Connect with us

GÜNDEM

TÜSİAD & KalDer: Topyekûn kurtuluş; topyekûn eşitliğe ve adalete ulaşmaya bağlıdır

Yayınlanma:

|

Mükemmellik kültürünü bir yaşam biçimine dönüştürmeyi hedefleyen Türkiye Kalite Derneği (KalDer), TÜSİAD iş birliğiyle 31’incisini düzenlediği Kalite Kongresi ile yine Türkiye’nin alanında uzman isimlerini bir araya getirdi. Bu yıl bir ilke imza atarak oturumu yapılan konulardan elde edilen çıktılar sonucunda KalDer Kongre Bildirgesi yayınladı. Risklere karşı çözüm önerilerinin yer aldığı bildirgeyi, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar ve KalDer Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Filiz Öztürk kamuoyuyla paylaştı.

Yaşam şekli ve iş anlayışındaki dönüşümün bir değişimden ibaret olmadığına dikkat çeken KalDer Kongre Bildirgesi, küresel hedeflerin çevresel, sosyal ve ekonomik alandaki başarı ölçütlerini de değiştirdiğini ortaya koyuyor. Bu noktada karşı karşıya olunan riskleri aşmanın temel koşulunun, insanlık olarak hep birlikte bu dönüşüm çabasına destek vermekten geçtiğine vurgu yapılan bildirgede, herkesin katılabileceği sürdürülebilir dünya çabasında başarıya ulaşmanın bilimde, sektörlerde ve toplumda özgür olmamıza ve bu özgürlüğü sağlayacak bir adalet zemini oluşturmamıza bağlı olduğu savunuldu.

Bildirgenin titiz bir çalışma sonucunda ortaya çıktığına değinen KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar; “Bu seneki temamızı belirleyen risk konusunun sonucunu kongremize katılan herkesin içinde bulunduğu ortak bir akılla değerlendirmek istedik. Bildirgemizi; binlerce kişinin katıldığı anket sonucu ile alınan bilgiler ışığında akademisyenlerimiz, iş profesyonelleri ve KalDer yönetim kurulunca değerlendirerek hazırladık. Ortak aklın çalışması olan kapanış bildirgemizde, riskler karşısında sürdürülebilir bir dünya yaratmak için gereken eşitlik, etik değerler ve bunların tümünü tek bir çatı altında toplayan adalet kavramının önemi vurgulandı. Kongre boyunca ele alınan gıda, enerji, istihdam, göç, teknoloji ve daha fazlası için riskin ötesine odaklanıp konuları bütünüyle değerlendirerek bildirge komitemizle birlikte değerli çıktılara ulaştık. Bu çıktıların yaşamın içinde karşılık bulması, hayatımızı düzenleyen politikalarda yol gösterici olması ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için ilham vermesi en önemli temennimiz” şeklinde konuştu.

Risklere karşı ortak akıl, insanlığa yaşanabilir bir gelecek sunacak

Bildirgede “Bilimsel Temelli Akılcı Yaklaşım” başlığı altında işlenen ‘Riskleri Görmek ve Anlamak’ konusu kapsamında, riskleri görebilmek için insanlığın hemen her alanda, çok daha doğru ve kanıta dayalı bilimsel temelli tespitlerde bulunabildiği ve hedefler koyabildiğine dikkat çekildi. Bu yetkinliğin, yaşanabilecek riskleri de aynı kesinlikte görebilmeyi sağlayacağı ortaya konuldu. Riskleri çözümlemek, anlamak, gerçek kök nedenlerini analiz etmek ve bilimsel dayanakları olan akılcı çözümler üretmek noktasında insanlığın başarılı olacağının savunulduğu bildirgede, ortak aklın riskler karşısında galip geleceğinin ve insanlığa yaşanabilir bir gelecek sunacağının altı çizildi.

