Connect with us

GÜNCEL

HASKOLOĞLU: ABD Kongresine hazırlanan F-16 Raporunu özetledi

Yayınlanma:

|

Türkiye’ye F-16 satışı hakkında ABD Kongresi’ne hazırlanan raporda yer alan önemli noktalar:

➤ Türkiye’ye satılması planlanan ürünlerin listesi ve miktarları şu şekilde:

• 40 adet Yeni F-16 Blok 70 savaş uçağı • 79 adet F-16 Blok 70 modernizasyon kiti

• 48 adet F110-GE-129D motoru • 149 adet AN/APG-83 AESA radarı

• 16 adet AN/AAQ-33 Sniper Gelişmiş Hedefleme Podu

• 952 adet AMRAAM AIM-120C-8 hava-hava füzesi

• 864 adet GBU-39/B bombası

• 96 adet AGM-88B Yüksek Hızlı Anti-Radyasyon Füzesi (HARM)

• 96 adet AGM-88E Gelişmiş Anti-Radyasyon Güdümlü Füze (AARGM)

• 401 adet AIM-9X Blok II Sidewinder füzeleri

• 12 adet MK82 Genel Maksat Bombası

• 1437 adet JDAM

IRST podları: Belirtilmemiş adet Türkiye’nin ABD’den almayı planladığı F-16’lar ve ilgili donanımlar için tahmini toplam maliyeti: 23 milyar dolar (Yaklaşık)

➤ Raporda bu ürünlerin Türk ordusuna yapacağı etkenle ilgili şu noktalara yer veriliyor:

• ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışının, Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçağı filosunu modernize ederek ve hizmet ömrünü uzatarak NATO ile olan uyumluluğunu sürdürmesine yardımcı olacağı,

• F-16V modeli, tam ölçekli üretim veya yükseltme kiti olarak ihraç edilebileceği, Bu model, potansiyel düşman uçaklarını hedefleme yeteneği ve güvenilirliği artıran sistem entegrasyonu iyileştirmeleri sunacağı yer alıyor.

➤ Raporda bu konu özelindeki önemli diğer nokta ise, F-16’ların teslimatı, anlaşmaya varılması durumunda üretim sırasındaki olası gecikmeler ve Türkiye’nin olası diğer alternatifleri: (Rapordan önemli kısımları direkt çevirerek paylaşıyorum)

• Lockheed Martin’in Güney Karolina’daki Greenville tesisindeki mevcut F-16 üretim oranı ayda dört uçak olup, alıcıların artmasıyla bu oranın artırılması planlanıyor.

• Diğer ülkeler de yeni veya yükseltilmiş F-16V’ler almakta veya almayı düşünmekte olup, bu durum üretim sırasında birikimlere yol açabilir. Mevcut üretim hızlarına göre, Türkiye’nin yeni F-16V’leri alması üç yıl veya daha fazla sürebilir.

Türkiye ayrıca BAE Systems, Rolls-Royce ve/veya General Electric gibi şirketlerle ortaklık kurarak yerli beşinci nesil bir savaş uçağı teknolojisi geliştirmeye çalışmaktadır.

Bu program, Milli Muharip Uçak (MMU) veya TF-X olarak adlandırılmaktadır, ancak Türk Hava Kuvvetleri’nin bu uçağı düzenli operasyonlarına entegre etmesi 2030’ların başları veya daha sonrasını bulabilir.

➤ Raporda, Türkiye’nin alternatifleri ve satış konusunda izlenecek yol detaylı şekilde anlatılmış. Raporda yer alan en önemli noktalardan bir diğeri ise ABD’nin Türkiye’ye bu sistemleri sattıktan sonrası ve satış süresindeki olası ABD’ye (Dış politikasına) karşı Türkiye tarafından oluşabilecek tehditler. Rapordaki önemli her başlığı sizler için özetledim. Burada her senaryoya karşı hem ABD’nin hem de Türkiye’nin atabileceği adımlar tek tek belirtilmiş. Aslında ABD adına çok iyi bir rapor hazırlanmış.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyeliği: Bazı Kongre üyeleri, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım sürecini desteklemesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bazı senatörler, Türkiye’nin bu konudaki gecikmesinin Rusya’ya karşı ittifak birliğini tehdit ettiğini ve F-16 satışını sadece Türkiye’nin her iki ülkenin NATO’ya katılımını onaylaması durumunda destekleyeceklerini ifade etmişlerdir​​.

