Connect with us

GÜNDEM

Ormanla yok edilirken, kitabına uyduruldu!

Yayınlanma:

|

Ülkemizde egemen sınıflar ile popülist siyasal iktidarların hukuksal olarak “devlet ormanı” sayılan alanlarda sergiledikleri her türlü yıkıcı oyun yeni boyutlar kazanarak günümüzde de sürüyor. 1956 yılında çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu’nda yapılan değişikliklerle eklemeler, yanı sıra, bu değişikliklerin açtığı yolda yürünmesi için 2012 yılında çıkarılan 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırlan Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun bu yönelimleri açıklıkla ortaya koyuyor: Aşağıdaki iki çizelgede yasada Ocak 2022’ye değin yapılan değişiklik ve eklemelerin sayısı ile içeriği sergilenmiştir:

AKP öncesi dönemde uygulanan ekonomi politikalarının “devlet ormanı” sayılan arazilere yönelimi ağırlıkla popülist yaklaşımların ürünü olmuştur. Bu kapsamda özellikle “orman köylüsü” sayılanların köylü nüfus içindeki sayısal ağırlıkları ile büyük yoksullukları siyasal iktidarları “devlet ormanı” sayılan araziler ile devlet ormancılığı düzenini “arka bahçe” olarak kullanmalarına yol açmıştır. AKP dönemindeyse “devlet ormanı” sayılan arazilerin başta madencilik, turizm, inşaat, enerji vb olmak üzere çeşitli ormancılık dışı amaçlarla kullanılmasına öncelik ve ağırlık verilmiştir. 6831 sayılı Orman Kanunu’nda 2003-2021 döneminde yapılan ve çoğu Anayasanın 169 ile 170. Maddelerine aykırı olan toplam 29 değişikliğin hemen hemen tümü bu doğrultuda olmuştur:

Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken bir gerçeklik 6831 sayılı yasanın 2021 yılı sonu itibariyle bulunan toplam 17 “Ek Maddenin” 11’inin, toplam 12 “Geçici Maddenin” ise 5’inin AKP döneminde getirildiğidir.

AKP öncesi ve döneminde yapılan yasa değişikliklerinin karşılaştırılması aşağıdaki çizelgede sergilenmiştir: 

6831 sayılı Orman Kanunu’nda AKP Öncesi ve Döneminde Yapılan Değişiklikler

Öte yandan, AKP 2012 yılında çıkardığı 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırlan Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’la tüm bu olumsuzlukların üzerine, deyim yerindeyse “tüy dikmiştir.  Anayasanın 170. Maddesine tümüyle aykırılı olan 6292 sayılı yasayla AKP;

  • Bir yandan 6831 sayılı yasanın 2. Maddesinin “B” bendi uyarınca “orman niteliğini yitirmiştir” gerekçesiyle artık hukuksal olarak “orman” sayılmayan arazilerin (2B arazilerinin),
  • Bir yandan aynı yasanın aynı maddesinin “A” bendi uyarınca “orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen” arazilerin,
  • Bir yandan da Hazine’nin mülkiyetindeki tarım arazilerin herkese satılmasını olanaklı kılmıştır.

Öyle ki, AKP 2003 yılında bu amaçla Anayasayı değiştirmeye bile kalkışmıştı. Ancak, kamuoyunun yoğun tepkisi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in de anayasa değişikliğine onay vermemesi üzerine AKP’nin satarak 25 milyar dolarlık gelir sağlama düşü, deyim yerindeyse kursağında kalmıştır. Bu nedenle yasayı altı yıl içinde tam on kez değiştirmiştir. Yasanın anayasaya aykırılığını pekiştiren bu değişikliklerle toplam yaklaşık 6-7 milyon dönüm kamu arazisinin rastgele satılmasına çalışılmaktadır.

AKP’nin şimdi doksana yakın milletvekilinin imzasıyla 25 Mart 2022 günü TBMM’ye gönderilen “Hazineye Ait Taşınmaz Mallarının Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanım ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”yle yapmaya çabaladığı düzenlemelerin bu bütünsellik içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Başınıza ormanlar kadar taş düşsün!

6831 sayılı yasaya 2018 yılında getirilen Ek Madde 16, AKP’nin “Söz konusu olan ‘devlet ormanı’ sayılan araziler ise gerisi teferruattır” yaklaşımında ne denli gözü kara davranabileceğini ortaya koymuştur. Anayasaya aykırılığın “daniskası” olan Ek Madde 16’ya göre;

“Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar, Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.”