Enerji, gıda, kaynak ve tedarik sorununun anahtarı sürdürülebilir politikalar

“Yaşadığımız Riskler” başlığı kapsamında enerji, gıda, kaynak ve tedarik konularına da değinilen KalDer Kongre Bildirgesi, bu üç konu özelinde önemli çıktılar sunuyor. Bildirgede, ‘Enerjide Dönüşüm ve Erişilebilirlik’ konusunda enerjinin daha temiz ve sürdürülebilir olma zorunluluğu vurgulanırken, bu noktada insanlığın temel meselesinin temiz enerji çözümlerini küresel ölçekte yaygınlaştırmak ve ortak geleceğimizde herkes için erişilebilir kılmak olduğu belirtildi. ‘Gıda Sisteminin Güvenliği’ ile ilgili olarak ise sistemin gözden geçirilmesi gerekliliğine değinilen bildirgede, doğru üretim ve dağıtım ile eşitlikçi tüketimin önemine vurgu yapıldı. Buna göre insanoğlu günlük olarak ihtiyacının yaklaşık 2,5 katı daha fazla kalori üretiyor, üretilen gıdanın ise sadece dörtte biri tabağa geliyor. Gıda krizinin önlenmesi ve sağlıklı bir gıda sistemine sahip olunması ise ancak doğru bir planlama ile mümkün. “Yaşadığımız Riskler” başlığının üçüncü maddesi olan ‘Kaynak ve Tedarik Sürekliliği’ konusunda ise ihtiyacımız olanı geleceği düşünerek kullanmanın gerekliliğine dikkat çekildi. Bu kapsamda kaynaklarımızın küresel ortak değerimiz olduğunu algılamanın, daha verimli kullanmanın, adil bir şekilde paylaşmanın ve bu paylaşım için gerekli olan altyapıyı her türlü riske karşı dirençli ve küresel hedeflerimiz ile uyumlu bir altyapı üzerine tesis etmenin önemi üzerinde duruldu.

Eşit teknoloji, herkes için ulaşılabilir imkanlar, eşitlikçi büyüme anlayışı

KalDer Kongre Bildirgesi’nde “Kapımızdaki Riskler” başlığı altında teknoloji, sosyal değişimler ve istihdam konularına da yer verildi. ‘Teknolojik Eşitsizliğin Azaltılması’ konusunda teknolojik gelişimin tüm insanlığın erişebileceği bir değer olarak kabul edilmesi gerektiğinin vurgulandığı bildirgede, bu noktada yapılması gerekenin her bölgede ve herkes için bu erişime olanak sağlayacak altyapıyı tesis etmek, yetenekleri yaygınlaştırmak, desteklemek ve korumak olduğu yönünde ortak karara varıldı. Bu konu ile ilgili toplumsal yapılara ışık tutan ‘Sosyal Değişimlerin Yönetimi’ konusunda ise 2050 yılına ulaştığımızda iklim değişikliği kaynaklı nedenlerden dolayı 200 milyon insanın yaşadığı coğrafyadan ayrılmak zorunda olacağı bilgisine yer verildi. Olası senaryonun gerçekleşmesi halinde hem doğayı hem de insan yaşamını korumak için ülkeler arası çatışmaların ve antidemokratik uygulamaların topluca önlenmesi adına herkesin samimi çaba göstermesi gerektiği belirtildi. 2050 yılında 10 milyar kişiye ulaşması beklenen insan nüfusunun istihdamı sorununa değinilen ‘Herkes İçin İstihdam Yaratmak’ konusunda ise herkesin çalışma olanağına ve eşit ücret hakkına sahip olduğu bir iş dünyası için akılcı ve eşitlikçi bir büyüme anlayışının yaygınlaşması ve yeteneklerin desteklenmesi gerektiği belirtildi.