İnsan Hakları ve Demokrasi Kaygıları: Bazı Kongre üyeleri, Türkiye’nin insan hakları kayıtları ve demokratik normlara olan saygısını sorgulamışlar ve bu konuda iyileşme görülmeden satışın onaylanmaması gerektiğini vurgulamışlardır​​.

Yunanistan ile Hava Sahası Gerilimleri: Temmuz 2022’de ABD Temsilciler Meclisi, F-16 ile ilgili transferlerin Yunanistan’ın hava sahasına yönelik “tekrarlanan izinsiz uçuşları” önlemek için atılan ABD adımlarını içeren bir başkanlık sertifikasyonuna bağlı olmasını öneren bir hükümle FY2023 NDAA’yı geçirmiştir​​.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Rusya ile İlişkileri: Türkiye’nin Rusya ile bazı konulardaki iş birliği ABD-Türkiye ilişkileri için zorluklar yaratmış, ancak Türkiye’nin Ukrayna’nın savunmasını desteklemesi bu zorlukları kısmen gidermiştir. Yine de, Türkiye’nin Rusya ile ekonomik ve enerji iş birliği politikaları ABD’nin endişelerini artırmıştır​​.

Alternatif Savaş Uçakları: Türkiye’nin F-16’ları yükseltememesi durumunda Batı Avrupa alternatiflerini kullanmayı düşünebileceği belirtilmiştir. Örneğin, Türkiye’nin Eurofighter Typhoonları alternatif olarak düşündüğü rapor edilmiştir​​.

ABD-Türkiye Savunma İşbirliğinin Devamı: F-16’ların satışı ve yükseltilmesi, ABD-Türkiye savunma işbirliğinin önemli bir parçasını koruyabilir. Bu, Türkiye’nin ABD’ye olan bağımlılığını uzun vadede devam ettirebilir ve Türkiye’yi Rus veya Çin alternatiflerini takip etmekten caydırabilir​​.

Güvenlik ve Demokratik Değerlerin Değerlendirilmesi: Türkiye’nin jeopolitik önemi, ABD’nin bölgedeki kritik çıkarlarını ilerletme açısından önemlidir. Ancak, Türkiye’nin artan otoriterliği ve demokratik kurumlarını güçlendirmedeki eksiklikleri, bazı Kongre üyelerinin endişelerini artırmıştır​​.

Türkiye’nin Diğer Savaş Uçağı Seçenekleri: Türkiye, F-16’ların satılmaması durumunda, Rusya veya Çin gibi diğer ülkelerden savaş uçağı satın almayı düşünebilir. Bu, NATO ile uyumluluğunu sürdürme önceliğiyle çelişir

➤ Şimdi ise en can alıcı nokta olan ‘Eğer Türkiye, ABD’nin çıkarına göre hareket etmezse, o zaman ABD hangi yaptırımları uygulayabilir? Veya ABD, hangi durumlarda Türkiye’ye bu satışa devam etmeyebilir?” Bununla ilgili raporda yer alan noktaları madde madde paylaşıyorum: • Anlaşma Şartları: ABD, silah satış anlaşmalarında genellikle alıcı ülkenin belirli şartları yerine getirmesini talep eder. Bu şartlar, silahların kullanımı, bölgesel güvenlik, insan hakları ve demokrasi standartları gibi konuları içerebilir.

