Connect with us

ŞİRKETLER

Yurt Dışında İş Bulma Garantili 10 Yöntem

Yayınlanma:

|

Kariyerinizin her aşamasında yurt dışından hayalinizdeki teklifi alabilmeniz için, denenmiş ve başarılı olmuş 10 yöntemin neler olduğunu bilmek ister misiniz? Experis’in anketine göre  Birleşik Krallık’taki her 4 firmadan 1’i, özellikle bilişim alanında, ülke dışındaki adaylarla ilgileniyor. Silikon Vadisi Bölgesel Çalışmalar Enstitüsü’nün hazırladığı rapora göre ise  Silikon Vadisi’ndeki bilişim, matematik, mühendislik ve mimarlık çalışanlarının yaklaşık yüzde 60’ı yurt dışı doğumlu. Uluslar arası ve kültürler arası kapsayıcılığın entegre olduğu  işe alım süreçleri global bir trend halini aldı bile. Bu trend bir yandan ülke içerisinde yurt dışı deneyimini zorunlu kılarken diğer yandan da yurt dışında iş bulmayı kolaylaştırıyor.

Türkiye’deki Firmaların Bakış Açısı

Mercer Türkiye İnsan Kaynakları Danışmanlığı ve Araştırmaları Direktörü Işın Mengenli Türkiye’den yurt dışına giden expat sayısının son 10 yılda arttığını vurguluyor ve “Kariyer yolunda tepe pozisyonlara çıkmak isteyen çalışanlar bu yoldan geçmek zorunda.” diyerek bunu destekliyor.

Global 50 Türk Lider Anketine (2018) katılanların profili de bunu doğrular nitelikte. Üniversite eğitimini yurt dışında tamamlayan global liderlerin mezun oldukları okullar arasında Columbia, Princeton, Cornell, Harvard Business School, California Berkeley ile Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre’deki okullar ilk sıralarda yer alıyor. Liderlerin yüzde 31’i 7-10 yıllık global deneyime sahip. Yüzde 28,6’sı 15 ve daha fazla süredir yurt dışında kariyerlerini sürdürüyor. Yüzde 19’u ise 5-7 yıldır yurt dışı kariyeri deneyimliyor.

Yurt Dışındaki Firmaların Bakış Açısı

McKinsey Global Institute raporunda, 2030 yılında global işgücünün 3.5 milyara çıkacağı öngörülüyor. Yetenek havuzlarını genişletmek isteyen firmalar global çalışanları istihdam etmede oldukça istekli.

Linkedin’in hazırladığı 2015 Global Recruiting Trends raporundaysa firmaların organizasyonel öncelikleri incelendiğinde hem büyük hem küçük çaplı firmalarda hâlâ en önemli konunun kaynak bulmak olduğu göze çarpıyor. Ancak büyük firmalar işe alımlarda çeşitliliği artırma hedefleri noktasında farklılaşıyor. Bu firmalar özellikle, 0-3 yıl deneyime sahip genç profesyonelleri istihdam etmeyi hedefliyor.

Michael Page’in İngiltere, Kuzey Amerika ve Orta Doğu Yönetim Müdürü Oliver Watson’ın “Pek çok ülkede faaliyet gösteren global firmalar için; çalışan, firmaya ne kadar çok dil ve kültür tecrübesi getirirse firmanın global erişimini genişletmesine o kadar yardımcı olur.” sözleri de bu araştırmayı destekler nitelikte.

Çalışanların Bakış Açışı

2014 yılında Amerika’da yapılan bir araştırma uluslar arası tecrübeye sahip yeni mezunların yıllık ortalama maaşlarının 7.000 dolar daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. Bu farkın nedeni işe alımcıların yüzde 80’inin yurt dışı tecrübesine sahip adayların farklılıklara saygı gösterme, belirsizlikle başa çıkma, iletişim becerileri ve adaptasyon konularında daha tecrübeli olduklarına dair ortak inancı. Fakat yabancı çalışan açısından tek fark ücret değil. Sosyal bilim çalışmaları gösteriyor ki uluslarası deneyimler yaratıcılığı zenginleştiriyor, gruplar arası ön yargıları azaltıyor ve kariyer başarısını destekliyor; dahası kişinin benliğine dair olan farkındalığını artırıyor.

