Connect with us

EKONOMİ

Lehman Brothers sonrası tedirginliğin yeni adresi: Credit Suisse

Yayınlanma:

|

  • Küresel mali piyasaların gündemini yakalamak inanın çok zor. Her ne kadar manşetimiz okur dikkatini biraz daha yakalamak üzerine kurgulanmış olsa da, tedirginliğin yeni adının Credit Suisse olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Peşinen söyleyeyim ki, 2008 küresel krizine damga vuran Lehman Brothers’in sistemik önemi Credit Suisse’den kat be kat daha fazlaydı. Hatta bir adım daha ileriye giderek, Deutsche Bank’ın da bir süredir tıpkı Credit Suisse gibi yakından takip edildiğini göz ardı etmeyelim!
  • Şimdi gelelim filmin perde arkasında. Bir dizi skandal ve zararla sarsılan İsviçre’nin en büyük ikinci bankası konumunda Credit Suisse, yatırım bankasında köklü bir revizyonu içeren bir strateji incelemesi hazırlığı içinde olduğunu açıkladı. Banka, stratejisinin ana hatları 27 Ekim’de açıklayacak. Credit Suisse son 2 yılda karıştığı skandallar ve ciddi zarar yazdığı durumlar arasında çöken Archegos ve Wirecard da bulunuyor. İyi yöneticilerini bir bir  kaybeden Credit Suisse’in yatırımcıları artık defter değerlerinin dörtte birinden daha az değere sahipler ve bu da muhtemelen bankanın karşı karşıya olduğu birçok zorluğu çok iyi anlatıyor.
  • Credit Suisse’in hisse fiyatında yaşanan çöküş son günlerde büyük bir endişe kaynağı olarak kulislerde konuşulmaya başlandı. Şubat 2021’de 14,90 dolardan işlem gören Credit Suisse Cuma gününü 3,97 dolar seviyesinden tamamladı. Bankanın CEO’su Koerner, çalışanlara “günlük” hisse senedi fiyat performansını “güçlü sermaye tabanı ve likidite pozisyonu” ile karıştırmamalarını söyleyen bir kurum içi mail atsa da, yatırımcı gözünde CDS risk primi (kasko sigortası), Lehman Brothers’in çöktüğü 2008 küresel krizinin de üzerine çıkarak tüm zamanların zirvesine yükseldi. Biraz daha detaylandırmak gerekirse, seneye 57 seviyesinden başlayan Credit Suisse’in CDS primi Cuma gününü 242 seviyesinden tamamladı. Belirsizlikler göz önüne alındığında, hisse ve CDS fiyatlamasının 27 Ekim’e kadar baskı altında kalacağını düşünüyorum.
  • Haftanın son iş günü, kredi derecelendirme kuruluşu S&P İngiltere’nin görünümünü, Türkiye’nin ise notunu indirdi. S&P yaptığı açıklamada, İngiltere’nin borç görünümünü durağandan negatife revize ederken, AA kredi notunu onayladı ve son vergi indirim planlarının İngiltere’nin mali durumunu zayıflatabileceğini söyledi. Negatif bir görünüm, her zaman olmasa da çoğu zaman gerçek bir not indiriminin habercisi olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Son günlerde bir nebze de olsun toparlanan Sterlin, yılbaşına göre dolar karşısında %17,5 değer kaybetti. Öte yandan, S&P, Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para birimi cinsinden borçlanma notu B+’dan B’ye güncelledi, görünümü durağan olarak belirledi. Not indirimine sebep olarak gevşek para ve maliye politikaları, düşük döviz rezervleri ön plana çıkarıldı. S&P, diğer iki rating kuruluşuna göre daha yukarıda kalmıştı, bu adım ile Fitch’in notuyla aynı düzeye gelinmiş oldu. Moody’s hâlâ Türkiye’yi 1 basamak daha aşağıda notluyor.
  • Haftasonu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. İTO İstanbul Geçinme Endeksi, eylül ayında %6,06 artış kaydederken,  yıllık rakamı da %107,4 seviyesine taşıdı. Bu rakam, çeyrek yüzyılın en yüksek enflasyon rakamına işaret ettiğinin altını çizmek gerekiyor. Türkiye adım adım hiperenflasyona doğru ilerlerken, TCMB’nin büyüme yanlısı para politikası tercihi nedeniyle %12 seviyesinden olan politika faizinin adım adım tek haneye ineceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyoruz. USDTRY kuru, ay ve dönemin son iş günü 18,56 seviyesine gün içi yükselerek tüm zamanların zirvesini test etti. Mevcut içsel ve dışsal faktörlerin gölgesinde, risk hâlen daha yukarı yönlü görünmeye devam ediyor. Borsa İstanbul Bankacılık endeksi, Eylül ayı içinde test ettiği tepe seviyesinden (son 13 günde) %42 düşerek eylül ayını 2,964 puan seviyesinden tamamladı. Teknik mânâda 2,650 puan seviyesine doğru bir geri çekilme hâlen daha kartlar arasında duruyor.
