Connect with us

GÜNCEL

Prof. Dr. YILMAZ : TÜRKİYE’DE KADININ UMUDU VE MUTLULUĞU

Yayınlanma:

|

Geçmişi işçi hareketlerine dayanan “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”, 1910 yılından bu yana dünyada, 1921 yılından bu yana da Türkiye’de takvimlere girmişti. O yıllarda sadece  takvim yaprağında “geçmişte bugün”ü hatırlatan bir özel gün olmuştu. Emekçi Kadınlar Gününün varlık gerekçeleri, bugün bizlere çok makul gelen insana yaraşır çalışma şartlarına (eşit işe eşit ücret, cinsiyet farklılığının ücret ve çalışma koşullarına yansımaması, süre ve ortam olarak sağlıklı koşullar), oy kullanma ve seçme/seçilme haklarına sahip olmaktı.

Bu yazıda, hayatın her alanına emek veren kadınların yaşamlarından bir kesitin, Türkiye’de resmi istatistiklere nasıl yansıdığını kısaca değerlendirdim. Öncelikle kadınların emeklerini sundukları işgücü piyasasındaki yerini, ardından yaşamlarına dair umut, mutluluk ve güven göstergelerini inceledim. Bulgularım şöyle:

Kadına Dair Demografik İstatistikler

Türkiye’de kadın ve erkek nüfusu hemen hemen birbirine eşit olsa da doğuşta beklenen yaşam süresi kadınlarda erkeklerden ortalama 5 yıl fazla. 2000-2010 yılları arası hızlı, izleyen yıllarda daha yavaş olmakla beraber kadının doğuşta beklenen yaşam süresi arttı ve 2000 yılında 73,1’den günümüzde 82,2’ye ulaştı.

Türkiye’de kadın başına doğurganlık hızı gitgide düşüyor. Bu oran 2000’de %2,53’den yıllar içinde azalarak 2021’de %2,10’a geriledi. Doğurganlık hızının bu seyrine göre ve bu bilgilerin yanına nüfus artış hızının da 2000’de %14,3’den 2021’de %11,9’a kadar düştüğünü ve düşmeye de devam edeceğini ekleyelim.

Kadına Dair İşgücü Piyasası İstatistikleri

Kadınlar hayatın her alanına emek veriyor. Ancak işgücü piyasasında sunduğu emek ve aldığı karşılık, hala tam arzu edilen düzeyde değil.

TÜİK tarafından Türkiye’de 2021 yılı işsizlik oranı %11,2 ve atıl işsizlik oranı da %22,9 olarak açıklandı. Ancak kadınlar, hem işsizlik oranının yüksekliği hem de eşitsiz işgücü piyasası olanakları ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Çünkü erkeklerde işsizlik oranı %9,5 iken kadınlarda bu oran %14,1 ve kadınlarda atıl işsizlik oranı da %30’a yaklaştı. Dolayısıyla kadınlarda işsiz sayısı azalmıyor, tam tersine bir yıl içinde 137.000 kadın daha işsiz kalmış durumda. 2021 yılında işsiz kadın sayısı 1,5 milyona ulaştı.

Kadının eğitim düzeyine göre işsizlik verileri de oldukça yaralayıcı. 2021 yılında üniversite mezunu kadınlarda işsizlik oranı %16,1 ve lise mezunlarında ise %21. Oysa lise ve üniversite mezunu erkeklerde işsizlik oranı 2021’de %8 olarak gerçekleşti.

Kadına Dair Yaşam Memnuniyeti İstatistikleri

TÜİK’in 2021 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre kadınlar erkeklere göre daha mutlu. 2020 yılında erkeklerin %43,2’si, kadınların %53,1’i mutlu olduğunu ifade etti. 2021 yılında ise kadınların %54,6’sı mutlu.

Kendini mutlu hisseden kadınların oranı 2000-2010 yılları arasında %65’e kadar çıkmışken, ancak son on yıl içinde %54,6’ya inmiş durumda 

Kadınlar Mutlu Mu?

Ayrıca 2010-2020 yılları arasında kendini mutsuz hisseden kadınların oranı ortalama %10 iken bu oran 2021’de %13,5’e yükseldi. Ne mutlu ne de mutsuz hissedenlerin oranı da %32 olarak gerçekleşti 

Yukarıda da belirttiğim gibi, TÜİK’in 2021 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre kadınlar erkeklere göre daha mutlu olmakla beraber geleceklerinden umutlu değiller 

Grafik 2. Kadınlar Geleceklerinden Umutlu mu?