Satışın Askıya Alınması veya İptali: ABD, anlaşma şartlarının ihlal edildiğini tespit ettiğinde, silah satışını askıya alabilir veya iptal edebilir. Bu, özellikle uluslararası ilişkilerde önemli bir etki yaratabilir.

Yaptırımlar: ABD, belirli ülkelerin veya bireylerin davranışlarını değiştirmek için ekonomik yaptırımlar veya diğer cezai önlemler uygulayabilir. Bu yaptırımlar, finansal kısıtlamalar, ticaret yasakları ve seyahat kısıtlamaları içerebilir.

Diplomatik Baskı: ABD, uluslararası platformlarda ve ikili ilişkilerde diplomatik baskı yoluyla bir ülkenin politikalarını etkilemeye çalışabilir.

Kongre’nin Rolü: ABD Kongresi, silah satışlarına onay verme veya bu satışları engelleme yetkisine sahiptir. Kongre, silah satışlarını durdurma veya şartları değiştirme kararları alabilir.

Raporla ilgili çıkarttığım önemli noktalar bunlar. Şimdi ise bu raporla ilgili biraz konuşalım.

Öncelikle bu, ABD adına mükemmel hazırlanmış bir rapor. Rapor içeriğinde her senaryodan bahsedilmiş. Olası tehditlerin neler olduğunu ve bunlara karşı nasıl tepki vereceklerini aşama aşama anlatıyorlar. Türkiye’de bu şekilde bir rapor hazırlandı mı? Bir yol haritası çıkarıldı mı? Veya bu yapıldıysa kime sunuldu? TBMM’de kimlerin bilgisi var? Kimse bilmiyor. En önemlisi halk bilmiyor. Ön bilgi bile verilmedi.

Türkiye, PKK’ya çok açık şekilde destek veren İsveç’i herhangi bir bilgiyi halkla, diğer siyasi partilerle tam anlamıyla istişare etmeden kabul etti ve şu an Türkiye tam onay vermiş oldu. Bunu neden yaptılar? Bunun ilerleyen yıllarda etkisi ne olacak? Hiçbir vatandaş bilgi sahibi değil.

Emin olun ‘EVET’ oyu veren AK Partili ve CHP’liler de bunun farkında değil. Bu rapordan çoğunun haberi ve bilgisi yok. Devletin dış politikası bir karar aldık ve oldu demekle olmaz. ABD, Türkiye’nin çıkarına çok ters ve tehlikeli adımlar atıyor çünkü ilerleyen yıllarda Türkiye’nin güçlenmesi durumunda bunun kendileri adına zararlı olabileceğini düşünüyorlar.

İsveç, PKK konusunda “sıkı” terör yasaları getirdi ancak bunu ne aşamada uygulayacak? Türkiye, Suriye ve Irak’ta operasyon yaparsa İsveç’in tutumu ne olacak? PKK’ya silah satarsa karşılığı ne olacak? vb.

ABD, Türkiye’nin ne çok güçlü ne de çok güçsüz olması istiyor. Bu noktada ABD’li bir siyasetçi olsanız belki siz de bu şekilde hareket etmek isteyebilirsiniz. Onlar kendi çıkarına göre hareket ediyor ancak Türkiye ne yapıyor? İsveç’in NATO’ya katılmasına bir anda karar veriyor.

Dış politika anlık kararla ilerletilemez.

ABD bize parasıyla silah satarken bile kendisini ilerleyen yıllarda ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğini ve böyle bir sorunla karşılaşırsa ne gibi önlemler alabileceğini söylüyor.

ABD, Türkiye’nin Suriye sınırında yer alan PKK-YPG-SDG terör örgütlerine doğrudan destek veriyor ve bunu açıkça herkesin gözü önünde yapıyor.

Bu silah anlaşmasını Türkiye yaparken aynı zamanda ABD’ye dış politika bağımsızlığını kısmen ipotek altına alıyor. Raporda direkt olarak olası yaptırımlar bölümü bulunuyor.

