Connect with us

EKONOMİ

Hisse senedi ve kripto paralardan sonra sahne sırası emlak piyasasında mı?

Yayınlanma:

|

  • Küresel mali piyasaların keyfi oldukça bozuk. Geride bıraktığımız hafta önde gelen merkez bankalarının seri faiz artışları, küresel risk iştahı üzerinde ciddi mânâda baskı kurdu. Bu bağlamda, Cuma günü konuşan FED Başkanı Powell, FED’in ciddi şekilde enflasyonu %2’ye düşürmeye odaklı olduğunu  yineledi (hafta sonu oy hakkına sahip üylerden Mester, resesyon riskinin arttığına işaret etti). Elbette bilmediğimiz yeni bir şey söylemese de, FED’in bu kadar agresif bir patikaya geçmesi, tıpkı 2021 yılında enflasyonu görmezden gelmesi gibi politika hatalarından biri olarak tarihe geçeceğini düşünüyoruz.  Maliyetten kaynaklı enflasyonu bu kadar yüksek bir faiz artışı ile soğutmak, ister istemez ekonomiyi stagflasyona sürekleyecektir.  
  • FED kaygısı ve hız kesmeden devam eden Ukrayna savaşının getirdiği moral bozukluğu ile ABD borsalarının piyasa değeri (market cap) yılbaşına göre 11,9 trilyon dolar eridi. Hisse senedi cephesinde görülen sert erimeye, hafta sonu kripto para piyasasının da eklendiğini görüyoruz. Kasım 2021’de neredeyse 2,9 trilyon dolar piyasa büyüklüğüne ulaşan kripto paraların toplam piyasa değeri, hafta sonu yaşanan sert satışlarla 800 milyar dolar seviyesine yaklaştı. Acaba sahne sırası emlak piyasasına mı geliyor, insan sormadan da edemiyor! 
  • Kripto cephesinde, sert fiyat düşüşlerinin arkasında yatan itici güç teminat ilişkisi (kripto yatırımcıları marj çağrılarını (margin call) karşılamak ve zararları karşılamak için varlıklarını satmak zorunda kaldı). Terra Luna olayının tüm sıcaklığının korunduğu bir ortamda, hafta sonu, kripto paraların amiral gemisi olan Bitcoin, 18bin dolar seviyesinin altına gerileyerek 2020 yılı Aralık ayından bu yana en düşük seviyesini görerek tüm zamanların zirvesinden de %74 geriledi. Biraz daha detaylandırmak gerekirse, bu yıl şimdiye kadar %57 ve bu ay %37 değer kaybeden Bitcoin’in psikolojik veya sembolik olarak görülen 20bin dolar seviyesinin altına düşüşü (söz konusu seviye 2017 döngüsünün zirvesi) yatırımcılar arasında panik satışlarına neden oldu. Dünyanın en büyük stablecoin olan Tether USDT, Mayıs başındaki 83 milyar dolardan piyasa değerinin 68 milyar dolara düştü!  
  • Lâkin, bu Bitcoin’in bu ilk çöküşü değil! 2018 ve 2019 yıllarında daha kötüsünü yaşadık. Arzı sınırı olan Bitcoin’in uzun vadede mutlaka hayatımızda olmaya devam edeceğini, kısa vadede sertleşen piyasa koşullarına ve FED’in daha da sıkılaşacak para politikasına paralel büyük bir servet erimesinin yaşanacacağına, bol para döneminde filizlenen pek çok alt coinin hayatımızdan çıkacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Fiyatından ziyade, arkasında yatan devrimi anlayan ve yatırım sorumluluğu olan kişilerin uzan vadede yüzlerinin güleceğini düşünüyoruz. Kafası halen daha karışık olanların, neden Blockbuster’s tahtını Netflix’e, Kodak’ın dijital kameralara; hatta Nokia’nın Apple’a kaptırdığını iyi düşünsünler.  
  • Brent cinsi ham petrol, geride bıraktığımız haftayı neredeyse %10 düşüşle 113 dolar seviyesinden tamamladı. Söz konusu düşüş, Nisan ayından beri ilk haftalık düşüşe işaret ediyor. Hatırlanacağı üzere, petrolde uzun bir süredir 123 dolar direncinin teknik mânâda önemine işaret ederek, aşağı yönlü ihtimalin altını çiziyorduk. Her ne kadar petrole vurgu yapsak da, doğalgaz fiyatları son 8 iş gününde neredeyse değerinin 1/3 kaybederek 6,7 usd/mmbtu seviyesine geriledi. Arka planda, küresel enflasyonu daha da azdıran petrole yönelik arzın artırılacağına yönelik açıklamalarının etkili olduğunu düşünüyoruz. Ya da acaba, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik yakın zamanda bir beklenti mi oluşuyor? Bekleyip göreceğiz.  
  • Havanın ağır ve yorucu olmasına paralel doların krallığı şimdilik parlamaya devam ediyor. Doların piyasa kuru olan DXY 105 seviyesinin kıyısında işlem görürken, peş peşe 5 kez faiz artırımına giden lâkin ekonomisi durgunluk emareleri gösteren İngiltere’nin para birimi Sterlin, 1,22’li seviyelerde haftayı tamamladı. Kısa vadede görünüm pek de net olmadığından pusuda sessiz bir şekilde bir müddet daha beklemeyi tercih ediyoruz. 
  • Altın ve gümüş cephesinde yatay seyir korunmaya devam ediyor. Altının ons fiyatı 1,840 dolar seviyelerinde, gümüşün ise yatay direnç 22 doların altında 21,60’lı seviyelerde salınmaya devam ediyor. Her iki emtiada da pozisyonlanmamız çok cılız. İçimiz, teknik mânâda sırası ile 1,870 ve 22 doların üzerinde haftalık bir kapanış ile kıpırdanacaktır.  
  • Türkiye cephesinde ise, USDTRY kurun yavaş bir cekimde kuzeye doğru ilerlemeye devam ettiğini görüyoruz. Her gün kapanış rekorunu bir kademe daha yukarıya taşıyan kurunun göz ardı edilmesi, ister istemez ithal girdi mal fiyatları üzerinden enflasyonu daha da artıracaktır. TCMB’nin açıkladığı piyasa katılımcıları anketi cari yıl sonu enflasyon beklentisi, her ay daha da yukarıya gitmeye başladığını görüyoruz: (Ocak: %29,75  Şubat: %34,06  Mart: %40,47   Nisan: %46,44  Mayıs: %57,92  Haziran: %64,59). 
  • Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS risk primi haftayı 820 baz puan seviyesinden tamamladı. Basit bir matematikle, Türkiye’de 1 milyon dolar büyüklüğünde eurobond taşıyan bir yatırımcının bu riski sigortalamak için senede 82bin dolar ödemesi gerekiyor. Yabancı indinde CDS risk priminin anlamı bu! Enflasyonist dönemde Türk insanının sığınaklarından biri olan Borsanın son iki haftadır düşüş eğiliminde olduğunu görüyoruz. Teknik bir bakış açısıyla, 2,500 puan seviyesine (altında haftalık kapanış yapması havayı terse çevirebilir) dikkat edeceğiz. 
  • Yeni gün başlangıcında, ABD borsalarının Cuma günkü karamsar havasının Asya piyasalarında da sirayet ettiğini görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1,7 aşağıda işlem görüyor. ABD borsalarının vadeli işlemleri ise, Cuma kapanışının yaralarını sarma telaşında ve ufak da olsa artılar göze çarpıyor.  
  • Mali piyasaların gündeminde bugün önemli bir veri görünmüyor. İçeride Merkezi Yönetim borç stoku açıklanacak. Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’ın velihat prensinin ilişkileri geliştirmeye yönelik görüşmeler için Çarşamba günü Türkiye’yi ziyaret edeceğini söyledi. Özellikle, Cemal Kaşıkcı’nın 2018’de İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda öldürülmesiyle şiddetlenen, yıllarca süren bölgesel rekabetin ardından geziyi önemle takip edeceğiz. Öte yandan, ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adeyemo bu hafta Türkiye’ye gelip Bakan Nebati ve TCMB Başkanı Kavcıoğlu ile görüşecek. Bloomberg’in ilettiği habere göre konu Rusya’ya yönelik uygulanmakta olan yaptırımlar olacak.

