Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Türkiye’de Doların 20 Yıllık Serüveni

Yayınlanma:

|

Amerikan Doları, Türk Lirası karşısında neredeyse her gün yeni bir tarihi rekor kırıyor. 2008 yılında ‘1 dolar 1 TL olur mu’ tartışmalarının yapıldığı ve ihracatçıların Türk Lirası’nın döviz karşısında aşırı değerlenmesinden şikayetçi olduğu dönemin ardından dolar 2013 yılında yükselmeye başladı. Aslında Türkiye’nin dolar serüveni, dalgalı kur rejimine geçilen 2001 yılındaki siyasi ve ekonomik krizin ardından başlamıştı. 20 yıl sonra dolar siyasi ve ekonomik çalkantıların gölgesinden yine çıkabilmiş değil. VOA Türkçe, 2001-2021 yılları arasında doları etkileyen Türkiye’deki gelişmeleri derledi.

21 Şubat 2001: 1 dolar 1,200,000 TL

Türkiye’de 90’lı yıllar, siyasi sıkıntılar ve bozulan ekonomik dengeler nedeniyle çalkantılı geçti. 1994’te liranın dolar karşısında yüzde 160’ın üzerinde değer kaybettiği ekonomik krizin ardından 2000 yılına girilirken Türkiye ekonomisinde yeniden kriz çanları çalıyordu. Çok yüksek seviyelere çıkan enflasyonu düşürmek için Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) başlatılan program kapsamında 1999’dan beri ‘serbest faiz, sabit kur’ rejimi uygulanıyordu. Merkez Bankası her gün sabit bir döviz kuru açıklıyordu, faiz oranlarıysa piyasa tarafından belirleniyordu. İlk kriz 22 Kasım 2000’de piyasadaki likidite sorunu nedeniyle patlak verdi. Yaşanan sıkıntıların yabancı yatırımcıyı endişelendirmesiyle yüklü miktarda fon çıkışı yaşandı. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı yüzde 1000’in üzerine çıktı. Merkez Bankası, IMF desteğiyle piyasayı fonlayarak krizi geçici olarak durdurdu.

19 Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında başlayan tartışmada Başbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlattı ve Ecevit, toplantı çıkışında bekleyen gazetecilere, “Bu bir devlet krizidir” açıklaması yaptı. Ancak buna piyasanın tepkisi sert oldu. Aynı gün 7 milyar doların üzerinde bir döviz talebi ortaya çıktı, bankalar arası piyasada gecelik faizler yüzde 5 bin ila 7 bin 500 aralığını gördü. Yabancı yatırımcıların hızla piyasayı terk etmesiyle yüksek döviz talebini karşılamak mümkün olmayınca, 21 Şubat günü sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçildi. Merkez Bankası tarafından karar öncesinde 684 bin TL’ye çıpalanan dolar kuru, dalgalı kura geçilmesiyle birlikte 1,2 milyon TL’ye yükseldi.

3 Ocak 2005: 1 dolar 1,34 TL

Bankalarının yarısı iflas eden, enflasyonu üç haneli rakamlara ulaşan ve para birimi yüzde 100 değer kaybeden Türkiye’de Kasım 2002’de iktidarı AKP devraldı. AKP hükümeti katı bütçe disipliniyle krizle mücadele ederek ekonomiyi büyüttü, tüketim ve yatırımları hızlandırdı, enflasyonu tek haneye düşürdü, reel faizler hızla indi. 31 Aralık 2004 tarihindeyse, Türk Lirası’na itibar kazandırmak için liradan 6 sıfır atılması ve 1 milyon liranın 1 Yeni Türk Lirası’na (YTL) eşitlenmesini öngören ilgili kanun çıkarıldı. Ekonomistler yabancı yatırımcının sıfırları sayamadığı bir para birimine güveni olamayacağını savunuyordu. Bu adımın ardından piyasaların açıldığı ilk gün 3 Ocak 2005 tarihinde dolar 1,34 YTL olarak kayıtlara geçti. Türk Lirası 2005 yılında değer kazanmaya devam etti.

4 Ağustos 2008: 1 dolar 1,15 TL

Türkiye’nin, ilk kez 3 Ekim 2005’te AB’ye tam üyeliği için müzakerelere başlanması kararlaştırıldı. Avrupa yolculuğunda önemli bir kilometre taşı olan bu gelişme, ekonomiye de olumlu yansıdı. Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisini tamamen benimsemiş, dinamik ve gelişen bir piyasa olduğu görüşü yabancı yatırımcılar arasında hakim oldu. Yabancı yatırımcıya uygulanan stopajın da hükümet tarafından sıfırlanmasıyla Türkiye’ye döviz girişi ve yabancı yatırımlar hızlandı. Uzun yıllar yüzde 0,4 ila 0,5 arasında olan doğrudan yabancı yatırımların oranı, adaylık statüsü alınmasının ardından 2006 yılında yüzde 4,9 seviyesine kadar yükseldi. 2009 yılına kadar süren yabancı yatırımlardaki artışın etkisiyle lira karşısında değer kaybı trendini sürdüren dolar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz kurlarına göre 4 Ağustos 2008’de 1,15 TL’ye kadar düştü.