Yurt Dışında İş Bulmak İçin 10 Sihirli İpucu

Türkiye’den yapılan başvurularda en önemli zorluk olarak çalışma vizesi öne çıkıyor. Ancak bu ve buna benzer tüm engelleri aşağıdaki yöntemler sayesinde adım adım aşabilir, firmaları size sponsor olmaya ikna edebilirsiniz.

1. İdeal adayın siz olduğunuzu söylemeyin, gösterin

HR Dive’dan Tess Taylor yurt dışından işe alım yapılacak ideal adaylarda olması gerekenleri şöyle sıralıyor:

  • Zihinsel ve duygusal olarak stabil olmak, değişime istekli ve farklı kültürlere karşı hassas olmak.
  • Güçlü sosyal becerilere sahip ve farklı fikirlere saygılı olmak.
  • İyi bir espri anlayışına sahip olmak.

Bu beklentiler aslında hemen hemen tüm firmaların ortak beklentileri. Bunların hepsi sizde olabilir. Ancak, görüşmeye davet edilebilmeniz için işe alımcının bunlara sahip olduğunuzu anlaması gerekior. Bunun için, sizin hakkınızda bir fikir sahibi olabileceği özgeçmişinizi, ön yazınızı ve sosyal medya profilinizi somut örneklerle bu doğrultuda düzenlemelisiniz.

2. Özgeçmişinizi ve ön yazınızı firmaya göre özelleştirin.

Özgeçmişinizi ve ön yazınızı hazırlarken en temelde dikkat etmeniz gereken iki kriter; başvuracağınız pozisyon için aranan özellikler ve firmanın sahip olduğu vizyon. Bu ikisini bir araya getirerek elinizdekileri yeniden yazmalısınız.

İşe alımcılar, toplamda birkaç sayfa olan özgeçmişinizde ve ön yazınızda gramer ya da yazım hatası görmeyi hoş karşılamayacaktır. Bunun yanı sıra, daha sofistike kelimeler seçmeli ve aynı kelimeleri çok kez tekrarlamak yerine başvurunuza göre anahtar kelimeler kullanmalısınız. Çünkü iş verenlerin yüzde 40’ı ATS (Applicant Tracking System) denen ve iş ilanındaki anahtar kelimelerle sizin özgeçmişinizi eşleştiren bir yazılım kullanıyorlar ve özgeçmişlerin yüzde 75’i hiçbir zaman gerçek bir insan tarafından görülmüyor.

Eğer daha önce hiç bu şekilde bir özgeçmiş ve ön yazı hazırlamadıysanız ya da kontrol ettirmediyseniz profesyonel bir destek almanızı öneririm. Çünkü, görüşmeye davet edilebilmeniz için elinizdeki en sağlam araçlar bunlar olacak.

3. Bağlantılarınızı harekete geçirin.

Yapılan yeni bir araştırma pozisyonların yüzde 85’inin bağlantılar yoluyla kapandığını gösteriyor. Fakat şunu anlamak gerekiyor: Bağlantı kurmak çok insanla tanışmak anlamına gelmez. Bağlantı kurmak, çok iyi bağlantıları olan ve sizi çok iyi bağlantıları olan diğer kişilere referans göstermeye istekli kişilerle tanışık olmak demektir.