Riskin ötesini aydınlatacak çözüm önerileri paylaşıldı

Bildirgenin en önemli kısmını oluşturan “Riskin Ötesi İçin Çözümler” başlığı altında ‘İklim Uyumlu ve Dirençli Ekonomi’, ‘Riskleri Aşmak için Kaliteli Düşünce’ ve ‘Yönetim ile Eşitlik, Kapsayıcılık ve Adaletin Önemi’ alt konu başlıkları yer aldı. ‘İklim Uyumlu ve Dirençli Ekonomi’ çıktılarına göre; gezegen ile uyumluluğu merkeze alan, paydaşlarının varlığını önemseyen, iklim değişikliğine karşı dirençli, kaynakları verimli kullanan, doğru planlama yapabilen, akılcı hedeflere tutku ile bağlı bir ekonomi oluşturulması gerekliliğinin altı çizildi. ‘Riskleri Aşmak için Kaliteli Düşünce ve Yönetim’ konusunun çıktılarına göre ise karşı karşıya olunan tüm risklerin, bir KalDer önermesi olan kaliteli düşünce ve yönetim anlayışı ile anlaşılması, tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi ve bu riskleri bertaraf edecek yetkinlikte çözümlerin iş anlayışının odağına yerleştirilmesi gerektiği görüşünde hem fikir olundu. Bildirgede son olarak ‘Eşitlik, Kapsayıcılık ve Adaletin Önemi’ konu başlığının çıktılarına yer verildi. Bu çıktıya göre, sekiz milyarlık nüfusa sahip olan dünyamızın riskleri aşabilmesinin yine bu sekiz milyarın ortak çaba göstermesine, bu çabayı gösterebilmek içinse eşit koşullara, haklara ve güce sahip olmasına bağlı olduğu kararlaştırıldı. Bildirgenin temel düşünce ve söylemi ise “topyekûn kurtuluş, topyekûn eşitliğe ve adalete ulaşmaya bağlıdır” oldu.

KalDer Hakkında

Türkiye Kalite Derneği (KalDer), çağdaş kalite felsefesinin ülkemizde etkinlik kazanması ve yaygınlaştırılması amacıyla 1991 yılında kurulmuştur. İnsana, topluma ve doğaya saygı, güvenilir olmak, yenilikçilik ve sürekli iyileştirme ve gönüllülük değerleriyle 31 yıldır çalışmalarını sürdürmektedir. KalDer’in vizyonu, ülkemizde sürdürülebilir iş ve yaşam kalitesine yön gösteren, dönüşüme liderlik eden bir sivil toplum kuruluşu olmaktır. Bu hedefe ulaşmak için “Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak” amacı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’nin rekabet gücünü artırarak toplumsal refahı sağlama yolunda kurum ve kuruluşlara rehber olmayı hedefleyen kuruluş, Ulusal Kalite Hareketi ile bu anlayışı ülkemizdeki tüm iş ekosistemine entegre etmek istemektedir. KalDer; Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın (EFQM) Ulusal İş birliği Ortağı, Amerika Kalite Derneği’nin (ASQ) Küresel İş birliği Ortağı ve Orta Doğu Kalite Organizasyonu’nun (MEQA) kurucu üyesidir. KalDer’in ana faaliyetleri arasında; Türkiye Mükemmellik Ödülleri, Ulusal Kalite Hareketi Programı, Kalite ve Yönetim Alanındaki Eğitimler, Kurumsallaşma Ölçümü ve Çevik Yönetim Programı, KOBİ’ler için Stratejik Plan Rehberliği, Özdeğerlendirme ve Dış değerlendirme hizmetleri, Mevcut Durum Analizleri, Rehberlikler, Kalite Kongresi ve etkinlikler yer almaktadır.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Sabancı Vakfı Uluslararası Filantropi Semineri “filantropi ve gençlik” temasıyla gerçekleşti

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Ülkemizdeki genç nüfusun iyilik ve yardımseverlikle ilgili çok yönlü düşündüğünü bilmek ve bu duyarlılığa sahip nesiller yetiştiğini görmek geleceğe dair umutlarımızı artırıyor” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Sabancı Vakfı’nın 2007 yılından bu yana sivil toplum alanındaki yeni yaklaşımları tartışmak amacıyla düzenlediği Uluslararası Filantropi Semineri’nin 16.’sı Sabancı Center’da gerçekleştirildi.

