Connect with us

EKONOMİ

İmamoğlu: İETT’yi de İSKİ’yi de batırmak istiyorlar, gözleri kararmış

Su ve toplu ulaşım ücretlerine zam taleplerinin reddedilmesine tepki gösteren İmamoğlu, “İSKİ bu toplumun güzide kurumu, İETT, 150 yıllık kurumu. Hizmet etmek için çırpınıyor genel müdürümüz ve ekibi. Yazıktır, günahtır. Biz ister miyiz vatandaşımıza zam yapmayı? Alın akaryakıt zammını geriye, alın elektrik zammını geriye. Biz o zaman niye zam isteyelim ki? Çok yanlış içerisindeler.” diye konuştu.

Yayınlanma:

|

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Gürpınar’da başlayan kentsel dönüşüm projesinin temel atma töreninin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, toplu taşıma ücretleri ile su fiyatlarında artış taleplerinin reddedilmesinden hakkındaki suikast ihbarına kadar gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

İmamoğlu, Gürpınar’daki kentsel dönüşümle ilgili projenin İstanbul’a hayırlı olmasını diledi.

İmamoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

“Kentsel dönüşüm, depremle ilgili en büyük tehdidin ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Bu noktada da bütün ekibimizle İstanbul’un 39 ilçesinde etkin bir biçimde sahada çalıştığımızı vatandaşlarımıza duyuralım. Uzun süren meşakkatli ama ne yazık ki bir bölümünde siyasi bir kısım iradelerin engellemesiyle geciken Gürpınar’daki bu alandaki dönüşüme başlamak, benim belki de en mutlu anlarımdan birisi. Umut ediyor ve diliyoruz ki İstanbul’da hiçbir çocuk, hiçbir aile tereddütlü bir biçimde evinde deprem korkusuyla yatağa girmesin. Bu büyük bir mücadele. Bakanlığımızdan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, ilçe belediyelerinden bütün kurum, kuruluşlarını, el birliğiyle dayanışma içerisinde mücadelemizi ortaya koymalıyız. Bu, bir seferberlik duygusu gerektirir. Bu duyguyu perçinlemek, geliştirmek adına da her zaman şahsen ben ve bütün ekibim üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz.”

İmamoğlu, ulaşım ücretlerine yüzde 50’lik zam teklifinin Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) mart ayı toplantısında reddedilmesine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:

“Bu akla birinin dur demesi lazım”

UKOME toplantılarında o sandalyede oturan ve süreci yönettiğini zanneden kişinin bakanlık yetkilisi diye tariflenmesini dahi istemiyorum. Öyle bir akıl, öyle bir zihin o koltuğu işgal edemez. Yani eğer şahsi kanaatiyse, değilse onu yönlendiren insan kimse ya da insanlar, onları da kınıyorum. Yani bu şehirde sadece 2,5-3 üç ay içerisinde yüzde yüz yirmilere varan akaryakıt zammını yaşayacak bu şehir, bu ülke, diyeceksiniz ki ‘ulaşımda zam yok, toplu taşımada yok’. Hatta korkacaksınız taksicinin kızmasından, minibüsçünün kızmasından, ‘onlara verelim, toplu taşımaya yok’. Hani bu denli akıl tutulması desen hafif kalıyor. Bir şehrin siyasi ihtirasları üzerinden kurumlarını batıracak kadar gözü kararmış insanların siyaset yapmasını gerçekten üzülerek takip ediyorum. Bu akla birinin dur demesi lazım.  

“Uydurma genelgeyle UKOME’yi zapt ettiler”

Gelip UKOME’yi zapt ettiler uydurma bir genelgeyle. Hala davası devam ediyor. O davaya cevap vermeyen idare mahkemesinin de görevini yapmasını davet ediyorum. Geldiler, zapt ettiler, şimdi burada İstanbulluya hizmet verme çabası içerisinde olan kurumlarımızın iş yapmaları engelleniyor. 10,5 milyarı aşan bir sübvansiyon rakamı şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde söz konusu. Yeni gelen zamlarla şu anki tarifeyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu taşımadaki otobüsleri, metrosu, vesaire gibi birçok alandaki araçların çalışabilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinden oraya neredeyse bugün 10,5 diyoruz, belki yarın 11 milyar diyeceğiz, zamlar durmuyor ki. Yani belki yarın akşam tekrar zam gelecek akaryakıta.

“Biz otobüse su koymuyoruz”

Yalvarıyoruz. Bakın 11 büyükşehir belediyesi olarak birkaç kez yayınladık. Bugün de Aydın’da bir toplantımız daha var, oraya gideceğim. Yayınladık, dedik ki ‘Mademki destek olmak istiyorsunuz toplu taşımaya, ÖTV’yi, KDV almayın. Toplu taşıma, akaryakıtla ilgili bizi destekleyin, onu da biz avantaj olarak vatandaşımıza yansıtalım.’ Ama yani biz otobüse su koymuyoruz.

