Connect with us

BANKA HABERLERİ

TİM’E SATILAN TÜRKBANK DAVASI DEVAM EDİYOR

Yayınlanma:

|

Türk Bankacılığının eski köklü bankalarından TÜRK TİCARET BANKASI (TÜRKBANK )‘ın TMSF tarafından satışa çıkarılması üzerine banka küçük ortakları “bankanın geçmiş yönetim kurulunda alınan kararlar ile ilgili kendilerine yeterli bilgi verilmediği; satış sürecinde kendilerinin karara dahil edilmediği; bankanın yapmış olduğu geçmiş Yönetim Kurulu Toplantılarına davet edilmedikleri; kendilerinin toplantılara katılma isteğinin kabul görmediği; satış kararı ile ilgili üsreçte itirazlarının değerlendirme kapsamına alınmadığı…” gibi  gerekçeleri öne sürerek bankanın satışı ilei lgili Yönetim Kurulu Kararı ile ilgili süreci mahkemeye götürdü.

Mahkeme davayı kabul etmesi üzerine mahkeme sürecide başlamış bu süreçte TSMF bankayı ihalesinde en yüksek teklif İhracat Geliştirme Anonim Şirketin‘e sattı.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan (TMSF) yapılan açıklamaya göre ihalede, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçılar Birlikleri, Türk Eximbank ile birlikte 20 kamu ve özel bankasının ortak olduğu İGE (İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi) 455 milyon TL’lik teklif vererek Bankayı satın almıştı.  TMSF’nin açıklamasına göre muhammen satış bedeli, uluslararası bir bağımsız denetim şirketinin incelemeleri neticesinde 380 milyon TL olarak belirlenirken bu bedelin içerisinde, bankanın son bir yıl içerisinde güncellenen değerleme raporlarına göre gayrimenkullerinin toplam değeri 19 milyon TL olmuştu.

Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı, ihalenin iptal edilmesi istemiyle TMSF yönetimi ile ihale komisyonuna protesto çekti. İstanbul 3. Noter üzerinden çekilen toplam 7 sayfalık protesto metninde Türkbank’ın 455 milyon liraya satılması halinde hem kamunun hem de satıştan yüzde 5.65 pay alacak olan vakıf üyelerinin zarara uğrayacağı bildirilmişti.

BABADAN BANKA ORTAĞI TUNCAY YATAĞAN SATIŞ ÖNCESİ DAVA AÇTI 

İzmit’in tanınmış köklü ailelerinden olan YATAĞAN Ailesi mirasçılarından TUNCAY YATAĞAN aileyi temsilen Bankanın Yönetim Kurulma katılma isteği TMSF yetkililerince engellenince mahkeme kararları ile Kurul Toplantılarına katılarak küçük ortakların yaşanan süreçlerden şeffaf olarak bilgilendirilmediği; HAK KAYBI ile ilgili çekincelerini tutanaklara geçirmiştir. TUNCAY YATAĞAN aynı şekilde banak satışı ile ilgili Yönetim Kuruluna küçük ortakların dahil edilmediği; bu yönde bir çağrı yapılmadığını bu nedenle hukuki usulsüzlük yapıldığını öne sürerek satış öncesi bankaya dava açtı. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ihaleden önce 15.03.2023 tarihinde açılan davayı Banka Vitrini olarak yakından takip ediyoruz ve takipçileri bilgilendirmeye devam edeceğiz. ihale salonunda yaşananları ayı haber yapacağımızın ip ucunu vererek bu konuyu şimdilik özetlemiş olalım.

Ayrıca, TUNCAY YATAĞAN satış sonrası yaşananları da davaya ek konu yapacaklarını satışa ve satıştaki hak kayıplarına, küçük ortakların haklarının korunmadığını, yeterli ve şeffaf bilgi paylaşılmadığı yönünde davaya ek için hazırlık yaptıkları bilgisi alındı. Diğer taraftan banka aleyhine açılan davalardan yeni sahiplerini ihaleden sonra bilgi aldıklarını ve TMSF yetkilerinin davalar ile ilgili bilgileri kendilerinden sakladıkları ve bundan rahatsız oldukları iddia edildi.

