Connect with us

GÜNDEM

Pegasus ödül verdiği işçiyi ‘performans düşüklüğü’ diyerek işten attı

Pegasus, 40’a yakın çalışanını “performans düşüklüğü” gerekçesiyle işten çıkardı. İşten atılan Barış Turan, 2020’deki uçak kazasına ilk müdahale edenler arasında yer aldığı için ödüllendirilmiş.

Yayınlanma:

|

Türkiye’nin önde gelen havayolu firmalarından Pegasus’ta çalışan 40’a yakın işçi, pandemi döneminde yürürlükte olan işten çıkarma yasağının 1 Temmuz’da son bulmasının ardından işten çıkarıldı. İşten çıkarılan çalışanlara noter aracılığıyla gönderilen yazılarda, gerekçe olarak “performans düşüklüğü” gösterildi.

Pandemi döneminde çalışanların sorunlarının arttığını belirterek Pegasus’ta çoğunluğu elde etmek için çalışmalarına hız veren DİSK’e bağlı Türkiye Devrimci Kara, Hava ve Demiryolu Taşımacılığı İşçileri Sendikası (Nakliyat-İş) üyesi olan, yer hizmetleri çalışanı Barış Turan da işten çıkarılan isimler arasında yer aldı. 

Şubat 2020’de Pegasus’a ait uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaptığı kazanın ardından personel ve yolculara ilk yardım eden ekipte yer aldığı için şirketi tarafından ödüllendirilen Turan, işten çıkarılmasına gerekçe olarak “performans düşüklüğü”nün gösterilmesine tepki gösterdi, “Biz haklarımızı alana kadar gerekiyorsa kendimizi oraya zincirleyeceğiz“ dedi.

Pegasus’ta işten çıkarılan işçiler. (Barış Turan en sağda önde)

‘İŞVERENİN MOBBİNG VE BASKILARI OLMAYA BAŞLADI’

2 Temmuz sabahı erken saatlerde şirketin insan kaynakları biriminden gelen bir telefonla işten çıkarıldığını öğrenen Barış Turan, 8,5 yılı Pegasus’ta olmak üzere toplam 13 yıldır havacılık sektöründe çalışıyordu. Çalışma koşullarına ilişkin olumsuzlukların artması üzerine mayıs ayı itibariyle Nakliyat-İş sendikası bünyesinde anayasal haklarını kullanmaya başladıklarını belirten Turan, çalışma koşullarına ve sendikalaşma sürecine dair şunları anlattı: “Her sene peyderpey maaşlarımız düşürülmeye başlandı. Yeni giren personellerle aramızda ne kıdem farkı ne maaş farkı ne de başka bir özelliğimiz kaldı. İşverenin mobbing ve baskıları da olmaya başladı. Personel eskidikçe onları farklı departmanlarda değerlendirmek yerine aynı departmanlarda daha düşük pozisyonlarda değerlendirerek bizi böyle ayrıştırmış oldular. Tabii biz sağlık sorunları da yaşıyoruz. Senelerdir vardiyalı çalışıyoruz. Ağır yük kaldıran arkadaşlarımız var, meslek hastalıklarına yakalanan arkadaşlarımız var. Hakkımızın işverenin iki dudağının arasında olmaması için sendikal mücadele içerisine girmemiz gerektiğini düşündük ve başladık. Aslında açıktan da sendikal faaliyet de düzenlemedik. Üyeliklerle ilgili zorlama telkinlerde bulunmadık. Kendi kendine gelişen bir sendikal süreçti ve insanlar kendi kendine üye olmaya başladılar.”

‘KÖTÜ SÖYLEMLER KULLANARAK ÖTEKİLEŞTİRMEYE ÇALIŞTILAR’

Nakliyat-İş’in şirket bünyesindeki faaliyetleri arttıkça işverenin isimlerini duymaya başladığını söyleyen Turan, “Bizim burada öncülük yaptığımızı, sendikayı buraya getirmek istediğimizi, bu anayasal hakkımızı kullanmak istediğimizi duyduktan sonra bunu engellemeye yönelik faaliyetlerde bulunmaya başladılar” dedi. 

