Connect with us

GÜNDEM

Metaverse kapitalizmi kurtarabilir mi?

İnsanlar her zaman ütopyaları hayal etmeyi, kurtuluş projeleri kurmayı sevdiler. Yaşadıkları zamanların kötülüklerine karşı bu kötülükleri ortadan kaldıracak çıkış yolları aradılar. Hayali toplum düzenleri kurguladılar.

Yayınlanma:

|

Akşam yorgun argın eve döndünüz ya da dönmediniz zaten evdeydiniz. Pandeminin zorunlu kıldığı evde kal ilkesi hepimizi eve bağladı. Hem evde hem işteydiniz yani. Ev hayatı ile iş hayatı iç içe geçti, yorgunluğunuzu belki de bir film izleyerek geçirmeyi düşünüyorsunuz, akşam yemeği için küçük bir tartışmadan sonra Çin mutfağında karar kıldınız. On dakika sonra kurye yemeğinizi getirdi. Sonra film seçmek için harekete geçtiniz ama sizi çeken başka bir “eğlence” var şimdi. Günün gerçeklerini bir yana bırakacak hayal âlemine dalacaksınız. Çok farklı, sanal bir dünyaya giriş yapacak o sanal dünyada arkadaşlarınızla buluşacak, tartışacak, gülüp eğlenecek algoritmaların size sağladığı “geniş özgürlük alanında” ne isterseniz onu yapacaksınız.

Yeni dünyaya hoş geldiniz.

Metaverse diyorlar; bana sorarsanız meta ile ilgilidir ve meta ile ilgili olan her zaman para ile de ilgilidir. Ustalar meta-para denklemini çözmüşlerdi; Algoritmaların kralları ise şimdi size pek yeni gelecek sanal bir ilişki öneriyorlar. “Kafa karıştırmaya ne gerek var, bu meta o meta değil isim benzerliği yalnızca” diyorlar. Oysa o metanın bu meta ile çok ilgisi var. Metaverse’ün anlamını sorarsanız öte-evren sanal evren diyeceklerdir; ama bu evrenin önemli patronlarından Epik Games CEO’su Tim Sweeney bu evrenin multi trilyon dolarlık bir fırsat olduğunu söyledi. Sweeny, Seul’daki bu kentin “geleceğin sanal kenti olmaya aday” ve “gelecek on yıllarda metaverse’ün dünya ekonomisinin bu büyüklükte bir potansiyele sahip olacağını” da söyledi. Eğer kapitalizm itiraf ettiği gibi önündeki uçuruma yuvarlanmazsa, yuvarlayamazsak yani, sanal dünyanın hiç de sanal olmayan ekonomisi bizi güle oynaya kendi sanal kumarhanesine çekecektir. Metaverse’ün mucidi ya da sahibi sayılan Facebook bu yeni teknolojinin dijital ortamı mutlu bir yaşam alanına çevireceğini iddia ediyor. Demek ki bizler daha şimdiden sosyal medyanın dizginsiz koşullarında eğittiği insanlar olarak felsefesi postmodernizm, pratiği post truth olan âlemde gönüllü kölelere dönüşeceğiz.

Metaverse Thailand

Büyük kumarhane

Sanal evren çekici, eğlendirici, mutluluk verici olabilir, size de orada karşılaştığınız insanlar, barlar, kafeler, sinemalar gerçekmiş gibi görünecek. Görünmek ne kelime adeta gerçek! O âlemin parası bile var artık. Coinle alışveriş yapabiliyor, hesap ödeyebiliyor, o sanal ama arkasında doların yani gerçek paranın bulunduğu coinlerle alışverişe çıkabiliyorsunuz. Kısaca para harcayabiliyorsunuz. Facebook’un patronunun iddiasına göre elimize geçireceğimiz bir eldivenle sanal olarak dokunabilecekmişiz de. Düşünün artık dokunabiliyor daha doğrusu dokunduğunuzu sanabiliyorsanız, nasıl da genişler o âlemde kendini rahatlatan insanın ufku, yani algoritması. Bu “dünyayı” anlatan, anlamaya çalışanların yanıtını bilmediği sorular çok ama olsun, soruları bu sınırsız algoritmalar dünyasında yanıtlamak zor değil ki. Bu sanal evrenlerin iç içe geçtiği varsayılan zamanı ve uzamı hiçe sayan metaverse’te yani öte-evrende yok yoktur. Firmalar daha şimdiden öte-evrende arazi peylemeye, mal pazarlamaya, sahte piyasada kâr etmenin yollarını aramaya başladılar bile. Sanal devletler büyükelçilikler açmaya başladılar, sanal pasaportlarla sanal sınırları geçebileceksiniz. Denizlerde boğulan, sınır kapılarında sürünen göçmenler değil kuşkusuz.

Kapitalizm öte-evrende kendine bir kurtuluş olasılığı görmek, yaratmak istiyor. Ama olmuyor, olmayacak da; çünkü yaşadığımız reel dünyada acı var, sömürü var, savaş var, yoksulluk, işsizlik, açlık, umut var mücadele var. Bu dünyanın sıkıntılarından kurtulmak isteyen insana uzatılan bir sahte bir can yeleği Metaverse. İnsanlığın kurtuluşu sanal sahte dünyalarda değil, gerçek âlemde. Sanal âlemin algoritma yazıcıları, daha şimdiden önemli bir miktar parayı sanal gözlüklere yatıranlar büyük sayılara ulaştı. Metaverse’çüler çok iddialılar, kendilerini bu janjanlı projeye kaptırdıkları bile söylenebilir, ama gözlüklerini çıkardıkları anda gerçeğin acı tatlı hikâyelerine geri dönüyorlar.

