Connect with us

GÜNCEL

Konkordato başvuruları arttı alacak sigortasına talep patladı

Yayınlanma:

|

Son dönemde, hatta son bir yıldır konkordato talepleri artıyor. Ocak-Temmuz döneminde binin üzerinde şirket konkordato için başvurdu ve bu şirketlerin bazılarına geçici mühlet, bazılarına da kesin mühlet verildi ve 55 şirket için de iflas kararı alındı. Yine aynı dönemde 12 binden fazla şirket tasfiye kararı aldı.

Bir de malum geri ödenmeyen çek konusu var. Bu yılın ilk yarısında 68 milyar TL’lik çek karşılıksız çıktı. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ibraz edilen çeklere oranı bir önceki yıla göre arttı. Ocak- Haziran ayında karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı; tutar olarak yüzde 2.4 ve adet olarak yüzde 1.8 oldu. Bu da gösteriyor ki, karşılıksız çeklerin sayısında artış var.

KOBİ’LERİN ALACAK ENDİŞESİ

Bu verileri neden paylaştım. Gerek konkordatodaki artış gerek şirketlerin tasfiyesi gerekse de karşılıksız çek sayısındaki artış özellikle KOBİ’leri zorluyor. KOBİ’ler, zaten büyük sermayeleri olan yapılar değil. Öyle ki, mal sattığı şirketin konkordatoya gitmesi ya da çekinin karşılıksız çıkması demek, o KOBİ’nin kapısına kilit vurması demek. İşte bunu gören KOBİ’ler artık korkudan mı, başına geldiğinden mi bilinmez; bir süredir çareyi devlet destekli alacak sigortası yaptırmakta buldu. Daha açık bir anlatımla piyasadaki bu sıkışıklık alacak sigortasına talebi artırdı.

KONKORDATO SÜRECİ BEKLENMİYOR

Halen bilmeyenler için devlet destekli alacak sigortasını anlatayım. En basit haliyle, KOBİ’ler, vadeli satışlardan elde ettiği cirosu üzerinden alacak sigortası yaptırıyor; alacağını tahsil edemezse, devreye sigorta giriyor ve alacağını KOBİ’ye sigorta ödüyor. Örneğin, KOBİ’siniz, bir şirkete 100 milyon TL’lik mal satacaksınız. Alacak sigortası yaptırdınız; diyelim ki, mal sattığınız şirket konkordatoya gitti ya da iflas etti ve 100 milyon TL’yi ödeyemedi. Alacak sigortası devreye giriyor ve alacağınızı ödüyor. Bu kadar basit. Devlet destekli sistem olduğu için, primleri de devlet belirlediği için sigortanın primleri de öyle sanıldığı gibi yüksek falan da değil. Zaten devlet destekli alacak sigortası sistemini de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kuruluşu olan Türk Reasürans yönetiyor.

Biraz araştırma yaptım, ilgili kişilerle konuştum. Alacak sigortasının ana teminatlarından biri de konkordato, iflas, tasfiye gibi durumlarda sigortanın devreye girmesi. İkincisi, konkordatoda süreçler uzun sürüyor. Önce geçici müddet, üzerine bir de iflas kararı alınırsa konu yıllara yayılıyor. Bu gibi durumda alacağını sigortalatan işletmeye en geç dört ay içinde alacağı sigortadan ödeniyor. İflas ve tasfiye kararı varsa da bir ay içinde tazminat ödeniyor. İşin iyi tarafı, KOBİ’yseniz, alacağınızı sigortalatacaksanız, mal sattığınız şirketler ve satış tutarları ile ilgili bilgileri sigorta sistemine veriyorsunuz. O firmalar analiz ediliyor. Sorun yoksa sistem size sigorta teminatını veriyor. Eğer yapılan analiz sonucu o şirketlerin içinde bir veya birkaçının mali durumu uygun değilse, sistem size, ‘bu şirket için teminat vermeyiz’ ya da ‘veririz ama şu kadarlık alacağı sigortalarız’ diyor. Böylece satılan malın parasının ödenmeme riski en aza indiriliyor.

UZMANLAR UYARIYOR

Hazır konu açılmışken, uzmanlar, son dönemde yaşananlarla ilgili bir de KOBİ’lere uyarıda bulunuyorlar. İşletmeler son dönemde asıl darbeyi, uzun yıllardır çalıştıkları, bundan dolayı da ahbap çavuş ilişkisi içinde oldukları, çok güvendikleri, bunun için de sorgusuz sualsiz mal sattıkları işletmelerden yemeye başlamışlar.