  • ABD, Rusya’nın Ukrayna’daki dört bölgenin ilhakını resmileştirmesinden sonra Rusya bağlantılı yüzlerce kişiye ve şirkete yeni yaptırım getirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna’daki Luhansk, Donetsk, Kherson ve Zaporizhzhia bölgelerinin ilhak edilmesine yönelik anlaşmaları imzalarken, bu adımla yedi aydır süren savaşı tırmandırarak, öngörülemez yeni bir aşamaya soktu. ABD hazine bakanlığı, Rusya’nın, Ukrayna’daki dört bölgeyi ilhak etmesine zemin hazırlayan “düzmece” oylamaları onaylamasından dolayı Rus parlamentosundaki 278 milletvekiline yaptırım getirdi. ABD ayrıca Rusya askeri sanayi kompleksi mensubu 14 kişiye, Rusya Merkez Bankası’nın iki yöneticisine ve Rusya milli güvenlik konseyi üyelerinin yakınlarına da yaptırım uygulama kararı aldı. Öte yandan İngiltere de, Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’ya varlık dondurduma ve seyahat yasağı yaptırımları getirdiğini açıkladı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Ukrayna’nın NATO üyeliği için resmi başvurusunu yaptığını açıkladı. Dünya sıcak çatışmaya doğru mu gidiyor? Ukrayna savaşının yayılabileceğinden endişe ediyoruz.
  • Credit Suisse’in Lehman Brothers veya Bear Stearns sonrası tedirginliğin yeni adresi olması, doların süper döngüsü, İngiltere’nin ortodox olmayan para politikası ile yarattığı kafa karışıklığı, Rusya’nın 4 yeni bölgesi, Ukrayna’nın NATO başvurusu, Avrupa’nın her geçen gün büyüyen gaz krizi derken, risk iştahı her geçen gün küresel anlamda biraz daha azalıyor. ABD’de en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi, Eylül ayında neredeyse %10 düşerken (Mart 2020’den bu yana en büyük aylık düşüş), teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi sene başına göre %32 değer kaybetti.
  • Jeopolitik risklerin tırmandığı dönemlerin bir numaralı yatırım aracı olan lâkin faiz getirisi olmayan altın, geçen haftalarda doların süper döngüsüne yenik düşerek pandemi döneminden beri korunan 1,685 dolar seviyesinin altına sarkmıştı. Jeopolitik risklerin yeniden yatırımcılar tarafından hatırlanması ile altının da yeniden geçen hafta hareketlenerek 1,660 dolar seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Teknik mânâda, 1,685 dolar seviyesi dikkatle takip edilmelidir. Seviyenin üzerinde olası haftalık bir kapanış (teyit), jeopolitik risklerde olası bir sıçrama ile mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Böyle bir durumda, yukarı yönlü isteğin artacağını öngörüyoruz. Aksi durumda, yükselişten söz etmek için erken olabilir.
  • WSJ haberine göre, OPEC ve müttefikleri (OPEC+), petrol üretimini günde 1 milyon varilden fazla azaltmayı düşünüyorlar. Eğer haber Çarşamba günü sonuçlanacak toplantıda gerçek olursa, söz konusu kesinti miktarı, pandeminin başlamasından bu yana en büyük hamle olacak. Brent petrol yeni haftayı 87,50 dolar seviyesinden %3 yükselişle karşılıyor. Teknik bir bakış açısıyla, 92 dolar seviyesi aşılmadan, yönün yukarıya döndüğünde ikna olmayacağız.
  • Petrol fiyatları, en büyük enerji tüketicisi Çin’deki COVID-19 karantinalarının talebi düşürmesi, artan faiz oranları ve yükselen ABD dolarının küresel finans piyasaları üzerinde baskı oluşturmasıyla Haziran ayından bu yana üst üste dört aydır düşüş kaydediyor.
  • Yılın son çeyreğinin ilk iş gününde, Asya piyasalarında hava parçalı bulutlu. Japonya’da açıklanan PMI verisi (büyümenin öncü göstergesi), geçen yıl Ocak ayından bu yana en zayıf büyümeye işaret ediyor. Tayvan ve Malezya’da da üretim faaliyeti küçüldü. Yavaşlayan Çin ve ABD talebi Asya ekonomileri üzerinde baskı kurmaya devam ediyor. ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde hafif de olsa düşüşler görülüyor.
  • Bugün TSİ10:00’da, TÜİK Eylül ayı enflasyon rakamlarını açıklayacak. Reuters anketine göre, TÜFE’nin aylık bazda %3,8 artış kaydetmesi beklenirken, yıllık rakam da %84,6’ya taşınacak. Ayrıca, hem Türkiye’de hem de dünyada PMI endeksleri ve ISM verileri takip edilecek.