Kadınlar artık son yıllarda gelecekten daha umutsuzlar. Geleceğinden umutlu olmayan kadınların oranı 2016-2017 yıllarında %24 düzeyine kadar gerilemişken, 2020 yılında %29,3’e ve 2021 yılında da %37,6’ya kadar yükseldi. Dolayısıyla günümüzde her on kadından hemen hemen dördü geleceğe ilişkin umut taşımıyor.

Kadına Dair Güven Duygusu İstatistikleri

Kadınların umudunu ve mutluluğunu etkileyen faktörler çok çeşitli. En başta yaşamını korumada hala risklerle karşı karşıya olduğu için suiistimal, şiddet vb. nedenlerle yaşamdan kopma ya da sakat kalma olasılığı, emeklerini sunma ve karşılığını almada yaşanan sorunlar, kendilerini bazı ortamlarda güven içinde hissetmemeleri umudu ve mutluluğu gölgeliyor.

TÜİK’in 2021 Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvende hisseden kadınların oranı 2019’da %50’den 2021’de %48’e geriledi. Kendilerini güvende hissetmeyenlerin oranı ise 2020 yılında %27,3 iken 2021 yılında %35,5’e kadar çıktı. Bu oran erkeklerde %10,7’dir. Ne güvende ne de güvensiz hisseden kadınların oranı ise 2020 yılında %24’ten %16,3’e düştü (Grafik 3).

Kadınlar Yaşadıkları Çevrede Gece Yalnız Yürürken Güvende Mi?

Kadınlar evde yalnızken de kendilerini tamamen güvende hissetmiyorlar. Kendini evde yalnızken güvende hissetmeyenlerin oranı 2020 yılında %6,2 iken 2021 yılında %9’un üzerine çıkmış durumda (%7,61+%1,45 ). Ne güvende ne de güvensiz hissedenler ise 2020’de %15,3’den 2021’de %12,8’e inmiş durumda.

Kadınlar Evde Yalnızken Güvende Mi? (2021)

Kadına dair resmi kurumların sunduğu verilere ulaşmak oldukça kolay. Peki nihai değerlendirmeyi bu verilere göre yapmamız mümkün mü? Pek değil. Çünkü her birimiz toplumun bir üyesi olarak kadının toplumdaki yerini farklı bölgelerde, farklı zaman dilimlerinde, farklı ekonomik sistemlerde gözlemleyebiliyoruz. Emeğinin değerini, ona duyulan saygıyı, umutlarını, korkularını görüp empati kurabiliyoruz, kurmalıyız.

Hakim ekonomik sistem olan kapitalizmin kusursuz işlemesi için en temel üretim faktörü olan emeğe ihtiyacı olduğu apaçık ortada. Kadın ise kayıt içinde kalarak emeğini arzederken, genellikle birden fazla kadının kayıt dışı emek arzetmesine yol açabiliyor. Özellikle çocuk bakımı, ev işleri için. Kadının bir başka kadının emeğini talep etmesi, hem de kayıt dışılığın bir versiyonunun ortaya çıkması, Dünya Emekçi Kadınlar Gününde tartışılması elzem bir konuyu karşımıza çıkartıyor. Üstelik kapitalist sistemin tatmin edici ücret ve haklarla emeği ne kadar memnun ettiği sorgulanırken. Ayrıca kadına dair kaza/hastalık kadar erkek şiddeti sonucunda suiistimale uğrama/vefat/sakatlık istatistikleri de hiç ümit vermiyor. Yitirilen her can sadece bir rakamdan ibaret değil. Her biri bir evlat, bir anne, bir eş. Böyle bir ortamda hissedilen güvensizlik de umuttan ve mutluluktan uzaklaşılmasına yol açabiliyor.

Bu yıl, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Ulu Öndermiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle kutlayalım: “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın”.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ 08.03.2022

Okumaya devam et

GÜNCEL

2025’te seyahat acentelerine uygulanacak para ceza listesi açıklandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

1618 sayılı Kanun kapsamında seyahat acentelerine uygulanacak idari para cezaları, 2025 yılı için güncellendi. Yeni ceza miktarları ve ihlal türleri Resmî Gazete’de yayımlandı.