Sabancı Vakfı’ndan yapılan açıklamaya göre, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı‘nın ev sahipliğinde ‘Filantropi ve Gençlik’ ana temasında düzenlenen etkinlikte, gençlerin filantropi alanına katılımı için etkili stratejiler ve öneriler ile birlikte gençlerin deneyimleri ele alındı.

Bu kapsamda, ‘Filantropide gençlik katılımı nasıl sağlanabilir?’, ‘Başarılı örnekler nelerdir?’, ‘Vakıfların çalışmalarına gençlik bakış açısı nasıl kazandırılır?’, ‘Gençlerin kurumlardan beklentileri nelerdir?’ gibi konu başlıklarının konuşulduğu seminerde, dünyanın pek çok noktasından gelen konuşmacılar ve konunun en önemli paydaşları, gençlerle çözüm yöntemlerini belirledi.

Sivil toplum, özel sektör ve kamu temsilcilerini konunun uluslararası alandaki uzmanlarıyla buluşturan Uluslararası Filantropi Semineri’nin moderatörleri gazeteci Duygu Demirdağ ile gençlik örgütlerinin birlikte hareket ettiği ortak bir platform olan Gençlik Örgütleri Forumu’nda programlar direktörü görevini yürüten Ela Serpil Evliyaoğlu oldu.

15 yaşından bu yana toplumsal cinsiyet eşitliği ve ırkçılık konularında gençleri güçlendiren projeler yürüten aktivist ve yazar Nasra Ayub, seminerin ana konuşmacısı olarak deneyimlerini ve gençlerin filantropi alanına katılımı hakkındaki görüşlerini aktardı.

Sabancı Vakfı Uluslararası Filantropi Semineri’nin Duygu Demirdağ’ın moderatörlüğündeki ‘Gençlerin Filantropiye Katılımı İçin Etkili Stratejiler’ panelinde Elevate Children Funders Group Direktörü Heather Hamilton, Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Ayşe Kırımlı ve Learning for Well-Being Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Maria Cova Orejas, filantropi alanına gençlerin katılımı açısından iyi uygulamalar ile görüşlerini katılımcılarla paylaştı.

‘Gençlerin Deneyimi ile Filantropi’ başlığıyla düzenlenen ve Ela Serpil Evliyaoğlu’nun moderasyonunu üstlendiği ikinci panelde ise Learning For Well-Being Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Aksa Ali, Engelli Hakları Aktivisti Bahar Yavuz, Toplum Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Emre İpekyüz ve İklim Aktivisti Seren Anaçoğlu yer alarak deneyimlerini ve önerilerini aktardı.

Seminerde, İstanbul’da kamusal alanlardaki performanslarıyla büyük beğeni kazanan, sosyal medyada da büyük ilgi gören müzisyenler Cemal Yön ve İbragim Orazov sahne aldı.

Açıklamada, seminerin açılışında yaptığı konuşmaya yer verilen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, şunları kaydetti:

‘Bugün, dünya çapındaki bir milyar insanın aktif olarak gönüllülük yaptığı ve yaklaşık 3 gençten 1’inin gönüllülük faaliyeti yürüttüğü biliniyor. Bu da demek oluyor ki dünya çapında yaklaşık 600 milyon genç, toplumsal sorunların çözümü için gönüllülük yapıyor. Ülkemizdeki genç nüfusun iyilik ve yardımseverlikle ilgili çok yönlü düşündüğünü bilmek ve bu duyarlılığa sahip nesiller yetiştiğini görmek geleceğe dair umutlarımızı artırıyor.’

– Liseliler Arası Duyarlıyım Ödülleri Dünya Gönüllüler Günü’nde sahiplerini bulacak

Sabancı Vakfı Filantropi Semineri kapsamında tanıtımı yapılan ‘Liseliler Arası Duyarlıyım Ödülleri’, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri tarafından gençlerin toplumsal sorunlara olan duyarlılıklarını ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla hayata geçiriliyor.

