Connect with us

ŞİRKETLER

Kamikaze dron AZAT göreve hazır

Türk savunma sanayisi bünyesinde geliştirilen ve seri üretim aşamasına gelen FPV kamikaze dron AZAT, saha testiyle 4 ülkeden heyetlerin karşısına çıktı.

Yayınlanma:

|

Son dönemde farklı muharebe sahalarında kullanım örnekleri görülen FPV (First Person View) dronlar, pilotun, dronun kamerasından gerçek zamanlı olarak aldığı görüntüyü bir sanal gerçeklik gözlüğü ya da monitör aracılığıyla izleyerek hava aracını yönlendirmesine imkan veriyor. FPV dronlar, pilotun sanki dronun içindeymiş gibi uçma ve kullanma deneyimi yaşamasına olanak sağlıyor. Pilotlar bu sayede dronla hassas manevralar yapabiliyor, engellerin arasından kolayca hareket edebiliyor.

İnsansız hava aracı üreticilerinden Robit Teknoloji, bir süredir kamikaze yeteneğine sahip dronlara yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonunda, AZAT FPV kamikaze dron seri üretime hazır hale getirildi.

Robit Teknoloji, talepleri dikkate alarak 4 ülkeden heyetlerin katılımıyla teknoloji gösterimi gerçekleştirdi. Operatör tarafından gözlükle kontrol edilen AZAT, belirlenen hedeflere ulaşıp üzerindeki patlayıcıları aktifleştirerek görevini başarıyla tamamladı.

Gürültüsüz çalışan AZAT, 4 kilometreye kadar uçuş menziline sahip ve 15 dakika havada kalabiliyor. Değiştirilebilir anten setiyle farklı koşulların gerektirdiği şartlara uyumlu hale getirilebilen AZAT, yerli imkanlarla oluşturulan uçuş kontrol yazılımıyla güvenli şekilde görevini tamamlayabiliyor.

Üçlü koruma kalkanına sahip AZAT, GPS gerektirmeyen sistem tasarımıyla görev yapıyor. Data link bağlantısı kesilse bile operatör gözlüğü ile takip ve kontrol edilebiliyor. Yapay zeka desteğiyle hiçbir bağlantı olmadan önceden belirlenen hedefe saldırı yapabiliyor, hedef belirlenmemişse kendini imha edebiliyor.

AZAT, 500, 750 ve 1000 gram faydalı yük taşıyabilen versiyonlara sahip bulunuyor.

Heyetlerden “tam not” aldı

Robit Teknoloji Elektronik Sistemler ve Saha Operasyonları Koordinatörü Ziya Cogen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FPV dron AZAT’ın millilik oranının yüzde 80’e ulaştığını, yerli imkanlarla tasarlanıp, üretildiğini vurguladı.

Saha testi kapsamında 3 farklı senaryoda uygulama yaptıklarını anlatan Cogen, bunları 4 ülkeden heyetlerin izlediğini belirtti. Cogen, şöyle konuştu:

“Testlerden ikisi başarılı oldu. Bir tanesi anti personel üzerine yapılmış bir patlama testiydi. Dar alanlarda mevzilenmiş düşman unsurlarının ortadan kaldırılmasıyla ilgili bir testti. İkincisi bir hava hedefinin vurulmasıyla ilgili bir testti. Bu iki testimiz de başarıyla sonuçlandı.

Bundan sonra AZAT sahada çalışırlığını kanıtlamış bir ürün haline geldi. Bu testlerden önce defalarca sahada test edilmiş bir ürün. Bu testler doğrultusunda tasarımlarda revizyonlar yapıldı. Heyetlerin fikirleri, saha personellerinin önerileriyle, geri dönüşlerle geliştirildi. Artık AZAT tasarımını, doğruluğunu kanıtlamış bir ürün. Heyetlerimizden de tam not aldık. Artık seri üretime hazır bir ürün var elimizde.”

