Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Kur Korumalı Mevduat nasıl ve ne zaman bitecek?

KKM çok büyük olasılıkla 2023’te sona erecek. Büyük bir kur çalkantısını engellediği ölçüde oy kayıplarını da azaltacak. Erdoğan yönetimi olası 2023 seçimlerine kadar uzatmalarla bu yöntemi devam ettirse dahi, bütçeye getirdiği yük nedeniyle KKM’nin yıllar sürmesi mümkün değil. KKM sona erdiğinde bir kur krizi ya da ekonomik daralma bizleri bekliyor.

Yayınlanma:

|

Geçtiğimiz günlerde bir bankada bulunduğum kısa süre zarfında kur korumalı mevduat (KKM) dışında pek bir şey konuşulduğunu işitmedim. Aynı cümleleri bininci kez kuran müşteri temsilcisi ile onu kaygılı bakışlarla dinleyen mevduat sahibinin en son neye karar kıldıklarını bilmiyorum, ancak seçenekler arasında KKM’nin ön plana çıktığını fark etmek kolaydı.

KKM, Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Edirne’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri sonrasında KKM’nin getirdiği yük ve sistemin nasıl sonlanacağı tekrar tartışılmaya başlandı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Kur Korumalı Mevduat sahiplerine, yani bir avuç kişiye sesleniyorum: Bizim iktidarımızda sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan yok. Türkiye sömürge bir ülke değil, birilerinin sömürge alanı da değil”. Takiben Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, muhalefeti spekülatif açıklama yapmakla eleştirdi.

Birkaç soruya yanıt vererek KKM ne zaman ve nasıl sonlanacak bakalım.

KKM DOLARİZASYONU DURDURDU MU?  

Türkiye’de haneler 2018 sonrasında, Merkez Bankası’nın 2010’lu yıllarda resmetmeyi sevdiği biçimde davranmayarak Türk Lirası (TL) değer kaybederken yabancı paralara (özellikle ABD dolarına) koştular. 2018 Ağustos’undan 2021 Mart’ına kadar geçen yaklaşık iki buçuk yıllık bir süre zarfında gerçek kişilerin yabancı para mevduatları 86 milyar ABD doları seviyesinden 150 milyar ABD doları düzeyine yükseldi. Bu artış sonraki aylarda durdu. 2022’de ilk yedi ayda (KKM sonrasında) gerçek kişilerin yabancı para mevduatları 130 milyar dolar seviyesine geriledi.

Merkez Bankası verilerine göre 2022 yılında toplamda yabancı para mevduatları seviyesinde (gerçek ve tüzel kişiler) 30 milyar dolara yaklaşan bir çözülme görüyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı da Kılıçdaroğlu’na cevap yetiştirmeye çalışırken KKM kapsamındaki mevduat büyüklüğünün toplam vadeli mevduat hesaplarının yarısına yaklaştığını açıkladı. Bu verilere dayanarak varlık dolarizasyonunun durduğunu belirtmek mümkün görünüyor.

Söz konusu tespite yapılan itiraz, KKM’nin dövize endekslenmiş bir mevduat olduğu, bu nedenle dolarlaşmanın durduğunu (bir süreliğine askıya alındığını) söylemenin uygun olmadığıdır. Bu noktada kur korumasına karşın TL varlık tutmanın performatif bir yanı olduğunu hatırlatmak gerekli. Elbette, KKM sona erdiğinde dövize olan talepte hızlı bir artış gerçekleşebilir. Ancak geçen zaman zarfında mevduat yapısındaki TL ağırlığı paranın değer kaybını yavaşlatıcı bir rol oynamaya devam edebilir. ABD doları TL karşısında 2021 Aralık ayındaki rekoru geçtiğimiz ay tazeleyince ve yükselmeye devam ederken “biz bu haltı niye yiyoruz?” yorumları gelmeye devam ediyor. Ancak arada geçen ayların ekonomi yönetimi ve bazı şirketler açısından altın değerinde olduğu atlanıyor. Kısaca ekonomi yönetimi TL değer kaybını zamana yayıyor, esas amaç onlar nezdinde hasıl oluyor.

Şunu söylemeye çalışıyorum: 1990’larda sabit kur rejimlerindeki krizler büyük finansal çöküşlere uzanıyor, ani değer kayıpları sonrasında uzun süren resesyonlar gözlemleniyordu. Değer kaybını zamana yaymak, sonu çalkantıyla bitecek olsa dahi bir anlam taşıyor. Kazanılan zaman ekonomi yönetimi daha ferah bir politika alanına kavuşana kadar destek rolü oynayabilir.

KKM KUR RİSKİNİ NASIL TOPLUMSALLAŞTIRDI?  

Ekonomi yönetiminin kazandığı zaman ve alanın bir bedeli yok mu? Var. Oldukça ağır bir bedeli mevcut.

KKM uygulaması için servet transferi eleştirilerinde bulunulmasının arkasında Türkiye’deki mevduat yapısı ve şirketlere koruma sağlanması yatıyor. Esasen döviz birikimi olan ve Türkiye standartlarında yüksek birikime sahip olan gerçek kişi sayısı nüfusa oranla çok az ve korunanlar bu kesimler. Ancak bir o kadar önemli olan nokta kur korumalı mevduata geçen şirketlere tanınan vergi muafiyeti ve finansal risk karşısındaki koruma.

Ek bütçeye getirilen kalemi ve vergi muafiyetlerini de düşünürsek bir yıl içinde 100 milyar TL’ye yaklaşacak bir yükten bahsediyoruz (resmi rakamlar ve ek bütçede öngörülenler üzerinden). Bu yük artabilir. Çünkü varlıklı kesimlerin riskinin ve şirketlerin muhtemel kayıplarının toplumsallaştırılması olarak tarif edilmesi gereken bu süreç, riski devletin üstlenmesi ile gerçekleşiyor. Bilindiği üzere faiz getirisi TL’nin değer kaybından daha az ise aradaki farkı Hazine ve Merkez Bankası karşılıyor.

