Connect with us

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Türkiye’nin yeni çevre sorunu: Geri dönüşüm

Türkiye son üç yıldır Avrupa’nın en çok atık ithal eden ülkesi. Uzmanlara göre, bu atıkların doğaya verdiği zarar ekonomiye sağladığı yarardan daha fazla.

Yayınlanma:

|

“Türkiye Avrupa’nın plastik çöplüğü değil.”

Bu eleştiri, Türkiye’de son zamanlarda sık sık duyuluyor. Nedeni ise Türkiye’ye Avrupa’dan her yıl binlerce ton plastik atık ithal edilmesi. Avrupa İstatistik Kurumu (Eurostat) verilerine göre Türkiye 2019’da 580 bin ton, 2020’de 660 bin ton, 2021’de 580 bin ton Avrupa’dan atık ithal etti. Bu rakamlar Avrupa’nın atık ihracatının yaklaşık yüzde 30’larına denk geliyor.

Türkiye, atık ithalatında üç yıldır üst üste birinci sırada yer alırken geri dönüşüm konusunda ise Avrupa’da son sıralarda. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) rakamlarına göre Türkiye’nin geri dönüşüm oranı sadece yüzde 12.

Peki Türkiye geri dönüşümde geride olmasına rağmen neden bu kadar çok atık ithal ediyor?

Türkiye neden plastik atık ithal etmeye başladı?

Plastik atık ithalatı, Türkiye’nin gündemine Çin’in 2017’de ithalat yasağı kararı almasının ardından girdi. Bu tarihe kadar tüm dünyadaki plastik atıkların yüzde 80’ini ithal eden Çin, ithalatını önemli ölçüde kısıtlama kararı aldı. Çin hükümetinin bu kararı almasının başlıca nedeni, atık plastikten elde edilen geri dönüşüm malzemesinin kalitesiz olmasıydı.

“Kalitesiz ürün” imajından kurtulmak isteyen Çin, atıkların kontrolünü tam olarak sağlayamıyor, ayrıca merdivenaltı üretimlerle çevre kirliliği oluşuyordu. Nihayetinde getirilen yasaklar 2018’de uygulamaya konuldu.

Atıklar daha sonra Hindistan ve Endonezya gibi diğer Asya ülkelerine kaydı. Ancak bu ülkeler de bir süre sonra plastik atık ithalatına yasaklar koydu. Sonrasında ise atıklar büyük oranda Türkiye ve Vietnam gibi ülkelere gönderilmeye başlandı.

Ucuz hammadde temin edilmesi

Türkiye’de de atık ithalatıyla birlikte plastikten ucuz hammadde temini için geri dönüşüm konusunda bir sektör oluşmaya başladı.

Sayıştay’ın Ocak 2022 tarihli Plastik Atık Yönetimi raporuna göre Türkiye’nin son yıllardaki plastik atık ithalatındaki artış trendi de lisanslı atık işleme tesislerinin sayısındaki artış ve ucuz hammadde temin etme imkânının ortaya çıkmasından kaynaklanıyor.

Türkiye, plastik hammaddesinde dışa bağımlı. Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu’nun verdiği bilgilere göre, Türkiye her yıl 8 milyon ton plastik hammaddesi ithal ediyor. Bu oranın yüzde 9’u ise artık ithal edilen atıklarla karşılanıyor.

Çöpler Türkiye’de kaynağından ayrıştırılmıyor

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çevreden sorumlu eski müsteşarı ve Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, görevde olduğu 2004-2007 yılları arasında yaptıkları araştırmaya göre Türkiye’deki tüm çöplerin toplamının 34 milyon ton civarında olduğuna dikkat çekiyor. Bunların yaklaşık 4,5- 5 milyon tonunu da plastik oluşturuyor. Ancak bu çöplerin kaynağından ayrıştırılmaması sebebiyle geri dönüştürmenin zor olduğuna dikkat çeken Prof. Öztürk, Türkiye’deki geri dönüşüm sektörünün neden ithal plastik atığa yöneldiğini şöyle özetliyor:

“Kağıt, cam, plastik, organik atıklar birlikte atılıyor. Sonradan ayrıştırılan plastiğin içinde de yüzde 30’lara varan fireler veriliyor. Yani sadece geri dönüşebilir plastik olmuyor bu atıkların içinde. Geri dönüşemeyen ambalaj atıkları gibi plastikler de oluyor. Bunları tek tek insan gücüyle ayrıştırmak gerekiyor. Bu da çok maliyetli. O yüzden kaynağından ayrışarak Türkiye’ye ithal edilen plastikler daha değerli geri dönüşümcüler için.”

