Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Piyasalar : Bitcoin, Altın, Borsa

Yayınlanma:

|

  • Küresel mali piyasalar, geride bıraktığımız haftanın ikinci yarısından itibaren Easter – Paskalya tatili nedeniyle sakin bir seyir izledi. Özellikle de, Cuma günü piyasaların büyük bir bölümü kapalı konumda olması nedeniyle, fiyat boyları da epeyce kısaldı.  
  • Hatırlanacağı üzere, piyasaların faiz indirim beklentisine, Cuma sabahı cevap vermeyen Çin Merkez Bankası, bu yıl ilk kez bankaların rezerv olarak tutmaları gereken nakit miktarını azaltacağını ve ekonomik büyümedeki keskin yavaşlamayı yumuşatmak için yaklaşık 530 milyar yuan (83 milyar $) uzun vadeli likidite bırakacağını söyledi. 25 Nisan’dan itibaren tüm bankalar için zorunlu karşılık oranını (RRR) 25 baz puan düşüreceğini söylemesine rağmen, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar, Ukrayna krizi, artan küresel riskler, yaygın COVID-19 karantinaları, zayıf emlak piyasasının gölgesinde arzuladığı büyüme ivmesini yakalamakta yeterli olmayacağını düşünüyoruz.  
  • Ukrayna’da savaş tüm acımasızlığı ile sürerken, ekonomik cephede de iyice köşeye sıkışan Rusya, sattığı ürünler karşısında Ruble talep etmesi ile USDRUB paritesi haftayı 78 seviyesinin diplerinde ve savaş öncesi seviyelerde tamamladı. Müzakere masasının varlığı ile haftalar önce tarafların yakınlaşmasını umut edilirken, gelinen noktada savaşın daha da şiddetlenmesi olası görünüyor. Bu minvalde, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi, İsveç ve Findlandia’nın güvenlik stratejilerini değiştirmesine neden oldu. Rusya ile 1,300 km sınırı paylaşan Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya katılma olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor. Moskova ise bu adımın “ciddi askeri ve siyasi sonuçları” olacağını konusunda uyarıyor.  
  • Savaşın hiddetlenmesi yönünde artan endişeler bir tarafta, silahlı bir grubun haftasonu Libya petrol sahasına girerek, çalışanların üretime devam etmesini engellediği okuyoruz. Libya, ham petrol üretiminin durdurulmasından dolayı yeni bir duyuruya kadar mücbir sebep ilan edildiğini açıkladı.Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının yeniden yükselişe geçerek haftayı 113 doların kıyısında karşılıyor. Yön yeniden yukarıya dönmüş gibi görünüyor. 
  • Net enerji ithalatçısı konumunda olan Türkiye’ye, enerji fiyatlarının yükselişi, hem cari açık hem de enflasyon kanadından fayda sağlamadığını bir kez daha not etmiş olalım. USDTRY kurunda kademeli dinlenme bölgesi, sırası ile 14,85 ve 14,74 sonrasında şimdi de 14,63 seviyelerinde devam ediyor. Borsa İstanbul cephesinde ise ana endeks haftayı (enflasyonist ortamda) tüm zamanların en yüksek seviyesinde tamamladı. Endekse dolar bazında baktığımızda ise, uzun bir süredir teknik bir bakış açısıyla dile getirdiğimiz 170 dolar direncinin kıyısında haftayı tamamlarken, bu hafta yükseliş isteğinde tamam mı devamı mı sorunun da cevabın almış olacağız (bakınız grafik). 