>Credit Suisse

Credit Suisse’in son 2 yılda karıştığı skandallar ve ciddi zarar yazması sonrası yatırım bankacılığından da çıkmalarına az kaldı. Hisse fiyatları defter değerinin 1/4 seviyesinde işlem görürken, bankanın risk primi, 2008 küresel kriz döneminin de üzerine çıkarak rekor kırdı.

16647730108acfaece354bd783bb86158456ec7e9a_1_1200.jpg

>Credit Suisse ve Deutsche Bank CDS

1664773010494fafd5d51ef67350c3a5c16e639c16_2_1200.jpg

>İngiltere’nin CDS primi

S&P, İngiltere’nin borç görünümünü durağandan negatife revize etti, AA kredi notunu onayladı ve son vergi indirim planlarının İngiltere’nin mali durumunu zayıflatabileceğini söyledi. Negatif bir görünüm, her zaman olmasa da çoğu zaman gerçek bir not indiriminin habercisidir.

16647730104a0b23ac8c951e70b49df6c29becc8f0_3_1200.jpg

>Türkiye’nin kredi notları

S&P, Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para birimi cinsinden borçlanma notu B+’dan B’ye güncelledi, görünümü durağan olarak belirledi. S&P, diğer iki rating kuruluşuna göre daha yukarıda kalmıştı, bu adım ile Fitch’in notuyla aynı düzeye gelinmiş oldu. Moody’s hâlâ Türkiye’yi 1 basamak daha aşağıda notluyor.

16647730112c5db80d8ceac1f9654e1da3d7f710f8_4_1200.jpg
>İTO enflasyon

Çeyrek yüzyılın en yıkıcı enflasyonu…İTO İstanbul Geçinme Endeksi Eylül ayı artışı %6,06 , yıllık %107,4 artış kaydetti.

16647730112d1418244e16111088ff743e8627e202_5_1200.jpg

>XBANK

Borsa İstanbul Bankacılık endeksi, Eylül ayı içinde test ettiği tepe seviyeden (son 13 günden) %42 düşerek ayı 2,964 puan seviyesinden tamamladı. Teknik mânâda 2,650 puan seviyesine doğru bir geri çekilme halen daha kartlar arasında duruyor.

1664773011905afdce1e5c4e5f11bcbf45fc98f469_6_1200.jpg

>G10 para birimleri ve TL 

G10 para birimleri yılbaşına göre dolara karşısında âdeta dağılırken, gevşek para politikası duruşunu koruyan TL ve Japon Yen’i değer kaybı sırasında ilk sıralarda yer alıyor.

166477301213a29ff2e7774c26df7d8f6d0d49f49d_7_1200.jpg

>Avrupa’da enflasyon rekor kırdı

Almanya’da çift hanelere yükselerek II. Dünya savaşından sonra en yükseğe çıkan enflasyon ardından, Euro bölgesinde de Eylül rakamları yıllık bazda %10 ile %9,7 olan beklentinin de üzerinde artış kaydetti. Enflasyon küresel bir sorun ve her yerde yükselmeye devam ediyor.

16647730126924859413ec58f627459f5223e068da_8_1200.jpg

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?

Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:

|

Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.

Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.

Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:

Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.

Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.

Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.

Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.

Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:

Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.

Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:

Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmışHaberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.

Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?

Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:

Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.

Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.

2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.

Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.

Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.