Dikkat edilmesi gerekirse şirketlerin borçlarının kamunun üzerine aktarılmasından değil, döviz pozisyonundan vazgeçtikleri için oluşacak kayıpların devlet bütçesinden karşılanmasından söz ediyorum. Aslında, gelecekte oluşacak fark üzerinden hesaplanan ve döviz varlığına sahip olan (ya da döviz alması engellenmek istenen) gerçek ve tüzel kişilere herkesin cebinden yapılan ve bugünden bilinemeyen, miktarı belirsiz bir aktarımdan söz ediyoruz. Kimsenin toplamı bilemeyeceği ve bilançoda ancak iş işten geçtikten sonra maliyeti açığa çıkan bir aktarım bu. Bu nedenle de bilanço dışı politika yapımının başka bir güzide örneği olarak tarih sayfalarına not düşülmüş oluyor.

KKM, NASIL VE NE ZAMAN BİTECEK? 

Şimdi en önemli noktaya gelebiliriz. Muhalefet liderinin bir atom bombası olarak da tarif ettiği KKM çok büyük olasılıkla 2023’te sona erecek. Büyük bir kur çalkantısını engellediği ölçüde oy kayıplarını da azaltacak. Erdoğan yönetimi olası 2023 seçimlerine kadar uzatmalarla bu yöntemi devam ettirse dahi, bütçeye getirdiği yük nedeniyle KKM’nin yıllar sürmesi mümkün değil.

Altılı masa olarak da anılan restorasyon blokunun ekonomi kurmayları da faiz artışına gidileceğini ve ekonomik istikrar sağlanacağını ima ederken, KKM’ye gerek kalmayacak bir ortamın tesis edileceğini söylemiş oluyorlar. Ya da Kılıçdaroğlu örneğinde görüldüğü gibi KKM’ye derhal son verileceğini ifade edenlere de rastlamak mümkün.

Lakin (uzatmalarla ve başka büyük bir alt üst oluş yaşanmazsa) 2023’te seçimlerden hemen sonra ya da kısa bir süre sonra sonlandırılacak bu sistemde korumadan mahrum bırakılan para nereye akacak? Toplam vadeli mevduatların (2023 için konuşacak olursak) yarıdan fazlası kur riskine karşı korunmadığında yeni bir dövize hücum yaşanmayacak mı?

Bunu engellemenin yolu çok sert bir faiz artışı ile para (ve elbette para-sermaye) sahiplerine yüksek getiri sunulmasından, Türk Lirası cinsi finansal varlık tutmayı tercih edilebilir hale getirmekten geçiyor. Bahsettiğim tarzda bir faiz artışı ile Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği de kesinlik arz ediyor.

Sıkıştırıldığımız köşeden kurtuluşun kolay olmayacağı açık. Fakat sopalı bir seçim sürecine girerken, verdiği oyu koruması da istenen, kendisini tehlikeye atıp komşusunu da ikna etmesi arzulananlara ekonomik daralma (acı reçete, muhtemel iş kaybı ve hayat standartlarında birkaç yıllığına düşüş) pazarlamak iyi bir yöntem olmasa gerek. Muhalefet partileri KKM’nin arazlarını anlatmaya devam edebilir, ancak para politikasına sıkıştırılmış teknik ana akım ekonomi muhalefeti de, “öyle garanti falan yok” çıkışları da bankada KKM’nin faydalarını anlatmakla görevli bireysel müşteri temsilcisinin cümleleri karşısında etkili olma şansına henüz sahip değiller. KKM’nin bir yılı dolduğunda durum değişecek mi, göreceğiz.

Kısacası, KKM sona erdiğinde bir kur krizi ya da ekonomik daralma bizleri bekliyor. Boyutlarını küresel koşullar ve Türkiye sermayesine ve devletine dışarıdan verilecek (ya da verilmeyecek) destek; o dönemki maliyeti kimin karşılayacağını ise toplumsal mücadele belirleyecek.

Ali Rıza GÜNGEN – Duvar

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:

|

21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:

Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:

 1. TL Mevduat Payı Hedefleri

  • Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.

  • %60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.

    • Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.

2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı

  • Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.

    • Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.

    • Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.

3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi

  • KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.

    • Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.

4. KKM’den TL’ye Geçiş

  • KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.

    • Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.

5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım

  • 1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.

    • Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.

    • Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.

6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü

  • Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.

    • Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Bu adımların genel amacı:

  • Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,

  • TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,

  • Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,

  • Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).

Resim

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:

|

Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.

Şoklara bağışıklık mı kazandık?

Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:

  • Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.

  • Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.

  • Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.

Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.

Yakın tarihteki büyük piyasa şokları

Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:

Yıl Olay Etkisi
1987 Kara Pazartesi Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi.
1997 Asya Krizi Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti.
1998 Rusya Krizi – LTCM Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti.
2000 Dot-com Balonu Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı.
2008 Küresel Finansal Kriz Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi.
2010–2012 Avrupa Borç Krizi Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı.
2016 Brexit Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı.
2020 COVID-19 Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi.
2022 Ukrayna-Rusya Savaşı Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı.
2023 Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı.
2024–2025 İran-İsrail Gerginliği Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı.

Yatırımcının yeni refleksleri

Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:

  • “Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.

  • Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.

  • Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.

Tehlike: krizlere alışmak

Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:

  • Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.

  • Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.

  • Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.

Bağışıklık mı, körlük mü?

Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.

Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:

“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”

Erol TAŞDELEN-Ekonomist     www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.