Connect with us

BANKA HABERLERİ

TİCARİ KREDİLERDE SERT FREN

Yayınlanma:

|

Düşük politika faizi politikasına rağmen makroihtiyati önlemler ve selektif kredi politikası bankacılık sektöründe ticari kredi büyümesinin ivme kaybına neden oluyor. Bankalara ticari kredi büyümesinde getirilen menkul kıymet zorunluluğu, faiz sınırı ve kredinin kullanım yeri takibi gibi uygulamalar 22 Kasım 2021 haftasının ardından yani 11.5 ay sonra ilk kez özel bankalarda 13 haftalık yıllıklandırılmış kur etkisinden arındırılmış kurumsal kredi kartı hariç ticari kredi büyüme hızını tek haneye düşürdü. Yaklaşık 1 yıl sonra ticari kredi faizlerinde büyüme hızı özel bankalarda tek gerilerken kamu bankalarında ivme kaybına rağmen çift haneli büyüme devam etti.

Bankacılık sektörü kaynakları ticari kredi faizleri gerilerken krediye erişim konusunda sıkıntıların yaşandığını politika faizi düşürülerek parasal sıkılaşmaya gidildiğini dile getirdi. Ancak kaynaklar seçime doğru makroihtiyati önlemlerde bir gevşeme ile birlikte kredilerde artış görülmesinin muhtemel olduğuna da dikkat çekti.

Toplam kredi büyümesi yüzde 17,62

Bankacılık sektöründe 9 Eylül haftası itibariyle ticari kredi büyümesi 13 haftalık yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 8,67 ile tek haneye gerilerken kamu bankalarında yüzde 27,87, toplamda ise yüzde 17,62’ye indi. Bu yıl nisan sonunda özel bankalarda yüzde 65,93’e kadar yükselen kurumsal kredi kartları hariç 13 haftalık yıllıklandırılmış kur etkisinden arındırılmış ticari kredi büyümesi sektörde ise aynı hafta yüzde 56,14 seviyesinde bulunuyordu. Kamu bankalarında ise özel bankalardaki yüzde 65,93’lük büyüme hızına karşılık yüzde 46,26 ticari kredi büyümesi yaşandı. Ticari kredilerdeki hızlı büyüme Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin dikkatini çekerken ilk önlemler de Merkez Bankası’ndan geldi. Ticari kredilerin döviz başta olmak üzere istenilmeyen alanlara yöneldiği düşüncesiyle makroihtiyati önlemler devreye alınmaya başladı.

İlk adım ticari krediye zorunlu karşılık

23 Nisan’da Merkez Bankası ticari kredilere zorunlu karşılık uygulaması getirdi. 1 Nisan’dan itibaren dörder haftalık dönemlerde kullandırılan ticari kredilerin yüzde 10’u oranında zorunlu karşılık tesisi kararının yanı sıra kredi büyüme oranı yüzde 20’nin üzerinde olan bankalara yılsonu bakiyesi üzerinden yüzde 20 oranında zorunlu karşılığı 6 ay boyunca tesis zorunluluğu geldi.

Haziran başında ise yeni makroihtiyati önlemler paketi devreye alındı ticari krediler için zorunlu karşılık tesisi yüzde 20’ye yükseltildi. Bu adımların ardından ticari kredi büyümesi özel bankalarda temmuz başında yüzde 29,99’a kadar gerilerken toplam ticari kredi büyümesi ise yüzde 36,41’e indi. Kamu bankaları ise özel bankalardaki sert düşüşe karşılık daha ılımlı bir ivme kaybı yaşadı ve temmuz başında ticari kredi büyüme hızı yüzde 43,72 oldu.