Metaverse, oyun sektörünü nasıl değiştirecek?

Ütopyalar ve sanal dünya

İnsanlar her zaman ütopyaları hayal etmeyi, kurtuluş projeleri kurmayı sevdiler. Yaşadıkları zamanların kötülüklerine karşı bu kötülükleri ortadan kaldıracak çıkış yolları aradılar. Hayali toplum düzenleri kurguladılar. Ütopya sözcüğü ilk olarak Thomas Morus’un 1517 yılında yazdığı “De Optimo Reipublicae Statu Deque Nova Insula Utopia” adlı eserinde yer aldı. Kitapta Yunancada “iyi” demek olan “eu” sözcüğü, yer anlamına gelen “topos” ile birleşerek “hiç olmayan” anlamındaki “oi” ile yeni bir sözcüğe dönüşmüştü. Ütopya “yok ülke” demektir ütopyacılar kendi bilgileri, bulguları ışığında o “yok ülkeyi” hayal ederek “var ülke” olmasını dilediler. Kurguları kendi gerçekliklerinden yola çıkıyordu. Ütopyanın tam karşısında yer alan Distopia ise yalnızca kötüye gidişi, umutsuzluğu anlatır. Distopya dünyasının belki de en önemli örneklerinden birisi olarak George Orwell’in ünlü 1984 adlı eseri gösterilebilir. 1984 Franko zorbalığının, Salazarizmin, Mussolini, Hitler faşizminin dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda yazıldı. Orwell, İspanya’daki direnişçilere yeterince yardım etmeyen ve Hitler’le bir saldırmazlık paktı imzalayan Sovyetler Birliği’ne çok kızıyordu ve oradaki rejimin 1984’te anlattığı diktatörlük rejimi olacağını düşünüyordu. Aradan geçen yıllar tüm dünyaya insana kıpırdayacak yer bırakmayan sistemin eli silahlı kapitalizm oluğunu gösterdi. O zamanlar geçti ve teknolojideki gelişme tam da Orwell’in öngördüğü doğrultuda ilerliyor. Şimdi daha iyi anlıyoruz Orwell’in distopik eserindeki adres yanlıştı, ama içeriği doğrulandı. “Büyük Birader” tarafından gözlendiğimizi, denetlendiğimizi artık biliyoruz. Orwell 1984 yılının dünyasının insanları kıskaca alan, izleyen, denetleyen, kaçacak yer bırakmayan bir dünya olacağını öngörmüştü. Ama işte o dünya şimdi anlamaya ve anlatmaya çalıştığımız dünyadır. Nasıl olur, diyeceksiniz belki ama sanal gerçekliğin temelinde de aynı mantık yer alıyor. İnsanı varlığının tüm özelliklerine el koyarak kuşatmayı amaçlayan ama bunu mutluluk hapı gibi sunan Metaverse büyük ve hep kazanacağınız bir kumarhane vaat ediyor. O bir ütopya değildir. Adlı adınca şekere bulanmış distopyadır. Gözlüğü tak gir o öte-evrene; kendini mutlu hissedeceksin. Gözlüğü çıkardığında ne olacak peki?

Metaverse neleri değiştirecek? Haberler

Şair size soracak, “dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle.” Hayır, reel âlemde bile zorlandığınız bir şeydir gözyaşlarına dokunmak. Bu öte-evren ya da evrenlerin ilk kuralı gerçeği terk etmektir; algılar dünyası marifeti ile hazırlandığınız gerçek ötesi post truth dedikleri kalpazanlığa boyun eğmenizi istiyorlar yalnızca. Sonrası, paranın egemenliğinde bir öte evrende sizi bir kere daha soymak soğana çevirmektir.

***

Ve böyle vaat edildiği gibi mutlu bir ortamda bir kadeh içki iyi gelecek size. Ama işte o âlemde her şey sanal olduğu için içkiniz de sanal olmak zorunda. Belki pek hızlı gelişen teknoloji dünyası size sanal bir kadehte sunacağı içkinin tadını duyumsamanızı da sağlayabilir ve siz o hayali içkinin parasını metacoin olarak ödeyebilirsiniz. Sanal içkinizin, yediğiniz yemeğin karşılığı, karnınız doydu mu bilmiyorum, coin kılığında gerçek bir para olacaktır. Kafanız dumanlanmış olabilir mi bilmiyorum ama mideniz boş kalacak. Gerçek dünyayla ilgisi olmayan bu dünyanın hayallerini, gerçek bir parayla satın almış olacaksınız. O dünyaya kendinizi kaptırırsanız, şizofrenik bir hayat sizi bekliyor olacak.
Çıkın vakit varken o sahte dünyadan; kendi gerçek, somut, elle tutulur dünyanıza dönün.

BİRGÜN – Güray ÖZ

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.