9 Mart 2009: 1 dolar 1,80 TL

2008 yılının sonbaharında ekonomik kriz bu kez tüm dünyayı sardı. Likidite sorunlarının baş gösterdiği ABD, Japonya, İngiltere gibi gelişmiş ülke merkez bankaları bu sorunu çözmek için faizleri tüm zamanların en düşük seviyesine çekerek piyasaya para sürmeye başladı. O dönem başbakanlık görevinde olan Recep Tayyip Erdoğan, 27 Ekim 2008’de “Kriz Türkiye’yi teğet geçecek” dedi.

Gelişmekte olan ülkeler krizden nispeten daha az etkilense de küresel krizin yansımalarıyla Türkiye’de de ekonomi daraldı, işsizlik arttı. Kriz öncesi 1,20 düzeylerinde seyreden ve “1 dolar 1 TL olur mu” tartışmaları yapılan dolar kuru, 9 Mart 2009 tarihinde Merkez Bankası’nın efektif dolar satış fiyatı olan 1,80 TL’ye çıkarak rekor kırdı.

4 Kasım 2010: 1 dolar 1,39 TL

Merkez bankalarının ekonomik kriz sırasındaki parasal genişleme politikaları, kriz sonrasında yatırımcıları gelişmekte olan piyasalara yönlendirdi. Türk Lirası da bunun sonucunda değerlendi. 2010 yılında yoğun sıcak para girişinin döviz arzını arttırıp fiyatını düşürmesinin etkisiyle Türk Lirası’nda döviz sepetine karşı yüzde 11 dolayında reel değerlenme yaşandı.

Yabancıların döviz cinsinden karı katlanırken, Türkiye hızla büyüyen dış ticaret ve cari işlemler açığıyla karşı karşıya kaldı. İthalatın hızla artmasına neden olan bu durum, ihracattaysa baskılayıcı bir rol oynadı. 4 Kasım 2010 tarihinde 1 dolar 1,39 TL’ye kadar düştü. Temmuz 2013’te Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına getirilen ekonomi analisti Yiğit Bulut, 2010 yılındaki durum karşısında 1 doların 1 TL seviyesine inebileceğini gündeme getirdi.

8 Şubat 2012: 1 dolar 1,74 TL

Dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2011 yılında “2012’de Türk Lirası olarak Amerikan Doları’nı yeneriz. Bu çok iddialı bir laf, bunu yazın. Senenin sonunda tekrar konuşalım” demişti. 8 Şubat 2012’de 1 dolar 1,74 TL’ye kadar geriledi. Başçı’nın öngörüsünün gerçekleştiği 2012 yılında, Türk Lirası sıcak para girişinin sürmesinin etkisiyle dolar başta olmak üzere döviz sepeti karşısında önemli oranda değer kazandı. Küresel ekonomik kriz sonrası oluşan likidite fazlası, sıcak para akımlarında Türkiye’yi başlıca adreslerden biri haline getirdi. TL’de dolara karşı reel değerlenme yüzde 12 dolayında oldu.

Ancak liranın aşırı değerlendiğini savunan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçının değerli TL nedeniyle rekabet gücünü kaybettiğini söyledi. Merkez Bankası’na, Türkiye’yi çekim alanı haline getiren yüksek faizlerin indirilmesi çağrısında bulunan Büyükekşi, TL’nin aşırı değerlenmesinin önlenmesine yönelik adımların bir an önce atılmasını istedi.

23 Ağustos 2013: 1 dolar 2 TL

Dalgalı kur rejimine geçilen 2001 yılından beri geçen 12 yılda 2 TL’nin altında seyreden dolar, ilk kez 2013’te 2 lira sınırını aştı. 2013 yılının başında 1,70-1,80 TL aralığında olan dolar kuru, Mayıs ayında İstanbul Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan hükümet karşıtı eylemlerle yükselişe geçti. 23 Ağustos 2013’te 1 dolar 2 TL seviyesini gördü. Dönemin Başbakanı Erdoğan doların yükselişini Gezi Parkı eylemleriyle ilişkilendirerek Türkiye ekonomisinin hedef alındığını savundu. Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerini, faiz lobisinin başlattığını öne sürdü.

Doların yükselişinde ABD Merkez Bankası’nın (FED) varlık alımlarının hızını yaz boyunca azaltabileceği yönündeki açıklaması etkili oldu. FED’in para musluklarını kısacağı korkusu piyasaları diken üstünde tutmaya devam ederken, bu endişe gelişmekte olan piyasalardan kaçışı da tetikledi. TL de diğer gelişmekte olan ülke para birimleriyle birlikte bundan nasibini aldı. Merkez Bankası’nın kurda yaşanan artış öncesi 8 milyar dolara yakın döviz satışı da doları frenlemeye yetmedi.

