Connect with us

BANKA HABERLERİ

Kredi Kartı Aidat Ücreti Nasıl Geri Alınır?

Günümüz ekonomik koşullarında neredeyse herkesin en az bir tane kullanmak zorunda kaldığı kredi kartları çoğu zaman işimizi kolaylaştırıyor ancak bazen üyelik ücreti ve aidat gibi isimler altında bankalar bizden fazladan para alıyor. Peki kredi kart aidat ücreti nasıl geri alınır? Gelin kredi kart aidat iadesi almak için uygulayabileceğiniz yöntemlere yakından bakalım

Yayınlanma:

|

Kaç tane kredi kartınız var? Eğer bu soruya cevabınız bir ise şanslısınız ama eğer özellikle düşük gelirli biriyseniz maalesef bu cevap iki haneli sayılara ulaşabiliyor. Çünkü günümüz ekonomik koşullarında yalnızca hayatta kalmak için bile borçlanmak zorunda kalabiliyoruz. Evet, kredi kartları çoğu zaman kullanıcılara pek çok avantaj sağlıyor ancak kredi kartı aidatı ya da yıllık üyelik ücreti gibi adlar altında bazen bize ek giderler de yaratabiliyorlar.

Kredi kartı aidatı yıllık olarak alınır ve çoğu zaman çok yüksek bir rakam değildir ancak bankaların en sevimli hallerini takındığı başvuru bölümünde bilgilendirilmediysek ek bir ücret ödemek epey can sıkıcı olabilir. Peki kredi kart aidat ücreti nasıl geri alınır? Merak etmeyin, bu konuda kanunlar tüketiciden yana. Gelin kredi kart aidat iadesi almak için uygulayabileceğiniz yöntemlere yakından bakalım.

Kredi kart aidat ücreti nasıl geri alınır? İşte uygulayabileceğiniz tüm yöntemler:

  • Yöntem #1: Kredi kartını kullandığınız bankanın müşteri hizmetlerini arayın.
  • Yöntem #2: Müşterisi olduğunuz banka şubesine dilekçe yazın.
  • Yöntem #3: İlçenizdeki Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun.
  • Yöntem #4: e-Devlet üzerinden Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun.

Yöntem #1: Kredi kartını kullandığınız bankanın müşteri hizmetlerini arayın:

Çok etkili olmasa bile yine de kredi kart aidat iadesi için uygulamanız gereken ilk yöntem kredi kartını kullanmakta olduğunuz bankanın müşteri hizmetleri ile iletişime geçmektir. Bankanın müşteri hizmetlerini arayıp durumu anlatarak kredi kartı aidat ücretinin iadesini talep ettiğiniz zaman bu işlemi gerçekleştirmeniz mümkün.

Bu noktada ufak bir parantez açalım. Müşteri hizmetlerini arayıp aidat ücreti iadesi talep etmeniz yasal bir taleptir ancak çoğu zaman görüştüğünüz temsilci bunun mümkün olmadığını söyleyecektir. Bu tür bir yanıt alıyorsanız diğer yöntemleri uygulayarak sonuca ulaşabilirsiniz.

Yöntem #2: Müşterisi olduğunuz banka şubesine dilekçe yazın:

Eğer bankanın müşteri hizmetlerini arayıp kredi kartı aidat iadesi talebinde bulunup da reddedildiyseniz uygulamanız gereken diğer bir yöntem bankanın müşterisi olduğunuz şubesine konu hakkında bir talep dilekçesi yazmaktır. Yazacağınız dilekçeyi şu örnek üzerinden oluşturabilirsiniz;

……………… BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
                                                                                       ŞEHİR
KONU: Kredi kartı yıllık üyelik ücretinin iadesi hakkında
Hamili olduğum …. …. …. …. no.lu kredi kartından ….. yılı ..…. ayına ait Hesap Bildirim Cetvelinden …… TL kredi kartı yıllık üyelik ücreti kesildiğini öğrenmiş bulunmaktayım. Kesilen yıllık üyelik ücreti, 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasanın 6. maddesinde düzenlenen “Sözleşmelerdeki Haksız Şartlar” hükmü ve ilgili yasal düzenlemelere aykırıdır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle, ….. yılı …… ayına ait Hesap Bildirim Cetvelinde yer alan yıllık üyelik ücretine itiraz eder ve kesilen …… TL’lik kredi kart yıllık üyelik ücretinin, bir sonraki hesap bildirim cetvelindeki tutardan mahsubuna ilişkin gereğini bilginize arz ederim. …/…/….
Ad-Soyad
İmza
Adres   :
T.C. No:
Tel No  :
EKLER:
1. …/…/…. son ödeme tarihli hesap ekstresi
2. Nüfus cüzdanı fotokopisi

Yöntem #3: İlçenizdeki Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun:

Tüketici Hakem Heyeti online başvuru

Bankanın müşteri hizmetlerini aradım, yetmedi bir de dilekçe yazdım ama yine de kredi kartı aidat iadesi alamadım diyorsanız yetkili makamlara başvurma zamanı geldi demektir. Ülkemizin her şehrinde ticaret müdürlüklerine ve her ilçesinde kaymakamlıklara bağlı olarak görev yapan Tüketici Hakem Heyeti vardır.

