Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB rezervleri sekiz yılın zirvesinde: TL varlıklara ilgi artıyor!

Yayınlanma:

|

ABD’nin eski başkanlarından Carter’ın cenaze töreni nedeniyle hisse senedi piyasasının dün kapalı konumda olması, mali piyasalarda fiyat boylarının da kısalmasına neden oldu. Yurt dışı kaynaklı sakinliğe paralel, bir önceki gün Türk mali piyasalarında, ekseriyetle de hisse senetlerinde yaşanan satış baskısı, dün yerini tepki alımlarına terk etti. BIST100 endeksi günü %1,1 artışla 10bin puan seviyesinden tamamlarken, USDTRY kuru, otoritenin kontrolünde 35,30’lu seviyelerde salınmaya ve reel mânâda değerlenmeye dün de devam etti. İki yıl vadeli gösterge tahvil, dezenflasyon süreci ve TCMB’den faiz indirim beklentilerinin yarattığı olumlu hikâye ile %40 seviyesinin altında kalmaya devam ederken, CDS risk primi ise yatay bir seyir izledi.

Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini enine boyuna irdeledik. Bu bağlamda, 3 Ocak ile sona eren haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri, yaklaşık 3 milyar dolar yükselişle 158 milyar dolar seviyesine dayanırken, swap hariç net döviz pozisyonu ise yılın ilk beş gününde 6 milyar dolar iyileşme ile 40,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. Söz konusu seviyenin neredeyse son sekiz yılın en güçlü seviyesi olduğunu söyleyebiliriz. Hazine’nin dövizlerini de dikkate alırsak, net rezervlerin 53 milyar dolar seviyesi ile (bakınız grafik) oldukça iyimser bir tablo sunmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin güçlü döviz pozisyonu kura istikrarlı bir şekilde ‘kontrolde’ tutmaya olanak tanıyor. Bu minvalde, Mayıs 2024’den bu yana devam ettirdiğimiz TL uzun pozisyonlarımıza sıkı sıkıya sarılmaya devam ediyoruz.

Öte yandan, BDDK verisine göre, 3 Ocak ile biten haftada, yabancı para mevduatlar 0,3 milyar dolar USD düşüş kaydederek 188,3 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM bakiyesi istikrarlı bir şekilde 21,1 milyar TL düşüş daha kaydederken, USD bazlı ana parası 0,74 milyar dolar düşüşle 31,6 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin KKM’yi 2025 yılında bitirmekte kararlı olduğunun altını bir kez daha çizelim. KKM’nin toplam mevduat havuzunda payı %5,8 seviyesinde olduğunu da hatırlatalım.

Çin cephesinde dün sabah açıklanan enflasyon rakamlarına yeteri kadar yer veremediğimizi düşünüyoruz. Çin’in bu sene bizi oldukça fazla endişelendirdiğini itiraf etmemiz gerekiyor. Üretici enflasyonu iki yılı aşkın bir süredir gerilemeye devam ederken (!), tüketici enflasyonunun ise yıllık olarak sadece %0,1 artması, deflasyon kaygılarını canlı tutmaya devam ediyor (bakınız grafik). Borçluluk oranının da hız kesmeden tırmanmaya devam ettiğini bir ortamda, tüketmeyen ve yaşlanan nüfusu ile Çin süratle Japonyalaşma yolunda hızla ilerlediğini anlıyoruz. Bunun da adı: deflasyon ve borç sarmalı. Bu gelişmelere paralel, hisse senedi piyasasından çıkan yatırımcıların güvenli limanlara akın etmesi ile Çin’in 10 yıllık tahvil faizleri görülmemiş seviyelere gerilediğini bir kez daha not edelim. Dünyanın fabrikası konumunda Çin’de siyah kuğu riskinin her geçen gün daha da yüksek sesle dillendirilmesi, dönüp dolaşıp tüm dünyayı negatif etkileceğini unutmamak gerekiyor.

Öte yandan, kraliyet aslanı sterlin, küresel tahvil piyasalarındaki satış dalgasının etkisiyle dün dolar karşısında 1,2235 seviyesine kadar gerileyerek son 14 ayın en düşük seviyesini test etti. 10 yıllık gösterge İngiltere devlet tahvili %4,80 ile 2008 yılından bu yana, 30 yıllık tahvil getirisi ise %5,30 ile 1998 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Artan enflasyon ve faiz indirimi beklentilerinin zayıflamasıyla küresel tahvil getirileri yükselirken, İngiltere piyasası bu durumdan en sert etkilenen ülkelerden biri oldu. İngiltere ekonomisi, yavaşlayan büyüme, kalıcı enflasyon ve kötüleşen işgücü piyasasıyla mücadele ederken, yüksek borçlanma maliyetleri kamu finansmanına dair endişeleri artırıyor.

Avrupa cephesinde ise Kıtanın bir zamanların büyüme motoru konumunda Almanya’nın ‘teklemesi’, siyasi cephede yaşanan sorunlar, önümüzdeki ay yapılacak seçimler, aşırı sağın önlenemez yükselişine ilaveten Fransa’da da öne çıkan siyasi belirsizlik, Avrupa’yı zorluyor. Sanayisizleşme riski ile karşı karşıya kalan, yapısal sorunlarla boğuşan Avrupa’nın bir tarafta savaş riski, öte yanda Trump 2.0 dönemi ile elinin daha da zayıfladığını görüyoruz. EURUSD paritesinde 2022 yılının Eylül ayında test edilen 0,95 seviyelerinin ufukta göründüğünü düşünüyoruz.

