyerek kontrol edilemez noktaya doğru giderken reel piyasalarda yıkıcı etkiler başlamış durumda!
BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU – BDDK Bankacılık sektörü 2022 Ekim ayı mali verileri açıkladı. 2021 Ekim ayında 66 milyar TL Net Karlılık açıklayan sektör; 2022 Ekim’de karlılığını %409 artırarak 336 milyar TL Net Karlılık açıkladı.
2021 Ekim aylık bazda 9,1 milyar TL Net kar yapan sektör, 2022 Ekim ayında ise 5 kat artış ile 49,5 milyar TL Net Karlılığı yakaladı.
Bilanço büyümeye devam etti
2021 yıl sonunu 9,2 trilyon Aktif Büyüklük ile kapatan sektör yılın on ayında %46 büyüme ile 13,4 trilyon bilanço büyüklüğüne ulaştı. 2021 sonunda 4,9 trilyon TL olan Nakdi Krediler ise %44 artış ile 7 trilyon TL seviyesine yükselirken; Takipteki Krediler 1 milyar TL artışla 161 milyar TL seviyesini korudu. Buna karşılık ön izleme, yakın izlemede, takip edilip; yapılandırılan kredilerden oluşan Sorunlu Krediler ise Haziran ayında 860 milyar TL’yi ( 46 milyar USD ) geçmesi Sektörün yumuşak karnı olarak kendini gösteriyor. 2022 ilk on ayında Beklenen Zarar Karşılıkları da 258 milyar TL’den 333 milyar TL’ye yükselirken son 1 ayda 10 milyar TL artmış durumda.
2021 sonunda 5,3 trilyon TL olan Mevduat toplamı da %57 artış ile 2022’de 8 Trilyon 347 milyar TL seviyesine ulaştı. Bankalarda bulunan Mevduatın %35’ine denk gelen 2,9 trilyon TL ise vadesiz mevduattan oluşuyor. Vadesiz oluşturulmasında her ne kadar Ekim sonuna doğru TCMB’nin uyarısı ile azalsa da Ticari kredilerin %25-30’luk kısmının kredi vadesince vadesizde tutma koşulu konmasının etkisi büyük oldu.
Karlılık % 409 arttı
Bankacılık sektörü bilanço büyümesinden daha fazla karlılık artışı yaptı. 2021 ilk on ayında 184 milyar TL Net Faiz Gelir sağlayan sektör; 2022 yılında 572 milyar TL seviyesine ulaşarak %211 artış gerçekleştirdi. Bunda KKM hesaplarında faizlerin sabitlenmesinin önemli katkısı oldu. Zira, bankalardaki tasarruf mevduatlarının üçte biri KKM’ye dönerek Ekim sonunda 1 trilyon 735 milyar TL seviyesine ulaşmış durumda. Bankaların elinde bulunan yüksek faiz ile alınan Devlet Tahvilleri ise faizlerin düşmesi nedeni ile karlılıkta önemli katkısı oldu. Bankalar 2021 ilk on ayında 126 milyar TL Faiz Dışı Gelir elde ederken; 2022 aynı dönemde bu gelirini %94 artırarak 244 milyar TL seviyesine yükseltti. Bunda kredi faizlerin düşmesi nedeni ile kredi koşullarında dış ticaret paketi, sigorta, masrafsızlık paketi gibi komisyon gelirleri artıracak koşulların krediye bağlanmasının da etkisi büyük oldu.
Kar artışına rağmen CEO’ların yüzleri gülmüyor
Bankacılık Sektöründeki bu kar artışına rağmen; TCMB’nin BDDK’nın ani düzenlemeleri sonucu; Kredi alanının daralması, Kredi – Mevduat Karşılıklar şartlarının hızlı ve sık sık değişmesi; Finans sektöründe Vergi oranının %20’den %25’e çıkması; Uzun Vadeli Tahvil almaya zorlanmaları ve ileride bu Tahvillerden zarar etme olasılığı; seçim sürecinde bankaların aktif kullanılacağı algısı girilmesi; Enflasyon muhasebesine geçilememesi; Sorunlu Kredi potansiyeli; BİST’de bankalar üzerinde spekülatif işlemler gibi nedenlerle yüksek gözüken karlılıklara rağmen yüzler gülmediği gibi; orta-uzun vadede yaşanan kaygılar daha sık dile getirmeye başladılar. Diğer taraftan, sektörün son çeyrekte çevirmesi gereken ciddi hacimde Sendikasyon Kredilerinin de maliyetleri artması, ana parayı dahi çevirememesi, sendikasyon çevirme oranlarının %60’lara kadar gerilemesi; bankalar üzerinde yeni stres merkezi oluşturmuş durumda.