AZAT’ın FPV konseptinde hazır, hızla toparlanabilecek bir ürün haline geldiğini ifade eden Cogen, şu değerlendirmelerde bulundu:

“AZAT’ın bataryası, mühimmatı, tasarımı, mekanik tasarımı, elektronik kartları ve bunların üzerinde koşan yazılımları tamamıyla bizim mühendislerimiz tarafından geliştirilen bir sistem. AZAT’ın tüm elektronik sistem bileşenleri, donanım, uçuş ve tahrip yazılımları yerlileştirildi. Geliştirilen uçuş kontrol kartından video haberleşme kartına, can güvenliği için özel geliştirilen tahrip modülüne kadar birçok teknolojik alanda alt bileşenler yerli olarak üretildi. Bu alanda ithal ürünlere geçit vermeden AZAT, ülkemizde üretilip dünyaya ihraç edilen bir konsepti ticari olarak başarmayı hedefliyor. Yüzde 80 millilik böyle bir üründe ciddi bir oran. Milli olmayan ekipmanlar tekrar kullanılabilir kumanda ve gözlük. İlerleyen yıllarda tamamıyla millileştirmeyi düşündüğümüz bir sistem.

Rakiplerine göre harp sahası için tasarlanan bu konsept ürün, ilerleyen dönemde sürü dron ve farklı hedef türlerine göre çeşitlendiriliyor. Jammer altında çalışma önemli bir yetenek. AZAT bu konudaki harekat kabiliyetini de kanıtladı.”

“Kuvvetin ihtiyacı neyse karşılayacak”

Bu tarz hızlı dronlarda stabilizasyon sağlamanın zor olduğuna, bu nedenle yüksek pilot yeteneğine ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Ziya Cogen, AZAT’taki yazılım, elektronik ve dengeleyici sistemlerin, kullanıcıya, çok fazla yük düşürmeden, kısa bir eğitim süreciyle kullanıma imkan verdiğini söyledi.

Dar ve zor arazi şartlarında bir tehdit algılandığında AZAT ile hızla sahaya intikal edilip düşük risk ve maliyetle müdahale edilebildiğini anlatan Cogen, şunları kaydetti:

“Bugün mühimmat olarak anti personel ve hava tehditlerine yönelik 2 çeşit patlayıcı denedik. Bunun dışında anti tank ve benzeri farklı patlayıcı tipleriyle de görev yapmaya imkan sağlıyor. Kuvvetin ihtiyacı ne yöndeyse tamamını destekleyebilecek. Yaklaşık 1 kilogram patlayıcı taşıma kapasitesiyle hemen hemen tüm patlayıcı tiplerini burada kullanmaya olanak sağlayabiliyor. Çoklu mühimmat kullanım konseptiyle 3 mühimmatı beraberinde taşıyabiliyor.”

Ziya Cogen, AZAT için çok sayıda ülke ile ihracat görüşmeleri yürüttüklerine işaret ederek, “AZAT ilk ihracatını yapmak üzere, böylelikle Türk savunma sanayisi için ilk FPV dron ihracatını yapan firma olmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

AA

Okumaya devam et

GÜNCEL

İmalatçı KOBİ’lere 30 milyar liralık KGF geliyor….

Hazine ve Maliye Bakanlığı, imalatçı KOBİ’lerin yararlanabilmesi için 30 milyar liralık yeni destek paketini devreye alacak, kefalet limiti 25 milyar lira olacak.

Yayınlanma:

|

Yazan:

AA’nın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan edindiği bilgiye göre yeni kefalet paketiyle imalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KGF aracılığıyla 17,5 milyar lirası işletme, 7,5 milyar lirası yatırım harcamalarında kullanılmak üzere toplam 25 milyar lira kefalet limitli destek paketini yürürlüğe alacaklarını bildirdi.

Destek paketinin kefalet oranının yüzde 85 olacağı bilgisini veren Şimşek, “Yararlanıcı başına kredi üst limitlerini, işletme harcamaları için 15 milyon lira, yatırım harcamaları için 30 milyon lira olarak belirledik. Protokol aşaması tamamlanan destek paketini kısa süre içinde kullanıma açacağız.” dedi.