Açılan davalar bankanın yeni sahiplerini da tedirgin ve rahatsız ederken dava süreci ile ilgili yaşanan süreci de haberleştirmeye devam edeceğiz. TÜRKBANK’ın yeni sahibi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)  Başkanı Mustafa Gültepe katıldığı Mart sonunda Bloomberg HT yayınında “Türkbank’ın mevduat bankacılığı yapıp yapmayacağına henüz karar vermedik. Türkbank’ın önceliği ihracatçının finansmanının desteklenmesi olacak” açıklaması yapmıştı. Uzmanlar, satış öncesi açılan ve sonrası açılacak Davaların banka müşterileri de tedirgin edeceği ve banka ile çalışmada bu davaların Bankanın Piyasaya girmesinde olumsuz etki yaratacağını belirtti.

TÜRKBANK SATIŞINA ESKİ MİLLETVEKİLİNDEN ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER

İstanbul Eski Milletvekili ve İş İnsanı FAİK TUNAY bankanın satışı ile iligli zehiz zemberek açıklamalarda bulundu. Sosyal Medya hesaplarından yayınladığı video ile FAİK TUNAY “Bizim derdimiz , bu toprakların ilk milli, özel teşebbüs bankasının bu n bu şekilde satılması, değerinin çok altında satılması, ihale sürecinin şeffaf olmaması” ifadelerini kullanırken; “İktidar kaybediyorsa ihale iptal edilecekmiş”  iddiasında bulundu.

FAİK TUNAY’ın sosyal medyada paylaştığı açıklamalarda aşağıdaki ifadeler yer aldı: 

(1) Faaliyet | Faik Tunay | LinkedIn

“Siz hala mevzuyu yanlış anlamakta ısrar ediyorsunuz.

Bizim derdimiz para, pul, şan ,şöhret değil. Ufak araştırmayla ailemizi, üyelerini anlarsınız zaten, aslında biliyorsunuz da, şartlar sizi bu şekilde karar almaya itiyor.

Kişisel olarak 30 yaşında milletvekilliği yaptım, Cenab-ı Allah nasip etti. Makam, mevkiyi on sene önce aldım zaten dolayısıyla banka üzerinden kazanç sağlamaya hiç mi hiç niyetimiz yok.

Bizim derdimiz , bu toprakların ilk milli, özel teşebbüs bankasının bu n bu şekilde satılması, değerinin çok altında satılması, ihale sürecinin şeffaf olmaması.

İçinde biraz vicdan olan, millilik olan insan bunu yapmaz, yapamaz! ifadesini kullanmıştı.

Son satış bize haber dahi verilmeden yapıldı

Tunay, dedesi Hacı Adem İbrahim Beyzade’nin en büyük ortak ve kurucu yönetim kurulu başkanı olarak yıllarca bankayı yönettiğini belirterek, “Bankanın ana kuruluş sözleşmesinde ortaklığımız ve altın hisse sahibi olduğumuz yazıyor. Altın hisse sahibi ortak olarak yıllarca bankayla yazışmalarımız oldu. Bir çok kararda dedemin yasal mirasçısı anneannemizden onay alındı. Ancak bu son satış bize haber dahi verilmeden yapıldı” dedi.

Tunay, satışla ilgili fon yetkilileriyle görüşüp altın hisseyi hatırlattıklarını, ancak kendilerine ana sözleşmenin kayıp olduğu açıklamasının yapıldığını ifade etti.

Koskoca bankanın ana sözleşmesi nasıl kaybolur?

Tunay, “Bankanın kuruluş ana sözleşmesinin kayıp olduğu söyleniyor. Koskoca bankanın ana sözleşmesi nasıl kaybolur? Ana sözleşmenin 3 sayfası zaten bizde var. Arşive biz girip bakalım diyoruz, bize de izin vermiyorlar. Adeta operasyon çekildi, yangından mal kaçırır gibi ihale yapıldı.  Kayıtların ortaya çıkarılması için dava açacağız” dedi.

