Finansal piyasalarda son dönemde en sık kullanılan kelime “tapering” oldu. Piyasalar Fed’in yılsonuna kadar “tapering” başlatacağı haberini sindirmeye çalışırken şimdi de Avrupa Merkez Bankası (ECB) aynı adımı atmaya hazırlanıyor. Geçen hafta CNBC’ye açıklama yapan analistler ECB’nin aralıkta bu yönde açıklama yapabileceğini söylediler. Yatırımcıların hesabını tekrar yapması gereken bir duruma doğru gidiyoruz.
– Tapering ne demektir?
“Tapering”in sözlük anlamı kademeli azaltmaktır. Ekonomi ve finanstaki karşılığı ise merkez bankalarının, yaptıkları geniş ölçekli varlık alımlarının hızını kademeli olarak azaltmalarıdır. Tapering denildiğinde akla, genişleyen merkez bankası bilançosunun küçülmesi gelmemeli. Tapering ile kastedilen bilançodaki genişlemenin yavaşlamasıdır. Yani bankanın varlık alımlarına son verip parayı ters işlemlerle geri çekmesi değil, alımların miktarının azaltılmasıdır.
– FED ve ECB pandemide ne yapmışlardı?
COVID-19’un ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerine karşı bir hamle olarak Fed, kısa vadeli faizleri 2020 Mart’ta sıfıra çekerken, banka ve aracı kuruluşlardan büyük miktarlarda varlık almaya başlamıştı. FED bu kapsamda 2020 Temmuz’undan bu yana piyasadan ayda 80 milyar dolarlık hazine tahvili ve 40 milyar dolarlık ipoteğe dayalı menkul kıymet alarak aylık toplam 120 milyar doları piyasalara pompalamaya başladı. Bu işlemler sayesinde piyasalar rahatladı, taze paranın da etkisiyle ekonomi canlandı. Bu arada FED’in bilançosu da kabardı. 2021 ortalarına gelip ekonomi toparlandığında ise bu alımların miktarının azaltılması konuşulmaya başlandı. Aynı şekilde pandemi başladığında ECB de devam eden aylık 20 milyar Euro’luk tahvil alımlarına ek olarak, Mart 2020’de iki yıl sürecek ve toplamda 1.85 trilyon Euro’yu bulacak bir varlık alım programı başlattı.
– Tapering ne zaman başlar?
Tapering ile amaçlanan olağandışı para enjeksiyonlarının ardından yeni balonlar oluşmadan ekonomilerin normale dönmeye başlamasıdır. Bunu yaparken ise krizde sağlanan likiditenin yavaş bir şekilde piyasaları zorlamadan geri çekilmesi amaçlanır. İlk adım için ekonomilerin arzulanan düzeye ulaşma yolunda ilerleme göstermeleri beklenir. Burada hem büyüme hızının hem de istihdam düzeyinin kriz öncesi seviyelere gelmesi bir ölçüt olabilir. Diğer bir faktör ise piyasalara sağlanan likidite nedeniyle enflasyonun yükselerek, rahatsızlık verici bir görünüm arz etmesidir. Bu ölçütlere göre Fed’in “tapering”e başlaması an meselesi.
– Tapering’in ardından ne gelecek?
Merkez bankalarının bilançolarını küçültmeleri ise tapering tamamlandıktan sonra başlatılacak bir durumdur. Bu süreçte merkez bankası aldığı tahvillerin vadesi dolduğunda, yeni tahvil almayarak bilançosunu küçültebilir, piyasadaki likiditeyi bu yolla azaltabilir. Bunun bir örneğini 2017 Ekim ve 2019 Eylül arasındaki dönemde Fed göstermişti.
– Taper tantrum ne demek?