Şu an firmaların yüzde 63’ü Çalışan Referans Sistemi kullanıyor. İşe alımcılar bu sistem üzerinden gelen başvurular sayesinde işe alım süresini yüzde 50 oranında azaltıyor. Ayrıca, çalışmalar referans sistemi üzerinden işe alınan adayların istifa etme oranının yüzde 23 daha az olduğunu gösteriyor (“4 Reasons Why an Employee Referral Program May be Your Best Recruiting Tool”). Bu sebeplerle firmalar çalışanlarını bu sistemi kullanmaları için teşvik ediyor hatta ödüllendirmeye bile gidiyor. Tüm bunlardan ötürü, eğer özgeçmişiniz referans yoluyla firmaya ulaşırsa dikkat çekme ihtimaliniz çok daha yüksek.

Şu an dünya üzerindeki işlerin yüzde 77’si Linkedin üzerinden ilan ediliyor. İş başvurusu yaptıktan sonra işe alımcıya mesaj göndererek başvurunuz hakkında kısaca bilgi vermek de sizin başvurunuzu daha görünür kılacaktır.

4. Firmaların Global Yeni Mezun Programlarına katılın.

Pek çok global firma, çalışanlarını lider olarak yetiştirmek ve onlara daha geniş bir bakış açısı sunmak için birkaç yıllık yeni mezun programları oluşturmuş durumda. Bu program dahilinde çalışanlar, çalışmanın bir kısmını Türkiye’de bir kısmını firmanın başka bir ülkedeki ofisinde tamamlıyorlar. Şu an Daikin’in Belçika ofisinde Ürün Sorumlusu olarak çalışmakta olan Ömer Adışen kariyer yolculuğuna bu tür bir programla başlamış:

“Daikin Türkiye, Daikin Avrupa genel merkezine gönderip yetiştirmek üzere management trainee programı başlatmıştı. 4 ay süren sürecin son aşamasında Daikin Avrupa, Daikin Türkiye ve bazı diğer şirketlerin üst düzey yöneticilerinin oluşturduğu jüri karşısında sunum ve mülakattan sonra yurt dışına gönderilecek 2 kişiden biri olarak seçildim.”

Adışen, programı tamamladıktan sonra da oradaki pozisyonları değerlendirmiş ve Belçika’da çalışmaya devam etmiş.

5. İngilizceniz akıcı olmazsa olmaz.

Adışen  “Çok iyi derecede İngilizce olmazsa olmaz, çoğu zaman yerel dili bilmek işe alınmanızda avantaj sağlayabilir, bazen de bu zorunlu olabilir. Brüksel’de 2 resmi dil konuşulduğu için, AB kurumları ile çalışan şirketler veya Avrupa genel merkezi olan şirketler dışında, İngilizce’nin yanında Fransızca ve Felemenkçe’den en az birini bilmeden işe girebilmek çok zor.” diyor.

“Programın ilk etabında Belçika’nın küçük bir şehri olan Ostend’deki fabrikada çalışırken Felemenkçe bilmediğim için biraz sıkıntı çektiğimi söyleyebilirim. Çünkü çalışanların yüzde 90’ı yerel halktandı. Şu an Brüksel ofisinde 30’dan fazla milletten insanın çalıştığı bir ortamda bulunduğumdan problem yaşamıyorum. Farklı kültürlerden insanlarla çalışmak eğlenceli ve ufuk açıcı.”

Eğer farklı diller biliyorsanız iş arayışınızı bu diller üzerinden özelleştirerek yaparak şansınızı artırabilirsiniz. Linkedin’e alternatif olarak https://www.toplanguagejobs.co.uk/  özellikle farklı diller arayışında olan firmaların ilanlarının yayınlandığı bir web sitesi. Buradan arama tercihleri oluşturup uygun ilanlar çıktığında mail üzerinden bildirim alabilirsiniz.

6. Yurt dışında eğitim alın.

QS Global Employer Survey Report’a göre, dünyada her 10 işverenden 6’sı uluslarası öğrencilik deneyimine ekstra önem veriyor ve yüzde 80’i özellikle yurt dışında okumuş olan aday aradıklarını söylüyor.