Sadece lise öğrencilerine açık olacak bu yeni program, liseli gençler arasında farkındalık yaratmak, sosyal sorumluluk projelerine katılımı teşvik etmek ve toplumsal değişimde aktif rol alan gençleri öne çıkarmak için tasarlandı. İlk ödüller, 5 Aralık 2024 Dünya Gönüllüler Günü’nde sahiplerini bulacak.

Başvurular, Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin web sayfasından Mayıs 2024 itibarıyla yapılacak. Değerlendirme sonucunda ilk üçe giren öğrenciler Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulunda eğitim hakkı kazanacak.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Prof. Dr. Yeniocak: Banka Müdürünün Kusurundan Bankanın Sorumluluğu

Yayınlanma:

|

Yazan:

Gündemdeki “Gizli Fon” Skandalı

“Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır.”

Kamuoyunu bugünlerde çokça meşgul eden “gizli fon” skandalında tartışılan konulardan biri de olayın baş “kahramanının” eski şube müdürü olduğu Bankanın, yatırımcıların zararlarından sorumlu olup olmadığı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Sözleşmeler ve Borçlar Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Umut Yeniocak konuyla ilgili kapsamlı bir açıklamada bulundu. Prof. Dr. Umut Yeniocak, yatırımcıların, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim ettiklerine dikkat çekerek, “Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler.” değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Umut Yeniocak, hukuken, banka şube müdürlerinin, bankaların sınırlı yetkili temsilcileri ve aynı zamanda bankaların çalışanı olduğunu hatırlattı. Banka ile banka müdürleri arasındaki “temsil” ve “istihdam” ilişkilerinin varlığı, bankanın sorumluluğu bakımından önem arz ettiği bilgisini paylaştı.

“Yatırımcılar, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim etmişlerdir”

Meseleye temsil ilişkisi bakımından ele alan Prof. Dr. Umut Yeniocak, “temsil yetkisini aşarak işlem yapan banka müdürünün bu işleminin bankayı bağlayabilmesi için bankanın açıkça ya da sessiz kalarak işleme onay vermiş olması gerekir. “Gizli fon” olayındaki deliller bu açıdan değerlendirilerek sonuca varılmalıdır.” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Yeniocak’a göre Bankanın asıl sorumluluğu, olayın başrolündeki müdürün, Bankanın çalışanı olması ve yatırımcıların esas olarak banka müdürünün şahsından çok Bankaya duydukları güven sebebiyle paralarını müdüre teslim etmiş olmalarıdır.

“Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler”

Prof. Dr. Yeniocak, banka müdürünün, müşterilerle kurulan sözleşme ilişkisi bakımından Bankanın ifa yardımcısı (TBK 116) pozisyonunda olduğuna dikkat çekti. Haksız fiil hukuku bakımından ise Bankanın, Kanun’un deyimiyle “adam çalıştıran” kişi konumunda olduğunu hatırlattı (TBK 66). Her iki durumda da Bankanın, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonunda olduğunu kaydetti. Bu sebeple, bu olayda paralarını kaptıran müşterilerin, bankaya karşı açacakları davada izleyecekleri stratejiye göre, bu iki kusursuz sorumluluk kuralından birine dayanarak Bankadan tazminat talebinde bulunabileceklerini belirtti.

Yeniocak, bununla birlikte, paralarını kaptıran müşterilerin dikkatsiz ve özensiz davranışlarıyla bu zararın oluşmasına ya da artmasına sebep olduklarının da ileri sürülebileceğini de vurguladı. Bu durumun, Bankanın sorumluluğunda indirim sebebi olabilecek hatta müşterilerin kusurlarının ağırlığına göre Bankanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilecek önemli hususlardan biri olduğunun da altını çizdi. Yeniocak, yargı uygulamasının da bu durumu destekler nitelikte olduğunu vurgulayarak, daha önce yaşanmış, benzer olaylardan örnekler verdi. “Yakın tarihli bir kararında Yargıtay, banka müdürünün, yukarıda bahsettiğim gibi, bankanın ifa yardımcısı pozisyonunda olması sebebiyle, müdürün kusurlarından bankanın doğrudan sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. Üstelik bu olayda da paraların bir kısmı banka müdürüne banka dışında teslim edilmiş olduğu hâlde Yargıtay, müdürün banka çalışanı olması ve para tesliminin Bankaya duyulan güvenle ilgisini kurarak Bankanın sorumluluğunu kabul etmiştir.”