Noyan DOĞAN-Hürriyet

Okumaya devam et

GÜNCEL

NADİR ELEMENTLER NEDİR? HANGİ SEKTRÖLERDE KULLANILIR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Nadir Toprak Elementleri (Rare Earth Elements – REEs), periyodik tabloda lantanidler grubu içinde yer alan 15 element ile birlikte skandiyum (Sc) ve itriyumun (Y) da dâhil edildiği toplam 17 elementten oluşur:

🧪 Bu elementler şunlardır:
Lantan (La), Seryum (Ce), Praseodim (Pr), Neodim (Nd), Prometyum (Pm), Samaryum (Sm), Avrupa (Eu), Gadolinyum (Gd), Terbiyum (Tb), Disprosyum (Dy), Holmiyum (Ho), Erbiyum (Er), Tulyum (Tm), İterbiyum (Yb), Lütesyum (Lu), Skandiyum (Sc), İtriyum (Y)

📌 ÖNEMLERİ NEREDEN GELİR?

Nadir elementlerin önemi yüksek teknolojili ürünlerde vazgeçilmez olmalarından kaynaklanır. Her ne kadar doğada “nadir” bulunmasalar da, bu elementler nadiren tek başlarına ve ekonomik şekilde çıkarılabilirler. Ayrıca yüksek manyetik, optik ve katalitik özelliklere sahiptirler.

⚙️ NE İÇİN KULLANILIRLAR?

Nadir toprak elementleri, aşağıdaki sektörlerde kritik rol oynar:

🛰️ Savunma ve Uzay Sanayi

  • Lazer sistemleri

  • Uydu ve radar sistemleri

  • Hassas güdüm kitleri

🔋 Enerji ve Elektrikli Araçlar

  • Neodim ve disprosyum: Elektrikli araç motorları

  • Samaryum: Güçlü mıknatıslar

  • Lantan: Hidrojen depolama ve batarya üretimi (NiMH bataryalar)

📱 Tüketici Elektroniği

  • Akıllı telefonlar

  • Bilgisayar sabit diskleri

  • Televizyon ve LED ekranlar

  • Hoparlörler ve kulaklıklar (manyetik bileşenler)

🌿 Yeşil Enerji Teknolojileri

  • Rüzgar türbinleri (güçlü mıknatıslar için)

  • Güneş panelleri

  • Enerji verimli aydınlatmalar

🏭 Sanayi ve Kimya

  • Petrol rafinajında katalizör

  • Cam ve seramik sanayiinde renk verici veya parlatıcı

🌍 JEOPOLİTİK ÖNEMİ

Nadir elementler stratejik madenlerdir. Çin, dünya üretiminin %80’inden fazlasını gerçekleştirmektedir. Bu da nadir elementleri, küresel ticaret savaşlarında bir “jeopolitik silah” haline getirmiştir.

Element Kullanım Alanı Özelliği
Neodim Elektrikli motor, mıknatıs Güçlü manyetik alan
Seryum Cam üretimi, katalizör Parlatıcı ve katalitik
Europium TV ekranı, LED Fosforlu parlaklık
Lantan Batarya, optik camlar Işık geçirgenliği
Terbiyum Yeşil LED, mıknatıs Parlaklık ve manyetizma
Gadolinyum MRI cihazı, mıknatıslar Manyetik rezonans

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

BÜLTEN: Kral Kaybederse

Yayınlanma:

|

Yazan:

Savaş Sanatı kitabını okumadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Sun Tzu, “Düşmanı yenme fırsatı, düşmanın kendisi tarafından sağlanır.” der. Uzun yıllar boyunca küresel finans sisteminin tartışmasız hâkimi olan dolar, bugünlerde kendi iç çelişkileriyle oldukça zayıf bir seyir izliyor. Uzun bir süredir, doların adeta ‘silah’ olarak kullanılmasından yorulan pek çok ülkenin rezerv çeşitlendirmesine yönelmesinin yanı sıra, artan jeopolitik belirsizlikler karşısında artan altın talebi ile ‘krala’ karşı bir meydan okumanın zeminini zaten yavaş da olsa hazırlanmıştı.

