ABD’nin eski başkanlarından Carter’ın cenaze töreni nedeniyle hisse senedi piyasasının dün kapalı konumda olması, mali piyasalarda fiyat boylarının da kısalmasına neden oldu. Yurt dışı kaynaklı sakinliğe paralel, bir önceki gün Türk mali piyasalarında, ekseriyetle de hisse senetlerinde yaşanan satış baskısı, dün yerini tepki alımlarına terk etti. BIST100 endeksi günü %1,1 artışla 10bin puan seviyesinden tamamlarken, USDTRY kuru, otoritenin kontrolünde 35,30’lu seviyelerde salınmaya ve reel mânâda değerlenmeye dün de devam etti. İki yıl vadeli gösterge tahvil, dezenflasyon süreci ve TCMB’den faiz indirim beklentilerinin yarattığı olumlu hikâye ile %40 seviyesinin altında kalmaya devam ederken, CDS risk primi ise yatay bir seyir izledi.
Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini enine boyuna irdeledik. Bu bağlamda, 3 Ocak ile sona eren haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri, yaklaşık 3 milyar dolar yükselişle 158 milyar dolar seviyesine dayanırken, swap hariç net döviz pozisyonu ise yılın ilk beş gününde 6 milyar dolar iyileşme ile 40,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. Söz konusu seviyenin neredeyse son sekiz yılın en güçlü seviyesi olduğunu söyleyebiliriz. Hazine’nin dövizlerini de dikkate alırsak, net rezervlerin 53 milyar dolar seviyesi ile (bakınız grafik) oldukça iyimser bir tablo sunmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin güçlü döviz pozisyonu kura istikrarlı bir şekilde ‘kontrolde’ tutmaya olanak tanıyor. Bu minvalde, Mayıs 2024’den bu yana devam ettirdiğimiz TL uzun pozisyonlarımıza sıkı sıkıya sarılmaya devam ediyoruz.
Öte yandan, BDDK verisine göre, 3 Ocak ile biten haftada, yabancı para mevduatlar 0,3 milyar dolar USD düşüş kaydederek 188,3 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM bakiyesi istikrarlı bir şekilde 21,1 milyar TL düşüş daha kaydederken, USD bazlı ana parası 0,74 milyar dolar düşüşle 31,6 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin KKM’yi 2025 yılında bitirmekte kararlı olduğunun altını bir kez daha çizelim. KKM’nin toplam mevduat havuzunda payı %5,8 seviyesinde olduğunu da hatırlatalım.
Çin cephesinde dün sabah açıklanan enflasyon rakamlarına yeteri kadar yer veremediğimizi düşünüyoruz. Çin’in bu sene bizi oldukça fazla endişelendirdiğini itiraf etmemiz gerekiyor. Üretici enflasyonu iki yılı aşkın bir süredir gerilemeye devam ederken (!), tüketici enflasyonunun ise yıllık olarak sadece %0,1 artması, deflasyon kaygılarını canlı tutmaya devam ediyor (bakınız grafik). Borçluluk oranının da hız kesmeden tırmanmaya devam ettiğini bir ortamda, tüketmeyen ve yaşlanan nüfusu ile Çin süratle Japonyalaşma yolunda hızla ilerlediğini anlıyoruz. Bunun da adı: deflasyon ve borç sarmalı. Bu gelişmelere paralel, hisse senedi piyasasından çıkan yatırımcıların güvenli limanlara akın etmesi ile Çin’in 10 yıllık tahvil faizleri görülmemiş seviyelere gerilediğini bir kez daha not edelim. Dünyanın fabrikası konumunda Çin’de siyah kuğu riskinin her geçen gün daha da yüksek sesle dillendirilmesi, dönüp dolaşıp tüm dünyayı negatif etkileceğini unutmamak gerekiyor.
Öte yandan, kraliyet aslanı sterlin, küresel tahvil piyasalarındaki satış dalgasının etkisiyle dün dolar karşısında 1,2235 seviyesine kadar gerileyerek son 14 ayın en düşük seviyesini test etti. 10 yıllık gösterge İngiltere devlet tahvili %4,80 ile 2008 yılından bu yana, 30 yıllık tahvil getirisi ise %5,30 ile 1998 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Artan enflasyon ve faiz indirimi beklentilerinin zayıflamasıyla küresel tahvil getirileri yükselirken, İngiltere piyasası bu durumdan en sert etkilenen ülkelerden biri oldu. İngiltere ekonomisi, yavaşlayan büyüme, kalıcı enflasyon ve kötüleşen işgücü piyasasıyla mücadele ederken, yüksek borçlanma maliyetleri kamu finansmanına dair endişeleri artırıyor.