Bu kadar önemli bir silah anlaşmasında ‘Eğer Türkiye şu konularda dış politikamıza ters adımlar atarsa, satış durdurulur’ gibi ifadeler çok tehlikeli. Çünkü YPG terör örgütünün bombalanması da ABD’nin dış politikası için kötü bir adım.

Örneğin: ” ABD Kongresi normal yasama süreci aracılığıyla F-16 savaş uçaklarının Türkiye’ye “nihai teslimat anına kadar herhangi bir zamanda harekete geçip satışı bloke edebilecek”

Sonuç olarak, bu kararın alınması, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını, stratejik hedeflerini ve iç-dış politik dengelerini dikkate alarak yapılması gereken karmaşık bir değerlendirme sürecini gerektirir. Her ülkenin, kendi güvenlik ihtiyaçları ve stratejik hedefleri doğrultusunda kararlar alması önemlidir.

Bunu yaparken de gelecek yıllarda yaşanabilecek sorunların ‘her açıdan’ düşünülmesi, bu konuda diğer fikirlerin dinlenmesi ve bunu halka anlatmaları gerekir. Ancak bunların ne yazık ki hiçbirisi yapılmadı.

@haskoloğlu – İbrahin HASKOLOĞLU

Okumaya devam et

Dr. Abbas Karakaya

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Yayınlanma:

|

Kitap okunan yerde sevgi ve umut vardır sloganımızı tekrarlayarak bu yazımıza başlayalım. Bu yazıda iki kitap var. Birincisi, Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balık (Balaca Gara Balıg) adlı şaheseri. Sadece İran’da değil, dünyanın pek çok yerinde okunmuş ve çok sevilmiş bir kitaptır bu. Yaşadığı derede sıkılan, derenin sonunu merak eden Küçük Kara Balık annesinin ve çevresindeki büyüklerin tüm itirazlarına rağmen evinden, yani deresinden ayrılır ve dünyanın geri kalanının (ırmak, göl, deniz) keşfine çıkar. Engellerle, tehlikelerle karşılaşsa da yolundan vazgeçmez. Gördükleri, yaşadıkları mücadele etmenin, dayanışmanın, yeni şeyler öğrenmenin, zorluklarla karşılaşıp kendi gücü ve sınırlarını keşfetmenin mutluluğunu yaşatır Küçük Kara Balığa. Küçük Kara Balığın hayatı, yolculuğu onu tanıyana balıklara arasında dilden dile anlatılan bir efsaneye dönüşür. Öykünün sonunda ihtiyar bir balık KKB’ın hayatını ‘on iki bin torununa’ anlatır. Ve dinleyici yavru balıklardan birinin düşüne ‘deniz’ girer. Adı Küçük Kırmızı Balık olan bu yavru balık ‘Sabaha kadar denizi düşündü durdu’. Hikayemiz bu tümceyle biter.

İkinci kitabımız da bir evden ayrılış, kendini bulma hikayesi. Rusya’nın tanınmış çocuk kitapları yazarı Eduard N. Uspenski’nin Fedor Amca adlı kitabı. Fedor Amca öykünün ana kahramanı olan altı yaşında bir çocuk. Ailesi, çok sevdiği, konuşan kedisinin evde yaşamasına izin vermeyince evden ayrılır, bir köyde yaşamaya başlar. Köyde daha başka hayvan arkadaşları da olur. Doğayı, hayvanları, insanları birinci elden tanımak zorunda kalır. Gülmece türünde usta işi bir kitap. Küçük Kara Balık’a göre Fedor Amca’nın evden ayrılış sebepleri farklı olsa da iki karakter de aklına koydukları şeyi itirazlara rağmen gerçekleştirirler. Fedor Amca köyde yaşarken anne ve babasını mektupsuz bırakmaz. Ancak gelip eve götürmelerini önlemek için yaşadığı köyün adını, adresini bildirmez. Kitabı aslından çeviren Faruk ünlütürk’ün çevirisi de çok güzel. G. Kalinovski’nin sevimli, sade çizimleri de kitabın lezzetini artırıyor.