H&M’in İsveç ofisinde Proje Kontrolörü olarak çalışan Fahri Burak Aydın öğrenciyken Uppsala Üniversitesi’nde Erasmus programına katılmış. Lisanstan sonra ise Uppsala Üniversitesi’nde İş ve Yönetim yüksek lisansına kabul almış. “Mezun olduktan sonra iş bulmak için yüksek lisans yeterli oldu.” diyor. “Okul bittikten hemen sonra iş buldum. Fakat iş aramaya okul bitmeden önce başladım. 4 ay boyunca belki 100 şirkete başvurdum.”

Google’ın New York ofisinde Kıdemli Yazılım Mühendisi olarak çalışmakta olan Alper Güngörmüşler, Trinity College’da Bilgisayar Bilimi üzerine yüksek lisans yapmış. Tezini yazarken danışmanı aracılığıyla küçük bir start-up firmasında çalışmaya başlamış. Güngörmüşler “Bu işte çalışmamı sağlayan, yüksek lisans sayesinde hak kazandığım bir yıllık ekstra vize oldu.” diyor. Kısa bir süre sonra Google bu start-up firmasını satın almış ve o da Amerika ofisinde çalışmak üzere Google’da işe alınmış.

“İş bulmanın en sıkıntılı kısmı çalışma vizesi mevzusu. Transfer vizesi alana kadar 1 yıl İrlanda’daki Google ofisinden çalışmaya devam ettim.” diyor.

7. Nokta atışı: Niş alanlarda uzmanlaşın.

Güngörmüşler, 3D ses üzerine çalışıyor ve firmaların vize ve çalışma izni konusunda sponsor olmaları için adaylara niş bir alanda uzmanlaşmayı öneriyor:

“Google’da işe alınmamda yeterince niş bir markette olmamın etkisi olmuş olabilir. 3D ses yapan sayılı yer vardı o zamanlar, hâlâ öyle. Spesifik skillset olduğu için çok fazla ilgilenen kişi de yok bu alanla. Klasik işlerle uğraşanların hepsi özellikle başlangıçta aynı oluyor. Öyle olunca, yurt dışından bir firmanın seni getirmesi için özel bir nedeni olmuyor.”

Groupon’un İrlanda ofisinde Veri Analisti olarak çalışan Eda Emeklioğlu adaylara benzer bir tavsiyede bulunuyor: “Birkaç farklı sektörde iş deneyimindense tek bir şey üzerinde uzmanlaşın. Hatta mümkün olduğunca niş bir alan seçin. İnternet sektöründe veri analizi, ilaç sektöründe pazarlama gibi.”

“İrlanda’da yaşayan birini değil de beni tercih etmelerini başvurduğum alanla ilgili olan deneyimime ve yüksek lisansıma bağlıyorum. Başvurduğunuz ülkede kolay bulamadıkları bir yeteneğin olmalı. Örneğin Türkçe isteyen ilanlar yurt dışında niş bir alana giriyor. Adaylara Türkçe bilgilerini kullanacakları, Türk pazarında çalışılan işlere başvurmalarını tavsiye ediyorum.”diye ekliyor.

8. Reddedilmeye alışın.

Mümkün olduğunca çok ilana başvuru yapmanız gerekeceği için çok sayıda “We regret to inform you that…” ile başlayan mail alacaksınız. Bu moralinizi bozmasın çünkü kesinlikle yetersiz olduğunuz anlamına gelmez. Belki o pozisyon için o ülkede yaşayan ya da şirket içinden birini düşünüyorlardır. Emeklioğlu “Mezun olduğumdan beri düzenli olarak yurt dışı iş imkânlarına bakıyordum fakat ilk birkaç sene başarılı olamadım çünkü yeni mezun olarak beni almaları için yeterince ikna edici olamıyordum.” diyor. “Benzer sektörde 3-4 senelik deneyim ve yine aynı alanda yüksek lisanstan sonra buldum. Başlardaki reddedilmeler can sıkıcı olabiliyor ancak onlar da mülakat deneyimi sağladı.”