Avrupa cephesinde ise Kıtanın bir zamanların büyüme motoru konumunda Almanya’nın ‘teklemesi’, siyasi cephede yaşanan sorunlar, önümüzdeki ay yapılacak seçimler, aşırı sağın önlenemez yükselişine ilaveten Fransa’da da öne çıkan siyasi belirsizlik, Avrupa’yı zorluyor. Sanayisizleşme riski ile karşı karşıya kalan, yapısal sorunlarla boğuşan Avrupa’nın bir tarafta savaş riski, öte yanda Trump 2.0 dönemi ile elinin daha da zayıfladığını görüyoruz. EURUSD paritesinde 2022 yılının Eylül ayında test edilen 0,95 seviyelerinin ufukta göründüğünü düşünüyoruz.
Trump’ın göreve gelmesine artık sayılı günler kalmışken, kararnameler konusunda hızlı davranacağı lâkin kripto evrenine vermiş olduğu sözleri tutup tutmayacağının ise henüz tam olarak bilinmediğini hatırlatalım. Bu bağlamda, hep yukarı seviyeleri konuşurken, amiral gemi Bitcoin’in aşağıda 92 bin dolar seviyelerini test ettiğini görüyoruz. Büyük resimdeki olumlu görüşümüzü değiştirmese de, seviyenin aşağıya doğru geçilmesi beraberinde daha sert bir düzeltmeyi getirebileceğini göz ardı etmiyoruz.
Değer saklama araçları arasında kıyasıya devam eden mücadelede BTCXAU paritesi önemle takip ettiğimiz 37 seviyesinin altına doğru hareket altın lehine yeniden güç kazanmaya başladı. Sarı metalin ons fiyatı bu sabah 2,672 dolar seviyesine kadar yükseldi. Yılın ilk işlem haftasını gümüş psikolojik 30 dolar seviyesinin üzerinde tamamlamaya aday görünüyor. Sene sonu / başı kaleme aldığımız bültenlerimizde de söz ettiğimiz üzere, yılın ilk yarısında dolar, ikinci yarısında ise altının ‘sahneye’ hâkim olmasını bekliyoruz. Enflasyon korkuları ile faizlerin arttığı ve borçlanma maliyetlerinin kamu finansmanına dair endişeleri tırmandırdığı bir ortamda, doların bileğini bükecek yegane enstrümanın altın olacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizelim. Bu nedenle portföylerde altın, ölçülü miktarda gümüş ve bitcoinin yer almaya devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Her ayın ilk Cuması olduğu üzere bugünün ana gündem maddesi ABD’de açıklanacak resmî istihdam raporu. Reuters anketine göre, tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 160bin kişi artması, işsizlik oranının %4,2’de ortalama yıllık maaş artışlarının da %4,0’de kalması bekleniyor. Beklenti setinin dışında kalan bir sonucun piyasa yansıması yaratacağını unutmamak gerekiyor. Özellikle de güçlü bir veri, doların daha da güçlenmesine neden olabilir.
Küresel mali piyasalar dün ABD hisse senetlerinin kapalı olması nedeniyle sakin bir eğilim geçirmişti. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında, ABD verisinin de ötesinde, belki de tahvil faizlerinin yüksek olması kaynaklı ‘limoni’ hava gözlerden kaçmıyor. Gösterge endeks Tokyo borsası %1 gerilerken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde kırmızı renk dikkatimizden kaçmadı. Yurt dışı piyasalar keyifsiz olsa da, Türk mali piyasalarında var olan iyimser havanın korunmaya devam edeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin aşağıda göreceğiniz grafikten de anlaşılacağı üzere artan net döviz pozisyonu ve tahvil piyasasına ilgi, TL ve TL cinsi varlıkların olumlu anlamda ayrışmasına neden olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. USDTRY kuru hafta sonu etkisi ile Pazartesi valörlü işlemlerde 35,36 seviyesinden eşleşiyor. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB Net Döviz Pozisyonu

GBPUSD

Çin Enflasyon

Emre Değirmencioğlu