Kısa bir Google araştırması ile ilçenizdeki Tüketici Hakem Heyeti’nin iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz. Tüketici Hakem Heyeti’ne gidip bir başvuru formu doldurmalısınız. Başvuru formunda konuyu açık bir şekilde dile getirmeli, istenilen ek belgeleri de yanınızda götürmelisiniz. Eğer Tüketici Hakem Heyeti’ne gitmek için vaktiniz yoksa bir sonraki yöntem ile online başvuru yapabilirsiniz.

Yöntem #4: e-Devlet üzerinden Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun:

  • Adım #1: Buradaki bağlantı üzerinden e-Devlet internet sitesini açın.
  • Adım #2: e-Devlet hesap bilgilerinizle giriş yapın.

e-devlet

  • Adım #3: e-Devlet arama çubuğuna tubis yazın ve aratın.

Tüketici Hakem Heyeti online başvuru

  • Adım #4: Arama sonuçları üzerinden Tüketici Hakem Heyeti sayfasına ulaşın.

tüketici başvuruları

  • Adım #5: Uygulamaya Git butonu ile Tüketici Hakem Heyeti internet sitesini açın.

şikayet edilen firma

  • Adım #6: e-Devlet hesap bilgilerinizle giriş yapmış olacaksınız.

şikayet konusu

  • Adım #7: Yeni başvuru oluşturun.

şikayet belgesi

  • Adım #8: Talebinizle ilgili tüm detayları en güncel şekilde girin.

belge önizlemesi

  • Adım #9: Ödeme dekontunu ekleyin.

Tüketici Hakem Heyeti online başvuru

Kredi kartı aidat iadesi almak talebiyle e-Devlet üzerinden Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurmak için yukarıdaki adımları izlemeniz yeterli. Bu noktada artık topu Tüketici Hakem Heyeti’ne attınız. Heyetin çalışma yoğunluğuna göre değişen bir süre içinde başvurunuz incelenecek ve büyük ihtimalle sizin lehinize karar verilecektir.

Kredi kartı aidatı yasal mı?

O kadar uğraşıyoruz ama kredi kartı aidatı yasal mı da banka benden böyle bir ücret alıyor diye merak edebilirsiniz; evet, kredi kartı aidatı yasaldır. Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usûl Ve Esaslar Hakkında Tebliğ’e göre bankalar müşteriden kredi kartı aidatı ya da yıllık üyelik ücreti adı altında ücret talep etme hakkında sahiptir.

Bankalar, talep ettikleri aidat ücretini kredi kartı sözleşmesinde açık bir şekilde belirtmeli ve müşteriden onay almalıdır. Yani sözleşmede açık bir şekilde müşteriden aidat alınacağı belirtilmişse kart aidatını ödemek zorundasınız çünkü bu ücret bankanın yasal olarak talep etme hakkı bulunan bir ücrettir.

Bankalar, aidat ödemelerine karşı müşterilerine bazı fırsatlar da sunabiliyor

Bazı bankalar, kart aidatı ödemek istemeyen müşterilerine kredi kartı puanı ya da aidat ücretinin 1 yıl ertelenmesi gibi farklı seçenekler de sunabiliyor. Ancak bu seçeneklerin bankadan bankaya değişiklik gösterebileceğini ya da sizin müşteri profilinize bağlı olarak değişebileceğini de hatırlatalım.

Ayrıca bankalar, müşterilere aidatsız kredi kartı da sunmak zorunda

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’daki şu cümle bütün oyunu bozuyor; “Kart çıkaran kuruluşlar, tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı türü sunmak zorundadır.”

Yani diyelim bir hesabınızın bulunduğu ya da bulunmadığı X bankasının kredi kartını kullanmak ama kredi kartı aidat ücreti de ödemek istemiyorsunuz. X bankası size en az iki seçenek sunmalıdır; aidat ücreti ödenen kredi kartı ve aidat ücreti ödenmeyen kredi kartı. Siz aidat ücreti ödenmeyen seçeneği tercih etmenize rağmen ücret alındıysa yüzde yüz haklı olarak bu ücretin iadesini talep edebilirsiniz.

Bankaların yıllık olarak müşterilerinden talep ettiği kredi kartı aidat iadesi nasıl alınır sorusunu yanıtlayarak bu işlem için uygulamanız gereken yöntemlerden bahsettik. İleride bu tür işlemlerle uğraşmamak için kredi kartı sözleşmesini imzalamadan önce en ufak detayları bile okumanızda yarar var.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.

Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.

Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”

Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.

Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.

Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.

Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.

Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.

Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.

Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.

Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.

Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.

Sonuç :

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.

Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.

Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.

Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.

HBR-Dr. Erkut BALOĞLU

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.