Groupon’dan önce Almanya’dan da bir teklif almış ve teklifi kabul etmesine rağmen firma çalışma izni çıkarmayı başaramadığı için iptal olmuş. Sabırlı olmak ve motivasyonunuzu yitirmemek bu süreçte çok önemli. Emeklioğlu adaylara şunu tavsiye ediyor: “İlanlara başvurmaktan ve mülakatlardan korkmayın. Birçok insan yetersizim diye başvurmuyor, çok seçici oluyorlar. O ilana başvuran insanların çoğunun yetenekleri sizden eksik olabilir, mümkün oldukça çok başvuru yapmaktan çekinirseniz iş bulamazsınız, bırakın onlar sizi elesin, siz kendinizi elemeyin.”

9. Global firmalarda çalışın.

PwC’nin “Global Mobility 2020” raporuna göre, yıllık uluslarası görevlendirmeler 2020’ye dek yüzde 50 artacak. Son 10 yıldaysa yüzde 25 artmış durumda.

SONY firmasının EMEA Ücret ve Ödüllendirme Müdürü olarak eş zamanlı İsveç ve İspanya ofislerinde çalışan Hakan Şahin, Türkiye ofisinden 2015’te transfer olmuş. Transfer olmayı düşünenler için öncelikle global bir firmada ve mümkünse direkt yöneticilerinin yabancı olduğu bir organizasyonda çalışmalarını öneriyor ve “Sonrası network.” diyor:

“Daha önce Kanada’da Exchange programına katılmıştım. Türkiye’deki aşırı stresli iş hayatı ve İstanbul trafiği zamanla tekrar yurt dışını düşünmeye yönlendirdi. Karar verdikten sonra tavsiyelere uyup global bir firmada iş aramaya başladım ve Sony İstanbul ofisinde iş buldum. Herkesin dediği şey aslında çok doğru, yurt dışında çalışmak istiyorsanız en kısa yol aynı şirket içinde yurt dışına transfer.”

Transfer için beklemeniz gerekebilir. Bu süreçte uygun pozisyonun açılmasını beklemek yetmiyor. İletişim ağınızı genişletmeli, yurt dışı süreçlerinde de aktif rol oynamalı ve görünür olmalısınız. Şahin, yaklaşık 2,5 yılın sonunda transfer olmuş:“ Benim pozisyonumun neredeyse aynısı yurt dışında açıldı. Transfer olurken aynı zamanda yurt dışında bir ekip de kurdum. Bu sebeple henüz çalışma iznim tam çıkmamışken bile İspanya’ya gidip ekip için adayları mülakata aldım.”

Şahin, transfer konusunda yaşadığı zorluklardan bahsederken, en zor olanın eşyaları taşıma konusundaki bürokratik işlemler olduğunu söylüyor. Ayrıca İspanyolca bilmemekten kaynaklı vergi dairesinde vücut dili ile bazı doküman işlerini halletmesi gerekmiş.

10. Mülakata çok iyi hazırlanın.

Adışen “Türk vatandaşı olarak yurt dışında çalışmak için çalışma izini almamız gerektiğinden CV’nizin ve mülakat performansınızın üst düzey olması gerekiyor ki sizi işe almak isteyen şirket çalışma izni sürecini göze alıp sizi diğer adayların arasından seçsin.” diyor.

Mülakat teklifi aldığınızda öncelikle yapmanız gereken şirket kültürüne dair sosyal medya üzerinden iyi bir araştırma yapmanız ve buna hazırlıklı olmanız.

Call to Carrer’ın kurucusu ve kariyer koçu Cherly Palmer, asıl mülakattan önce arkadaşınızla pratik yapmanızı ve bunu kayda almanızı öneriyor (“7 Tips To Nail A Skype Interview” son güncelleme 9 Nisan, 2013). Ben bu mülakat simülasyonunu bir kariyer danışmanı ya da İK profesyoneliyle yapmanızı öneriyorum, en azından bir kez.