Karşı çıkmayı ve kararlı olmayı didaktizme düşmeden anlatan bu iki ölümsüz, güzel kitap kalbinizde ve zihninizde iz bırakacak. Okuması sizden.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

İran ve İsrail, 12 gün süren çatışmaların ardından Trump’ın aracılığıyla ilan edilen ateşkese büyük ölçüde uyarken, taraflar zafer ilan etse de ateşkesin kırılgan olduğu ve karşılıklı ihlâl suçlamalarının sürdüğü görülüyor. ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı’nın ön raporuna göre, Trump’ın “nükleer programı yok ettik” iddiasına karşın İran’ın nükleer kapasitesi yalnızca birkaç ay geriye itildi; yeraltı tesislerin girişleri kapansa da altyapı büyük ölçüde sağlam kaldı. Bu gelişme, Trump’ın İran’a yönelik hava saldırısının başkanlığının en büyük siyasi kumarı olarak görülmesine yol açarken, “sınırlı müdahale ile büyük diplomatik zafer” stratejisinin uzun vadede ters tepebileceği vurgulanıyor. Özellikle Trump’ın kampanya döneminde verdiği “sonsuz savaşlara son” sözleriyle çelişen bu adım, hem MAGA hareketinde kafa karışıklığına neden oldu hem de dış politikada kırılganlık yarattı. Nitekim Reuters/Ipsos anketine göre kamuoyunun sadece %36’sı saldırıyı destekliyor, Trump’ın genel onay oranı ise %41’e gerileyerek ikinci döneminin en düşük seviyesine inmiş durumda.

Dün ateşkesin kırılganlığına dair gelen haber akışlarına rağmen piyasalar, yaşananları bir belirsizlik değil, taşların yerine oturması için gereken bir geçiş süreci olarak yorumladı ve günü iyimser bir havada tamamladı. Jeopolitik tansiyonun düşmesi ve Hürmüz Boğazı’nın kapanmayacağına dair beklentiler, arz endişelerini yatıştırırken, tahterevalli misali hareket eden petrol fiyatları savaş öncesi seviyelere geri döndü. Brent petrolün varil fiyatı %12 gerileyerek 67 dolar seviyesini test etti.

Güvenli liman altın, geçtiğimiz hafta artan risklerle 3,450 doları görmesinin ardından, ateşkes haberiyle birlikte 3,295 dolara kadar geri çekildi ve bu sabah itibarıyla 3,330 dolar seviyesine toparlandı. Altındaki bu düzeltme, gümüş fiyatlarını da baskıladı. On üç yılın zirvesine yürüyen hareketin başlangıç noktası olan 35,25 dolar seviyesi dün bir kez daha test edilse de, bu sabah gümüşün yeniden 36 dolar seviyesine toparladığını görüyoruz. Öte yandan, fiat para sistemine olan güvenin sarsıldığı bu dönemde alternatif değer saklama aracı olarak öne çıkan Bitcoin, 107bin dolar seviyesine yükselerek direnç hattını zorlamaya başladı. Asıl ivmenin ise 113 bin dolar seviyesinin aşılmasıyla hız kazanacağı görüşündeyiz (bakınız grafik).

FED Başkanı Powell, Kongre’de yaptığı yarıyıl sunumunda, henüz faiz indirimine gitmek için acele etmeyeceklerini yineledi. Yaz aylarında gümrük tarifelerinin enflasyonu yukarı çekmeye başlayabileceğini belirten Powell, bu gelişmelerin para politikası kararları açısından belirleyici olacağını vurguladı. Güçlü seyreden işgücü piyasası ve tarifelerin nihai etkisine dair belirsizlik nedeniyle temmuz toplantısı dâhil, kısa vadede faiz indiriminin gündemde olmadığını açıkladı. Powell, FED’in Trump yönetiminin ticaret politikalarına destek ya da karşı durmak gibi bir amacı olmadığını, ancak bu politikaların enflasyon üzerindeki etkisinin dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etti.

