Connect with us

EKONOMİ

ŞİMŞEK: Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır

Şimşek’in törende ana vurgusu: “Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” şeklinde oldu

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda devir teslim töreni yapıldı. Görevi devralan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Hükümetimizin temel hedefi; toplumsal refahı arttırmaktır. Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır… Vakit kaybetmeden Orta Vadeli Program çalışmalarımıza başlayacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme için mali disiplinin tesis edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedefimiz olacaktır. Orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesi, her alanda öngörülebilirliğin arttırılması, cari açığı azaltacak yapısal dönüşümün hızlandırılması ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Uygulanacak maliye politikası ve yapısal reformlarla Merkez Bankamıza enflasyonla mücadelede destek olmak temel politikamız olacaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni bakanları dün açıkladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve 17 bakandan 15’i değişti. Kabinenin yeni üyeleri için bugün devir teslim törenleri düzenlendi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanan Mehmet Şimşek, görevini Nureddin Nebati’den bugün yapılan törenle teslim aldı.

NEBATİ: KUTLU BİR EMANET OLARAK GÖRDÜĞÜM BU GÖREVİ, DEĞERLİ MESAİ ARKADAŞLARIMLA BİRLİKTE GECE GÜNDÜZ DEMEDEN ÇALIŞARAK SÜRDÜRDÜM

Nureddin Nebati, devir teslim töreninde şunları söyledi:

“Kutlu bir emanet olarak gördüğüm bu görevi en iyi şekilde yerine getirebilmek için hiçbir zorluk karşısında asla yılmadan ve birbirinden değerli mesai arkadaşlarımla birlikte gece gündüz demeden çalışarak sürdürdüm. Attığımız her bir adım milletimizin ortak menfaatleri doğrultusunda ve bu makamın getirdiği büyük sorumluluk duygusuyla atışmış olan adımlardır. Tam bağımsız, güçlü ve büyük Türkiye inancıyla ilerlerken bizler için en önemlisi milletimizle yan yana verdiğimiz bu mücadeleye bir vazife bilinciyle yaklaşarak ve en ufak bir gaflete düşmeden aralıksız hizmete devam etmektir. AK Parti’nin kuruluşundan bu yana teşkilatlarında aktif bir şekilde çalışmış biri olarak şunu özellikle vurgulamak isterim ki; bizler her daim milletimize hizmet etmeyi, ülkemize eserler kazandırmayı ve en esaslı en temel vazifemiz olarak görmeyi sürdüreceğiz. Aynı şekilde de yolumuza devam edeceğiz. Bu kutlu yolculukta en küçüğünden en büyüğüne kadar üstlendiğimiz her vazife milletimize hizmet sevdamızın kıymetli eşsiz birer durağı olmuştur. Bu anlayışla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde üç dönem milletvekilliği, MKYK üyeliği, genel başkan yardımcılığı, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcılığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi birçok görevi en iyi şekilde ifa etmek için tüm gayreti gösterdim. Yüreği Türkiye yüzyılı sevdasıyla çarpan bir kardeşiniz olarak beni bütün bu makamlarda görev alma onuruna eriştiren böylece milletimize ulaşmak, onları dinlemek, onların hayatına dokunmak, hak ettikleri hizmete ulaşmalarına vesile olmak kıvancını ömrüne sığdırmayı bana nasip eden Rabbime hamdediyorum, şükürler olsun.

