Connect with us

BANKA HABERLERİ

Hayat Finans, Türkiye’nin ilk “dijital banka”sını dünyaya açmayı hedefliyor

Hayat Finans Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Karagöz, şubesiz dijital banka alışkanlığını yaymak istediklerini söyledi.

Yayınlanma:

|

Hayat Finans Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Karagöz, şubesiz dijital banka alışkanlığını yaymak istediklerini söyledi.

Karagöz, Sakarya’da gerçekleşen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde, dijital banka ve dijital bankacılık arasındaki farkları, ilk şubesiz dijital banka olarak Hayat Finans’ın faaliyetlerini, AA muhabirine değerlendirdi.

Bankanın, Hayat Holding’in finans alanındaki yatırımı olduğunu belirten Karagöz, ‘dijital bankacılık’ tanımının, bankaların sahip olduğu dijital uygulamalar için kullanıldığını ancak ‘dijital banka’nın ise tamamen şubesiz olan ve banka lisansına sahip kuruluşlar için ifade edildiğini kaydetti.

Dijital bankanın normal bir bankadan işlem çeşitliliği anlamında hiçbir farkı olmadığının altını çizen Karagöz, ‘Hayat Finans’ta da her türlü bankacılık işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Tek özelliğimiz şubesiz olmamız, dijital kanallardan işlemlerinizi gerçekleştirmeniz, tabii şubesizliğin getirdiği maliyet avantajından da faydalanmanız. Temel bankacılık işlemleri tamamen ücretsiz, çok daha uygun getiri oranları, çok daha uygun finansman oranlarına kavuşmanızı sağlayan bir maliyetsizlik söz konusu burada.’ dedi.

Geçen yıl faaliyete başladıklarını anlatan Karagöz, ‘Türkiye’nin ilk şubesiz dijital bankasıyız. Dolayısıyla şubesizlik ne getiriyor, aslında farkındalık nedir burada? Şubesizlik, masrafsızlık getiriyor aslında. ‘Şube yoksa masraf yok, masraf yoksa fayda çok’ diyoruz. Dolayısıyla dijital bankanın getirmiş olduğu maliyetsizliği de müşterilerimize gerek getiri oranının yüksekliğiyle gerekse daha uygun finansman maliyetleriyle yansıtıyoruz.’ şeklinde konuştu.

Karagöz, 2024 yılı hedeflerine değinerek, dijital banka deneyimini tabana yaymayı planladıklarından bahsetti.

Bu kapsamda, sektör ya da herhangi bir segment ayrımı yapmaksızın, gerek bireysel müşterilerin gerekse KOBİ ve mikro girişimcilerin finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere çözümler ürettiklerini dile getiren Karagöz, geneli kapsayacak bir çalışmayı aktif şekilde yürüttüklerini kaydetti.

Hayat grubunun ekosisteminde 100 binin üzerinde firma bulunduğuna işaret eden Karagöz, ‘Tüzel firmaların ticari ilişkilerindeki deneyimini pürüzsüz yapmalarını sağlayacak uygulamaları hayata sokuyoruz. Diğer taraftan da bireysel müşterilerimizin perakende alanında gerek fiziksel mağazalarda gerekse çevrim içi platformlarda ihtiyacın doğduğu noktada finansman ihtiyaçlarını karşılıyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Karagöz, banka olarak yeni ‘startup’ları ya da KOBi veya mikro girişimcileri, ihtiyaçlarını karşılamak üzere kar-zarar ortaklığının yanı sıra proje yatırımlarıyla da desteklediklerini, özellikle sürdürülebilirlik temalı projelerin kendileri için son derece değerli olduğunu bildirdi.

– ‘Önümüzdeki dönemde hızlı bir şekilde dijitalleşmeye ilişkin gelişmeleri izliyor olacağız’

Uzaktan müşteri hesabı açmanın 2021’de devreye girdiğini belirten Karagöz, bu uygulamayla dijital bankaların önünün açıldığını kaydetti.

Hayat Finans müşterilerinin, temsilcilerine ihtiyaç halinde ulaşabildiklerini değinen Karagöz, ‘Önümüzdeki süreçte yapılan düzenlemelerle birlikte o temsillere dahi ihtiyaç olmadan müşteri hesapları açılır hale de gelecek önümüzdeki dönemde ama bugün bizim tüm müşterilerimiz istediği anda aslında bizim temsilcilerimize çok rahatlıkla erişebiliyor. Dolayısıyla buradaki tek konu şubesizlik aslında.’ dedi.

Türkiye’de dijital bankalara ilişkin yasal düzenlemenin çıkmasıyla ‘ilk dijital banka lisansı’nı aldıklarını anımsatan Karagöz, şöyle devam etti:

‘Önümüzdeki dönemde hızlı bir şekilde dijitalleşmeye ilişkin gelişmeleri hep birlikte izliyor olacağız. Burada da dijital bankalar tabii ki bu yönde öncülük ediyor olacaklar. Biz de Türkiye’de aslında bunun durumunu yaşıyoruz. İlk dijital banka olarak sağlayacağımız ürün ve hizmetlerle bu yolda gerekli desteği müşterilerimize sunuyor olacağız. Holdingimizin aslında yatırımlarına baktığımızda girdiği ülkelerde, yapmış olduğu yatırımlarda da hep böyle. Bu ülkede yaptığı yatırımlarla her zaman zirvede yer alıyor. Biz Türkiye’nin ilk dijital bankası olarak banka çalışmalarımızı köklendirdikten sonra holdingin globaldeki ayak izlerini takip edip global bir dijital banka hedefi doğrultusunda ilerleyeceğiz.’

Hayat Finans’ta işlem yapabilmek için bankanın internet sitesi ya da cep telefonları üzerinden mobil uygulamanın indirilmesi gerektiğini belirten Karagöz, birkaç adımda rahatlıkla müşteri olunabildiğini sözlerine ekledi.


Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.