Çok sayıda Avrupa ülkesinde çöpler çoğunlukla kaynağından ayrıştırılıyor. Atıklar çöp kutusuna giderken plastik, cam ve kağıt olarak ayrılıyor. Türkiye’de ise kaynağından ayrıştırma işi belediyelere bırakılmış durumda. Belediyeler de çöp ayrıştırma işlemine yeterli kaynak ayırmıyor. Doç. Dr. Gündoğdu’ya göre, belediyelerin kaynağından ayrıştırmaya ayırdığı bütçe sadece yüzde 2. Gündoğdu bunun nedenini şöyle yanıtlıyor:

“Çöp altyapısına yatırım yapmak görünür değil. Bunun yerine asfalta yatırım yapmak daha görünür. Bu konuda sorun ulusal bir sistemin olmaması. Belediyeler bağımsız hareket ediyor. Kimi yapıyor, kimi yapmıyor.”

Bu yüzden Türkiye’ye Avrupa ülkelerinden gelen gelen atıklar hammaddeye dönüştürmesi daha kolay olduğu için “değerli” bulunuyor.

Greenpeace’in açıkladığı verilere göre Türkiye, 2019 ve 2020 yıllarında sırasıyla en fazla İngiltere’den (yaklaşık 360 bin ton), ikinci sıra Belçika’dan (yaklaşık 220 bin ton), üçüncü sırada Almanya’dan (yaklaşık 200 bin ton), dördüncü sırada İtalya’dan (yaklaşık 100 bin ton), beşinci sırada ise Hollanda’dan (yaklaşık 80 bin ton) plastik atık ithal etti.

İthal atıkların tamamı dönüştürülüyor mu?

Doç. Dr Gündoğdu’nun verdiği bilgilere göre, Türkiye’de şu anda yaklaşık 5 bin geri dönüşüm tesisi bulunuyor. Bu tesisler ithal edilen atıklardan dolaylı ve dolaysız kâr elde ediyor. Öncelikle geri dönüşüm şirketlerine devlet önemli miktarda teşvik ödüyor. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 2021 yılında geri dönüşüm işi yapan şirketlere toplamda 69 milyon TL teşvik verildi. Geri dönüştürülen plastiğin ihraç edilmesi durumunda da KDV iadesi yapılıyor. Bankalar da geri dönüşüm şirketlerine düşük faizli kredi imkanları sunuyor.

Ancak Türkiye’ye gelen atıkların tamamı geri dönüşemiyor.

Normalde yasa gereği bu atıkların yüzde 99’unun geri dönüşmesi gerekiyor. Geri dönüşüm konusunda çalışmalar yapan akademisyen Doç. Dr. Gündoğdu’ya göre, gerçekler yasalarla pek örtüşmüyor: İthal edilen plastik atıkların geri dönüştürülemeyen kısımları yakmaya gönderiliyor, bir kısmı da ormanların arasında gömülmüş ya da gelişigüzel sağa sola atılmış atılmış olarak karşımıza çıkıyor.

Ne kadarının bu şekilde yakılıp ya da atıldığı ise tam olarak bilinmiyor.

Atılan plastik atıklar ıskartaya çıkanlar

Yaşanan bu sorunlar nedeniyle Türkiye’de Temmuz 2021’de kamuoyunun da baskısıyla plastik atık ithalatına yasak getirilmiş, geri dönüşüm sektörünün itirazları ve hammadde talepleri sonrası ise yasak kısmen kaldırılmıştı.

Öte yandan yasak gevşetilirken atıkların geri dönüşebilirlik oranına yüzde 99 olma şartı getirildi. Ayrıca geri dönüşüm şirketlerine kota, toplam kapasitenin yüzde 50’sine de ithal plastikten, yüzde 50’sine de yerli atıktan dönüştürme koşulu konuldu.

Prof. Mustafa Öztürk, yakılan ya da ormana ve boş araziye atılarak, gömülerek “vahşi depolanan” ithal plastiklerin ıskartaya çıkan kirli plastikler, geri dönüştürülemeyen ambalaj atığı gibi plastikler olduğunu belirtiyor. Prof. Öztürk, “İnceleme yaptım. Bu atıkların yüzde 80’i ıskarta malzeme. İthal ettikleri plastiği çöpe atmak geri dönüşüm tesislerinin de işine gelmez. Bundan para kazanıyorlar. Ancak ıskartaya çıkan ve vahşi depolanan kısım da önemli bir hacimde” diyor.

Veriler açıklanmıyor

Geri dönüşümle ilgili bir sorun da verilerin tam olarak açıklanması. Hangi şirketin ne kadar atık ithal ettiği, kotalara uygun davranılıp davranılmadığı, fire oranının ne olduğu gibi sorular yanıtsız.