Powell’ın ifadeleri, yatırımcıların temmuzda faiz indirimi beklentilerini azaltmasına, bunun yerine eylül ayında bir indirim olasılığını daha fazla fiyatlamasına neden oldu. FED’in mevcut para politikası duruşunu koruduğunu yineleyen Powell, enflasyonun gerçekten sınırlı kalması durumunda faiz indiriminin erkene çekilebileceğini de söyledi. Öte yandan, Trump’ın Powell’a yönelik eleştirileri yeniden gündeme gelirken, Başkan’ın FED’in politika faizini en az 2-3 puan daha düşük seviyeye çekmesi gerektiği yönündeki açıklamaları da dikkat çekti.

Vadeli kontralara göre, FED’den sene sonuna kadar 60 baz puan yani en az iki kez 25 baz puan faiz indirimi fiyatlanıyor. Powell’ın açıklamalarına rağmen son üç haftadır gerileyen 10 yıllık gösterge ABD tahvil faizi %4,30 seviyesini test etti. Dolar zayıflığı ise şiddetini daha da artırdı: DXY 97’li seviyelere kadar gerileyerek son üç yılın en düşük seviyesini test ederken, EURUSD paritesi ise 1,1640 seviyesini test ederek son dört yılın zirvesine yürüdü. Daha basit bir anlatımla, eğer dolar sene başı 100 seviyesinde ise bugün 90 seviyesine gerilerken, EUR ise 112 seviyesine yükseldi!

İsrail-İran savaşında taraflar ateşkesi resmî olarak kabul etmeleri ve petrol fiyatlarının savaş öncesi döneme geri gelmesi Türk mali piyasalarını belirgin derecede olumlu etkiledi. Jeopolitik riskler ve beraberinde artan enerji fiyatlarına paralel Haziran toplantısını pas geçen TCMB’nin Temmuz toplantısında 350 baz puan faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılınca, TL ve TL cinsi varlıklara alım geldi. Şöyle ki, savaş süresince negatif etkilenen hisse senetleri, dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere alımlara sahne olarak günü %3,4 yükselişle tamamladı. Teknik mânâda yukarıda 9,800 endeks seviyesine kadar yükseliş isteğinin korunacağını düşünüyoruz. Bu da ilave %3 yükseliş potansiyeli demek. Öte yandan, faiz indirimlerinin ‘yarayacağı’ bankacılık sektörüne de alıcı gözle bakmak gerektiğini belirtmiştim. Dün XBANK günü %4,3 yükselişle günü tamamlarken, yine faiz indirimi beklentisi ile iki yıl vadeli gösterge bileşik faiz yaklaşık 2,5 puan düşüşle %42,5’e kadar geriledi. USDTRY kuru 39,70’li seviyelere kadar yükselmesi ardından yönünü hafifçe de olsa aşağıya çevirerek 39,58 seviyesini test etti. CDS risk primi yeniden 300 baz puanın altına geriledi.

Havanın olumluya dönmesi ile Hazine 2030 vadeli USD cinsi sukuk ihracı için bankaları dün yetkilendirdi. İhaleye gelep talep 5 milyar doları aşarken, Hazine 2,5 milyar dolar borçlandı; nihai getiri %6,85 oldu. Benzer bir şekilde bir önceki gün de Eximbank da %7 getiri ile 500 milyon dolar büyüklüğünde 3 yıl vadeli tahvil ihracı yapmıştı.

