İngiltere’de yolcu taşımacılığı yapan gemicilik şirketini P&O Ferries’in geçen hafta bir video bağlantısıyla 800 işçisine topluca işten çıkarıldıklarını bildirmesine tepkiler büyüyor. Hükümet şirkete karşı sert tutum aldı. Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, P&O Ferries Genel Müdürü Peter Hebblethwaite’a istifa çağrısı yaptı.
Bakan Shapps, Peter Hebblethwaite için, “Yasaları bilerek çiğnedi. Nefes kesici bir utanmazlık sergiliyor” dedi.
P&O Ferries şirketi geçen hafta İngiltere limanlarındaki gemilerinde çalışan 800 işçisine video bağlantısıyla o andan itibaren işten çıkarıldıklarını bildirmiş, gemilerden ayrılmayı reddeden işçiler güvenlikçiler tarafından çıkartılmışlardı. O esnada acentalar aracılığıyla asgari ücretin altında sözleşmelerle işe alınan işçilerin otobüslerle onların yerini almak üzere gemilere taşındıkları anlaşılmıştı.
Dün, İngiltere Parlamentosu’nda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan P&O Ferries Genel Müdürü Peter Hebblethwaite işçileri önceden uyarı vermeden ve sendikalara bildirip danışmadan işten çıkarmanın yasaların ihlali olduğunu kabul etmiş ama gerekirse yine aynı şeyi yapacağını söylemişti.
İngiltere Parlamentosu Ulaştırma Komisyonu’nda dün milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Peter Hebblethwaite, İngiltere çalışma yasalarına göre işçileri topluca işten çıkarmadan önce sendikalara mutlaka danışmak gerektiğini bildiğini kabul etti. Ama danışılsa, işten çıkarmanın boyutlarının büyüklüğü nedeniyle hiçbir sendikanın planı kabul etmeyeceğini düşündüklerini ve bu yüzden -yasayı çiğneyip- işçilere tazminatlarını ödemeyi daha kolay bulduklarını söyledi.
İşten çıkarılmanın yol açtığı sıkıntılar yüzünden işçilerden özür dilediğini söyleyen Hebblethwaite, şirketin zarar ettiğini, kurtarmak için başka çareleri kalmadığını söyledi.
İşçilere “çok cömert” tazminatlar ödeneceğini de söyledi ama bu tazminatları kabul edenlerin şirkete karşı hukuki yollara başvurmamayı kabul etmesi gerekiyor.
Hebblethwaite’ın, bunu yapmasalar işletmeyi kapatmaları gerektiğini, o yüzden yine olsa yine aynı şeyi yine yapacağını söylemesi tepkiyle karşılandı.
İngiltere’de iktidardaki Muhafazakar Parti’den Parlamento Ulaştırma Komisyonu Başkanı Huw Merriman da, Hebblethwaite’nin istifasını istedi.
Ulaştırma Bakanı dünkü açıklamalardan sonra genel müdürün istifasını istedi
BBC’ye konuşan Ulaştırma Bakanı Grant Shapps ise “Parlamento’ya gelip, çalışanlarınızı işten çıkarmak ve onların yerine asgari ücretin altında çalışacak insanları getirmek amacıyla yasaları bilerek ve isteyerek çiğnediğini itiraf etmek, açıkçası kabul edilebilecek bir şey değil. İstifa etmesi gerekiyor” diye konuştu.
Bakan Shapps, “Yasalardaki boşlukları istismar ettiler, tam bir rezalet. Açık söylüyorum böyle davranılamaz ve Britanya’da bir işletmenin en tepesinde böyle biri oturamaz” diye sürdürdü.
Shapp hükümetin gelecek hafta P&O Ferries şirketini, kimseyi asgari ücretin altında işe almamasını sağlayacak bir geri adıma zorlayacak adımlar atacağını da ekledi.
Bu değişikliklerin Irish Ferries şirketini de etkileyeceğini söyleyen bakan, “Onlar da aynı modeli kullandı” diye konuştu.