1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu kapsamında 2025 yılında uygulanacak idari para cezaları Resmî Gazete‘de yayımlandı. Kanuna aykırı faaliyetlerde bulunan seyahat acentelerine uygulanacak cezalar, her bir ihlal türüne göre farklılık gösteriyor.

İhlal Türleri ve Cezalar Kanunun ilgili maddelerine göre belirlenen ihlaller ve ceza miktarları şu şekilde sıralanıyor:

  • 27/A-1:
    • Rehber bulundurmamak
    • Tanıtıcı materyallerin müşterilere sunulmaması
      Ceza miktarı: 36.103 TL
  • 27/A-2:
    • İş yerinde seyahat acenteliği dışında hizmet verilmesi
    • İşletme belgesinde yazılı hususlardaki değişikliklerin bildirilmemesi
    • Gerçeğe aykırı reklam yapılması
    • Müşterilerin kişisel verilerinin gizli tutulmaması
    • Zorunlu sigortanın nüshasının tüketiciye verilmemesi
    • Ortak faaliyetlerde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi
    • Adres değişikliğinin bildirilmemesi
      Ceza miktarı: 24.052 TL
  • 27/A-3:
    • Bakanlık tarafından istenen bilgi ve belgelerin süresi içinde verilmemesi
      Ceza miktarı: 48.167 TL
  • 27/A-4:
    • Bakanlık tarafından yapılan uyarılara rağmen gerekli düzeltmelerin yapılmaması
      Ceza miktarı: 24.052 TL
  • 27/A-5:
    • Yazılı rehberlik sözleşmesi yapılmaması veya rehber ile taban ücretin altında çalışılması
      Ceza miktarı: 17.686 TL
  • 30/1. Fıkra:
    • İşletme belgesiz seyahat acenteliği faaliyetinde bulunulması
      Ceza miktarı: 35.416 TL – 88.663 TL arası

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılı itibarıyla sektördeki denetimlerini artıracağını ve kanuna aykırı faaliyetlere tolerans göstermeyeceğini belirtti. Seyahat acentelerinin cezai yaptırımlarla karşılaşmamak için kanunda belirtilen yükümlülüklere titizlikle uyması gerekiyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TCMB Başkanı Karahan, Uşak ve Denizli’de iş dünyası temsilcileriyle buluşacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları kapsamında bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Karahan, 2025 yılında başlattığı söz konusu toplantıların ilkini 17 Ocak’ta Eskişehir’de gerçekleştirmiş ve bu toplantılar kapsamında yıl boyunca birçok şehirde sanayi, ticaret ve esnaf odalarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeyi planladıklarını belirtmişti.

TCMB Başkanı Karahan, “Merkez Bankası bünyesinde reel sektörle düzenli olarak bire bir görüşmeler yapan bir ekibimiz var. Bu ekiplerimiz, Türkiye genelinde 3 bine yakın firmayla görüşmeler yaptılar. 2025 yılında bu iletişimi Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları’yla bir adım ileri taşımaya karar verdik. Yıl içinde birçok şehri ziyaret ederek sanayi, ticaret ve esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Tekstil Sektörü sil baştan: Pamuk Yasaklanıyor, sağlıkçılar endişeli…

Tekstilin aşırı tüketim nedeni ile üretimi yetersiz hale gelen Pamuk ve Yün’ü terk ederek Pterol ürünü olan Polyester kumaşa geçmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Tesktil sektörü talebi karşılayabilmek ve maliyetleri düşürmek için Polyester ürünleri Çevreci ve Geri Dönüşüm savunması ile savunurken Toplum Sağlık uznamları sağlık açısından Petrol Ürünlerinin kansorejen etki yaptığını öne sürerek tekstilden tamamen yasaklanmasını savunuyor. Yasal düzenlemeler ise Petrol Ürünleri kullanmak isteyen üreticilerin lehine ilerliyor…

Yayınlanma:

|

Avrupa Birliği (AB), sağlıkçıların ciddi kaygılarını içeren itirazlarına rağmen çevre kirliliğiyle mücadele kapsamında Plastik ve Tekstil sektörlerinde köklü değişiklikler yapıyor.

2025 yılından itibaren PET plastikten üretilen şişelerin en az %25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme içermesi zorunlu hale geliyor. 2030 yılında bu oran %50’ye çıkarılacak. Bunu yanında, doğaya atılmaması için plastik şişelerin kapaklarının tamamen çıkarılamaz şekilde tasarlanması da mecburi olacak.