Tunay, 110 yıllık tarihi bankanın lisans değeri ve varlıkları dikkate alındığında çok ucuz fiyata satılmak istendiğini, halka kapalı ihalede yeterli rekabet ve yarışmanın da oluşmadığını savundu. Tunay, Türkbank’ı savunma sanayine finansman desteği sağlayan bir bankaya dönüştürmek için aile olarak proje hazırladıklarını, ancak projeyi Cumhurbaşkanlığı’na bütün girişimlerine rağmen ulaştıramadıklarını söyledi. Bankanın ihracatı desteklemesini yanlış bulmadıklarını ifade eden Tunay, ancak satış yöntemi ve değerine itiraz ettiklerini belirtti.

YATAĞAN AİLESİNİN AÇTIĞI DAVADA DELİL TOPLANMASINA BAŞLANDI

Yatağan ailesinden TUNCAY YATAĞAN Bankanın satış sürecinde kararların alındığı Yönetim Kurulu Toplantılarına ve Genel Kurul Toplantısına alınmaması nedeni iel KOCAELİ 1. SHM’de 200/562 E. sayısı dosya iel Dava açmış ve mahkeme kararı ile Toplantılara katılabilmişti.

Satış Süreci ve alınan kararlar ile ilgili İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2023/3888 E. nolu dosyada ise delil toplanmaya başladı. Dava edilen firmaya tebligat çıkaran Mehkeme delilleri toplamaya başladı. 01.06.2023’de yapılan duraşmada delillerin toplanmasına devam edilmesi yönünde kararlar alınırken Mahkeme 25.10.2023 tarihine ertelendi.

EROL TAŞDELEN – Ekonomist     www.bankavitrini.com

EK OKUMALAR: 

TÜRKBANK SATIŞINA ESKİ ORTAKLARDAN İTİRAZ VAR – BankaVitrini

Türkbank satışı mahkemelik oluyor – BankaVitrini

TİM/Gültepe: Türkbank’ın önceliği finansmanın desteklenmesi olacak – BankaVitrini

TMSF’den TÜRKBANK açıklaması – BankaVitrini

TÜRK TİCARET BANKASI SATILDI – BankaVitrini

Türk Ticaret Bankası satışa çıkarıldı – BankaVitrini

Hükümet deviren, ‘Türk Ticaret Bankası’ geri dönüyor! – BankaVitrini

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Bilançosunu yönetemeyen 2027’yi göremeyecek

Geçen yıl bütün şirketlerin tarihinin en iyi bilançolarına ulaştığını söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, şirketleri rehavete kapılmamaları konusunda uyardı. Aran, bilançosunu iyi yönetemeyen, dijitalleşme ve yeşil dönüşüme gerekli önemi vermeyen şirketlerin 2027 yılını göremeyeceğini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş Bankası’nın bir girişimi olan ve demir çelik sektörünün sanal pazarı olarak hizmet veren Proemtia, bir yılını tamamladı. Bu kapsamda düzenlenen toplantıda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomiye dair önemli mesajlar verdi. Konjonktürün şirketler için zorlayıcı olduğunun altını çizen Hakan Aran, “Ekonomik şartların en ağır olduğu ve bu ağırlaşmanın reel sektör tarafında daha çok hissedileceği bir döneme giriyoruz. İzlenen ekonomi politikalarından dolayı geçtiğimiz yıl tüm şirket bilançoları tarihinin en iyi durumuna ulaştı.

Tarihinin en iyi durumuna ulaşan şirket bilançolarının bu kadar kısa sürede bozulması eşyanın tabiatına aykırı. Ancak şunu söylemek isterim o en iyi noktadan geriye dönüyoruz. Bundan sonra önümüzdeki 2,5 yıllık dönemde sadece bilançosunu iyi yöneten ve verimlilik artışını sağlayan şirketler 2027 yılını görebilecekler. Bunu başaramayan ve geçen yılın iyi bilançosunun sarhoşluğunu yaşayan ve onu devam ettirebileceğini düşünenler ise bu süreçte 2024, 2025 ve 2026 yıllarında oldukça zor günler yaşayacak” diye konuştu.