  • Türkiye cephesinde Cuma günü ön plana çıkan önemli bazı başlıkların üzerinden geçmekte fayda görüyoruz. Döviz kazandıran sektörlere yönelik 150 milyar TL büyüklüğünde (50 milyar turizm, 100 milyar ihracat) %9 faiz seviyesine kadar inebilen kredi paketi açıklanırken, paketin finansman kaynağının TCMB olacağının altı çizildi. Enflasyonun %70 seviyelerinde doğru dolu dizgin ilerlediği bir ortamda, parasal gevşeme adımı, enflasyonla ne boyutta mücadele edildiği sorusunun da yeniden sorulamasına neden oluyor. İkinci önemli başlık ise, ihracat gelirlerinin %40’nın TCMB’ye satılması (öncesi %25) kesinleşti. Bununla ilgili görüşümüzü Perşembe günü belirtmiştik: İhracat yapabilmek adına ara mal ithalatı yapmak zorunda olan ihracatçı, TCMB’ye sattığı dövizi dönüp piyasadan alarak, makastan (sattı ve aldı) zarar yazacak olup, TCMB rezervlerine de fayda sağlamayacaktır. 
  • Dünyanın dört bir yanında merkez bankaları, enflasyonla savaş kapsamında daha sıkı bir para politikasına doğru ilerlerken, FED’in de elini daha hızlı tutacağı beklentisi, tahvil getirilerini ve doları desteklerken, hisse senetleri satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Bu sabah ABD Dolarının piyasa kuru olan DXY 100,6 seviyesinden haftayı kucaklarken, ABD Dolarının piyasa faizi olan 10 yıllıklar ise %2,86 seviyesine yükselerek Aralık 2018’den bu yana en yüksek seviyeye geldi.  
  • DXY için teknik manada 101 seviyesini; 10 yıllıklar için ise %3,25 seviyesi radar menzilinde görünüyor. DXY sepeti içerisinde ağırlıklı olarak yer alan para birimi olan EURUSD paritesi, teknik mânâda oldukça önem atfettiğimiz 1,08 seviyesinin kıyısında işlem görmeye devam ediyor. Olası bir aşağı kırılımda, EUR açısında sert bir düşüş ihtimali göz ardı edilmemelidir (bakınız grafik). 
  • ABD reel faizleri ile ters korelasyona sahip faiz getirisi olmayan altın, geride bıraktığımız haftayı teknik mânâda önem atfettiğimiz 1,965 dolar seviyesi üzerinde kapanış yaparak yeni haftayı 1,985 dolar seviyesinden karşıladı. Altın, 1,965 dolar üzerinde her kapanış yaptığında (bugüne kadar iki kez oldu) soluğu direkt olarak 2,070 dolar seviyesinde aldığını görüyoruz (bakınız grafik). 
  • Çin ilk çeyrek büyümesi beklentileri aşarak %4,8 olsa da, Mart ayında devreye giren izolasyonların gölgesinde ileriye dönük sinyaller pek de olumlu değil. ABD tahvil faizlerinin yükselmeye devam etmesi de, bu sabah borsaların haftayı keyifsiz bir şekilde karşılamasına neden olmuş. Asya cephesinde gösterge endeks Tokyo borsası %1,85 düşüşle başı çekerken, Şangay %1 ekside işlem görüyor. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de düşüş eğilimli bir seyir görülüyor. 
  • Mali piyasaların gündeminde bu hafta önemli bir veri görünmüyor. IMF-Dünya Bankası bahar toplantıları takip edilebilir. Haftasonu Fransa’da seçimler EUR açısından önem arz ediyor. ABD’de ise bilançolar açıklanmaya devam edecek.