17 Aralık 2014: 1 dolar 2,37 TL

Dönemin dört AKP’li bakanının oğulları, Halkbank Genel Müdürü ile işadamlarının 17 Aralık 2013’te rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alınması Türkiye’yi sarstı. 25 Aralık 2013 tarihinde ise ikinci dalga operasyon için düğmeye basıldı. Bu defa Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında da şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrı evrakı hazırlandı. AKP iktidarı operasyonun Fethullah Gülen hareketine mensup savcı ve polisler tarafından başlatıldığını ve hükümete karşı düzenlenmiş bir darbe girişimi olduğunu savundu.

Ardından Ocak 2014’te Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait olduğu belirlenen ve içinde Suriye’ye gitmek üzere askeri mühimmat bulunan TIR’ların durdurulması olayı da yeni bir skandala yol açtı. TIR’larla Suriye’deki cihatçı yasadışı örgütlere silah gönderildiği iddia edildi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, TIR’ların Bayırbucak Türkmenleri’ne silah taşıdığını söyledi.

17-25 Aralık operasyonunun arifesi olan 14 Aralık 2014’te Gülen hareketine bağlı olduğu iddia edilen medya kuruluşlarına da operasyonlar düzenlendi, birçok kişi gözaltına alındı. Hem muhalefet partileri hem de ABD ve AB, hükümetin tutumuna karşı çıktı. 2013 ve 2014 yıllarında ardı ardına yaşanan siyasetteki huzursuzluğun dolara yansıması sert oldu. 17 Aralık 2014’te 1 dolar 2,37 TL’ye kadar yükselerek rekor kırdı.

20 Ağustos 2015: 1 dolar 3 TL

7 Haziran 2015’te yapılan genel seçimler öncesi ve sonrasında siyasette gerilimin yükselmesi doları da uçurdu. Türkiye, 7 Haziran seçimlerine, 5 Haziran’da Diyarbakır’daki HDP mitingine yönelik bombalı saldırının etkisinde girdi. IŞİD tarafından üstlenilen saldırıda 5 kişi yaşamını yitirdi, 400’e yakın kişi de yaralandı. Seçimlerdeyse 2002’den beri tek başına iktidar olan AKP meclisteki çoğunluğunu kaybetti. Türkiye’de yıllar sonra koalisyon hükümeti ihtimali doğdu. Ancak meclise giren partilerin hiçbiri koalisyon seçeneğinde anlaşamayınca hükümet kurulamadı. Dolar, 2015 Ağustos’unda ilk kez 3 TL’yi gördü. Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetin kurulamaması üzerine erken seçim kararı aldı.

1 Kasım 2015’te seçimlerin yenilenmesine kadar geçen beş aylık süreçte yaşanan terör saldırılarıysa Türkiye’yi sarstı. 20 Temmuz’da Suruç’ta Kobani’ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada IŞİD tarafından düzenlenen intihar saldırısında 33 kişi öldü. 22 Temmuz’da Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis, evlerinde başlarından vurularak öldürüldü. Ceylanpınar saldırısını önce sahiplenen sonra reddeden PKK ateşkesi sona erdirdi. Bu gelişmeyle Kürt sorununda AKP’nin 2009’da temellerini attığı çözüm süreci de rafa kalktı. 6 Eylül’de Dağlıca’daki PKK saldırısında 16 asker yaşamını yitirdi. 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar düzenlendi. 10 Ekim’de Ankara’daki barış mitingine yapılan IŞİD saldırısında 102 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılar sonucunda piyasada ortaya çıkan belirsizlik ve güvenlik endişesi doların ateşini de yükseltti.

Beş ay boyunca ardı ardına terör kabusu yaşayan Türkiye, 1 Kasım’da yeniden sandık başına gitti. AKP, yüzde 49,5 oy ve 317 milletvekili ile bir kez daha sandıktan tek başına iktidar olarak çıktı. Seçimlerden sonra Rusya Hava Kuvvetleri’ne ait uçağın sınır ihlali yapmasından dolayı Türkiye tarafından düşürülmesiyle iki ülke arasında yaşanan kriz ve 17-25 Aralık operasyonunda adı geçen AKP’li bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi yönündeki meclisteki oylama sonucu da TL karşısında doları yükselten gelişmeler oldu.

2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası’nın faiz politikalarına yönelik eleştirilerinin dozunu da arttırdı. Yüksek faizi ‘vatana ihanet’ olarak nitelendiren Erdoğan, Merkez Bankası’na yönelik olarak “Bize karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorsun da başka yerlere karşı bağımlılığın mı var?” çıkışında bulundu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a da “kendinize çeki düzen verin” sözleriyle seslendi. Merkez Bankası’nın faiz politikasını belirlerken siyasi baskı altında kaldığı yorumları giderek yaygınlaştı.