“Şirketlerin finansman maliyetlerini karşılaması çok zor”

Böyle bir dönemde finansmana erişimin çok kolay olmadığını vurgulayan Aran, “Maliyetler de çok yüksek, herhangi bir iş alanında bu maliyetleri karşılayacak bir kârlılıkta söz konusu değil. O nedenle finansmana erişimin daha kısıtlı daha dikkatli kullanılması gereken bir dönemde ben işbirlikleri ve ortaklıkların da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Banka olarak herhangi bir alanda sadece kreditör olarak değil o alanda fiilen destekleyen bu zor dönemi beraber ortak olarak devam edip bu finansman maliyetleri makul seviyeye indiği zaman tekrar finansör görevine dönecek şekilde banka olarak bu zor dönemi yönetmede esnek olduğumuzu söylemek isterim. Dönem neyi gerektiriyorsa mevzuatın çizdiği sınırlar içerisinde o pozisyonu hiç çekinmeden alacağımızı söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.

“İhracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı”

Proemtia’nın kendileri için ne anlama geldiğini de anlatan Hakan Aran, şunları söyledi: “Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasında en büyük payı alan sektör imalat sanayi sektörüdür. İmalat sanayi sektöründe meydana gelen her yüzde 1’lik artış ekonomik büyümeyi binde 5 oranında artırdığını bilmemiz gerekiyor.

İhracatı ve üretimi ön plana çıkarıyoruz ancak maalesef ihracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı. İthalat ettiğimiz hammaddenin yanında insanımızı yakıt olarak kullanıyoruz, enerjiyi kullanıyoruz ve bu bileşenleri pişirip ihracat gerçekleştiriyoruz. Ancak bu süreçte yarattığımız katma değer gerçekten çok düşük kalıyor. Bu nedenle arzu ettiğimiz sürdürülebilir büyümeyi ekonomimizde göremediğimiz için çok büyük oynaklıklarla mücadele ediyoruz.

Proemtia 1inci yılında sektör temsilcileriyle buluştu

Bir türlü ülke olarak o istediğimiz verimlilik artışını istediğimiz seviyeye çıkaramamış durumdayız. Bu artışı sağlamanın önümüzdeki 3 yılda 2 tane temel taşı var, biri dijitalleşme diğeri yeşil dönüşüm. Bu iki dönüşümü de başarmak durumdayız. Proemtia’nın imalat sanayinin gelişmesine pazarın güçlenmesi ve derinleşmesine katkı sağlayacağını, sadece sektörün kendi içerisinde sanayi 4.0’ın gerektirdiği o dijital dönüşümü değil aynı zamanda ödemelere aracılık ederken bu işin pazar yeri mantığıyla alıcı ve satıcıların zahmetsiz bir şekilde buluşup oradaki iş gücünden daha verimli yararlanılmasına öncülük etmek istiyoruz.”

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mahfi Eğilmez: KKM’nin 2024’e etkisi, 2023’ten belli!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Merkez Bankasının (TCMB) 2023 yılı durumunu ve zararını genel olarak değerlendirmeyi ve uygulanan yanlış politikalardan ders çıkarmayı amaçlayan bu yazıdaki bütün veriler, aksi belirtilmedikçe, TCMB finansal tabloları üzerine yazılmış bağımsız denetçi raporundan alınmıştır (raporun linki için son not 1’e bakınız.)  Şimdi bu verilerden hareket ederek TCMB’nin 2023 yılı faaliyet sonuçlarını değerlendirelim.

TCMB’nin Hissedarları ve Kâr Dağıtımından Alacakları Paylar

Önce TCMB’nin kâr ettiğinde bu kârdan kimlerin pay alacağına yani Bankanın hissedarlık yapısına bir bakalım:

Bu yapıya göre TCMB’nin yüzde 55’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na (Hazine), yüzde 19’u sermayesi Hazine’ye ait olan Ziraat Bankası’na ait bulunmaktadır. Kalan hisseler içinde başka bazı kamu kurumları ya da kamu kesimi ortaklı kuruluşlar yer almaktadır. Bir başka ifadeyle bir anonim şirket olan TCMB’nin hisselerinin büyük çoğunluğu kamu kesimine aittir. Hissedarlar arasında yer alan Mervak; Merkez Bankası Mensupları Sosyal Yardım Vakfıdır. Diğer başlığı altında çok sayıda küçük pay sahibi hissedarlar yer almaktadır. TCMB, kâr ettiğinde bu kârının büyük çoğunluğunu, bu hisse yapısı ve kanununda yer alan hüküm gereği Hazine’ye devretmektedir.