Bu “2B” uygulamasından çok daha vahim bir düzenlemedir: Düzenleme;

  • Anayasanın özellikle 44 ile 169. Maddesine tümüyle aykırıdır: Bilindiği gibi, Anayasanın 169. Maddesinde; “…31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” kuralına yer verilmiştir. Ek Madde 16’daysa hem bir tarihsel sınır yoktur, dolayısıyla ucu açıktır hem de “şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler” koşuluna yer verilmemiştir.
  • Orman ekosistemlerindeki en az ağaçlar kadar önemli bir öğesi olan “taşlık, kayalık, verimsiz” ve çok daha önemlisi “verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan” sayılan yerleri yapılaşmaya açmaktadır,
  • Orman ekosistemlerinin bütünlüğü, yabanıl yaşam dengesini bozmakta, dolayısıyla kendisini yeniden üretebilme olanaklarını kısıtlamaktadır!

Söz konusu yasa teklifiyle 6292 sayı yasaya; “EK MADDE 1- (1) 6831 sayılı Kanunun Ek 16 ncı maddesi hükümlerine göre üzerinde yerleşim yeri bulunduğu gerekçesiyle orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre kadastrosu yapılır. Kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen aktarılarak hak sahipliği belirlenir. Bu taşınmazlar, bu Kanunun 2/B alanlarında kalan taşınmazların satışına ilişkin hükümleri kıyasen uygulanmak suretiyle hak sahiplerine doğrudan ….” satılmasını olanaklı kılan Ek Madde 1 getirilmek istenmektedir. Bu düzenlemenin “2B alanlarında kalan taşınmazlar” gibi –“kıyasen”- satılması Anayasa aykırıdır. Anayasanın 169. Maddesi ile 6831 sayılı yasanın 2. Maddesinin “B” bendi uyarınca yapılan “2B” uygulamasının 6831 sayılı yasanın Ek Madde 16’sıyla yapılan düzenlemenin amaçları ile “kıyasen” de olsa herhangi bir ilişkisi kurulamaz. 

Öte yandan, 6831’deki Ek Madde 16’ya göre “devlet ormanı” sayılan bir arazi üzerinde “…bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri” varsa bu bir suçtur. Bu yerleşim yerini sahiplenen kişi ya da kuruluş ise suçludur; 6831 sayılı yasaya göre “işgal” suçundan cezalandırılması gerekir. Suç işlenerek edinilmiş bir kazanımda “hak sahipliği” olmaz ! 6831 sayılı yasanın Ek Madde 16’sı ile 6292 sayılı yasaya getirilmek isten Ek Madde 1, Anayasanın 169. Maddesindeki “…orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” kuralına da açıkça aykırıdır.

‘Parası olanların düdüğü daha kolay çalabilmesi’ hedefleniyor

6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırlan Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun, başlığı yanıltıcıdır; “orman köylerinin kalkınmalarının desteklenmesi” ile uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur. “2B arazilerinin”, yanı sıra, Hazine’nin mülkiyetindeki arazilerin parası olan herkese satılmasını hedeflemektedir. Ne var ki, siyasal iktidar altı yılda on kez değiştirmesine karşın bu hedefine ulaşamamıştır. Bu nedenle yasada sıkça değişiklik yaparak ya tarihsel sınırı uzatmaya ya da satış koşullarını olası alıcılar için daha da kolaylaştırmaya çabalamaktadır. Yasa teklifiyle 6292 sayılı yasaya getirilmek istenen Geçici Madde 1’le yapılacak satışlarda:

  • Bir yandan başvuru bir yandan da ödeme sürelerinin uzatılması,
  • Ödeme bedellerinin geciktirenlerin yapacakları ödemelerin TÜFE artışları oranında artırılması istenmektedir. 

***

Kısacası, söz konusu 25 Mart 2022 günü TBMM’ye gönderilen “Hazineye Ait Taşınmaz Mallarının Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanım ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi:

Siyasal iktidarın ekonomik yönden de, deyimin tam anlamıyla “denize düşmüş ve yılana sarılma”, 

Bu durumdan kurtulmak için her türlü kamusal varlığı sınırsızca gözden çıkarma,

Anayasanın en kamusalcı kurallarını bile tümüyle rafa kaldırma durumunda olduğunun bir başka somut göstergesidir.

Yüzel Çağlar – sol.org.tr

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.