>Bitcoin

Bitcoin hafta sonu tepeden %74’lük bir çöküşlü 18bin dolar seviyesinin altını test etti. Aşağıdaki grafiğe bakan bir kişi, bunun çok da olağandışı bir şey olmadığını anlayacaktır. Kısa vadede düşüş bitti mi sorusunun cevabını vermek çok da kolay değil. Tam anlamıyla yükselişin ise 28,800 dolar seviyesi geçildikten sonra başlayacağını düşünüyoruz. Haftayı 20bin dolar seviyesinde karşılıyoruz. Güç göstergesi RSI aşırı satıma işaret ediyor!

165570086843db614ad816f246735cdef02e5a1935_1_1200.jpg

>ABD borsaları piyasa değeri

Değer kaybeden aslında bir tek bitcoin değil. ABD borsalarının piyasa değeri (market cap) yılbaşına göre 11,9 trilyon dolar eriyerek 36,5 trilyon dolar seviyesine geriledi. FED’in enflasyonla savaşı ve bu yolda kararlı duruşu, riskli varlıkların üzerinde Demoklesin Kılıcı gibi sallanmaya bir müddet daha devam edecek gibi duruyor.

1655700869bc0ed296ba9ad4d0c6cbf602eab54ae4_2_1200.jpg

>Risk modu off

Bitcoin ve Borsalar el ele.

165570086969b7bb051dd7eceace55ba4e181b5f05_3_1200.jpg

>Brent

Brent cinsi ham petrol, haftayı %10 düşüşle 113 dolar seviyesinden tamamladı. Söz konusu düşüş, Nisan ayından beri ilk haftalık düşüşe işaret ediyor. Hatırlanacağı üzere, petrolde uzun bir süredir 123 dolar direncinin teknik mânâda önemine işaret ederek, aşağı yönlü ihtimalin altını çiziyorduk. 

1655700869a016f796989de12e56660325a5fa2543_4_1200.jpg

>Doğal Gaz

Doğalgaz fiyatları son 8 iş gününde neredeyse değerinin 1/3 kaybederek 6,7 usd/mmbtu seviyesine geriledi. Arka planda, küresel enflasyonu daha da azdıran petrole yönelik arzın artırılacağına yönelik açıklamalarının etkili olduğunu düşünüyoruz. 

1655700870f8be9b8308328f65b14a1bcf81d2fef2_5_1200.jpg

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?

Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:

|

Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.

Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.

Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:

Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.

Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.

Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.

Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.

Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:

Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.

Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:

Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmışHaberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.

Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?

Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:

Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.

Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.

2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.

Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.

Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.