Kârın nasıl bir dağıtıma tabi tutulduğunu son iki yılı karşılaştırmalı olarak sergileyecek şekilde aşağıdaki tabloda gösterelim:

Bu tabloya göre 2022 yılında elde edilen net 72 milyar TL tutarındaki kârın dağıtılmasında ihtiyat akçesi olarak ayrılan 39,3 milyar TL’den sonra kalan tutarın ihmal edilebilecek kadar düşük bir miktarı diğer hissedarlara ve TCMB çalışanlarına dağıtılmıştır. Kârın kalan 32,6 milyar TL’si Hazine’ye devredilmiş, ayrıca 39,3 milyar TL’lik ihtiyat akçesi de Hazine’ye verilmiştir.

TCMB’nin Geçmiş Yıllar Kârları ve 2023 Zararı

Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılında 818,2 milyar TL zarar ettiğini açıkladı. Bu, TCMB bilançosunu izleyenler için sürpriz değildi. Çünkü TCMB görev konusuyla hiç ilgisi olmayan bir kur korumalı mevduat yükü altında kalmıştı ve bu yük bilanço kalemlerine yansıyordu. 2023 yılında kâr değil 818,2 milyar TL zarar söz konusu olduğu için ihtiyat akçesi ayrılması mümkün olmadığı gibi hissedarlara ve çalışanlara kârdan pay verilmesi ve Hazine’ye kâr devri söz konusu olmamıştır.

Merkez Bankası’nın geçmiş yıllar kârları şöyledir (kaynak: TCMB, Kâr Zarar Tablosu.)

Merkez Bankaları, piyasaların durumuna ya da uyguladıkları para politikasının yönüne ve ağırlığına göre göre zaman zaman zararla karşılaşabilir. Örneğin 2023 yılında yalnızca TCMB değil başka merkez bankaları da zarar ettiler. Mesela ABD Merkez Bankası (Fed) 114 milyar dolar, Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1,3 milyar Euro zarar etti. Zarar eden merkez bankaları arasında İsviçre ve Hollanda merkez bankaları da var. Bu zararların temel nedeni kurlardaki değişimler ve menkul kıymetler cüzdanında tuttukları yerli ve yabancı tahviller oldu. Merkez bankaları küresel kriz süresince para arzını artırıp piyasadan tahvil satın alarak ekonomiyi canlandırmaya yöneldiler. Faizler değişmediği sürece bu işlem zarar yaratmadı. Enflasyonda ortaya çıkan yükselişi durdurabilmek için 2022 yılında başlayıp 2023 yılında hızlanan faiz artırımları sonucunda ellerindeki tahvillerin değeri düştü. Merkez bankalarının 2023 yılındaki zararlarının asıl nedeni budur (bu çelişki için son not 2’deki yazıma bakabilirsiniz.)

TCMB’nin, 2023 yılındaki 818,2 milyar TL’lik zararı ise bu sayılan merkez bankalarının durumundan farklı olarak neden – sonuç ilişkilerinin birbirine karıştırılmasıyla ortaya çıktı.  Son yıllarda pek çok bilim dışı adım söz konusu oldu ama bunlar arasında ekonomide en büyük hasarı yaratmış olanı faizi, enflasyonun altında belirlemek olmuştur. 2021 yılının Eylül ayında başlayan faiz indirimlerinin yarattığı dövize talebi önlemek amacıyla getirilen kur korumalı mevduat sistemi bankaların ödemesi gereken maliyeti TCMB’nin üzerine yıkarak 2023 yılı sonu itibarıyla 818,2 milyar TL’lik zarara yol açmıştır