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, bu soruların muhataplarının “verileri toplayıp açıklamayan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bilgi edinme kapsamında verileri açıklamayan geri dönüşüm şirketleri ve bu konularda hiçbir istatistik açıklamayan TÜİK” olduğunu belirtiyor.

Prof. Dr. Gündoğdu’ya göre dillendirilen “sıfır atık” vizyonu ise yanlış anlamlandırılıyor:

“Sıfır atık vizyonu atığın sıfırlanması değil, atıkların kaynağından ayrıştırılması demektir. Atık demektir. Türkiye’de şu anda sadece poşetler ücretli satılıyor. Onun dışında cam şişeler için bir makine getirildi. O da pilot olarak Çevre Bakanlığı’nın binasında deneme aşamasında. Başka da bir uygulama yok.”

Atık ithalatı yasaklanmalı

Prof. Dr. Gündoğdu, tüm mevzuatın doğru, şeffaf bir şekilde uygulanması durumunda dahi atık plastik ithalatının yapılmaması gerekiyor.

Greenpeace Biyoçeşitlilik Proje Sorumlusu Nihan Temiz de “Türkiye’nin sıfır atık vizyonu var ancak atık ithalatı olduğu sürece bunu başarmak mümkün değil” diyor. Temiz’e göre, sıfır atık ithalatı eylem planı hazırlanmalı ve yıl yıl atıkların nasıl ithal edileceği ile ilgili bir hedef koyulmalı. Sonunda da atık ithalatı sıfırlanmalı.

Türkiye’deki geri dönüşüm merkezlerinde Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün tahminlerine göre 1 milyon tondan fazla plastik atık geri dönüştürülüyor.

Ancak bu yapılırken Türkiye’nin suyu, havası, toprağı en önemlisi de insanı kirleniyor. “Bu tesislerde çalışan insanların ciğerlerinden mikroplastikler birikiyor” diyen Öztürk de bir an önce plastik atık ithalatından vazgeçilmesi konusunda da uyarıda bulunuyor.

DW

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’nın ana sponsoru olduğu “Dünya Su Günü Buluşması” gerçekleşti

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Akten: “2023’te Garanti BBVA olarak su yönetimi ve altyapıları için yaklaşık 500 milyon lira finansman sağladık” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, su kıtlığına dikkat çekmek amacıyla Çevre TV ve Ekonomi Gazetecileri Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen Dünya Su Günü Buluşması’nın ana sponsoru oldu.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ‘Barış için Sudan Faydalanmak’ temasıyla düzenlenen buluşmada Türkiye’de suyun mevcut durumu, riskler, risk yönetimi ve suyun verimli kullanımıyla ilgili çözüm önerileri akademisyenler, kamu, iş dünyası, STK temsilcileri ve gençlerin katılımıyla değerlendirildi.

Açıklamada etkinlikteki konuşmasına yer verilen Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Akten, günümüzde dünyanın çok sayıda su sorunuyla karşı karşıya kaldığını belirterek, ‘Herhangi bir sektöre daha fazla su tahsis etmek diğer ekonomik kullanımlar, kamusal su temini ve gıda güvenliği gibi kritik alanlara daha az su kaynağı ayrılması anlamına gelebilir. Türkiye’nin de günümüzde ve gelecekte su stresi açısından dezavantajlı bir ülke olduğunun altını çizmek gerekiyor.’ ifadelerini kullandı.

Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün araştırmasına göre, Türkiye ve yakın coğrafyada 2050’ye kadar etkin su yönetimi stratejilerinin hayata geçirilmemesi sonucu GSYH’nin yüzde 10’u kadar bir kaybın ortaya çıkabileceğinin altını çizen Akten, ‘Bu stratejilerin gerçekleştirilmesi durumunda ise bu kayıp yüzde 6 ile sınırlandırılabilir. Aradaki yüzde 4’lük fark, 2050 ye 200 milyar dolar gibi ülkemiz açısından çok önemli bir değeri kaybetmemek anlamına geliyor. Emisyonları azaltımını her geçen gün daha da fazla konuştuğumuz bir dönemde suyun yeteri kadar öncelik görmemesini ise büyük bir problem olarak görüyorum.’ açıklamalarında bulundu.

‘Garanti BBVA olarak fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji projelerini önceliklendiriyoruz’

Akten, su risklerinin en ön planda olduğu projelerin enerji projeleri olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

‘Türkiye’de suyun yüzde 10’undan fazlasının kullanıldığı enerji sektöründe fosil yakıtlardan enerji üreten santraller, yüksek emisyon yoğunluklarının yanı sıra yoğun su tüketiminin de başlıca sebebi. Biz de Garanti BBVA olarak fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji projelerini önceliklendiriyor ve 2014 yılından bu yana proje finansmanı kapsamındaki yeni elektrik üretimi projelerinde sadece yenilenebilir enerjiye finansman sağlıyoruz.

