Connect with us

GÜNDEM

Skandal bitmiyor: yangını söndüremezsen haberini yasakla

MURAT YETKİN, Yetkin Report sitesinde, ormanları yok eden söndürülemeyen yangınlar ile ilgili yaşananları anlattı. Hükümetin AB’den istediği yangın söndürme uçakları, işe yaramadığı öne sürülerek THK elinde işlevsiz bırakılan uçakların aynısı çıktı. CHP’li 11 büyükşehir belediyesi, THK’nın elindeki uçakların bakımını üstlenip ülkeye geri kazandırılması için hükümetten izin istiyor.

Yayınlanma:

|

Ege ve Akdeniz’de 28 Temmuz’da başlayan orman yangınları neredeyse bir haftadır devam ediyor. Yangınla mücadelede iyi sınav veremeyen hükümetin durumu düzeltmek için attığı her adımla yeni bir skandala neden oluyor. Son skandal Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yeni bir skandal attığı her yeni adımla bir skandala daya yol açıyor. Kurul üyesi İlhan Taşçı, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in televizyon yöneticilerini yangınla ilgili haberler konusunda cezayla tehdit ettiğini söyledi. RTÜK yetkilileri, yazılı belge gönderip geride Anayasal suç kanıtı bırakmamak amacıyla kanalları arayarak bazı haberlerin “infial uyandırdığını” öne sürmüş, “raporlanma” ihtimaliyle ceza gözdağı vermişlerdi. Yani halk, yangınların bit türlü söndürülememesinden değil, bunun haber yapılmasından “infial” duyuyordu RTÜK yönetimine göre. Oysa sahada gerçek başkaydı. Kanalları “her şey kontrol altında” yayını yaptığı için TRT ve NTV muhabiri meslektaşlarımız ne yazık ki yangın bölgelerinde “yalan haber” iddiasıyla saldırıya uğruyorlardı.
Onun hemen öncesinde hükümetin Avrupa Birliğinden talep ettiği yangın söndürme uçaklarının gelişiyle ortaya çıkan skandal vardı. İspanya ve Hırvatistan tarafından gönderilen uçaklar, Orman bakanlığı tarafından ihaleye alınmadığı için çürümeye terk edilen Türk Hava Kurumu uçaklarının aynısıydı. İlaheye alınmama gerekçesi, THK’nın elindeki uçakların 4900 litre, Orman bakanlığının ise ısrarla dışarıdan kiralamak istediği uçakların ihale şartnamesinin 5000 litre olmasıydı. 100 litre fark, beş kova su eder yaklaşık olarak.

Belediyeler “THK’yı biz canlandıralım” diyor

Milli itfaiye uçağı filosu yerine (eş dostun komisyoncu şirketleri aracılığıyla) dışarıdan uçak ve helikopter kiralama lobisi oldum olası devredeydi. Yazarımız Filiz Pehlivan, YetkinReport’ta TUSAŞ tarafından geliştirilen milli yangın söndürme filosu projesinin geçmişte yine Orman Bakanlığı tarafından nasıl baltalandığını, tercihin dışarıdan kiralama yönünde kullanıldığını yazdı.
Son olarak 11 CHP’li büyükşehir belediye başkanı THK’nın elinde bakım bekleyen 11 uçağı canlandırıp yeniden ülkeye kazandırmaya hazır olduklarını duyurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buna izin vermesi büyük bir sürpriz olur.

Bir skandal da bu alanda zaten. Yangının çıktığı kıyı illerinin büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin çoğu CHP-İYİ Parti önderliğinde Millet İttifakı elindeki belediyeler. Bakanların, valilerin muhalif belediyelerle iş birliği yapmadığı izlenimi var. Milas’ın CHP’li Belediye Başkanı Muhammet Tokat, “Milas’a üç bakan gelip toplantı yapmışlar, bana haber bile vermediler” diye yakındı.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, hükümetin “Millet İttifakı belediyelerine” karşı yaptığı atrımcılığın hesabını soracaklarını söyledi.
Aynı durum Türk Silahlı Kuvvetlerini işin içine katmamak konusunda da gözleniyor.
Türkiye bir orman yangınları ülkesi. Yangın çıktığında izlenen yöntemler belliydi. Eldeki uçak ve helikopterlerle (ki her genel amaç helikopteri özel kovası takılarak kolaylıkla itfaiye helikopteri olarak da kullanılabiliyor) su atılır, askeri birlikler bu disiplinli emek-yoğun işte sivil ekiplerle, yerel yönetim ve gönüllülerle birlikte çalışır, el birliğiyle yangın söndürülürdü. Bu defa bir tek Marmaris, Turunç’ta kıyıya sıkışan insanların Aksaz Deniz Üssünden gönderilen iki çıkartma gemisiyle tahliyesinde adı geçti ordunun. Neden askeri imkânlar bu yaygın orman yangınlarında daha etkili kullanılmadı? Kullanılsa daha etkili mücadele edilemez miydi?

‘Keşke bizim evimiz de yansaydı’ diyeceklermiş

Bir skandal da yanan evler, köyler, mahalleler konusunda çıktı zaten. Erdoğan, yanan evlere “TOKİ müjdesi vermişti”. Toplu Konut İdaresi, daha yangın olanca hızıyla devam ederken, felaketten de inşaatçıya kâr çıkaracak ev projelerini duyurmuştu. Cumhurbaşkanı bu evlerin bir kısmının kendi evi yanan vatandaşlar tarafından “kira öder gibi” ödeneceğini de söylemişti. Ama tartışmaya tüy diken Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinin AK Partili Belediye Başkanı Mehmet Özeren oldu. TOKİ konutlarını görenler “Keşke bizim de evimiz yansaydı” diyecekti. Yangın bir an önce söndürülebilseydi de evler yanıp kül olmasaydı keşke.
Bir de 28 Temmuz’da Erdoğan imzasıyla Resmî Gazetede yayınlanan 7334 sayılı yasa var skandal listesinde. Kıyılardan yaylalara dek bütün ormanlık arazide yapılaşma izin yetkisini artık sadece Turizm Bakanlığına, bu bölgeleri belirleme yetkisini de sadece Cumhurbaşkanına veren yasa. Yangınlar durunca, yanan alanların bazılarının “Turizm Gelişme Bölgesi” ilan edilmesine, bazılarının zaten çok önceden ruhsatlandırılmış olmasına, bazılarına ise daha önceden maden arama ruhsatı verildiğinin anlaşılmasına da şaşırmayalım. Boşuna demiyoruz skandal üstüne skandal diye

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinden önce davranması üzerine programını değiştirip yangın bölgesine gitmesiyle ortaya çıkan görüntülerin ayrıntısına girmeyelim artık. Artık milletin üstüne gelen şatafatlı konvoyların itfaiye araçlarını, cankurtaranları bekleterek Marmaris’e girmesinin, alevlerin tehdidi altındaki halka -bir hafta önce Rize’de sel felaketzedelerine yaptığı gibi- çay paketi atmasının ayrıntısına girmeyelim. Bakarsınız ondan bahsetmeyi de “infial yaratıcı” bulur sansürcübaşılar.
Orman yangınları sadece canları, evleri, köyleri değil Erdoğan yönetimini de yakmaya başladı sanki.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.