5 Aralık 2016: 1 dolar 3,54 TL

15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimi de kurda sert yükselmeye neden oldu. Siyasi belirsizlikten etkilenen uluslararası piyasalarda darbe girişimi haberleriyle dolar 3,05 TL’ye kadar yükseldi. 15 Temmuz’un sonrasında hükümetin açıklamalarıyla kur yeniden 3 TL seviyesinin altına düştü. Ancak ekonomide cari açık sorunu ve yeniden çift hanelere doğru ilerleyen enflasyonun yanı sıra hükümetin darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal ilan ederek tasfiye sürecine başlaması da piyasaları yeniden belirsizliğe sürükledi, yabancı yatırımcıları Türkiye’den uzaklaştırdı.

Bu arada ABD Merkez Bankası’nın 2008 küresel finans krizinde piyasaya sürülen paraları geri çekmeye başlamasıyla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere giden para miktarı da azaldı. Erdoğan, TL’deki değer kaybına karşı vatandaşlardan yastık altındaki dövizlerini bozdurmasını istedi. Erdoğan’ın faizleri indirmesi için sert sözlerle çıkıştığı Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın görev süresiyse doldu, yerine yardımcısı Murat Çetinkaya atandı. Dolar, 2016 yılını 3,5 TL seviyesinden kapattı.

13 Ağustos 2018: 1 dolar 6,89 TL

Dolar 2017 yılını 3-4 TL aralığında kapatırken, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri’nin ardından 5 TL sınırını da aştı. Seçimler öncesinde 23 Mayıs’ta döviz kurundaki ani yükseliş karşısında olağanüstü toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), faiz artırımına gitti. Kurdaki ani yükseliş ekonomik dengeleri de etkiledi, enflasyon yıllar sonra ilk kez yüzde 20’nin üzerine çıktı. Erdoğan ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ sözleriyle faizin düşürülmesi yönündeki çağrılarını sürdürdü.

Nisan 2017’de düzenlenen referandum sonucunda parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçilen Türkiye’de 2018’deki seçimlerde Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildi. Erdoğan, “Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözleriyle, seçimi kazanması halinde doların düşeceğini ifade etmişti. Ancak seçimden iki ay sonra, 2018 Ağustos ayı başında yaşanan gelişme TL’ye ağır darbe vurdu.

Casusluk yaptığı suçlamasıyla 9 Aralık 2016’da tutuklanan ABD’li Rahip Andrew Brunson’ın ev hapsine alınması sonrası, ABD’den peş peşe sert açıklamalar geldi. Brunson’ın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanacağının duyurulmasıyla Ağustos ayı başında 5 TL olan dolar bir hafta içerisinde 6,5 TL seviyesini geçti. 12 Ağustos gecesi uluslararası piyasalarda 7,20 TL’yi test etti. Ekim 2018’de Brunson’un serbest bırakılmasının ardından dolar yeniden 5 TL seviyesinin üzerine geriledi. Dolar kuru 2018 yılını 5,29 TL’den kapattı.

9 Mayıs 2019: 1 dolar 6,24 TL

31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde AKP en fazla belediye başkanlığı kaybeden parti oldu. Başkent Ankara dahil, birçok kritik il ve büyükşehri rakip adaylar kazandı. Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin AKP’nin yaptığı itirazıysa 36 gün sonra kabul etti, seçimin yenilenmesine karar verdi. YSK’nın açıklamasıyla Türk Lirası dolar karşısında son ayların en büyük değer kaybını yaşadı, 9 Mayıs günü 6,24 TL’den işlem gördü.

Bu gelişmeler yaşanırken Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya da görevden alındı. Yardımcısı Murat Uysal bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararıyla yerine atandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çetinkaya’nın görevden alınmasına ilişkin “TCMB (başkanını) görevden alma yetkisini de aldık, laf dinlemiyordu. Yeni arkadaşla devam ettik. Dedik ki faiz oranlarını düşüreceğiz” sözlerini kullandı. Böylece bir yıl sürecek hızlı faiz indirimi süreci de başladı. Uysal, yüzde 24’ten devraldığı faizi 12 ayda 8,25’e kadar indirdi. Türk Lirası’nın çekiciliğini azaltan faiz indirimi sürecine ve yerel seçimlerin doları sert yükseltmesine rağmen, 2019’da dolar 6 TL’nin altında işlem görmeye devam etti. Yaşanan gelişmelere karşın dolarda 6 TL’nin altına hızlı düşüş, piyasalarda TL’nin değer kaybının durdurulabilmesi amacıyla Merkez Bankası ve kamu bankalarının milyarlarca doları bulan satışlar yaptığı şeklinde yorumlandı.

6 Kasım 2020: 1 dolar 8,58 TL

Merkez Bankası ve kamu bankaları, Türk Lirası’nın korunması için piyasaya döviz sürmeye devam etti. Bu amaçla 2019’dan beri 100 milyar dolardan fazla döviz sürüldüğü iddiası gündeme geldi. Bu müdahaleyle döviz arzının belirginleştiği Haziran ayından itibaren dolar 6,85 TL seviyesine gerileyerek, aylarca bu seviyeden işlem gördü. Merkez Bankası’nın altın ve swap hariç döviz rezervinin hızla eriyerek eksiye düştüğü tartışmaları da böylece ortaya çıktı. Kuru ve faizi baskılamaya yönelik politikalar döviz mevduatına yönelişi de hızlandırdı. 2020 yılı TL’ye güvenin aşınmasıyla döviz mevduatlarının payının, 2001 ekonomik krizinden bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı yıl oldu.