Sun Tzu’nun savaş stratejilerinde söylediği gibi: Rakibin zaafı, fırsat yaratır. Belki de bu kez, doların tahtı onun kendi eliyle sarsılıyor. Trump’ın başkanlık dönemindeki en tartışmalı politikalarından biri olan tarifeler, özellikle Çin ile olan ticaret savaşında etkilerini göstermeye devam ediyor. Son dönemde, Trump’ın tarifelere yönelik yaklaşımı, sadece küresel piyasalarda değil, kendi hükûmetinin içinde de derin ayrılıkların yaşanmasına sebep olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda, Trump’ın ticaret danışmanı Navarro ve Tesla CEO’su Musk arasında derin görüş ayrılıkları yaşandığını okuyoruz. Tesla satışlarında yaşanan keskin düşüş sonrası, Trump’ın yanından bir an bile ayırmadığı Musk bile tarifelerin üreticiler üzerinde maliyetleri artırarak olumsuz etkiler yarattığını ve (Tesla’nın) küresel rekabet gücünü zayıflattığını dile getirdi. Tesla’nın hisse değerinin son dört ayda yarı yarıya düştüğü düşünülürse, ticaret politikalarının öngörülemezliğinin yatırımcı güvenini sarstığını ve sürdürülebilir olmadığını açık bir şekilde gösteriyor.

Trump’ın küresel ticaret politikalarında yarattığı belirsizlik, ABD dolarını ya da manşetten gidersek ‘kralı’ sarsmaya başladığını çok açık bir şekilde söylememiz gerekiyor! Trump’ın uygulamaya koyduğu karşılıklı gümrük tarifeleri sonrası doların değeri, önde gelen altı para birimine karşı (DXY) hesaplanan endeks bazında 100 seviyesinin altına gerileyerek son iki yılın en düşük seviyesini test etti. Bu düşüş, yalnızca teknik bir seviye kaybı değil; aynı zamanda piyasalarda ABD’nin güvenli liman algısının sorgulanmaya başladığının da açık bir göstergesi olarak okunmalıdır. Daha da basit bir anlatımla, kriz anlarında değer kazanan ve sığınılan güvenli liman dolar ve ABD tahvilleri, bu kez yatırımcıların ‘kaçtığı’ varlıklar olarak ön plana çıktı! Bu durum, uzun süredir dolar bazlı yatırımlarında kur riskini göz ardı eden küresel yatırımcılar için de yeni bir dönemin habercisi olabileceğini düşünüyoruz!

Reuters’da okuduğum bir analizde, yatırımcıların hedge (korunma) oranlarını sadece %1 artırmasının bile 320 milyar dolarlık dolar satışına neden olabileceği, bu oranın 10-15 puan artması durumunda ise piyasada trilyonlarca dolarlık dolar satışının gündeme gelebileceğin altı çizilmiş. Özellikle düşük getirili tahvillere yatırım yapan emeklilik ve sigorta fonları gibi büyük oyuncuların ABD pozisyonlarını ya hedge etmeleri ya da tamamen çıkmaları gündeme gelirse, doların değer kaybının daha da artması ve ABD piyasalarının küresel yatırımcılar nezdindeki çekiciliğinin önemli ölçüde azalabileceğini düşünüyoruz.

Biraz daha açmaya çalışırsam… Bizim sene başında EUR ile ilgili görüşümüz son derece olumsuzdu. Hatta EUR’nun dolar karşısında parite seviyesinin altına geleceğini düşünerek pozisyon alıyorduk. Gelinen noktada, Trump’ın Avrupa ile kavga etmesi ve akabinde Almanya’nın süper harcama paketini devreye sokması ile EUR ayağa kalkarken, geride bıraktığımız hafta, Kral Kaybederse endişe ile EUR son üç yılın en yüksek seviyesi olan 1,14 doların üzerine çıktı! Yatırımcılar, Trump’ın öngörülemez politikaları ve Çin ile tırmanan ticaret savaşı nedeniyle dolardan uzaklaşmaya son sürat devam ederken, ABD’nin para birimi üzerindeki bu güven kaybı, dünyanın güvenli limanı hatta rezerv parasının sorgulanmasına neden oluyor!