TCMB’nin Döviz ve Altın Rezervlerinin Durumu

Bu yanlış ekonomi politikası, TCMB’ye yüklediği bu astronomik zarara ek olarak ayrıca ciddi bir rezerv kaybına da mal oldu. Aşağıdaki tablo TCMB’nin 19 Nisan 2024 itibarıyla rezerv durumunu gösteriyor (kaynak: TCMB bilançosu, parasal ve finansal göstergeler tablosu, uluslararası rezervler ve döviz likiditesi tablosundaki verilerden yararlanarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

TCMB, hiç üzerine vazife olmadığı halde bir yandan kur garantisi veren bir kur korumalı mevduat sisteminin zararını üstlenirken bir yandan da GSYH’yi yüksek göstermek adına kuru düşük tutmak için rezervlerini sattı, onunla da yetinmedi borçla edinilen rezervleri de harcadı.

Rezervler meselesine girmişken kamuoyunda yalan yanlış bilgilere dayalı olarak tartışılan TCMB’nin altınları meselesine de değinelim. Aşağıdaki tablo TCMB’nin altın varlığını ve bunların nerede bulundurulduğunu gösteriyor:

2023 yılsonu itibarıyla TCMB’nin uluslararası standarttaki altın varlığı 726,4 tondur. Bu miktarın 524,1 tonu TCMB’ye, 152,2 tonu bankalara (108,1 tonu zorunlu karşılıklar, 43,3 tonu bankalar serbest altın deposu), 50,1 tonu Hazine’ye aittir. Ayrıca 2,8 ton da TCMB’ye ait uluslararası standartta olmayan altın mevcuttur. Uluslararası standarttaki 726,4 tonluk altın mevcudunun 34 tonluk kısmı TCMB kasalarında, 150,6 tonluk kısmı İngiltere Merkez Bankası’nda (BOE), 541,8 tonluk kısmı Borsa İstanbul’da (BIST) saklanmaktadır. Uluslararası standartta olmayan 2,8 tonluk altın TCMB kasalarında bulunmaktadır. Altınların bir kısmının BOE bir kısmının da BIST nezdinde bulunmasının nedeni bunların swap işlemlerinde kullanılabilmesi içindir.

Değerlendirme

Merkez Bankaları genellikle kâr ederler. Buna karşılık kriz dönemlerinde izlenen politikalar ve faizlerdeki gelişmelere göre zarar etmeleri de söz konusu olabilir. TCMB’nin 2023 yılı zararı yanlış faiz politikası sonucu insanların dövize kaçmasını önlemek için getirilen kur korumalı mevduat uygulamasından kaynaklanmıştır. Bu uygulama yalnızca zarara değil, kuru tutma çabası nedeniyle rezervlerin eksiye düşmesine de yol açmıştır. Sorun bununla da bitmiyor. TCMB’nin zarar etmesi ve bunun sonucu olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi Hazine’ye kâr ve ihtiyat akçesi devredemeyecek olması 2024 bütçe açığının finansmanı için de ciddi bir sorun yaratmıştır.

Ekonomi politikası ilginç bir politikadır. Bir bütün olarak doğru kurgulanıp uygulanamazsa birbiriyle çelişen parçalar haline dönüşür ve bir senteze varılması olanaksız hale gelir. Ekonomi politikası açısından bakmayı başarabilirsek, ekonomideki en önemli faktörlerin başında faizin geldiğini görürüz. Yanlış belirlendiğinde ekonomiyi alt üst eder, üretim ve yatırımı yok eder, tüketimin öne geçmesine yol açar. Bunun sonucunda ekonomi büyüse de kaliteli bir büyüme yakalanamaz. Bir süre sonra faiz doğru tespit edilse bile tek başına ekonomiyi düzeltemez, yanında mutlaka yapısal reformlarla desteklenmesi gerekir.