9 kez üst üste faiz indirimi yapan Merkez Bankası Başkanı Uysal, çift haneden düşmeyen enflasyon karşısında Eylül ayında ilk kez politika faizinde artırıma gitti. Bu adım Türk Lirası’nı destekledi. Ancak Ekim ayında faizin sabit tutularak piyasadaki artış beklentisinin karşılanamaması liradaki değer kazancını tersine çevirdi. 6 Kasım 2020’de 1 dolar 8,58 TL’den işlem gördü.

8 Kasım’da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak görevinden istifa ettiğini duyurdu. 30 Kasım’da ise Merkez Bankası Başkanı görevinden alınarak yerine Naci Ağbal atandı. Albayrak’ın istifası ve Merkez Bankası’nı yeniden siyasi etkiden bağımsız hale sokacağı yönünde güçlü mesajlar veren Ağbal’ın göreve gelişi doların ateşini de düşürdü. “Acı da olsa doğru reçeteleri uygulayacağız” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ‘ekonomide yeni dönem’ ve göreve gelen ekonomi yönetiminin destekleneceği vurgusuyla, Dolar/TL kuru 2020 yılını 7,5 seviyesinin altında kapattı.

21 Ekim 2021: 1 dolar 9,47 TL

Erdoğan yeni ekonomi yönetimine destek mesajı verse de bu uzun sürmedi, Naci Ağbal da dört ay sonra görevinden alındı. Böylece 20 ayda Merkez Bankası’nın başındaki isim dördüncü kez değişti. Yerine eski milletvekili Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu atandı. Ağbal görevden alınmasından bir gün önce, beklentilerin üzerinde 200 baz puan faiz artışıyla politika faizi oranını yüzde 19’a yükseltmişti. Göreve geldiği tarihte 8,58 TL olan dolar kuru, Ağbal döneminde 7 seviyesinin altına düşmüştü ancak piyasalar başkanlık değişimine sert tepki verdi, dolar 8 TL’nin üzerinde hızla yükselmeye başladı.

Kavcıoğlu, ilk kez 23 Eylül’de politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 18’e indirdi. Karar öncesi 8,64 seviyelerinde olan kur, kararın açıklanmasının ardından 8,80 seviyesine kadar yükseldi.

Ekim ayında 9 liraya ulaşan kur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kavcıoğlu’yla görüşmesi ve Merkez Bankası’nın iki başkan yardımcısıyla, bir Para Politikası Kurulu üyesini görevden alması sonrası 9 liranın da üzerine tırmandı. Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası Suriye’yle ilgili sınır ötesi operasyon açıklaması da doların ateşini yükseltti.

18 Ekim’de dolar 9,32 TL’ye yükselerek tarihi rekor kırdı. 21 Ekim’de Merkez Bankası’nın politika faizini sürpriz bir şekilde 200 baz puan indirmesiyle, dolar 9,47 seviyesini görerek bir rekor daha kırdı.

VOA

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

İran ve İsrail, 12 gün süren çatışmaların ardından Trump’ın aracılığıyla ilan edilen ateşkese büyük ölçüde uyarken, taraflar zafer ilan etse de ateşkesin kırılgan olduğu ve karşılıklı ihlâl suçlamalarının sürdüğü görülüyor. ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı’nın ön raporuna göre, Trump’ın “nükleer programı yok ettik” iddiasına karşın İran’ın nükleer kapasitesi yalnızca birkaç ay geriye itildi; yeraltı tesislerin girişleri kapansa da altyapı büyük ölçüde sağlam kaldı. Bu gelişme, Trump’ın İran’a yönelik hava saldırısının başkanlığının en büyük siyasi kumarı olarak görülmesine yol açarken, “sınırlı müdahale ile büyük diplomatik zafer” stratejisinin uzun vadede ters tepebileceği vurgulanıyor. Özellikle Trump’ın kampanya döneminde verdiği “sonsuz savaşlara son” sözleriyle çelişen bu adım, hem MAGA hareketinde kafa karışıklığına neden oldu hem de dış politikada kırılganlık yarattı. Nitekim Reuters/Ipsos anketine göre kamuoyunun sadece %36’sı saldırıyı destekliyor, Trump’ın genel onay oranı ise %41’e gerileyerek ikinci döneminin en düşük seviyesine inmiş durumda.

Dün ateşkesin kırılganlığına dair gelen haber akışlarına rağmen piyasalar, yaşananları bir belirsizlik değil, taşların yerine oturması için gereken bir geçiş süreci olarak yorumladı ve günü iyimser bir havada tamamladı. Jeopolitik tansiyonun düşmesi ve Hürmüz Boğazı’nın kapanmayacağına dair beklentiler, arz endişelerini yatıştırırken, tahterevalli misali hareket eden petrol fiyatları savaş öncesi seviyelere geri döndü. Brent petrolün varil fiyatı %12 gerileyerek 67 dolar seviyesini test etti.