ABD Hazine tahvilleri, geride bıraktığımız hafta 2001’den bu yana en sert haftalık yükselişini kaydederken, 10 yıllık hazine tahvil faizleri yalnızca bir hafta içinde 50 baz puan artarak tarihi kriz dönemlerini aratmayacak bir sıçrama kaydetti. Hisse senetlerinde başlayan türbülans tahvil piyasalarına da sıçrayınca, Amerikan uzun vadeli tahvilleri de hırpalandı. 2 ile 30 yıl vadeli tahviller arası fark 100 baz puana kadar açılırken, getiri eğrisi de keskin bir şekilde dikleşti! Trump’ın ticaret savaşlarını tırmandırması ve öngörülemez gümrük tarifeleriyle yatırımcı güvenini zedelemeye başlaması ile bankalar, müşterilerinin likidite taleplerini karşılamak adına tahvil satışına yöneldiklerini anlıyoruz. Halbûki Trump, fabrikaların yeniden çalışması ve üretimin ABD’ye kayması için ucuz dolar ve düşük faiz talep ediyordu! Tahvil piyasasında gözlenen bu türden sert dalgalanmaları yalnızca faizlerle değil, güven erozyonu ile alakalı olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Güvenli liman kavramı keskin bir şekilde değişirken, normalde bu gibi durumlarda sığınılan yegâne liman olan Amerikan tahvilleri, FED’den beklenen faiz indirim ihtimâline rağmen son derece sert satışlara boyun eğdiğinin altını çizmemiz gerekiyor.

ABD ekonomisi ve ABD Doları güvenilmez bir noktaya doğru sürüklenmeye başlayınca ve geçe hafta ABD’de açıklanan zayıf enflasyon verisi de üzerine tuz biber olunca, yatırımcıların dolar ve ABD tahvillerinden arkasına bakmadan uzaklaşması ile güvenli liman altın son beş yılın en iyi haftasını geçirerek 3,245 dolar seviyesine yükselmek suretiyle tüm zamanların zirvesini test etti. Altın gümüş rasyosuna bakılırsa, gümüş pandemi döneminden bu yana altın karşısında en değersiz hâle gelirken, direnişin parası bitcoin ise bir sonraki paragrafta okuyacağınız teknoloji hisselerinin yardımı ile yeniden 85bin dolar seviyesine yükseldi.

Apple, üretimini Çin’den ABD’ye kaydırmanın kısa vadede mümkün olmadığını, bunun milyarlarca dolara mal olacağını ve yıllar süreceğini belirtmesi ardından hafta sonu, ABD, Çin’den gelen telefon, bilgisayar ve bazı teknoloji ürünlerine uyguladığı ek vergileri geçici olarak kaldıracağını açıkladı. Koskoca ABD, dünyanın bütün dengesini son haftalarda topyekûn bozarken, Mahfi Hocanın da dediği gibi, (Trump) konuyu hiç çalışmadan yola çıkmış ve demek ki etrafına da kendisi gibi cahil cühelayı toplamış ki hiç uyaran olmamış! Neyse, hafta sonu bir kez daha değişen tarife haberleri ardından Apple ve Dell gibi büyük teknoloji şirketlerinin hisseleri dün geceyi %4 civarında yükselişle tamamladı. Lâkin, Trump’ın bu hafta içinde yurt dışından gelen çipler için yeni vergiler getireceğini açıklaması, tedarik zincirinde kısa süreli bir rahatlama yaratan muafiyetlerin ardından sektör üzerindeki baskının devam edeceğine işaret ediyor. Yaşanan bu “gelgit”in piyasa için büyük belirsizlik kaynağı olduğunu artık herkes kabul etmiş durumda! Hatta, FED yetkilisi Waller tarife hamlelerini “son on yılların en büyük ekonomik şoklarından biri” olarak nitelendirdi.

Kralı yeterince konuştuğumuzu düşünüyorum, dönelim biraz da Türk mali piyasalarına… Siyasi iklimde geçen ay yaşanan ani değişiklik ardından TL ve TL cinsi varlıkların göreceli olarak zayıf bir performans izlediğini itiraf etmemiz gerekiyor. Avrupa borsalarının dün %3’e yakın yükseliş kaydettiği günde, ya da dünyanın genel hatları ile iyimser bir günü geride bıraktığı dünkü günde, BIST100 endeksi günü sadece %0,45 oranında artışla tamamladı. İki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi %50 seviyesine yükselirken, Hazine’nin dün düzenlediği üç ay vadeli bono ihalesinde bileşik faiz %49,64 oldu.