İşte emsal yargıtay kararları:

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 20.10.2022, 2021/1481 E., 2022/7230 K.

…davalı banka müdürünün, bankada forward hesabı olduğunu belirterek davacılardan para alması, sonrasında bankaya ait dekont üzerine şube müdürü̈ kaşesini imzalayarak belge vermesi, davacılar tarafından bir kısım paraların davalı banka müdürüne verilmesi, gişe yetkilisi …’in ajandasında bunların bir kısmının yer alması, müdür tarafından davacılara eksik ödemeler yapılıp kalanın bankanın havuz hesabında bulunduğunun belirtilmesi, banka müdürünün davacıların eksik paralarını ödemek için üçüncü kişilerin hesabından, davacıların hesabına para aktarılarak zimmet suçunun işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği…
…davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte…
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 21.11.2006, 2005/110434 E., 2006/12075 K.

Davalı vekili davacının dayandığı hesap cüzdanlarındaki kayıtların, davacı ile banka müdürü M. Z. Ö. arasında ve banka tüzel kişiliği tamamen hariç tutularak oluşturulan ve banka faiz oranlarının çok üzerinde bir kazanç temin etmek amacıyla toplanan paralardan kaynaklandığını, tüm işlemlerin elle tutulduğunu, davacı ile dava dışı banka müdürünün özel bir işbirliğinin sonucu olarak banka sistemi dışında gerçekleştirildiğini, davacının olayda kasta yaklaşan müterafik kusurunun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın yarattığı güven ortamında yapılan uygulamalardan dolayı davacının kuşkulanmamasının hayatın olağan akışına uygun olduğu ve kusurlarının olmadığı, davalı bankanın personelinin gerçekleştirdiği usulsüz işlemlerden dolayı davalının tamamen kusurlu olduğu, banka adına kabul edilen mevduat hesabına bankaca uygulanan cari faiz oranlarının uygulanması gerektiği, döviz talebi yönünden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, 1.804.684.932 TL’nın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

BANKA İÇİ VİDEO GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKINCA DENİZBANK YENİ AÇIKLAMA YAPTI

İlk günden beri vurguladığımız üzere; saadet zincirine bankada teslim edildiği iddia edilen bir kısım paralar, iddianın aksine banka kayıtlarından nakit ödeme yoluyla çıkarılarak “sistem” olarak adlandırılan organizasyona teslim edilmektedir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DENİZBANK Şube Müdüresi Seçil. E.’ye paralarına kaptıran ve kendilerini “mağdur” olarak göstermeye çalışan tarafların ısrarla DENİZBANK’ın kurumsal yapısının da işin içinde olduğunu kanıtlamaya çalışmasına yönelik banka içinde müştekilere teslim edilen para video görüntülerin ortalaya çıkmaıs üzerine bankadan karşı aöıklama geldi ve video görüntülerinin çarpıtıldığını iddia etti.

DENİZBANK’ın yeni açıklamasında aşağıdaki ifadeler yer aldı:

Dün akşam (1 Aralık 2023) bazı haber programlarında, tarafımızca resmi makamlara 28 Nisan 2023’te yani 7 Nisan da olayın iki şikayetçinin şubemize başvurması sonrası öğrenilerek,  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve BDDK’ya Bankamızca ilk kez ihbar edilen Seçil Erzan olayının üzerinden 21 gün geçmesine müteakip Bankamız Teftiş Kurulunca hazırlanıp; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve BDDK’ya iletilen raporumuzun ekinde yer alan delil amaçlı kamera kayıtları kısmen yayınlanmış, olay örgüsünü bozacak şekilde ekranlara yansıtılmıştır. Bu içeriğin sosyal medyada da abartılı ve yanlış değerlendirmelere yol açacak şekilde kullanılması nedeniyle bu açıklamayı yapma gereği oluşmuştur.