Kıymetli kardeşlerim özellikle son beş yılda bir yandan küresel ve bölgesel gelişmeler neticesinde karşı karşıya kaldığımız zorlu sınamaları aşmak bir yandan da yerli ve milli bir üretim ekonomisinin ülkemizde giderek güçlenmesini sağlamak için mesai arkadaşlarım ve milletimizle yan yana esaslı bir mücadele verdik. Bu yolculukta güçlü ve kararlı liderliğiyle her alanda ülkemizin önünü açarak bizleri Türkiye Yüzyılı vizyonumuza adıma adım taşıyan Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm kabine arkadaşlarıma bakanlığımız bünyesinde birlikte mesai yapma imkanı bulduğum Sayın Berat Albayrak ve Lütfü Elvan’a, bakan yardımcılarıma ülkemiz için beraberce ter döktüğümüz, özveriyle çalışan tüm mesai arkadaşlarıma yan yana mücadele verdiğimiz tüm gönül dostlarına ve bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen aziz milletimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca tüm fedakarlıklarıyla bana her daim güç veren eşime ve aileme de huzurlarınızda teşekkürlerimi sunmak isterim. Sayın Bakanımızın yeni dönemde başarılı olacağına inancım tamdır. Türkiye yüzyılı için tam bağımsız, güçlü ve büyük Türkiye davamız için durmak yok yola devam diyerek, sizleri muhabbetle selamlıyorum her birinizi Allaha emanet ediyorum. Rabbim kabineyi, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi bir görevi, yükü tekraren üzerine alarak bu kutlu davada büyük bir gayret sarf edecek olan değerli Bakanıma hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler ve güzel kararlar vermesini nasip olsun diye dua ediyor, teşekkür ediyorum.”

ŞİMŞEK: TÜRKİYE’NİN RASYONEL BİR ZEMİNE DÖNME DIŞINDA BİR SEÇENEĞİ KALMAMIŞTIR

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de şöyle konuştu:

“Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, bakanlığımızın güzide çalışanları, kıymetli basın mensupları, saygıdeğer misafirler, değerli bakanımızdan görevi devralma törenimize katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bayrak ve hizmet yarışında bu değerli emaneti şahsıma tevcih eden Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum. Küresel zorlukların devam ettiği 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen deprem felaketinin yaşandığı son bir buçuk yıllık dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini büyük bir fedakarlık içinde ifa eden Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum. Bu dönemde yatırım, istihdam, Üretim ve ihracatta önemli kazanımlar elde edilmiştir. Bu başarılarda emeği olan değerli Bakanımızı tebrik ediyorum. Hükümetimizin temel hedefi; toplumsal refahı arttırmaktır. Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.

“HER ALANDA ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİN ARTTIRILMASI, CARİ AÇIĞI AZALTACAK YAPISAL DÖNÜŞÜMÜN HIZLANDIRILMASI ÜLKEMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIMAKTADIR”

Kurala dayalı öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır. Küresel zorlukların jeopolitik gerginliklerin arttığı bir konjonktürde kurumsal kalite ve kapasitemizi güçlendirerek, makrofinansal istikrarı önceliklendireceğiz. Vakit kaybetmeden Orta Vadeli Program çalışmalarımıza başlayacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme için mali disiplinin tesis edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedefimiz olacaktır. Orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesi, her alanda öngörülebilirliğin arttırılması, cari açığı azaltacak yapısal dönüşümün hızlandırılması ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Uygulanacak maliye politikası ve yapısal reformlarla Merkez Bankamıza enflasyonla mücadelede destek olmak temel politikamız olacaktır. Bu öncelikler çerçevesinde çalışmalarımızı eşgüdüm içerisinde ilgili bakanlıklar ve kurumlarımızla güçlü bir koordinasyon sağlayarak yürüteceğiz. Bu yoğun dönemde en büyük yardımcım bakanlığımızın değerli kadroları olacaktır.

Hem başbakan yardımcılığı hem de bakanlık yaptığım dönemden biliyorum ki Hazine ve Maliye Bakanlığı güçlü insan kaynağı ve liyakatli kadrolarıyla her zaman ön planda olmuştur. Attığımız her adımı aldığımız her kararın ülkemize duyulan güveni ve istikrarı güçlendirmeye devam etmesi önem arz etmektedir. Bugün Sayın Bakanımızdan devraldığımız bu bayrağı inşallah daha da yukarılara çıkarmak için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde geceli gündüzlü çalışacağız. Pandemi, küresel finansal zorluklar ve depremle birlikte sadece ülkemiz değil tüm dünya zorlu bir imtihandan geçiyor. Sayın Bakanımıza bu yoğun süreçteki çalışmaları, gayretleri nedeniyle tekrar teşekkür ediyorum. Şahsıma zorluklar ve yüksek beklentilerle dolu ağır bir görev verildiğini biliyorum. İnşallah hep birlikte bu süreçten alnımızın akıyla çıkacağız.”

ANKA

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.