>Borsa İstanbul 100 endeksi ($)

Borsa cephesinde dolar bazında uzun bir süredir teknik bir bakış açısıyla dile getirdiğimiz 170 dolar direncinin kıyısındayız. Yükseliş isteği tamam mı devamı mı sorunun da cevabın bu hafta alacağız.

16502551997e44e3feeec4fa1e7738fa85fce65cd4_1_1200.jpg

>Altın kritik 1,965 dolar seviyesinin üzerinde

Altının ons fiyatı, geride bıraktığımız haftayı teknik mânâda önem atfettiğimiz 1,965 dolar seviyesi üzerinde kapanış yaparak yeni haftayı 1,985 dolar seviyesinden karşıladı. Altın, 1,965 dolar üzerinde her kapanış yaptığında (bugüne kadar iki kez oldu bakınız renk sarı) soluğu direkt olarak 2,072 dolar seviyesinde aldığını görüyoruz (bakınız grafik).

16502551993314b482e09eb3f257fb0a4761a11546_2_1200.jpg

>Bitcoin’de 10 haftalık döngüler

Bitcoin, 64,900 dolar seviyesini test ettiği Nisan 2021’den sonra 10 haftada 36,000 dolar ya da %55 düşüş kaydederek 28,800 dolar ile dibi görmüş, akabinde ise tüm zamanların zirvesine yükselmişti. Kasım 2021’de test edilen 69,000 dolar zirvesi ardından yine 36,000 dolar gerileyen Bitcoin, Ocak ayının son günlerinde, yani 10 hafta sonra, 32,950 dolar ile dibi görmesi ardından yeninde yukarı yönlü hareketlendiğini görüyoruz. Dip ile yeni zirve arasında geçen sürenin 20 hafta olduğu ve 40,000 dolar olarak gerçekleştiği düşünülürse ve elbette tarih tekerrürden ibaretse, Haziran ortası gibi Bitcoin’nin yeniden 73bin dolar ile yeni bir zirveye gidebilme ihtimali altını peşinen çizerek ‘teknik olarak’ mümkün görünüyor.

1650255200fbbccc05371d6391fc313dc3a45181d6_3_1200.jpg

>EURUSD & DXY

EUR’da teknik mânâda 1,08 seviyesine dikkat etmek gerekiyor. Haftalık olarak 1,08 seviyesinin altında bir kapanış, aşağıda 1,06 seviyelerinin diplerine doğru ilk etapta bir hareketin pimini çekebilir. Haftalık kapanışa dikkat etmek gerekiyor. Hafta içinde hatalı kırılımlar aldatıcı olabilir!

1650255200aacd1cba419bd7fa0f01cd58a5118450_4_1200.jpg

>Mart ayı konut satış istatistikleri

TÜİK konut satış istatistiklerini yayımladı. Buna göre Mart ayında 134,170 adet konut satılırken, Mart ayı özelinde rekor da kırılmış oldu. Takdir edersiniz ki, yüksek enflasyonist dönemlerde, Türk insanı, parayı arsa ve konut gibi taşınmazlara yönlendirme konusunda oldukça tecrübelidir. Detaylara baktığımızda ise, yabancılara satış 5,567 adet ile Mart özelinde rekor kırdı. Mart ayında İran vatandaşları Türkiye’den 784 konut satın aldı. İran vatandaşlarını sırasıyla 741 konut ile Irak, 547 konut ile Rusya Federasyonu vatandaşları izledi.

Geride bıraktığımız hafta Salı günü yayınladığımız bültenimizde, inşaat maliyet endeksinin 2022 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı aynı göre %90,3 arttığını kaleme almış ve konut almak için doğru zaman diliminde olmadığımız savunmuştuk. Konut fiyatları enflasyona karşı korunma arayışının ve keskin maliyet artışının gölgesinde yükseliyor. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, TCMB yeni konut fiyat endeksi reel olarak son 11 yılın zirvesine yakın seyrediyor. Almak mı yoksa satmak mı daha mantıklı?

1650255200e4b82f7e6e9885b86f13b58e770a196e_5_1200.jpg

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ortadoğu’daki çatışmalar güvenli limanlara sığınma isteğini artırdı