Nakliyat-İş’in örgütlenmesi sürecinde çalışma saatlerinin değiştirildiğini, çalışanların sağlıkları düşünülmeden sabaha karşı 02.00 – öğlen 03.00 vardiyası getirildiğini ve buna itiraz ettiklerini belirten Barış Turan şöyle devam etti: “İşveren sendikal mücadeleyi duyduktan sonra peyderpey isim listesi üzerinden çalışmaya başladı. ‘Bunlar kim, bunları bulacaksınız’ şeklinde amirler üzerinde baskı oluşturup bizim isimlerimizi öğrenmeye başladılar. Bana değil ama diğer arkadaşlarıma gelip ‘Neden sendikaya üye oldun’ diye sorduklarını duydum.  ‘Sendika anayasal bir hak ama bu sendika komünist bir sendika, devrimci bir sendika, bunlar şöyle böyle’ gibi kötü söylemler kullanarak ötekileştirilmeye çalıştılar. Bir yandan da biz durumun ılıman gittiğini düşünüyorduk. Yöneticiler ılıman davranıp güler yüzlü sırtımızı sıvazlayarak güzel söylemlerle yaklaşmaya başladılar. Akabinde hiç ortada yokken, hiç konuşulmuyorken, şirketin mali krizde olduğunu bize söylerlerken yüzde 15 bir zam geldi. Bunların sendikal faaliyetlerden dolayı olduğunu çalışanlar süreç içerisinde görmüş oldu.”

‘PİSTTEN ÇIKAN UÇAKTAN PERSONEL VE YOLCULARI ÇIKARDIĞIM İÇİN ONUR BELGESİ ALDIM’

Pegasus’un insan kaynakları birimi tarafından 2 Temmuz’da yapılan telefon aramasında hiçbir gerekçe belirtilmeden işten çıkarıldığını öğrenen Turan, noter aracılığıyla kendine ulaşan ihtarnamede işten çıkarılmasına gerekçe olarak ‘Performans düşüklüğü’ ibaresini gördü.

Turan, Pegasus’a ait İzmir-İstanbul seferi yapan Boeing 737 tipi uçağın, 5 Şubat 2020 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı’na inerken pistten çıkmasının ardından yaşanan kazada, uçağa ilk müdahale eden görevliler arasında olduğunu söyledi. Üç kişinin yaşamını yitirdiği, 200’e yakın kişinin yaralandığı kazanın ardından şirketin CEO’sunun imzasıyla onur belgesine değer bulunduğunu belirten Turan şunları kaydetti:

“Düşen uçağın kabin personelini ve yolcuları çıkardım diye onur belgesi, takdir belgesi aldım. Daha önce de almış olduğumuz teşekkür ya da takdir belgeleri var. Orada açıkça ‘sizi sendikal faaliyetlerinizden dolayı çıkardık’ diye tabii ki yazamazlar. Bunu yapsalar anayasal suç işlemiş olurlardı. Farklı gerekçelerle, tırnak içerisinde ‘performans düşüklüğü’ gerekçesiyle iş akdimizi fesih etmiş oldular. Çıkarılan kırka yakın arkadaşımızın çoğunluğu sendikalı. Arada sendikasız olanlar da var. Daha belirleyemediğimiz kişiler de var. Bunu da ‘sadece sendikalıları çıkarmadık’ demek için yaptıklarını düşünüyoruz. Bizim bugüne kadar hiçbir savunmamız dahi alınmadı. Çalışma hayatım boyunca hiçbir kınama cezam bile yok. Savunmamızı bile almamalarına rağmen işten çıkarılmış olduk. 

‘GEREKİRSE KENDİMİZİ ORAYA ZİNCİRLEYECEĞİZ’

Şirket yetkililerinden işten çıkarılma sürecine ilişkin randevu taleplerimize olumlu yanıt alamadık. İşyeri önünde eylem yapmaya başladık. Haklarımızı alana kadar gerekiyorsa kendimizi oraya zincirleyeceğiz. Hiçbir şekilde vazgeçeceğimizi düşünmesinler.