Tapering merkez bankasının gevşetilmiş para politikasını artık sıkmaya başladığının göstergesidir. Muhtemelen “tapering”in ardından belli bir süre sonra faiz artırımları da başlar. Bu tablo tüm küresel piyasalar için rahatsızlık vericidir. Çok yakında başlamasa bile hem varlık alımlarının azalacak hem de faizlerin yükselecek olmasının konuşulması özellikle bizim gibi kırılgan ekonomileri sarsacak şekilde yüksek bir oynaklık yaratır. Bu duruma “taper tantrum” ya da Türkçesiyle “taper asabiyeti” denilir. Bu asabi ortamda küresel borçlanma faizleri artarken, bizim gibi gelişmekte olan ülke paraları değer kaybeder.
– Faizler ne zaman artar?
Enflasyon ABD’de ve Avrupa’da da son dönemlerin en yüksek seviyesinde bulunuyor. Bu durum kağıt üzerinde her iki merkez bankasının da faiz artırmasını gerektirebilir. Ancak Fed başkanı defalarca enflasyondaki artışın geçici olduğunu söyledi. FED gibi orta vadede yüzde 2 düzeyinde bir seviyeyi hedefleyen ECB de enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu düşünüyor. Kısacası faiz artışı için daha çok zaman var. ABD’de 2022 sonuna ve Avrupa’da 2023 son çeyreğine kadar bir faiz artırımı görmeyebiliriz.
– Tapering rafa kalkar mı?
Yeni bir siyah kuğunun ortaya çıkması Fed ve ECB planlarını tamamen değiştirebilir. Bir önceki siyah kuğunun devamı olan Delta varyantı da hem ABD’de hem de Avrupa’da hesapları değiştirebilir, planları erteleyebilir. Delta varyantının ya da yeni bir varyantın hızla yayılması ve can kaybının artması halinde ekonomiler tekrar kapanmaya, uçaklar yere inmeye ve seyahatler sınırlanmaya başlarsa hem Fed hem de ECB tapering adımını geciktirebilirler. Eğer yeni bir şok gelmez ve pandemi tarafında da süreç kontrol dışına çıkmazsa her iki merkez bankası da para politikasındaki anormalliği bir noktada gidermek isteyeceklerdir.
– Tapering Türkiye’yi nasıl etkiler?
Tapering”in Türkiye’ye etkisini görmek için bir önceki örneğe bakmak gerekir. 22 Mayıs 2013 piyasalar ve ekonomiler için kırılma anıdır. Zamanın Fed Başkanı Ben Bernanke, o gün Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmada FED’in tahvil alımlarını azaltabileceğini söylemiş ve FED’in 5 yıldır uyguladığı “ultra gevşek para politikası”ndan çıkış sürecinin ilk adımını atmıştı. Bernanke konuşmaya başladığında 1 dolar 1.8 liraydı. TCMB politika faizi yüzde 4.5 ve enflasyon yüzde 6’ydı. Türkiye’nin ratingi Baa3 ile yatırım kategorisindeydi. Bernanke konuştuktan ve FED geri çekilme planını kademeli olarak uygulamaya koymaya başladıktan sonra bir daha bu düzeyler hiç görülmedi. Dolayısıyla tapering başlarsa Türkiye yeni bir şok yaşayabilir. Çünkü kırılganlıkları fazla; enflasyonu yüksek, parasının itibarı düşük, dolarizasyon güçlü, döviz rezervi düşük, büyüyebilmek için dış kaynak girişine bağımlı.
– Taperinge karşı ne yapmalı?
Yapılacak şey belli; Ekonomileri yapısal olarak bu tür şoklara karşı dayanıklı hale getirmek, enflasyon baskısını hafifletmek, dış finansman bağımlılığını azaltmak, dolarizasyondan kurtulmak, para politikasının itibarını yükseltmek, rezervleri güçlendirmek ve politik kırılganlıkları azaltmak. 2013 yılında Bernanke’nin açıklamasını doğru okuyan ülkeler aldıkları doğru önlemler ve yaptıkları yapısal güçlendirmelerle şoku az hasarla atlattılar. Türkiye ise bu süreçte çok yara aldı.
Dünya – Servet YILDIRIM