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Biz bayram tatilindeyken, küresel arenanın karışmasına, bunun da mali piyasalara sirayet etmesine neredeyse alıştığımızı söyleyebilirim. Bugün bültenimizde, uzun tatil döneminde yaşanan önemli jeopolitik ve makroekonomik gelişmeleri basit bir şekilde kaleme alarak, bundan sonrasını anlamaya çalışacağız. Hatırlanacağı üzere, İran’ın, Suriye’nin başkenti Şam’daki Büyükelçilik yerleşkesine 1 Nisan günü İsrail tarafından düzenlenen hava saldırısı ve yine İsrail’in Filistin ve Hamas’a yönelik artan saldırıları geopolitik riskleri artırmış, Amerikan Wall Street Journal gazetesi, geçen haftanın son günlerinde, İran’ın kısa bir süre içinde İsrail’e karşılık vereceği iddiasında bulunmuştu.
  • Küresel mali piyasalar ise, haftanın son iş günü, özellikle de İran ile İsrail arasında var olan tansiyonun daha da artacağı ve bölgeye de yayılacağı endişesi ile oldukça sert bir fiyatlama eğilimi sergiledi. Bu bağlamda, belirsizliğin yükseldiği dönemlerin bir numaralı yatırım aracı olan altın, ABD’de risksiz faiz oranı olarak görülen 10 yıllık tahvil faizlerinin katılık gösteren sıcak enflasyon verisi ardından %4,50 seviyesine yükselerek son 5 ayın en yüksek seviyesine gelmesine rağmen, fonlama maliyetini göz ardı ederek, güvenli liman edası ile 2,430 dolar seviyesine kadar yükseldi. Son dönemlerde ön plana çıkardığımız ve uzun pozisyona sahip olduğumuz bir diğer kıymetli maden gümüş ise 29,80 dolar seviyesine kadar yükselerek son üç yılın zirvesini test etti.
  • Ortadoğu’da var olan tedirginliğin arz kesintisine neden olacağı beklentisi ile kuzey denizi petrolü olan Brent, haftayı 90 dolar seviyesinin üzerinde kapatarak son 6 ayın zirvesine yükselirken, bir başka güvenli liman olan doların ise (DXY) riskten kaçınma eğilimine paralel talep görmesi ile 5 ayın zirvesine yükselidiğini not edelim. DXY’nin yükselişi, EURUSD paritesini 1,06 seviyesinin diplerine kadar iterken, hafta sonu açık olan veya işlem gören tek enstrüman olan Bitcoin ise oldukça sert bir satış dalgasına maruz kalarak ilk etapta 61bin dolar seviyesine kadar gevşedikten sonra 65 dolar seviyelerine toparladı.
  • Elbette, doların güçlenmesini sadece güvenli liman etkisine bağlarsak biraz da haksızlık etmiş oluruz keza madalyonun diğer tarafında ise güçlü Amerikan verilerinin de payının olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Şöyle ki, bizler bayram tatilindeyken, ABD’de açıklanan TÜFE enflasyonu tahminlerin üzerinde sonuçlanarak, faiz indirim beklentilerinin de biraz daha gerilemesine neden oldu. ABD tahvil faizlerinin 5 ayın zirvesine çıktığı Cuma günü, Amerikan hisse senedi endeksleri %1,5’a varan oranda sert satışlara sahne oldu. ABD vadeli faiz kontratları ise yılın geriye kalan kısmına yönelik faiz indirim beklentilerini 45 baz puana çekerken (2 x 25baz puan) sene başı bu beklentinin neredeyse 6-7 kez faiz indirimi şeklinde olduğunu hatırlatalım.
  • Madem ki bizim tatilde olduğumuz dönemi çok da uzatmadan kaleme alabildik, gelin bir de bundan sonrasına bakarak biraz da fiyatlama davranışının ne yöne evrileceğini anlamaya / yorumlamaya çalışalım. Önden fiyatlama yapan piyasaların (beklentiyi satın al gerçekleşmeyi sat) doğru bir fiyatlama içerisine girdiler mi onu da anlamaya çalışalım. Ortadoğu’da savaş tamtamları yükselse de hatta 3. Dünya savaşının fitili ateşlendi dense de, önden bilgi verilerek yapılan hatta İran’dan İsrail’e atılan çok sayıda füzenin saatlerce yol katederek hava savunma sistemi çok güçlü olan bir ülkeye hedeflerine varamadan düşürülmesi, sadece ve sadece İran’ın Suriye’deki diplomatik yerleşkesine yapılan saldırının karşı misilleme adımı ya da İran iç siyasetine yönelik bir hamle olarak okuduğumuzun altını çizmek isteriz. İranlı yetkililerin saldırıyı çok az hasara yol açmasına rağmen başarılı olarak nitelendirmesi, amacın zarar vermekten çok caydırıcılık mesajı vermek olduğunu da gösteriyor. Dahası, ABD Başkanı Biden’ın tansiyonu artırmayan açıklamalarını da göz ardı etmemek gerekiyor.