Dün Türkiye cephesinde açıklanan reel sektör güven endeksi ve finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu dikkatimizi çekti. Haziran ayında  mevsimsellikten arındırılmış seriye reel sektör güveni son 10 ayın en düşük düzeyinde gerçekleşirken, enflasyon beklentilerindeki düzelme ise devam etti. Öte yandan, finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu Nisan ayında bir önceki aya göre yaklaşık 12 milyar dolar daha bozulurken, toplam açık pozisyon 172 milyar dolar seviyesine gelerek son yedi yılın en yükseğine ulaştı. Açıklanan İSO 500 verilerinde, şirketlerin yaptığı faaliyet kârın neredeyse tamamının finansman maliyetine gittiğini düşünürsek, şirketlerin yüksek TL faiz yerine faaliyetlerini sürdürmek adına riskli olsa da döviz kredisine baş vurduklarını görüyoruz!

ABD borsalar geceyi %1’in üzerinde yükselişle tamamlarken, yeni gün başlangıcında, Pasifik’in diğer ucunda iyimser havanın koruduğunu görsem de kazanımların çok da güçlü olmadığını not edelim. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa eksiler göze çarpıyor. Öte yandan gözler Lahey’de toplanan NATO Zirvesini takip ediyor. Liderler, ABD Başkanı Trump’ın baskısıyla savunma harcamaları hedefini GSYH’nin %5’ine çıkarma konusunda uzlaştı. Bu yeni hedef, Trump’ın uzun süredir dile getirdiği müttefikler daha fazla ödemeli talebine yanıt niteliğinde ve 10 yıl içinde hayata geçirilmesi planlanıyor. Harcamaların %3,5’i doğrudan savunma (askerî harcamalar, silahlar vb.), %1,5’i ise siber güvenlik, altyapı ve enerji güvenliği gibi destekleyici kalemlere ayrılacak.

NATO Zirvesi kapsamında Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump bir araya geldiler. İkili ilişkiler, bölgesel ve küresel konular ele alınırken, Trump’ın Netanyahu’ya daha fazla ABD saldırısı beklememesi gerektiğini ilettiğini okuyoruz. Mali piyasaların makro gündemi bugün sakin görünüyor. ABD’de açıklanacak yeni konut satışları takip edilebilir. Her ne kadar küresel arenada haber akışı yoğun olsa da, gözler bir diğer taraftan 30 Haziran tarihinde CHP Kurultayına yönelik iptal duruşmasına çevrildi. İptal yönünde (mutlak butlan) bir karar ihtimalinin zayıf olmadığını özellikle Kılıçdaroğlu’nun basına yansıyan açıklamalarından düşünmeye başladık!

Bitcoin

Teknik mânâda Ters Omuz Baş Omuz (TOBO) görünümü hâkim olsa da, hareketin akım yönü biraz kafamızı karıştırıyor. Normalde TOBO için akım yönünün yani hareketin başlangıç kısmının aşağı yönlü olması gerekirdi. Yine de, 113bin dolar civarında olan boyun çizgisine dikkat edeceğiz. Üzerinde kapanış görmemiz durumunda, teknik mânâda 150bin dolar seviyesinin önünün açılacağını düşünüyoruz.

1750826086e70c9b7d32c71dcb6c4990c21b669bda_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirket yöneticilerinin etkin kararlar alabilmeleri için yalnızca içgüdülerine değil, düzenli ve doğru veri akışına da ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda, farklı zaman dilimlerinde hazırlanan raporlar, şirketin genel sağlığını izlemek, performansını ölçmek ve stratejik planlamaları şekillendirmek açısından vazgeçilmezdir. Bu makalede haftalık, aylık, üç aylık (çeyreklik) ve yıllık olarak izlenmesi gereken temel raporlar ve bunların yönetsel önemi ele alınacaktır.

1. Haftalık Raporlar

🔹 Nakit Akış Raporu

Haftalık nakit giriş ve çıkışlarını gösterir. Likidite sorunlarını erken teşhis ederek ani ödeme problemlerinin önüne geçilmesini sağlar.

🔹 Satış ve Sipariş Raporu

Ürün bazlı satışlar, siparişlerin durumu ve iptaller bu raporda yer alır. Kısa vadeli satış stratejileri bu verilere göre şekillenir.