Teknik aksaklık yaşamamak için ekipmanlarınızı birkaç saat önceden kontrol edin ve görüşme esnasında bir sorun olursa bunu hemen belirtin. Özgeçmişiniz, sormak ve söylemek istedikleriniz önünüzde açık olsun. Tabii olduğu gibi kağıttan okumayın.

Arka planınızın sade olmasına dikkat edin. Giyim konusundaysa tıpkı yüz yüze bir mülakata hazırlanır gibi hazırlanın.

Mülakat sonrası 24 saat içinde işe alımcıya kendinizi hatırlatmak için mail atın ve görüşmede söz ettiği hangi noktalarda kendinizi pozisyona uygun gördüğünüzü yazın ve teşekkür edin.

BONUS: Yurt Dışından Gelen Bir Teklifi Kabul Etmeden Önce İşverene Sormanız Gerekenler:

  1. Maaş beklentiniz sorulduğunda öncelikle yaşam giderlerini gösteren bir tablo isteyin.
  2. Brüt maaş üzerinden teklif alıyorsanız vergi oranını sorun.
  3. Taşınma yan hakkı olup olmadığını sorun. Yoksa bu süreçte destek rica edin.
  4. Çalışma vizesi sponsorluğu konusunda bilmeniz gerekenlerin neler olduğunu sorun.
  5. Sağlık sigortanızın kapsamını ve ne zaman aktif olacağını öğrenin.

Hayatınızın bir noktasında yurt dışı tecrübesi edinip geri dönmek istiyorsanız bu tavsiyerin işinize yarayacağına inanıyorum. İyi Şanslar!

HBR – Fatma Kahraman

Okumaya devam et

GÜNCEL

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirket yöneticilerinin etkin kararlar alabilmeleri için yalnızca içgüdülerine değil, düzenli ve doğru veri akışına da ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda, farklı zaman dilimlerinde hazırlanan raporlar, şirketin genel sağlığını izlemek, performansını ölçmek ve stratejik planlamaları şekillendirmek açısından vazgeçilmezdir. Bu makalede haftalık, aylık, üç aylık (çeyreklik) ve yıllık olarak izlenmesi gereken temel raporlar ve bunların yönetsel önemi ele alınacaktır.

1. Haftalık Raporlar

🔹 Nakit Akış Raporu

Haftalık nakit giriş ve çıkışlarını gösterir. Likidite sorunlarını erken teşhis ederek ani ödeme problemlerinin önüne geçilmesini sağlar.

🔹 Satış ve Sipariş Raporu

Ürün bazlı satışlar, siparişlerin durumu ve iptaller bu raporda yer alır. Kısa vadeli satış stratejileri bu verilere göre şekillenir.

🔹 Operasyonel Performans Raporu

Üretim kapasitesi, makine kullanımı, vardiya verimliliği gibi metrikleri içerir. Gecikmeleri ve verimsizlikleri tespit etmeye yardımcı olur.

🔹 Stok Durum Raporu

Stokların yeterliliği, devreden ürünler ve kritik stok seviyeleri kontrol edilir. Stok fazlalığı veya eksikliğine karşı hızlı aksiyon almayı sağlar.

2. Aylık Raporlar

🔹 Aylık Gelir-Gider Tablosu (Kâr/Zarar Raporu)

Şirketin mali durumu, kârlılığı, maliyet yapısı ve gider kalemleri analiz edilir. Bütçe kontrolü açısından kilit rol oynar.

🔹 Bütçe Gerçekleşme Raporu

Planlanan bütçe ile gerçekleşen harcamalar karşılaştırılır. Sapmaların nedenleri incelenir ve bütçe disiplinini sağlamak adına iyileştirmeler yapılır.

🔹 Personel Performans ve Devam Raporu

Personel devamsızlıkları, üretkenlik, prim hak edişleri ve memnuniyet gibi göstergeleri içerir. İnsan kaynakları politikalarını yönlendirir.