Nisandan bu yana kredi büyümesi geriliyor

Son olarak ise ticari krediler için tutulan zorunlu karşılıklar yüzde 30 menkul kıymet tutma zorunluluğuna evrildi. Ardından da ticari kredi faizi ve büyüme oranına yönelik de ilave menkul kıymet tutma şartı getirildi. Ayrıca ticari kredi faizi yüzde 21,48’i aşan bankalar yüzde 20 oranında, yüzde 27,61’i aşarsa da yüzde 90 oranında ilave tahvil edinmelerine karar verdi. Bunun yanı sıra 29 Temmuz’dan yıl sonuna kadar kredi büyümesi yüzde 10’u aşan bankalara, aşan kısım kadar menkul kıymet 1 yıl boyunca tutma yükümlülüğü geldi.Tüm bu yenilikler ise ağustos ayı Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısındaki 100 baz puanlık faiz indirimi sonrası devreye alındı. Böylece nisan sonundan 9 Eylül haftasında ticari kredi büyümesi 38,5 puan gerilerken özel bankalarda ise 57.3 puanlık düşüş yaşandı.

Ticari kredi faizi yüzde 21,02 seviyesine indi

Merkez Bankası’nın önlemleri ticari kredi faizlerinde ise dalgalı bir seyir izlenmesine yol açtı. Temmuz ayı PPK’sındaki faiz indirimi öncesinde uygulanan politikalar makroihtiyati önlemlerle bir parasal sıkılaştırma olarak yorumlanırken politika faizi indiriminin yaşanması kafaları karıştırdı. Nitekim nisanın son haftasında yüzde 21,81 seviyesinde olan kurumsal kredi kartı ve kredili mevduat hesapları hariç ticari kredi faizleri önlemlerin devreye alınmasıyla birlikte 22 Temmuz haftasında yüzde 31,33’e kadar yükseldi. O aşamada ise reel sektörden Merkez Bankası ve ekonomi yönetimine krediye erişimin zorluğuna ilişkin eleştirilen yöneltildi. Bunun ardından Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu Enflasyon Raporu sunumunda ticari kredi faizleri ile politika faizlerini yakınlaştıracaklarını söyledi. Bunun yine makroihtiyati önlemlerle yapılacağını düşünen piyasa yanılmadı ve ağustos PPK’sı sonrası ticari kredi faizine ek menkul kıymet tesisi şartı ile bir nevi sınır getirilmiş oldu. Böylece ticari kredi faizleri de gerilemeye başladı ve 9 Eylül haftası itibariyle yüzde 21,02 ile 22 nisan haftasından bu yana görülen en düşük seviyeye indi.

Yabancı para ticari kredi hacmi geriliyor

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun haftalık verilerine göre TL cinsi ticari kredi hacmi 9 Eylül itibariyle 2 trilyon 934 milyar 48 milyon liraya yükseldi. Bu haftalık 34.9 milyar liralık bir artışa işaret ediyor. Yabancı para ticari kredi hacmi ise 136 miyar 737 milyon dolara indi ki bu yılın başında 156 milyar 648 milyon dolar seviyesindeydi. Ağustosun ikinci haftasından bu yana yabancı para cinsi ticari kredi hacmi kesintisiz düşüşünü sürdürüyor. Öncesinde de haziran başından 12 Ağustos haftasında kadar sürekli gerilemişti. 13 haftalık değişimler incelendiğinde ise TL cinsi ticari kredilerin 364 milyar lira arttığı, yabancı para cinsi ticari kredilerin ise 12 milyar dolar azaldığı dikkat çekti.

Konut kredisi faizleri 41 ayın zirvesine çıktı

BDDK’nın vade kısaltımı dışında tüketici kredilerine önemli bir makroihtiyati tedbir getirilmedi. Ancak tüketici kredilerinin 13 haftalık artış hızında da yavaşlama görülüyor. Özellikle temmuz başında yüzde 67,13’e kadar yükselen büyüme hızı 9 Eylül haftası itibariyle yüzde 29,22 ile nisan sonundan bu yana en düşük büyüme hızına geriledi. İhtiyaç kredi faizleri yüzde 33,47’den 9 Eylül haftasında yüzde 32,41’e inerken konut ve taşıt kredisi faizleri 2 Eylül haftasına göre 9 Eylül haftasında arttı. Özellikle konut kredisi faizi yüzde 19,72’ye yükselerek 26 Temmuz 2019’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Taşıt kredisi faizleri de 2 Eylül haftasındaki yüzde 27 seviyesinden yüzde 27,32’ye yükseldi.

Şebnem TURHAN – Dünya

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.