2023 sonu itibarıyla finansmanına dahil olduğumuz rüzgar enerjisi santralleri ile pazar payımız 2917 MW ile yüzde 24,6 ve güneş enerjisi santrallerinin ise 2486 MW ile yüzde 21,3 oldu, ülkemizin yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığımız kümülatif finansman tutarı ise 6,4 milyar doları aştı. Bunun yanı sıra 2023’te Garanti BBVA olarak su yönetimi ve altyapıları için yaklaşık 500 milyon lira finansman sağladık. En büyük hissedarımız BBVA da bu alanda öncü aksiyonlar alan bir banka olarak su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek amacıyla 2022 yılında ‘su ayak izi kredisi’ni geliştirdi.

Sürdürülebilir finans alanında ticari bankaların daha çok azaltım temelli projelere yoğunlaştığını vurgulayan Akten, ‘İklim adaptasyon projeleri de iklim krizinden kaynaklı etkileri azaltma açısından kritik öneme sahip. Bankaların bu konuda sürekli kendini geliştirmesi ve bilim temelli çalışmaları temel alarak bu projelerin finanse edilmesini sağlaması gerekiyor. Özellikle Türkiye’nin yeşil taksonomisi ile ilgili çalışmaların belli bir seviyeye gelmesiyle uluslararası kaynaklardan faydalanan azaltım projelerine ek olarak adaptasyon projelerinin uluslararası sürdürülebilir finans kaynaklarından faydalandırılmaya başlaması son derece önemli olacak.’ değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya devam et

GÜNCEL

“Mavi Nefes Projesi” ile 2 yılda 200 ton atık toplandı

Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/TURMEPA işbirliğiyle deniz kirliliğini azaltmak ve önlemek amacıyla Marmara Denizi’nde başlattığı “Mavi Nefes Projesi” devam ediyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/TURMEPA işbirliğiyle deniz kirliliğini azaltmak ve önlemek amacıyla Marmara Denizi’nde başlattığı ‘Mavi Nefes Projesi‘ devam ediyor.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, proje kapsamında Eylül 2021-Aralık 2023 döneminde yaklaşık 177 bin kişinin günlük üretimine eşit 200 ton katı ve sıvı atık toplandı.

Marmara Denizi’nde 2 adet katı, Adrasan’da 1 adet sıvı ve Van’da 1 adet katı ve sıvı atık toplayan deniz süpürgeleri tarafından toplanan atıklar geri dönüşüme kazandırıldı.

Proje kapsamında deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler de veriliyor.

Eğitim programı kapsamında Kocaeli, Bursa, İstanbul, Tekirdağ, Balıkesir, Çanakkale ve Tatvan’da 273 okuldan 3 bin 553 öğretmene ve 63 bin 612 öğrenciye ulaşıldı.

– ‘Mavi Nefes’ ve ‘Mavi Dedektifler’

‘Mavi Nefes’ otobüsüyle öğrencilere sıfır atık felsefesiyle hazırlanmış robotik kodlama ve üretim becerileri eğitimleri gerçekleştiriliyor, atölyeler düzenleniyor.

Gezici otobüsle aynı dönemde Kocaeli, Bursa, İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Yalova’da 167 okuldan 3 bin 291 öğrenci ve 248 öğretmene eğitim verildi.

Projenin ‘Mavi Dedektifler’ ayağındaysa lise öğrencileri için düzenlenen sıfır atık eğitimleriyle öğrencilerin deniz kirliliğine yönelik projeler geliştirmeleri teşvik ediliyor.

Mavi Dedektif adayları, akranlarına mentörlük yaparak farkındalık kazandırıyor. Mavi Nefes’in Mavi Dedektifler ayağına Eylül 2021’den bu yana 15 okuldan 271 öğrenci katıldı.

Garanti BBVA ve DenizTemiz Derneği/TURMEPA, bu yıldan itibaren Mavi Nefes Projesi’ni denizleri temizleme çalışmalarının ötesine taşıyarak, deniz ekosisteminin rehabilite edilebilmesi için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmalarına başlayacak.

Bilimsel koruma ve izleme çalışmaları kapsamında Saros Körfezi’nin korunması ile Göcek bölgesinde deniz çayırlarının korunması ve izlenmesi için çeşitli çalışmalar yürütülecek.

Okumaya devam et

GÜNCEL

TÜRK RÜZGARI BİLBAO’YA UZANDI!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek.
‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi. Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.