  • Konuyu, mali piyasalar gözlüğümüz ile ele almak gerekirse, hafta sonu riski almak istemeyen ve Ortadoğu’da yayılabilecek bir savaş riskini de fiyat davranışına abartılı bir şekilde yansıtan piyasaların yeni haftda taşlar yerine oturdukça daha sağduyulu bir tepki vereceğini düşünüyoruz. Gümüş cephesinde 30 doların eteğine kadar gelerek kısa vadeli hedef seviyemize ulaşırken, altın tarafında 2,500-2,550 dolar olan hedefimize henüz ulaşamasak da, kâr satışı için gelinen seviyelerin elverişli olduğunu düşünüyoruz. Bunu söylerken, küresel manzaranın rahatsız edici olduğunu, Ukrayna ve Filistin tarafında devamlılık arz eden savaşların şiddeti körüklediğini, jeopolitik gelişmelerin -nasıl olsa bir şey olmaz- şeklinde okunmaması gerektiğinin de altını çizmek isteriz. İlaveten, ABD’de enflasyonist baskıların kalıcı bir hâl alması da güvenli limanlara olan talebi güçlü tutmaya devam edeceğini düşünüyoruz.
  • Türk mali piyasalarının ise yerel seçimler ardından çehresinin hızla olumlu anlamda değişmeye devam ettiğini not etmemiz gerekiyor. Her ne kadar seçim sonrası birkaç gün bocalama hatta kafa karışıklığı yaşansa da, TCMB’nin net yabancı para pozisyonunun son 5 iş günü içerisinde 10,4 milyar dolar artış göstererek iyileştiğini peşinen not edelim. Enflasyon sorununu çözmenin kaçınılmaz olduğunu ve bu bağlamda atılan doğru adımların yabancı kurumlar tarafından göz ardı edilmeyerek not artırımı ile taçlandırılmaya devam edileceğini de düşünmeye devam ettiğimizin altını çizelim. Borsa İstanbul ana endeksi bankacılık hisseleri önderliğinde 10bin psikolojik endeks seviyesine gelerek rekor kırarken, 11-12 bin endeks seviyesindeki hedefimize de doğru da yol almaya devam ediyor. USDTRY kuru uzun bayram tatili öncesi ortaya çıkan TL ihtiyacı ile son günlerde yerinde sayarken, enflasyon ve faiz hadlerine paralel bebek adımları ile bundan sonraki süreçte kuzeye ilerlemeye devam etmesini bekliyoruz. Tahvil faizleri yavaş yavaş alımların eşliğinde yönünü aşağıya çevirirken, CDS risk primi ise 300 baz puan seviyesinde denge kazandı.
  • ABD’de büyük bir katılık gösteren enflasyon verileri ardından faiz indirim beklentilerinin iyice törpülendiği; FED cephesinde ise yetkililerini açıklamalarını şahinleşmeye başladığı bir ortamda, bugün ABD’de açıklanacak Mart ayı perakende satışlar verisi, Salı günü Başkanı Powell’ın konuşması, Perşembe günü ise mevcut konut satışlarını takip edeceğiz. ABD’de Kasım ayında düzenlenecek seçimler öncesinde ya da çok da sıkı para politikasının getirdiği diğer yükleri de göz ardı etmeyerek FED’in bu yıl bir noktada faiz indirmeye başlayacağını düşünmeye devam ediyoruz.
  • Yeni haftanın ilk işlem gününde, Asya borsalarında hâkim renk kırmızı. MSCI’nın Japonya dışındaki Asya-Pasifik hisselerini kapsayan en geniş endeksi %0,7 geriledi. Dolar, YEN karşısında 34 yılın en yüksek seviyesine ulaştı! Sabah ilk işlemlerde altın 2,360, gümüş 28,20, petrol 90,20, bitcoin ise 65,300 dolar seviyelerinde işlem görüyor. USDTRY kuru 32,40 seviyelerine toparladığını da not edelim.
  • Jeopolitik risklerin gündemi meşgul etmeye devam edeceğini düşünüyoruz. İran’ın İsrail’e yönelik nitelik ve nicelik olarak saldırısının etkisiz kalması hatta ABD, İsrail’in İran’a karşı herhangi bir misilleme eyleminde yer almayacağını söylemesi ile riskler bir nebze de olsun hafiflemişti. Ancak, İsrail’in bu saldırıya karşılık verebileceği iddiaları riskleri yeniden yükseltme eğilimi barındırdığını da göz ardı etmeyelim. Jeopolitik risklerin yüksek seyretmesi, küresel anlamda doların ve kıymetli metallerin güçlü kalmasına, riski varlıkları ise (hisse senetleri) değer kaybına neden olacağına düşünmeye devam ediyoruz. Nedense, bu eğilimin de kalıcı ve uzun boylu olmayacağı düşünüyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Bretton Woods ikizleri (IMF ve Dünya Bankası) ve Türkiye