İlk günden beri vurguladığımız üzere; saadet zincirine bankada teslim edildiği iddia edilen bir kısım paralar, iddianın aksine banka kayıtlarından nakit ödeme yoluyla çıkarılarak “sistem” olarak adlandırılan organizasyona teslim edilmektedir. Nitekim bu husus, Bankamızın 28 Kasım 2023 tarihinde yaptığı ekte de yer alan 3. Kamuoyu Bilgilendirmesinin 20 Soru 20 Yanıt” bölümündeki 17. sorunun yanıtında ayrıntıları ile örnek verilerek açıklanmıştır.

Eğer iddia edildiği gibi banka nezdinde bir fon hesabı olsaydı para nakden çekilip dışarı çıkarılmaz hesaptan hesaba aktarılırdı.

İlgili kamera kayıtları, Bankamıza yatırılan bir paraya değil aksine bir hesap sahibinin, hesabından nakit çekme işlemine aittir. Şikayetçi eski sporcu, hesabındaki tutarları kardeşinin sahibi olduğu şirkete havale etmiş, şirketten para çekme yetkisi olan kardeşi de önceden Bankamıza iletilen ve talebi üzerine hazırlanan 2 milyon 490 bin USD olan bu parayı nakit olarak şubeden çekmiştir. Görüntülerden açıkça anlaşıldığı gibi hesap sahibi, elindeki siyah bir çantayı gişe mahallindeki masanın üzerine koymuş ve çekme talimatı verdiği söz konusu tutar nakit olarak çantaya doldurulmuştur. Bu husus kameralarda açıkça görülmektedir. Hemen akabinde sonradan A.Y. olduğu anlaşılan Seçil Erzan’ın para getir-götür işlerinde kullandığı şahıs, para dolu siyah çantayı alarak bankadan çıkış yapmıştır. Hesap sahibi, Bankamız nezdinde mevcut imza sirkülerine uygun ödeme fişini imzalayıp, Seçil Erzan ile öpüşerek vedalaşmış ve kapıda bekleyen güvenlik görevlimiz ile selamlaşarak çok kısa bir süre sonra şubeden ayrılmıştır.

28 Kasım 2023 tarihli, 20 Soru 20 Yanıt, başlıklı açıklamamızın 17. Maddesinde de örnekleri ile açıklandığımız gibi; nakit olarak müşterinin zilyetliğine geçmiş ve banka dışına çıkarılmış bir para üzerinde bankanın hiçbir sorumluluğu yoktur.

Yine ilgili haber programlarında, ‘para neden gişeden teslim edilmiyor’ şeklinde getirilen eleştiriye cevaben açıklamak isteriz ki; bu bölüm gişe mahallinin bir parçası olup kameralarla izlenmektedir. Büyük tutarlı para teslimleri, gişelerin güvenlik amaçlı camla korunan ön bölümünün fiziken teslimata müsaade etmemesinden dolayı sektör uygulamalarına paralel olarak bu gişe bölümünün tam arkasında yer alan güvenlik açısından diğer müşterilere kapalı mahalde yapılmaktadır.

Kamera kayıtlarındaki işlemler ile ilgili Bankamız dahil hiçbir makama bugüne kadar herhangi bir şikayet iletilmemiştir.

Teftiş Kurulumuz tarafından düzenlenen 28 Nisan 2023 tarihli raporumuzun ekinde, yer alan delil niteliğindeki kamera kayıtlarını kamuoyunu aydınlatmak amacıyla bilgilerinize sunarız.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.