Bizim bu sendika sürecinde kurduğumuz bir Instagram hesabı var. İşten çıkarmalarının ardından birçok personel bu hesabı takipten çıkmış. Aslında açıktan takip etmiyorlar. Ama storyleri izliyorlar. İnsanların işten çıkarıldığımız için çekinceleri var. İşten çıkarma yasağı da bittiği için insanlar işsizlik korkusuyla çekimser kalıyorlar. Ama bizim üye sayılarımız gün ve gün artıyor. Şu an sendikadan istifa edenleri belirleyemiyoruz çünkü 30 güne kadar aktif gözüküyor. Çekimserlik var mı var. İşveren korku imparatorluğu yaratmış oldu.  Bizim bu süreci yönettiğimizi düşünerek, bizim başımızı keserek içerideki kırılımın yaşanmasını sağladı.

‘İŞVEREN SÜRECİ KENDİ LEHİNE ÇEVİRMEK İÇİN GİRİŞİMLERDE BULUNDU’

Aralarında kabin memuru, pilotlar ve yer hizmetleri çalışanlarının da bulunduğu 6 binin üzerinde kişinin çalıştığı Pegasus’ta, yüzde 40 oranında üyeye ulaşıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki başvurusunda bulunmayı amaçlayan Nakliyat-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu da işten çıkarmalara tepki gösterdi. 

Geride kalan iki ayda önemli üye sayısına ulaştıklarını belirten Küçükosmanoğlu, “İşveren sendikal faaliyet başlamasıyla beraber kendince farklı yöntemlerle süreci lehine çevirmek için girişimlerde bulundu. 400-500 işçinin pandemi gerekçe gösterilerek işten çıkarılacağı söylendi. Bir taraftan onu gündemde tuttu bir taraftan zam yapılması gündemde yokken yüzde 15 zam yaptı” dedi ve şunları kaydetti:

“Geçen süre içerisinde tüm çalışanlarda Pegasus’un eski Pegusus olmadığı, çalışma koşullarının olumsuzlaştığı düşüncesi var. Zam yaptıktan sonra 1 Temmuz’dan sonra işten çıkarma yasağı kalkınca 40 kişiyi işten çıkardılar. Bunların tamamı sendika üyesi değil. Sendika üyesi olmayanlardan birkaç yabancı uyruklu pilot bize mail gönderdi. Onlara da istifa baskısı yapmışlar. İstifa etmeyince telefonla işten çıkarmışlar. ‘Hukuki yardımda bulunur musunuz?’ dediler.”

‘MÜCADELEMİZ KAZANANA KADAR DEVAM EDECEK’

“Zamanında ödül verdikleri işçileri performans düşüklüğünden dolayı işten çıkardılar” ifadelerini kullanan Küçükosmanoğlu, şirketin CEO’suyla yaptığı görüşmede, “Anayasal haklara saygılıyız” dediğini fakat sürecin böyle işlemediğini belirterek, “Madem o kadar saygılısınız koyalım bir sandık işçiler sendikayı tercih ediyor mu etmiyor mu görelim. Ancak dert o değil” dedi.https://4419caab3b637f6efce34697cdcafdfe.safeframe.googlesyndication.com/safeframe/1-0-38/html/container.html

Pegasus’ta yaşanan işten çıkarmaların ardından çok az sayıda da olsa sendikaya üye olan çalışanların istifa ettiğini, daha fazla çalışanın ise üye olduğunu belirten Küçükosmanoğlu mücadelelerinin devam edeceğini belirterek şunları söyledi: 

“Mücadele edince bu durum aşılıyor. Bu zamana kadar olmayan şeyler oldu ve biz o işyeri içerisinde ve önünde basın açıklamaları yaptık. Çalışanlar korkuyu üzerlerinden atıyorlar ve mücadelemiz önümüzdeki günlerde devam edecek. Atılanların işe geri alınmasına yönelik mücadelemiz de örgütlenme mücadelemiz de sürecek. Üye sayımız giderek artıyor. Pegasus’ta mücadelemiz kazanana kadar devam edecek.”

Duvar

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.