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar

Yayınlanma:

|

Dünya üzerinde birbirini bazen tamamlayan bazen dışlayan iki farklı yapı olduğu hiç kimsenin gözünden kaçmıyor. Bir yanda rezerv paraya sahip ve elinde büyük fonlar bulunduran bir yapı, diğer yanda ise kalkınmasını kendi olanakları ile finanse edemeyen ve dış finansmana ihtiyaç duyan bir yapı.

Bu iki yapı coğrafi olarak birbirinden uzak. Finansal ilişki olarak ise bir “tık”lama kadar yakın. Ancak birbirlerine güvenmedikleri için güvenilir kurumların aracılığına ve garantörlüğüne ihtiyaç duyuluyor. Bu da çoğunlukla IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının iş birliğini, kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini ön planda tutuyor.

Uluslararası finans kuruluşları, kuruluşu ve sermayesine birden fazla ülkenin katıldığı, finansal faaliyetlerinden de birden fazla ülkenin yararlandığı kuruluşlardır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods anlaşmasının imzalanması, IMF ve Dünya Bankası’nın başını çektiği Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Avrupa Yatırım Bankası (EIB), İktisadi İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), İslam Kalkınma Bankası (IDB) gibi uluslararası finansal aktörlerin birbiri ardına kurulması, dış borçlanmaların bu kuruluşlar aracılığıyla yürütülmesine neden oldu.

Uluslararası finans kuruluşlarının gelişmekte olan ülkeler nezdinde en popüler olanları, IMF (Uluslararası Para Fonu) ve Dünya Bankası’dır. Bu iki kuruluş, Bretton Woods İkizleri olarak da bilinir. 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı’nda kabul edilen esaslar üzerine kurulup, 1947’de finansal operasyonlarına başladılar, Türkiye de o tarihte bu iki kuruluşa birden üye oldu.

IMF, ülkeler arasında ticaretin devamını sağlamak ve uluslararası refahın düşmesini önlemek için ödemeler dengesi sorunu yaşayan ülkelerle, en bilinen imkanlarının başında gelen stand-by anlaşmaları imzalar. IMF o ülkenin borcunu ödemesini sağlayacak önlemleri almak kaydıyla, maddi destek sağlar. O nedenle IMF’nin destek sağladığı ülkeye uygulattığı ekonomi politikası önerilerinin arasında; dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, devalüasyona gidilmesi, sıkı maliye ve para politikalarının uygulanması, bazen daha da ileri giderek ücretlerin dondurulması yer alır. İşte IMF’nin stand-by anlaşmaları, bu kararların uygulandığı ülkelerde “acı reçete” olarak hafızalarda yerini korur. 