“İETT’yi de İSKİ’yi de batırmak istiyorlar”

Hoş suya da zam yapmıyorlar. İnsanların su içmesini bile engellemeye dair ellerinden geleni yapıyorlar. Bu şehirde, bu ülkede elektriğin fiyatı yüzde 300’lere artmış 2019 seçiminden bu yana, su aynı yerde duruyor. Suyu elektrikle yolluyoruz insanların evine. Ya da arıtmayla ilgili birçok hammaddeye bakarsanız… O bakımdan İETT’yi de batırmak istiyorlar İSKİ’yi de batırmak istiyorlar. Gözleri kararmış. Ne karartmış gözlerini? ‘Vay bu Ekrem İmamoğlu nereden çıktı da 2019’da İstanbul’u kazandı.’ Akılları gitmiş ya. Yani bu nasıl bir duygudur? Bu nasıl bir anlayıştır? Bu olayın dışında kalmaya çalışıyorum. Kurulları bir araya getiriyoruz. Bakın, şu anda bile istişare ediyorlar. ‘Efendim A kişisinden haber bekliyoruz, B kişisinden haber bekliyoruz, C kişisinden haber bekliyoruz.’ Kimsiniz siz ya? Bu işin matematiği var. Bir ülkede mazota zam geliyorsa insanların emeğine de zam yapmak zorundayız, yetmiyor bile. Bakın, yüzde 50 fedakarlıkla hazırlanmış bir tarifedir; onu söyleyeyim. Yani yine vatandaşı koruyan, kurumu rahatlatan değil, vatandaşı koruyan bir zam rakamıdır. Bakın ne diyorum? Akaryakıt onun neredeyse 2,5 katı son 3-4 ayda ama biz yüzde 50’yi getiriyoruz.

“Bu millet bu yaptıklarını unutmaz, günü geldiğinde hesabını sorar”

O bakımdan kişisel ihtiraslarıyla değil, toplumsal ihtiyaçları gözeten bir akılla lütfen kendilerine gelsinler. Yani bu millet, bu yaptıklarını unutmaz. Günü geldiğinde hesabını sorar ve soracaktır da onun için bıraksınlar. İSKİ bu toplumun güzide kurumu. İETT 150 yıllık kurumu. Hizmet etmek için çırpınıyor genel müdürümüz ve ekibi; yazıktır, günahtır. Biz ister miyiz vatandaşımıza zam yapmayı? İstemeyiz. Alın akaryakıt zammını geriye, alın elektrik zammını geriye. Biz o zaman niye zam isteyelim ki? İstemeyiz. Çok yanlış içerisindeler. UKOME’deki ısrarımız devam edecek. Bakalım ‘minibüsçüye de otobüsçüye de taksiciye de zam vermiyoruz’u hangi gerekçeyle nereye kadar savunabilecekler?”

İmamoğlu, “İSKİ Genel Müdürü’nün da açıklaması oldu. O da size bir talepte bulunduğunu ve gene kurulu toplamanız ve yeni fiyat düzenlemesi için de bir adım beklediğini söyledi. Toplayacak mısınız? Bu yönde nasıl bir adım olacak” sorusu üzerine şöyle konuştu:

“İSKİ her ay 300 milyon lira eksiye gidiyor”

Tabii ki toplayacağız. İSKİ tarifeyi düzenleyemediği her ay 300 milyon lira daha eksiye gidiyor. Yani biz ocak, şubat, mart tarifesini düzenleyemedik, 1 milyar liraya yakın eksiye gitti ekstra. Bakın, bize üç senede verdikleri zam yüzde 13,4. Yani su ve elektrik faturaları, seçimde göreve geldiğimizde birbirine yakındı. Şu an elektrik faturası, su faturasının neredeyse 4 katı, akıl alır gibi değil. O bakımdan İSKİ’de talebi görüyoruz, mutlaka genel kurula gidilecek. İstişare edilsin diye yalvarıyoruz. Üç aydır istişare ediyorlar sözüm ona. Mecliste grubu olan partilerin üyeleri komisyonlar marifetiyle tartışsınlar. ‘Neye karşı çıkıyorsunuz o masada, söyleyin’; cevap yok. Ama kurul salonuna geliyorlar; ‘hayır’. Ya da kendi kafalarına göre bir oran. Neye göre bir oran? Yani bu bürokratlar, orada çalışan uzmanlar geçmişten bugüne çalışıyor çoğu. İETT’de de İSKİ’de de. İSKİ’de 30 senedir, 20 senedir çalışan insanlar var, onların yaptığı çalışmaları yok sayıyorlar. 10 günde, 15 günde bir meclis üyesi siyasi iradeyle ortaya koyduğu bir oranı meclise getirecek kadar şaşkın bir teklifle bizi karşılaştırıyor. O yüzden biz olağanüstü genel kurul yapmaya devam edeceğiz. Aksi takdirde her iki kurum da çok büyük bir zarar içerisine giriyor.”