P&O şirketinin sahibi DP World’ün bir sözcüsü iki gün önce Hebblethwaite’nin görevden alınmayacağını söylemişti ama tepkiler büyüdükçe bu karar değişebilir.
P&O’nun bağlı olduğu şirketin kârı yüzde 52 arttı
P&O Ferries, dünyanın en büyük liman ve gemi işletmelerinden biri olan Dubai merkezli DP World’e bağlı bir şirket.
Şirketin, işçilerini topluca işten çıkarıp yerine ucuz iş gücü almazsa batacağı yolundaki savunusunu eleştirenlerin bir kısmı, DP World’ün kârının 2021 yılının ilk altı ayında yüzde 52 arttığına dikkat çekiyor.
Reuters haber ajansının şirketin kendi açıklamasına dayanarak verdiği rakamlara göre, geçen yılın ilk altı ayında DP World’ün kârları 313 milyon dolardan 475 milyon dolara çıktı.
P&O yöneticilerine de yüksek maaşlar ödüyor. Kendisi yılda 325 bin sterlin çıplak maaş (ikramiye ve diğer haklar hariç brüt) alan genel müdür Hebblethwaite, dün parlamentoda, bu işten çıkarmalardaki “başarısı” nedeniyle ikramiye de alıp almayacağı sorusuna “Bilmiyorum” yanıtını verdi.
2020 yılında P&O yöneticilerine ödenen toplam maaş 1,9 milyon sterlin, en yüksek yönetici maaşı da 452 bin sterlindi.
Hebblethwaite, milletvekillerine P&O’nun yeni işe aldığı “ucuz” işçilere saat başına 5,5 sterlin vereceğini söyledi. Bu uluslararası denizcilik standartlarına uygun ama İngiltere’de uygulanan asgari ücretin altında bir ödeme.
1 Nisan tarihinden itibaren İngiltere’de 23 yaş ve üzeri işçilere asgari saat ücreti 9,50 sterlin olarak belirlendi.
Hebblethwaite şirketinin yeni ‘işletme modelinin’, “küresel modeller ve rakip firmalarla uyumlu” olduğunu söyledi. Daha ucuz işgücü alımıyla maaş bütçesini yarıya indirdiklerini de ekledi.
Bu arada şirketin hangi yasal boşluktan yararlandığı da tartışma konusu oluyor.
Şirket toplu çıkarma durumunda sendikalara danışma konusunda İngiltere’de iş hukukunu ihlal ettiğini kabul ediyor. Ama yetkili mercilere bir süre önce bildirimde bulunma konusundaki yasayı ihlal etmediğinde ısrarlı.
Şirketin gemileri İngiltere ticaret siciline değil Barbados, Bermuda ve Kıbrıs’a kayıtlı. Bu nedenle de işten çıkarma bildirimlerini bu ülkelerin yetkililerine yaptığını söylüyor.
Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:
1. Finansal CFO
Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel
Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:
Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.
Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.
Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.
İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.
Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.
Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.
2. Operasyonel CFO
Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel
Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:
İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.
Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.
Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.
İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.
Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.
Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.
3. İş CFO’su
Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik
İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:
İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.
Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.
Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.
Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.
İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.
Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.
4. Stratejik CFO
Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik
Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:
Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.
Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.
Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.
İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.
Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.
Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.
Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.
İş hayatı ve özel yaşam arasındaki kaybolan denge, yerini tükenmişliğe bıraktı.
Tükenmişlik hissi, plazaların ve modern ofislerin görünmeyen pandemisi hâline geldi. Esnek çalışma sistemleri, 7/24 ulaşılabilir olma kültürü ve bitmek bilmeyen performans baskısı, beyaz yakalı çalışanları adım adım duygusal ve zihinsel çöküşe sürüklüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de resmi olarak tanımladığı bu durum, artık sadece bir ruh hâli değil; yönetilmediği takdirde hem bütünsel sağlık hem de kurumsal verimlilik açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir kriz.