Türkiye IMF ile ilk kez 1958 moratoryumu ile tanıştı. Günümüze kadar 19 stand-by anlaşması imzaladı. 22 yıldır iktidarda olan AKP yönetimi, seçimle iktidara geldiğinde IMF ile devam eden bir stand-by anlaşması vardı. Ayrıca ilerleyen yıllarda AKP iktidarı IMF ile yeni bir stand-by anlaşması daha yaptı.

Dünya Bankası ise gelişmiş ülkelerin mali olanaklarını gelişmekte olan ülkelere kanalize ederek dünya genelinde yaşam kalitesini artırmak ve yoksulluğu azaltmak için proje ve program kredileri verir. Banka finanse edilecek projeleri, ekonomik, teknik, idari, mali ve işletmecilik açılarından ayrıntılı olarak inceler, kredi verildikten sonra da yürütülen projeyi takip edip, her aşamada rapor ister ve gönderilen uzmanlar aracılığıyla yerinde denetler.

Dünya Bankası aslında bir şemsiye kuruluş, onunla özdeşleşen beş kuruluş var: Bunlar; Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çoktaraflı Yatırımlar Garanti Ajansı (MIGA) ve Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID).

Dünya Bankası Türkiye’nin de dahil olduğu kalkınma çabası içinde olan Mozambik, Pakistan, Burundi, Ürdün, Ukrayna, Etiyopya, Tanzanya, Moritanya, Somali, Cibuti, Zimbabwe ve benzeri gelişmekte olan (azgelişmiş ülke tanımı kullanılmadığı için gelişmekte olan ülke denmekte) ülkelere program ve proje kredisi vermeye devam ediyor.

Dünya Bankası’nın şu anda aktif 2570 projesi var. Bu projeler 152 ülkede uygulanmaya devam ediyor. Devam eden projelerin toplam büyüklüğü ise 342,5 milyar dolar.

Türkiye’de Dünya Bankası grubunun 39 projesi devam ediyor. Bu projeler ile sağlanan toplam kaynak 11,1 milyar dolar. Onaylanan son projeler, yeşil enerji alanında.

Türkiye, Dünya Bankası kaynaklarından uzun yıllardır yararlanıyor. Ekonomiden sağlığa, sosyal güvenlik sisteminden kamu mali yönetimine kadar ekonomik ve sosyal yapımızın dönüştürülmesinde hep iş birliği yapıldı. Örneğin 1980 dönüşümü ve 24 Ocak kararlarının uygulanması için 3 ayrı yapısal uyum kredisini veren Dünya Bankasıdır.

Dünya Bankası kredilerinin son 20 yılda sayısı ve hacmi giderek artmış durumda. Ama hâlâ kalkınamadık.

2010 sonrası Dünya Bankası grubundan IBRD ile yapılan anlaşmaların hangi kamu kurumlarıyla yapıldığı, tutarı gibi bilgilerin yer aldığı bir tablo hazırladım, yazının sonunda yer alıyor, inceleyebilirsiniz.

Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Şimşek, Dünya Bankasından sağlanan 18 milyar dolarlık bir kredi anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu anlaşmalar, 2023 yılının yaz aylarında başvurusu yapılan ve şubat ayı sonundan itibaren sonuçlandırılan projeler. Konuları ise, yeşil ihracat, endüstriyel emisyonların azaltılması, sosyal kapsayıcı yeşil dönüşüm ile ilgili. Türkiye’nin kalkınırken çevresel sosyal etkilere dikkat etmesi gerekecek.

IBRD’den sağlanan kaynağı elde edecek kuruluşlar arasında, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bulunuyor. Bu projelerle hedeflenen; Türkiye’nin seçilmiş illerinde kilit sektörlerden kaynaklanan öncelikle hava kirleticilerinin ve sera gazlarının emisyonlarını azaltmak.