🔹 Operasyonel Performans Raporu

Üretim kapasitesi, makine kullanımı, vardiya verimliliği gibi metrikleri içerir. Gecikmeleri ve verimsizlikleri tespit etmeye yardımcı olur.

🔹 Stok Durum Raporu

Stokların yeterliliği, devreden ürünler ve kritik stok seviyeleri kontrol edilir. Stok fazlalığı veya eksikliğine karşı hızlı aksiyon almayı sağlar.

2. Aylık Raporlar

🔹 Aylık Gelir-Gider Tablosu (Kâr/Zarar Raporu)

Şirketin mali durumu, kârlılığı, maliyet yapısı ve gider kalemleri analiz edilir. Bütçe kontrolü açısından kilit rol oynar.

🔹 Bütçe Gerçekleşme Raporu

Planlanan bütçe ile gerçekleşen harcamalar karşılaştırılır. Sapmaların nedenleri incelenir ve bütçe disiplinini sağlamak adına iyileştirmeler yapılır.

🔹 Personel Performans ve Devam Raporu

Personel devamsızlıkları, üretkenlik, prim hak edişleri ve memnuniyet gibi göstergeleri içerir. İnsan kaynakları politikalarını yönlendirir.

🔹 Müşteri Memnuniyeti ve Şikayet Raporu

Hizmet kalitesi ve müşteri sadakatinin ölçülmesi açısından önemlidir. Marka imajının korunmasına katkı sağlar.

3. Üç Aylık (Çeyreklik) Raporlar

🔹 Finansal Durum Raporu

Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışlarının dönemsel özeti sunulur. Mali sağlamlık ve sürdürülebilirlik ölçülür.

🔹 Stratejik Hedef Gözden Geçirme Raporu

Yıl başında belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı analiz edilir. Gerekirse stratejiler yeniden şekillendirilir.

🔹 Pazar ve Rekabet Raporu

Rakiplerin fiyatlama, pazar payı ve stratejik adımları değerlendirilir. Şirketin pazardaki konumu netleştirilir.

4. Yıllık Raporlar

🔹 Yıllık Finansal Raporlar

Tüm yılın bilançosu, gelir tablosu, nakit akışı ve dipnotlarla birlikte detaylı şekilde sunulur. Yatırımcılar, denetçiler ve kredi kuruluşları için temel dokümandır.

🔹 Yatırım ve Sermaye Harcama (CAPEX) Raporu

Sabit kıymet yatırımları, tesis ve ekipman harcamalarının yıllık özeti sunulur. Yatırımların geri dönüşü değerlendirilir.

🔹 Risk ve İç Denetim Raporu

Finansal, operasyonel ve hukuki riskler analiz edilir. İç kontrol sistemlerinin yeterliliği ölçülür.

🔹 Kurumsal Performans Raporu

Şirketin genel stratejik başarısı, yöneticilerin performansı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu gözden geçirilir.

Neden Bu Raporlar Hayati Önem Taşır?

  • Veriye Dayalı Yönetim: Sezgisel kararlar yerine ölçülebilir, doğrulanabilir sonuçlara dayanmak.

  • Erken Uyarı Sistemi: Riskli durumlara karşı önceden tedbir alma imkânı.

  • Yatırımcı Güveni: Finansal şeffaflık sayesinde dış paydaşlara güven verme.

  • Rekabet Avantajı: Pazarın nabzını tutarak hızlı ve isabetli adımlar atma.

  • Süreç Verimliliği: İş süreçlerinde iyileştirme fırsatlarını zamanında yakalama.

Bu raporları düzenli ve disiplinli şekilde takip eden yöneticiler, sadece krizleri önlemekle kalmaz; aynı zamanda büyümeyi planlı ve sürdürülebilir şekilde yönetme becerisi kazanır. Başarılı şirketlerin ardındaki en büyük sır, doğru raporları doğru zamanda okuyabilen yöneticilerdir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.