Yeni düzenelmeler Tekstil sektöründe de büyük bir dönüşümü beraberimnde getirecek. AB’nin döngüsel ekonomi politikaları kapsamında, 2050 yılına kadar tüm tekstil ürünlerinin geri dönüştürülebilir olması planlanıyor. Bu çerçevede, pamuk gibi geri dönüştürülmesi zor doğal liflerin yerine, plastik şişelerden elde edilen Polyester kumaşların kullanımı teşvik edilecek.

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜ GÖZDE OLDU!

AB’nin Teksitlde Sürdürülebilir sloganı ile savunduğu Polyester ürünlerin Petrol kaynaklı olduğu gzö ardı ederek çevresel etkiler ile öne sürmesi ve bu yönde yasal düzenlemelere gitmesi Geri Dönüşüm Sektöründe faaliyet gösteren firmalara olan ilgiyi de artırmış durumda. Bu firmalar geri dönüşüm ürünlerin tekrar ekonomiye kazandırarak çevreye olumlu katkı sunduklarını savunurken yeni düzenlemeler bu firma ürünlerine olan talebi de artırmış durumda. Türkiye aynı zamanda AB ülkelerinin Geri Dönüşüm ürünlerini en fazla ithal eden ülkeler grubunuda yer alırken yerli çevreciler de bu ürünler o kadar kıymetli niçin bizim gibi ülkelere bu ürünleri gönderiyorlar eleştirilerini yapıyor.

SAĞLIKÇILAR ENDİŞELİ: PEROL ÜRÜNLERİ KANSOREJEN!

Düzenlemeler her ne kadar Çevreci ve Geri dönüşü teşvik edecek şekilde sunulsa da Sağlıkçıların yeni uygulama ile ilgili ciddi kaygıları var. Zira, başta PET’den elde edilen iplikler gibi Polyester ve Akrelik ipliklerin ana hammaddesi PETROL! PETROL’den elde edilen ipliğin direkt vücut ile temas temesi, güneş ışığına maruz kalması içindeki üretim aşamasındaki kiyasallar ile birleşince ciltte ciddi deformelere ve  kansorejen maddeler içerdiği için direk İnsan hayatını tehdit ettiğine yönelik kaygılar da artmış durumda. Her ne kadar Tekstil Polyester ve Akrelik ağırlıklı kumaş ve ürün üretmeye yoğunlaşsa da bu ürünlerin İnsan hayatını tehdit edeceği yönündeki kaygıların da yersiz olmadığı buna karşılık Dünya Sağlık Örgütü’nün yeterli açıklama yapmaması ve tavır almaması eleştirilere neden oluyor.

SAVUNMA: PAMUK VE YÜN ÜRETİM YETERSİZ!

Doğal ve sağlıklı olan Pamuk ve Yün’ün maliyetler ve yetersiz üretilmesi nedeni ile Tekstilde kullanılması tercih dışına itilirken bunu çözümü ise az tekstil ürünleri tüketiminden geçiyor, fakat dünya genelindeki aşırı Tüketim Alışkanlığı yaratılması bu ihtiyacı karşılamak için alternatif yol arama arayışını tetikkiyor. AB’de kişi başına tekstil tüketimi yıllık 25 kg’a gelmiş durumda. Toplum yararına bildirimlerde bulunan Sağlıkçılar ise Tekstil tüketiminin  düşürülerek tekrar doğal olana Pamuk ve Yün ürünlere dönülmesini savunuyor. Günümüz aşartlarında kısa sürede bunun olamayacağını fakat en azından iç çamaşırların Pamuk ve Yün ürünlerden seçilmesinin Petrol ürünü olan Polyerter kumaşların olumsuz etkisini azaltacağını savunuyorlar. Pamuk ve Yün ürünlerindeki fiyat artışı ise Polyester ürünlere olan tercihi artırmış durumda. Diğer taraftan petronden elde edilen kumaşlarda elektik, dayanıklılık gibi özellikler öne çıkarılarak tüketin de artırılmış durumda. Poliyester kumaştan yapılan ürünler ayakkabı sektöründen, konfeksiyone, ev tekstilinden araç kumaşlarına kadar birçok sektöre yayılmış durumda…

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.