Bu arada dün TCMB tarafından açıklanan cari işlemler dengesinin Şubat ayında 4,4 milyar dolar açık verdiğini gördük. Yılın ilk iki ayında kaydedilen açık  8,4 milyar dolar ile geçen yılın aynı dönemine göre %50 artış göstererek olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu not etmemiz gerekiyor. TCMB’nin ya da ekonomi yönetiminin kuru tutarak enflasyonu dizginleme stratejisini ivedi bir şekilde gözden geçirerek, ayakları daha yere sağlam basan, üretimi de göz ardı etmeyecek yeni bir ekonomi politikası benimsemesi gerekiyor. Sizlerden ayrı kaldığım son günlerde, Türkiye’de yaptığım temaslarda, işlerin zorlu bir patikada ilerlediğini tecrübe ettim. Şöyle ki, paranın maliyeti yukarıdaki paragraftan da görüleceği üzere artarken, paranın miktarı azalıyor; hatta dönüşüm hızı da (velocity) düşüyor. Enflasyonun bir bacağı talep ise, diğer bacağının da arz eksikliği olduğunu göz ardı etmemiz gerekiyor! Hülâsa, cari işlemler dengesinin de işaret ettiği üzere, TL’deki reel değerlenme yönünde izlenen politikanın dış denge üzerinde olumsuz mânâda etkili olmaya başladığını alıyoruz! USDTRY kuru 38 seviyesinin etrafında dar bantta son üç haftadır olduğu üzere dün de salınmaya devam etti. TL’nin reel mânâda yeniden değerlenmeye başladığını not edelim.

Bu arada, siyasi iklimde yaşanan değişiklik ve Trump politikalarının getirdiği risk off moduna hazırlıksız yakalanan TCMB’nin swap hâriç net yabancı para pozisyonunun son on dört iş gününde (İmamoğlu sonrası) 44 milyar dolardan fazla gerilemesi ardından, 11 Nisan valörlü işlemlerde 2,3 milyar dolar artış göstererek 16,7 milyar dolar seviyesine yükseldiğini görüyoruz (zirve 61 milyar dolar). TCMB’nin net yabancı para pozisyonunda yaşanan iyileşme moral verici bir unsur teşkil etmesi ile CDS risk primi yaklaşık 20 baz puan gerileyerek yeniden 350 baz puan seviyesine geriledi.

Gözler bu noktada hâliyle Perşembe günü sonuçlanacak TCMB’nin olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Anketlerin de işaret ettiği üzere bizler de TCMB’nin politika faizini %42,50 seviyesinde sabit tutacağını düşünüyoruz. Özellikle, TCMB’nin yeniden rezerv biriktirmeye devam etmesi ve manşet rakamın yeniden yükselişe geçmesi durumunda, TCMB’nin üstü örtülü de olsa geçen ay %46 seviyesine yükselttiği koridor stratejisini devam ettireceğini (faiz artırmadan) düşünüyoruz.

ABD borsaları geceyi kazanımlarını koruyamayrak %0,7 yükselişle tamamlarken, risk göstergelerinin de bir miktar gerilediğini not edelim. Korku endeksi VIX Cuma gününe nazaran %18 gerilerken, geçen hafta pandemi dönemine dönen ve 58 dolar seviyesini test eden Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı yeni haftaya bir miktar da olsun yükselerek 64 dolar seviyelerinden başladı. ABD ile İran arasında yapıcı görüşmeler olduğu okuyoruz. Henüz somut bir sonuç alınmasa da görüşmelere hafta sonu Roma’da devam edileceğini not edelim. Öte yanda, Çin Devlet Başkanı Xi, Hanoi’de düzenlenen ve iki komünist ülke arasında onlarca iş birliği anlaşmasının imzalandığı törende, ABD tarifelerinin yol açtığı tedarik zinciri aksaklıkları karşısında Vietnam ile ticaret ve tedarik zincirlerinde işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu. Çin’in küresel anlamda ABD karşıtı bir blok oluşturma çabasına girdiğini gözlemliyoruz.

Yeni gün başlangıcında Asya borsaları, Trump’ın otomobil tarifelerinde muafiyet sinyali vermesiyle hafif de olsa yükseldi. Toyota ve Denso gibi otomotiv hisseleri öne çıkarken, Tokyo, Şangay ve Tayvan borsalarında %1 civarında tepki alımları görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de ise hafif de olsa kırmızı rengin hâkim olduğun not edelim. ABD 10 yıllık tahvil faizi %4,35 seviyesinde sabit kalırken, dolar ise genele yaygın bir şekilde zayıf seyrini sürdürdü. Güvenli limanlar arasında yer alan İsviçre Frangı, dolar karşısında 0,80 seviyesinin diplerine kadar gelerek son on yılın en güçlü seviyesine imza attı. Trump yönetiminin ilaç ve çip ithalatına %10-25 arasında değişebilecek yeni tarifeler getirmeyi planlaması yönünde haber, tarife savaşlarının yayılması riskini artırırken, FED üyeleri ise bu politikanın resesyon riskini artırdığı uyarısında bulundu. FED vadeli faiz kontratlarına göre, yıl sonuna kadar 85 baz puan faiz indirimi fiyatlarken, altın ise rekor seviyeye yakın kalmaya devam etti.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde Bütçe Dengesi, dışarıda ise Euro bölgesi sanayi üretimi, Almanya ZEW eğilim endeksi ve ABD NY FED imalat endeksi takip edilebilir.

TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan değişim

174469060571b3a9330bdbd1072c134649a984e1b2_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ChatGPT

ABD YAPTIRIMLARI ÇİN FİRMALARINI NASIL ETKİLER?

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD yaptırımları, Çinli firmalar üzerinde çok boyutlu etkiler yaratmaktadır. Bu etkiler hem doğrudan ekonomik kayıplara yol açmakta hem de teknoloji transferi, tedarik zinciri güvenliği ve küresel rekabetçilik açısından Çin’in stratejik planlarını sekteye uğratmaktadır.

ABD Yaptırımlarının Çinli Firmalara Etkisi

1. Teknolojiye Erişim Kısıtlaması

ABD, Çin’in teknoloji devlerinin ileri düzey çipler, yazılımlar ve donanımlara erişimini engellemekte. Özellikle şu alanlarda büyük darbe vuruluyor:

  • Yarı iletkenler (çip teknolojisi)

  • Yapay zeka ve kuantum bilişim sistemleri

  • 5G teknolojisi ve ileri seviye telekomünikasyon altyapıları

Etkisi:

  • Ar-Ge gecikmeleri

  • Global ürün rekabetçiliğinde gerileme

  • Alternatif tedarikçiler bulmak zorunda kalma

2. Tedarik Zinciri Kesintileri

ABD, Çinli firmaların kritik Amerikan tedarikçilerle çalışmasını yasaklayarak üretim zincirinde ciddi aksamalara neden oluyor.

Etkisi:

  • Maliyet artışı

  • Üretim kapasitesinde düşüş

  • Ürün teslimatlarındaki gecikmeler

3. Uluslararası İmaj ve Güven Kaybı

ABD’nin yaptırımları, Çinli firmaları küresel ortaklıklar açısından “riskli partner” konumuna getiriyor.

Etkisi:

  • Avrupalı veya Asyalı yatırımcıların ve ortakların çekilmesi

  • Listelenme ve halka arz planlarının sekteye uğraması

4. Finansal Kısıtlamalar

ABD, Çinli firmaların Amerikan finans piyasalarına erişimini ve dolar bazlı işlemlerini zorlaştırıyor.

Etkisi:

  • Çinli firmaların uluslararası fonlama ve borçlanma maliyetleri artıyor

  • Çin’in dış yatırımlarındaki hız kesiliyor

ABD Yaptırımlarından En Fazla Etkilenen Çinli Firmalar

Firma Adı Sektör Yaptırım Nedeni Etki Düzeyi
Huawei Telekom / 5G ABD teknolojisine erişim kısıtlaması 🔴🔴🔴🔴🔴
SMIC Yarı iletken üretimi Çip üretim teknolojilerine erişim 🔴🔴🔴🔴
DJI Drone üretimi Ulusal güvenlik ve gözetleme endişesi 🔴🔴🔴
ZTE Telekom ABD yasağını ihlal gerekçesiyle 🔴🔴🔴🔴
Bytedance Sosyal medya (TikTok) Veri güvenliği ve ulusal güvenlik 🔴🔴🔴
Hikvision Gözetim sistemleri İnsan hakları ihlali iddiaları 🔴🔴🔴
SenseTime Yapay zeka ve yüz tanıma Xinjiang politikaları nedeniyle 🔴🔴🔴

ABD yaptırımları, Çin’in “teknolojide bağımsızlık” hedefini ciddi biçimde zorlaştırıyor. Özellikle Huawei, SMIC, ZTE gibi stratejik firmalar ağır baskı altında. Çin ise bu baskıyı aşmak için:

  • Yerli yarı iletken üretimini artırma,

  • ABD dışı ticaret ortaklarına yönelme (ör. Rusya, Güneydoğu Asya, Afrika),

  • Yuan bazlı ticaret sistemlerini yaygınlaştırma stratejileri izliyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Kaynak: altinpiyasa.com

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.