Görüldüğü gibi IBRD kamu kurumlarının projelerine kredi açıyor. Dolayısıyla kamu sektörü borç stokunu artırıcı özelliğe sahip. Dünya Bankası grubunda ayrıca özel sektör projelerine kredi veren bir de IFC bulunuyor.

IFC, Antalya Havalimanının kapasitesinin yeşil dönüşümle artırılması için TAV ile toplam 1,9 milyar Euro’luk bir anlaşma gerçekleştirildi. Şu anda 62,5 milyon Euro’luk kısmı verilmiş durumda. IFC’nin Türkiye’deki KOBİ’lere verdiği destek de var. 4 Nisan günü onaylanan dijitalleşme ile ilgili bir projenin kapsamı bir yazılım için (İkas). IFC’nin aralık 2023’te onayladığı bir proje, Türkiye’de elektrikli araç üretimi ve ihracatının desteklenmesiyle ilgili. Karsan ile yapılan iş birliği kapsamında 35 milyon Euro’luk destek sağlanacak. Ayrıca aynı günlerde depremin hasarının giderilmesi ve sürdürülebilirlik çerçevesinde Sanko holdinge de 350 milyon Euro’luk bir kaynağı IFC onaylamış durumda.

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar.

Gerek yukarıda bahsettiğim Dünya Bankası’nın çalışma prensibinden gerekse aşağıdaki tablodan gördüğünüz gibi, bu krediler ile (Sn. Şimşek’in bahsettiği 18 milyar dolar) sağlanan meblağ piyasaya girerek kurun düşmesine yardımcı olacak özelliğe sahip değil. Ama önemli bir özelliği var; o da brüt dış borç stokunu artırmak.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

İhracatçıdan ‘çift kur’ talebi: Acil 40 liraya ihtiyacımız var

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı “Enflasyonla mücadeleyi elbette anlıyoruz ancak ihracatçının üretimden kopmaması için ‘çift kur’ uygulaması talep ediyoruz” diye konuştu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı ihracatçılar olarak fiyatlama ve rekabetten dolayı ciddi kaygılar taşıdıklarını belirterek; ihracatçıya “çifte kur” uygulaması getirilmesini talep etti.

Taycı ekonomi yönetiminin enflasyona mücadele çabasını anlayıp desteklediklerini de vurguladı.

Reuters’ın haberine göre Taycı, şu anda 32 seviyelerine yakın işlem gören Dolar/TL kuruna karşılık, ihracatçıların Döviz gelirlerinin bozdurulması işleminde kurun en az 40 olarak uygulanmasını istediklerini söyledi.

İHBİR’in 2024 hedefleri ve ihracattaki son durumun değerlendirildiği toplantıda konuşan Taycı, “Tüm ihracatçılar gibi biz gıda ihracatçıları da kurdan dolayı şu anda muzdaribiz. Sebebi de halihazırdaki kur oranının enflasyonun çok gerisinde kalmış olması. Bu şekilde fiyatlama yaptığımız zaman otomatikman döviz bazındaki fiyatlarımıza zam yapıyoruz. Yani 10 dolarlık ürünümüzü 11,5-12 dolara çıkardığımız zaman müşteriye döviz bazında niye zam yaptığımızı anlatamıyoruz” dedi ve ekledi:

Kur konusunda yüzde 2 talep ettik, yüzde 4 dedik, yüzde 10 dedik. Ama şu anda öyle bir noktadayız ki bu işi yüzdelerle bağlayamayacağız. Mümkünse ‘çift kur’ uygulaması yapılsın. İHBİR olarak 160 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Çok uzun yıllar süren mücadelelerle bu pazarlarda raflarda yer bulduk. Kurdan dolayı buralardaki raflardan düşersek tekrar bu raflara dönebilmek için çok daha fazla mücadele vermemiz gerekecek.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.