İmamoğlu, “Gündemde size yönelik bir suikast ihbarı var. Öncelikle bu konuyla ilgili emniyet birimleri ya da adli makamlar tarafından bir işlem var mı?” soru üzerine de şöyle konuştu:

“Ben de basından okudum, okuyorum. Yani bu tür hamleler olur olmaz, yazılır, çizilir birileri bu işi ihbar eder ya da itiraf eder. Ama bizim, yani şahsen benim beklentim, bu işle yetkili, ilgili olan kurum ve kuruluşların gerektiği zaman dilimlerinde siyasilere gereken açıklamaları ilgiyle, itinayla yapmaları ve iş birliği içinde olmalarıdır. Bunu temenni ediyoruz. Yoksa biz görevimizin başındayız. Bunlar olur, olacaktır da Türkiye’mizde bu tür konular geçmişte de olmuştur. Ama tam irademizle, gücümüzle kaygısız bir biçimde işimize devam ediyoruz. Ama aynı zamanda da tabii yetkililerin, ilgilerinin görevlerini iyi yapmalarını diliyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 80’ne yakın müfettiş gönderip ‘her odada teftiş yapacağım’ diye ilgi gösteren, -ki teftiş edilmekten asla imtina etmiyoruz, korkmuyoruz- ilgiyi en yüksek seviyede gösteren zatı muhteremleri bu konulara da azami ilgiyi göstermeye davet ediyorum.”

“Bu MOBESE bir linkle AK Partili bazı yetkililere mi bağlandı”

İmamoğlu, “Danıştay davası sanığı Osman Yıldırım tarafından kaleme alınan ihbar mektubunda MOBESE görüntüleriyle ilgili dikkat çeken bir ifade var. Sizin Sarıyer’de Büyükelçi ile yediğiniz yemek ile giriş-çıkış görüntülerine atıf yapmış ve ‘bunlar gözdağıdır, suikasttan önceki son adımdır’ gibi ifadeler var. Sizi tedirgin ediyor mu?” soruna da şu yanıtı verdi:

“Yani bu mektubu yazan kişinin söyledikleri beni çok ilgilendirmiyor ama beni ilgilendiren tarafı şu: Bu kadar ayıp, bu kadar kötü bir durumu bize yaşatan, yani MOBESE meselesi ciddi bir meseledir, özel yaşama müdahaledir, bunu bize yaşatan kurum yetkilileri, bakandan başlamak üzere aşağıya doğru tek bir cevap, tek bir yazımıza, soruşturmamıza henüz bir cevap vermemiştir. Ama bu konudan asla vazgeçmeyeceğiz. Hukuki takibimiz devam etmektedir. Sadece o ayıp değil ki bir bakıyorsunuz bir ağaç meselesi gündeme geliyor. Yine bir milletvekili, bir MOBESE kaydını paylaşıyor. Herhalde tahmin ediyorum; bu MOBESE meselesi, bir linkle milletvekillerine mi bağlandı? Veya işte AK Partili bazı yetkililere mi bağlandı? Onlar üzerinden istendiğinde görüntüler paylaşılabiliyor mu? Böyle bir sistem mi var? Açıklasınlar bunu.”

“İstanbul’a karşı yapılan bu tutum, 2019 ile ilgili yaşanan travma”  

İmamoğlu, “Türkiye’de 81 il, 30 büyükşehir var. Bu toplu ulaşım ve su zamları oralarda da mı verilmiyor? Sadece İstanbul’a özgü mü? Bugünkü toplantıda bununla ilgili bir karar ya da bir eylem planı çıkacak mı” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“İSKİ’yle ilgili sadece genel kurul kararı alınacak ve ondan sonra genel kurul yapılacak. Hani bugün bir genel kurul yok. Sadece istişare mekanizması sürüyor. Ne yazık ki bütün büyük şehirlerde hemen hemen birkaçı hariç zamlar takır takır yapılıyor. Düşünsenize, en pahalı suyu mal eden kurum İSKİ’dir. Çünkü Melen’den su basıyorsunuz, 250 kilometreden geliyor. Geçen seneki 1 milyar 300 milyon olan elektrik gideri bu sene 3,5 milyara yaklaşacak. En pahalı suyu getiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Şu an tarife olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin su tarifesi Türkiye’de büyükşehirler arasında 28’inci sıradadır. Yani bu kadar rakam, tablo, her şey ortadadır. İstanbul’a karşı yapılan bu tutum; dediğim gibi 2019 ile ilgili yaşanan travma devam ediyor, yazık.” (ANKA)

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.