Güvenli liman altın, geçtiğimiz hafta artan risklerle 3,450 doları görmesinin ardından, ateşkes haberiyle birlikte 3,295 dolara kadar geri çekildi ve bu sabah itibarıyla 3,330 dolar seviyesine toparlandı. Altındaki bu düzeltme, gümüş fiyatlarını da baskıladı. On üç yılın zirvesine yürüyen hareketin başlangıç noktası olan 35,25 dolar seviyesi dün bir kez daha test edilse de, bu sabah gümüşün yeniden 36 dolar seviyesine toparladığını görüyoruz. Öte yandan, fiat para sistemine olan güvenin sarsıldığı bu dönemde alternatif değer saklama aracı olarak öne çıkan Bitcoin, 107bin dolar seviyesine yükselerek direnç hattını zorlamaya başladı. Asıl ivmenin ise 113 bin dolar seviyesinin aşılmasıyla hız kazanacağı görüşündeyiz (bakınız grafik).

FED Başkanı Powell, Kongre’de yaptığı yarıyıl sunumunda, henüz faiz indirimine gitmek için acele etmeyeceklerini yineledi. Yaz aylarında gümrük tarifelerinin enflasyonu yukarı çekmeye başlayabileceğini belirten Powell, bu gelişmelerin para politikası kararları açısından belirleyici olacağını vurguladı. Güçlü seyreden işgücü piyasası ve tarifelerin nihai etkisine dair belirsizlik nedeniyle temmuz toplantısı dâhil, kısa vadede faiz indiriminin gündemde olmadığını açıkladı. Powell, FED’in Trump yönetiminin ticaret politikalarına destek ya da karşı durmak gibi bir amacı olmadığını, ancak bu politikaların enflasyon üzerindeki etkisinin dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etti.

Powell’ın ifadeleri, yatırımcıların temmuzda faiz indirimi beklentilerini azaltmasına, bunun yerine eylül ayında bir indirim olasılığını daha fazla fiyatlamasına neden oldu. FED’in mevcut para politikası duruşunu koruduğunu yineleyen Powell, enflasyonun gerçekten sınırlı kalması durumunda faiz indiriminin erkene çekilebileceğini de söyledi. Öte yandan, Trump’ın Powell’a yönelik eleştirileri yeniden gündeme gelirken, Başkan’ın FED’in politika faizini en az 2-3 puan daha düşük seviyeye çekmesi gerektiği yönündeki açıklamaları da dikkat çekti.

Vadeli kontralara göre, FED’den sene sonuna kadar 60 baz puan yani en az iki kez 25 baz puan faiz indirimi fiyatlanıyor. Powell’ın açıklamalarına rağmen son üç haftadır gerileyen 10 yıllık gösterge ABD tahvil faizi %4,30 seviyesini test etti. Dolar zayıflığı ise şiddetini daha da artırdı: DXY 97’li seviyelere kadar gerileyerek son üç yılın en düşük seviyesini test ederken, EURUSD paritesi ise 1,1640 seviyesini test ederek son dört yılın zirvesine yürüdü. Daha basit bir anlatımla, eğer dolar sene başı 100 seviyesinde ise bugün 90 seviyesine gerilerken, EUR ise 112 seviyesine yükseldi!

İsrail-İran savaşında taraflar ateşkesi resmî olarak kabul etmeleri ve petrol fiyatlarının savaş öncesi döneme geri gelmesi Türk mali piyasalarını belirgin derecede olumlu etkiledi. Jeopolitik riskler ve beraberinde artan enerji fiyatlarına paralel Haziran toplantısını pas geçen TCMB’nin Temmuz toplantısında 350 baz puan faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılınca, TL ve TL cinsi varlıklara alım geldi. Şöyle ki, savaş süresince negatif etkilenen hisse senetleri, dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere alımlara sahne olarak günü %3,4 yükselişle tamamladı. Teknik mânâda yukarıda 9,800 endeks seviyesine kadar yükseliş isteğinin korunacağını düşünüyoruz. Bu da ilave %3 yükseliş potansiyeli demek. Öte yandan, faiz indirimlerinin ‘yarayacağı’ bankacılık sektörüne de alıcı gözle bakmak gerektiğini belirtmiştim. Dün XBANK günü %4,3 yükselişle günü tamamlarken, yine faiz indirimi beklentisi ile iki yıl vadeli gösterge bileşik faiz yaklaşık 2,5 puan düşüşle %42,5’e kadar geriledi. USDTRY kuru 39,70’li seviyelere kadar yükselmesi ardından yönünü hafifçe de olsa aşağıya çevirerek 39,58 seviyesini test etti. CDS risk primi yeniden 300 baz puanın altına geriledi.