Şimşek, KOBİ’lerin ekonomideki önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Seçici politikalarla reel sektörü desteklemeye devam ediyoruz. Enflasyonla kararlı mücadelemizi sürdürürken makroekonomik istikrarı koruma hedefiyle eş zamanlı olarak reel sektörün ihtiyaçlarını da yakından takip ediyoruz. Bu itibarla üretim ve istihdamın temel taşı KOBİ’lerimizin desteklenmesi, bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor. İmalatçı KOBİ’lerimizin büyümeye katkısını ve rekabet güçlerini artırmak için finansman imkanlarını destekleme çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. Uygun maliyetli ve erişilebilir finansman kaynakları ile KOBİ’lerimizin gücüne güç katacağız.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.

Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.

Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.

Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.

Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.

Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.

Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.

Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.

KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.

Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.

Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.

Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.

Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.

Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.

Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.

Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

PARKINSON YASASI: ZAMAN YÖNETİMİNİN ALTIN KURALI

Yayınlanma:

|

“Bir iş, tamamlanması için ayrılan süre kadar genişler.”
Cyril Northcote Parkinson

Günümüzde iş hayatında verimlilik ve zaman yönetimi her zamankinden daha kritik bir hâle geldi. Toplantıların uzaması, projelerin sürüncemede kalması ve gün içinde ertelediğimiz basit görevler… Tüm bunların temelinde Parkinson Yasası yatıyor olabilir.

Parkinson Yasası Nedir?

İngiliz tarihçi ve yazar Cyril Northcote Parkinson, 1955 yılında The Economist dergisinde yayımladığı bir makalede bu kavramı ortaya attı. Parkinson Yasası’na göre:

“Bir görev, ona ayrılan süre kadar genişler.”

Yani bir işe ne kadar süre verirseniz, o iş kendini o kadar yayar. İşin doğası gereği belki 1 saat yeterliyken, siz 1 gün verirseniz, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde o iş bir günü doldurur.

İş Hayatında Parkinson Yasasının Önemi

1. Verimsizlikle Mücadele Aracı

Çoğu çalışan ve yönetici, bir işe gereğinden fazla zaman tanıdığında detaylara takılır, mükemmeliyetçilik tuzağına düşer ya da işi sürekli erteler. Bu durum, verimliliğin düşmesine yol açar. Parkinson Yasası, gereksiz zaman tüketimini azaltarak verimliliği artırma fırsatı sunar.

2. Zaman Yönetiminde Kullanımı

Parkinson Yasası’nın sunduğu bakış açısıyla kısa ama gerçekçi teslim süreleri belirlemek, işlerin daha odaklı ve hızlı yapılmasını sağlar. “Zaman kısıtı”, dikkat dağınıklığını azaltır ve işin özüne odaklanmayı teşvik eder.

3. Toplantı ve Proje Planlamasında Etkisi

Belirsiz süreli toplantılar genellikle konu dışına sapar ve verimsiz hâle gelir. Aynı şekilde, proje teslim sürelerinin gereğinden uzun olması, motivasyonu düşürür. Bu nedenle Parkinson Yasası ışığında, net ve kısa zaman aralıklarıyla planlama yapmak, kurumsal disiplini artırır.

4. Yapay Yoğunlukların Fark Edilmesini Sağlar

Kurumsal yapılarda sıkça karşılaşılan “meşgul görünme” çabası, aslında Parkinson Yasası’nın bir yansımasıdır. Çalışanlar kendilerine ayrılan süreyi doldurmak için bazen gereksiz iş üretir. Bu durum, organizasyonel verimliliği düşürür.

Uygulamada Ne Yapılmalı?

Öneri Açıklama
Kısa teslim süreleri koyun Aynı iş daha kısa sürede bitirilebilir.
Zaman blokları oluşturun Her iş için ayrı süre blokları belirleyin.
Toplantılara zaman sınırı koyun 15-30 dakikalık odaklı toplantılar etkili olur.
Gereksiz detaylardan kaçının “Yeterince iyi” olanı üretin, mükemmeliyetçilik zaman kaybıdır.

Zamanı yönetmek, iş süreçlerini sadeleştirmek ve gereksiz yükleri ortadan kaldırmak isteyen herkes için Parkinson Yasası güçlü bir rehberdir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.