Trump’ın göreve gelmesine artık sayılı günler kalmışken, kararnameler konusunda hızlı davranacağı lâkin kripto evrenine vermiş olduğu sözleri tutup tutmayacağının ise henüz tam olarak bilinmediğini hatırlatalım. Bu bağlamda, hep yukarı seviyeleri konuşurken, amiral gemi Bitcoin’in aşağıda 92 bin dolar seviyelerini test ettiğini görüyoruz. Büyük resimdeki olumlu görüşümüzü değiştirmese de, seviyenin aşağıya doğru geçilmesi beraberinde daha sert bir düzeltmeyi getirebileceğini göz ardı etmiyoruz.

Değer saklama araçları arasında kıyasıya devam eden mücadelede BTCXAU paritesi önemle takip ettiğimiz 37 seviyesinin altına doğru hareket altın lehine yeniden güç kazanmaya başladı. Sarı metalin ons fiyatı bu sabah 2,672 dolar seviyesine kadar yükseldi. Yılın ilk işlem haftasını gümüş psikolojik 30 dolar seviyesinin üzerinde tamamlamaya aday görünüyor. Sene sonu / başı kaleme aldığımız bültenlerimizde de söz ettiğimiz üzere, yılın ilk yarısında dolar, ikinci yarısında ise altının ‘sahneye’ hâkim olmasını bekliyoruz. Enflasyon korkuları ile faizlerin arttığı ve borçlanma maliyetlerinin kamu finansmanına dair endişeleri tırmandırdığı bir ortamda, doların bileğini bükecek yegane enstrümanın altın olacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizelim. Bu nedenle portföylerde altın, ölçülü miktarda gümüş ve bitcoinin yer almaya devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Her ayın ilk Cuması olduğu üzere bugünün ana gündem maddesi ABD’de açıklanacak resmî istihdam raporu. Reuters anketine göre, tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 160bin kişi artması, işsizlik oranının %4,2’de ortalama yıllık maaş artışlarının da %4,0’de kalması bekleniyor. Beklenti setinin dışında kalan bir sonucun piyasa yansıması yaratacağını unutmamak gerekiyor. Özellikle de güçlü bir veri, doların daha da güçlenmesine neden olabilir.

Küresel mali piyasalar dün ABD hisse senetlerinin kapalı olması nedeniyle sakin bir eğilim geçirmişti. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında, ABD verisinin de ötesinde, belki de tahvil faizlerinin yüksek olması kaynaklı ‘limoni’ hava gözlerden kaçmıyor. Gösterge endeks Tokyo borsası %1 gerilerken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde kırmızı renk dikkatimizden kaçmadı. Yurt dışı piyasalar keyifsiz olsa da, Türk mali piyasalarında var olan iyimser havanın korunmaya devam edeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin aşağıda göreceğiniz grafikten de anlaşılacağı üzere artan net döviz pozisyonu ve tahvil piyasasına ilgi, TL ve TL cinsi varlıkların olumlu anlamda ayrışmasına neden olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. USDTRY kuru hafta sonu etkisi ile Pazartesi valörlü işlemlerde 35,36 seviyesinden eşleşiyor. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB Net Döviz Pozisyonu

 17364851391b11489060710f31f8d05f073dd6681d_1_1200.jpg

GBPUSD

 17364851397b6183dbfb31fa4cd1e0765d5d71e83c_2_1200.jpg

Çin Enflasyon

17364851407b4007cecd3110c6ae0baecc6eb82098_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:

|

21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:

Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:

 1. TL Mevduat Payı Hedefleri

  • Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.

  • %60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.

    • Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.

2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı

  • Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.

    • Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.

    • Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.

3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi

  • KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.

    • Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.

4. KKM’den TL’ye Geçiş

  • KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.

    • Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.

5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım

  • 1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.

    • Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.

    • Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.

6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü

  • Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.

    • Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Bu adımların genel amacı:

  • Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,

  • TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,

  • Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,

  • Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).

Resim

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:

|

Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.

Şoklara bağışıklık mı kazandık?

Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:

  • Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.

  • Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.

  • Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.

Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.

Yakın tarihteki büyük piyasa şokları

Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:

Yıl Olay Etkisi
1987 Kara Pazartesi Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi.
1997 Asya Krizi Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti.
1998 Rusya Krizi – LTCM Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti.
2000 Dot-com Balonu Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı.
2008 Küresel Finansal Kriz Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi.
2010–2012 Avrupa Borç Krizi Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı.
2016 Brexit Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı.
2020 COVID-19 Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi.
2022 Ukrayna-Rusya Savaşı Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı.
2023 Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı.
2024–2025 İran-İsrail Gerginliği Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı.

Yatırımcının yeni refleksleri

Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:

  • “Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.

  • Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.

  • Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.

Tehlike: krizlere alışmak

Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:

  • Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.

  • Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.

  • Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.

Bağışıklık mı, körlük mü?

Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.

Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:

“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”

Erol TAŞDELEN-Ekonomist     www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.