Havanın olumluya dönmesi ile Hazine 2030 vadeli USD cinsi sukuk ihracı için bankaları dün yetkilendirdi. İhaleye gelep talep 5 milyar doları aşarken, Hazine 2,5 milyar dolar borçlandı; nihai getiri %6,85 oldu. Benzer bir şekilde bir önceki gün de Eximbank da %7 getiri ile 500 milyon dolar büyüklüğünde 3 yıl vadeli tahvil ihracı yapmıştı.

Dün Türkiye cephesinde açıklanan reel sektör güven endeksi ve finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu dikkatimizi çekti. Haziran ayında  mevsimsellikten arındırılmış seriye reel sektör güveni son 10 ayın en düşük düzeyinde gerçekleşirken, enflasyon beklentilerindeki düzelme ise devam etti. Öte yandan, finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu Nisan ayında bir önceki aya göre yaklaşık 12 milyar dolar daha bozulurken, toplam açık pozisyon 172 milyar dolar seviyesine gelerek son yedi yılın en yükseğine ulaştı. Açıklanan İSO 500 verilerinde, şirketlerin yaptığı faaliyet kârın neredeyse tamamının finansman maliyetine gittiğini düşünürsek, şirketlerin yüksek TL faiz yerine faaliyetlerini sürdürmek adına riskli olsa da döviz kredisine baş vurduklarını görüyoruz!

ABD borsalar geceyi %1’in üzerinde yükselişle tamamlarken, yeni gün başlangıcında, Pasifik’in diğer ucunda iyimser havanın koruduğunu görsem de kazanımların çok da güçlü olmadığını not edelim. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa eksiler göze çarpıyor. Öte yandan gözler Lahey’de toplanan NATO Zirvesini takip ediyor. Liderler, ABD Başkanı Trump’ın baskısıyla savunma harcamaları hedefini GSYH’nin %5’ine çıkarma konusunda uzlaştı. Bu yeni hedef, Trump’ın uzun süredir dile getirdiği müttefikler daha fazla ödemeli talebine yanıt niteliğinde ve 10 yıl içinde hayata geçirilmesi planlanıyor. Harcamaların %3,5’i doğrudan savunma (askerî harcamalar, silahlar vb.), %1,5’i ise siber güvenlik, altyapı ve enerji güvenliği gibi destekleyici kalemlere ayrılacak.

NATO Zirvesi kapsamında Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump bir araya geldiler. İkili ilişkiler, bölgesel ve küresel konular ele alınırken, Trump’ın Netanyahu’ya daha fazla ABD saldırısı beklememesi gerektiğini ilettiğini okuyoruz. Mali piyasaların makro gündemi bugün sakin görünüyor. ABD’de açıklanacak yeni konut satışları takip edilebilir. Her ne kadar küresel arenada haber akışı yoğun olsa da, gözler bir diğer taraftan 30 Haziran tarihinde CHP Kurultayına yönelik iptal duruşmasına çevrildi. İptal yönünde (mutlak butlan) bir karar ihtimalinin zayıf olmadığını özellikle Kılıçdaroğlu’nun basına yansıyan açıklamalarından düşünmeye başladık!

Bitcoin

Teknik mânâda Ters Omuz Baş Omuz (TOBO) görünümü hâkim olsa da, hareketin akım yönü biraz kafamızı karıştırıyor. Normalde TOBO için akım yönünün yani hareketin başlangıç kısmının aşağı yönlü olması gerekirdi. Yine de, 113bin dolar civarında olan boyun çizgisine dikkat edeceğiz. Üzerinde kapanış görmemiz durumunda, teknik mânâda 150bin dolar seviyesinin önünün açılacağını düşünüyoruz.

1750826086e70c9b7d32c71dcb6c4990c21b669bda_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Piyasa Beklemiyordu! Bitcoin Neden Patlama Yaşadı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son günlerde Bitcoin fiyatlarında dikkat çekici bir yükseliş yaşandı. Uzun süredir dar bir bantta hareket eden Bitcoin, 106.000 $ seviyesini aşarak yatırımcıların dikkatini yeniden üzerine çekti. Bu yükselişin arkasında hem küresel gelişmeler hem de piyasa içi dinamikler bulunuyor. İşte Bitcoin’in yükselmesinin arkasındaki dört temel neden:

 

1️⃣ Jeopolitik Gerilimin Azalması: Orta Doğu’da Ateşkes Umudu

İsrail ile İran arasında tırmanan tansiyon, Bitcoin gibi “güvenli liman” olarak görülen varlıklara ilgiyi artırmıştı. Ancak özellikle İran’ın sınırlı misillemesi sonrası bölgedeki sıcak çatışma ihtimalinin azaldığı yönündeki haberler, yatırımcıların riskli varlıklara dönüşünü sağladı. Trump’ın devreye girerek geçici ateşkesi desteklediğine dair söylentiler, piyasalarda olumlu bir hava estirdi. Bu gelişmeler Bitcoin fiyatında yukarı yönlü bir kırılmanın önünü açtı.