🔹 Müşteri Memnuniyeti ve Şikayet Raporu

Hizmet kalitesi ve müşteri sadakatinin ölçülmesi açısından önemlidir. Marka imajının korunmasına katkı sağlar.

3. Üç Aylık (Çeyreklik) Raporlar

🔹 Finansal Durum Raporu

Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışlarının dönemsel özeti sunulur. Mali sağlamlık ve sürdürülebilirlik ölçülür.

🔹 Stratejik Hedef Gözden Geçirme Raporu

Yıl başında belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı analiz edilir. Gerekirse stratejiler yeniden şekillendirilir.

🔹 Pazar ve Rekabet Raporu

Rakiplerin fiyatlama, pazar payı ve stratejik adımları değerlendirilir. Şirketin pazardaki konumu netleştirilir.

4. Yıllık Raporlar

🔹 Yıllık Finansal Raporlar

Tüm yılın bilançosu, gelir tablosu, nakit akışı ve dipnotlarla birlikte detaylı şekilde sunulur. Yatırımcılar, denetçiler ve kredi kuruluşları için temel dokümandır.

🔹 Yatırım ve Sermaye Harcama (CAPEX) Raporu

Sabit kıymet yatırımları, tesis ve ekipman harcamalarının yıllık özeti sunulur. Yatırımların geri dönüşü değerlendirilir.

🔹 Risk ve İç Denetim Raporu

Finansal, operasyonel ve hukuki riskler analiz edilir. İç kontrol sistemlerinin yeterliliği ölçülür.

🔹 Kurumsal Performans Raporu

Şirketin genel stratejik başarısı, yöneticilerin performansı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu gözden geçirilir.

Neden Bu Raporlar Hayati Önem Taşır?

  • Veriye Dayalı Yönetim: Sezgisel kararlar yerine ölçülebilir, doğrulanabilir sonuçlara dayanmak.

  • Erken Uyarı Sistemi: Riskli durumlara karşı önceden tedbir alma imkânı.

  • Yatırımcı Güveni: Finansal şeffaflık sayesinde dış paydaşlara güven verme.

  • Rekabet Avantajı: Pazarın nabzını tutarak hızlı ve isabetli adımlar atma.

  • Süreç Verimliliği: İş süreçlerinde iyileştirme fırsatlarını zamanında yakalama.

Bu raporları düzenli ve disiplinli şekilde takip eden yöneticiler, sadece krizleri önlemekle kalmaz; aynı zamanda büyümeyi planlı ve sürdürülebilir şekilde yönetme becerisi kazanır. Başarılı şirketlerin ardındaki en büyük sır, doğru raporları doğru zamanda okuyabilen yöneticilerdir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:

1. Finansal CFO

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:

  • Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.

  • Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.

  • Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.

  • İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.

  • Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.

Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.

2. Operasyonel CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:

  • İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.

  • Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.

  • Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.

  • İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.

  • Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.

Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.

3. İş CFO’su

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:

  • İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.

  • Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.

  • Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.

  • Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.

  • İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.

Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.

4. Stratejik CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:

  • Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.

  • Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.

  • Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.

  • İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.

  • Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.

Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.

Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.

Okumaya devam et

GÜNCEL

BEYAZ YAKALININ GİZLİ PANDEMİSİ: TÜKENMİŞLİK

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş hayatı ve özel yaşam arasındaki kaybolan denge, yerini tükenmişliğe bıraktı.

Tükenmişlik hissi, plazaların ve modern ofislerin görünmeyen pandemisi hâline geldi. Esnek çalışma sistemleri, 7/24 ulaşılabilir olma kültürü ve bitmek bilmeyen performans baskısı, beyaz yakalı çalışanları adım adım duygusal ve zihinsel çöküşe sürüklüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de resmi olarak tanımladığı bu durum, artık sadece bir ruh hâli değil; yönetilmediği takdirde hem bütünsel sağlık hem de kurumsal verimlilik açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir kriz.