Son notlar: 

1 https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/51753143-d577-47b4-9270-6cefbd613c8e/TCMB+-31.12.2023++Yasal+%28T%C3%BCrk%C3%A7e%29.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-51753143-d577-47b4-9270-6cefbd613c8e-oYL09F5

Tahvil fiyatı ile faiz arasındaki ters ilişkiyi ortaya koyan yazım için:

https://www.mahfiegilmez.com/2013/06/faiz-yukselince-kim-kazanr-kim-kaybeder.html.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İşte Türkiyenin karnesindeki son durum

S&P’nin dün akşamki not artırım kararının ardından, kuruluşun değerlendirmesinde Türkiye yatırım yapılabilir seviyenin 4 kademe altında yer aldı. Fitch değerlendirmesinde de Türkiye’nin kredi notu benzer seviyede yer alırken, Moody’s’e göre kredi notu halen yatırım yapılabilir seviyenin 6 kademe altında yer alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dün akşam S&P, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunun “B”den “B+”ya yükseltildiği ve kredi notu görünümünün “pozitif” olarak korunduğu bildirildi.

Türkiye’de yerel seçimlerin ardından dış dengelenmenin de etkisiyle para, maliye ve gelirler politikası arasındaki koordinasyonun iyileşeceğinin düşünüldüğü belirtilen açıklamada, gelecek 2 yıl içinde portföy girişlerinin artacağının, cari açıkların daralacağının, enflasyon ve dolarizasyonda düşüşün öngörüldüğü kaydedildi. Açıklamada, politika yapıcıların, cari açığın daraldığı ve dolarizasyonun tersine döndüğü ortamda enflasyonu düşürmeyi ve liraya olan güveni yeniden tesis etmeyi başarması halinde Türkiye’nin kredi notunun yükseltilebileceği ifade edildi.

S&P, Türkiye’de son dönemdeki politika düzenlemeleri nedeniyle aralık ayında takvim dışı değerlendirmeye giderek ülkenin kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çevirmişti. Diğer kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s de ocak ayında Türkiye’nin kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkarmıştı.

FITCH DE 12 YIL SONRA YÜKSELTMİŞTİ

Geçen ay Fitch Ratings de Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı. Kuruluş, böylece 12 yıl sonra ilk kez Türkiye için not artırım kararı aldı. Fitch kararıyla ilgili açıklamasında sıkı para politikasının beklenenden daha önce güçlü bir şekilde uygulandığını, böylece makroekonomik ve dış kaynaklı kırılganlıkların azaldığını aktardı.

‘YATIRIM YAPILABİLİR’ SEVİYEYE KAÇ ADIM KALDI?

Son artışla birlikte Türkiye, artık not açısından S&P ve Fitch için yatırım yapılabilir seviyenin 4 kademe, Moody’s için 6 kademe altında. Hepsinde görünüm ise Pozitif. Kredi notunun artması ve görünümün de pozitif olması, sonraki aşamada da tekrar not artırımı gelebileceğine işaret ederken bu her ne kadar piyasalar açısından yatırım yapılabilir seviyenin henüz gerisinde olunsa da olumlu değerlendiriliyor.

BIST 100’DEKİ YÜKSELİŞİ DESTEKLEDİ

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik aldığı olumlu kararlar ve bu kararların devamının gelebileceğine yönelik beklentileri Borsa İstanbul’a da şu ana kadar pozitif yansıdı. BIST 100 endeksi son 1 ayda yüzde 12.57 yükselirken. 2024 genelinde yüzde 34.79’luk artış yaşadı. 2024’teki yükseliş ocak-Nisan dönemindeki yüzde 18.72’lik enflasyonun çok üzerinde gerçekleşerek Borsa İstanbul yatırımcısına önemli bir reel getiri sağladı.

NE ANLAMA GELİYOR?

Kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri çeşitli yatırım fonları tarafından dikkatle takip ediliyor. Bu değerlendirmeler bireysel kredi notlarına benzer bir görev üstleniyor. Bir ülkenin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyede yer alması daha güvenli bir yatırım ortamı sunduğu anlamına geliyor. Bu sebeple dünyada başta emeklilik fonları olmak üzere çeşitli büyük fonlar bir ülkenin tahvil veya hisse piyasasına yatırım yapmadan önce 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşunun 2’sinde yatırım yapılabilir seviyede not almış olmasını bir gereklilik olarak görüyor. Bir ülkenin kredi notu yükseldikçe o ülkeye sermaye akışının hızlanması ihtimali artıyor.

Habertürk

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.