2️⃣ Kurumsal Spot Bitcoin ETF’lerine Güçlü Talep

ABD’de spot Bitcoin ETF’lerine olan kurumsal ilgi dikkat çekici düzeyde artış gösterdi. Sadece 24 Haziran’da yaklaşık 350 milyon dolarlık giriş kaydedildi. Toplamda 10 günlük süreçte 499 milyar dolara ulaşan akımlar, Bitcoin piyasasına kurumsal güvenin yeniden arttığını gösteriyor. CoinShares verilerine göre geçen hafta kripto yatırım ürünlerine 1.24 milyar dolar giriş oldu; bunun 1.1 milyar doları yalnızca Bitcoin’e yapıldı.

3️⃣ Short Squeeze Etkisi: Kısa Pozisyonların Tasfiyesi

Yükselişin önemli nedenlerinden biri de, Bitcoin’de açılmış olan 121 milyon dolarlık short (açığa satış) pozisyonunun tasfiye edilmesiydi. Kripto piyasasının genelinde ise yaklaşık 358 milyon dolarlık kısa pozisyon likiditeye uğradı. Bu tür durumlar, yükselişi hızlandıran bir “short squeeze” etkisi yaratır; yani yatırımcılar zararı azaltmak için yükselen piyasaya sonradan girmek zorunda kalır ve bu da yükselişi daha da hızlandırır.

4️⃣ Makroekonomik ve Teknik Göstergelerin Uyumu

FED’in faiz indirimi beklentileri, düşen petrol fiyatları ile birlikte enflasyon baskısının azalması ve teknik grafiklerdeki pozitif sinyaller (örneğin, hareketli ortalamaların yukarı yönlü kesişimi) Bitcoin için uygun bir zemin hazırladı. Uzmanlar, bu teknik ve temel faktörlerin birleşimiyle Bitcoin’in önümüzdeki süreçte 120.000 $ seviyesini test edebileceğini öngörüyor.

Bitcoin Neden Yükseldi?

Neden Açıklama
Jeopolitik Riskin Azalması Risk iştahını artırarak BTC’ye yönelimi tetikledi
ETF Girişleri Kurumsal talep ile hacim arttı
Short Squeeze Kısa pozisyonların kapanması ani yükselişi destekledi
Makro + Teknik Sinyaller Piyasa momentumunu yukarı taşıdı

Bitcoin’in yükselişi sadece tek bir gelişmeye değil, çok katmanlı bir etkenler zincirine dayanıyor. Özellikle kurumsal talep ve teknik göstergelerin desteğiyle fiyatlarda yukarı yönlü hareketin devam edebileceği konuşuluyor.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Hazine’den Kripto Para ile Suç Gelirlerine Sıkı Denetim Geliyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, yasa dışı bahis ve dolandırıcılık gibi suçlardan elde edilen gelirlerin kripto varlıklar aracılığıyla aklanmasını önlemeye yönelik aldığı yeni önlemler şu şekilde özetlenebilir:

  1. İşlem Açıklaması Zorunluluğu:

    • Kripto varlık transferlerinde işlem yapan kullanıcılardan en az 20 karakterlik işlem açıklaması alınması zorunlu hale getirilecek.

    • Platformlar, kullanıcıların fon kaynakları ve transfer amaçları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışacak.

  2. Seyahat Kuralı Uygulanmayan Çekimlere Zaman Sınırlaması:

    • Suç gelirlerinin hızlıca sistem dışına çıkarılmasını engellemek amacıyla:

      • İlk defa yapılacak çekimlerde 72 saatlik bir bekleme süresi uygulanacak.

      • Diğer işlemlerde ise en erken 48 saat sonra çekim yapılabilecek.

  3. Stabil Kripto Paralara Limit Getirilmesi:

    • Sabit değere sahip stabil coin’ler için yeni kısıtlamalar uygulanacak:

      • Günlük transfer limiti 3.000 dolar,

      • Aylık transfer limiti 50.000 dolar olacak.

      • Seyahat kuralı uygulayan platformlarda bu limitler iki katına kadar artırılabilecek.

  4. Meşru Kullanıcılar İçin Esneklik:

    • Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, düzenlemelerin kripto varlık ekosistemini zorlamadan suç gelirlerine karşı mücadeleyi güçlendireceğini vurguladı.

    • Likidite sağlayıcıları, piyasa yapıcıları ve işlem kaynaklarını belgeleyen kullanıcılar için transfer limitleri uygulanmayacak.

  5. Uyum Sağlamayan Platformlara Yaptırımlar:

    • Yeni kurallara uymayan platformlar için ciddi idari yaptırımlar, lisans iptali ve mali cezalar uygulanabilecek.

    • Bakan, platformların yükümlülüklerini yerine getirmesinin hem kullanıcıların korunması hem de finansal sistemin güvenliği açısından hayati önem taşıdığını belirtti.

Bu önlemler, kripto varlıklarla yapılan suç gelirlerinin aklanmasını engellemeye yönelik adımlar olup, yasal çerçeveye uyan kullanıcılar için esneklik sağlarken, düzenlemelere uymayan platformlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.