Beyaz Yakalıların Tükenmişlik Gerçeği
Acıbadem Life Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzm. Psikolog Cansu Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi: “Modern çalışma yaşamında beyaz yakalı çalışanlar, yüksek tempolu iş ortamlarında çoklu talepleri karşılamaya çalışırken zihinsel ve duygusal olarak zorlanabilmektedir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, esnek ve hibrit modeller birçok kolaylık sağlasa da, bu durum zaman zaman iş ve özel yaşam sınırlarının belirsizleşmesine neden olabiliyor. Yapılan araştırmalar, çalışanların dijital bağlantı hâlinde olma sürelerinin artmasıyla zihinsel yorgunluk yaşama olasılıklarının da yükseldiğini gösteriyor.
Bunun yanında, zaman yönetimi, performans baskısı ve iletişim yoğunluğu gibi unsurlar, bireylerin kişisel kaynaklarını zorlayabilmekte ve uzun vadede tükenmişlik belirtilerine neden olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tükenmişliği işle ilişkili kronik stresin yönetilememesi sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımlayarak; bu durumun duygusal tükenme, işle ilgili zihinsel mesafe ve verimlilikte azalma gibi semptomlarla karakterize olduğunu da ayrıca belirtiyor.”
Tükenmişlikten Kaçış Mümkün Mü?
Beyaz yakalı çalışanların yaşadığı tükenmişliğin, onları zamanla alternatif kariyer yollarına yönelttiğine de dikkat çeken Uzm. PsikologCansu Çelik, “Dijitalleşmenin sunduğu imkanlarla birlikte birçok birey, kendi işinin patronu olma, esnek saatlerde çalışma ve görünürlük kazanma arzusuyla influencer olma yoluna girmiştir. Sosyal medya platformları, içerik üreticilerine hem maddi kazanç hem de görünürlük sağlama potansiyeli sunuyor, ancak bu yeni kimlik sanıldığı kadar özgür ve hafif değildir.
Influencerlar, sürekli içerik üretme baskısı, takipçi beklentilerini karşılama zorunluluğu, algoritmalarla başa çıkma stresi ve mahremiyetin kaybı gibi faktörlerle karşı karşıya kalmaya başladı. Yapılan araştırmalarda ise, influencerların yaklaşık %70’i tükenmişlik belirtileri göstermektedir. Cleveland Clinic’e göre, bu bireylerde de klasik tükenmişlik semptomları (yorgunluk, tükenme hissi, düşük performans, sosyal geri çekilme) sıkça gözlenmektedir” dedi.
Neler Yapabiliriz?
Tükenmişlik ile başa çıkma yollarını da anlatan Acıbadem Life Uzm. Psikoloğu Cansu Çelik sözlerini şöyle noktaladı: “Hem beyaz yakalılar hem de influencerlar için tükenmişlik, yapısal ve bireysel düzeyde ele alınması gereken ciddi bir ruhsal durumdur. Bu noktada, hem kurumsal hem de kişisel müdahale stratejileri geliştirilmeli, öz-farkındalık ve psikolojik dayanıklılık güçlendirilmelidir. İşverenlerin, çalışanlarına sağlıklı sınırlar çizebilecekleri esnek modeller sunması, mobbing’e karşı sıfır tolerans politikaları geliştirmesi ve ruh sağlığını önceleyen yaklaşımlar benimsemesi önemlidir.
Bireylerin ise kendi sınırlarını tanımaları, dijital detokslara zaman ayırmaları, destek sistemleri oluşturmaları ve gerektiğinde psikolojik destek almaları önerilmektedir. Ruh sağlığı profesyonelleri, hem kurumsal hem de bireysel düzeylerde bu süreci destekleyici eğitimler, atölyeler ve danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırabilmektedir.
Zihinsel yorgunluk bir sektörün değil, çağın arka plan sesidir; bu sessizliğe çözüm, içgörü ve yapısal değişimle oldukça mümkün.”
Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?
Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller
Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:
Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.
Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.
Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.
Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği
Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.
Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları
Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:
Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.
Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.
Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.
Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart
Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:
Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,
Hukuki güven ortamının sağlanması,
Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.