Beyaz Yakalıların Tükenmişlik Gerçeği

Acıbadem Life Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzm. Psikolog Cansu Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi: “Modern çalışma yaşamında beyaz yakalı çalışanlar, yüksek tempolu iş ortamlarında çoklu talepleri karşılamaya çalışırken zihinsel ve duygusal olarak zorlanabilmektedir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, esnek ve hibrit modeller birçok kolaylık sağlasa da, bu durum zaman zaman iş ve özel yaşam sınırlarının belirsizleşmesine neden olabiliyor. Yapılan araştırmalar, çalışanların dijital bağlantı hâlinde olma sürelerinin artmasıyla zihinsel yorgunluk yaşama olasılıklarının da yükseldiğini gösteriyor.

Bunun yanında, zaman yönetimi, performans baskısı ve iletişim yoğunluğu gibi unsurlar, bireylerin kişisel kaynaklarını zorlayabilmekte ve uzun vadede tükenmişlik belirtilerine neden olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tükenmişliği işle ilişkili kronik stresin yönetilememesi sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımlayarak; bu durumun duygusal tükenme, işle ilgili zihinsel mesafe ve verimlilikte azalma gibi semptomlarla karakterize olduğunu da ayrıca belirtiyor.”

Tükenmişlikten Kaçış Mümkün Mü?

Beyaz yakalı çalışanların yaşadığı tükenmişliğin, onları zamanla alternatif kariyer yollarına yönelttiğine de dikkat çeken Uzm. Psikolog Cansu Çelik, “Dijitalleşmenin sunduğu imkanlarla birlikte birçok birey, kendi işinin patronu olma, esnek saatlerde çalışma ve görünürlük kazanma arzusuyla influencer olma yoluna girmiştir. Sosyal medya platformları, içerik üreticilerine hem maddi kazanç hem de görünürlük sağlama potansiyeli sunuyor, ancak bu yeni kimlik sanıldığı kadar özgür ve hafif değildir.

Influencerlar, sürekli içerik üretme baskısı, takipçi beklentilerini karşılama zorunluluğu, algoritmalarla başa çıkma stresi ve mahremiyetin kaybı gibi faktörlerle karşı karşıya kalmaya başladı. Yapılan araştırmalarda ise, influencerların yaklaşık %70’i tükenmişlik belirtileri göstermektedir. Cleveland Clinic’e göre, bu bireylerde de klasik tükenmişlik semptomları (yorgunluk, tükenme hissi, düşük performans, sosyal geri çekilme) sıkça gözlenmektedir” dedi.

Neler Yapabiliriz?

Tükenmişlik ile başa çıkma yollarını da anlatan Acıbadem Life Uzm. Psikoloğu Cansu Çelik sözlerini şöyle noktaladı: “Hem beyaz yakalılar hem de influencerlar için tükenmişlik, yapısal ve bireysel düzeyde ele alınması gereken ciddi bir ruhsal durumdur. Bu noktada, hem kurumsal hem de kişisel müdahale stratejileri geliştirilmeli, öz-farkındalık ve psikolojik dayanıklılık güçlendirilmelidir. İşverenlerin, çalışanlarına sağlıklı sınırlar çizebilecekleri esnek modeller sunması, mobbing’e karşı sıfır tolerans politikaları geliştirmesi ve ruh sağlığını önceleyen yaklaşımlar benimsemesi önemlidir.

Bireylerin ise kendi sınırlarını tanımaları, dijital detokslara zaman ayırmaları, destek sistemleri oluşturmaları ve gerektiğinde psikolojik destek almaları önerilmektedir. Ruh sağlığı profesyonelleri, hem kurumsal hem de bireysel düzeylerde bu süreci destekleyici eğitimler, atölyeler ve danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırabilmektedir.

Zihinsel yorgunluk bir sektörün değil, çağın arka plan sesidir; bu sessizliğe çözüm, içgörü ve yapısal değişimle oldukça mümkün.”

Ayrıntılı Bilgi: https://acibademlife.com/

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.